• Sonuç bulunamadı

Sosyal bilgiler öğretiminde beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun ortam tasarımının öğrencilerin akademik başarılarına ve derse yönelik tutumlarına etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sosyal bilgiler öğretiminde beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun ortam tasarımının öğrencilerin akademik başarılarına ve derse yönelik tutumlarına etkisi"

Copied!
201
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI EĞİTİM TEKNOLOJİSİ BİLİM DALI

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİNDE BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME

YAKLAŞIMINA UYGUN ORTAM TASARIMININ ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARILARINA VE DERSE YÖNELİK TUTUMLARINA ETKİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Gülşah ŞERİFOĞLU HİÇYILMAZ

Ankara HAZİRAN, 2013

(2)

TEZ RAPORU İÇİN SIRT YAZISI

Gülşah ŞERİFOĞLU HİÇYILMAZ

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİNDE BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME

YAKLAŞIMINA UYGUN ANKARA- 2013 ORTAM TASARIMININ

ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARILARINA VE DERSE YÖNELİK TUTUMLARINA ETKİSİ

(3)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI EĞİTİM TEKNOLOJİSİ BİLİM DALI

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİNDE BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME

YAKLAŞIMINA UYGUN ORTAM TASARIMININ ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARILARINA VE DERSE YÖNELİK TUTUMLARINA ETKİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Gülşah ŞERİFOĞLU HİÇYILMAZ

Danışman: Doç. Dr. Semra GÜVEN

Ankara HAZİRAN, 2013

(4)

I

JÜRİ ONAY SAYFASI

Gülşah ŞERİFOĞLU HİÇYILMAZ’ ın “Sosyal Bilgiler Öğretiminde Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımına Uygun Ortam Tasarımının Öğrencilerin Akademik Başarılarına ve Derse Yönelik Tutumlarına Etkisi” başlıklı tezi ... tarihinde, jürimiz tarafından Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan:... ... Üye (Tez Danışmanı): ... ... Üye : ... ... Üye : ... ... Üye : ... ...

(5)

II ÖNSÖZ

Bu araştırma Sosyal Bilgiler öğretiminde Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımına Uygun Ortam Tasarımının İlköğretim beşinci sınıf öğrencilerinin akademik başarıları ve ders yönelik tutumlarına etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Araştırmamın hazırlanmasında birçok kişinin desteği olmuştur. Öncelikle danışman hocam Doç. Dr. Semra Güven’e deneyimleriyle beni yönlendirdiği, gerektiğinde bilimsel ve akademik fikirler verdiği için teşekkür ederim.

Ayrıca Yrd. Doç. Dr. Şaban Çetin’e, karşılaştığım güçlükleri aşmamda yardım ettiği için teşekkürü bir borç bilirim.

“Sosyal Bilgiler Dersi Tutum Ölçeği”ni kullanmama izin veren Dr. Bünyamin Yurdakul’a teşekkür ederim.

Çalışmama destek olan TUBİTAK’a teşekkür ederim.

Öğretmenlik yaptığım Ceritmüminli İlköğretim Okulu yönetimine; uygulama yaptığım Vakıfbank Ali Gaffar Okkan İlköğretim Okulu yönetimine, öğretmenlerine ve öğrencilerine teşekkür ederim.

Bu güne gelmemi sağlayan ve beni yetiştiren aileme teşekkürlerimi sunarım. Çalışmamın her aşamasında bana yardımcı olan, desteğini esirgemeyen

sevgili eşim Murat Kemal Hiçyılmaz’a sonsuz teşekkür ederim.

(6)

III ÖZET

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİNDE BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME YAKLAŞIMINA UYGUN ORTAM TASARIMININ ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARILARINA VE DERSE YÖNELİK TUTUMLARINA

ETKİSİ

HİÇYILMAZ, ŞERİFOĞLU Gülşah Yüksek Lisans, Eğitim Teknolojileri Bilim Dalı

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Semra Güven Haziran- 2013, 201 sayfa

Bu araştırmada Sosyal Bilgiler öğretiminde beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun ortam tasarımının ilköğretim 5. sınıf öğrencilerinin akademik başarı ve derse yönelik tutumlarını belirlemek amaçlanmıştır. Ortam tasarlanırken eğitim teknolojileri kapsamındaki görsel - işitsel araçlardan, videolardan, sunumlardan önemli ölçüde yararlanılmıştır.

Araştırmada ön test son test kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Çalışma 2011- 2012 eğitim- öğretim yılında Kırıkkale İli Keskin İlçesindeki Vakıfbank Ali Gaffar Okkan İlköğretim Okulu’nda, 5. sınıflarda öğrenim gören 44 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın deney grubunu 5-A şubesindeki 22 öğrenci, kontrol grubunu 5-B şubesindeki 22 öğrenci oluşturmuştur.

Araştırmada beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun ortam tasarımının öğrencilerin akademik başarı ve derse yönelik tutumlarına etkisi incelenmektedir. Bu bağlamda uzman görüşleri alınarak ve madde analizi uygulanarak geliştirilen “Başarı

(7)

IV

Testi”, Bünyamin Yurdakul tarafından geliştirilen “Sosyal Bilgiler Dersi Tutum Ölçeği” izin alınarak ön test olarak kullanılmıştır.

Deney grubunda beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun sınıf ortamı oluşturulmuş ve beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun öğretim yöntemi kullanılmıştır. Kontrol grubundaki öğrencilerle ise sınıf ortamında ve geleneksel yöntemle ders işlenmiştir. Uygulama sonunda ön test olarak kullanılan “Başarı Testi” ve “Sosyal Bilgiler Dersi Tutum Ölçeği” son test olarak tekrar kullanılmıştır.

Araştırmada elde edilen veriler SPSS 13.0 ve ITEMAN programında analiz edilmiştir. Verilere ilişkin aritmetik ortalama, bağımlı gruplar için t- testi, bağımsız gruplar için t- testi değerleri bulunmuştur.

Araştırmadan elde edilen verilere göre, deney grubu lehine ön test ve son testler arasında başarı testi ve sosyal bilgiler dersi tutum ölçeğinde anlamlı farklılıklar görülmüştür.

Yapılan analiz sonucunda beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun ortam tasarımının ilköğretim 5. sınıf öğrencilerinin akademik başarı ve derse yönelik tutumlarını olumlu şekilde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Bu bulgular çerçevesinde eğitim öğretimin geliştirilmesi ve ileride yapılacak çalışmalara önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Beyin Temelli Öğrenme, Ortam Tasarımı, Eğitim Teknolojileri, Sosyal Bilgiler Dersi.

(8)

V ABSTRACT

THE EFFECT OF IMAGINATION ENVIRONMENT FOR BRAIN BASED LEARNING METHODS STUDENTS’ ACADEMIC ACHIEVEMENT AND ATTITUDES TOWARDS LESSON AT THE SOCIAL SCIENCE TEACHING

HİÇYILMAZ, ŞERİFOĞLU Gülşah

Master Thesis, Education Technology Depaertment Supervisor: Doç. Dr. Semra Güven

June- 2013, 201 pages

The purpose of this study to examine the effect of imagination environment at the social science instruction for brain based learning on fifth grade primary school students’ academic achievement and attitudes towards lessons. While the environment is imaginated massive utilized of the visual and audial tools, videos and power points that are part of the education technology.

In the reseach, the experimental design with the pretest- finaltest control groups was used. The study was performed in 2011- 2012 academic years of Vakıfbank Ali Gaffar Okkan Primary School on 44 students educated in 5th class in the count of Keskin in Kırıkkale.A class with 22 students comprised the experimental group and 5-B class with 22 sudents comprised the control groups.

The effect of imagination environment for brain based learning methods students’ academic achievement and attitudes towards lessons were investigated in the research. At this way, the success test which was confirgured according to the expert opinions with according to the data analyzed and social studies lesson attitude criterion

(9)

VI

was used as karşılanamaması pretest after being allowed which was configured by Bünyamin Yurdakul.

The experimental group was studied with brain based learning methods in the environment which imagined for brain based learning. The control group was studied with traditional learning metthods in classrooms. At the end of the process the success test and social studies lesson attitude criterion were used as aı finaltest again.

Attained data were analyzed by ITEMAN and SPSS 13 package program. Mean volue, independent samples t- tests, dependent samples t test were used.

According to the data obtained in the research, it is appeared that there were significant differences between the pretests and finaltest at the success test and social science attitude criterion fort he experimental group.

It is cocluded that imagination environment at the social science instruction for brain based learning methods were positive effected on fifth grade primary school students’ academic achievement and attitudes towards lessons.

With respect to this data, some suggestions are offered as regarding the education- instruction and concerning the scientific research supposed to be performed in the future.

Key Words: Brain Based Learning, Environment İmagination, Educational Technology, Social Science Lesson.

(10)

VII

İÇİNDEKİLER

Jüri Üyelerinin İmza Sayfası ...………. i

Önsöz ... ii

Özet ... iii

Abstract ... V İçindekiler Sayfası ... Vii Tablolar Listesi ... Xii Kısaltmalar Listesi ... Xiii BÖLÜM I 1. GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 3 1.3. Araştırmanın Önemi ... 4 1.4. Sınırlılıklar ... 5 1.5. Sayıltılar ... 5 1.6. Tanımlar ... 6 BÖLÜM II 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 7

(11)

VIII

2.1.1.Sosyal Bilgiler Dersi ... 8

2.1.2. Sosyal Bilgiler Dersinin Amaçları ... 9

2.1.3. Sosyal Bilgiler Dersinin İçeriği ... 10

2.2. Beyin ve Öğrenme ... 11

2.2.1. Beynin Yapısı ... 11

2.2.1.1. Beyin Hücreleri ... 11

2.2.1.2. Beynin Bölümleri ... 13

2.2.2. Öğrenme Fizyolojisi ... 15

2.2.3. Bilgiyi İşleme Modeli ... 16

2.2.4. Öğrenme ... 16

2.2.4.1. Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler ... 17

2.3. Neden Beyin Temelli Öğrenme ... 18

2.3.1. Beyin Temelli Öğrenme ... 19

2.3.1.1. Beyin Temelli Öğrenmenin Amacı ... 20

2.3.1.2. Beyin Temelli Öğrenmenin İlkeleri ... 21

2.3.1.3. Beyin Temelli Öğrenmede Önemli Kavramlar ... 24

2.3.1.4. Beyin Temelli Öğrenmede Süreçler ... 28

2.3.1.5. Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımında Kullanılabilecek Yöntem ve Stratejiler ... 29

2.3.1.6. Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımına Uygun Eğitim Öğretim Sürecinin Planlanmasındaki 7 Aşama ... 31 2.4. Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımına Uygun Ortamlar ... 32

2.4.1. Eğitim Ortam İlişkisi ... 33

2.4.2. Eğitim Teknolojileri ... 33

2.4.2.1. Eğitim Teknolojisi ve Materyaller ... 34

2.4.3. Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımına Uygun Öğrenme Ortamı ... 35

2.4.4. Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımına Uygun Eğitim Öğretim Sürecinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar ... 38 2.5. İlgili Araştırmalar ... 42

(12)

IX BÖLÜM III 3. YÖNTEM ... 49 3.1. Araştırmanın Modeli ... 49 3.2. Çalışma Grubu ... 50 3.3. Verilerin Toplanması ... 50

3.3.1. Veri Toplama Araçları ... 51

3.3.1.1. Başarı Testi ... 51

3.3.1.2. Sosyal Bilgiler Dersi Tutum Ölçeği ... 53

3.3.2. Deneysel İşlem Basamakları ... 56

3.3.2.1. Deneysel İşlem Öncesi Süreç ... 54

3.3.2.2. Deneysel İşlem Süreci ... 55

3.3.2.3. Deneysel İşlem Sonrası Süreç ... 64

3.4. Verilerin Analizi ... 65

BÖLÜM IV 4. BULGULAR VE YORUMLAR... 66

4.1. Verilerin Analizinden Elde Edilen Bulgular ... 66

4.1.1. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ön Test Başarı Puanlarından Elde Edilen Bulgular ... 67

4.1.2. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ön Test Tutum Puanlarından Elde Edilen Bulgular ... 68

4.1.3. Deney Grubu Öğrencilerinin Ön Test ve Son Test Başarı Puanlarından Elde Edilen Bulgular ... 69

4.1.4. Deney Grubu Öğrencilerinin Ön Test ve Son Test Tutum Puanlarından Elde Edilen Bulgular ... 71

4.1.5. Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ön Test ve Son Test Başarı Puanlarından Elde Edilen Bulgular... 72

4.1.6. Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ön Test ve Son Test Tutum Puanlarından Elde Edilen Bulgular ... 73

(13)

X

4.1.7. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Son Test Başarı

Puanlarından Elde Edilen Bulgular ... 74

4.1.8. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Son Test Tutum Puanlarından Elde Edilen Bulgular ... 75

BÖLÜM V 5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 76

KAYNAKÇA ... 80

EKLER ... 84

EK 1. Uygulama İzin Yazısı ... 85

EK 2. Tutum Ölçeğinin Kullanılmasına Dair İzin Belgesi ... 86

EK 3. Sosyal Bilgiler Dersi Kazanım Tablosu ... 87

EK 4. Belirtke Tablosu ... 88

EK 5. Başarı Testi ... 89

EK 6. Başarı Testi Sorularının Kazanımlara Dağılımı Tablosu ... 100

EK 7. Sosyal Bilgiler Dersi Tutum Ölçeği ... 101

EK 8. 2011- 2012 Eğitim Öğretim Yılı 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Beyin Temelli Öğrenmeye Uygun Ders Planı Temel Hatları.... 103

EK 9. 2011- 2012 Eğitim Öğretim Yılı 5. Sınıflar Sosyal Bilgiler Ders Planları ... 106

EK 10. Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımına Uygun Sosyal Bilgiler Öğretiminde Kullanılan Çalışma Kağıtları ... 142

EK 11. 2011- 2012 Eğitim Öğretim Yılı Sosyal Bilgiler Dersi 5. Sınıflar İçin Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımında Kullanılan Değerlendirme Formları ... 164 EK 12. Çalışma Kağıtları ve Kazanımlar Arasındaki İlişki ... 167

EK 13. 2011- 2012 Eğitim Öğretim Yılı Sosyal Bilgiler Dersi 5. Sınıflar İçin Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımında Kullanılan Posterler ... 168 EK 14. Öğrenci Çalışmalarından Örnekler ... 173 EK 15. 2011- 2012 Eğitim Öğretim Yılı Sosyal Bilgiler Dersi 5.

Sınıflar İçin Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımında

Kullanılan Fotoğraf Örnekleri ...

180 EK 16. 2011- 2012 Eğitim Öğretim Yılı Sosyal Bilgiler Dersi 5.

Sınıflar İçin Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımında

Kullanıldığı Pilot Uygulama Sınıfından Örnekler ...

(14)

XI

EK 17. 2012 Eğitim Öğretim Yılı Sosyal Bilgiler Dersi 5. Sınıflar İçin Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımında

Kullanıldığı Uygulama Sınıfından Örnekler ...

(15)

XII

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Ön Test Son Test Kontrol Gruplu Seçkisiz Desenin Simgesel

Görünümü ... 50 Tablo 2. Deneysel Çalışmada Kullanılan Ölçme Araçları ve Ölçtükleri

Değişkenler ... 51 Tablo 3. Başarı Testi Maddelerine İlişkin Değerlerin Dağılımı ... 52 Tablo 4. Shapiro- Wilk Testi Sonuçları ... 67 Tablo 5. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ön Test Başarı Puanlarına

İlişkin T- Testi Sonucu ... 68 Tablo 6. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ön Test Tutum Puanlarına

İlişkin T- Testi Sonucu ... 69 Tablo 7. Deney Grubu Öğrencilerinin Ön Test ve Son Test Başarı Puanlarına

İlişkin T- Testi Sonucu ... 70 Tablo 8. Deney Grubu Öğrencilerinin Ön Test ve Son Test Tutum Puanlarına

İlişkin T- Testi Sonucu ... 71 Tablo 9. Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ön Test ve Son Test Başarı Puanlarına

İlişkin T- Testi Sonucu ... 72 Tablo 10. Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ön Test ve Son Test Tutum Puanlarına

İlişkin T- Testi Sonucu ... 73 Tablo 11. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Son Test Başarı Puanlarına

İlişkin T- Testi Sonucu ... 74 Tablo 12. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Son Test Tutum Puanlarına

(16)

XIII

KISALTMALAR LİSTESİ

SPSS Statistical Package For Social Sciences ITEMAN

X

Item and Test Analysis Program Ortalama Değer

Ss Standart Sapma

N Örnekleme Katılan Kişi Sayısı

sd Serbestlik Derecesi

p Anlamlılık Derecesi

KR Güvenirlik Katsayısı

s. Sayfa Numarası

(17)

BÖLÜM I GİRİŞ

Bu bölümde, problem durumu, araştırmanın amacı, araştırmanın önemi, sınırlılıklar, varsayımlar ve tanımlara yer verilmiştir.

1.1.Problem Durumu

İnsanlar sosyal varlıklardır. Her insan hem kişisel hem de sosyal yönden tatmin olmak durumundadır. Bu nedenle bireylerin kendilerini tanımaya ve içinde yaşadıkları toplumun özelliklerini bilmelerine ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyacı giderme görevini ailelerden sonra okullar üstlenmiştir. Okullar bu rolü eğitim ve öğretim programlarında uygulayarak gerçekleştirmektedir.

Okullarda bireylere içinde yaşadıkları toplumu tanıtan ders, ilköğretim 1-2-3. sınıflarda Hayat Bilgisi dersi ile başlar, 4-5-6-7. sınıflarda Sosyal Bilgiler dersi ile devam eder. Sosyal bilgiler dersi birden çok disiplini bir arada bulundurur. Öğrencilerin yaşları ilerledikçe bu disiplinler daha ayrıntılı verilmek için Tarih dersi, Coğrafya dersi, Vatandaşlık Bilgisi dersi, Felsefe dersi, Sosyoloji dersi gibi dallara ayrılır.

Sosyal Bilgiler dersi, kısa bir zaman öncesine kadar bilgilerin ezberlenerek işlendiği bir ders olarak görülüyordu. Ancak gelişen teknoloji ile birlikte bilgiler hızlı bir şekilde artmaya başladı. Yeni bilgilerin hepsinin öğrenilmesinin mümkün olmadığı görüldü. Artık yeni bilgileri seçerek kullanan, bilgiyi ezberlemek yerine anlamlandıran, kritik ve eleştirel düşünme becerilerine sahip, kendini ifade edebilen bireylere ihtiyaç olduğu fark edildi. Bu durum eğitim anlayışının değişmesine neden oldu.

Yeni eğitim anlayışına göre bireylerde aranan özelliklerin kazandırılması ve değişen toplumun tanıtılması Sosyal Bilgiler dersinde gerçekleşmektedir. Bu durum Sosyal Bilgiler dersinin önemini arttırmıştır.

(18)

Sosyal Bilgiler dersinin gereklerini yerine getirebilmek için çağın getirdiği yeni eğitim anlayışlarının derslerde kullanılması gerekmektedir. Bunlardan biri de beyin temelli öğrenmedir.

Beyin temelli öğrenme beynin doğal olarak nasıl en iyi öğrendiğini belli ilkelere ve düzene koyan yeni bir öğrenme paradigması ve yaklaşımıdır (Duman, 2009: 18).Beyin temelli öğrenme bilginin ezberlenmesi değil, anlamlandırılması ile ilgilenir, bireylerin farklılıklarını önemser. Bireye eleştirel düşünme, kritik düşünme, problem çözme gibi becerileri kazandırır ve bu becerileri günlük yaşamlarında da kullanmalarını sağlar. Beyin temelli öğrenme için öğrencinin bilgileri edinmesi, kendi için gerekli olan bilgileri seçmesi ve edindiği bilgileri gerektiğinde kullanması önemlidir.

Beyin temelli öğrenme, beyninin hangi yarı küresini kullanırsa kullansın, hangi zekâ türüne sahip olursa olsun, her öğrenciye farklılıklarını dikkate alarak ulaşmayı hedefler. Beyin temelli öğrenme öğrencilerin ders boyunca sadece hedefi değil, ortamdaki her nesne, hareket, renk gibi herhangi bir durumdan etkilenerek öğrendiklerini örgütleme yoluna gittiklerini savunur. Bundan dolayı beyin temelli öğrenmede bu niteliklerin kazandırılması ve öğrenimin en verimli şekilde gerçekleştirilmesi için öğrenme ortamı da özel bir anlam taşır. Bu nedenle öğrenciye istediği bilgiye ulaşma ve seçme imkânı veren teknolojiden, farklı duyulara hitap eden, konuları somutlaştırarak öğrenmeyi kolaylaştıran ve kalıcı hale getiren öğretim materyallerden kısaca öğretim ve öğrenim sürecinde bunların hepsini içine alan eğitim teknolojilerinden büyük ölçüde yararlanır.

Eğitim teknolojisi, geniş anlamıyla, öğretme ve öğrenmeyi teşvik etmek, kolaylaştırmak ve öğrenciyi güdülemek amacını güden araç- gereçler ile belirli öğretme- öğrenme sistemlerine göre hazırlanmış programların denenmesi ve geliştirilmesine ilişkin tüm süreç, tasarım ve yöntemleri kapsar (Koşar, 2002: 6).

Eğitim teknolojilerinin esas amacı, öğrenmeyi kolaylaştırmaktır. Bu beyin temelli öğrenmene yaklaşımının da amacıdır ve beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun ortamlar tasarlanırken eğitim teknolojilerinden elde edinilen bilgiler ve ürünler kullanılır.

(19)

1.2.Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın genel amacı; İlköğretim 5. sınıf Sosyal Bilgiler Dersi “Ürettiklerimiz” ünitesinde Beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun ortam tasarımının öğrencilerin akademik başarı ve derse yönelik tutumlarına etkisini incelemektir.

Bu genel amaç doğrultusunda aşağıdaki alt problemlere cevap aranmıştır:

1. Beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun tasarlanmış ortamlarda öğrenim gören öğrenciler ile geleneksel sınıf ortamlarında öğrenim gören öğrencilerin başarıya ilişkin ön test puanları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

2.Beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun tasarlanmış ortamlarda öğrenim gören öğrenciler ile geleneksel sınıf ortamlarında öğrenim gören öğrencilerin tutuma yönelik ön test puanları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

3. Beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun tasarlanmış ortamlarda öğrenim gören öğrencilerin başarıya ilişkin ön test- son test puanları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

4.Beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun tasarlanmış ortamlarda öğrenim gören öğrencilerin tutuma yönelik ön test- son test puanları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

5. Geleneksel sınıf ortamlarında öğrenim gören öğrencilerin başarıya ilişkin ön test- son test puanları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

6. Geleneksel sınıf ortamlarında öğrenim gören öğrencilerin tutuma yönelik ön test- son test puanları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

7. Beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun tasarlanmış ortamlarda öğrenim gören öğrenciler ile geleneksel sınıf ortamlarında öğrenim gören öğrencilerin başarıya ilişkin son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

8. Beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun tasarlanmış ortamlarda öğrenim gören öğrenciler ile geleneksel sınıf ortamlarında öğrenim gören öğrencilerin tutuma yönelik son test puanları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

(20)

1.3. Araştırmanın Önemi

Çağımız, gelişen teknolojiyle birlikte her geçen gün yeni bilgilerin eklendiği, sürekli gelişmenin yaşandığı bir dönemdir. İnsan da gelişen bu teknolojiye ayak uydurarak her geçen gün bilgilerine yenilerini eklemektedir. Her geçen gün yeni bilgilerin eklenmesi öğrenme ile ilgili beklentilerin değişmesine yol açmıştır.

Hem kendi başına bir birey olan insan hem de toplumun bir parçası olan insan, hem bireysel ihtiyaçlarını karşılamayı hem de topluma uyum sağlamayı öğrenmek durumundadır. Bu görevi üstlenen temel nokta eğitimdir. Bu nedenle insanın hem bireysel hem toplumsal ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışan sosyal bilgiler dersi öğreneni merkeze alan, bilgileri ezbere bilgi olmaktan çıkarıp içselleştirilmesine olanak sağlayan yeni yaklaşımlarla işlenmeye çalışılmaktadır.

Öğrenme beyinde gerçekleşir. Bu nedenle beynin öğrenme fizyolojisine uygun öğretim yapmak öğrenen açısından daha az zaman ve emek harcayıp, daha eğlenceli, kalıcı ve içselleştirilebilen bilgiler edinilmesine olanak sağlayacaktır. Bu düşünceyle birlikte nöroloji, psikoloji, tıp ve eğitim alanlarında yaşanan gelişmeler ışığında “Beyin Temelli Öğrenme” adı altında yeni bir yaklaşım ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşım öğreneni merkeze alır, onun duyuşsal, bilişsel ve psikomotor becerilerini değerlendirir, öğrenme için uygun fiziksel ortamların tasarımlanmasını ve eğitim teknolojileri çıktılarından da faydalanarak öğretimin bireyselleştirilmesini amaçlar.

Bireylerde aranan özelliklerin değişmesi toplumlarda aranan özellikler de değiştirmiştir. Bu değişimlerin aktarılacağı en iyi ortamlar okullar ve okullarda da sosyal bilgiler dersidir. Beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun olarak işlenen sosyal bilgiler dersi ile birey kişisel ve toplumsal gelişmelerin gereklerini yerine getirmede yeterli olacaktır. Bunun nedeni hem sosyal bilgiler dersinin amaçlarından birinin bireyi kişisel ve toplumsal yönden geliştirmek olması, hem de beyin temelli öğrenme yaklaşımının insana günümüzün aranan niteliklerinden olan öğrenmeyi öğrenen, eleştirel ve yansıtıcı düşünebilen, istediği bilgiye ulaşıp içselleştirebilen bireylere ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçlar beyin temelli öğrenme yaklaşımının kazandıracağı özelliklerle tamamen uyuşmaktadır.

Beyin temelli öğrenme hakkında yurt dışında çok fazla araştırma yapılmasına rağmen ülkemizde sadece son zamanlarda bu yaklaşımla ilgili çalışmalar yapılmaya

(21)

başlanmıştır. Ülkemizde yapılan çalışmaların çoğu ilköğretim ikinci kademe öğrencileri üzerinde ve genellikle Fen ve Teknoloji derslerinde yapılmıştır. Sosyal Bilgiler dersi daha çok ezberlenerek yapılan bir ders olarak görülmektedir. Ancak, Sosyal Bilgiler dersi okul ortamında öğrencilerin öğrenmekte, öğretmenlerin ise öğretmekte zorlandıkları derslerin başındadır. Bu zorluk sayısal derslerin zorluğu gibi toplum tarafından bilinmese de öğretmen ve öğrenci görüşleri alındığında ortaya çıkmaktadır. Bu durum Sosyal Bilgiler öğretiminde yetersizlikler yaşandığı göstermektedir. Bu yüzden Sosyal Bilgiler dersinin öğretiminin daha etkin hale getirilmesi için yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Beyin Temelli Öğrenme yaklaşımı bu yaklaşımlardan sadece biridir. Bu çalışma ülkemizdeki beyin temelli öğrenme yaklaşımı hakkında yapılan araştırmalara katkıda bulunması nedeniyle önemlidir. Ayrıca bu yaklaşımın hem Sosyal Bilgiler dersi hem de I. kademe öğrencileri için yapılan araştırma yetersizliğini kapatması açısından önem arz etmektedir.

1.4.Sınırlılıklar Bu araştırma;

1. Kırıkkale İli Keskin İlçesi Vakıfbank Ali Gaffar Okkan İlköğretim Okulu’nda yerine Kırıkkale İli Keskin İlçesi’ndeki Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir devlet okulunda iki tane 5. şubesinde öğrenim gören toplam 44 öğrenci ile,

2. 2011- 2012 eğitim öğretim yılı, 1. dönemindeki 5 haftalık uygulama süresi ile,

3. İlköğretim 5. sınıf Sosyal Bilgiler dersi “Ürettiklerimiz” adlı 4. ünite ile sınırlıdır.

1.5.Sayıltılar

Bu araştırmada;

1. Deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin tutum ölçeğini ve başarı testini içtenlikle ve ciddiye alarak cevaplandırdıkları,

(22)

2. Kontrol edilemeyen değişkenlerin deney ve kontrol gruplarındaki öğrencileri aynı derecede etkilediği,

3. Başarı testi konusunda görüşleri alınan uzmanların kanılarının yeterli olduğu varsayılmıştır.

1.6.Tanımlar

Beyin Temelli Öğrenme: “Beyin temelli öğrenme, anlamlı öğrenme için beynin kurallarının kabul edilmesini ve öğretimin zihindeki bu kurallarla örgütlenmesini içerir (Caine and Caine,2002: 4).

Ortam Tasarımı: “...Eğitim ortamlarında gerekli ortamların çeşitli kaynaklardan sağlanması yoluna gidilmesi büyük önem taşımaktadır” (Alkan, 2005: 119). Bu nedenle ortam tasarımı eğitim ortamının uygun şekilde düzenlenmesidir.

Eğitim Teknolojisi:“...Öğrenme- öğretme süreçlerinin tasarımlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve geliştirilmesi işidir” (Alkan, 2005: 13).

Geleneksel Öğretim Yöntemi: Öğretmenin yönetici olduğu, ders kitabına bağlı kalınarak işlenen öğretim yöntemidir.

Sosyal Bilgiler Dersi: “...Sosyal bilgileri, sosyal ve insanla ilgili diğer tüm bilimlerin içerik ve yöntemlerinden yararlanarak, insanın fiziksel ve sosyal çevresiyle etkileşimini zaman boyutu içinde disiplinler arası bir yaklaşımla ele alan ve küreselleşen bir dünyada yaşamla ilgili temel demokratik değerlerle donatılmış, düşünen ve becerili demokratik vatandaşlar yetiştirmeyi amaçlayan bir çalışma alanı olarak tanımlayabiliriz” (Ertürk ve Dilek, 2005: 19).

Tutum: Tutum kavramı genel olarak bireyin çevresindeki herhangi bir olgu veya nesneye ilişkin sahip olduğu tepki eğilimini ifade eder (İnceoğlu, 2004: 13).

Akademik Başarı: Öğrencilerin bir ders hakkında öğrendikleri, o derse yönelik akademik başarısını gösterir.

(23)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Bu bölüm genel olarak Sosyal Bilim olarak Sosyal Bilgiler, beyin ve öğrenme, neden beyin temelli öğrenme, beyin temelli öğrenme yaklaşımına uygun ortamlar ve ilgili araştırmalar ana başlıklarından oluşmuştur.

Bölümlerde sosyal bilgiler dersi tanıtılmış, beyin ve öğrenme arasındaki ilişki anlatılmış, beyin temelli öğrenme hakkında bilgi verilmiş, beyin temelli öğrenmeye uygun olan ortamların tasarlanması, eğitim teknolojileri ile ortam tasarımı arasındaki ilişki aktarılmış, son olarak konu ile ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında yapılmış olan araştırmalara yer verilmiştir.

2.1. Sosyal Bilim Olarak Sosyal Bilgiler

“Sosyal bilimler, insan tarafından üretilen gerçekle kanıtlamaya dayalı bağ kurma süreci ve bu sürecin sonunda elde edilen dirik bilgiler olarak tanımlanabilir” (Sönmez, 2005: 454). Bu tanımda sosyal bilimlerin insanlara ait gerçekle uğraştığı vurgulanmıştır.

“Sosyal Bilgiler, toplumsal gerçekle kanıtlamaya dayalı bağ kurma süreci ve bunun sonunda elde edilen dirik bilgiler olarak tanımlanabilir” (Sönmez, 2005: 455). Bu tanımda sosyal bilgilerin toplumsal gerçeklerle uğraştığı vurgulanmıştır.

Sosyal bilimler ve sosyal bilgiler çoğu zaman birbirinin yerine kullanılmaktadır. Aslında bu ikisi birbiriyle ilişkili olduğu halde farklı kavramlardır. Bu durumu Tay ve Öcal (2011) şu şekilde açıklamıştır: “Sosyal bilgiler bir ders adıdır yani müfredat programıdır, bir çalışma alanıdır; sosyal bilimler ise bir disiplinler topluluğudur” (s.10).

(24)

Sosyal bilgiler birden çok disiplini bir arada tutar. Bunlardan biri de sosyal bilimlerdir. Ertürk ve Dilek, (2005: 26) sosyal bilgilerin bilgi temelinin büyük bir kısmını sosyal bilimler oluşturduğunu belirtmiştir.

Sosyal bilgiler ile sosyal bilimler arasında sıkı bir bağ vardır. Sosyal bilgiler, öğrencilere verilecek bilgilerin içeriğini belirlemede sosyal bilimlerden yararlanırken; sosyal bilimler de ilköğretim öğrencilerine sosyal bilgiler aracılığı ile kazandırılmaktadır (Tay ve Öcal, 2011: 10).

Kısaca sosyal bilgiler öğretim amacıyla sosyal bilimlerden seçilmiş, basitleştirilmiş ve düzenlenmiş konular ve bilgiler bütünüdür diyebiliriz (Turan, Sünbül ve Akdağ, 2009: 4).

Bu tanımlardan yola çıkarak sosyal bilimler farklı disiplinleri de içine alan bir bilimsel alan iken, sosyal bilgiler de farklı disiplinleri içine alan bir ilköğretim dersi olarak tanımlayabiliriz.

2.1.1. Sosyal Bilgiler Dersi

Sosyal bilgilerin genel tanımı yıllar boyunca tam olarak yapılamamıştır. Bunun nedeni sosyal bilgilerin içerik olarak çok geniş bir yelpazeye sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden sosyal bilimciler kendi bakış açılarına göre tanımlama yapmışlardır.

“Sosyal bilgiler, sosyal bilimler disiplinlerinden ilköğretim dönemi çocuklarının seviyesine uygun olarak seçilmiş bilgilerin, disiplinler arası bir yaklaşımla verildiği bir müfredat programıdır” (Tay ve Öcal, 2011: 10).

Toplumun sosyal bilgiler öğretimi açısından önemi bireyin ya da öğrencinin içinde yaşadığı toplumun ihtiyaçlarına sosyalleşmesini (uyumunu) sağlamaktır. Sosyalleşme açısından sosyal bilgiler de toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olmalıdır (Turan ve diğerleri, 2009: 5).

...Sosyal bilgileri, sosyal ve insanla ilgili diğer tüm bilimlerin içerik ve yöntemlerinden yararlanarak, insanın fiziksel ve sosyal çevresiyle etkileşimini zaman boyutu içinde disiplinler arası bir yaklaşımla ele alan ve küreselleşen bir dünyada yaşamla ilgili temel demokratik değerlerle donatılmış, düşünen ve becerili demokratik vatandaşlar yetiştirmeyi

(25)

amaçlayan bir çalışma alanı olarak tanımlayabiliriz (Ertürk ve Dilek, 2005: 19).

Genel tanım olarak sosyal bilgiler etkili vatandaş olabilmek adına sosyal ve beşeri bilimlerin ortaklaşa oluşturdukları bir bilim dalı olarak tanımlanmıştır. Sosyal bilgilerde öğrencinin elde ettiği bilgilere dayanarak sorunlara çözüm bulabilmeleri ve bu becerileri gerçek hayatta kullanabilmeleri amaçlanmaktadır. Kısacası sosyal bilgiler, bireyi hayata hazırlayan bir derstir.

2.1.2. Sosyal Bilgiler Dersinin Amaçları

Sosyal bilgiler dersinin, bireylere kişisel becerilerin yanında toplumsal becerilerin de kazandırılması amaçlanır.

Son zamanlarda bütün sosyal bilgiler eğitimcileri sosyal bilgilerin amacının genç insanları sahip oldukları bilgi, değerler ve yeteneklerini toplumda aktif olarak kullanmalarını sağlamak... olduğu konusunda uzlaşmışlardır (Ross, 2001: 313).

Sosyalbilgiler yönergelerinin en büyük amacı çocuklara kart ve grafikleri bloklama ve yorumlama, bilgisayar kullanma, anlamlı kompozisyon raporları yazma, zaman çizelgesi oluşturma, harita okuma, model oluşturma, referans kitaplardan ana hatlar oluşturma, görüşme ayarlama, duvar resmi yapma, etnik dansların adımlarını öğrenme, test kitaplarını kavrama, hipotez deneme gibi özel yetenekleri kazanmalarında yardım etmektir (Maxim, 2003: 182). Burada Maksim sosyal bilgiler dersinin kazandırdığı bireysel beceriler üzerinde durmaktadır.

Sosyal bilgiler yaşamın sosyal boyutuyla ilgili bilgileri disiplinlerarası bir yaklaşımla birleştirerek, etkin, demokratik vatandaşlar yetiştirme amacıyla oluşturulmuş bir derstir (Ertürk ve Dilek, 2005: 49). Burada sosyal bilgilerin etkili vatandaş yetiştirme amaçlarına değinilmiştir.

Sosyal bilgiler bireyi topluma hazırlayan, toplum içinde de birey olarak kalabilmesini sağlayan özelliklerin verildiği bir derstir.

(26)

2.1.3. Sosyal Bilgiler Dersinin İçeriği

Sosyal bilgiler dersi birden çok alanla iç içe girmiş bir derstir. Bu nedenle sosyal bilgiler zengin bir içeriği sahiptir.

İnsanın olduğu her yerde sosyal bilim olarak incelenebilecek konu toplulukları vardır. Bu kapsamda soysal bilimler içerisinde sayılabilecek disiplinlerden bazıları: antropoloji, iletişim bilimleri, ekonomi, eğitim, coğrafya, tarih, uluslar arası ilişkiler, dil bilimi, din bilimleri, siyaset bilimi, psikoloji, sosyoloji, müzikoloji, hukuk ve suç bilimleridir (Tay ve Öcal, 2011: 2-3).... “Sosyal bilgiler, disiplinler arası bir disiplin olarak ele alınabilir; çünkü toplumsal yaşamı düzenleyen tüm ilke ve genellemeler, bu alanın konusu olabilir” (Sönmez, 2005: 456).

Sosyal bilgiler müfredatının içeriği genel olarak on temada düzenlenebilir (Maxim, 2003: 28-29):

Kültür

Zaman, süreç ve değişim İnsanlar, yerler, çevreler Bireysel gelişim ve kişilik Bireyseller, gruplar ve kurumlar

Güç, otorite ve yönetim Üretim, dağıtım ve tüketim Bilim, teknoloji ve toplum

Küresel bağlantılar

Yurttaşlık bilgileri ve uygulamaları

Sosyal bilgiler, içeriğini amaçlarına uygun olarak diğer derslerden farklı bir biçimde yapılandırılmaktadır. Bu yapılandırmanın boyutlarını şu iki kavram özetlemektedir: disiplinler arası ve bütünleşme (entegrasyon) (Öztürk, 2007: 33). Sosyal bilgiler dersinde bir konu birden fazla alandan oluşabilir; sosyal bilgiler bu alanları bütünleştirerek tek biçimde aktarılmasına yardım eder.

(27)

2.2. Beyin ve Öğrenme

Öğrenmeden sorumlu olan organımız beyindir. Bu nedenle söz konusu öğrenme olduğunda ilk olarak beynin tanınması gerekmektedir.

2.2.1. Beynin Yapısı

İnsan beyni oldukça karmaşık, aynı zamanda hemen uyum sağlayabilme özelliğe sahip inanılmaz bir organdır. Tüm vücudun tepkilerini yöneten, bilgileri alıp gerektiğinde kullanan, hayatta kalmamız için gerekli problemlere çözüm üreten önemli bir parçadır.

İnsanda bulunan yüz trilyon hücrenin yaklaşık yüz milyarı beyindedir. Yetişkin bir insanın beyni yaklaşık 1300- 1400g ağırlığındadır. Beynin büyük bir kısmı (%78) sudan oluşmaktadır. %80’i su, %10’unu yağ ve %8’i proteindir (Jensen, 1998: 8). Beyin vücudun yaklaşık %2’ si kadar bir ağırlığa sahiptir (Selçuk, Kayılı ve Okut, 2004: 13). Beyin vücudun sadece %2-%3 gibi bir ağırlığına sahip olsa da, vücut enerjisinin %20- %25’ini tek başına kullanır (Sprenger, 1999:31).

“Doğumda yetişkin bir insanın beşte biri kadar büyüklüğe sahip olan beyin, ileriki yaşlarda nöronların büyümesi ve akson, dentrit ve sinapsların sayısının artması ile büyümektedir” (Keleş ve Çepni, 2006: 68).

Beyin de bir organ olmasına rağmen, bu kadar önemli olmasının nedeni, sinir hücrelerinin hepsinin buraya bağlı olarak çalışmasıdır.

2.2.1.1. Beyin Hücreleri

Beyinde çok çeşitli hücreler bulunmaktadır. Duman (2007) öğrenmeyi içeren beyin hücrelerinin nöronlar ve glial hücrelerinin olduğunu belirtmiştir (s. 64).

“Nöronlar inanılmazdırlar, ancak zihinsel işleyişi tek başlarına yapamazlar. Her nöron, kendilerine besin taşıyan glia adı verilen hücrelerle desteklenirler” (Given, 2002: 5).

(28)

Glial hücrelerinin görevi kan- beyin engelinin oluşumunu, besinlerin transferini ve bağışıklık sisteminin düzenlenmesini sağlamaktır. Bu hücreler ayrıca ölmüş hücreleri ortadan kaldırır ve vücudun dayanıklılığını artıran yapıya destek sağlarlar (Jensen, 1998: 11)

Glialar sayıca nöronlardan daha fazladır ancak en çok araştırma yapılan sinir hücreleri nöronlardır.

Beynin hem farklı bölgeleri arasında hem de söz konusu bölgelerin içinde bilgi taşıma işini nöronlar gerçekleştirirler (Gegenfurtner, 2005: 20). Nöron hücrelerinin öğrenmede aldıkları rol, bilginin aktarılmasıdır. Yani nöron hücreleri bir bilginin kaynağı veya bir bilgi için karar verilecek yorum yapacak bir bölge değil, sadece alınan bilginin iletilmesini sağlamakla görevli yapılardır.

Her nöron temel olarak şu yapıya sahiptir: Dentrit adı verilen giriş bölgesi, hücre gövdesi ve akson adı verilen çıkış bölgesi (Gegenfurtner,2005: 20). Uzun nöron gövdelerine akson, aksonlardan çıkan kısa ayak gibi yapılara dendrit denir.

Aksonlar, diğer hücrelerin dentritlerine bağlanan bacağa benzer ince uzantılardır. Aksonların çoğu sadece dentritlere bağlanır, dentritlerse olağan durumlarda birbirine bağlanmazlar. Nöronlar yalnızca bilginin akışını sağlarlar, tek başlarına bilgi alıcısı ya da bağlantının sonlandığı yer değildirler(Jensen, 1998: 12).

“Tipik bir beyinde yaklaşık olarak on milyon nöron, ve her nöronun diğer nöronla yüz milyon sinaptik bağlantısı vardır” (Weiss, 2000: 21). “Bağlantı sayısının bu denli çok olmasına karşın, bu yine de tüm nöronların birbiriyle iletişim içinde oldukları anlamına gelmemektedir. 1 mm³’ lük bir alandaki nöronların biri, aynı alan içindeki diğer nöronların yalnızca %3’üyle bir sinaps aracılığıyla iletişim halindedir” (Gegenfurtner, 2005: 25).

Sonuç olarak her nöron, bir nöronun bitişi ( akson) ve diğer nöronun başlangıcı (dentrit) arasında yerleşmiş sinaps adı verilen ufacık boşluklarla bağlantılıdır (Given, 2002: 4).Bir nöron hücresi bilgiyi kendi içinde fiziksel, hücreler arasında kimyasal yollarla bilginin iletilmesinden sorumludur.

(29)

2.2.1.2. Beynin Bölümleri

Sprenger (1999: 34), beynin anatomik yapısını iç beyin, orta beyin ve dış bölüm olmak üzere üç bölümde incelemiştir:

İç beyin: Beyincikten oluşur ve beynin aşağı ve gövde kısmındadır (Sprenger, 1999: 34). İç beyin bazı kaynaklarda beyin sapı olarak da adlandırılabilmektedir.

Beyinciğin en önemli özelliği işlevleri vücudun duruşunun ve dengesinin ayarlanmasının, dengenin sağlanması ve kas hareketlerinin zamanlamasının ayarlanmasıdır (Selçuk ve diğerleri, 2004: 16).

Orta beyin: Hacim olarak beynin yaklaşık %20’sini oluşturur (Duman, 2009: 129).Beyinciğin üstünde çok küçük bir alanı kaplar, göz hareketlerini ve insanların boğazlarını kontrol eder (Sprenger, 1999: 36). Duygular, uyuma, dikkat, vücut düzeni, hormonlar, cinsellik, koku alma ve beyin kimyasallarının çoğunun üretimi bu bölgenin sorumluluğundadır (Akt: Jensen, 1998: 9).

Beynin ortasındaki alanda beyin çıkıntısı (hipokampüs), ara beynin orta bölümü talamus, hipotalamus ve badem biçimindeki amigdala bulunmaktadır (Jensen, 1998: 9).

Sprenger (1999) bu yapıları şöyle açıklamıştır: “talamus, dış dünyadan gelen bilgileri sıralar; hipotalamus, vücuttan gelen bilgileri sıralar; pineal gland, hormon salgılayarak uykuyu düzenler; hipokampüs, beynin öğreneceği bilgileri sınıflandırır ve dosyalar; amigdala, duyguları sınıflandırır ve dosyalar; cerebrum, beyni sağ ve sol lob olmak üzere ikiye böler”(s. 37).

Öğrenmedeki en kritik öneme sahip yapılar, hipokampüs ve amigdaladır (Sprenger, 1999: 37). Amiglada duygulardan, hipokampüs ise öğrenmeden sorumlu olan limbik sistemin parçalarıdır (Duman, 2009: 130).

Dış beyin: Dış beyin dört bölümden oluşur. Selçuk ve diğerleri (2004: 17), dış beyni Sağ yarım küre, Sol yarım küre, Karpus Kollasum ve Korteks olarak adlandırmışlardır.

Sağ ve Sol Yarım Küreler:

Beynimizin dışındaki kabuk sağ yarım küre ve sol yarım küre olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Her lobun çalışma ve bilgiyi işleme özellikleri farklıdır.

(30)

Sol lob analiz yapabilirken, parçalarla işlem görürken, sağ lob bütünle işlem görür. Sol lob lisan konuşmaya dikkatini verirken, sağ beyin ana dile dikkatini verir. Müziğin analizi sol lobda olurken, müzikten hoşlanma sağ beyinde olur (Sprenger, 1999: 41).

İnsanların yaşamlarını kaliteli bir biçimde sürdürebilmeleri için beynin her iki yarım küresini de uyumlu bir şekilde kullanmaları önemlidir. Bu önemi Sprenger (1999: 41) “Sol beyinli veya sağ beyinli insan yoktur. Her birimiz tüm beynimizi kullanırız” şekliyle ifade etmektedir.

Yarım kürenin biri değerinden daha üstün değildir. Her ikisine de gereksinimimiz vardır. Öğrenciler ders dinlerken beynin sol yarı küresini kullanmakla birlikte, gördüklerini de kullanarak bilgiyi anlamlandırmaktadır. Yani beyninin sağ yarı küresini, akıl gözünü de kullanmaktadır (Ertürk ve Dilek, 2005: 114).

Özellikle karmaşık sorunların çözümünde, geniş ve uzun vadeli olabilecek kararlarda sağlıklı sonuçlara ulaşabilmek için, beynin her iki yanının işbirliği içinde çalışması şarttır (Demir, 2005: 36). Beynin her iki yarım küresinin kullanılabilmesi sadece sorunların çözümü için gerekli değil aynı zamanda öğrenmenin kalıcı olması için de gereklidir.

Öğrenilen bilgilerin, geçici bir ezber olarak kalmayıp kalıcı hafızada dosyalanması ve ömür boyu kullanılabilmesi, her iki beynin de öğrenme işine aktif olarak katılmasıyla mümkündür (Demir, 2005: 36).

Karpus Kollasum:

Beyin temel olarak iki yarı küreye ayrılır; sağ lob ve sol lob olarak ayrılan bu bölümler sinir hücreleri ile birbirine bağlıdır. Bu bağlayan sinir hücrelerinden en önemlisi nasırsı bölge (corpus callosum) olarak adlandırılan bölgedir. Bu sinirsel lifler sayesinde bilgiler bir lobdan diğer loba aktarılır.

Karpus Kollosum, iki yarı küre arasında meydana gelen sürekli alışverişler için patikalar sağlar. Bu patikalar, beynin her iki yarı küresinden farklı iki ya da üç zekâ alanına aynı anda işlem görme özgürlüğü sağlar (Selçuk ve diğerleri, 2004: 18).

(31)

Korteks:

Korteks dört ana bölüme ayrılmıştır:

Jensen (1998: 9), ense lobunun temel sorumluluğunun görmeyi sağlamak olduğunu, alın lobunun temel görevinin yargılama, yaratıcılık, problem çözme ve planlama gibi amaçlı eylemleri gerçekleştirmek olduğunu, çeper lobunun görevinin yoğun duyumsal işlemler ve dil işlevlerini yerine getirmek olduğunu, şakak lobunun temel sorumluluğu ise birincil olarak duyma, bellek, anlamlandırma ve dil işlevleri olduğunu belirtmiştir.

2.2.2. Öğrenme Fizyolojisi

Öğrenme süreci, dışarıdan gelen veya içeriden oluşan her etki önce beyinde oluşur, vücut biyolojik olarak tepkisini beyinde oluşan faaliyetlere göre verir.

Öğrenme, dışsal veya içsel bir uyarıcıyla süreç başlar. İnsan beyni önce dışarıdan uyarıcılar alır. Bunun için beş farklı duyu kanalı vardır. Bu duyularının her birinin eşik değeri birbirinden farklıdır. Oluşan uyartı beyinde hücre içinde elektriksel, hücreler arası kimyasal yollarla iletilir. Oluşan uyartının eşik değerinden geçebilenler için biyolojik tepki gösterilirken, eşik değerini geçemeyen uyartılar (impuls) lar için herhangi bir tepki gözlenmez.

Beyin bir bilgiyi nasıl aldıysa o şekilde kaydeder. Bir bilgiyi aldığı zaman ortamdaki sesi, kokuyu, çevredeki elemanları, ortamdaki yumuşaklığı da o bilgiyle birleştirerek kaydeder. Bu gelen bilgi sınıflandırılır ve belleğe kaydedilir. Bu sırada önemli olan doğru yerleştirebilmektir.

Beyin öğrenirken kasıtlı ve kasıtsız, bilinçli ve bilinçaltına dayalı, doğrudan ve dolaylı olarak, bilintiyi parçalayarak ve bütünleştirerek, bilgi, beceri, hayal, duygu ve yönelimleri aynı anda birlikte işleyerek, anlam arayışı içerisinde örüntülemeler yaparak öğrenir (Duman, 2009: 182).

(32)

2.2.3. Bilgiyi İşleme Modeli

Günümüzde en önemli kaynak bilgidir. Bu bilgi çok zor bilimsel içerikli bir bilgi olabileceği gibi, su içmek gibi basit bir eyleme dair bilgi de olabilir. Birey için esas olan kendisi için gerekli olan bilgiyi edinmesi ve gerektiğinde kullanabilmesidir.

“Hafızaya alma işi hayatta kalabilmek için önemlidir. Öğrenme, depolama ve geri çağırma yeteneği olmadan, çevresel tehlikelere nasıl cevap verebiliriz, ne zaman ve nasıl kaçmamız veya savaşmamız gerektiğini biliriz, mücadelede bireysel küçük şanslar elde edebiliriz” (Wolfe, 2001: 74).

Yapılan çalışmalar sonucu bilginin kaydında yer alan süreçleri kapsayan bilgiyi işlemi kuramı önem kazanmıştır. Bilgiyi işleme kuramı edilen bilginin alınması, kaydedilmesi ve gerektiğinde geri çağırılması süreçlerini kapsar.

Bilgiyi işleme modelinde üç tür bellek sistemi vardır. Bunlar; duyusal bellek, işleyen bellek ve uzun süreli bellek olarak adlandırılmaktadır.

Duyusal bellek: Hafızada her şey çevreden duyusal bir uyartı olarak gelmesiyle başlar. Duyusal belleğin görevi, beyne gelen bilgileri duyular aracılığıyla almak, onunla ne yapılacağına karar verene kadar birkaç saniyeliğine tutmaktır (Wolfe, 2001: 78).

Kısa süreli bellek: Kısa süreli bellek, algısal geçerlilikteki bilgi ile depolanmış ve bilinçli olarak kullanılan bilgiyi (Hakkında düşünme, hakkında konuşma ve tekrarlama), yeterli şekilde uzun süreli belleğe kaydetmeye izin verir (Wolfe, 2001: 93).

Uzun süreli bellek: Uzun süreli bellek, bilgi işleme modelinin son bölümüdür, bilgileri geri çağırmamızla ilgili tamamen olağanüstüdür.... Uzun süreli belleğe kaydedilen bilgi diğer belleklere nazaran daha kalıcıdır ancak her zaman doğru değildir. Uzun süreli belleğin kapasitesi tam bilinmemekle beraber, oldukça geniş olduğu düşünülmektedir. (Wolfe, 2001: 112-113).

2.2.4. Öğrenme

(33)

“Duyular aracılığıyla her bir nöronun diğer bir nörona mesaj gönderdiğinde nöronlar arasında oluşan biyolojik, fizyolojik, kimyasal ve elektronun beyin ve vücut arasındaki koordinasyonu sonucu beyindeki nörofizyolojik mesaj alış verişindeki değişime öğrenme denir” (Duman, 2009: 64).

“Öğrenme bilgi, hafıza, anlama, inanç, motivasyon ve davranış içerir” (Davis, 2004: 24).

2.2.4.1. Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler

“Beynin öncelikli görevi besin, su, uyku, korunma gibi temel fiziksel ihtiyaçlarla yaşamını sürdürmektir. Eğer beyin fiziksel bir ihtiyaç ortaya çıkarırsa, refleks ihtiyaç karşılanana kadar cevap vermeyi üstlenir. Sonuç olarak öğrenci aç, yorgun, susamışsa ve fiziksel olarak rahat değilse yetersiz öğrenme gerçekleşecektir” (Kaufeldt, 1999: 73).

Öğrenmeyi su, oksijen, beslenme, dikkat, deneyim, stres ve kaygı ile gibi etkileyen birçok faktör vardır.

Su: Beyin için en önemli yakıt olan oksijenden sonraki en önemli yakıt sudur. Su hem nöronlar arasındaki sinyal iletimini sağlar, hem de kan basıncını sabitleyerek stresin oluşmasını önler. Bu da suyun öğrenmeye sağladığı katkılardır.

Beslenme: Beslenme de beyin açısından çok önemlidir. Vücudumuzun küçük bir alanını kaplayan beyin enerjimizin yaklaşık yüzde yirmisini harcar. Yediklerimizden elde edilen aminoasitler, nöronlarımızın haberleşmesini sağlayan kimyasallardır. Bu gerçeğin ifade ettiği anlam: “Sen yediğin yiyeceklersin” dir (Wolfe, 2001: 65).

“Yiyecekler öğrenme için gerekli besinleri de içermelidir. Proteinler, doymamış yağlar, sebzeler, karmaşık karbonhidratlar ve şeker beyin için kritik önem taşıyan besinlerdir” (Jensen, 1998: 25). Beslenmenin özellikle B, C ve E vitaminler olmasına, protein bakımından zengin olan somon balığı, ton balığı, yumurta ve yoğurt gibi besinler, karbonhidrat olarak bakliyat, fasulye, nohut gibi besinler ve taze meyveler içermesine dikkat edilmelidir.

Oksijen: Kandaki oksijen beyin için çok önemli bir yakıttır. Yorulan beyin daha çok yakıt tüketir. Bu yüzden oksijence bol ortamlar öğrenmeye olumlu etki eder.

(34)

Dikkat: Dikkat herhangi bir şeye odaklanmadır. Bir şeye dikkat edilmesinin nedeni o andan alınan zevkin süresini uzatmaktır. Dikkatin verilebilmesi için bazen beynin farklı bölgeleri işbirliği içinde çalışması gerekir. Dikkati etkileyen faktörler ilgi, merak, stres, kaygı ve beklenmedik hareketler sayılabilir.

Deneyimler: “Deneyim, bireyin kendi dışındaki birey ve nesnelerle iletişim ve etkileşime girerek yaşantı geçirmesidir” (Duman, 2009: 146). Her deneyim sonucu sinapslara nörotransmitters salgılanır. Her deneyim kalıcı bir öğrenmenin gerçekleşmesidir.

En küçük basamaktaki bir öğrenci bile okula deneyimleri sonucu oluşturduğu örüntülerle birlikte gelir. Çünkü geçmiş yaşamındaki yaşam standartları, zenginleştirilmiş ortam, beslenme, travma, stresli ortam vb. hepsi öğrencide bağlantılar oluşturmuştur. Bu bağlantılar öğrenmeyi olumlu veya olumsuz etkileyebilir. Daha önceki tecrübeler bir sonraki öğrenmeler için yol gösterici olacaktır.

Stres ve Kaygı: Stres hissedildiği zaman salgılanan hormonlar öğrenmeyi olumsuz etkiler. Stres altında kısa süreli ve uzun süreli belleğin işlevleri sınırlandırılmaktadır (Jensen, 1998: 53). Stresin az miktarda olmasının öğrenme için olumlu etkileri olduğunu belirten araştırmalar da mevcuttur.

“Stres düzeyleri daha düşük olan öğrenciler konuları birbiriyle ilişkilendirebilir, kapsamlı kuramları anlayabilir ve geniş bir çerçeve içine yerleştirebilirler” (Jensen, 1998 : 57).

Kaygının uygun düzeyde olması öğrenmeyi olumlu yönde etkiler. Kaygı düzeyi çok yüksekse, oluşan heyecan öğrenmeyi engeller.

Tehdit: İnsan beyni dış çevreden aldığı uyartıları önem ve öncelik sırasına göre işleme koyar. Birey bu sırada tehdit hissederse (başarısızlık, aşağılama gibi) kendini kapatır ve öğrenmeye karşı olumsuz tutum oluşturur ve öğrenme gerçekleşmez.

2.3. Neden Beyin Temelli Öğrenme?

Bütün öğrenmelerin temelinde beyin vardır çünkü öğrenmenin gerçekleştiği organ beyindir. Ancak burada yanıtı aranan soru daha kolay, daha anlamlı, daha kalıcı

(35)

öğrenmenin nasıl gerçekleştirilebileceğidir. Bunun için önce beynin tanınması, beynin hangi durumlarda nasıl tepki verdiğinin anlaşılması, bu tepkilerin öğrenmeyi nasıl etkilediğinin bilinmesi ve öğrenme ortamında beynin istenilen durumda hazır olması için neler yapabileceğinin bilinmesi gereklidir.

