_______ ZELİHA BERKSOY
MESLEK SEÇİMİ
SAĞLIK, MODA, GÜZELLİK
söylüyor, jigoloso filan da var.. Burjuva bir kadın ama sanatçı olmaya özeniyor. Şöyledir böyledir diye efsane gibi anlatı lıyor, bir uçukluğu var o kadının.”
“ Mutlaka bir sin em a film i yap m anız g erek iy o r d iyelim , hangi y ö n etm en i tercih ed erd in iz?”
“ Rejisör olarak Ömer Kavur'u her za man beğenmişimdir. Eğer sinemada ça lışsam, Ömer Kavur’la çalışmayı düşünür düm. O’nun yaptığı filmleri oyuncu ola rak kendime daha yakın buluyorum. Son ra Nesli Çölgeçen’in filmlerini izledim. Toplumsal filmleri çok güzel işliyor. Bir de epik sinemaya çok yatkın buluyorum ben. Kendisi ne düşünür bu konuda bil miyorum da!”
“ Tiyatroda yönetm enlik yapm a yı düşü nd ün ü z m ü hiç?”
"Berlin’e gittiğim zaman Schiller Tiyat- rosu'nda iki sene reji asistanlığı yaptım. Niyetim Türkiye’ye döndüğümde oyuncu luğun yanı sıra rejisörlük de yapmaktı. An cak benim oyunculuğuma o kadar çok el
kondu ki buna zaman kalmadı. Şimdi kon- servatuvarda öğrencilerimle beraber sah neye oyunlar koyuyoruz. Ama bunun ya nı sıra Şehir ve Devlet Tiyatrolan’nda sah neye koymayı düşündüğüm birkaç oyun var. Kesin olmamakla beraber Shakespe- are komedileri, Molier’in Don Juan’ı, Ki barlık Budalası olabilir."
“ 8 9 için n e gibi plânlarınız var?”
“ 89 için kesin bir programım yok ama özlemlerim var. Ben çok müzikal oynadım, çok Brecht söyledim.. Hatta 86’da “ Yaz” diye bir dramatik oyun denemesi de yap tık Dostlar’da. Ve bu oyunla o sene Nok ta Dergisi’nin eleştirmenler anketinde bi rinciliği aldım.
Ama ben meselâ bir Marivoux oynamak isterim. Ondan sonra bir Shakespeare oy namak isterim. Slrindberg’in bir oyunun da oynamak isterim. Ya da klâsiklerden bir Racine olabilir. Alman romantiklerin den Schiller olabilir. Yani bu yazarlardan bir şey oynama susuzluğu var bende. Ta
mamen duygu olarak böyle bir olgunluk ta hissediyorum kendimi.”
“ E fen d im , tiyatrodak i başarı, konservatuvarda h ocalık , g e le c e ğe ait p lânlar.. H epsi iyi gü zel d e, aşka yer yok m u hiç?”
“ Aşkı kafamda yaşamayı tercih ediyo rum genellikle. Belki de bu mesleki do yumdan ileri gelen bir şey. Tabi, bir ar kadaşlık olarak, birtakım şeyleri paylaş ma olarak malûm, böyle bir eksiklik olu yor insanda. Ama nevi götürüp nevi ge tirdiği düşünülürse böylesi herhalde insanı daha mutlu ediyor ya da ben bövle daha çok mutlu oluyorum.”
“ Ya hiç u m m adığınız bir k arşı laşm a olu rsa!”
“ Tabii bir ilgi meselesi ve neyi amaç edindiğinize bağlı bir şey. Ben bir yerde tiyatroyla flört ediyorum, onunla sevişiyo rum. onunla gezip tozuyorum. Meselâ Londra’dan kalktım ben dokuz saat gece yolculuğu yaptım ve sadece bir oyun sey retmek için Edinburgh’a gittim ve aynı gün yine dokuz saat yolculuk yaparak geri dön düm. Demek ki tiyatroya aşığım ben. İn san çünkü ancak sevgilisini görmek için böyle bir fedakârlıkta bulunur değil mi?”
“ N ev v a r e’nin e lb is e sin d e n , sa çından hazır söz a çılm ışk en b en “ M oda” diyeyim g erisin i siz g e tirin lü tfe n .”
“ Moda dergilerine bakmaya bayılırım. Çok hoş şeyler oluyor ama onları parasal açıdan kendi üzerimde düşünemiyorum. Çok zengin olup gerçekten çok şık giyin mek isterdim. Ama insanın bir de kendi hayatı var. Ve bence giyimini işi belirli yor. Benim için çalışma koşulları ve pra tiklik birinci derecede etken oluyor kıya fetlerimde. Ama bunun içinde seçtiğim renkler var tabi. Meselâ pastel renkleri se verim özellikle de yeşili. Hemen her gün üzerimde yeşil bir şey vardır. Sonbahar renklerini çok severim... Soluk lila çok se verim. Genel olarak söylemek gerekirse, kadınsı bir çizgisi olan spor kıyafetler ya nı dömi-spor benim modadaki eğilimim."
