Ölümiyle Tiirk edebiyatında J
büyük bir devir kapandı
Türk romanı, Halid Ziyanın kalemi ile bu güneşin
altında doğdu bütün yıldızlar onun ışığı ile
parladılar ve parlayccaldar
Tazan: Halid Fahri Ozansoy ■
A t lit
haber! çok acı haber! Ha- lit Ziya öldü. Onun ölümü İle Türk edebiyatında büyük bir devir kapandı. Kapanan, onun roman nev’lnde kurduğu âbidedir.
Arkasın-H a liJ Z iy a f U şaklığil çalışm a e d a tın d a
larla gösterebilir. Oysa ki, Halit Ziya nın bu romanında, biz, o devir İstan- bulunun insanlarını bütün elemleri, hüsranları, basit ve mütevekkil ha - yatları içinde apaçık görüyoruz. En dan gelenler, tekniği onda buldular, kara bir rejim içinde gençlik nasıl tahlili onda buldular, tasviri onda bul hülyalar kurar, orta halli bir aile na-dulaı Eğer onun numuneleri olmasa
idi, belki bugün bile bir karakter ro manı yazmak, bir mucize yaratmak sayılacaktı.
Halit Ziyadan evvel. Türk romanı ne idi? Her türlü teknikten uzak, ro mantizmin ve düpedüz masalın karış tığı bir takım uzun hikâyeler! Kimin de, - Nâbi zade Nazımın Zehra’sında olduğu gibi - bir realite kokusu saçan sayfalar da vardı, amma işte o kadar.. Örğü. yine zayıftı, basitti, karakterler iyi çizilememiş, vakada tesadüflere çok yer verilmişti ve nihayet Namık Kemalin Cezmi ve İntibah romanla rına nisbetle ileriye doğru ancak bir kaç adım fazla atılmıştı. Derken, Ha
sıl hayat kayguslle çırpınır, bir Ma halle Düğünü nasıl olur, bir hemşire cenazesi nasıl mezarına götürülür, Babıâlî caddesinde muharrirler ne ıs tırap içinde yaşarlar, küçük ruhlar na iil ihtiraslarla biribirlerinin üstüne atılırlar? Bütün bunları, bazan uzun bazan çok derli toplu sayfalar, tasvir ler, tahliller halinde ilk defa bu ro manda görüyoruz.
Aşk-ı memnu’a gelince, muhakkak kİ, tahlil ve terkip bakımından,
her-kıskanç re ihtiraslı Bihterln çehrele rini unutamıyoruz. Bihterin yaşlı ve zengin kocası Adnan Bey, yeğeni ve karısının âsıkı Nihal tipleri de her hangi bir devir ve memleket edebiya tına şeref verecek portrelerdir. Halit Ziya, daha o eserile ebediyet hâtıra sını kazanmıştır.
Sonra Kırık Hayatlar romanı.. F>,rj
ça parça hayat dilinjjfr! 'i-1
kat tam bir bütün halinde bütün m-1 sanlık o eserde kaynaşmaktadır.
Sonra hikâyecı Halit Ziya... Mahal leye Mevkuf hikâyesindeki Şerife, Sa de Bir Şey’deki iki saatçi kardeş ve daha ne hâtıralar!
Halit Ziyanın nesri de ayrı güzel likte bir örgüdür. O uzun cümlelerde ki sanata bakın: Nasıl, iç içe, yumu-Jıangi garp romanı ile boy ölçüşecek i şak bir akışla akıyorlar. Çünkü o, her keşten iyi biliyordu ki, uzun cümle, kullanmasını bilenin elinde, fikrin ehramlaşmasıdır. Ancak bunu yapa- mıyanlardır ki, sadece, dümdüz ve kı-değerdedir. Amma kahramanlan, bazı
edebiyat bilginlerinin itiraz ettikleri gibi, pek mahdut bir zümreye men supmuşlar, asıl büyük kitlenin içinde
lit Ziya Uşaklığil, ilk önce Izmirde yetişmemişler, Mai ve Siyahtaki roa-jsa cümlenin meddahı kesilirler. İşte neşrettiği üstüstüne üç romanla bu.hallilik bu eserde yokmuş, bütün bun;Halit Ziya, o artistik cümleyi edebi- adımlan birdenbire sıklaştıran şahsi-nar neyi isbnt ederler? Halit Z'va o yatımızda yaratan sanatkârdır. On- yet olarak göründü ve sonra Serveti romanında insao ruhunu ele aldı, bii- dan sonra hiçbir nâsirimiz. uzun cüm fününda Edebiyatı Cedide topluluğu ¡¿ün zaafları, biçarelikleri ile. en par- :leyi onun kadar hünerli bir şekilde içine karışınca, en mühim eserleri
ni verdi. *
Daha İzmirde iken yazdığa ilk ro manlarında, onun, nasıl tam mâna- sile roman nev’lni yarattığını görü yoruz. Bir kere vakanın kuruluşu usta çadır, ihtirasların tahlilinde de dere ce derece genişleme ve gelişme göze çarpmaktadır. Nemide’de, iki kız ta rafından sevilen bir gencin macerası naklediliyor. Bir Ölünün Defteri’nde jki erkek, bir kızın aşkı etrafında çır pmıyorlar. Her iki roman, Mehmet Kaufun Eylûl’ünden çok evvel, tahlil romanlarımızın ilk olgun görünen ör nekleridir. Sonra, Halit Ziyanın, ha yatta aşkın kudreti karşısına, edebi yatımız ve hikâyeciliğimiz bakımın dan yepyeni bir temayı üçüncü bü yük eserinde ortaya attığını görüyo ruz: Ferdi ve Şürekâsı, baştan sonu na kadar aşk ile paranın mücadelesi dir.
Fakat Halit Ziyanın bu ilk büyük eserleri, nihayet onun birçokları için üstatlık sayılacak çıraklık devrinin yadigârlarıdır. Asıl âbidesini, Serveti- fünunda tefrika edilecek olan diğer üç büyük romanı ile kuracaktır ki, bunlar da Mai ve Siyah Aşkı-memnu
?e Kırık Hayatlar’dır.
Üstadın son yıllarda kendi elile sa deleştirdiği bu üç şahikayı acaba bu gün hangi romancımız aşabildi? Mai ve Siyahın son basısı üstüne o roman hakkında düşündüklerimi Son Posta da uzun uzadıya anlatmıya çalışmış tım. Bugün sadece bir iki noktaya ' tekra işaret etmek isterim:
Mai ve Siyah, bir devir romanıdır. Abdülhamit devri Türkiyesini tarih çi, nihayet, siyasî hâdiseleri içinde zalim bir Sultanın ezdiği bir memle ket olarak dümdüz ve mücerret h at
lak zengin bir aile İçinde beşerî ıstı
rapları gösterdi. Elindeki neşter,
¡Paul Bourget’ninki, ruhların tâ
derin-kullanamamıştı.
Bugün Halit Ziya öldü, fakat eseri yaşıyor ve yaşıyacak.. Sadece onun is lerine kadar işledi. Bunun için, o e- mi, teceddüt edebiyatımızı şerefle dol ser, ölmez eserler yüksekliğine aktı, durmaya yeter.
Bu romanda, büyük müellif, bazan I Denebilir ki, Türk romanı, Halit Zl-
birkaç satırla en derin karakter özel- yanın kalemi ile bu güneşin altında
liklerini bir ressam gibi çizmesini bil-
j
doğdu. Bütün yıldızlar, onun ışığı İledi. Bunun içindir ki, ne eski ve yaşlı parladılar ve parlıyacaklar.
âfet Firdevs Hanımın, ne onun kızı i
Halit Fahri OZANSOY
^ ' ' » S 5» * vSİ;! : :■>>•
H alid Z iy a U şaklığil Y eşilkö y ü n d e k i kö şkü n ü n bahçesinde
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi