• Sonuç bulunamadı

Patrikhanenin öyküsü:Fener'in evrenselliği tartışılıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Patrikhanenin öyküsü:Fener'in evrenselliği tartışılıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PATRİKHANE NİN ÖYKÜSÜ

Fener’in ‘evrenselliği’ tartışılıyor

YASEMİN ÇONGAR__________

ANKARA — Siyasette gerçekçi olma­

dığını itiraf etmek, pek siyasetçilere özgü bir erdem değil. Bunu ancak din adamla­ rı yapabiliyor. Bir yandan siyasete soyu­ nurken, bir yandan da siyasi gerçekçilik­ ten vazgeçtiklerini, ilahi emirlerin er geç yerine getirileceğine inandıklarım söyle­ mekten kaçınmıyorlar, ilahi emirlerin ne olduğu ise pek kolay değişebiliyor, işte Ku­ zey ve Güney Amerika Ortodoksları Baş­ piskoposu, Yakovas da böyle biri. Attığı adımları yorumlamak bir yana, 1979’da

“ Greek Forum International” dergisine

verdiği demeçte bunu açıkça görebiliyoruz:

‘‘İstanbul’un ve Küçük Asya’nın Türk- lere ait olduğunu sanmıyorum. Küçük As­ ya’da nehir gibi Yunan kam akıtılmıştır. Yüzyıllardır Yunanlılar orada şehit edil­ miştir. Ne Brandt’m, ne Kissinger’m ne de başkasının gerçekçilik politikasına ina­ nıyorum. Tann’mn gerçekçilik politikasına inanıyorum. Bir zamanlar Yunanistan’a ait olan yerlerin yeniden Yunanistan’a dö­ neceğinden Tann’mn varlığından emin ol­ duğum kadar eminim. Nefes aldığım sü­ rece, ‘Tanrı Amerika’yı korusun, Tann Yunanistan’ı korusun, Tann Bizans haya­ lini korusun’ diye haykırmaktan geri dur­ mayacağım.”

Yakovas’ın bu sözlerinin üzerinden ge­ çen on yılı aşkın süre, uluslararası ilişki­ lerde büyük bir yumuşamaya sahne oldu. Ancak Atina-Ankara ilişkileri, somut so­ nuçlardan uzak bir Davos süreci dışında bu yumuşamadan payını alamadı. Türki­ ye ve Yunanistan’ın biri yedi, diğeri yak­ laşık iki aydır işbaşında bulunan başba­ kanları 6 temmuz günü Londra'da el sı­ kıştıklarında, havanın iyimser bir yakla­ şımla “ tatlı-sert” olması bekleniyor. Sert­ leşmenin habercisi adımlardan biri de Türk Dışişleri’ne göre Fener Rum Ortodoks Pat­ riği Dimitrios’un haftasonunda ABD’ye gerçekleştirdiği ziyaretle gündeme gelen

“ evrensellik” iddialarıydı.

Bugün Türkiye’deki Rum-Ortodoks hal­ kın ruhani merkezi olma işlevini T.C. ya­ salarına tabi bir Türk kuruluşu olarak sür­ düren Fener Patrikhanesi’nin ‘ekilmen’ (evrensel) olduğu öne sürülüyor. Bu evren­ sellik çerçevesinde, Patrikhane’ye tüm Or­ todoks âleminin merkezi olma işlevi yük­ lenmeye çalışılıyor. Bunun getirdikleri de Patrikhane’nin T.C. yasalarına tabi ol­ maktan çıkarılması, Vatikan benzeri bir özerk statü ve alana kavuşması olacak.

PATRİK DIMITIAOS — Evrensel mi, değil mi 7

Patrikhane’nin öyküsü 1660 yılı önce­ sine, im parator Konstantin’in Roma İm paratorluğu’nun başkanlığını Bizans’a taşımasına dek uzanıyor. Tarih 11 Mayıs 330, Roma imparatorluğu’nun siyasi mer­ kezi, imparatordan aldığı yeni adıyla Konstantinopolis’tir artık. Konstantinopo- lis’teki Büyük Kilise’nin kuruluş yılı tam olarak bilinmiyor. Ancak ikinci ve dördün­ cü evrensel konsüllerin yönetiminde (381 ve 451), bu kilisenin Yeni Roma Evrensel Patrikhanesi unvanım resmen kazandığı­ nı yazıyor tarihçiler. (1) Ancak bu ‘evren­ sellik’, unvanın ötesine pek geçmiyor. Ni­ tekim Ortodoks Habeşler, bu

Patrikhane’-den bağımsız örgütlenmelerini beşinci yüz­ yılda başlatıyorlar. Gene de Patrikhâne’- nin önemi, ilk yıllardan itibaren dinsel iş­ levlerinin ötesindedir. Katoliklikteki din adamı-laik halk ayrımı, Ortodokslarda yoktur. Bu bütünleştirici yaklaşım, Patrik­ hane’nin günlük işlerle giderek artan öl­ çüde ilgilenmesini, sosyal yanının güç ka­ zanmasını kolaylaştırmıştır.

