• Sonuç bulunamadı

Fen ve teknoloji derslerinde kullanılan simülasyon yönteminin 7. Sınıf öğrencilerinin erişilerine etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fen ve teknoloji derslerinde kullanılan simülasyon yönteminin 7. Sınıf öğrencilerinin erişilerine etkisi"

Copied!
100
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANABİLİM DALI

FEN EĞİTİMİ BİLİM DALI

FEN VE TEKNOLOJİ DERSLERİNDE KULLANILAN

SİMÜLASYON YÖNTEMİNİN

7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ERİŞİLERİNE ETKİSİ

Hüseyin TEKE

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Bekir DOĞAN

(2)
(3)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANABİLİM DALI

FEN EĞİTİMİ BİLİM DALI

FEN VE TEKNOLOJİ DERSLERİNDE KULLANILAN

SİMÜLASYON YÖNTEMİNİN

7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ERİŞİLERİNE ETKİSİ

Hüseyin TEKE

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Bekir DOĞAN

Bu çalışma, Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Koordinatörlüğütarafından 10201068 nolu YL tez projesi olarak desteklenmiştir.

(4)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Adı Soyadı Hüseyin TEKE

Numarası 075201021009

Ana Bilim / Bilim Dalı

İlköğretim Anabilim Dalı / Fen Eğitimi Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Ö ğr en ci n in

Tezin Adı Fen Ve Teknoloji Derslerinde Kullanılan Simülasyon Yönteminin

7. Sınıf Öğrencilerinin Erişilerine Etkisi

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin imzası (İmza) Hüseyin TEKE

(5)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Adı Soyadı Hüseyin TEKE

Numarası 075201021009

Ana Bilim / Bilim

Dalı İlköğretim Anabilim Dalı / Fen Eğitimi Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans

Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Bekir DOĞAN

Ö ğr en ci n in

Tezin Adı Fen Ve Teknoloji Derslerinde Kullanılan Simülasyon Yönteminin

7. Sınıf Öğrencilerinin Erişilerine Etkisi

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Fen Ve Teknoloji Derslerinde Kullanılan Simülasyon Yönteminin 7. Sınıf Öğrencilerinin Erişilerine Etkisi başlıklı

bu çalışma 28/06/2010 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda

oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Ünvanı, Adı Soyadı Danışman ve Üyeler İmza

Yrd. Doç. Dr. Bekir DOĞAN ( Danışman ) Yrd. Doç. Dr. Renan ŞEKER ( Üye )

(6)

ÖNSÖZ

Bu araştırmada, araştırma konusunun tespitinden itibaren araştırmanın uygulanması ve sonuca ulaştırılması aşamalarında bana yol gösteren ve yardımcı olan tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Bekir DOĞAN ’a, ayrıca maddi ve manevi desteğini benden esirgemeyen Prof. Dr. Ahmet AFYON ’a, Doç. Dr. Dursun YAĞIZ ’a, aileme ve dostlarıma teşekkür ederim.

Hüseyin Teke KONYA - 2010

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Hüseyin TEKE

Numarası 075201021009

Ana Bilim / Bilim Dalı

İlköğretim Anabilim Dalı / Fen Eğitimi Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Bekir DOĞAN

Ö ğr en ci n in Tezin Adı

Fen Ve Teknoloji Derslerinde Kullanılan Simülasyon Yönteminin 7. Sınıf Öğrencilerinin Erişilerine Etkisi

ÖZET

Bu çalışmayla ilköğretim ikinci kademedeki 7. sınıf öğrencilerinin fen ve teknoloji dersinde ‘Vücudumuzda sistemler’ adlı ünitenin öğretiminde kullanılan simülasyon yöntemi ile geleneksel yöntemin öğrencilerin erişilerine etkisinin karşılaştırılarak; incelenmesi amaçlanmıştır. Böylece simülasyon yöntemini fen ve teknoloji derslerinde kullanmanın öğrencilerin erişilerine etkisi belirlenmiştir. Araştırma, 2009 – 2010 eğitim ve öğretim yılında Konya ilinin Seydişehir ilçesine bağlı Merkez İlköğretim Okulundaki 7. sınıflarda öğrenim gören toplam 70 öğrenci üzerinde 5 hafta süresince uygulanmıştır. Öğrencilerden 35 kişi deney grubunu diğer 35 kişi kontrol grubunu oluşturmaktadır. Araştırmada ön test ve son test olarak geçerliliği sağlanmış ve güvenilirliği tespit edilmiş (cronbach  = 0,831) 30 sorudan oluşan Fen ve Teknoloji Başarı Testi kullanılmıştır. Testlerden elde edilen veriler SPSS paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir.

Araştırma sonunda simülasyon yöntemiyle öğretimin uygulandığı gruptaki öğrencilerle geleneksel yöntemle öğretimin uygulandığı gruptaki öğrencilerin erişileri arasında anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). Bu anlamlı farkın simülasyon yöntemiyle öğretimin uygulandığı grubundaki öğrencilerin lehine olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Dersi, Vücudumuzda Sistemler, Simülasyon

Yöntemi

(8)

T. C.

SELÇUK UNIVERSITY Institute of Educational Sciences

Name Surname Hüseyin TEKE

Number 075201021009

Main Science / Science Branch

Primary Education / Department of Science Education Program M.Sc Doctorate

Thesis Supervisor Assist. Prof. Dr. Bekir DOĞAN

S tu d en t’ s Name of Thesis

The Effect of the Simulation Method on 7 th Grade Students Achievement in Science and Technology Lessons

SUMMARY

In this study it is aimed to investigate the effects of traditional method and simulation method in Science and Technology Courses in “The Systems of our Body” unit by comparing students’ achievement. Thus it will be possible to determine the effects of using simulation method on Science and Technology courses to students’ achievement. The research was applied to seventy seventh grade primary school students in Seydişehir, in Merkez Primary school for 5 weeks. 35 students are in experiment group and 35 students are in control group. In the research a Science and Technology test is used. The test is composed of 30 questions and its validity is checked and its reliability is detected (cronbach  = 0,831). The data is evaluated by using SPSS packet program.

At the end of the research a significant difference was found between the students to whom simulation method was applied and the students to whom traditional method was applied. (p<0.05) It is understood that this significant difference is in favour of students who were in simulation method group.

Key Words: Science and Technology Course, Systems of our Body, Simulation

Method

(9)

İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ ... iv ÖZET ... v SUMMARY ... vi İÇİNDEKİLER ... vii

SİMGELER, KISALTMALAR VE TANIMLAR ... x

TABLOLAR LİSTESİ ... xi

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xii

BÖLÜM I... 1 GİRİŞ... 1 1.1. Araştırmanın Amacı ... 3 1.2. Araştırmanın Önemi ... 3 1.3. Denenceler ... 4 1.4. Varsayımlar ... 4 1.5. Sınırlılıklar ... 4 BÖLÜM II ... 5 2. FEN EĞİTİMİ... 5

2.1. Fen Eğitiminin Amaçları... 6

2.2. 2005 Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı... 9

2.3. Fen- Teknoloji İlişkisi... 10

2.4. Fen Eğitiminde Türkiye’nin Durumu ... 11

2.5. Fen Eğitiminde Teknolojik Araçların Önemi... 12

2.6. Eğitimde Bilgisayar Kullanımı... 14

2.6.1 Bilgisayar destekli öğretim ... 17

2.6.1.1.Bilgisayar destekli öğretimde öğretim modelleri ... 19

(10)

2.6.1.3. Bilgisayar destekli öğretimin amaçları ... 22

2.6.1.4. Bilgisayar destekli öğretimin yararları... 23

2.6.1.5. Bilgisayar destekli öğretimin sınırlılıkları ... 24

2.6.1.6. Bilgisayar destekli öğretimde kullanılan yaklaşımlar... 25

2.6.1.6.1. Bilgi aktarıcı yaklaşımlar ... 25

2.6.1.6.2. Alıştırma ve tekrar yaklaşımları ... 26

2.6.1.6.3. Eğitsel oyun yaklaşımları ... 26

2.6.1.6.4. Benzeşim yaklaşımları (simülasyonlar) ... 26

2.6.1.6.5. Problem çözme yaklaşımları ... 27

2.6.1.7. Bilgisayar destekli öğretimin geleneksel öğretimle karşılaştırılması ... 27

2.7. Benzetim (Simülasyon)... 28

2.7.1. Benzetim Tipleri ... 32

2.7.1.1. Kesikli (Discrete) olaylar benzetim yöntemi ... 32

2.7.1.2. Sürekli (Continuous) benzetim yöntemi ... 32

2.7.1.3. Hibrit benzetim yöntemi ... 33

2.7.2. Simülasyon Türleri ... 33 2.7.2. 1.Fiziksel simülasyonlar ... 33 2.7.2. 2.Tekrarlanan simülasyonlar ... 34 2.7.2.3. Yöntemsel simülasyonlar ... 34 2.7.2.4. Durumsal simülasyonlar ... 35 2.7. 3. Benzetimlerin Avantajları ... 35 2.7. 3.1. Güvenlik ... 36

2.7. 3.2. Zamanın hızlandırılıp yavaşlatılabilmesi ... 36

2.7. 3.3. Çok seyrek görülen olayların incelenebilmesi ... 36

2.7. 3.4. Karmaşık sistemlerin basitleştirilmesi ... 36

2.7. 3.5. Kullanışlı ve ucuz olmaları ... 36

2.7. 3.6. Motivasyon... 37

2.8. Simülasyonların Tasarımı Ve Geliştirme Aşamaları ... 37

LİTERATÜR İNCELEMESİ... 39

BÖLÜM III... 46

VERİ SETİ VE YÖNTEM ... 46

(11)

Araştırmanın Denekleri ... 47

Deney - Kontrol Gruplarının Oluşturulması ve öntest - sontest uygulamaları ... 47

Fen ve Teknoloji Başarı Testi ( FTBT ) ... 48

Deneysel Uygulama ... 50 BÖLÜM IV ... 51 ANALİZ SONUÇLARI ... 51 BÖLÜM V ... 56 SONUÇLAR VE TARTIŞMA ... 56 BÖLÜM VI ... 59 ÖNERİLER... 59 KAYNAKÇA... 60 EKLER ... 64

Ek - 1: Fen ve Teknoloji Başarı Testi ... 65

Ek - 2: Fen ve Teknoloji Başarı Testi Cevap Anahtarı ... 74

Ek - 3: Sistemlere ait simülasyon Fotoğrafları... 75

I. Sindirim Sistemine ait simülasyonların Fotoğrafları ... 75

II. Boşaltım Sistemine ait simülasyonların Fotoğrafları... 77

III. Denetleyici ve Düzenleyici Sisteme ait simülasyonların Fotoğrafları ... 79

IV. Duyu organlarına ait simülasyonların Fotoğrafları... 81

Ek - 4: İzin Belgeleri... 83

(12)

SİMGELER, KISALTMALAR VE TANIMLAR

BDÖ: Bilgisayar destekli öğretim BDE: Bilgisayar destekli eğitim FTBT: Fen ve Teknoloji Başarı Testi

Bilgisayar Destekli Öğretim: Öğrencinin karşılıklı etkileşim yoluyla eksikliklerini

ve performansını tanımlamasını, dönütler alarak kendi öğrenmesini kontrol altına almasını; grafik, ses, animasyon ve şekiller yardımıyla derse karşı daha ilgili olmasını sağlamak amacıyla eğitim-öğretim sürecinde, bilgisayardan yararlanma sürecidir.

Erişi: Bir eğitim programındaki girdiler ve çıktılar arasındaki program hedefleri ile

tutarlı farktır.

Simülasyon(Benzetim): İşlenen konuya ait dünyanın, bir modelini genellikle

ayrıntılarından arınmış olarak sunan yazılımdır. Ayrıca gerçek hayattaki olayların kontrollü bir şekilde temsil edilmesi olarak tanımlanabilir.

Geleneksel yöntem: Herhangi bir derste konuların işlenişinde bilgisayar ve

bilgisayar simülasyonlarının kullanılmaması bunların yerine düz anlatım, soru ve cevap yöntemlerinin kullanılmasıdır.

(13)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 3.1. Araştırmada Uygulanan Deneysel Desen... 46

Tablo 3.2. Deney ve Kontrol Gruplarını oluşturan öğrencilerin cinsiyetlerine göre dağılımı... 47

Tablo 3.3. Ön-teste katılan öğrencilerin sınıflarına göre dağılımı ... 48

Tablo 3.4. Son-teste katılan öğrencilerin sınıflarına göre dağılımı... 48

Tablo 3.5. Fen ve Teknoloji Başarı Testinin Analizi... 49

Tablo 4.1. Deney ve Kontrol grubunu oluşturan öğrencilerin Fen ve Teknoloji Başarı Testi ön-test Puanlarına göre, aritmetik ortalama, standart sapma değerleri... 52

Tablo 4.2. Deney ve Kontrol grubunu oluşturan öğrencilerin Fen ve Teknoloji Başarı Testi son-test Puanlarına göre, aritmetik ortalama, standart sapma değerleri ... 53

Tablo 4.3. Deney ve Kontrol grubunu oluşturan öğrencilerin Fen ve Teknoloji Başarı Testi ön-test ve son-test Puanlarına göre, aritmetik ortalama, standart sapma değerleri... 54

(14)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil. 2.1. Simülasyon Türleri . ... 33 Şekil 4.1. Deney grubu ve kontrol grubunu oluşturan öğrencilerin FTBT ön-test

puanları ... 51

Şekil 4.2. Deney grubu ve kontrol grubunu oluşturan öğrencilerin FTBT son-test

puanları ... 52

Şekil 4.3. Kontrol grubunu oluşturan öğrencilerin FTBT ön-test ve son-test puanları.. 53

(15)

BÖLÜM I

Araştırmanın bu bölümünde; giriş, araştırmanın amacı, önemi, denenceler, varsayımlar ve sınırlılıklar yer almaktadır.

GİRİŞ

İçinde bulunduğumuz bilgi ve iletişim çağında insanların ilgi alanları sürekli değişmekte ve buna paralel olarak toplumda yeni beklentiler ortaya çıkmaktadır. Bu gün her toplumun temel amacı, yetenekli bireylere sahip olmaktır. Araştıran, sorgulayan ve üretken bireyler yetiştirmek için de teknolojinin sunduğu olanaklardan yararlanmak gerekmektedir. Günümüzde iletişimde, bilgi alışverişinde ve teknolojide çok hızlı bir değişim yaşanmaktadır. Ülkelerin bu değişimi yakalayarak sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda kalkınması için çağdaş bir eğitim sürecinde iyi eğitilmiş bireylere sahip olması gerekmektedir (Atam, 2006: 1).

Eğitim ve öğretim süresi içinde oluşan olaylar ve yaşam koşulları her kesimdeki bireylerin en üst düzeyde eğitim olanağına erişme zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Çağın gerektirdiği nitelikli insan gücünün her kesimde yetiştirilmesi, yeni teknolojik bilgi ve deneyimleri beraberinde getirmektedir. Teknolojik gelişmeleri izlemekte geciken bireylerin, kurumların ve kuruluşların ayakta kalabilmeleri, işlevlerini sağlıklı ve verimli bir şekilde sürdürebilmeleri çok zordur. Geleneksel yaklaşımların, günümüzde istenen niteliklere sahip bireyleri yetiştirme konusunda çok yeterli olmadığı düşünülürse, çözüme yönelik en etkili yollardan birisinin, öğretim teknolojilerinin sağladığı olanaklardan yaralanmak olduğu daha da özelde bilgisayarlardan etkili bir şekilde yararlanma gerekliliğidir (Atam, 2006: 1). Keser (1989)’e göre bilginin diğer kaynaklardan daha üstün hale geldiği çağımızda tüm toplumlar bireylerine; bilginin üretilmesi, işlenmesi, işe koşulması ve paylaşılmasında kullanılan teknolojileri öğretme yoluna gitmektedirler. Bu süreç

(16)

içersinde daha hızlı bilgisayarlaşma sürecine girilmiştir (Aktaran: Atam, 2006: 1). Özellikle, öğrenci ile öğretmen sayılarının oransız olarak değişmesi, bilgi miktarına bağlı olarak içeriğin karmaşıklaşması, bireysel farklılıkları öne çıkaran uygulamaların önem kazanması gibi sebepler, bireyleri bilgisayarlardan öğretim amaçlı olarak yararlanmaya yönlendirmektedir.

Bilgisayarın eğitimde kullanılmaya başlanmasıyla birlikte çok sayıda yazılım da eğitim ve öğretimde kullanılmaya başlanmıştır. Okullarda çoğunlukla kullanılan düz anlatım yöntemi, öğretimde etkileşim düzeyini azaltıp kişisel çabayı engellediğinden ve eğitimin amaçlarından çok azının gerçekleşmesine neden olduğundan dolayı bu yöntemin fen öğretiminde mümkün olduğu kadar az kullanılması bu yöntem yerine öğrenen ve öğrenme merkezli etkileşimli yöntemlerin kullanılması gerekmektedir (Atam, 2006: 2).

İşman ve vd., (2002)’ ne göre “Öğrencilere sunulan karmaşık bilgiler, teknoloji yardımıyla sadeleştirilmekte, öğrencilerin yaparak yaşayarak öğrenmelerine olanak sağlanmaktadır. Örneğin hayati tehlikesi olan deneyler simülasyonlar yardımıyla bilgisayar ortamında hazırlanarak öğrencilerin deney düzeneklerini görmeleri ve deneyi kendilerinin yapmaları ve sonuçları gözleyerek öğrenmeleri sağlanmaktadır” şeklindeki ifadeleri simülasyonla gerçekleştirilecek BDÖ’yü destekler niteliktedir. (Aktaran: Atam, 2006: 2) Bunlara ek olarak simülasyonların, öğrencilerin yapılması zor ya da mümkün olmayan deneyleri, sistemi aktif olarak kullanarak yapabilmelerini sağlamasının yanında parasal, zaman, güvenlik ve motivasyon gibi yönlerden de avantaj sağladığı bilinmektedir (Tekdal, 2002).

BDÖ uygulamalarında bilgisayar destekli yazılımlardan yararlanarak, özellikle soyut kavramlarla ilgili simülasyonların ve öğrencilerin etkileşimli olarak öğrenme sürecine katılımlarına olanak sağlayan animasyonların kullanılması, öğrencilerin anlamakta güçlük çektikleri kavramları zihinlerinde daha kolay yapılandırmaları sağlanabilmektedir. Ancak, simülasyon uygulamalarında bazı parametrelerin değiştirilip sonuçlarının hemen görülmesinin animasyonlara göre daha avantajlı olduğu da bilinmektedir (Demirci, 2003; Atam, 2006: 3). Bu bağlamda, doğru hazırlanmış simülasyonlar ve simülasyon tabanlı uygulamalar, genelde öğrencinin gerçek reaksiyonlarını kolayca açığa vurmasını sağlayarak öğrenmenin hızını ve kalıcılığını artırabilecektir (Atam, 2006: 3).

(17)

1.1. Araştırmanın Amacı

İlköğretim ikinci kademedeki 7. sınıf öğrencilerinin fen ve teknoloji dersinde;

‘Vücudumuzda sistemler’ adlı ünitenin öğretiminde kullanılan simülasyon yöntemi ile geleneksel yöntemin, öğrencilerin erişilerine etkisinin karşılaştırılarak; incelenmesi amaçlanmaktadır. Böylece simülasyon yöntemini fen ve teknoloji derslerinde kullanmanın öğrencilerin erişilerine etkisi belirlenebilecektir.

1.2. Araştırmanın Önemi

Günümüzde teknolojik gelişmeler büyük bir hız kazanmıştır. Teknolojik gelişmelerin başında bilgisayarın icadı ve birçok alanda kullanılması gelmektedir. Bilgisayara dayalı yazılımlar eğitimde, tıpta, savunma sanayinde, ulaşımda, haberleşmede vb. alanlarda kullanılmaktadır. Böylece bu alanlarda daha kaliteli ürünler; kısa sürede, güvenli bir şekilde ve daha az masrafla elde edilebilmektedir. Bilgisayarlar; canlandırma, benzeşim gibi görsel ve işitsel materyaller geliştirmek amacıyla eğitim ortamlarında kullanılmaya başlanmıştır. Simülasyon yöntemiyle öğretim de bunlardan biridir. Bu araştırma soyut fen kavramlarının kolayca anlaşılmasında ve yapılması güç olan fen deneylerinin laboratuar ortamında yapılmasında simülasyonlardan yararlanılabileceğini kanıtlama açısından önemlidir. ‘Fen ve Teknoloji Derslerinde Kullanılan Simülasyon Yönteminin 7. sınıf Öğrencilerinin Erişilerine Etkisi’ adlı çalışma, simülasyonun öğretimde kullanımına bir örnek niteliğindedir. Doğa olaylarını gözlemleme ve insanlığa faydalı sonuç çıkarmayı amaçlayan fen ve teknoloji dersinde simülasyon yöntemi ile öğretimin geleneksel yönteme göre öğrencilerin erişi düzeylerine etkisini belirleme açsından önem arz etmektedir. Araştırmanın bir diğer önemi fen eğitiminde daha başarılı olabilmek için geleneksel yöntem yerine simülasyon yönteminin bir alternatif olarak kullanılabileceğini kanıtlamasıdır. Ayrıca bu çalışma dikkate alınarak fen ve teknoloji dersinin diğer konularında da simülasyonlarla geleneksel yöntemin kıyaslanması için yeni çalışmalar yapılabilir.

(18)

1.3. Denenceler

7. sınıf fen ve teknoloji dersinde; ‘Vücudumuzda sistemler’ adlı ünitenin öğretiminde kullanılan simülasyon yöntemiyle öğretimin uygulandığı deney grubundaki öğrencilerinin erişileri ile geleneksel yöntemin kullanıldığı kontrol grubundaki öğrencilerin erişileri arasında anlamlı bir fark vardır.

1.4. Varsayımlar

1. Araştırmanın çalışma grubu olarak, Fen Ve Teknoloji Başarı Testinin uygulandığı

Konya ilinin Seydişehir ilçesine bağlı Merkez İlköğretim Okulundaki 7. sınıfta öğrenim gören 70 öğrenci kabul edilmiştir.

2. Deney ve kontrol grupları ellerindeki materyali araştırma oturumlarının dışında

çalışmamışlardır.

3. Araştırma süresince öğrencilerin başka eğitim desteği almadıkları kabul

edilmiştir.

4. Öğrencilerin sorulara dikkatli bir şekilde ve içtenlikle cevap verdikleri

varsayılmıştır.

1.5. Sınırlılıklar

1. Araştırma, Konya ilinin Seydişehir ilçesine bağlı Merkez İlköğretim Okulundaki

7 B ve 7C sınıflarında öğrenim gören toplam 70 öğrenci ile sınırlıdır.

2. Araştırma, örneklemi oluşturan okuldaki 7. sınıf öğrencileri ve onlardan toplanan

verilerle sınırlıdır.

3. Araştırma 7. sınıf fen ve teknoloji dersinde işlenen ‘Vücudumuzda sistemler’ adlı

ünitenin sindirim sistemi, boşaltım sistemi, denetleyici ve düzenleyici sistemler ve duyu organları konularına ilişkin öğrenci erişileri ile sınırlıdır.

4. Adı geçen ünitede öğrencilerin öğrenme ve çalışma stratejilerine yönelik

tutumları, okuduğunu anlama düzeyleri ve öğrenmelerin kalıcılığı değişkenleri ile sınırlıdır.

(19)

BÖLÜM II

2. FEN EĞİTİMİ

Kaptan (1999)’ a göre; ‘Bilim, bir alandaki varlıkları ve olayları inceleme, açıklama, onlara ilişkin genelleme ve ilkeler bulma, bu ilkeler yardımıyla gelecekteki olayları kestirme gayretleridir. Fen bilimlerinde de doğadaki varlıklar ve olaylar aynı amaçla incelenir (Aktaran: Atmaca, 2006: 51 ).

Fen bilimleri, insanın doğal çevresini incelemesi sonucunda edindiği bilgilerden oluşan bilim dallarını kapsamaktadır. Fen kavramını; insanın doğal çevresindeki işleyiş ve düzeni amaçlı ve planlı bir çalışmayla keşfetmesi, onları yeni bağlantılar içinde ayırıp, bütünleştirmesi süreci ve bu yolla elde edilmiş güvenilir bilgiler bütünü olarak tanımlamak mümkündür. 2005 yılı fen ve teknoloji dersi (6-8. sınıf) öğretim programında ise Fen tanımı; “farklı kültürlerden birçok kadın ve erkeğin katkıda bulunduğu, uzun bir tarihi ve kendine özgü özellikleri olan bireysel ve sosyal bir faaliyettir” olarak yapılmıştır (MEB, 2005: 63). Fen eğitimini ise bu bilgi, beceri süreçlerinin kişilere kazandırılması için yapılan etkinlikler olarak tanımlamanın mümkün olduğu bildirilmektedir (Çağıran, 2008:1).

Kaptan (1999)’ a göre; fen bilimleri, doğayı ve doğal olayları sistemli bir şekilde inceleme, henüz gözlenmemiş olayları kestirme gayretleridir. Fen bilimlerinin; olgular, kavramlar, ilkeler ve genellemeler, kuramlar ve doğa kanunları şeklinde sıralanan farklı yapıdaki bilgilerden oluştuğu söylenmektedir (Aktaran: Atmaca, 2006: 51 ).

Yaşı ne olursa olsun her birey içinde yaşadığı dünyayı yöneten temel fen prensiplerini öğrenmek ister. Çünkü fen, günlük hayatın bir parçasıdır. Fen bilgisi, çocukların yaşadıkları çevrede bulunan problemler üzerinde yapılan çalışmaların toplamıdır. Fen bilgisi; fizik, kimya, biyoloji, astronomi, jeoloji, konularının yanında bütün doğal çevreyi inceler (Çağıran, 2008: 2).

Bugün, teknolojik toplumlarda vatandaşların birçok bilimsel sorun hakkında bilgi sahibi olması gereklidir. Fen ve teknoloji okur-yazarı vatandaşlardan; anahtar kavramları ve ahlaki değerleri kullanma, sonuçlarını dikkate alarak bir eyleme

(20)

geçme, şüpheci olma, doğal olayları ve doğal olaylara ilişkin insan kaygılarını anlamada akılcı ve yaratıcı olma davranışları beklenir. Fen derslerini, teknoloji, fen ve toplum vurgularıyla öğretmek, kavramların daha iyi öğrenilmesini sağlar. Fen bilimleri, bilimsel süreçlerle öğretilirse, öğrenciler süreç becerilerini kazanırlar ve bu becerileri günlük yaşamda kullanırlar. Öğrenciler fen bilimlerine karşı daha olumlu tutum geliştirirler, ayrıca yaratıcılık becerileri de gelişir (Kaptan ve Korkmaz 1999; Atmaca, 2006: 51).

2.1.Fen Eğitiminin Amaçları

Yaşar (1998)’ a göre; 1800' lü yılların ortalarından itibaren fen eğitimi, Avrupa ülkeleri ile Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilköğretim programları içerisinde yer almıştır. Fen derslerinin en temel amacı, "çocuklarda doğal çevreyi gözleme becerisini geliştirmek" olarak ifade edilmiştir. Bu beceri fen eğitiminin temeli olarak kabul edilir (Aktaran: Çağıran, 2008: 3).

Düşünen, irdeleyen, bilgiye ulaşabilen ve yaratıcı bireyler yetiştirilmesinde fen derslerinin önemi büyüktür. Bireyler yaşantıları boyunca karşılaştıkları çeşitli sorunlar karşısında yaşantılarını düzenleyebilmek için bu sorunları çözme eğilimindedirler. Bu eğilimin temeli, bilimsel yöntem ve tekniklere dayandırılırsa, mantıklı ve doğru çözümlere ulaşılabilir (Atmaca, 2006: 53).

Fen eğitiminde temel amaç, öğrencilerin fen bilimiyle ilgili bilimsel bilgileri ezberlemeleri değil, hayatları boyunca karşılaşacakları problemleri çözebilmeleri, bilgiye ulaşabilmek için gerekli bilimsel tutumları ve becerileri yeteneklerince kazanmalarıdır (Çağıran, 2008: 2).

Fen Bilgisi Eğitiminin amaçları Kaptan (1999) tarafından şu şekilde belirlenmiştir:

1. Bilimsel bilgileri bilme ve anlama.

a) Bir alana özgü bilgileri bilme (olgular, kavramlar, ilkeler, kuramlar, yasalar). b) Fen bilimlerinin tarihini bilme ve felsefesini anlama.

2. Araştırma ve keşfetme (Bilimsel süreçler).

a. Gerçek bilim adamlarının düşünüş yollarını ve çalışmalarını öğrenmek için bilimsel süreçleri kullanma (Gözleme ve betimleme, sınıflama ve düzenleme, ölçme

(21)

ve tablolama, iletişim kurma, kestirme ve yordama, hipotez kurma, hipotezleri yoklama, değişkenleri belirleme ve kontrol etme, verileri yorumlama, basit araçlar ve fiziksel modeller yapma).

b. Psikomotor becerileri kullanma. c. Bilişsel becerileri kullanma 3. Hayal etme ve yaratma

a) Zihinsel hayalleri yaratma. Hayal kurma. b) Hayal edilen şeyleri görebilme.

c) Eşyaları ve fikirleri yeni düzenlere koyma. ç) Problem ve bilmece çözme.

d) Bir şeyi yapar gibi davranma. e) Alışılmadık düşünceler üretme. f) Araç ve makine desenleme. 4. Duygulanma ve değer verme

a) Fen bilimlerine, okula, öğretmenlerine ve kendine ilişkin olumlu tutumlar geliştirme.

b) İnsan heyecanlarına duygularına karşı duyarlı ve saygılı olma. c) Kişisel duygularını yapıcı biçimde ifade etme.

ç) Kişisel değerlere, toplumsal sorunlara ve çevre sorunlarına ilişkin kararlar verme. 5. Kullanma ve uygulama

a) Bilimsel kavramların günlük yaşantıda kullanılışlarını görme,

b) Öğrenilen bilimsel kavramları ve becerileri gerçek teknoloji problemlerine uygulama.

c) Ev araçlarında uygulanan bilimsel ve teknolojik ilkeleri anlama.

ç) Günlük yaşantıda karşılaşılan sorunların çözümünde bilimsel süreçleri kullanma. d) Bilimsel gelişmeleri veren basın ve yayın raporlarını anlama ve değerlendirme. e) Kişisel sağlık, beslenme ve yaşam tarzı konularında söylenti ve heyecanlardan ziyade bilimsel bilgilerle karar verme.

(22)

Tüm vatandaşların fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetişmesini amaçlayan Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı’nın genel amaçları aşağıda sunulmuştur: (MEB, 2005: 8). Öğrencilerin;

 Doğal dünyayı öğrenmeleri ve anlamaları, bunun düşünsel zenginliği ile heyecanını yaşamalarını sağlamak,

 Her sınıf düzeyinde bilimsel ve teknolojik gelişme ile olaylara merak duygusu geliştirmelerini teşvik etmek,

 Fen ve teknolojinin doğasını; fen, teknoloji, toplum ve çevre arasındaki karşılıklı etkileşimleri anlamalarını sağlamak,

 Araştırma, okuma ve tartışma aracılığıyla yeni bilgileri yapılandırma becerileri kazanmalarını sağlamak,

 Eğitim ile meslek seçimi gibi konularda, fen ve teknolojiye dayalı meslekler hakkında bilgi, deneyim, ilgi geliştirmelerini sağlayabilecek alt yapıyı oluşturmak,

 Öğrenmeyi öğrenmelerini ve bu sayede mesleklerin değişen mahiyetine ayak uydurabilecek kapasiteyi geliştirmelerini sağlamak,

 Karşılaşabileceği alışılmadık durumlarda, yeni bilgi elde etme ile problem çözmede fen ve teknolojiyi kullanmalarını sağlamak,

 Kişisel kararlar verirken uygun bilimsel süreç ve ilkeleri kullanmalarını sağlamak,

 Fen ve teknolojiyle ilgili sosyal, ekonomik ve etik değerleri, kişisel sağlık ve çevre sorunlarını fark etmelerini, bunlarla ilgili sorumluluk taşımalarını ve bilinçli kararlar vermelerini sağlamak,

 Bilmeye ve anlamaya istekli olma, sorgulama, mantığa değer verme, eylemlerin sonuçlarını düşünme gibi bilimsel değerlere sahip olmalarını, toplum ve çevre ilişkilerinde bu değerlere uygun şekilde hareket etmelerini sağlamak,

 Meslek yaşamlarında bilgi, anlayış ve becerilerini kullanarak ekonomik verimliliklerini artırmalarını sağlamaktır. (MEB, 2005: 9).

(23)

2.2. 2005 Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı

Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı’nın vizyonu: ‘‘Bireysel farklılıkları ne olursa olsun bütün öğrencilerin fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetişmesidir.’’ şeklinde ifade edilmektedir (MEB, 2005: 5).

Fen ve teknoloji okuryazarlığı, genel bir tanım olarak; bireylerin araştırma-sorgulama, eleştirel düşünme, problem çözme ve karar verme becerileri geliştirmeleri, yaşam boyu öğrenen bireyler olmaları, çevreleri ve dünya hakkındaki merak duygusunu sürdürmeleri için gerekli olan fenle ilgili beceri, tutum, değer, anlayış ve bilgilerin bir bileşimidir (MEB, 2005: 5).

Fen ve teknoloji okuryazarı olan bir kişi, bilimin ve bilimsel bilginin doğasını, temel fen kavram, ilke, yasa ve kuramlarını anlayarak uygun şekillerde kullanır; problemleri çözerken ve karar verirken bilimsel süreç becerilerini kullanır; fen, teknoloji, toplum ve çevre arasındaki etkileşimleri anlar; bilimsel ve teknik psikomotor beceriler geliştirir; bilimsel tutum ve değerlere sahip olduğunu gösterir. Fen ve teknoloji okuryazarı bireyler, bilgiye ulaşmada ve kullanmada, problemleri çözmede, fen ve teknoloji ile ilgili sorunlar hakkında olası riskleri, yararları ve eldeki seçenekleri dikkate alarak karar vermede ve yeni bilgi üretmede daha etkin bireylerdir (MEB, 2005: 5).

Fen ve teknoloji okuryazarlığı için 7 boyut düşünülebilir ki bunlar: Fen bilimleri ve teknolojinin doğası, anahtar fen kavramları, bilimsel süreç becerileri (BSB), fen-teknoloji-toplum-çevre (FTTÇ) ilişkileri, bilimsel ve teknik psikomotor beceriler, bilimin özünü oluşturan değerler ve fen’e ilişkin tutum ve değerlerdir (TD) (MEB, 2005: 5).

2005 Fen ve Teknoloji dersi öğretim programına göre, fen ve teknoloji dersinde, yedi ayrı öğrenme alanı öngörülmüştür. Bunlar: Canlılar ve hayat, madde ve değişim, fiziksel olaylar, dünya ve evren, fen-teknoloji-toplum-çevre ilişkileri (FTTÇ), bilimsel süreç becerileri (BSB), tutum ve değerler (TD) dir. Fen ve Teknoloji dersinin üniteleri yedi öğrenme alanından ilk dördü üzerine yapılandırılmış olup diğer üç öğrenme alanı her bir ünitenin içinde kazandırılması öngörülen temel anlayış, beceri, tutum ve değerleri içerdiği için FTTÇ, BSB ve TD alanlarına dayalı olarak ünitelendirme yapılmamıştır. Gerçekten de; FTTÇ, BSB ve

(24)

TD alanlarındaki kazanımlar, çok uzun süreli, bazen hayat boyu süren deneyimler, edinimler gerektirdiği ve Fen ve Teknolojinin içeriğinin bütünü ile ilişkili olduğundan, anlayış, beceri, tutum ve değerlerin ayrı birer ünite olarak ele alınması mümkün değildir (MEB, 2005: 10).

Fen ve Teknoloji dersi öğretim programında temel anlayışlar ve hareket noktaları, az bilgi özdür, fen ve teknoloji okuryazarlığı, öğrenme sürecine yaklaşım, ölçme ve değerlendirme, gelişim düzeyi ve bireysel farklılıklar, bilgi ve kavram sunum düzeni, diğer derslerle ve ara disiplinlerle uyum şeklinde yedi başlık altında toplanabilir (MEB, 2005: 11- 12).

2.3. Fen- Teknoloji İlişkisi

Fen alanında edinilen bilgilerin, bir ihtiyacı karşılamak veya gündelik hayatı kolaylaştırıcı bir konfora dönüştürmek için kullanıldığı her yerde ilkel veya modern bir teknoloji uygulaması ortaya çıkar. Teknoloji, sadece bilgisayar gibi elektronik cihazlar ve bunların çeşitli uygulamaları değildir. Teknoloji hem diğer disiplinlerden (fen, matematik, kültür vb.) elde edilen kavram ve becerileri kullanan bir bilgi türüdür hem de materyalleri, enerjiyi ve araçları kullanarak belirlenen bir ihtiyacı gidermek veya belirli bir problemi çözmek için bu bilginin insanlık hizmetine sunulmasıdır. Teknoloji insanların istek ve ihtiyaçlarını gidermek için araçlar, yapılar veya sistemlerin geliştirildiği ve değiştirildiği bir süreçtir (MEB, 2005: 8). Fen ve teknolojinin birçok ortak yönü vardır. Hem bilimsel araştırmalarda hem de teknolojik tasarım süreçlerinde benzer beceriler ve zihinsel alışkanlıklar kullanılır. Fen ve teknolojiyi birbirinden ayıran en önemli özellik, amaçlarının farklı olmasıdır. Fenin amacı doğal dünyayı anlayarak açıklamaya çalışmak; teknolojinin amacı ise insanların istek ve ihtiyaçlarını karşılamak için doğal dünyada değişiklikler yapmaktır (MEB, 2005: 8).

Çilenti (1985)’ye göre; günümüzde insan hayatının her dakikası, fen

bilimleriyle ilgili olgu, olay, süreç ve teknolojik ürünlerle şekillenmektedir. Her bilim alanı, araştırmalarını, fen bilimlerinin teknolojik ürünü olan araçlarla yürütmekte, verilerini onlarla işleyip değerlendirmektedir. Her 6–7 yılda bir, iki katına çıkan fen bilimleri alanındaki bilgileri izlemek bile, fen ve teknoloji alanında

(25)

çalışan insan gücünün iyi yetişmiş olmasını gerektirmektedir. Fen bilimleri alanında yetişmiş insan gücüne yeteri kadar sahip olmayan ülkelerin, teknoloji alanında diğer ülkelere bağımlı olmaktan kurtulamadıkları bilinen bir gerçektir (Aktaran: Karaduman, 2008: 26).

Fen, doğada oluşan tüm olayların sistematik olarak izlenmesi, akıl ve mantık çevresinde izah edilmesi yönündeki tüm faaliyetlerdir. Teknoloji ise, insanın doğayı egemenliği altına alması ve daha mutlu yaşam koşulları oluşturması için bilimsel verilerin yol göstericiliğinde çevresini değiştirme faaliyetleri biçiminde tanımlanmaktadır. Bir başka ifadeyle, teknoloji, fen bilimlerinin uygulamaya yansımasıdır (Karaduman, 2008: 27 ).

Fen ve teknolojideki buluşlar toplumun yararı için kullanılmakta, ancak teknolojinin yeni ürünlerini kullanırken dikkatli olmak gerekmektedir. Radyoaktivite pek çok yararlı işler için hatta bazı hastalıkların tedavisinde tek çare olarak kullanılmaktadır. Fakat radyoaktiviteyi bulan Madam Curie radyasyonun sebep olduğu kanserden ölmüştür. O halde amaç; her ne şekilde olursa olsun teknolojiyi tüketircesine kullanmak değil, gerektiğinde uygun şekillerde kullanarak faydalı hale getirmektir (Karaduman, 2008: 27).

2.4. Fen Eğitiminde Türkiye’nin Durumu

Türkiye’nin fen eğitindeki yerini; öğrencilerimizin fen alanındaki uluslararası başarı durumlarını gösteren PISA, TIMSS gibi uluslararası düzeyde yapılan ve bilginin yanı sıra becerilerinde ölçüldüğü sınavlarla değerlendirebiliriz.

Şimdiye kadar yapılan en geniş ve en kapsamlı karşılaştırmalı uluslar arası eğitim çalışması olan Uluslararası Matematik ve Fen Bilgisi Çalışması [ the Third International Mathematics and Science Study- Repeat (TIMSS-R) ] na Türkiye ilk defa 1999 yılında katılmıştır. TIMSS-R öğrencilere fen ve matematik alanında soruların sorulduğu bir sınav ve öğrenci, fen programları ve ders uygulamaları ile ilgili öğretmen ve yetkililerden anket yolu ile toplanan verilerin değerlendirildiği uluslararası bir araştırmadır. Araştırmanın amacı, hangi tür öğretim programlarının, öğretim uygulamalarının ve okul çevrelerinin daha yüksek öğrenci başarısını sağladığı konusunda veriler sağlayarak, dünyanın farklı ülkelerindeki öğrenciler için

(26)

matematik ve fen eğitimi ve öğretimini geliştirmek olarak belirlenmiştir (MEB, 2003; Aktaran: Şenyüz, 2008: 13).

TIMSS-R sonuçları, ortalaması 500, standart sapması 100 olan bir puan dağılımına göre rapor edilmektedir. Türkiye’nin fen bilimleri ortalaması 433, uluslararası fen ortalaması ise 488’dir. Bu sonuç ile Türkiye 38 ülke içerisinde 33. olarak ortalamanın anlamlı olarak altında kalan ülkeler arasında yer almıştır (MEB, 2003; Aktaran: Şenyüz, 2008: 14).

Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından üç yılda bir yapılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı'nın [Program For International Student Assessment (PISA)] 2006 yılı araştırmasında 57 ülke içinde 44. olmuştur. OECD tarafından 04.12.2007 tarihinde açıklanan PISA 2006 raporuna göre, Türkiye 424 ülke ortalamasıyla; Hırvatistan (493), Sırbistan (436), Bulgaristan (434) ve Uruguay (428) ın gerisinde kalarak OECD ortalamasının çok altında yer almıştır (MEB, 2007; Aktaran: Şenyüz, 2008: 14).

Şenyüz (2008) göre, sınav sonuçlarından anlaşılan Türkiye’de fen eğitiminde sorunların olduğudur ve bu sorunlar öğretim programlarından, ders kitaplarından, öğrenme ve eğitim ortamlarından, öğretmenlerin hizmet içi eğitim eksiklerinden ve en önemlisi uygulamalı eğitimin yapılamamasından kaynaklanabilir.

2.5. Fen Eğitiminde Teknolojik Araçların Önemi

Bir ülkenin ihtiyacı olan çağın gerektirdiği nitelikli insan gücünün

kazandırılması ancak ilköğretimden başlayarak okullarda etkili bir fen öğretiminin gerçekleştirilmesiyle mümkündür. Öğretimde temel ilke, öğrenciye kazandırılmak istenen bilgi, beceri, tutum gibi davranışların aktarımında, öğrencilerin olabildiğince çok duyu organına hitap etmektir. Bunun nedeni, ise ne kadar çok duyu organı katılırsa, öğrenme o derece etkin olmakta ve kalıcılığı artmaktadır. Yalın (2004)’a göre insanlar; okuduklarının %10 ‘unu, işittiklerinin %20 ‘sini, gördüklerinin %30 ’unu, hem gördüklerinin hem işittiklerinin %50 ’sini, söylediklerinin %70 ‘ini, yapıp, söylediklerinin % 90 ’ını hatırlar (Karaduman, 2008: 2 ).

İşe koşulan duyu organı sayısını artırmak için eğitim ve öğretimde araç- gereç kullanmanın kaçınılmaz olduğu bir gerçektir ki bu araç-gereçlerden en çok duyu

(27)

organına hitap edenlerin de teknolojik araçlar olduğu ortadadır. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de, okullarda araçların eğitime katkılarını arttırmak için daha elverişli ortamların oluşturulması, öğretimde yararlanılabilecek daha etkili araç-gereçlerin geliştirilmesi ve kullanılması yönünde önemli çalışmalar yapılmaktadır ( Karaduman, 2008: 2).

İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda teknoloji baş döndürücü bir gelişme göstermektedir. Bu döneme kadar, genellikle kas gücünün yerine geçebilecek, yaşamı kolaylaştıracak aletler yapan insan, çağımızda beyin gücünün yerini alabilecek akıllı aletler üretmeye başlamıştır (Çepni vd., 2004; Karaduman, 2008: 3). Bunun sonucu olarak da eğitimde kullanılacak teknolojiler her geçen gün artmaktadır. Günümüzde ise teknoloji denilince belki de ilk akla gelen gelişme bilgisayardır. Hemen her alanda kullanılan bilgisayar teknolojisi, eğitimde de yerini almış, günümüzde yoğun biçimde kullanılmaktadır. Bilindiği gibi, eğitimin amaçlarından biri, bireyleri toplumun gereksinimleri doğrultusunda yetiştirmektir. Bu nedenle, eğitim sistemleri günümüzde bilgi çağına uygun, bilgi toplumu üyesinin özelliklerini taşıyan bireyler yetiştirmekle yükümlüdür. Bu da eğitim kurumlarının hem bireyleri yeni teknolojilerden haberdar kılmalarını ve onları nasıl kullanacaklarını öğretmelerini hem de kendilerinin yeni teknolojileri kullanmalarını gerektirir.

Bilgisayarlar eğitim alanında daha çok yönetim, öğrenci işleri, ölçme değerlendirme ve rehberlik öğretim hizmetlerinde kullanılırlar. Öğretim hizmetlerini yerine getirebilmek için de bilgisayarların genellikle öğretim yazılımlarından faydalanılmaktadır.

Öğretim yazılımları, okullarda, derslerde bilgisayar destekli eğitimi gerçekleştirmek amacıyla hazırlanmış olan gereçlerdir. Bilgisayar destekli eğitim için hazırlanan ders yazılımları, bir dersin öğretiminde sadece problem çözme, test, alıştırma vb. amaçlarla kullanıldığı gibi, dersin tamamının öğretilmesi amacıyla da kullanılmaktadır. Öğretim yazılımlarından beklenen yararın sağlanabilmesi, büyük ölçüde nitelikli yazılımların seçilip kullanılmasına bağlıdır. İyi bir ders yazılımı, konu işlendikten sonra, öğrenciye yönelttiği sorularla konunun öğrenci tarafından iyi öğrenilip, öğrenilmediğini araştırır. Konuyu öğrenen öğrencileri daha ileri basamaklara gönderir, iyi öğrenmeyen öğrenciler için sorularda uygun ipuçları

(28)

vererek onları düşünmeye ve doğru cevabı keşfetmeye yöneltir. Gerekirse dersi tekrarlar, hatta öğrenciyi önceki konulara göndererek daha iyi öğrenmesini sağlar. Eğitim- öğretim sürecinde özellikle, öğrencilerin zorlandıkları, çok sayıda kavram içeren fen derslerinde, öğrencilerin kavramları anlamlı düzeyde öğrenebilmeleri için bilgisayarın etkili, yaratıcı bir destekleyici boyut olarak rol alabileceği öngörülmektedir (Çömek, 2003; Karaduman, 2008: 3- 4).

2.6. Eğitimde Bilgisayar Kullanımı

Özkan (1994)’ a göre bilgisayar; “Uzun ve karmaşık hesapları dahi, büyük bir hızla yapabilen, lojik (mantıksal) bağıntılara dayalı karar verip, işlem yürüten makine” dir. Bilgisayarlar, insanların yapabilecekleri işlerin bir bölümünü, nasıl yapılacağı insanlar tarafından tanımlanmak kaydıyla, insanlardan daha çabuk ve güvenilir şekilde çözen otomatik makinelerdir (Aktaran: Karaduman, 2008: 10). Eğitim-öğretimin niteliğinin arttırılabilmesi için, modern öğretim teknolojilerinin kavram öğretiminde etkin kullanımı, gün geçtikçe daha da önemli hale gelmektedir. Bu bağlamda, bilgisayarların öğretim ortamlarında kullanılmasının en önemli avantajlarından biri, çok sayıda duyu organına aynı anda hitap ederek öğrenme düzeyini arttırması ve öğrenilenlerin kalıcılığını sağlamasıdır. Bundan dolayı animasyon, resim, canlandırma ve ses birlikte kullanılarak öğretim ortamlarının geleneksellikten kurtarıldığına ve öğrenme düzeyinin arttırıldığına dikkat çekilmektedir

Öğretim sürecinde bilginin çeşitli şekillerde sunulmasının gerekliliği, geleneksel öğretim araç-gereçlerinin yerine, yeni bilgi teknolojilerinin kullanılmasını ön plana çıkarmaktadır. Bu bağlamda bilgisayarlar, her öğrencinin bireysel gereksinimlerini belli oranda dikkate alarak daha geniş bir öğrenci kitlesine hitap eden öğretim materyallerini hazırlayabilmek için uygun bir kaynaktır. Bu kaynağın öğretim sürecinde etkili bir şekilde kullanılması, öğretim materyallerinin nitelik düzeyini arttırmaktadır. Bilgisayar ortamındaki karmaşık grafikler, animasyonlar, ses ve görüntülerin etkileşim açısından önemli olduğu belirtilmektedir. Bundan dolayı, etkileşimli öğretim teknolojilerinde, öğrenenlerin

(29)

bireysel farklılıkları ve öğrenme sitilleri dikkate alındığında, öğretim sürecinde hedeflenen amaçlara ulaşılabileceği vurgulanmaktadır ( Tuncalı, 2006: 47 ).

Uşun (2000)’a göre; bilgisayar, diğer öğretim araçlarından farklı olarak öğretme ve öğrenme açısından benzersiz imkanlar sunan çok yönlü bir araçtır. Bilgisayarın eğitimdeki önemi ve bilgisayarı diğer araçlardan ayıran en önemli özelliği bir üretim, öğretim, yönetim, sunu ve iletişim aracı olarak kullanılabilmesidir (Aktaran: Karaduman, 2008:13). Bilgisayar dünyasındaki gelişme hızının çok kısa bir süre içerisinde pratiğe uygulanabilir olması nedeniyle, eğitimin her konusunda bilgisayar, gerek eğiticiler, gerekse eğitilenler seviyesinde çok güçlü bir eğitim yardımcısıdır (Demirci ve vd., 1994; Aktaran: Karaduman, 2008: 13 ).

Erişen ve Çeliköz (2007) bilgisayarların eğitimde kullanılma gereksinimini şu şekilde sıralamışlardır;

・ Eğitime olan talebin hızla artması,

・ Yaşam boyu öğrenme anlayışının hakim olması,

・ Fırsat ve imkan eşitliğinin daha etkili bir şekilde sağlanması, ・ Öğretmen sayısındaki yetersizlik,

・ Bilgi miktarının hızla artması, ・ Bireysel öğretim gereksinimi,

・ Öğretmen niteliğinin artması, teknoloji okur- yazarı olma, derslerinde teknoloji kullanabilme, öğrencilerini teknolojiyi kullanmaya yöneltebilme, öğrencilerine bilgiye ulaşma ve bilgiyi kullanma becerilerini kazandırma, mesleki gelişim ve deneyim paylaşımı için meslektaşlarıyla iletişim kurma gereksinimleri,

・ Öğrenci sayısının hızla artması,

・ Öğrencilerin yeni teknolojilerle donamış bir topluma hazırlanma, bilgiye gereksinim duyma ve aradığı bilgiye ulaşabilme, ulaştığı bilgiyi seçme, örgütleme ve kullanabilme, problem çözebilme, teknolojiyi etkili olarak kullanabilme, iletişim kurabilme ve grup çalışması yapabilme,

teknolojiyi mesleklerinde profesyonelce kullanabilme gereksinimleri, ・ Bilgisayarların öğrenme- öğretme ortamlarını zenginleştirmesi,

(30)

・ İnsan faktöründen kaynaklanan bazı hataların ortadan kaldırılması ve pek çok işlemin daha kısa sürede yapılabilmesi,

・ Bilgisayar teknolojilerinin giderek küçülmesi ve maliyetlerinin çok düşmesi gibi nedenlerdir ( Aktaran: Karaduman, 2008: 14).

Fen dersleri birçok soyut kavram içermektedir. Bu durum özellikle ilköğretim yaşlarındaki öğrenciler için önemli bir problem olmaktadır. Bu yaştaki öğrenciler Piaget’in zihinsel gelişim dönemlerinden olan soyut düşünebilme dönemine yeni geçtikleri veya geçmek üzere oldukları için birçok soyut kavramı algılamakta zorlanmaktadırlar. Bu nedenle fen derslerini somut yaşantılar içerisinde, birden çok duyu organına hitap ederek sunmak bu öğrenciler için en etkili yöntemdir. Ayrıca öğrenciler aktif olarak derse katılmalı, bir başka deyişle dersin bir parçası olmalıdır. Bunu başarabilmek için de fen eğitiminde bilgisayarın kullanımı kaçınılmazdır. Çocukluk döneminde öğrenmenin temelini somut olarak edinilen tecrübeler oluşturmaktadır. Fakat bunu başarmak her zaman mümkün olamaz. Bu durumlarda soyut olan kavram ve olayları somutlaştırmak için bazı yöntemleri kullanmamız gerekebilir. Bunu gerçekleştirmek için bilgisayarları kullanabiliriz. Çocukların %75’ inden fazlası gelecekte bilgisayar kullanımını gerektiren işlerde çalışacağı düşünüldüğünde, bilgisayarı kullanmayı ve bilgisayar destekli eğitimden nasıl faydalanacaklarını çocuklara öğretmemiz gerekir (Çağıran, 2008: 23).

İlköğretimin birinci kademesinde öğrenilen somut deneyimlerle, ikinci kademesindeki soyut kavramlar arasındaki bağlantı ve geçişi sağlamada, boşluğu doldurmada bilgisayar kullanılabilir. Örneğin, öğrenciler matematiği ilköğretimin birinci kademesinde bloklar, boncuklar gibi somut objeler ile öğrenirken, ikinci kademeye geçişte bilgisayar ekranında görerek daha iyi öğrenebilmektedir (Taşçıoğlu, 1992; Çağıran, 2008: 23).

Bilgisayarlar fen derslerini daha çekici ve özendirici hale getirebilmiştir. Bu da öğrenciler üzerinde fen derslerine olan ilgiyi ve motivasyonu arttırır. Özellikle ilköğretim okulları için hazırlanmış özel yazılımlar sayesinde renklerden, şekillere ve hatta öğrencilere çok karmaşık gelen fen kavramlarına kadar etkili ve kalıcı öğrenmeyi gerçekleştirmek mümkündür. Bu yazılım uygulamaları ile çocukların

(31)

oyun ortamına yönelerek problem çözme, fikir yürütme ve iletişim becerilerini geliştirmek mümkündür (Aykanat, 2005; Çağıran, 2008: 23).

Teknolojideki gelişmelere paralel olarak özellikle bilgisayarlar; canlandırma,

benzeşim gibi görsel ve işitsel materyaller geliştirmek amacıyla eğitim ortamlarında kullanılmaya başlanmış ve bunun sonucu olarak Bilgisayar Destekli Öğretim kavramı ortaya çıkmıştır (Tuncalı, 2006: 43).

BDÖ’nün fen öğretimine uygulanması, özellikle fen derslerinin içeriği göz önünde bulundurulursa oldukça elverişlidir. Bunun nedeni, bilimsel kavram ve prensiplerin bu derslerde oldukça fazla olması, ders yazılımları hazırlanırken uygun öğretim teknikleri kullanıp bu kavramların öğrenciye görsel olarak aktarılabilmesi, BDÖ etkinliklerinin anlaşılması güç olan konu ve kavramlarının öğretilmesini kolaylaştırması, soyut kavramların somutlaştırılmasını sağlaması ve öğrencilerde bireysel öğrenmeye imkan sağlamasıdır (Geban ve Demircioğlu, 1996; Tuncalı, 2006: 44).

2.6.1 Bilgisayar destekli öğretim

Eğitim ve öğretimde önemli bir yeri olan BDÖ’nün birkaç tanımı aşağıda verilmiştir.

Baki (2002)’ye göre, BDÖ; öğrencinin karşılıklı etkileşim yoluyla eksikliklerini ve performansını tanımlamasını, dönütler alarak kendi öğrenmesini kontrol altına almasını; grafik, ses, animasyon ve şekiller yardımıyla derse karsı daha ilgili olmasını sağlamak amacıyla eğitim-öğretim sürecinde, bilgisayardan yararlanma sürecidir (Aktaran: Çağıran, 2008: 11 ).

Bilgisayar destekli öğretim (BDÖ), bilgisayarın sistem içine programlanan dersler yoluyla öğrencilere bir konu yada kavramı öğretmek yada önceden kazandırılan davranışları pekiştirmek amacıyla kullanılmasıdır. Öğretim sürecinde öğrenci motivasyonunu güçlendiren, öğrencinin kendi öğrenme hızına göre yararlanabileceği, kendi kendine öğrenme ilkelerinin bilgisayar teknolojiyle birleşmesinden oluşmuş bir öğretim yöntemidir (Atam, 2006: 29). Bilgisayar destekli öğretimin çeşitli tarzlarda öğretim uygulamaları vardır. Bunlar; kişisel ders

(32)

programları, alıştırma ve uygulama programları, öğretici oyunlar, benzetim programları, problem çözme programlarıdır.

Bilgisayarların eğitim alanındaki kullanımının sadece öğrencilerin kayıtlarını tutma, ölçme ve değerlendirme yapmakla sınırlı kalmaması ve bilgisayarlardan bir eğitim aracı olarak da yararlanılması gerektiği fikrinden hareketle, bilgisayar destekli öğretim yöntemi ortaya çıkmıştır ve her geçen gün farklı bir anlayışla gelişmeye devam etmektedir (Karaduman, 2008: 35).

İşman (2003), bilgisayar destekli öğretimde, bilgisayarlar, eğitim ve öğretimi destekler nitelikte kullanılır. Dersin, belirlenen hedef ve davranışlarının, öğrencilere temel öğreticisi öğretmendir. Bütün eğitim- öğretim faaliyetleri dersin öğretmeni tarafından gerçekleştirilir. Bu yöntemde bilgisayarlar, eğitim- öğretim ortamlarında öğretmenler tarafından sadece yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır (Aktaran: Karaduman, 2008: 35).

Bilgisayar destekli öğretim, uygun özellikte ve sayıda donanımın belirlenmesi, bu eğitime cevap verebilecek kapasitede öğretmen ve öğrencilerin yetiştirilmesi, ders programlarının paralelinde programların hazırlanması, çağın gerektirdiği bilgilerle güncelleştirilmesi gibi çeşitli konularda uzmanlık ve çaba gerektiren oldukça pahalı bir öğretim metodudur. Buna rağmen birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün daha da fazla önem kazanmaktadır.

Öğüt vd., (2004), bilgisayar destekli öğretimde bilgisayar, öğretmenle birlikte ve ondan ayrı, diğer yöntem-tekniklerle ve destekleyici olarak kullanılabilecek bir uygulama alanı bulabilmektedir. Bu nedenle, bilgisayar destekli öğretim, öğretim hizmetlerinde kullanım biçimleri arasında en ümit vaat edeni olarak görülmektedir. BDÖ bir eğitsel ortam olarak, bilgisayarın öğretme-öğrenme süreçlerinde; öğretmenin eğitsel ortamı hazırlaması, öğrencilerinin yeteneklerini tanıması, onların yeteneklerine uygun bireyselleştirme, yönlendirme, alıştırma ve tekrar gibi etkinlikleri gerçekleştirmesi; öğreteceği konunun yapısına, belirlediği öğretim amaçlarına göre bilgisayarı değişik yer, zaman ve şekillerde kullanmasını gerekli kılmaktadır (Aktaran: Karaduman, 2008: 35-36).

(33)

2.6.1.1. Bilgisayar destekli öğretimde öğretim modelleri

Bilgisayar destekli öğretimde çeşitli öğretim modelleri kullanılmaktadır. Eğitimciler tarafından önerilen ve yaygın olarak kabul gören modeller şunlardır; öğretimsel model, hipotezci model, açıklayıcı model ve arındırılmış modeldir. Bu modellerin her birisi öğrenme öğretme sürecine katkısı yönünden bilgisayarın değişik özelliklerini ortaya koymaktadır. Örneğin, öğretimsel model temelde programlı öğretime dayanmakta ve bilgisayar sabırlı bir yardımcı gibi kullanılmaktadır. Hipotezci modelde öğrenciye hipotez formüle etmeye yardımcı olunmakta ve bu model bilginin öğrencilerin yaşantıları yolu ile yaratılması gerektiği düşüncesine dayanmaktadır. Açıklayıcı modelde bilgisayar öğrenci ile gerçek yaşamın gizli modeli ya da benzeşimi olarak ilerledikçe konuyu keşfederek öğrenmesi esas alınmaktadır. Arındırılmış modelde ise bilgisayar öğrencinin çalışma yükünü azaltıcı araç olarak kullanılmakta ve öğrenciye hesaplama, bilgi işlem vb. olanaklar sağlamakta ve onu desteklemektedir. Bu modellerin ortak özelliği öğrenciye öğrenmesinde etkin bir yardımcı olmaları ve öğrenciyi merkeze almalarıdır (Uşun, 2000; Aktaran: Sanal 2009:7).

2.6.1.2. Bilgisayar destekli öğretimin tarihçesi

Elektrik-elektronik alanındaki hızlı gelişmeler ve bilgisayarların ticari amaçla kullanılmaya başlanması, bilgisayar alanındaki çalışmaları ve gelişmeleri inanılmaz ölçüde artırarak günümüze kadar gelinmiştir. Özellikle 1960’li yıllardan sonra gerek bilgisayar yapım teknolojisinde, gerekse bilgisayar programlama dilleri açısından büyük gelişmeler yaşanmıştır. Bilgisayarlar birer hesaplama aygıtı olarak düşünülecek olursa, bilinen en eski hesaplama aracı abaküstür ancak bilinen manada bilgisayarın ilk temelleri 1937 yılında atılmıştır. Howard Hathaway Aiken’in yönettiği bir ekip Mark-I adı verilen ilk otomatik dijital bilgisayarı yapmıştır. Bu bilgisayarın dört işlemin yanı sıra logaritma ve trigonometri fonksiyonlarını çözen özel (alt) programları vardı. Yavaştı; bir çarpma işlemi 3-5 saniyede yapılabiliyordu. Buna rağmen otomatikti ve uzun işlemleri tamamlayabiliyordu. Mark-1, Aiken’in yönetiminde tasarlanan ve yapılan bilgisayar dizilerinin ilki oldu. Bu bilgisayarla

(34)

bugünkü anlamda bilgisayar dönemi başlamıştır. İkinci Dünya Savasında ordu için hızlı bilgisayarlara ihtiyaç duyulmasıyla bu alandaki çalışmalar tekrar hızlandı. J. Presper Eckert, John W. Mauchly ve çalışma arkadaşları, elektron tüplerini kullanarak ilk elektronik dijital bilgisayar olan ENIAC’ı 1945 yılında yapmayı başarmışlardır. Bu dönemde üretilmiş olan bilgisayarlar I. Nesil bilgisayarlar olarak anılmaktadır. Bunlara rağmen ENIAC ilk başarılı yüksek hızlı elektronik bilgisayar kabul edilir.

Von Neumann’ın teorik çalışmaları sonucunda ilk programlanabilir elektronik bilgisayarlar kuşağı 1947 yılında ortaya çıktı. Bunların işlem hızları çok daha büyüktü ve en önemlisi RAM bellek kullanabiliyordu. Bu bilgisayarlar makine diliyle programlanıyordu. Bu grup bilgisayarlar, ilk ticari uygunluğa sahip olan EDVAC ve UNIVAC serilerini kapsar. Ticari amaçlı ilk bilgisayar UNIVAC-1 adıyla 1952 yılında piyasaya sürülmüştür.1959- 1964 yılları arasında üretilmiş olan transistorlu bilgisayarlar II. Nesil bilgisayarlar olarak bilinmektedir. Önceki bilgisayarlardaki lambaların yerini transistörler almıştır.

1964’ te IBM 360’la III. Nesil bilgisayar dönemi başlamıştır. Bu bilgisayarların devreleri parmak ucu kadar küçük olan çipler üzerinde idi. I. Nesil bilgisayarlardan 1000 kez daha hızlı idi. 1965’ ten sonra bilgisayarlar giderek küçülmeye başlamıştır. 1970’ lerde tek bir cipin üzerinde 100000 transistor bulunduran LSI (Large scale– integration) geliştirilmiştir. 500 sayfalık bir kitap 6,5 cm²’ lik bir alan sığdırılabilir hale gelmiştir (Özkan, 1994; Aktaran: Karaduman, 2008: 10-11). Böylece bilgisayarların, kameraların, televizyonların ve arabaların içine kadar girmesi sağlanmıştır. LSI’ ın diğer bir sonucu ise kişisel bilgisayarlardır (PC-personal computer). 1980’li yıllarda PC (Personel Computer)’lerin üretilmesiyle artık bilgisayarlar evlere girmiştir. IV. Nesil bilgisayar dönemi mikro işlemcilerin geliştirilmesiyle başlamıştır. Bu dönemde iş dünyası için Apple-II, kabul edilen ilk bilgisayar olmuştur. Çünkü tablolama programı bulundurmakta idi. Daha sonra bu pazara IBM’ de katılmıştır ve PC dönemi tam anlamıyla gerçek olmuştur.

1990’ ların ortalarından itibaren de V. Nesil bilgisayar dönemi başlamıştır ki bu dönemin en önemli gelişmesi “yapay zeka” dır (Sharp, 2002; Aktaran: Karaduman, 2008: 11). “ Yapay zeka (artificial intelligence); insanlar tarafından

(35)

gerçekleştirildiğinde zeka gerektiren işlemlerin makinelere yaptırılması çalışmaları ile uğraşan bilimdir” (Akpınar, 2005; Karaduman, 2008: 11).

Alkan (1984)’a göre; eğitim- öğretimde bilgisayar kullanımının da en az bilgisayarların teknik tarihi kadar hızlı bir tarihi vardır. Bilgisayarın eğitimde kullanılma gereksinimi, eğitim talebinin aşırı derecede artması, öğrenci sayısının hızla çoğalması; bilgi miktarının artması ve içeriğin karmaşıklaşması, öğretmen yetersizliği ve bireysel kabiliyet ve farklılıkların önem kazanması gibi nedenlerden doğmaktadır (Aktaran: Karaduman, 2008: 12).

Çömek (2003), bilgisayarların eğitim kurumlarında ilk kullanımı 1950’li yılların sonlarında II. nesil bilgisayarların ortaya çıkısına rastlamaktadır. O günlerde, büyük üniversiteler bilgisayarları yönetimsel amaçlı olarak; muhasebe, maaş ödemeleri ve öğrenci kayıtlarını tutmak gibi işlerde kullanmaya başlamışlardır. Bilgisayarların idari olarak kullanılmasının yanı sıra öğretimsel olarak da kullanılabileceğinin fark edilmesinden sonra 1960’ lı yıllarda bilgisayar temelli öğretim programlarının geliştirilmesi çalışmaları başlamıştır. Bu projelerden en ünlülerinden biri Illinois üniversitesi tarafından geliştirilmiş olan PLATO’ dur (Aktaran: Karaduman, 2008 : 12).

Ergün (1991), 1980’lerde genellikle bilgisayarın tarihçesi, nasıl çalıştığı, bilgisayar ile ilgili meslekler ve insanlar, bilgisayarın yapabildikleri, genel bilgisayar kullanımı, akış semaları, BASIC programlama dili vs. anlatılıyordu. Daha sonra bilgisayar dersleri ve bilgisayarın çeşitli derslerde ve alanlarda kullanımı hızla yaygınlaştı. Bu alandaki gelişmeler, gerek okullardaki, bilgisayarların gerekse bilgisayarla uğrasan kişilerin bilgilerini sürekli yenilemeleri gereğini ortaya çıkardı. Çünkü donanım ve yazılım alanında akıl almaz bir gelişme ve değişme vardı. Bu gelişim evresinde herkes için, bilgisayar kullanmayı bilmenin (Computer literacy) şart olduğu ortaya çıktı. Bilgisayar dersleri, bilgisayar tarihi ve bilgisayar ile ilgili genel bilgilerden, program yapabilmeye, daha sonra da paket programları kullanabilmeye doğru gelişti (Aktaran: Karaduman, 2008: 12).

(36)

2.6.1.3. Bilgisayar destekli öğretimin amaçları

Bilgisayarların öğrenme-öğretme ve okul yönetimi ile ilgili bütün faaliyetlerde kullanılması "Bilgisayar Destekli Eğitim" olarak tanımlanabilir. Bilgisayar Destekli Eğitim denildiğinde eğitim-öğretim etkinlikleri sırasında eğitimi zenginleştirmek ve kalitesini yükseltmek için öğretmene yardımcı bir araç olarak bilgisayarlardan yararlanılması anlaşılmaktadır.

Bilgisayar Destekli Eğitim, ülkemiz için gerekli olan bilgi teknolojileri çağını yakalayacak ve geçecek insan gücünün yetiştirilmesini amaçlamaktadır. Eğitim kalitesini Bilgisayar Destekli Eğitim sayesinde artırmak, ülkemizi bilim ve teknoloji alanında OECD (Organization for Economic Co-operation and Development) ülkelerinin seviyesine yaklaştırmak ve hatta yakalayıp geçmek ve bu sayede hızla gelişen teknolojiyi ülkemizin de yakalamasını sağlamaktır. (Demirel vd., 2004; Atmaca, 2006: 40).

Uşun (2000), BDÖ yönteminde bilgisayarların kullanımının temel amacı, “materyalleri ya da bilgiyi en iyi şekilde kullanmada öğrenciye öğretim sürecine yardım edip, kalıcı öğrenmeyi sağlamaktır” (Aktaran: Çağıran, 2008: 13).

BDÖ’ nün öğrenciler için hedeflenen genel amaçlarını şu şekilde sıralayabiliriz; • Öğrencinin motivasyonunu (öğrenme güdüsünü) arttırmak,

• Öğrencinin bilimsel düşünme yeteneğini geliştirmek, • Grup çalışmalarını desteklemek,

• Öğretme yöntemlerini genişletmek,

• Öğrencinin kendi kendine öğrenme yeteneklerini geliştirmek,

• Öğrencide ileri düzeyde düşünme becerisinin geliştirilmesini desteklemek, • Mantık yolu ile problemlere çözüm bulmayı desteklemek,

• Hipotez kurmaya cesaretlendirmek, vb. şeklinde genel amaçlar ortaya çıkmaktadır (Demirel vd., 2002; Çağıran, 2008: 13).

• Geleneksel öğretim yöntemlerini daha etkili hale getirmek, • Öğrenme sürecini hızlandırmak,

• Zengin bir materyal sağlamak,

• Ucuz ve etkili öğretimi gerçekleştirmek,

(37)

2.6.1.4. Bilgisayar destekli öğretimin yararları

BDÖ’ nün yararları çeşitli araştırmacılar tarafından aşağıdaki gibi sıralanmıştır;

• BDÖ, öğrencileri sürekli aktif tutar. Öğrencinin, bilgisayarın ürettiği sorulara yanıt vermesi ve bu konu üzerinde düşünerek bir sonraki adıma geçebilmesi için sürekli aktif olması gerekmektedir.

• Her öğrenciye kendi öğrenme hızında bir öğrenim sağlar.

• Bu yöntemde her öğrenci, öğrendiği konu ile ilgili olarak sorduğu sorulara yanıt alabilir. Kalabalık sınıflar, sınırlı zaman ve bireysel farklılıklar gibi nedenlerle öğrencilere soru sorulamayabilir. BDÖ’de, öğrenci bilgisayarlarla etkileşim kurarak istediği anda konu ile ilgili soru sorup yanıtlarını alabilmekte ve istediği kadar tekrar edebilmektedir.

• Laboratuar ortamında yapılması tehlikeli ve pahalı olan deneyler; benzetişim yöntemi kullanılarak kolaylıkla yapılabilmektedir.

• BDÖ ile ilgili konular öğrencilere daha kısa sürede ve sistemli bir şekilde öğretilebilir.

• Öğrenci kendisine ait kişisel öğrenme ortamında rahatlıkla çalışabilmektedir. • Öğretim programı, öğrencinin öğrenme ile ilgili gereksinimlerine göre hazırlanabilir.

• Öğretim amaçlarının sıralanışı, öğrencinin öğrenme davranışlarıyla belirlenir. • Öğretim küçük birimlere indirildiği için başarı bu birimler üzerinde sıralanarak gerçekleştirilir.

• Öğrenci kendi çalışmasına rağmen öğretmen tarafından sürekli denetlenebilir ve gerektiğinde müdahale edilebilir.

• Bedensel veya zihinsel özürlü öğrenciler, özel olarak düzenlenen BDÖ ortamında, bireysel öğrenme hızına göre ilerleyebilirler.

• Öğretmeni dersi tekrar etme, ödev düzeltme vb. görevlerinden kurtararak ona öğrencilerle daha yakından ilgilenme olanağı ve verimli çalışma zamanı sağlar. • Kendi kendine öğrenme ve keşfetme ile çocukların öğrenme süreçlerini belirler ve çabuklaştırır.

(38)

yaratıcılığa yöneltilebilir.

• Çocukların gündelik hayatlarında ve gelecekteki mesleklerinde bilgisayar kullanma olasılıklarının yüksek olduğu düşünülecek olursa, bilgisayarlı yaşama daha çabuk uyum göstermelerini sağlar.

• Bilgisayarın renk, ses, şekil, soru yöneltme vb. özelliklerinden yararlanılarak öğrencilerin dersi izlerken dikkat düzeyleri oldukça yüksek tutulabilir (Çağıran, 2008: 14-15).

2.6.1.5. Bilgisayar destekli öğretimin sınırlılıkları

BDÖ’nün sınırlılıkları çeşitli araştırmacılar tarafından aşağıdaki gibi sıralanmıştır;

• Makine, öğretimde insancıl yaklaşımı kaldırır.

• Tutum ve değerleri bir kenara ittiğinden eğitim amaçlarını saptırır.

• Doğrusal programlamanın çoğu, üstün yetenekli öğrenciler için sıkıcı olur.

• Duyuşsal ve psikomotor davranışlar bilgisayarlarla etkili bir biçimde öğretilemez. • Yaratıcılık, BDÖ’de bastırılabilir. Bilgisayar kendisini çalıştıracak programa bağlıdır.

• Program yazılımcıları bir takım olasılıkları dikkate almazlarsa, yaratıcılığa ket vurabilir. Özellikle yetişkinler; bilgisayar ekranı yerine bir kitap sayfasını çok daha hızlı okuyup öğrenebileceklerinden, bilgisayarlı etkileşime tahammül göstermeyebilir.

• Öğrencilerin kendi aralarında ve öğretmenle olan sınıf içi etkileşimleri azalma göstermektedir.

• BDÖ’de, öğrencilerin kendi aralarında ve öğretmenleriyle olan sınıf içi etkileşimlerinin sayı ve kalite açısından azalmasının yanı sıra; bilgisayarla öğrenci arasında da kapsamlı bir diyalog gerçekleştirilememesi önemli bir sınırlılık olarak ele alınmaktadır (Çağıran, 2008: 15-16).

Alkan (1998);

• Doğal ses ve görüntü sınırlılığı, • Yazılım maliyetlerinin yüksekliği,

Şekil

Tablo 3.1. Araştırmada Uygulanan Deneysel Desen
Tablo 3.2. Deney ve Kontrol Gruplarını oluşturan öğrencilerin cinsiyetlerine göre  dağılımı
Tablo 3.3. Ön-teste katılan öğrencilerin sınıflarına göre dağılımı
Şekil  4.1.  Deney  grubu  ve  kontrol  grubunu  oluşturan  öğrencilerin  FTBT  ön-test  puanları  Ön Testler Grafiği 02468101214 0 - 10 11 - 20 21 - 30 31 - 40 41 - 50 51 - 60 61 - 70 71 - 80 81 - 90 91 - 100 PuanlarKişi sayısı Deney Grubu Kontrol Grubu
+5

Referanslar

Benzer Belgeler

Öğrencilerin organ bağışını sosyal, eğitsel ve dinsel yönden algılayışları incelendiğinde, öğrencilerin %85,6’sı organ nakilleri konusunda en önemli

In this study, alternative 3D datum transformation approaches (including the Total Least-Squares (TLS) and the Weighted TLS (WTLS) methods) were compared with the LS

While, the current conditions reflect not just ripeness (since 2007) of a military stalemate with high social and political costs, but also urgency for resolution due to

İyi kalitede ince filmler elde etmek için, fiziksel ve kimyasal birikimler olmak üzere iki yaygın biriktirme tekniği vardır [22]... Fiziksel veya kimyasal buhar biriktirme

S Duran, S Bulur, S Bahadir Sozen, Abant I˙zzet Baysal University Du¨zce Faculty of Medicine, Department of Cardiology 81620, Konuralp Du¨zce, TURKEY C Bilir, Abant I˙zzet

Öğrencilerin İslami finans araçları algı düzeyleri ile girişimcilik eğitimi alıp almama durumları arasında da istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktur

Bu kapsamda, ülkemizin her bölgesinden, en çok Fen ve Teknoloji öğretmenine sahip birer ilinde, yani toplam 7 ilde Fen ve Teknoloji öğretmenlerine, “Fen ve Teknoloji

This essay aims to investigate: To what extent is the issue of racism and slavery demonstrated in the novel “The Adventures of Huckleberry Finn” by Mark Twain in regard to the