• Sonuç bulunamadı

Konya bölgesindeki bazı Centaurea türlerinin bazı kimyasal ve biyolojik özelliklerinin belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konya bölgesindeki bazı Centaurea türlerinin bazı kimyasal ve biyolojik özelliklerinin belirlenmesi"

Copied!
148
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Doktora Tezi

KONYA BÖLGES NDEK BAZI CENTAUREA TÜRLER N N BAZI K MYASAL VE B YOLOJ K ÖZELL KLER N N BEL RLENMES

Yener Tekeli

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Kimya Anabilim Dalı

Danı man : Prof. Dr. Mehmet SEZG N

Bu çalı mada, Konya Bölgesi’nden toplanan 12 Centaurea türünün bazı kimyasal ve biyolojik özellikleri belirlendi. Bu bitkilerin Antioksidan kapasiteleri be farklı metodla tayin edildi. Bu metotlar, Folin metodu, DPPH serbest radikal süpürme etkisi, ndirgeme metodu, -Karoten-linoleik asit sistemi ve Cuprac metodudur. Sonuçlar sentetik antioksidan bile ikler (BHA ve BHT) ile kıyaslandı. Bitkilerin fenolik bile enleri ve ya asidi kompozisyonları sırasıyla HPLC ve GC ile tayin edildi. Antimikrobiyal etkisi ise dört farklı bakteri ile mikrodilüsyon metoduyla belirlendi. Centaurea türlerinin fenolik madde ve doymamı ya asidi açısından zengin oldu u anla ıldı. Aynı zamanda bazı türlerin bakterilere kar ı etkili oldu u bulundu.

Anahtar Kelimeler : Centaurea, antioksidan kapasite, ya asidi kompozisyonu, antimikrobiyal aktivite, Türkiye.

(2)

ABSTRACT

PhD Thesis

DETERMINATION OF SOME CHEMICAL AND BIOLOGICAL PROPERTIES OF SOME CENTAUREA SPECIES IN KONYA REGION (TURKEY)

Yener Tekeli

Selcuk University

Graduate School of Natural and Applied Science Department of Chemistry

Supervisor : Prof.Dr. Mehmet SEZG N

In this study, 12 Centaurea species collected in Konya, were determined some chemical and biological properties. Antioxidant capacities of Centaurea species were determined by five different methods. This methods are folin method, DPPH radical scavenging method, reducing power, -carotene-linoleic acid system and Cuprac method. Results were compared with synthetic antioxidant compund (BHA and BHT). Phenolic compounds and fatty acid compositions of plants were determined by HPLC and GC respectively. Antimicrobial activity of drog is detected by microdilution method against four bacteria. It is understood, some Centaurea species has been plentiful in terms of phenolic compunds and unsaturated fatty acid. Furthermore, some Centaurea species have been found effective against bacteria.

Key words: Centaurea, antioxidant capacity, fatty acid composition, antimicrobial activity, Turkey.

(3)

ÖNSÖZ

Bu çalı ma, Selçuk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Ö retim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet SEZG N yönetiminde hazırlanarak, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsüne Doktora Tezi olarak sunulmu tur.

Doktora tezimi yöneten ve akademik hayatım boyunca yardımlarını, yakın ilgisini gördü üm de erli hocam, Prof. Dr. Mehmet SEZG N’e sonsuz ükranlarımı ve en derin saygılarımı sunarım. Tez çalı malarım süresince çok yakın ilgisini gördü üm, bilgisini ve eme ini esirgemeyen, Tez zleme Komitesi üyesi Prof. Dr. Abdurrahman AKTÜMSEK’ e de sonsuz ükranlarımı sunarım. Çalı malarım süresince yardımlarını esirgemeyen Tez zleme Komitesi üyesi Yrd. Doç. Dr. Aydan YILMAZ’ a, bitkilerin toplanması ve te hisi a amasında bana vakit ayırarak destek olan Biyoloji Bölümü ö retim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Murat Aydın ANDA’ya, Ö r. Gör. Dr. Tuna UYSAL’a, Ar . Gör. Dr. Hakkı DEM RELMA’ya ve E itim Fakültesi Biyoloji E itimi Bölümü’nden Ar . Gör. Gökalp Özmen GÜLER’e de te ekkürlerimi borç bilirim. Gerek analizler, gerekse yorumlama a amalarında yardımlarını esirgemeyen, biyolog Yavuz Selim ÇAKMAK, Gökhan ZENG N ve Emrah TORLAK’a da te ekkür ederim.

Tez çalı malarım için laboratuar ortamını sa layan Kimya Bölümü Ba kanı Prof. Dr. Mustafa ERSÖZ’e ve antioksidanlar konusunda bilgilerinden yararlandı ım Kimya Bölümü ö retim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nejdet EN’e te ekkürlerimi sunarım.

Çalı malarımı 06101048 nolu projeyle maddi olarak destekleyen S.Ü. Bilimsel Ara tırma Proje Koordinatörlü ü’ne de te ekkür ederim.

Ayrıca akademik hayatım boyunca türlü sıkıntılarıma ra men her zaman deste ini hissetti im, sabır timsali e ime, ve hep ihmal etti im çocuklarım Ahmet Can ve Yusuf Yi it’e sonsuz ükranlarımı sunarım.

Yener TEKEL Konya, 2008

(4)

Ç NDEK LER

ÖZET………... I ABSTRACT……… II ÖNSÖZ……… III

EK LLER D Z N ………. VII RES MLER D Z N ……….XI TABLOLAR D Z N ……….. XII KISALTMALAR……… VIX

1. G R ……… 1

2. KAYNAK ARA TIRMASI……… 7

2.1. Bitkilerin Antioksidan Kapasiteleri………... 7

2.1.1. Serbest Radikaller………... 7

2.1.1.1. Serbest Radikallerin Olu umu……… 7

2.1.1.2. Reaktif Oksijen Türleri (ROT)………8

2.1.2. Oksidatif Stres... 8 2.1.3. Antioksidanlar……… 8 2.1.3.1. Do al Antioksidanlar……….. 9 2.1.3.1.1. Flavonoidler……… 10 2.1.3.2. Sentetik Antioksidanlar……….. 11 2.1.3.3. Enzimatik Antioksidanlar………... 12

2.1.3.4. Antioksidan Tayin Metotları……….. 12

2.1.3.4.1. Folin-Ciocalteu (Toplam Fenolik Madde Konsantrasyonu)…… 12

2.1.3.4.2. DPPH Radikal Süpürme Aktivitesi………... 13

2.1.3.4.3. CUPRAC Metodu……….. 14

2.1.3.4.4. ndirgeme Gücü (FRAP)………... 15

2.1.3.4.5. -Karoten-Linoleik Asit Sistemi……… 16

2.1.4. Bitkilerde Antioksidan Kapasite Çalı maları……….16

2.2. Bitkisel Ya lar………. 21

2.2.1. Ya Asitleri……… 22

(5)

2.2.2.1. Doymu Ya Asitleri……….. 22

2.2.2.2. Doymamı Ya asitleri………... 23

2.2.3. Bitkilerde Ya Asidi Kompozisyonu Belirleme Çalı maları……… 23

2.3. Bitkilerin Antimikrobiyal Aktiviteleri……….. 25

2.3.1. Antimikrobiyal Özelliklerin Belirlenmesinde Kullanılan Yöntemler 26 2.3.1.1. Mikrodilüsyon Metodu……….. 26

2.3.1.2. Disk Difüzyon Metodu……….. 26

2.3.2. Bitkilerde Antimikrobiyal Aktivite Çalı maları……….. 27

2.4. Asteraceae (Compositae) Familyası ve Centaurea Türleri…………. 29

3. MATERYAL VE METOT………... 31

3.1. Çalı ılan Centaurea Türleri ve Özellikleri……….. 31

3.2. Bitki Ekstrelerinin Hazırlanması……….. 37

3.3. Antioksidan Kapasite Testleri………... 37

3.3.1. Toplam Fenolik Madde Konsantrasyonu………. 37

3.3.2. DPPH Radikal Süpürme Etkisi……….. 38

3.3.3. CUPRAC Metodu ile Antioksidan Aktivite Tayini………. 39

3.3.4. - Karoten- Lineolik Asit Emülsiyon Yöntemi……….. 40

3.3.5. ndirgeme Gücü……… 41

3.4. HPLC ile Fenolik Madde Kompozisyonunun Belirlenmesi…….. 41

3.5. Bitkilerdeki Ya Asitlerinin Bile iminin Analizi……… 42

3.6. Antimikrobiyal Aktivite Analizleri……… 43

3.6.1. Mikrodilüsyon Yöntemi……….. 43

4. SONUÇLAR………... 45

4.1. Antioksidan Kapasite Analiz Sonuçları………. 45

4.1.1. Toplam Fnolik Madde Konsantrasyonu (Folin yöntemi)………. 45

4.1.2. DPPH Serbest Radikal Süpürme Etkisi Deney Sonuçları……….. 47

4.1.3. -Karoten- Linoleik Asit Emülsiyon Sistemi Deney Sonuçları…. 63 4.1.4. ndirgeme Gücü (FRAP Yöntemi) Deney Sonuçları……….. 72

4.1.5. CUPRAC Metodu Deney Sonuçları………... 79

4.2. HPLC ile Fenolik madde Analiz Sonuçları……….. 86

4.3. GC ile Ya Asidi Bile imi Analiz Sonuçları……… 88

(6)

4.4.1. Bitki Özütlerinin Salmonella enteritidis’e Kar ı Etkileri……… 90

4.4.2. Bitki Özütlerinin Escherichia coli’ye Kar ı Etkileri …………. 92

4.4.3. Bitki Özütlerinin Staphylococcus aureus’a Kar ı Etkileri ……. 95

4.4.4. Bitki Özütlerinin Bacilus cereus’a Kar ı Etkileri ……… 97

5. TARTI MA………. 99

5.2. Antioksidan Kapasiteleri……….. 99

5.3. Ya Asitleri Bile imleri……… 106

5.4. Antimikrobiyal Aktivite Analizleri……….. 107

6. KAYNAKLAR……… 111

EKLER ……….. 121

(7)

EK LLER D Z N

ekil 2.1. Flavonoidlerin Basit Yapısı..……… 10

ekil 2.2. Flavonoidlerin Basit Sınıflandırılmı ekilleri...……… 11

ekil 2.3. Fenolik Yapılardan Serbest Radikal Olu umu..……… 11

ekil 2.4. BHT, BHA ve TBHQ’nun Kimyasal Yapısı..………. 12

ekil 2.5. DPPH Radikali ve Proton Yakalamı Hali..……….. 13

ekil 2.6. DPPH in Bir Flavonoid ile Etkile imi...……… 14

ekil 2.7. Ya ların Olu umu……… 22

ekil 2.8. Doymu Ya Asitlerinin Genel Yapısı……… 23

ekil 2.9. Doymamı Ya Asitlerinin Genel Yapısı……… 23

ekil 4.1. Gallik Asit Kalibrasyon E risi...………... 45

ekil 4.2. Türlerin GAE Toplam Fenolik Madde Konsantrasyonlarının Kar ıla tırılması...……….... 46

ekil 4.3. DPPH Serbest Radikal Çözeltisinin Kalibrasyon E risi……… 47

ekil 4.4. Centaurea balsamita ’nın Absorbans-Konsantrasyon Grafi i………. 48

ekil 4.5. Centaurea balsamita’nın % nhibisyon-Konsantrasyon Grafi i………. 48

ekil 4.6. Centaurea calolepis’in Absorbans-Konsantrasyon Grafi i……… 49

ekil 4.7. Centaurea calolepis’in % nhibisyon- Konsantrasyon Grafi i ……… 49

ekil 4.8. Centaurea carduiformis carduiformis’in Absorbans-Konsantrasyon . grafi i... 50

ekil 4.9. Centaurea carduiformis carduiformis’in % nhibisyon-Konsantrasyon . . grafi i………..50

ekil 4.10. Centaurea cariensis maculiceps’in Absorbans-Konsantrasyon Grafi i……. 51

ekil 4.11. Centaurea cariensis maculiceps’in % nhibisyon-Konsantrasyon Grafi i… 51 ekil 4.12. Centaurea cariensis microlepis’in Absorbans-Konsantrasyon Grafi i 52 ekil 4.13. Centaurea cariensis microlepis’in % nhibisyon-Konsantrasyon Grafi i52 ekil 4.14. Centaurea iberica’nın Absorbans-Konsantrasyon Grafi i…………. 53

ekil 4.15 Centaurea iberica’nın % nhibisyon-Konsantrasyon Grafi i……..… 53

ekil 4.16. Centaurea kotschyi kotschyi’nin Absorbans-Konsantrasyon Grafi … 54 ekil 4.17. Centaurea kotschyi kotschyi’nin % nhibisyon-Konsantrasyon Grafi i………... 54

(8)

ekil 4.18 Centaurea pterocaula’nın Absorbans-Konsantrasyon Grafi i…….. 55

ekil 4.19. Centaurea. pterocaula’nın % nhibisyon-Konsantrasyon Grafi .…. 55 ekil 4.20. Centaurea solstitialis.’in Absorbans-Konsantrasyon Grafi i.……… 56

ekil 4.21. Centaurea solstitialis.’in % nhibisyon-Konsantrasyon Grafi i…….. 56

ekil 4.22. Centaurea triumfettii ’nin Absorbans-Konsantrasyon Grafi i……… 57

ekil 4.23. Centaurea triumfettii ’nin % nhibisyon-Konsantrasyon Grafi i….. 57

ekil 4.24. Centaureaurvillei urvillei’nin Absorbans-Konsantrasyon Grafi i….. 58

ekil 4.25. Centaurea urvilleiurvillei’nin % nhibisyon-Konsantrayon Grafi i .. 58

ekil 4.26. Centaurea virgata’nın Absorbans-Konsantrasyon Grafi i………… 59

ekil 4.27. Centaurea virgata’nın % nhibisyon-Konsantrasyon Grafi i……….. 59

ekil 4.28. BHA’nın Absorbans-Konsantrasyon Grafi i………..60

ekil 4.29. BHA’nın % nhibisyon-Konsantrasyon Grafi i………. 60

ekil 4.30. BHT’nin Absorbans-Konsantrasyon Grafi i……… 61

ekil 4.31. BHT’nin % nhibisyon-Konsantrasyon Grafi i……….……….. 61

ekil 4.32. IC50 De erlerinin Kar ıla tırılması……… 62

ekil 4.33. Centaurea balsamita ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon Grafi i………... 63

ekil 4.34 C. calolepis ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon Grafi i…… 64

ekil 4.35. Centaurea carduiformis ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon Grafi i……….. 65

ekil 4.36. Centaurea cariensis maculiceps ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon Grafi i……… 65

ekil 4.37. C.cariensis microlepis ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon Grafi i………. 66

ekil 4.38. C. iberica ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon Grafi i……… 67

ekil 4.39. C. kotschyi kotschyi ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon Grafi i………... 67

ekil 4.40. C. pterocaula ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon Grafi i… 68 ekil 4.41. C. solstitialis soltitialis ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon . Grafi i……….. 69 ekil 4.42. C. triumfettii ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon Grafi i…. 69 ekil 4.43. C. urvillei urvillei ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon Grafi 70

(9)

ekil 4.44. C. virgata ve Standartların Absorbans-Konsantrasyon Grafi i……. 71

ekil 4.45. Drogların Konsantrasyon-Absorbans De i imleri……….... 72

ekil 4.46. Drogların % nhibisyon De erleri………. 72

ekil 4.47. Troloksun kalibrasyon e risi………. 73

ekil 4.48. C. balsamita’nın ndirgeme Gücünün Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması……… 73

ekil 4.49. C. calolepis’in ndirgeme Gücünün.Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması……… 74

ekil 4.50. C. carduiformis’in ndirgeme Gücünün Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması………. 74

ekil 4.51. C. cariensis maculiceps’in ndirgeme Gücünün Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması……….. 74

ekil 4.52. C. cariensis microlepis’in ndirgeme Gücünün Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması……….. 75

ekil 4.53. C. iberica’nın ndirgeme Gücünün Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması……….. 75

ekil 4.54. C. kotschyi kotschyi’nin ndirgeme Gücünün.Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması……….. 75

ekil 4 .55. C. pterocaula’nın ndirgeme Gücünün Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması……….. 76

ekil 4.56. C. solstitialis solstitialis’in ndirgeme Gücünün Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması……….. 76

ekil 4.57. C. triumfettii’nin ndirgeme Gücünün Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması……….. 76

ekil 4.58 C. urvillei urvillei’nin ndirgeme Gücünün Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması……….. 77

ekil 4.59. C. virgata’nın ndirgeme Gücünün Sentetik Antioksidanlarla Kar ıla tırılması………... 77

ekil 4.60. Ekstrelerin FRAP De erlerinin Kar ıla tırılması……… 78

ekil 4.61. Troloksun Kalibrasyon Grafi i………... 79

ekil 4.62. C. balsamita çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i………. 80

(10)

ekil 4.64. C. carduiformis çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i…………. 81

ekil 4.65. C .cariensis maculiceps çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i.. 81

ekil 4.66. C. cariensis microlepis çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i... 81

ekil 4.67. C .iberica çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i………... 82

ekil 4.68 C. kotschyi kotschyi çerinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i………. 82

ekil 4.69. C. pterocaula çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i……… 82

ekil 4.70. C. solstitialis solstitialis çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i... 83

ekil 4.71. C. triumfettii çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i………. 83

ekil 4.72. C. urvillei urvillei çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i………... 83

ekil 4.73. C. virgata çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i………. 84

ekil 4.74. BHA çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i……….. 84

ekil 4.75. BHT çerisinde Troloksun Kalibrasyon Grafi i……….. 84

ekil 4.76. Bitkilerin ve Sentetik Antioksidanların CUPRACTEAC De erlerinin Kar ıla tırılması………. 85

ekil 4.77. Fenolik Standartların kromatogramı……….. 86

ekil 4.78. .C.calolepis’in Salmonella enteritidis’e Kar ı Etkisi……….. 91

ekil 4.79. C. cariensis microlepis’in Salmonella enteritidis’e Kar ı Etkisi…... 91

ekil 4.80 .C. virgata’nın Salmonella enteritidis’e Kar ı Etkisi………... 91

ekil 4.81. C. balsamita’nın E. Coli’ye Kar ı Etkisi……….. 92

ekil 4.82. C. cariensis maculiceps’in E. Coli’ye Kar ı Etkisi……….. 93

ekil 4.83. C. cariensis microlepis’in E. Coli’ye Kar ı Etkisi……… 93

ekil 4.84. C. kotschyi var. kotschyi’nin E. Coli’ye Kar ı Etkisi……… 93

ekil 4.85. C.solstitialis’in E. Coli’ye Kar ı Etkisi………. 94

ekil 4.86. C. urvillei urvillei’nin E. Coli’ye Kar ı Etkisi………. 94

ekil 4.87. C. virgata’nin E. Coli’ye Kar ı Etkisi……….. 94

ekil 4.88. C. balsamita’nın Staphylococcus aureus‘a Kar ı Etkisi………. 95

ekil 4.89. C. cariensis maculiceps’in Staphylococcus aureus‘a Kar ı Etkisi… 95 ekil 4.90. C. cariensis microlepis’in Staphylococcus aureus‘a Kar ı Etkisi…. 96 ekil 4.91. C. solstitialis’in Staphylococcus aureus‘a Kar ı Etkisi………. 96

ekil 4.92. C. urvillei urvillei’nin Staphylococcus aureus‘a Kar ı Etkisi……. 96

(11)

ekil 4.94.C. cariensis microlepis’in Bacillus cereus‘a Kar ı Etkisi……… 97

RES MLER D Z N Resim 3.1. C. balsamita Lam. ……… 35

Resim 3.2. C. carduiformis. subsp. carduiformis……… 35

Resim 3.3. C.calolepis………. 35

Resim 3.4. C. cariensis maculiceps ……… 35

Resim 3.5. C.cariensis microlepis………35

Resim 3.6. C. iberica………... 35

Resim 3.7. C. kotschy kotschyi………... 36

Resim 3.8. C. pterocaula………... 36

Resim 3.9. C. solstitialis……….. 36

Resim 3.10. C. triumfettii………... 36

Resim 3.11. C. urvillei………. 36

(12)

TABLOLAR D Z N

Tablo 2.1. Bazı Meyvelerin Antioksidan Aktivite De erleri………. 10 Tablo 4.1. De i ik Çözücülerden Elde Edilen Drog Verimleri………. 45 Tablo 4.2. Türlere Ait Metanol Ekstraktların 765 nm’de Absorbansları ve

Gallik Aside E de er Konsantrasyonları……….. 46 Tablo 4.3. DPPH Çözeltisine Ait Absorbanslar………. 47 Tablo 4.4. Centaurea balsamita’nın Absorbans ve % nhibisyon De erleri…….. 48 Tablo 4.5. Centaurea calolepis’in Absorbans ve % nhibisyon De erleri………. 49 Tablo 4.6. Centaurea carduiformis’in Absorbans ve % nhibisyon De erleri…… 50 Tablo 4.7. Centaurea cariensis maculiceps’in Absorbans ve % nhibisyon De erleri…. 51 Tablo 4.8. Centaurea cariensis. microlepis’in Absorbans ve % nhibisyon De erleri… 52 Tablo 4.9. Centaurea iberica’nın Absorbans ve % nhibisyon De erleri……….. 53 Tablo 4.10. C. kotschyi kotschyi ’nin Absorbans ve % nhibisyon De erleri…… 54 Tablo 4.11. Centaurea pterocaula’nın Absorbans ve % nhibisyon De erleri… 55 Tablo 4.12. Centaurea solstitialis’in Absorbans ve % nhibisyon De erleri…… 56 Tablo 4.13. Centaurea triumfettii ’nin Absorbans ve % nhibisyon De erleri…. 57 Tablo 4.14. Centaurea urvillei ’nin Absorbans ve % nhibisyon De erleri……. 58 Tablo 4.15. Centaurea virgata’nın Absorbans ve % nhibisyon De erleri……… 59 Tablo 4.16. BHA’nın Absorbans ve % nhibisyon De erleri……… 60 Tablo 4.17. BHT’nin Absorbans ve % nhibisyon De erleri……….. 61 Tablo 4.18. Centaurea türlerinin ve Sentetik Antioksidan maddelerin

IC50 De erleri………. 62 Tablo 4.19. Centaurea balsamita’nın ve Standartların Absorbans De erleri….. 63 Tablo 4.20. C. calolepis ve Standartların Absorbans De erleri………. 64 Tablo 4.21. Centaurea carduiformis’in ve Standartların Absorbans De erleri…. 64 Tablo 4.22. Centaurea cariensis maculiceps ve Standartların Absorbans

… De erleri………... 65

Tablo 4.23. C.cariensis microlepis ve Standartların Absorbans De erleri……... 66 Tablo 4.24. C. iberica ve Standartların Absorbans De erleri……… 66 Tablo 4.25. C. kotschyi kotschyi ve Standartların Absorbans De erleri………. 67 Tablo 4.26. C. pterocaula ve Standartların Absorbans De erleri………. 68

(13)

Tablo 4.27. C. solstitialis ve Standartların Absorbans De erleri……….. 68

Tablo 4.28. C. triumfettii. ve Standartların Absorbans De erleri……….. 69

Tablo 4.29. C. urvillei urvillei ve Standartların Absorbans De erleri………….. 70

Tablo 4.30. C. virgata ve Standartların Absorbans De erleri……….. 70

Tablo 4.31. Bitki Droglarının Absorbans De i im Oranı ve % nhibisyon …. …. … ……. De erleri……… 71

Tablo 4.32. Troloksun 700 nm deki Absorbansları………. 72

Tablo 4.33. Ekstrelerin 700 nm’deki Absorbans De erleri………. 73

Tablo 4.34. Ekstrelerin FRAP De erleri………. 77

Tablo 4.35. Troloksun Konsantrasyona Kar ılık Absorbansları………... 79

Tablo 4.36. Ekstrelerin Konsantrasyona Kar ılık Absorbansları……… 79

Tablo 4.37. Drogların CUPRACTEAC De erleri………. 85

Tablo 4.38. Özütlerin htiva Etti i Fenolik Madde Miktarları……… 87

Tablo 4.39. Centaurea Türlerinin Ya Asidi Kompozisyonu (%)………. 88

Tablo 4.40. Bitki Özütlerinin Salmonella enteritidis’le Verdi i Absorbans……... 90

Tablo 4.41. Bitki Özütlerinin E. Coli’yle Verdi i Absorbans………. 92

Tablo 4.42. Bitki Özütlerinin Staphylococcus aureus’ la Verdi i Absorbans …………...De erleri………... 95

Tablo 4.43. Bitki Özütlerinin Bacilus cereus’ la Verdi i Absorbans De erleri… 97 Tablo 4.44. Bakterilere Kar ı Etkin Olan Bitkiler ve MIC De erleri (mg/mL)… 98 Tablo.4.45. Kontrol Antibiyoti i Gentamisin’in Su lara Kar ı …………..Absorbans De erleri……….. 98

(14)

KISALTMALAR

BHA : Butillenmi hidroksianisol BHT : Butillenmi hidroksitoluen

CUPRAC : Bakır(II) iyonu ndirgeme Antioksidan Aktivite metodu. DPPH : 1,1-Difenil-2-pikrilhidrazil radikali

FRAP : Fe+3 ndirgeme Metodu (Ferrik Reducing Antioxidant Power) GSH-Px : ndirgenmi Glutatyon peroksidaz

MDA : Malon di-Aldehit

MIC :Minimum Inhibition Concentration

MUFA : Mono Unsaturated Fatty Acid (Tekli Doymamı Ya asidi) PUFA : Poly Unsaturated Fatty Acid (Çoklu Doymamı Ya asidi) ROT : Reaktif Oksijen Türleri

SFA : Saturated Fatty Acid (Doymu Ya asidi) SOD : Süperoksit dismutaz

(15)

1. G R

nsano lu var oldu undan beri en büyük sava ı hastalıklara kar ı vermi tir. De i en iklim ve çevresel ko ullar çe itli sa lık problemlerini de beraberinde getirmi tir. Elbette bu artlar neticesinde olu an sa lık sorunları tıp biliminin ba döndürücü hızla geli mesiyle birer birer a ılmaktadır. Do ada görebildi imiz en karma ık sistem olan insan vücudu, sistemi i lemez hale getirecek her türlü aksaklıklara cevap verme yetene ine sahiptir. Bu ba lamda insan vücudu bir noktaya kadar kendi kendinin doktorudur denilebilir.

Bitkilerle tedavi ekline genel anlamda “fitoterapi” denmektedir. Fitoterapi terimi ilk kez Fransız hekim Henri Leclerc (1870–1955) tarafından kullanılmı tır. Leclerc’e göre fitoterapi; hastalıkların tedavi edici özellikleri olan bitkisel droglarla ya da ekstraksiyon ürünleri kullanılarak elde edilen çay, damla, kapsül, urup, draje ve tablet gibi ürünlerle iyile tirilmesidir (Ba aran, 2005).

Bitkilerle do al yolla tedaviye dair ilk yazılı belge, M.Ö. 3000 yıllarına ait olan Ninova yazıtlarıdır. Bu yazıtlarda Mezopotamya'da kurulan Sümer, Akat ve Asur medeniyetlerinde bitkisel ve hayvansal ilaçlarla tedavilerin mevcut oldu una dair ifadelerin yer aldı ı söylenmektedir. M.Ö. 2500 yıllarında Çinli ve Hintlilerin bitkisel tedavide önemli geli meler katettikleri söylenebilir. O dönemin önemli temsilcilerinden Hintli Rig Veda, eserlerinde bine yakın ifalı bitkiden bahsetmi tir. Yunan tıbbının önemli adlarından Eskulap ve modern tıbbın kurucusu olarak kabul edilen Hipokrat kitaplarında 400'e yakın bitkisel ürünü anlatmı tır. slam uygarlı ı döneminde, yirmiye yakın ifalı bitkiden bahseden, Kitab-al Saydalafi al Tıp adlı kitabın yazarı Ebu Reyhan, 1650’li yıllara kadar referans kitap olarak kabul edilen 800 hayvansal ve bitkisel tedaviden bahseden "Tıp Kanunu" adlı eseri yazan bn-i Sina ve Al Gafini bitkisel tıp konusunda önemli eserlere imza atmı lardır (Sarı en ve Çalı kan, 2005).

Bizanslılar döneminde stanbul halkı bitkisel drogları tedavi amaçlı kullanmakta ve bu drogları tedarik eden esnaf "Herbarius" adı ile tanınmaktaydı. Osmanlı döneminde ise bu i ler "Kökçü" denilen esnaf tarafından sa lanmı tır ( Baytop, 2002).

Bitkisel tedavi her zaman amacına hizmet etmeyebilmektedir. Kimi zaman bitkilerdeki etkin maddeler özellikle fazla kullanıldı ında vücutta toksik etkiye ve

(16)

istenmeyen bazı yan etkilere sebebiyet verebilir ya da alınan di er ilaçlarla etkile ip çok daha tehlikeli boyutlara ula abilir. Örne in tıbbi aromatik bitkilerden olan Gingko biloba, Aloe vera ve Hypericum perforatum gibi bitkiler ilaçlarla beraber alındı ında ilaçların metabolizmasını önemli ölçüde de i tirebilmektedirler. Bu nedenle kullanılan bitkiler hekim kontrolünde seçilmeli ve yeterli dozda kullanılmalıdır (Angelo ve Edzard, 2001). 17. yüzyılın önemli bilim adamlarından Paracelsus’ un, “Doz, bir maddenin tedavi edici ve zehir etkisi arasındaki fark miktarıdır." sözü bu moleküllerin fizyolojik etkilerinden yararlanma ko ullarını çok güzel ifade etmektedir (Ye ilada, 2002).

Bitkide tedavi edici etken maddeyi ta ıyan, yani bitkinin ilaç olarak kullanılabilir hale getirilen ekline drog denir. Hastalıkları tedavi etmek amacıyla kullanılan, hasta tarafından alınabilir hale getirilen drog veya drog karı ımlarına ise ilaç adı verilir. Hangi bitkinin ne drogu oldu u, drog ve bitki isimleri bir arada kullanılarak da gösterilebilir. Örne in kekik bitkisi için, Herba Thymi, adaçayı için, Folium Salviae, gül ya ı için, Oleum Rosae tanımlanması yapılır. Bazı bitkilerin sadece belirli bölgeleri drog olarak kullanılırken, bazı bitkilerin tamamı kullanılabilir özelli e sahiptir (Baydar, 2005).

Endojen ve eksojen kaynaklardan dolayı insanlar bir takım hastalıklarla (kalp, kanser, erken ya lanma vb. gibi) mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Bu hastalıklara çözüm getirmek, öncelikle bu hastalıkların olu umunu tetikleyen etkenlerin ba lıca sorumluları olan serbest radikallerin kontrol edilmesiyle gerçekle ebilir. Ya ilerledikçe insanların savunma mekanizmaları zayıfladı ından, vücudun serbest radikal dengesi bozulmaktadır. Çünkü vücudun do al antioksidanları olan endogenaz enzimlerin üretim miktarı azalmaktadır. Bu yüzden dengenin yeniden sa lanması için antioksidan içerikli do al besinlerin alınması önem kazanmaktadır. Do al antioksidanlar serbest radikallerin etkilerini nötralize ederek, kanser ve kalp hastalıkları gibi toplumda erken ölümlerin ba lıca nedenleri olan hastalıkları ve erken ya lanmaya neden olan zincir reaksiyonlarının olu umunu önlemekte veya geciktirmektedir (Floyd, 1990).

Son yıllarda sentetik antioksidanların kendilerinin ya da bulunduruldukları ortamda olu turdukları yan ürünlerinin kanserojen oldu u veya olumsuz sa lık etkilerine neden oldu u pek çok ara tırmacı tarafından rapor edilmi tir (Namiki,

(17)

1990; Pokorny, 1991). Bu nedenle do al tıbbi bitkilerden elde edilen ekstrelerin aktivite potansiyellerinin de erlendirilmesi ve etken maddelerinin te hisi üzerine yapılan çalı malar giderek artmakta ve önem kazanmaktadır (Karagöz ve ark., 2002). Ülkemiz co rafi konumu, jeolojik ve jeomorfolojik yapısı, farklı topografik yapılara ve toprak gruplarına sahip olu u, de i ik iklim tiplerinin etkisi altında kalması ve üç farklı bitki co rafyası bölgesinin birle ti i yerde olması yüzünden zengin bir flora ve çok farklı vejetasyon tiplerine sahiptir. Ülkemizin bitki florası yönünden böyle bir potansiyele sahip olması ve özellikle de endemik türlerin çoklu u alternatif tıbba yönelik bu tür çalı maları te vik etmektedir.

Ülkemiz sınırları içinde tıbbi ve aromatik bitki kültürü (gül, kekik, anason, kimyon, erbetçiotu, tütün, aspir v.b. bitkiler hariç tutulursa) aslında son derece azdır. Oysa dünyada bitkisel preparatlara, baharatlara ve eterik ya lara talep giderek artmaktadır. Türkiye florasında çok sayıda ve çe itlilikte tıbbi ve aromatik bitki mevcut olmasına ra men bu bitkilerin kültürü yerine do adan temini daha ucuz oldu undan gerek baharat ticareti yapanlar ve gerekse bu bitkileri toplayarak kazanç temin edenler bitki yeti tiricili ini göz ardı etmi lerdir. Toplama ve pazarlamanın bilinçsiz yapılması yanında, bitkinin benzerlerinin de aynı ad altında toplanıp satı a arz edilmesi, baharat kalitesinde farklılı a ve do anın tahribine sebep olmaktadır. Son yıllarda alıcı ülkeler do a tahribatı yapılması ve piyasaya homojen olmayan materyal arzı nedeniyle Türkiye’den ürün talebini azaltma e ilimine girmi lerdir (Tınmaz ve ark., 2002).

Aromatik bitkilerin antioksidan aktivitesi, yapısındaki sekonder komponentlerin miktarıyla yakından ili kilidir. Sekonder metabolitler bitkiler tarafından üretilen, bitkinin temel ya amsal i levleri ile do rudan ili kisi olmayan kimyasal maddelerdir. Bu komponentlerin miktarı bireysel (morfogenetik, ontogenetik, diurnal ve ekolojik faktörler), genetik ve genom farklılıklarından dolayı bitkiden bitkiye de i mektedir (Ceylan, 1995).

Bitkilerdeki etkili bile ikler bitkilerde belirli hayat evrelerinde yapılmakta ve belirli zamanda miktarları en üst seviyeye çıkmaktadır. Yani her bitkide içindeki etkili bile i in en yüksek düzeyde bulundu u bir dönem vardır. Bir bitkiden drog hazırlanacaksa, bitkinin bu en etkili oldu u dönemde toplanması gerekmektedir.

(18)

Droglara tedavi edici özelli i veren etkin maddeler kimyasal yapılarına göre sınıflandırılabilirler. Bunlar;

Glikozitler: Enzim veya seyreltik asit etkisiyle eker olmayan bir kısım ile bir veya birden fazla glikoz molekülüne ayrılabilen bile iklerdir.

Organik Asitler: Bitkilerde karbohidratların oksidasyonu ile meydana gelen organik bile iklerdir.

Tanenler: Özellikle kabuklu bitkilerde bulunan fenol yapılı suda çözünebilen maddelerdir.

Alkoloitler: Yapılarında azot bulunan bazik yapılı, katı ve genellikle renksiz maddelerdir.

Sabit Ya lar: Gliserin ile ya asitlerinin estrele mesiyle meydana gelen bile iklerdir.

Uçucu Ya lar: Genellikle sıvı olan terpen yapılı bile iklerdir.

Reçineli Bile ikler: Suda çözünmeyen ama organik çözücülerde çözünebilen kompleks yapılı bile ikleridir.

Vitaminler: Genellikle insan vücüdunda sentezlenemeyen fakat sa lıklı ya amak için bitkilerden veya hayvansal kaynaklardan almamız gereken bir kısmı suda, bir kısmı da ya da çözünebilen maddelerdir.

Antibiyotikler: Canlılar tarafından meydana getirilen ve çok seyreltik çözeltilerde bile bazı mikroorganizmaların üremelerini durduran veya onları yok edebilen maddelerdir (Baytop, 1999).

nsan metabolizmasının süreklili i için gerekli olan temel besinlerden birisi de ya lardır. Ya lar vücutta hem do rudan do ruya alınarak hem de ya dokusunda depo edilerek potansiyel olarak etkin bir enerji kayna ı olarak i görürler. Aynı zamanda deri altı dokuları ve bazı organların çevresinde ısı yalıtkanı olarak da görev alırlar. Ya lar (9 kcal/g), karbohidrat ve proteinlerden (4 kcal/g) daha fazla enerji verirler. Ya ihtiyacı hayvansal gıdaların yanı sıra bitkisel besinlerden de sa lanabilir. Bitkisel ya lar beslenme, yüksek enerji, lezzet, doygunluk hissi verme, A, D, E, K gibi ya da çözünür vitamin ve vücutta sentezlenemeyen temel ya asitleri sa lama yönünden oldukça önemlidir. nsan vücudundaki bütün dokuların geli mesi ve görev yapması için bazı temel ya asitlerinin mutlaka dı arıdan alınması gereklidir (Olgun, 1992). 1980’li yıllarda tarımsal sanayi sektöründe görülen

(19)

geli melere paralel olarak, gerek teknoloji gerekse üretim miktarı açısından bitkisel ya sanayinde de önemli geli meler ya anmı tır. Ancak, arz-talep veya iklim ko ullarına ba lı olarak, ya lı tohumlar ve özellikle ayçiçe i üretiminde görülen dalgalanmalar, bitkisel ya üretimi ve ticaretini de etkilemektedir. Türkiye 2,3 milyon tonluk rafine sıvı ya ve 1,1 milyon tonluk margarin üretim kapasitesi ile toplamda yakla ık 3,4 milyon tonluk rafine sıvı ya üretim kapasitesine sahiptir. Bu durum Türkiye’yi dünyada önemli bir bitkisel ya üreticisi konumuna getirmektedir (Göksu, 2007). Bitkisel ya sanayiinin en önemli hammaddelerinden birisi ayçiçe idir. Ayçiçe i ya lı tohumlar arasında Türkiye’de üretim açısından çi itten sonra ikinci sıradadır. Tohumlarından % 40-50 oranında ya elde edilmektedir. % 20 oranında ya elde edilebilen çi it (pamuk) ise bir di er önemli ya kaynaklarındandır. Ayçiçe i ve pamuktan sonra ya bakımından en önemli bitki ise mısırdır. Son zamanlarda bitkisel ya endüstrisinde önem kazanan ve marketlerde boy gösteren soya ve kolza ya ı ise besin de eri açısından hiç de azımsanmayacak bir de ere sahiptir (Çökmez, 2004). nsan metabolizması için önemli olan ayçiçe i, zeytin, mısır, pamuk, fındık ve palm ya ları, oleik asit (C 18:1) ve linoleik asit (C 18:2) açısından oldukça zengindir. Linolenik ya asidi (C 18:3) bakımından ise soya ya ı önemli bir kaynaktır (Ba o lu, 2006).

Bitkilerin mikroorganizmaları öldürücü ve insan sa lı ı için önemli olan özellikleri 1926 yılından bu yana laboratuvarlarda ara tırılmaktadır. Tabii olarak yeti en bazı bitki ekstraktlarının ve uçucu ya larının antibakteriyel etkilerinin yanı sıra, mantarlara kar ı da antifungal aktivite gösterdi i yapılan çalı malarda tespit edilmi tir (Toro lu ve Çenet, 2006). Bitkilerin bu özelli i, içerdikleri fitonsidlerden (Bitkilerin sentezledi i ve mikroorganizmaları öldüren veya geli melerini engelleyen maddeler) kaynaklanmaktadır. Bunlar bitki dokularının zedelenmeleri veya herhangi bir infeksiyon halinde, hücrelerde lokalize olan inaktif haldeki ana bile iklerden enzimatik olarak meydana gelmektedir ( lçim ve ark., 1998). Antioksidan etkilerinin yanı sıra antimikrobiyal etkileri de incelenen bitkilerden do al ilaçlar yapılmaktadır. Bitkilerdeki etken maddelerin yardımıyla normal hücreler için toksik olmayıp, kanserli hücreleri öldürebilen ilaçlar üretilmektedir (Murray ve ark., 2004). Bu etken maddelerin mikroplar üzerine iki türlü etkisi vardır. Birincisi üremelerini durdurucu (mikrobiyostatik), ikincisi de öldürücü (mikrobisit) etkidir. Bu tür maddelere

(20)

kemoterapötikler de denir. Bunlar hücre zarı üzerine ya zarı eritici ya da seçici geçirgenli ini bozucu etki yaparlar. Bu sayede sitoplazmik zar eriyerek harap olur ve bakteri ölür (Bilgehan, 2005).

Anadolu’da halk arasında ifa kayna ı olarak kullanılan bitki türlerinden bazıları da Centaurea familyasına ait türlerdir. Birçok Centaurea türleri özellikle kanser, migren ve romatizmaya kar ı etkilidir. Centaurea türleri seskiterpen laktonlar, asetilenler, lignanlar ve triterpenlerin yanısıra flavonoid bile ikleri de içerir. Halk arasında ate dü ürücü, adet söktürücü, i tah açıcı, kuvvet verici ve mide yatı tırıcı olarak kullanılırlar (Karagöz ve ark., 2002). Centaurea türleri tek ba ına veya di er bitkilerle birlikte antidiyabetik, antidiyareik, antiromatizmal, antienflamatuvar, kolagog, koleretik, dijestif, stoma ik, diüretik, adet söktürücü, astrenjan, hipotansif, antipiretik, sitotoksik, antibakteriyal amaçla kullanılmaktadır. Bu çalı mada kullanılan Centaurea türlerinden biri olan C .iberica (deligöz dikeni) Isparta yöresinde mide a rılarına, böcek ve yılan sokmalarına kar ı kullanılırken, Çin’de C. uniflora ate tedavisinde ve zehirlenmelere kar ı kullanılmaktadır. Ayrıca C. uniflora’nın membran lipid peroksidasyonunu inhibe etti i ve antiaterosklerotik etkilerinin oldu u da bilinmektedir (Arif ve ark., 2004).

C. chilensis’in sulu ekstresi halk arasında antipiretik ve antiromatizmal olarak, spanya’da C. aspera, C. seridis C. melitensis gibi pek çok Centaurea türünün halk arasında hipoglisemiyan olarak, yine spanya’da C. ornata halk arasında antiromatizmal olarak, Mısır’da C. pallescens, acı lezzetinden dolayı stoma ik, dijestif ve diüretik olarak, C. sinaica’nın ise sitostatik, diüretik, antipiretik, antimalaryal, astrenjan, fitotoksik, antineoplastik, allerjenik, stoma ik, tonik ve emanogog olarak kullanıldı ı bilinmektedir (Arif ve ark. 2004).

Trakya yöresinde Centaurea türleri bal arıcılı ı yeti tiricili inde de önem verilen bir familyadır. C. cyanus, C. diffusa, C. spinosa ve çalı mada kullanılan türler olan C. berica ile C. solstitialis solstitialis gibi türler balda nektar, polen ve propolis gibi besleyici ve koruyucu etkenler bakımından, balın kalitesini etkileyen bitki türleri arasında sayılmaktadır (Sıralı ve Deveci, 2002).

Ülkemizin florası yakla ık 9000 bitki türü ile çok zengin bir tür sayısına sahiptir ve bunlardan bir ço unun fitoterapide kullanlıma özelli inin oldu u tahmin edilmektedir. Türkiye florasının en büyük familyası olarak Asteracea (Compositae)

(21)

familyası kabul edilmektedir. Asteraceae familyasına ait türler ekolojik toleranslarının yüksek olu u ve tohumlarının kolayca da ılabilme yetene i sayesinde çok geni alanlara yayılabilme özelli ine sahiptir.

Ülkemizde Asteraceae familyasına ait Centaurea cinsinin 168 türü vardır. Bu cinse ait türlerin ço unlu u tedavi amaçlı kullanılmaktadır (Arif ve ark., 2004). Bu çalı ma ile Konya Bölgesi’nde yayılı gösteren 12 Centaurea türünün antioksidan kapasitesi, antimikrobiyal aktivitesi ve ya asidi bile imleri ara tırılarak bu türlerin sa lık açısından kullanılabilmesine yardımcı olmak amaçlanmı tır.

3. KAYNAK ARA TIRMASI

2.1. Bitkilerin Antioksidan Kapasiteleri

Tıbbi bitkilerin antioksidan etkisi, yapısında bulunan sekonder yapılı bile enlerden özellikle de fenolik yapılı bile iklerden kaynaklanmaktadır. Bu bile enlerin miktarı bitkiden bitkiye de i ti i gibi, aynı familyada bulunan türler arasında da de i kenlik arz eder. Bu nedenle antioksidatif yönden farklılıklar gösterirler (Ceylan, 1995; Skerget ve ark., 2005). Bu tür bile ikler içerisinde en fazla bulunanları flavonoidler, fenolik asitler ve terpenlerdir (Javanmardi ve ark., 2003). Bu tür bile iklerin antioksidan etkisi, serbest radikalleri temizleme, metal iyonlarla bile ik olu turma (metal elatlama) ve singlet (tekli) oksijen olu umunu engelleme veya azaltma gibi özelliklerinden kaynaklanmaktadır (Pekkarinen ve ark., 1999).

2.1.1. Serbest Radikaller

Serbest radikal, hücrelerde endojen ve ekzojen kaynaklı etmenlere ba lı olarak olu an, atomik ya da moleküler yapılarda çiftle memi bir veya birden fazla tek elektron içeren, kısa ömürlü, kararsız, molekül a ırlı ı dü ük ve çok etkin moleküllere verilen isimdir. Ba ka moleküllerle kolayca elektron alı veri ine girebilen bu moleküllere oksidan moleküller veya reaktif oksijen türleri (ROT) de denilmektedir (Çavdar ve ark., 1997).

2.1.1.1. Serbest Radikallerin Olu umu

Radikaller ba lıca 3 temel mekanizma ile olu urlar;

Kovalent ba ların homolitik kırılması ile: Yüksek enerjili elektromanyetik dalgalar ve yüksek sıcaklıkla kimyasal ba lar kırılır ve kırılma sırasında ba yapısındaki iki elektronun her biri ayrı ayrı atomlar üzerinde kalır.

(22)

Y : Z Y. + Z˙

Normal bir molekülün elektron kaybetmesi ile: Radikal özelli i bulunmayan bir molekülden elektron kaybı sırasında dı orbitalinde payla ılmamı elektron kalırsa radikal olu ur (Askorbik asit, glutatyon ve tokoferoller gibi…).

Y : Y˙ + e¯ ( tek bir elektron kaybı ) Normal bir moleküle elektron transferi ile: Radikal özelli i ta ımayan bir moleküle tek elektron transfer edildi inde dı orbitalinde payla ılmamı elektron olu turuluyorsa, bu tür indirgenme ile radikal olu ur (Kılınç ve Kılınç, 2002).

Y + e ¯ Y˙¯ 2.1.1.2. Raektif Oksijen Türleri (ROT)

Radikaller aslında oksijenli solunum yapan organizmaların kaçınılmaz bile ikleridir ve hücrelerde kontrollü kullanımları ile bir dizi enzimin sentezi ve birçok organizmanın antibakteriyal savunmasında gereklidirler. Reaktif oksijen türlerinden bazıları; moleküler oksijen (O2), süperoksit anyon radikali (O2˙¯ ), hidroksil radikali (HO˙), singlet oksijen (1O

2) ve hidrojen peroksittir (H2O2). 2.1.2. Oksidatif Stres

Organizmada serbest radikallerin olu um hızı ile bunların ortadan kaldırılma hızı bir denge içerisindedir. Bu durum oksidatif denge olarak adlandırılır. Bu denge sa landı ı sürece organizma, serbest radikallerden etkilenmez. Olu an serbest radikallerin ortadan kaldırılma hızında bir azalma, bu dengenin bozulmasına neden olur. Bu durum ‘Oksidatif Stres’ olarak adlandırılır ve serbest radikal olu umu ile antioksidan savunma mekanizması arasındaki ciddi dengesizli i gösterir. Sonuçta serbest radikaller hücrelerin lipid, protein, DNA, karbohidratlar gibi tüm önemli bile iklerine etki ederler ve yapılarının bozulmalarına neden olurlar (Altan ve ark., 2006).

2.1.3. Antioksidanlar

Elektron alı -veri inin oldu u tepkimelere yükseltgenme-indirgenme ya da redoks tepkimeleri denir. Yükseltgenme bir maddenin elektron vermesi indirgenme ise bir maddenin elektron alması olayıdır. Redoks reaksiyonları, biyolojik oksidasyonların kalbidir. ndirgen (redüktan) ve yükseltgen (oksidan) kimyasal terim olarak kullanılırken, antioksidan ve prooksidan terimleri biyolojik sistemlerde kullanılmaktadır. Çe itli mekanizmalar sonucu ortaya çıkan serbest radikallere kar ı

(23)

vücutta do al bir savunma mekanizması vardır (Gökpınar ve ark., 2006). Antioksidanlar, hücrelere zarar veren prooksidanları (reaktif oksijen ve azot türleri, serbest radikaller) etkin bir ekilde indirgeyerek ya yararlı hale getiriler ya da tamamen zararsız ürünlere dönü türürler. Antioksidanlar genellikle dört yolla oksidanları etkisiz hale getirirler;

Süpürme etkisi (Scavenging): Oksidanları daha zayıf yeni bir moleküle dönü türerek etkisizle tirirler. Enzimatik antioksidanlar ve mikromoleküller bu yolla etki ederler.

Söndürme etkisi (Quenching): Oksidanlara bir hidrojen aktararak onları inaktive ederler. Vitaminler, flavonoidler, timetazidin ve mannitol bu ekide etki eder.

Zincir reaksiyonlarını kırma etkisi (Chain Breaking): Hemoglobin, seruloplazmin ve a ır mineraller, oksidanları kendilerine ba lar ve inaktive ederler.

Onarma etkisi (Repair): Oksidatif hasar görmü biyomolekülü onarırlar.

Antioksidanlar do al antioksidanlar ve sentetik antioksidanlar olmak üzere iki grupta toplanabilir (Gökpınar ve ark., 2006).

2.1.3.1. Do al Antioksidanlar

Do al antioksidanların büyük ço unlu u fenolik bile iklerdir ve en önemlileri arasında tokoferoller, askorbik asit, flavonoidler ve fenolik asitler bulunmaktadır. Organik asitler, karotenoidler ve taninler ise bu fenolik bile iklerle sinerjik etki yapan do al antioksidanlardandır (Dapkevicius ve ark., 1998). Do al antioksidanlar hemen hemen tüm bitkilerde, meyvelerde, sebzelerde, mikroorganizmalarda, mantarlarda ve hatta hayvansal dokularda dahi bulunmaktadır (Hudson, 1990; Shahidi, 2000; Yanishlieva ve Gordon, 2001).

(24)

A

Tablo 2.1. Bazı meyvelerin antioksidan aktivite de erleri (Halvorsen ve ark., 2002) Cins Miktar (mmol TE/100g)* Cins Miktar (mmol TE/100g)*

Üzüm 1.45 ncir 0.73 Portakal 1.14 Kayısı 0.52 Erik 1.06 Elma 0.29 Ananas 1.04 Muz 0.20 Limon 1.02 Armut 0.18 Kivi 0.91 Kavun 0.15 Greyfurt 0.83 *TE:Troloksa e de er 2.1.3.1.1. Flavonoidler

Flavonoidler bitkilerin sekonder metabolitlerinin önemli bir sınıfını te kil ederler. Bu bile iklerin karbon iskeletini, iki fenil halkasının propan zinciri ile birle mesinden olu an ve 15 karbon atomu içeren difenilpropan (C6-C3-C6) yapısı olu turur. Fenil halkalarının propan zincirine farklı pozisyonlarda ba lanmasıyla flavonoidler alt sınıflara ayrılırlar.

1 2

3

1,3- Difenilpropan

ekil 2.1. Flavonoidlerin basit yapısı

Propan zinciri oksijen atomu üzerinden fenil halkası (A) ile birle erek, be veya altı üyeli heterosiklik üçüncü bir halka olu turabilir. Böylece heterosiklik bir yapı meydana gelir. Be üyeli hetero halkanın olu ması ile meydana gelen trisiklik yapıya auron, türevlerine ise auronoidler denir. Altı üyeli hetero halkanın olu ması ile meydana gelen trisiklik yapıda ise, hetero halkanın yükseltgenme derecesine ba lı olarak iki farklı yapı olu ur. Bunlar flavan ve flavon yapı olarak adlandırılırlar ( ekil 2.2.).

(25)

O

O C C

Auron

ekil 2.2. Flavonoidlerin basit sınıflandırılmı ekilleri (Harmandar ve Bilalo lu, 2004)

Polifenoller ve flavonoidlerin antioksidan etkileri kimyasal yapılarına ba lıdır (Can ve ark., 2005). Antioksidan etkili maddelerin temelini olu turan fenolik yapılar rezonansla hibritleri dü ük enerjili serbest radikaller olu umuna imkan tanımaktadırlar. OH O O O

+

R

.

RH

+

.

.

.

ekil 2.3. Fenolik yapılardan serbest radikal olu umu

Fenolün kendisi antioksidan olarak inaktiftir. o- ve p-konumlarında H atomlarının alkil grupları ile sübstütie olması hidroksil grubunun elektron yo unlu unu artırmakta ve böylece lipit radikalleri üzerinde etkisi de artmaktadır (Shahidi ve Naczk, 1995).

2.1.3.2. Sentetik Antioksidanlar

Çoklu doymamı ya asitlerince zengin ya larda (bitkisel kökenli) ve hayvansal ürünlerde kar ıla ılan en önemli sorunlardan biri lipid peroksidasyonudur. Doymamı ya asitlerindeki çift ba lar sıcaklık, ı ık, su, hava gibi dı etkenlerden dolayı kolaylıkla okside olmakta, dolayısıyla bozulmaktadırlar (Önenç ve Açıkgöz, 2005). Bu tür bozulmaları önlemek amacı ile gıda katkı maddeleri adı altında besin maddelerinde sentetik antioksidan maddeler (BHT ve BHA, vb.) yaygın olarak kullanılmaya ba lanmı ancak son yıllarda yapılan ara tırmalar sonucu sentetik antioksidan maddelerin istenmeyen yan etkilerinin ve özellikle de kansere neden olma riskini artırdıklarının ortaya çıkması ile kullanımlarına ya kısıtlama ya da tamamen yasaklama getirilmi tir (Ko ar ve ark., 2002). Gıda sanayinde en çok

O A B C Flavan O O Flavon

(26)

kullanılan sentetik antioksidan maddeler, BHA (bütillenmi hidroksianisol), BHT (bütillenmi hidroksitoluen), TBHQ (tert-bütil hidrokinon) ve NDGA (nordihidroguairatik asit)’dır.

(a) (b) (c) (d) ekil 2.4. a) BHT b) BHA c) TBHQ d) NDGA’nın kimyasal yapısı

2.1.3.3. Enzimatik Antioksidanlar

Hidroperoksidazlar substrat olarak hidrojen peroksit veya organik bir peroksit kullanırlar. Bu kategoriye peroksidazlar ve katalaz olmak üzere iki tip enzim girer. Bu enzimler hem hayvan hem de bitkilerde bulunurlar. Hidroperoksidazlar vücudu zararlı peroksitlere kar ı korurlar. Peroksitlerin birikmesi sonucunda serbest radikal üretimi ba lar, bunlar da kronik hastalıklara yol açarlar. Peroksidazlar çe itli elektron alıcılar kullanarak peroksitleri indirgerler (Murray ve ark., 2004). Süperoksit dismutaz (SOD), katalaz, gulutatyon peroksidaz (GSH-Px) bazı önemli enzimatik antioksidanlardır.

2.1.3.4. Antioksidan Tayin Metotları

Antioksidanlar metal iyon ba layıcı, radikal giderici ve peroksit bozucu olarak çe itli ekillerde hareket ederler. Aynı zamanda di er antioksidan etkili maddelerle de sinerjiye neden oldukları için birden fazla mekanizma içerirler. Antioksidanların gıda sistemlerinde etkili olarak kullanılması için hücre içi antioksidasyon mekanizmasının da bilinmesi önemlidir (Eryi it, 2006 ).

2.1.3.4.1. Folin-Ciocalteu (Toplam Fenolik Madde Konsantrasyonu) Bitkilerde bulunan antioksidan bile iklerin büyük ço unlu u sekonder yapılı fenolik bile iklerdir (Apak ve ark. 2007). Bir maddenin antioksidan gücü ihtiva etti i fenolik maddelerin konsantrasyonuyla orantılıdır. Bu antioksidan kapasite tayin yöntemi, ortamda bulunan Mo (VI)' ın ortama konan indirgeyici ajan tarafından Mo

OH CH3 C(CH3)3 (CH3)3C OH C(CH3)3 OH O H O H OH OH OH C(CH3)3 OCH3

(27)

(V)'e indirgenmesi sonucu olu an ye il-mavi rengin spektrofotometrik olarak (765 nm’de ) ölçümü esasına dayanmaktadır (Öztürk ve ark., 2004).

Mo+6 (sarı) + e- (AH dan ) Mo+5 (mavi)

Folin reaktifi: Fosfo-molibdo-tungstat reaktifinin 1 ve 2 e- alması sonucu mavi renkli türler olu ur (PMoW11O40)4-. Daha basit olarak burada elektronun Mo(VI)’e aktarıldı ı dü ünülür. Orijinal Folin reaktifi, bir çe it molibdotungstofosforik heteropolianyon reaktifi olan 3 H2O – P2O5 – 13 WO3 – 5 MoO3 – 10 H2O bile i i modifiye edilmi ve fenoller için daha seçici kılınmı tır. Folin reaktifinin sodyum karbonatla bazikle tirilmi reaksiyon ortamında (pH ~10) fenolik maddeler yükseltgenerek reaksiyona girer. Fenolik proton bazik ortamda dissosiye olur:

Ar-OH Ar-O + H +

-Ço u antioksidan, Folin reaktifinin çalı ma pH’larında protonunu vermi olaca ından toplam antioksidan kapasitenin, fizyolojik pH’larda gerçekle en de erinin üzerinde hesaplanma imkanı vardır (Apak ve ark., 2007).

2.1.3.4.6. DPPH Radikal Süpürme Aktivitesi

Sanchez-Moreno (1998) metoduna göre yapılır. 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil bir radikaldir ve molekül dimerize olmadı ı için ba ka moleküllerle kolayca reaksiyona girebilir. Hazırlanan metanolik DPPH çözeltisinin rengi koyu violedir. DPPH üzerine katılan madde kolayca H atomlarını verebilir ve yani difenilpikrilhidrazin ekline döner. Bu sırada viole olan DPPH çözeltisinin rengi açılır ve bu renk açılımı spektrofotometrik olarak spektrumun maksimum absorpsiyon verdi i 517 nm’de ölçülmesiyle tespit edilir (Molyneux, 2004).

Difenilpikrilhidrazil (DPPH) Radikali Difenilpikrilhidrazin

ekil 2.5. DPPH radikali ve H yakalamı hali O N NO NO N N 2 2 2

.

O N NO NO N N 2 2 2 H

(28)

Farklı konsantrasyonlarda hazırlanan DPPH çözeltisi ve bitki ekstrelerinin karı ımı 517 nm’de absorbansları ölçülerek % inhibisyon de erlerinden IC50 (bitki ekstresinin, ortamdaki DPPH nin yarısını süpürebildi i konsantrasyon) de erlerinin hesaplanması yöntemine dayanır (Sanchez-Moreno,1998). Dü ük IC50 de eri kuvvetli antioksidan etkiyi gösterir (Pourmorad, 2006).

DPPH radikali Flavonoid DPPH-H Flavonoid fenoksil radikali

ekil 2.6. DPPH in bir flavonoid ile etkile imi

Aslında DPPH metabolizmadaki reaktif oksijen türlerini temsil etmektedir. Antioksidan etkili bile iklerin deneysel ortamda (in vitro) bir serbest radikal bile i i olan DPPH yi süpürme kapasitesini ölçmek suretiyle, bu bile iklerin metabolizmada olu an reaktif oksijen türlerini süpürme aktivitesi ölçülmektedir.

2.1.3.4.7. CUPRAC (Bakır(II) yonu ndirgeme Antioksidan Aktivite tayini)

Spektrofotometrik olarak bakır(II) ve neokuproin (2,9-dimetil-1,10-fenantrolin) reaktifi kullanılarak polifenolik bile iklerin antioksidan kapasitelerinin tayin edilmesi esasına dayanır. Bu metot Apak ve ark. (2007) tarafından indirgen özelli i olan protein, vitamin E, vitamin C ve sistein gibi biyolojik açıdan önemli bile ikler için geli tirilmi bir metotdur. yi bir indirgen olan polifenolik bile ikler, kromojen bir oksidasyon aracı olan Cu(II)-Nc kompleksini, Cu(I)-Nc kompleksine dönü türür ve bu dönü üm maksimum ı ık so urması gösterdi i 450 nm’de absorbasının ölçülmesi ile antioksidan kapasiteleri tayin edilir.

2n Cu(Nc) + Ar(OH) 2n Cu(Nc) + AR(=O) + 2nH2+ n + +

2 2 n N O N NO NO N N O N NO NO N + FLOH 2 2 2 + 2 2 2 FLO.

.

H

(29)

Elde edilen absorbans de erlerinden ekstrelerin antioksidan aktiviteleri TEAC (Troloksa e de er antioksidan kapasitesi) cinsinden hesaplanır (Tütem ve Apak, 1991; Tütem ve ark.1991; Tütem ve ark,1997; Güçlü ve ark, 2005).

2.1.3.4.8. ndirgeme Gücü (FRAP)

Bu yöntemde, oksidan olarak Fe3+ kullanılmaktadır. FRAP yönteminde Fe3+’in indirgenmesiyle olu an Fe2+, H2O2 ile olan reaksiyonundan dolayı bir prooksidan olabilir. Fe2+ ve Fe3+ lipid, protein ve nükleik asitlerde direkt oksidatif hasara yol açmaz. Bu yöntemde Fe3+-L kompleksi, asidik pH ortamında (pH=3.6) indirgen özellik gösteren antioksidan bir madde ile Fe2+-L kompleksine indirgenir. Fe2+-L kompleksi iddetli bir mavi renk verir. Olu an bu kompleksin 700 nm’de absorbansı ölçülerek elektron verici antioksidanların indirgeme gücü (ya da kapasitesi) toplam olarak ölçülmektedir (Özyürek, 2005). Antioksidan maddelerin indirgeme gücüne ba lı olarak, sarı renkli çözeltinin renginin ye il ile mavi arasında de i ebilen tonlarda renk de i imi spektrofotometrik olarak ölçülür. Bile enlerin indirgeme kapasitesi o maddenin antioksidan gücünün bir göstergesi olabilir. Droglardaki antioksidan maddeler, indirgen özelliklerinden dolayı [Fe+3/ ferrisiyanit] kompleksine neden olurlar. Bu kompleksle olu an Prusya mavisi renkli çözeltideki de i im 700 nm’de absorbansı ölçülerek gözlenmektedir (Gülçin, 2006).

Fe(III)-L + Antioksidan Fe(II)-L + Okside Antioksidan Burada L, redoks reaksiyonu sonucu ortamı renklendiren Fe(II)-L üretebilen Ferro iyonu seçicili kromojenik ligandı temsil etmektedir. Örne in bu reaksiyon polifenolik bile enler için uygulanacak olursa;

nFe(L) + Ar(OH) nFe(L) + Ar(=O) + nH n 3 3+ 2+ + 3 n

Olu an kompleksin ortama verdi i koyu mavi renk spektroskopik olarak 700 nm’de ölçülür ( Berker, 2005).

2+

3-Fe + 3-Fe(CN) 3-Fe[3-Fe(CN) ]

6 6

(30)

2.1.3.4.9. -Karoten-Linoleik Asit Sistemi

Bu metot linoleik asidin ısı ve hava oksidasyonuyla serbest radikal zincir reaksiyonu sonucu olu an alkil peroksitler tarafından beta karotenin renk açılımının izlenmesi temeline dayanır (Wang ve ark., 2006). Hidrojen atom transferi ile gerçekle en bu reaksiyon çözücü ve pH etkisinden ba ımsız ve çok kısa sürede gerçekle ir. Reaksiyon mekanizması ;

eklinde gerçekle ir (Apak ve ark., 2007). Karotenoid oksidasyonu yalnız renk solmasına de il, tat ve koku de i mesine de yol açmaktadır. Bunun nedeni oksidatif parçalanma sırasında de i ik aldehit ve ketonların olu masıdır.

2.1.4. Bitkilerde Antioksidan Kapasite Çalı maları

Sanchez-Moreno ve ark. (1998), radikal süpürme kapasitesi çalı maları için pek çok yayına referanslık yapan bir çalı ma yapmı lardır. Fenolik yapılı oldukları bilinen bazı bile iklerin serbest radikal süpürme etkisini DPPH yöntemiyle belirlemi lerdir. Bu çalı ma daha sonradan pek çok çalı maya örnek olmu tur.

Ghosheh ve ark. (1999), tarafından yapılan bir çalı mada, çörekotu ya ında bulunan farmakolojik etkiye sahip olan fenolik bile enlerin miktarının HPLC yöntemiyle analiz edilmesi sonucunda en fazla timokinon, timohidrokinin, di- timokinon ve timol bulundu unu belirtmi lerdir.

Burits ve Bucar (2000)’ın çörek otu tohumunun uçucu ya ının antioksidan aktivitesi üzerine yaptıkları çalı mada, elde elden uçucu ya ın ana bile enlerinin timokinon, karvakrol, 4-terpinol, t-anetol ve seskiterpen longifolen oldu u ve antioksidan çalı maları sonucunda, timokinon, karvakrol, quersetin, BHA ve askorbik asit gibi antioksidan maddelerin ve uçucu ya ların antioksidan kapasitesinin DPPH radikal süpürme aktivitesi olarak hesaplanan IC50 ( g/mL) de erleri cinsinden sırasıyla, timokinon 211,0, karvakrol 28,8, quersetin 1,31, BHA 12,12 ve askorbik asit 3,76 g/mL olarak belirlenmi tir.

ROO AH / ArOH ROO + AH / ArOH AH / ArOH + H O A / ArO + H O ROO H O ROOH + H O . + + + + + + 3 2 3 2 . .

(31)

Ko ar ve ark. (2002), sumaktan elde edilen polifenolik bile iklerin antioksidan aktivitelerini ve bu aktiviteye neden olan bile iklerin yapılarını belirlemeye çalı mı lardır. Sephadeks LH 20 kolonundan elde edilen fraksiyonlar ayrı ayrı antioksidan aktivite testlerine tabi tutulmu , Folin, DPPH, TBA ve Demir tiyosiyanat yöntemi uygulanmı tır. Aynı zamanda her fraksiyon HPLC ile fenolik yapı açısından aydınlatılmı tır.

Akkal ve ark. (2003), Centaurea furfuracea’nın flavonoid bile enleri üzerine bir ara tırma yapmı lardır. Sephadeks LH-20 kolonundan geçirdikleri ekstraktlardan elde ettikleri fraksiyonların MS ve NMR analizi sonucunda türün yapısında hispidulin, sirsimaritin, 5,7,4’-trihidroksi-3-methoksiflavon, apigenin, O-glukozid, apigenin, O-metilglukuronit, hispidulin-7-O-glucoside, ve patelutin-7-O-glukozid oldu u tespit edilmi tir.

Javanmardi ve ark. (2003), ran’da halk arasında ifalı bitki olarak bilinen Ocimum basilicum L.’nin 23 türü üzerine antioksidan aktivite testleri uygulamı lardır. Toplam fenolik konsantrasyonu folin yöntemine göre GAE cinsinden hesaplamı lardır. Toplam antioksidan aktivitesi ABTS yöntemiyle troloksa e de er olarak (TEAC) bulunmu tur. Bulgular neticesinde toplam fenolik madde konsantrasyonuna paralel olarak, türlerin antioksidan açısından etkili oldu u belirtilmi tir.

Amarowicz ve ark. (2004), Kanada bozkırları’ndan toplanan bazı bitki türlerinin toplam fenolik konsantrasyonunu kate in standardında folin yöntemiyle belirlemi lerdir. Antioksidan aktivitesi ise DPPH metodu, -karoten-linoleik asit sistemi ve Fe+3 indirgeme metodu kullanılarak belirlenmi tir. Seçilen bitkiler arasında özellikle ayı üzümünün oldukça kuvvetli antioksidatif etki gösterdi ini belirtmi lerdir.

Bhandari ve Kawabata (2004) yabani patates yumrusu üzerinde yaptıkları antioksidan aktivite tayininde toplam fenolik madde analizi için folin yöntemini, radikal süpürme etkisi için DPPH testini, indirgeme kapasitesini ise demir indirgeme metodunu ve demir üzerinden elat etkisini uygulamı lardır. Aynı zamanda radikal katyon süpürme etkisini ise ABTS yöntemiyle belirlemi ler, genel olarak yabani patates yumrularının kuvvetli bir antioksidan etki gösterdi ini belirtmi lerdir.

(32)

Brantner ve Males (1999), Paliurus spina- christi’nin yaprak, çiçek ve gövdesinin ayrı ayrı metanolik ekstraklarını hazırlayarak likit kromotogramlarını incelemi ler, böylece bitkinin flavonoid yapısını aydınlatmaya çalı mı lardır. Sonuç olarak bitkide özellikle kuarsetin, kaempferol ve skoparin varlı ına dikkat çekmi lerdir.

Tunalıer ve ark. (2004), bazı Sideritis (adaçayı) türlerinin antioksidan etkisi ve fenolik bile ikler yönünden incelenmesi ba lıklı makalelerinde, Türkiye’nin çe itli bölgelerinden toplanan farklı Sideritis türlerinin fenolik konsantrasyonlarını Folin yöntemiyle, serbest radikal süpürme etkisini DPPH yöntemiyle, lipit peroksidasyonuna etkilerini ise ransimat yöntemiyle belirlemi lerdir.

Xu ve ark. (2004), siyah susam tohumlarından süper kritik karbondioksit ekstraksiyonu ile elde edilen kahverengi pigmentlerin antioksidan aktivitesini linoleik asit FTC metodu kullanılarak sentetik antioksidan BHA ve do al antioksidan tokoferol ile antioksidatif açıdan kar ıla tırmı lardır.

Lee ve ark. (2005), kekik ve fesle en yapraklarının uçucu bile enlerini GC-MS ile aydınlattıktan sonra bu bile enlerin antioksidatif etkilerini incelemi ler ve bu bile enlerin antioksidan etkilerini bilinen do al antioksidan etkili maddeler ile kıyaslamı lardır.

Singh ve ark. (2005) tarafından yapılan bir çalı mada, Hindistan kökenli çörek otu tohumunun aseton ekstresi ve uçucu ya ının antioksidan ve antimikrobiyal aktivitesini ara tırılmı , antioksidan aktivite tayin metotları arasında linoleik asit emülsiyon sistemi, DPPH ve indirgeme gücü metotları kullanılmı , de erler günümüzde yaygın olan sentetik antioksidanlar BHA, BHT ve PG ile kıyaslanmı ve antifungal ile antibaktriyal etkisi çe itli patojenik mantar ile bakteri türlerine kar ı incelenmi tir. Yapılan deneyler sonucunda, aseton ektresi, hem uçucu ya ın hem de ekstrenin sentetik antioksidanlara e it ya da daha yüksek derecede etki gösterdikleri, bu yüksek etkinin uçucu ya ve ekstrede bulunan karvakrol, timol ve 4-tert-butilkatekol gibi fenolik yapıdaki maddelerden kaynaklandı ı gözlenmi tir. Aynı zamanda bazı patojenik bakteri ve mantarlara kar ı iyi derecede etki gösterildi i ifade edilmi tir.

Tepe ve ark. (2005), 5 farklı Allium türlerinin metanol ekstrelerinin antioksidan etkisini belirlemi lerdir. Bu kapsamda DPPH radikal süpürme etkisini ve

(33)

-karoten linoleik asit emülsiyon sistemi yöntemini kullanmı lardır. Sentetik antioksidan olan BHT ile kar ıla tırmı lardır. BHT’nin nispeten daha kuvvetli etki göstermesine ra men, çalı ılan türlerin de BHT ye yakın de erde etkili oldu unu göstermi lerdir.

Thippeswamy ve Naidu (2005), üç farklı kimyon türünün kimyon (cuminum cyminum), siyah kimyon “çörek otu” (nigella sativa) ve acı kimyon (cuminum nigrum) % 80’lik metanolde hazırlanan ekstrelerinin antioksidan aktivitelerini DPPH serbest radikal süpürme metoduyla belirlenmi lerdir. Yapılan çalı malar sonucunda metanolik ekstrelerin toplam fenolik madde içerikleri belirlenmi ve en yüksek fenolik madde içeri ine acı kimyonun sahip oldu u gösterilmi tir.

Yassa ve ark. (2005), Otostegia persica’ nın do al bir antioksidan kayna ı oldu una dikkat çekerek, hekzan ve kloroform ekstraklarında toplam antioksidan aktivitesini - karoten-linoleik asit yöntemiyle belirlemi dir.

Elmasta ve Gerçekçio lu (2006), bazı üzümsü meyve türlerinin antioksidan aktivitelerini ara tırmı lardır. Kullanılan meyve türlerinden etanol ekstraksiyonu yapılarak elde edilen ham ekstrelerde total antioksidan aktivite, serbest radikal giderme aktivitesi, metal elatlama aktivite analizleri yapılmı tır. Elde edilen sonuçlar, standart antioksidan olarak bilinen -tokoferol, BHT ve BHA gibi standartların sonuçları ile kar ıla tırılmı tır. Sonuçta çalı mada kullanılan üzümsü meyvelerden antioksidan aktivitesi en yüksek olan meyvenin total fenolik bile ik miktarının en yüksek oldu u görülmü , askorbik asit miktarı ku burnunda fazla olmasına ra men antioksidan kapasite bakımından daha dü ük bir aktiviteye sahip oldu u belirtilmi tir.

Gülçin (2006), fenolik yapılı oldu u bilinen kafeik asidin antioksidan aktivitesini belirlemeye çalı mı ve bu kapsamda, toplam antioksidan kapasiteyi ferrik tiyosiyanat metoduyla, indirgeme kapasitesini ise Fe+3- Fe+2 indirgeme gücü yöntemiyle yapmı tır. Radikal süpürme etkisini ise ABTS radikal katyon dekolorizasyon ve DPPH yöntemleriyle belirlemi , demir iyonları elatlama yöntemini de kullanılarak kafeik asidin antioksidan aktivitesini tayin etmi tir. Verileri sentetik antioksidan BHT ve BHA ile kıyaslamı , fenolik yapılı olan kafeik asidin BHT ve BHA’ya oranla daha aktif antioksidan oldu unu belirtmi tir.

(34)

Özgen ve Scheerens (2006), ABD Ohio eyaletinden toplanan bazı kırmızı ve siyah ahududu çe itlerinin antioksidan kapasitelerini TEAC ve FRAP yöntemiyle belirlemi ler, toplam fenolik kompozisyonlarını ise Folin yöntemiyle tayin etmi lerdir. Türler içindeki çe itler arasında fitokimyasal içerik ve antioksidan kapasitesi olarak fazla bir de i kenlik gözlenmemi ancak siyah ahududuları kırmızılara oranla yakla ık %80 daha fazla toplam fenolik madde ve yakla ık 6 kat daha fazla antosiyanin içerdiklerini tespit etmi lerdir. Siyah ahududularının antioksidan kapasitelerinin kırmızılara oranla yakla ık iki katı daha fazla oldu unu belirtmi lerdir.

Pourmorad ve ark. (2006), Mellilotus officinalis’in antioksidan aktivitesini, DPPH radikal süpürme etkisi ve toplam fenolik madde konsantrasyonunu Folin yöntemini kullanarak belirlemi ler toplam fenol konsantrasyonu 24,1 mg/g ekstre olarak hesaplamı lardır. Bitki drogunun radikal süpürme etkisini de IC50 cinsinden 0,018 mg/mL olarak belirlemi lerdir.

Tepe ve ark. (2006), Centaurea mucronifera DC’nin yanında Pelargonium endlicherianum Fenzl., Verbascum wiedemannianum Fisch. & Mey., Sideritis libanotica Labill. subsp. linearis (Bentham) Borm., ve Hieracium cappadocicum’ un antioksidan etkilerini incelemi lerdir. Yöntem olarak DPPH ve -karoten metodlarını kullanmı lar ve metanolde hazırlanmı bitki özütlerinin antioksidan aktiviteleri BHT ile kıyaslamı lardır. Pelargonium endlicherianum Fenzl.’nin antioksidan açıdan di erlerinden daha etkili oldu u tespit edilmi tir. IC50 de erleri açısından Centaurea mucronifer’nın, Verbascum viedemannianum ve Sideritis libanotica subsp. linearis’den daha etkili oldu u belirtilmi tir.

Apak ve ark. (2007), flavonoid yapılı bazı polifenolik yapılı bile iklerin ve C ve E vitaminlerinin, kendi geli tirdikleri ve CUPRAC metodu adını verdikleri bakır iyonları indirgeme antioksidan aktivite tayini metoduyla indirgeme kabiliyetlerini incelemi lerdir. Bazı flavonoidlerin yapılarını vermi ler, OH’lerin ba lanma yerlerine göre farklı adlandırılmalarından bahsetmi lerdir. Bu çalı mayla özellikle CUPRAC metoduna dikkat çekilmi di er metotlarla elde edilen sonuçlar kıyaslanmı tır. CUPRAC metodunun üstünlüklerini elde edilen sonuçlarla ortaya koymu lardır.

(35)

Severino ve ark. (2007), Centaurea jacea’nın yaprakları üzerinde yaptıkları antioksidan aktivite deneylerinde mevsimsel de i imleri de dikkate alarak Folin yöntemini ve indirgeme metodunu (FRAP) kullanmı lar ve sezon ortalarına kadar de erlerin artı , sezon sonlarına do ru ise azalma gösterdi ini belirtmi lerdir.

Teow ve ark. (2007) çe itli genotiplerdeki patatesler üzerinde toplam fenolik konsantrasyonu, oksijen radikal absorbans kapasitesi, serbest radikal kapasitesi (DPPH), ABTS radikal kapasitesi ve -karoten-linoleik asit sistemi üzerinde antioksidan aktivitelerini incelemi ler, toplam antioksidan aktiviteyi troloks e de er olarak bir hayli yüksek bulmu lardır.

Mothana ve ark. (2008), içlerinde Centaurea pseudosinaica’ nın da bulundu u Yemen’den toplanmı 16 türün antimikrobiyal, antioksidan ve sitotoksik aktivite ve fitokimyasal yapısı üzerine bir çalı ma yapmı lardır. Centaurea pseudosinaica’nın di er bazı türlerden daha etkili oldu u görülmü tür.

Salazar ve ark. (2008), Meksika’da toplanan ve içlerinde Centaurea americana Nutt.’un da bulundu u 6 türün antioksidan aktivitelerini ölçmü ler, Folin yöntemiyle fenolik madde konsantrasyonu belirlemi ler ve radikal süpürme etkisi için DPPH yöntemini kullanmı lardır. Bunlara ilave olarak türlerin sitotoksik etkisi de belirlenen parametreler arasında yer almı tır.

2.2. Bitkisel Ya lar

nsan diyetinde enerji kayna ı olarak oldukça önemli olan ya ların en önemli kaynaklarından birisi de bitkilerdir. Genel olarak suda çözünmeyen ancak eter, benzen, kloroform gibi organik çözücülerde çözünebilen de i ik yapılı bile ikler lipit adı altında toplanmaktadırlar. Katı ve sıvı ya lar, gliserol ve ya asitlerinden olu an triaçilgliserollerdir. C C C C H H H H H OH OH OH HO O R1 2 3 C HO O R C HO O R + C C C H H H H H O O O C O R1 C O R2 C O R3 + H O2

Gliserol Ya asitleri Triaçilgliserol ekil 2.7. Ya ların olu umu

(36)

2.2.1. Ya Asitleri

Ya asidi, yapısında karboksil grubu (-COOH) ta ıyan düz bir hidrokarbon zinciri olup, ya ın en önemli ö esidir. Ya asitleri, hidrokarbon zincirinde karbon sayısı, karbon atomları arasında çift ba bulunup bulunmaması, çift ba varsa yeri ve sayısı gibi özellikler bakımından birbirinden ayrılırlar.

O CH (CH ) C OH3 2 x

Alifatik zincir Karboksil grubu

Uzun zincirli yapılar ihtiva etti i için ya asitleri gösterilirken genellikle kısa sembollerle ifade edilir. Örne in, 18 karbona ve iki çift ba a sahip linoleik asit, C18:2 eklinde gösterilir (Tüzün, 2005).

2.2.2. Ya Asitlerinin Sınıflandırılması

Ya asitleri lipidlerin temel yapı ta larıdır. Zincir halinde oldu u gibi dallanmı halde de bulunabilirler. Doymu ya asitleri, CH3-(CH2)n-COOH yapısındadır. Ya asitleri temelde doymu ve doymamı ya asitleri olarak iki sınıfa ayrılırlar.

2.2.2.1. Doymu Ya Asitleri

Karbon-karbon atomları arasında tek bir kovalent ba dan (-C-C-) olu an ve oda sıcaklı ında genelde katı olan ya asitleri doymu ya asitleri olarak adlandırılır. Bu ya asitlerince zengin olan ya lara da doymu ya lar denir.

ekil 2.8. Doymu ya asitlerinin genel yapısı (Fessenden ve Fessenden, 2004)

2.2.2.2. Doymamı Ya asitleri

Ya asidi zincirinde bir veya birden fazla çift ba bulunuyorsa doymamı ya asidi olarak adlandırılır (oleik asit, linoleik asit vb.). Yapısında tek çift ba

C H2O C H2O C HO C C C O O O

Şekil

Tablo 4.1. De i ik çözücülerle elde edilen drog verimleri
Tablo 4. 2. Türlere ait metanol ekstraktlarının 765 nm’de absorbansları ve gallik aside e de er  konsantrasyonları  Tür  Absorbans  (765 nm)  mg/ml GAE  1  C
Tablo 4.3.  DPPH çözeltisine ait absorbanslar
Tablo 4.5 .  Centaurea calolepis’in absorbans ve % inhibisyon de erleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunda GABAerjik ve seratonerjik sistemin etkin olduğu düşünülmektedir (13). Sensoryal korteksin bu mekanizmalarda aktif rolü izlenmemektedir. Oysa stimülasyon etkisinin

Siyasetçilerin etkileşimden kaçınmaları, Twitter’ı yoğun olarak kendi programlarını duyurmak, partinin ya da liderin söylemini “tavandan tabana” yaymak

It needs to be done website development and e-commerce as a means for promotion and marketing of business products, thereby increasing the sales volume and increasing

This undertaking proposed a model for ladieswellbeing through advanced mobile phones that gives the alternative to follow the area of their ladies just as in case of crisis

• Uçucu madde terimi oda sıcaklığında kolaylıkla buharlaşabilen maddeler için kullanılır.. • Solunum yoluya kullanılabilen ancak oda sıcaklığında buharlaşmayan

Benlik imajının “mesleki ve eğitim hedefleri” boyutunda ise, androjen ergenlerin kendilerini kadınsı ve belirsiz cinsiyet rolüne sahip olan ergenlerden, erkeksi

The study aims to evaluate the effect of spindle speed, feed rate and the presence of cryogenic cooling on the form and dimensional tolerances of the hole (hole size,

Geliştirilen bilgisayar yazılımında, Gauss Modelinde yer alan eşitliklere göre, rüzgar yönü ve hızları dikkate alınarak yapılan hesaplama sonuçları, farklı