II. Mehmet’in İstanbul’u almasıyla

(1453) Patrikhane’nin etkinliği daha da ar­ tar. II. Mehmet’in Patrik Gennadios için İstanbul’da düzenlediği karşılama töre­ ni,ona verdiği armağanlar, tarih kitapla­ rına geçer. Osmanlı yönetiminde Patrik­

hane, Helenlerin yanı sıra bu topraklarda yaşayan Arap, Slav, Rumen ve Arnavut­ ların da siyasi ve ruhani lideri olmuştur. Ancak bu etki yaygınlığı Osmanlı sınırla­ rı içinde söz konusudur. Bu dönemde Pat­ rikhane, ilginç bir kültürel çekişmenin de odağı haline gelir. Hıristiyan Ortodoks kültürüne dayanan tutucu entelektüeller ile Batı etkisiyle gelişen ve halk gelenekleri­ ne dayanan yenilikçilerin çekişmesidir bu. Patrik Gennadios antik kültüre saldıran yazılar yazar. Çünkü tutucu anlayışa gö­ re eski Helen yazarları ve hümanizm, Or­ todoksların birliği yönünden tehlikeliydi. (2) Daha sonaki yüzyıllarda ulusçuluk akımlan güçlenince Patrikhane, bu kez do­ laylı olarak Osmanlı birliğini savunur bir işlev üstlenerek Yunan tarihinde belirleyici sayılan bir başka çekişmenin merkezinde yer almıştır.

“ Yunan Ortodoksluğunun daha büyttk bir rol üstlenmesinden yana olan ulusçu­ luk, ulusun kimliğini mutlak bir biçimde oluşturduğu zaman, Ortodoks Patrikha­ nesi, dinsel ve tarihsel nedenlerden ötürü ulusçuluğa ancak düşman olabilirdi. Or­ todoksluk içinde Rum Ortodoksluğu ile Yunan ulusçuluğu arasında temel ve bel­ ki de benzersiz bir uyumsuzluk mevcuttur. Tarihsel olarak Yunan ulusçuluğu, amaç­ larına ne ölçüde ulaştıysa Rum Ortodok­ sluğunun ve Helen toplumlannın etkisi o ölçüde gerilemiştir.” (3).

Aynı çelişki, belki daha az paradoksal biçimde diğer Balkan ulusları ile Patrik­ hane arasında da vardı. XVIII ve XIV. yüzyıllarda Balkan ulusçuluğu Babıâli bü­ rokrasisinden çok Fener Patrikhanesi’nin (Patrikhane II. Murat döneminde, 1587 yı­ lında Fener’e taşınmıştır) yöneticileri ile ça­ tışma halindeydi. Sırbistan Patrikhane’den kopma isteğini XIX. yüzyılda gerçekleştir­ di. Bulgar Kilisesi ise kopuş mücadelesini ancak ikinci Dünya Savaşı sonunda kazan­ mıştır. önce Osmanlı yönetiminin, sonra da Fener’in engellemesiyle karşılaşan Bul­ garların bir bölümü, Patrikhane’den ba­ ğımsızlaşabilmek için Katolik olma yolu­ nu seçmiştir. (4).

1— Alain Juster, " İstanbul Ortodoks Patrikhane­ si, Yunanistan ve Türkiye", Türk-Yunan Uyuşmaz­ lığı, Metis Yayınları, İstanbul, Ocak 1990. 2— Svoronos'un adı geçen yayını. 3— Juster’in adı geçen yayını.

4— tiber Ortaylı, İstanbul'dan Sayfalar, HU Yayın­ ları, İstanbul, Ekim 1987

Referanslar

Benzer Belgeler

Öte yandan University College London’dan Sophie Scott, beyin sinyali verilerinin anlamlı bir biçimde konuşmaya dönüştürülmesinin henüz çok uzak bir hedef

Orhan Barlas: Yazar, hu­ kukçu, partili, Antepli, hemşe- ri, yurttaş... Öldüğünü duydu­ ğumda onu, bütün bu özellik­ leriyle düşündüm. Pek çok ki­ şi gibi benim

Haberde, Zeki Kuneralp’in ba­ bası Ali Kuneralp’in Osmanlı Dev- leti’nde gazeteci ve etkili bir politi­ kacı olduğu anlatılarak, Zeki Kune­ ralp’in

Ve nihayet, onlar gibi aristokrat ve zengin olmıyan, i onlar gibi hayattan her türlü lü­ tuf ve kolaylığı görmeden, türlü mahrumiyet ve sefaletle boğuğa

Farklı ortalamaların belirlenmesi amacıyla yapılan ve harfli gösterim şeklinde ifade edilen Tukey testi sonucunda ise Efirli ve Çambaşı bölgeleri arasında

sayılan fesih öncesinde ihbar öneli tanınmış ise, bu takdirde bildirim öneli tanınmak sure- tiyle gerçekleşen fesih geçersiz sayıldığından, işçi, önel içinde

Ağız yoluyla 200-300 mg/kg doz oranında kullanıl- dığında, atlarda bulunan tüm gelişme dönemlerin- deki anoplocephalidlere etkili olduğu, 50 mg/kg doz oranında

“ Düşünebiliyor musu­ nuz; bu koyu renk tahtanın bile kullanılmadığı, pastel renk boyalı m obilyalarla sade döşenmiş ’yalıya, saksı saksı palmiyeler,