Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Nadir Nadi, # Genel Yayın Müdürü: Haşan Cemal, Müessese Müdürü: Emine Uşaklıgil, Yazı İşleri Müdürü: Okay Gönensin, # Haber Merkezi Müdürü: Yalçın Bayer, Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar, # Temsilciler: ANKARA: Yalçın Doğan, İZMİR: Hikmet Çetinkaya, ADANA: Mehmet Mercan.
İstanbul Haberleri: Reha Öz, Dış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomi: Osman Ulagay, Kültür: Aydın Emeç, Magazin: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdülkadir Yücelman, Düzeltme: Refik Durbaş, Araştırma: Şahin Alpay. Îş-Sendika: Şükran Ketenci. Haber-Araştırma: Ufuk Güldemir, # Koordinatör: Ahmet Korulsan, % Mali İşler: Erol Erkut, Reklâm ve Halkla İlişkiler: Gülderen Koşar, İdare: Hüseyin Gürer, İşletme: Önder Çelik. Bilgi işlem: Nail İnal. TAKVİM 13 NİSAN 1986 İmsak: 4.50 Güneş: 6.22 öğle: 13.09 İkindi: 16.51 Akşam: 19.47 Yatsı: 21.12
T T - S O O S ’J J
Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaac 39/41 Cağaloğlu 34334 İst., PK: 246-İst
Bürolar: Ankara: Ziya Gökalp Bulvar: Telex: 42344 # İzmir: H. Ziya Bulvarı 52359 % Adana: Çakmak Cad. No:
Beyoğlu’nun yansı yıkılıyor
S A Ğ L A M BİN A LA R — İstimlak alanına giren Tarlabaşı ile İstiklal Caddesi arasında kalan sokaklar dan biri. Bu sokakların çoğunda iç süslemeleriyle dikkati çeken, oldukça sağlam binalar da var..
Gri tonlu bölüm ilk istimlak planmı, çizgili bölüm ise yeni istimlak planına eklenen yerleri gösteriyor.
Mayıs ayında Tarlabaşı
caddesini genişletmek için
yıkımlar başlayacak.
Şimdilik yıkım listesinde
500 bina var. Yıkımların
maliyeti ise 4 milyar lira
gibi görünüyor. Bu,
yıkmaktan çok korumaya,
onarmaya gönül vermişler
için kuşkusuz kabul
edilmesi kolay bir olay
değil.
ATİLLA DORSAY_______
Mayıs ayında başlanacak is timlaklerle Beyoğlu’nun önemli bir bölümü yıkılıyor. Boğaz’daki yalıların yıkılacağı haberlerinin toplum ölçüsünde doğurduğu tepkiye kıyasla, Tarlabaşı cadde sini genişletmek amacıyla Beyoğ- lu’nda yapılacak yıkımların uyandırdığı tepkisizlik şaşırtıcı. Oysa Beyoğlu da eski binaları, çeşitli üslupları birleştiren yapı adaları, geçmişe uzanan lokan ta, meyhane, pastaneleriyle bi zim kültürümüzün, geçmişimizin bir parçası değil mi? Tek ayrım, Boğaz yalıları büyük burjuvazi yi simgelerken, terk edilmiş, kendi haline bırakılmış Beyoğ- lu’nda artık garibanlardan baş ka kimsenin oturmamakta olma sı mı?
Doğrusu Beyoğlu’nu sevmiş, orda yaşantıları olmuş ve de bir yazı dizisiyle Beyoğlu’nu anlat maya çalışmış bir yazar olarak bu konuda sorumluluk hissettik. Ve Beyoğlu Belediye Başkanı’yla proje üstüne konuştuk. Edindi ğimiz bilgileri aktarıp Beyoğlu’ nun geleceğini görelim...
Beyoğlu projesi, 1972 yılında yapılan bir planla 4 şeride çıka rılması planlanan Tarlabaşı’nın bu kez 6 şeritli, 36 metre geniş likte bir “ bulvar” a dönüşmesi ne dayanıyor. Başkan Haluk Öz-
türkatalay, bunun nedeninin, İs
tiklal Caddesi’nin de (ilerde) tra fiğe kapanmasıyla kaybedilecek 2 şeridin şimdiden Tarlabaşı’na eklenmesi olduğunu söylüyor. 5 metrelik bir orta refüj ve beşer metrelik kaldırımlarla birlikte koca bir bulvar, şimdiki Tarla- başı’nın yerini alacak.
500 BİNA YIKILIYOR__ ___
Bu projenin Beyoğlu’na ma liyeti, şimdilik 500 kadar bina... Yani 500 kadar bina yıkılacak. Tarlabaşı, sonunda şimdi yaptığı gibi İngiliz Konsolosluğu’na doğru bir kavis çizmeden, doğ rudan doğruya karşıya devam
ediyor. Ve karşısına gelen tüm bloklar da yıkılıyor. Yalnızca, konsolosluğun karşısındaki Ke
mer Hatun Camii kurtuluyor yı
kımdan... Tozkoparan Caddesi boyunca ilerleyen bulvar, Kasım paşa’ya doğru inen yeşil alanla rın üstünde yapılacak viyadük lerle genişlik kazanıyor ve böy- lece Şişhane meydanına ulaşıyor.
YAPILARDA DÜZELME YOK______________________
Plana baktığınızda, önce bir irkiliyorsunuz. Gerçekten de Tarlabaşı / İstiklal Caddesi ara sında kalan yapı adalarının he men yarısına yakım, bu istimlak le yıkılıyor. Bunların arasında Beyoğlu yazı dizimizde resimle diğimiz, cepheleri, iç süslemele riyle dikkati çeken oldukça sağ lam, kunt binalar da var. Peki, niye Beyoğlu’na böylesine büyük ölçekli bir planla ve yıkma dü
şüncesiyle giriliyor? Yıkmaktan çok ıslah, onarım, kabil ve de gerekli değil mi?
Öztürkatalay böyle düşünmü
yor. Ve şöyle diyor bize:
“Tariabaşı’nı uzun süredir in celedik. Buradaki yapılar, her geçen gün biraz daha çöküyor, yozlaşıyor. Hiçbir yenilenme, düzelme yok. Zaten bunların %50’ye yakını işgal altında... Sahipleri çekip gitmiş Rumlar, Ermeniler, Türkler... Bu işgale son vermek de zor. Buraları yık mak, tek çare olarak gözüktü bi ze...”
Yıkımdan sonra çift yanda, 10 kattan aşağı olmamak üzere ye ni yükseklik getiriyor plan... Yalnız buna, asgari 10 m. cep he şartı eklenmiş. Böylece dar cepheli, çirkin binaları önlemek kaygısında... Öztürkatalay, bu bölgede zaten birinci sınıf tarihi eser bulunmadığım, ikinci sınıf
yapıların kimliğini korumak içinse, burda Tarlabaşı’nda var olan binalar karakterinde cephe yapmak zorunluğunu getirecek lerini söylüyor.
10 KAT KARARI
Tarlabaşı yıkımlarının maliye ti, şimdilik 4 milyar gözüküyor. Paranın bir bölümü bankalara yatırılmış, ödemeler başlamış. Mayıs ayından itibaren Beyoğ lu’nun bir bölümü yerine gelme yecek biçimde yıkılmaya başla nacak. Bu, yıkmaktan çok koru maya, onarmaya gönül vermiş- ler için kuşkusuz kabul edilmesi kolay bir olay değil. Ama diye lim ki Beyoğlu’nun tümünün kurtarılması için bir bölümünün feda edilmesi gerekiyordu. An cak kalan binaların da bu kez sa hipleri tarafından yıkılmasının önüne nasıl geçilecek? Yüksek
liği 10 kata (hem de zorunlu ola rak) çıkaran bir uygulama ile çevrede kalan eski yapıların da bir an önce yok edilmesine giden yol açılmış olmuyor mu? Baş kan, Beyoğlu’nun yeni, büyük bir ticaret merkezi olarak plan landığını söylüyor. Acaba bu es ki, tarihi semte daha çok turis tik ve kültürel bir karakter ver mek ve dev işhanları yerine eski binaları onararak korumak da ha akıllıca olmaz mıydı?
AZINLIK MÜLKLERİ SORUNU
Bu soruların yanıtlarını arar ken, başka sorular geliyor aklı m ıza... Başkanın da “ işgal
altında” diye nitelediği binalar
dan Rum, Ermeni malları var burada... Bunların sahipleri yurtdışında da olsa, bu binaları sorgusuz sualsiz istimlak etmek, yarın uluslararası hukuk kural ları nedeniyle Türkiye’nin başı na yeni işler açmaz mı? Hele Yu nanlıların İstanbul’daki Rum mülkleri konusunu sömürerek AET gündemine getirdikleri bir dönemde?
Başkan şöyle diyor: “ Her şe
yi yasalara göre yapacağız. No terden mal sahiplerine tebligat yapıyoruz. Bulamazsak, gazete ilanı veriyoruz. Yine çıkmazsa, istimlak bedeli bankalara yatırı lıp 10 yıl sahibinin gelip alması nı bekleyecek. Sahibi Türk, Rum, Ermeni... Fark etmez. Ay nı hukuksal davranışı tüm bina lar için gösterecek ve hiçbir so run yaratmayacağız.”
CADDE KURTULUYOR YA GERİSİ?
Evet, Beyoğlu’nda son aylar da gerçekten de önemli gelişme ler var. İstiklal Caddesi’ndeki es ki, görkemli yapılar birer birer elden geçiyor, kararmış cepheleri eski güzelliğiyle yeniden meyda na çıkarılıyor. Ara sokaklar as faltlanıyor, yakında tüm İstiklal Caddesi’nin kaldırımları yenile necek, fenerler dikilecek, ışıl ışıl, tertemiz bir İstiklal Caddesi ile karşılaşacağız. Ama Beyoğlu yalnızca İstiklal Caddesi değil ki... Karmakarışık bina, insan, yaşam yapısı ile kavranması zor dev bir bölge burası... Bu bölge ye dev istimlaklerle, geniş bul varlarla, büyük işhanlarıyla ve tüm bunların egemen olduğu projelerle girmek, bize oldukça sakıncalı geliyor. Sakın İstiklal Caddesi’ni kurtaracağız derken Beyoğlu semtini elimizden kaçır mayalım?
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi