• Sonuç bulunamadı

Şair oğlu şair baba oğula dair

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şair oğlu şair baba oğula dair"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

-77--f&W*7

t

' ŞAİR OÖIAJ ŞAİR

(BABA) (OÖUL) A DAİR

Şair Faik A li Ozansoy i l e oğlu Şair Munis Faik Ozanaoyun baba oğul i l i ş k i l e r i , herkesi duygulandıran , b ir ö z e llik t a ş ır d ı „ Baba , oğlu i l e konu­ şurken (sen) den çok ( s i z ) sözcüğünü ku llan ırdı o

Faik  li a ile r e is i i d i ama , bize öyle g e lir d i ki. o , bazı konularda oğlu Munis*i ik in c i plandan , b ir in c i plana , kendi seviyesine hatta daha üste çıkartan b ir tutum içe ris in d e bulunurdu • Edebiyat konusundaki münakaşalar , sohbetler,esnasında da Faik  li , daima oğlunun edebî zevkini ve görüşünü sorar çok kez bu görüşü değerlendirerek , kendi düşüncelerini bu uyum içe risin d e b e lir ­ t ir d i « Munis*:ln edebiyat ve sanat görüşlerine babası büyük c^ğer verir,onun düşün­ c e le r in i dinledikçe , adeta gururlanırdı 0

Bu konularda baba oğul sanki , ik i çağdaş edebiyatçı g ib i münakaşa ed erler , edebiyatım ızın geçirdi ğ i- d e r ir !e r i , aralarındaki yaş fa rk ın ı b ir tarafa atarak , sohbetlerini saatlerce sürdürürlerdi 0

Yakarıda da b e lirttiğ im g ib i baba oğul arasındaki, bu konuşmalar , çoğunlukla , zevk ve görüş b i r l iğ i i l e sonuçlanırdı •

Bunun tek is t is n a s ı , ya ln ızca (Süleyman Nazif) konusuydu '« Süleyman Nazif, Faik  li'n in ağabeyisi , Munis'in amcasıydı . Faik A li , Süleyman N a zif'in ş i i r l e r i n i beğenmezdi ♦ Munis ise am casını, ş i i r ve düz y a z ıla r ı ile ,p e k severdlo N a zif’ in b ir top g ib i gürleyen düz yazılarındaki, ahengine hayranlığını her v e s ile i l e b e l ir t ir d i «.

x x

x

Munis , Faik A li'y e ya ln ız baba olarak değil , köklü b ir a ilen in gelen eğin i il ik le r in e kadar sindirmiş ve batı i l e doğu edebiyat kültürünün temel harcını ondan almış b ir k işify ). . Nitekim , 1959 yılın d a yayınlanan (B ir daha) a d lı ş i i r kitabın ın i l k yaprağında , bunu göğsü kabararak şu sözcük­ le r le b e lir g in halde açıklamaktadır .

(2)

2

-"Bu küçük k ita b ı , şahsımda ve eserlerimde değer sa y ıla b ilen ne varsa hepsini yaln ız kendisine borçlu olduğum babam Faik  li Ozansoy'un aziz hatırasına ith a f ediyorum,,"

Onda baba sev g isi , tapılacak doruğa çıkm ıştı » Nitekim , Faik  li'n in ölümü M unis'i çok sarsmış , güzel ş i i r l e r ve m ersiyelerle,daima kalbinde babasını yaşatm ıştır l

Bir boşluk ortasında ve yokluk içindeyim , Yok yer yüzüyle ba ğlılığım göçtü desteğim .

Munis , şa ir oğlu ş a ir liğ i, i l e gerçekten iftih a r ederdi • Bu ona b ir tanrı ba ğışıydı t

Ben t herşeyden ziyade f Ş iir i b ir din b ilirim . Şair değilim sade ,

Şair oğlu şairim •

x x

X

Munis*in Hayat Hikâyesi

Bugün , Türk s ın ır la r ı dışında kalan sevim li bir ada var l M id illi .• Burası geçmişte ünlü k iş ile r in a n ıla rın ı kucaklayan b ir yerdir . Namık Kemal bu­ raya sürülmüş , daha sonra bu adanın mülkiye am irliğini yapmıştır 0 Osmanlı imparatorluğu devrinde siya si düşüncelerinden ötürü bu adaya gön derilenler , a c ı t a t l ı ya şa n tıla rın ın bir bölümünü bu adada g e çirm işlerd ir „ Şair Faik  li , M id illiy e sürgün şeklinde değil , meşrutiyet dönemi^şair bir idare âmiri olarak gön derilm iştir »

(3)

Faik X li , Namık Kemalin aynı görevi , kendisinden y ılla r c a önce y a p tığ ı M id illi adası m utasarrıfı iken , oğlu Munis bu güzel adada doğmuştur . Y ıl 1911 d ir .

Munis Faik , duygusallığın ve iç t e n liğ in temiz bir örneği olarak kaleme a ld ığ ı manzum biyografisin d e , M idilli'den,gözünün rengini a ld ığ ı masmavi denizinden coşkun görüntüleri d ile g e t ir ir o

Munis'in daha sonraki çocukluk y ı l l a r ı , babasının Mutasarrıf olarak gön derildiği , ç in ile r d iyarı , Kütahyada geçer • En sonunda şehir­ l e r sultam. İstanbul , Munis'in i l k , orta , l i s e öğrenimini y a p tığ ı anıla*>- la dolu d e lik a n lılık çağın ı g e ç ir d iğ i yerd ir 0 Bir müddet Erenköyde özel Enver Paşa okujtunda öğrenci olarak bulunur • A s ıl onu -etkileyen ve y e tiş tire n kültür ocağı,Galatasaray L ise sid ir . O , bu lise n in ç a t ıs ı a ltın d a ,te rb iy e s i i l e , u y s a llığ ı i l e , ş i i r l e r i il e ,s iv r ilm iş b ir öğlen ci olur «

Munis'in Galatasaraydaki öğretmen ve Öğrenci çevresi de önemlidir 0 0 küçük öğren ciler , ile r id e -kendisi g i b i - Türkiyenin idare , siya set , edebi- yat , sanat alanlarında ve değişik mesleklerde ünlü k i ş ile r olacaklard ır l Nihat Erim , Cihat Baban , Vedat D ic le li , Fethi Çelikbaş , Zeyyat Ebuziya , Kemal Ahmet Aru , R eşit Baran , Ziya Osman Saba , Cahit S ıtk ı Tarancı , Hürrem Kubat , Mithat Perin , Bahadır Dülger , Bedrettin ve Necmettin î u n c e l'le r ve daha b irço k la rı bunlar arasında yer a l ır la r •

Munisin öğ ren cilik te s i v r i l i ş i , daha çok , okulun çık a rd ığı dergide b e l i r i r „ Türkçeye Frannızcaya hakim b ir kalemi vardır • F ra n sız- cadan tercümeleri yanında , babasının izinde , ş a ir li ğ in i sürdürür «, Ter­ b iy e s i, ça lışk a n lığ ı ve zekâsı i l e arkadaşlarının olduğu kadar is tis n a s ız müdür ve öğretmenlerinin büyük sempatisini ve sevgisin:! kazanır . Yaramaz­ lık nedir >, kavga nedir bilmez „ T erb iy eli , sakin , uslu b ir öğren cidir „

Yüksek ta h sil zamanı gelin ce , Munis Hukuku seçer o Nevar k i , befesinin erken emekli olması nedeniyle , a ile yiikü genç yaşta onun omuzlarına çökmüştür „ İstanbul hukukundan Ankara Dulcuk Fakültesine naklini yaptırarak orada hem yüksek ta h s ilin i sürdürür , hem Türkiye İş Bankasında ç a l ı ş ı r o Burada b ir parantez açmalıyım : M unis'in Ankara Hukuk Fakültesinde okurken İş Bankası Genel Müdürlüğünde görevlen dirilm esin i sağlayan , Celal Bayar'dır .

(4)

- 4

-Bayar , o sıralarda Türkiye İş Bankasının Genel Müdürüdür « -Bayar'ın eşi Reşide hanım ve kayın pederi Hacı S a ffe t bey d ola y ısiy le,F a ik  li'n in kar- yınpederi Haydar a şn i l e eşin in çok eski dostlu k ları vardır 0 Hatta - a i l e arasında söylendiğine göre- Celal Bayar'ın , Reşide hanımla evlenme işin de , Haydar Paşa a ile s in in k a tk ısı olmuştur .

Diğer taraftan Munis i l e , Celal Bayar'ın oğlu Turgut , küçük yaftanberi b ir b ir le r i i l e dosttu rlar 0 Bu arkadaşlık,okulda ve bayata atıldık ların dan sonraki ya şan tıların dd kesin tisiz sürdürülmüştür .

Munis Faik , Ankara Hukuk Fakülteini b itird ik ten sonra (İk tis a t V ekaleti) nde görev a l ı r , (o zaman , şim dili Ticaret , Sfmayi , Çalışma Bakanlıkları yoktu „ Bu hizm etlerin tümü İk tis a t Vekaletinde toplanm ıştı) İ k t is a t Vekaletinin İ ç t ic a r e t kısmında ça lıştık ta n sonra t e f t i ş kuruluna geçen Munis Faik , tahkik , t e f t i ş konularındaki g a y re tle riy le s i v r i l i r ve sonunda bu kurulun başkanlığına geçer . 1950 y ılın d a Ticaret Bakanlığının D ıştiça re t Dairesi Başkanlığını yapan Munis Faik.daha sonra,bu Bakanlığın müsteşarı olur 0

Hakkında h içb ir a s ıl ve esasa dayanmayan garastkâr isn a tla r yü­ zünden , bir müddet i ç i n , görevden a l ın ı r 0 Sonunda temiz b ir a lın la göre­ vine döner „ Onun görevden alınmasını iste y e n le rle bu isteğ e uyan sözde p o lit ik a c ıla r ın bu işlemlerden dolayı yü zleri b ile kızarmaz 1 Zira , onun iş te n menedilmesini isteyenler,u tançtan ve kızaracak yüzden yoksundurlar .

Bir a ralık Basın Yayın Genel Müdürlüğü yapan Munis Faik Ozansoy , 1958 y ılın d a Brükseldeki M ilM tlera ra sı serginin kom iserliğine atanın •

Bn Büyük Devlet Memurlukları

Yukarda b iy o g ra fisi b e lir tilir k e n M unis'in-kısa a ra lık la rla - en büyük d e fle t memurluklarım, kısaca açıklamış bulunuyoruz * Fakat Munis, bu devreden sonra, daha yüksek makamlar işg â l e tm iştir . Bunların başında Cumhuıbaşkanlığı Genel S ek reterliğ i g e l i r • Bayar'ın Cumhurbaşkanlığı şıram­ sında/(son genel sekreteri Munis Faik Ozansoy'dur . Munis bütün bu görevleri sırasın da y Ajikaradaki sanat hareketlerinin bir bakıma öncüsü de olmuştur •

(5)

- 5

-Ankara Sanatseverler Klübüniin kuruluşunda büyük k a tk ısı vardır • Sahneye konulan e se rle rin seçiminde , b ir a ralık edebi heyet ü y e liğ i yapmış ve söz sahibi olmuştur „ Genç ş a ir le r in y e tiş ip tanınmasında , kurucularından olduğu (Hisar) d e rg isi i l e yaptığı hizmetler hâlâ hafızalardadır 0

x x

x

Munis Ozansoyun Ö z e llik le r i ve Sohbetleri

Munisin kendine ğzgü g örü şleri , i l e r i y e a it düşünceleri vardı • Bunun en b e lir g in in i M İ konusunda görürdük « B i l ’ in normal ö lç ü le r i aşan sad eleştirilm esin e , daha doğrusu b ir k a r ş ılığ ı bulunsun diye zoraki sözcük üretilm esine karşıydı c Çiğ kaçan sözcüklerin Türk d ilin e zenginlik d e ğ il , zevk sizlik g e tire ce ğ in i savunurdu o Bu t i t i z l i ğ i t belki , rahmetli baba­ sından kalan bir mi ş a r tı c Fakat iıemen belirbneliv'im ki Munis Faik , babası Faik  li kadar, tutucu ve in a tçı d eğ ild i * Eski nesilden olanlar hatırlaya­

caklardır o Yeni nesilden olup da Atatürkün huzuru i l e yapılan i l k Türk Dil Kurultayında E debiyat-ı Cedide mensuplarının d il konusundaki görüş­ le r in i daha sonraki, y ılla r d a basından ve yayınlardan izlem iş bulunanlar b ile c e k le r d ir ki. , d i l i sadeleştirme konusunda onlar , daha başka ve sık bir elek kullanmasını is t iy o r la r , bu eleğ in s ık ı deliklerinden pek az ke­

limenin yere dökülmesini, savunuyorlardı. .

Munis Ozansoy , Türk edebiyatına , Türk d ilin e ve gramerine b ir b ilg in kadar girmiş b ir İçişiydi « M ille tin in geleneklerine ba ğlı o l­ duğu kadar , edebiyatında ve dilin de de gelenekler s ın ır ı n ı aşmayan ye­ n ilik le rd e n gayrısına , a ş ır ılığ a şid d etle karşıydı » Bu nedenle ünlü edebiyat eleştirm eni Nurullah Ataç , d i l konusunda b i l g i l i ve o devrin ünlü fık ra yazarı Nurettin Artan (Toplu İğne takma adı i l e tanınan yazar) i l e çatışm aları oldu • Nurullah Ataç*la b ir edebi sohbet yemeğinin sonunda tanınmış ş a ir le r , yazarlar , müzisyenler ve ressamların huzurunda ya p tığı münakaşa ve hücumu herkesi şa şırtm ıştı . Adı g ib i munis , hoş görür lüğü ve soğuk k a n lılığ ı i l e tanınan bu yakın arkadaşımız , b ir anda oturduğu iskemleden ok g ib i fırla m ış ve Nurullah Ataç*m üzerine yürümüştü » Ankarada Atatürk Bulvarında,şimdiki Yapı ve Kredi Bankasının bulunduğu yerde, (Mutlu) Lokantasında geçen bu olaya, i l e r i de, Nurullah Ataç i l e i l g i l i

(6)

-6

-anımızda yer vereceğiz o

x x

X

Munis Faik , edebiyat ve sanat görüşünde (Orhan V e li) i l e uyuşmazlık içe risin d e y d i . Aralarındaki anlaşmazlık pek de yüzyüze olmadı . Münakaşalarını gazete ve dergilerde ima yolu i l e b e l i r t t i l e r ve b ir b ir le r in i

ö r s e le d ile r „ K a r ş ılık lı ş i i r l e r l e b irb ir le r in in g örü şlerin i y e rd ile r „ Ünlü ş a ir Cahit S ıtk ı Tarancının -sohbetlerim izde hayranlıkla şahidi olduğumuz - iç te n çabaları b ile , ayrı a y rı edebiyat dünyaları olan Munis Faik i l e Orhan V e li1y i uzlaştıramadı ♦

x x

X

Munis»in sahne edebiyatı , roman , ş i i r ve müzik konularında olgun görü şleri vardı «, Ancak resim sanatı dadında , gen çlik y ılla rın d a k i görüşü i l e , olgunluk çağındaki görüşünde b e lirg in a y rılık la r oldu . ön celeri P lcasso'yu ve o türün izin de ola n la rı beğenmezdi . Sonraları bu an tipati , s ın ır s ız b ir sempatiye dönüştü <> Bu d e ğ iş ik lik onun resim sanatının d erin liğ in e inişinden , ya da kendi tuttuğu resim jan rın m son y ılla r d a revacının azalmasından mı i l e r i geliyordu ?

Ancak şurasını önemle b e lirte lim ki , resimden ve heykelden , bu meslekte ola n la rın çoğundan güçlü b ir a n lay ışı vardı . Güzel sanatlara tutkundu • Ş iir k ita p la rın ı en güzel h a rfle rle d iz d ir ir , kitabın için d ek i ş iir le r d e olduğu kadar , dış görünümündeki zarafete , sadeliğe önem v e r ir d i. (Hayal Ettiğim G ib i) a d lı ş i i r kita bın ın kapağında , eski İstanbulun san­ d a lla r ın ı ve fon olarak oamilerlmizden bir âbidenin bulunmasını iste m işti , o zaman Arkarada oturan ressam Abldin Dino.Munis’ in İstanbul tutkusunu gözönüne alarakyy a p tığ ı kitap kapağında bu arzuyu g erçek leştirm işti • Hatta hatırımda kaldığına göre , Abldin Dino , Munisle babasına b ir de eski Ankara evi tablosunu armağan etm işti . Bu güzel tablo , uzun y ı l l a r , onların Kcnur sokağındaki apartmanlarının salonunda a s ılıy d ı „

(7)

Munis , Türk ressamlarından Zairai ve Karaburçak'ı severdi «, P ortreci olarak Saip Tunayı beğenirdi . Bebekliğinde* , karşısına geçip uslu uslu poz verd iğ i , i l k kadın ressamımız Mihri hanımı saygı i l e anardı # Mihri hammın^Munis' in bebekliğinde¿yaptığı p ortresi odasının en uygun ye— rinde asıL ı dururdu « Bu paha biçilm ez pastel portre , sanırını k± , i l k kadın ressamımızın şahaserlerinden b ir id ir .

x x

xpc

Munisin ö z e lli k le r i arasında s ın ır s ız çalışma sev g isi , hafıza gücü , b ir konuyu kısa zamanda derleyip kaleme alması , gerek düz yazıların da gerek ş iir le r in d e gramer kur a], la r ma derini iğLne vukufu , insariharia münasebet­ lerin d e nezaketi , hoş görürlüğü,-hücuiılara , ç ile le r e karşı sa b ırla tahansnülü , hiç kimseye düşmanlık ve k ırg ın lık duymaması g ib i in sa n cıl duygular anason basa­ mağına erişen b ir olgunluğa sahip bulunması , her kula nasip olmayan meziyet— lerin dendir *

24 saat durmaksızın ç a l ı ş t ı ğ ı olmuştur . Beraberinde ça lıştığ ım ız arkadaşları hayrete düşüren dikkate değer b ir ö z e l l i ğ i vardı î Bir taraftan resmî dairesinde i ş sa h ip lerin i kabul ederek onları d in ler , öbür yandan telefon la ra cevap v e r ir ve yapılacak i ş l e r hakkında d ir e k tifle r gönderirken , b ir taraftan da yarım kalmış b ir şiirin in jm ısraların ı tamamlardı .

x x

X X

Mnnis Faik , efendi efendi sohbeti sırasında , bazı akşamları az olmak şa r tiy le , iç k iy i de severdi . Bizim gençliğim izde Ankarada (Çarşamba so h b e tle ri) miz vardı . Bu soh b etleri evlerim izde yaptığımız gecelerde , bazan ş a ir Faik  li bey , şe re f m isafirim iz olurdu „ Bir aralık , evlerim iz dar mı g eld i , uygun mu düşmedi pek i y i bilemiyorum . Bu soh b etleri, eski Ankarada Karaoğlan semtinde, (Karadeniz Meyhanesi) nde sürdürmüştük » Zaman zaman* da Postahane caddesindeki (Şükran lok a n ta sı) , daha sonraları jim. Sakarya Caddesi semtindeki (Misuri lok an tası) bu sohbet­ le rim izin yeri olmuştu .

(8)

- 8

-Daha sonraları Munis , iş g a l e t t i ğ i makamın gereği olarak yüksek seviyedeki davetlere sık sık k a t ı l ı r oldu • Onu (siâreyya Pavyonu) i l e (Ankara Palas) salonlarında b ir elinde puro , diğerinde visk i bardağı i l e görmek mümkündü 0 Birçok yabancı devlet e l ç i l e r i , sanatkârları i l e buralarda ve sefarethanelerde geniş dostluklar kurdu •

E lç ili k özlemi

Muniste b ir e l ç i l i k özlemi , tahmin ettiğim e göre , 1958 y ılın d a

Türkiyenin k a t ıld ığ ı ve kendisinin hükümet komiseri olarak bulunduğu,Miİletierarası Brüksel sergisinde başlar ■ Burada küçük b ir anımı yansıtacağım »

Munis Faik , Basın Yayın Omum Müdürü s ıfa tiy lfi. bu serginin komiser­ liğ in e tayin e d ilip serginin h a z ırlık çalışm alarını Belçikada sürdürürken , ben Almanyada , Bonn Ü niversitesi Hastahanesinde yatıyordum . Kendisinden -h er zaman a l ış ık olduğum- sevgi dolu b ir mektup aldım <, Onun sevim li s a t ır - la r ı,h a3tahanede içim i burmuş olan havayı bir anda d e ğ iştiriv erm işti . Beni '

Brüksele davet ediyor , vaktiyle ş a ir Abdulhak Hamit'in s e f ir li k y a p tığ ı bu şehri , adeta ş iir le ş t ir iy o r d u . Hastahane ç ık ış ı , çağrısına uydum o Brükselde bana i l k gösterdiğijyer , Abduüıak Iiamiİ’ in e lç i iken oturduğu ev , yemek yediği lokanda , devam e t t i ğ i pavyon , g e z in ti ya p tığı park oldu '•

Onda (Hamit) sev g isi ; babası Faik Ş i i ’ den miras kalm ıştı • Hamidüin parkta hangi bankta oturduğunu , lokantada hangi köşeyi s e ç tiğ in i , sanki o günleri b ir lik t e yaşamış , görmüş g ib i a n la ttıy d ı t Şu sözü hala kulagımdadır : Brükselde Hamit’ ten kalan b ir koku var 1

Bana öyle geliyordu ki , buraya e l ç i olmayı derinden arzulayan b ir h â li vardı . Munis , ile r id e e l ç i olmayı , burada , Brükselde kafasına koymuş olmalı .

Nitekim , devrin siy a set adamları , onu b ir yere e l ç i yapmayı düşün­ düler . Bu konu birkaç kez (Çankaya) da görüşülmüş « Konu D ışişlerin e in tik a l edin ce , topluluklarına hariçten atamaları önlemek isteyen bâzı k iş ile r , kenetlenerek çevrelem işlerdi» Ona , olsa olsa , Uzak Doğuda önemsiz bir e l ç i l i k v e r e b ilir le r d i 1

(9)

- 9'

Hatta D ışişlerin d e köşebaşı tutmuş olanlar , onun Hindistana gönderilmesini önermişlerdi f Munis , m utlaka,diline ve edebiyatına v a k ıf olduğu batı dev­ letlerin d en b irin in e l ç i l i ğ i n i arzu la dığı için ,k e n d i8ine yapılan bu t e k l i f i reddetmiş ö z e llik le Belçikayı h a tırla tm ıştır .

Devrin D ış iş le r i Bakanı Fatin Rüştü Zorlu , M unis'in dostların — dandı . Başbakan Menderes is e , m ille t v e k illiğ i sırasında Ankara Hukuk Fakül­ tesine öğrenci olarak devam ederken , Munisin s ı n ı f arkadaşıydı 1 Esasen , Basın Yayın Genel Müdürlüğüne atandığı zaman,Menderes, onu sık sık yanına ç a ğ ır ır , hatta söyleyeceği nutuklarınjbazılarım ona y a zd ırırd ı • Devrin cumhurbaşkanı is e -yukarıda b e lirttiğ im g ib i- a ile dostlarındandır ve M unis'i i l k memuriyete o a ld ır m ış tı» « Daha sonra da en mühim makama , cumhurbaşkanlığı genel sek reterliğin e o g etirm işti* « Böylesine b ir ya k ın lık la r çemberi mevcutken arzuladığı b ir e l ç i l i ğ e göndcrilem m esi , bir hakanlığa g etirilm esi düşüncesiy­ le m ille tv e k illiğ in e aday gösterilm esi teşebbüslerinin de seçimi kaybetmek su­ r e t iy le , gerçekleşememesi Munis'in büyük ta lih s iz lik le r in d e n d i» .

Munisteki bu arzuyu -daha sonra büyük feraga tle , gecesin i gündüze ekleyerek ç a l ı ş t ı ğ ı - Demirci hükümeti de gerçekleştirem edi „ Belki Munisin başbakanlık müsteşarlığındaki, hizmetinden mahrum kalınmaması en d işesiyle

bu arzusu yerine getirilem edi „ Belki, de Munis Ozonsoy , bu özlemini Başbakanı Demirele açıktan duyurmak f ı r s a t ın ı bulamadı . Bu arzuyu ve özlem i,eskidenberi sezen , onun Galatasaray'dan b eri en yakın arkadaşı ve dostu olan P rof. Nihat Erim,Ba^bakan olur olmaz g e rçe k le ş tird i .

Munis Pariste

Munis Faik Ozansoy , resmi görevlerin in hepsinde tükenmeyen e n e r jis i , zaman çerçevesi bilmeyen çalışm ası il e tanınmış b ir devlet ada­ mıydı . Devlet dairesinde rasyonel çalışmanın , konuları olumlu sonuçlara

bağlamanın gayreti içe ris in d e bütün sevgisini ve aşkını masasına adamış Örnek b ir memurdu «. İ ş sahiplerine nezaketi , dostların a h a tırş in a s lığ ı ve v e fa s ı doruğuna ulaşm ıştı . Haksızlık , küskünlük,bilmeyenjbir i ç dün­ y a sı, herkese hizmet etmenin zevki iç e r is in d e sürdürdüğü b ir yaşamı vardı .

(10)

- 10

-12 Mart öncesi başbakan Süleyman Demirelin müsteşarı iken , o e n e rji dolu motor g ib i çalışan beyin , tra fik kazası sonucu büyük b ir sa rsın tıy a uğradı • A.z la ls ın doktorlar ^ kafatasına b ir operasyon yapa­ caklardı c S evdiklerini pek üzen bu tra fik kazası , Munis Un yaşamında bitmeyecek sanılan e n e r jiy i azaltm ıştı . Sağlık durumu , a rtık onun Baş­ bakanlık m üsteşarlığı g ib i ağır b ir yükü omuzlamaya e lv e r iş l i d e ğ ild i . Pariste ve I.ondrada gördüğü tedaviden yararlanmıştı . Tam bu sırada 12 Mart o la y ı başbakanlıkta zorunlu b ir d e ğ iş ik lik yapmış ve bu makama Munisin yakın arkadaşı Nihat Erim gelm işti . Munis tedavisini ve dinlenmesini yarnn bırakarak , büyük b ir görev aşkı i l e , İngiltereden Ankaradaki görevine dön­ dü . Munis»in h a sta lığ ın ı yakından izley en Nihat Erim,onun s a ğ lığ ın ı ön plana alarak,müsteşarlık g ib i çok ağ ır b ir görevden kurtulmasını sağladı . Sanırım bu Munisin ötedenberi özlemini duyduğu , hayal e t t i ğ i p rojey i gerçekleştirm iş oluyordu . Munis büyükelçi oldu . Kültürünün , gayretinin imtiyazına pek uygun b ir e lç il ik d i bu .« Unesco nezdinde bü yükelçilik

Huni s Ozansoy i ç i n ,y ı l l a r c a düşünülse, ona en yakın olan ve uygun bulunan bu e l ç i l i k olurdu » Ancak onun Ankarada g e ç ir d iğ i tra fik kazası , metin h a fıza sın ı haylice zedelemiş , yaşı da Celal Bayarın umumi k â tip liğ in i y a p tığ ı y ılla r a nazaran ile rle m iş bulunduğundan ^ önesco*da eski e n e r jis in i gösteremedi . Fakat geniş kültürünün , m ille tle ra ra s ı muaşeret kuM larına derin vukuf unun, sanat bilgi, sinin yardımıyla buradaki çalışm asını , görevi başında ölümüne kadar sürdürmesini b ild i <>

Ozansoy , 1975 y ılın ın Mart sonunda, M illiy e t ç i Cephe adı i l e tanımlanan kabinenin kurulduğu haberini duyacağı dakikalarda , Pariste ge­ ç ir d iğ i b ir k riz sonunda , hayata gözlerinijkapadı . Geçmişteki hizmetine , herkese uyguladığı in sa n cıl duygulara çok yaraşan bir k a d ir b ilir lik le hükü­ met , Munisin cenazesi iç in büyük tören te r t ip le d i . Dünyada öylesine

coşkulu b ir sevgi i l e ve minnetleVbulunduğu babası Şair Faik  li i l e ,

annesi Mühibe hanımın,Zinciriikuyudaki mezarlarının yanında toprağa v e r ild i .

0 , şimdi hem ana babasının , hem ş iir ie r in e taparcasına üstünlük verdiği. Abdu.Lhak Hamidfcin yanında , hayal e t t iğ i b ir alemin içe ris in d e bulunuyor •

(11)

-İL

Kültür ve Anılar Hâzinesi

74 yaşına kadar kalemini bırakmayan ş a ir baba (Faik  li) Edebiyatı - Cedidenin âbide sütunlarından biriydi • Hayal ve aşk aleminde söylen ebilecek ne varsa , hepsini içeren ş i i r l e r i bu sütunun âdeta süslerindendi «

Unesco nezdinde büyükelçilik yaparken görevi başında ölen

oğul ş a ir , (Munis Faik) de o ana jçadar kalbi ve kalemi i l e sanat ve edebiyat konuları i l e i ç i ç e yaşardı •

Baba oğlun b irle şik ö z e lli k le r i , ölünceyedek okumaları ve yaz­ m alarıdır . Okumaktaki y ılm a zlığ ı böylesine sürdüren güçlü b ir tutküher kula nasip olmaz , Her i k i s i , batı ve doğu kültürü i l e dolu , b ilg i hazineleriyck . Baba oğul Ozansoylar , b ilg ile rin d e n , anılarından pekm azın ı verebilecek

dünyamızdan a y r ıld ıla r . Hele Munis daha çok şey y a za b ilir , bekâr kalmanın verd iğ i zamanı , daha çok k u lla n a b ilird i .

0 , t a t l ı ve a c ı o la r a ^ b ir an ılar hâzinesine sahipti • 27 Mayıs 1960 gecesi kalbi dağlanmış , ih t i la l in en te h lik e li dakikalarım , kalbi göğ­

sünden fırlayacakm ışçasına , ta r ifin e imkân olmayan heyecan ve korku içe ris in d e yaşamış b ir İçişiydi • 0 günlerin arifesindeki, bütün o la y la rla , o günkü ve daha sonraki a n ıla rın ı eğer -vaadeünesine rağmen- yazamamış veya ya zd ık la rın ı taman- layamsmışsa Munis Faik Ozansoy’ un ölümüne b ir d eğ il , bin kere acımak gerek . . .

Referanslar

Benzer Belgeler

tışılabilen ürünü nedeniyle müze ve sanat dergileri gibi yüksek sanat kurumlan tara­ fından teşvik görmekte, ticari bir mal olma­ sı nedeniyle Yaşam gibi Sanat

TGS Genel Başkanı Oktay Kurtböke, Prof. Tütengil’ln de kanlı terörün kurbanları arası­ na katıldığını belirtmiştir. Türk basın mensuplarının

MERDİVEN Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak.... Yüzün perde perde

Bu yazıda; anamnez, fizik muayene, görüntüleme yöntemleri ve ince iğne aspiras- yon biyopsisi ile detaylı değerlendirilen ve trans-servikal yaklaşımla çıkarılan minör

40 dan fazla bestesi olan OSMAN NİHAT .AKIN,aynı zamanda,bir yazardı.özellikle spor konularında başarılı bir yazardı.Yazılarını(Ofsayt)ve(Ney¿ e d e ) takma ad-

Table 1. The relation of nasal IgE, serum IgE and prick test with the provocation test.. ment between the nasal IgE for Dp and the provocation test. Neither the prick test nor

K on­ serde musikî zevkîni bı­ rakabilip edebiyat hata­ ları araştırmasını bece- rememek, belki bu be­ nim bir noksanımdır, fa­ kat işte nedense insan için

— Allah devlete millete zeval vermesin. Ben, kendi kudretimle ne buradaki ihtimamı ve bakımı, ne de beni burada tedavileri altı­ na alan kıymetli mütehassislan