“ Sayın B e rk so y , p ek ç o k o y u nunuzu seyrettim ; birbirinden şık k ıy a fetler giyd iğin izi h atırlıyo rum . H ep Sevim Çavdar m ı hazır lıyor bu k ostü m leri?”
"Evet, oyundan sonra üzerinde konu şulan elbiseler birhayli çok. 79"da Brecht Cabare'de giydiğim tayyör. Uç Kuruşluk O pera’da giydiğim kostüm çok moda ol muştu meselâ. Yine Sevim Çavdar'ın ha zırladığı siyah bir elbiseydi. Asiye'yi 8 5 ’te tekrar oynadığımızda ikinci perdede giy diğim pembe bir sabahlık vardı, zanne dersem Fransa'dan alınmış. İçine de çok eski işlemeli ipek gömlekler giymiştim. Hâlâ "Neydi o sabahlık?” diyen arkadaş lar vardır. Yine Asiye’nin finalinde giy diğim siyah hayet. vücudu balık gibi sa ran lastex bir elbise vardı. Eteğine tül ek lendi ve uzun bir tuvalet oldu. Yine
lar'ıla oynadığımız 't az adlı oyunda yav ru ağzı renginde, ipek dantel bir sabahlık giymiştim.. Bunlar oyundan sonra hep lafı edilen kostümlerdir. Sevim Çavdar çok Batıh bir çizgiye sahip. Bütün kostümler de İtalyan havası var. Meselâ çok açık de kolte de giysem müptezel değil, bayağı laşmıyor hiç. Belli bir estetik çizgiyi taşı yor hep."
“ TV dizisi veya Y eşilçan ı film lerin d e oynam ayı hiç d ü şü n m ed i n iz m i?”
"TV bana biraz tehlikeli bir oyun gibi geldi. Çünkü tiyatroda çok başarıh buldu ğum bazı meslektaşlar TV'de o başarıyı elde edemiyorlar. Bu neden kaynaklanı yor? Çekimden mi? Mon îajdan mı bile miyorum ama boş boş akıp giden saniye ler oyuncuyu zayıflatıyor. Gerekli hız yok. Yani bizde henüz oyuncuyu tam kapasi teyle kullanamıyorlar. "Ama TV elli mil yona hitap ediyor, mutlaka TV’ve çıkma lı." derseniz, bu bence yanlış bir ihtiras. Çünkü geri tepen bir silâh. Eğer kötüyse bir defa o elli milyon seyretmiyor. Ben bu na çok tanık oldum, hemen ikinci kanala geçiverivorlar. Niye seyredilmeyecek bir şey yapayım ki?
Sinemayı da sadece izleyici olarak se- vivorum. Oynamayı hiç düşünmedim. Çünkü ben tiyatronun sıcaklığını, insan larla birlikte o alışverişi, sahne üzerinde daha çok sevi yorum. Yaptığım bir şeyin cevabını he-men. daha sahnedeyken se virciden almalıyım.
“ Tiyatro oyu n cu ların ın aşık o l m ası biraz zor galiba? Çünkü sah n ed e büyük ustaların k alem inden çık m ış aşklar yaşıyorlar. G erçek yaşam d ak iler ço k sudan geliyor b elk i, n e d ersiniz?”
“ Evet sahnede daha büyük heyecanlar yaşanıyor. Belki de o büyük heyecanı ya şatacak insan karşıma çok nadir çıkıyor. Bir de ortam meselesi. Amaç edinirse in san o ortama da girer. Ben tiyatroyu amaç edindiğim için o ortamda dolaşıyorum. Kendime sevgili arayacak ortamda dolaş mıyorum. Bizim alelade burjuva dediği miz yaşantıda bu sevgili alışverişlerinin de bir politikası, bir iç pazarlaması vardır. Ben en kör cahil olduğum bir saha bu. Aşk konusunda bir de korkağım, cesaret sizim. Bunu da itiraf etmek lâzım. Erkek peşinde koşmak az buz iş değil ki, haya tım alır insanın. Baya bir iş yani bu. Cid diye alınması gereken bir iş.
En ivisi “ Aşk" konusunu Shakespeare’- nin sözleriyle noktalıyalım: “ Peşinde ko şulan aşk'değil, kendini veren aşk daha güzeldir."
“ Sayın Zeliha B e rk so y iste r se niz röportajım ızı «la bu g ü zel söz ile n ok talayalım . Ç ok teşe k k ü r ed iyoru z e fe n d im , çalışm alarınız da başarılar d ile r iz .”
“ Rica ederim, ben teşekkür ederim .”