“İnsanların zekâ, plastik hafıza ve bu bağlamda eğitimle beyinlerini nasıl işlediğinin geliştirilebileceğini bilmelerine ihtiyaçları vardır” (McNeil, 2009: 149). Nörobilim ile sosyoloji, kimya, antropoloji, çevresel araştırmalar, psikiyatri, psikoloji, eğitim ve terapi alanlarındaki bulguları birleştirdiğimizde, çok büyük bir uygulama gücüne sahip oluruz. (Jensen, 2000: 77).

Bu fikirle birlikte Jensen (2006:7)’ın belirttiği “beynin nasıl öğrendiğini anladığımızda, eğitsel kaynakları daha iyi kullanabiliriz. Bu, bize yalnızca parasal açıdan fayda sağlamaz, daha önemli olarak çocukların başarısını da geliştirir” yaklaşımını destekleyen düşünceler önem kazanmıştır.

1990’lı yıllardan sonra beyin araştırılmaya başlanır. Çünkü beynin gücünün ne kadar büyük olduğu fark edilir. Bu durum başta eğitim olmak üzere her alanda kendini göstermeye başlar.

Eğitim araştırmalarında insan beyninin gücünün önemi üzerine vurgu yapmak için “Beyin Temelli Öğrenme” kavramları kullanılmıştır. Öğrenme alanındaki yeni paradigma beyin, vücut, zihin ve sosyal dünya arasındaki ilişkinin üzerine kurulmuştur (Duman, 2009: 49).

Beyin temelli öğrenmede asıl amaç; öğrenmeyi en üst seviyeye çıkarmak, beynin nasıl öğrendiği açıklamak ve anlatmaktır. Bu durumu önemli kılan ise, yapılacak öğretim süreçlerinde beynin öğrenme esnasında yaşadığı biyolojik değişimleri de göz önünde tutarak, öğreticiye neye göre kullandığı yöntemi seçtiğinin farkına vardırması ve öğreticiye bu konuda yardımcı olmasıdır.

2.3.1. Beyin Temelli Öğrenme

Beyin temelli öğrenme, beynin çalışma sistemi göz önüne alınarak yapılan öğretim ortamlarını kasteder. Beyin temelli öğrenme için önemli olan anlamlı

(36)

öğrenmenin sağlanmasıdır. Bunun için gerekli olan sosyoloji, nöroloji, psikoloji eğitim bilimleri alanlarında yapılan çalışmaları önemser.

Beyin temelli öğrenme akımı, nörologlar, biyologlar, psikologlar, eğitmenler ve doktorların çalışmalarının birleştirilmesiyle derlenmiştir (Connell, 2009: 28).

Bu yaklaşımda öğrenciler nörobilimsel çalışmaların izin verdiği yönergeler ile fırsatları açmak ve araştırmak durumundadırlar (Nuangchalerm ve Charnsirirattana, 2010: 142).

Üstünoğlu (2007) beyin temelli öğrenmeyi: “Öğrencinin sınıf içinde sosyal etkileşimlerle (yuvarlak masa toplantıları, sınıf toplantıları…) sınıfın bir parçası olduğunu hissettiği, derse aktif katıldığı, duygularının farkında olduğu ve bu duygularını yansıttığı bir model” olarak tanımlamıştır (s. 472).

Beyin temelli öğrenme beyin ile uyum sağlanarak yapılan öğrenmelerin oluşmasını ister. Beynin nasıl çalıştığı, bilgileri nasıl algıladığı, nasıl kaydettiği, nasıl kullandığı hakkında bilgi sahibi olunarak planlanan eğitim öğretim süreçlerini ön görür.

Üstünoğlu (2007: 474)’na göre beyin temelli öğrenme; “… Beynin enerjiye gereksinimi olması nedeniyle meyve, sebze, ceviz gibi gıda maddelerinin öğrenci tarafından ara sıra sınıf içinde tüketilmesi, susuzluğun tuz seviyesini azaltması, kan basıncını olumsuz etkilemesi ve dikkat kayıplarına sebep olması nedeniyle öğrencinin sınıf içinde bol bol su tüketmesi, sık sık aralar verilmesi, stres ve tehditten uzak ortamlarda derslerin işlenmesi ve olumlu duygularla öğrenmenin ilişkilendirilmesi… esaslarına dayanır.”

“Beyin temelli öğrenme beynin doğal olarak nasıl en iyi öğrendiğini belli ilkelere ve düzene koyan yeni bir öğrenme paradigması ve yaklaşımıdır” (Duman, 2009: 18).

2.3.1.1. Beyin Temelli Öğrenmenin Amacı

Modelin temel felsefesi, öğrencinin zevk alabileceği bir ortamda anlamlı bilgilerle bağlantıların kurulduğu, beynin doğal işlemci olarak kabul edildiği, tehditten uzak, disiplinler arası bilgilerin kullanıldığı ve her bir öğrencinin öğrenme sürecine katıldığı öğrenci odaklı öğretimi sağlamaktır (Üstünoğlu, 2007: 474).

(37)

Nuangchalerm ve Charnsirirattana (2010: 143) yaptıkları delpi araştırması sonucu beyin temelli öğrenmenin amaçlarını; öğrencilerin sağ ve sol yarım kürelerinin ikisini de dengeli bir şekilde kullanmalarını sağlamak, öğrencilerin kendi problemlerini sistematik bir biçimde çözmelerine yol göstermek, bilgi- işlem- davranışa yansıyacak bilimi öğretmek olarak belirtilmiştir.

“Beyin temelli öğrenmenin amacı, ezbere bilgiden anlamlı öğrenmeye geçmektir” (Caine and Caine, 1990: 69).

2.3.1.2. Beyin Temelli Öğrenmenin İlkeleri Bu ilkeler aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:

Beyin bir paralel işlemcidir. Duygu, düşünce, hayal ve yönelimler aynı anda birlikte işlenmektedir; bütün bunlar bilgi işlemenin aşamalarıyla ve sosyo kültürel bilginin artışıyla da etkileşim halindedirler (Caine and Caine, 2002: 86).

Eğitim açısından çıkarım; öğrenme ortamlarının buna göre düzenlenmesi, farklı uyarıcıların da hesaba katılması, zenginleştirilmiş ortamlar oluşturulmasıdır.

Öğrenme fizyolojik bir olaydır. Fizyolojik fonksiyonlarımızı etkileyen her şey öğrenme yeteneğimizi de etkiler. Stres yönetimi, beslenme, egzersiz ve rahatlık, sağlıklı olmanın tüm diğer öğeleri gibi her yönden öğrenme süreciyle ilişkilendirilmelidir (Caine and Caine, 2002: 86).

Eğitim açısından çıkarım; beyne görevini yerine getirebilmesi için uygun koşullar sağlanmalı, uyku, beslenme gibi öğrenmeye etki eden faktörlere dikkat edilmelidir.

Anlam arayışı içseldir. Beyin her bilgiyi anlamlandırmaya çalışır. Bu insanın doğuştan getirdiği bir özelliktir. Duman (2009) “Etkin bir öğrenme sağlanabilmesi için beynin yenilik, keşif, problem çözme gibi alıştırmalarla zorlanması gerekir” (s. 254).

Eğitim açısından çıkarım; öğrenme ortamında beyne anlamlandırma yapabilmesi için gerekli koşulların sağlanmasıdır.

(38)

Anlam arayışı örüntülemeyle oluşur. Beyin örüntüleri algılamak ve yaratmak için donatılmış olup kendine empoze edilen anlamsız örüntüleri reddeder (Caine and Caine, 2002: 87).

Eğitim açısından çıkarım; beynin örüntüleme yapması engellenemez ancak, öğrencilerin bilgileri doğru yere örüntüleme yapabilmeleri sağlanmalıdır. Öğrencinin örüntüleme yapabilmesi için mutlaka kendinden bir şeyler bulmalıdır.

Örüntülemede duygular çok önemlidir. Bireyin öğrenmesi, beklenti, eğilim, ön yargı, öz saygı ve sosyal etkileşim ihtiyacı gibi duygulardan etkilenir (Duman, 2009: 254). Çünkü bireyin hissettiği duygular öğrenmeyi kolaylaştırır veya zorlaştırır.

Eğitim açısından çıkarım; öğretenler ortamın öğrenmeyi olumlu yönde etkileyecek şekilde güvenli, rahat, saygı dolu bir ortam oluşturmalıdır.

Beyin parçaları ve bütünleri aynı zamanda işler. Bir konunun öğretilmesinde konunun bütünü ve parçaları karşılıklı etkileşimde bulunacak şekilde aynı anda verilmelidir (Duman, 2009: 255).

Eğitim açısından çıkarım; öğreten verilen bilgilerde parça ve bütünün birbirini desteklemesini sağlamalı, aralarında çelişkinin olmasına fırsat vermemelidir.

Öğrenme hem doğrudan odaklanan, hem de yan uyarıcılardan algılanan bilgileri içerir. Beyin doğrudan farkında olduğu, dikkat ettiği bilintiyi içerir; ancak, dikkatinin ötesinde kalan bilinti ve işaretleri de içerir (Caine and Caine, 2002: 89). Beyin bilgiyi alırken, bilgiden daha fazla ortamdaki resim, müzik, materyaller vb.den etkilenir.

Eğitim açısından çıkarım; öğrenme ortamında müzik, drama, rol yapma, resim, grafik, koku vb. etkenlere çok dikkat edilmelidir. Böylece öğrenme daha kolay, eğlenceli ve kalıcı olabilir.

Öğrenme kasıtlı ve kasıtsız süreçlerden oluşur. Öğrenme ortamındaki her faktör, her deneyim öğrenmeyi etkiler. Caine and Caine (2002) “Bu yüzden öğrenme etkinlikleri, öğrencilerin bilinç dışı süreçlerden, en üst düzeyde yararlanmalarını sağlayacak biçimde düzenlenmelidir (s. 90).

Eğitim açısından çıkarım; öğrenme ortamında geçen her olay veya bulunan etmen bilinç farkında olmadan belleğe kaydedilir. Bu nedenle bu kayıtlar yeni

(39)

öğrenilecek konulara temel oluşturacak, ileride bağlantı kurulacak deneyimler olarak kalacak, öğrenmeleri etkileyecektir.

En az İki farklı türde belleğimiz vardır: Bir uzamsal bellek sistemi ve mekanik öğrenme için bir sistemler dizisi. Uzamsal bellek, gerçekle, olayla, deneyimle ilişkilendirilerek oluşturulur. Sistematik bellek prova ve tekrarla oluşturulur (Akt: Connell, 2009: 30).

Uzamsal bellek yaşadığımız herhangi bir olay sonucunda kasıtlı veya kasıtsız olarak edinilen bilgileri kaydeder. Bu belleğe kayıt kendiliğinden olur, öğrenen bilgileri kaydetmek için özel bir çaba harcamaz. Sistemler kümesi ise, anlamlı gelmeyen, eski bilgilerle bağlantı kurulmadan öylesine ezberlenilmeye çalışan bellek sistemidir. Bu belleğe kayıt için tekrara gerek vardır.

Eğitim açısından çıkarım; öğretmenler uzamsal belleğin daha baskın kullanılacağı eğitim ortamları oluşturmalıdırlar.

Olgular ve beceriler doğal uzamsal bellekte yapılandırıldığı zaman en iyi şekilde anlar ve hatırlarız. Uzamsal belleği harekete geçiren en etkili öğretim deneysel yöntemdir (Duman, 2009: 257). Bunun için en iyi yöntem tecrübe etmektir.

Eğitim açısından çıkarım; öğretmenler gerçek yaşam veya onu yaşatan alan gezileri, rol oynama, drama gibi öğrencilerin deneyim yaşayacakları faaliyetlere yer vermelidirler.

Öğrenme zorlanma ile zenginleşir, tehdit ile engellenir. Beyin uygun düzeyde zorlandığında öğrenme uygun düzeye ulaşır (Duman, 2009: 257). Beynimizin bazı bölümleri, korku içindeyken kapasitelerinin altında iş görürler (Caine and Caine, 2002: 92). Öğrenme için en ideal ortam öğrencinin kendini tehdit altında hissetmediği ancak yaparken zorlanacak, mücadele edecek deneyimler yaşamasıyla olur.

Eğitim açısından çıkarım; öğretmenler öğrencileri meydan okumaya çağırırken kendilerine güvenmeyi de sağlayacak şekilde ortam tasarlamalıdırlar.

Her beyin kendine özgüdür. Duyularımız ve temel duygularımız dahil hepimiz aynı sistemlere sahip olsak da her beyin farklı bir şekilde bütünleşmiştir. Bunun yanında öğrenme, fiilen beynin yapısını değiştirdiğinden, daha çok öğrenme daha çok kendine

(40)

özgü olmalıdır (Caine and Caine, 2002: 92). Her beynin bilgi almada ve kaydetmede kendine özgü örüntüleme yolları, dikkatini çeken farklı uyarıcılar vardır.

Eğitim açısından çıkarım; sınıftaki her öğrencinin farklı uyaranlara dikkat kesilen beyni ve bunları farklı yollarla örüntüleme yapan belleği vardır. Bu nedenle ortamdan her öğrencinin en yüksek karı sağlayabilmesi için uyarıcının her yolla verildiği zenginleştirilmiş ortamlara ihtiyaç vardır.

2.3.1.3. Beyin Temelli Öğrenmede Önemli Kavramlar

Beyin temelli öğrenme yaklaşımında sürekli kullanılan ve beyin temelli öğrenme yaklaşımın olmazsa olmaz bazı terimleri vardır. Bu terimler: anlam, örüntü, duygu, motivasyon, yaratıcılık ve zenginleştirilmiş ortamdır.

Anlam

İnsanın amacı anlam arayışıdır. Birey yaşamı boyunca deneyimlerini anlamlandırma çabasına girer.

Anlamın çok önemli iki boyutu vardır.... Birincisi yaratıcı iç görüdür ve ne denmek istendiğine ilişkin bir duyumdur... Diğeri ise amaçtır, derin anlamın özünde yer alır (Caine and Caine, 2002: 101). Burada yaratıcı iç görü bireyin bilgiyi anlamlandırırken kendi bağlantılarını oluşturmasıdır. Amaç ise derinlemesine anlamlandırmadır. Öğrenme için de bu böyledir. Bir bilginin öğrenilmesi için en kritik nokta öğrenen için anlamlı olmasıdır. Beyin temelli öğrenme öğrenmenin keşfedilerek yapılmasını öngörür. Birey öğreneceği konuyu içselleştirebilmelidir. Anlamlandırılan bilgi ancak içselleştirilse kullanılır.

Öğrenme bir anlam yükleme çabasıdır. Öğrenmede derinliğine düşünebilme ve konunun özünü kavrayabilme esastır. Bu nedenle, öğrencilerin öğretilenlerle ilgili çok yüzeysel düzeyde bilgiye sahip olmaları değil; daha derin ve geniş bilgiye sahip olmaları, bilgiyi özümseyip kendilerine mal edebilmeleri esas olmalıdır (Kutlu, 2001: 109).

Öğretmenin yeteneği öğrencilere yeterli ilişkili örnekleri vermesi ve öğrencileri soyut kavramları anlaşılır kılacak deneyimlerin içine karıştırmasıdır (Wolfe, 2001: 138).

(41)

Aşağıda öğrencilerin yeni öğrenmelerinde anlamlandırmada öğretmenlere yardım edebilecek birkaç seçenek sunulmuştur:

Yapay anlam yaratma Modelleme

Öğrencilerin geçmiş deneyimleri ile örneklendirme (Sausa, 2001: 69).

Örüntü

İnsan beyni örüntüler oluşturarak yaşamı anlamlandırır. Anlamlı öğrenmenin gerçekleşmesi için örüntü oluşturmak esastır.

Örüntüler bilgilere bağlam kazandırmaktır. Bunun dışında bilgiler tek başlarına anlamsızdırlar. Öğrenme sonunda anlamlı örüntüler oluşturma isteği doğuştandır (Jensen, 1998: 95).

Örüntü oluştururken önemli olan mevcut olan bilgilerle yeni edinilen bilgiler arasında bağ oluşturabilmektir. Öğrenende bilgileri belli özelliklerine, farklılıklarına, benzerliklerine göre sınıflandırır ve bağlantılar kurup, örüntüler oluşturarak bilgileri anlamlandırır. Böylece gerçek dünyayı anlamlandırarak onları zihinlerinde yapılandırırlar.

Örüntüleme gerçekleşmediği sürece parçalar halinde zihnimize yerleştirilen bir bilginin unutulması çok kolaydır (Keleş ve Çepni, 2006: 76).

Duygu

Duygular hem beyin gelişiminin hem de öğrenmenin merkezindedir (McNeil, 2009: 117). Edinilen bilgiler o an hissedildiği şekli ile kodlanır. Yani o bilgiye bir de duygu eklenir. Eğer edinilen bilgi güven içeriyorsa öğrenme olumlu olur, eğer edinilen bilgi tehdit olarak algılanıyorsa öğrenmenin önü kesilir.

Duygular vücudumuzda hormonların salgılanmasını sağlar ve bu salgılar beyindeki hücreler arasındaki etkileşimi dolayısıyla öğrenmeyi etkiler. Öğrenen birey kendini stres altında hissediyorsa bu durumda öğrenme işi zorlaşır. Ancak birey öğrenmeye istek duyuyorsa daha kolay öğrenecektir.

Şekil

Tablo 1. Ön Test- Son Test Kontrol Gruplu Seçkisiz Desenin Simgesel Görünümü
Tablo  2.  Deneysel  Çalışmada  Kullanılan  Ölçme  Araçları  ve  Ölçtükleri  Değişkenler:  Bağımsız  Değişkenler  Gruplar  Deney Grubu   (Ön test)  Kontrol Grubu  (Ön test)  Deney Grubu (Son test)  Kontrol Grubu  (Son test)  Akademik  Başarı
Tablo 4. Shapiro-Wilk Testi Sonuçları:
Tablo  5.  Deney  ve  Kontrol  Grubu  Öğrencilerinin  Ön  Test  Başarı  Puanlarına İlişkin T- Testi Sonucu
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

İstanbul Dergisi, binlerce yıldır insanlık kültürünün en önemli merkezlerinden biri olan İstanbul için yayımlanan tek dergi.. Yayın hayatının ikinci yılına giren

In this thesis, earthquake and ambient noise data recorded both Bursa and Izmir cities were analyzed to understand the present seismicity, to describe the fault kinematics and

Üzüm üretiminin yanı sıra Karadağ çevresinde Antik Dönemde yoğun bir şekilde tahıl üretimi gerçekleştirildiğini gösteren çok sayıda arkeolojik kanıt mevcuttur..

Bayes-Genis ve arkadaşları PAPP-A düzeylerini kararsız anjina pektoris ve miyokardiyal enfarktüs hastalarında, kararlı anjina pektoris ve kontrol grubu

Paris'te tıp tahsil ederken Cenap Şehabeddin de aynı apartmanda (Monge Sokağındaki) oturmuştu.. Boş olsa da kirası uygun

36 Saat -800C’de kriyojenik işlem uygulanmış sfero dökme demir malzemede, küre şekillerinin malzemenin ısıl işlemsiz haline göre daha iyi olduğu fakat 12

Bu sürecin uzantısı olarak ortaya çıkan toplam kalite yönetimi tüm süreçlerin, ürünlerin ve hizmetlerin tam katılım yoluyla geliĢtirilmesi, iç ve dıĢ müĢteri