Küçük kardeşi Hacı Ahmet Çelebi ile üçünaü muharebede mecal siz kalan Menemenci oğlu Nabi işindeki devasız yaraların te siriyle harap olmuştu.
Kardeşinin yaptığını, Aşiretininpyununu bir türlü haz medememişti. Hastalığının en korkunç zamanında şu türküyü söy lemiştir ki bu Nabi Çelebinin son türküsüdür:
Gittir
Şu yalan dünyaya geldim geleli Biluğaerip aklım ereli
Geyimli kuşamlı yeşil abalı Ya şimdi o ağalar nereye gitti?
Her kes ederdi birbiriyle muhabbeti Görevdin o gündeki hayrü bereketi Dost uğruna yapılan sahaveti
Şimdi o muhabbet sahavet nereye gitti? 0 güzel günlere ben de yettim
Nice Ağaya paşaya hizmet ettim Mal kazandım dost siyanet ettim Şimdi o mal o dost nereye gitti? Kendim okudum kendimce yazdım Bir kaç sene halli hallice gezdim Odalara köşke halılar düzdüm
Şimdi o halılar nereye gitti? Yaşım vardı şimdi elli beşe On sekizde koştum ben her işe Her ne tutdum ise çıktım başa Şimdi o aklım nereye gitti? Bu geçen ömrüme yanar acırım Eyiliğimden kemlik görür içerim Ah ederde bunca emeğime acırım Şimdi o iyiliklerim nereye gitti? Yalan oldu bak hele o günler
Dost görünür de düşmanlık edenler Hısımım akrabam canım diyenler Bilmemki şimdi nereye gitti?
Bir iş gelse kazara sere Yanında olur kardaş Bir para Kalmamış ortada haya arama
Bak zemanaya dersin nereye gitti? Nahi kimiye bulma bahane
Vakit hazır böyledir zamane Tali yar olursa el aç Mevlana 0 ettiğin dualar nereye gitti?
Fakat düşmanlık hiâlerinin de bir hududu vardır. Hacı Nabi bey bu hududu aşan bir gaekap içerisinde yurdundan uzak bir yerde öldü. Onun düşmanı olan, yıllarca onunla uğraşan kardeşi Hacı Ahmet bey derhal maiyetiyle geldi, kardeşinin cesedini Karaisalıya götürerek büyük bir cenaze töreni yaptı. Hacı Nabi beyin mezarı halen Karaisalıdadır. Yalınız mezarın daki kitabe kendisine ait olmayıp küçük kardeşi Hacı Ahmet beyindir. İstanbuldan sipariş edilen bu kitaber yanlışlıkla Hacı Kabinin mezarına konmuştur.
Menemencioğlu Hacı Nabinin birçok halk türküleri mev cutsa da bunların hepsini burajta nakletmeğe imi
dilik şu türküsünü nakille iktifa edelim: Bu gün yolda bir güzel gördüm Muhabbet nazarıyla baktı bana Goncası tuti bülbül misali Arap lisanıyla söyledi bana Giyinmiş üstüne sırma kumaşı Siyah iri gözler ve hilâl kaşı Parmağında zümrüt pırlanta taşı El kaldırıp işaret etti bana Başında var mücevherli tacı Boynuna takmış altın ve inci Yanağında tıpkı bahçe turuncu Yüzünü açtı da gösterdi bana
0 dem mayii oldum ona ben kendim Sanki bir mürüvet saçtı efendim Arif iken kendimi bibehre sandım İfadeye yüzüm dönmedi sana
Dedi muradın ne? Bileyim Nabi Hiç korkma bendedir hayatın abı Gel kaldır yüzümden artık nikabı Buseyi çeşnimden al dedi bana
etmeğe çalışmıştı. Hacı Nabi bey üç sene aşiret beyliği yaptıktan sonra küçük kardeşinin ve maiyetinin faik kuv vetleri karşısında aşiretten ayrıldı. Ve Tarsusun(Hamam kurbu) köyünde ikamete başladı. Hacı Nabi burada da küçük kardeşinin hücumlarından , ezici hareketle^Sen vareste ka lamamıştı. Küçük kardeşi aşiret beyi olunca maiyetindeki adamların bir kısmını Adana Mütesellimine göndererek güya onların Hacı Nabi beyde mühim mikdarda alacakları
olduğun-A
dan istirdadını reca ettirmişti. Mütesellim bu şikayetler karşısında Hacı Nabi beyin birçok kıymetli eşya ve' hülliye tını zor kullanarak almış ve kardeşinin adamlarına verdir- mişti.
Kardeşinden, aşiretinden ve bütün akrabasından sille yiyen Menemencioğlu Hacı Nabi Karaisalıdan uzak di yarlarda uzun müddet dolaşmış , çadırının, aşiretinin has retiyle yıllarca yanmıştı.
Esasen saz çalan şairliği bulunan bu koca Me nemencioğlu türküler söyliyerek diğer aşiretlere misafir liğe giderdi:
Kısmet olup şu dünyadan gidersem Arkamdan gelenim yok, ah diyenim yok
Bir gün olup takatımdan düşersem
Yanıma gelenim yok, yanıma gel diyenim yok Yiğitin fcü gurbettir daim aynası
Varsa vatanında yanar anası
A
Gurbette olur mu evlat cefası
Ya benim babam yok, baba diyenim yok Yiğit olan düşer sevda aşkına
Gblirse bir vakit bir iş başına Güvenir vatanında öz kardaşına
Ya benim kardaşım yok, kardaş diyenim yok Deli olan geze geze uslanır
Talii yar olursa dağlar seslenir. Candan seven emmisi varsa hoşlanır Ya benim emmim yok, emmi diyenim yok Bülbül arzu çeker daim güle
Bir yiğit kötü olunca dayı gelir dile gelince
Gurbet ilae/başa jaiiHKg bir bela Ya benim dayım yok, dayı diyenim' yok
Gurbette yiğitin adı sorulur
İsmim Habi şöhretim Melemencioğludur Lîelemenci beyiyim desem nasıl olur
İçlerinde evim yok, ev halkı bilenim yok
Koca Nabi sılaya, çadar ve aşiret hasretine daya namadı. Başına topladığı gurubla kardeşi Hacı Ahmedin a k m - larına mukabeleye kalkıştıİ.
Adana havalisinde eskilerin destanlarını söylediği (Nernek muharebeleri) işte böyle başlamıştı.
Hacı Kabinin taifesi pek azdı. Bu yüzden mağlup ol muş ve hatta bir çokda para kaybetmişti. İkinci muharebede Habi bir dere içerisinde yaralı olarak bulundu. Onu tanıma yan Adana beyinin gönderdiği askerlerden biri parmağındaki pırlanta yüzüğü çıkarıp saklamıştı. Hacı Habi Bey iyileştik ten sonra bu adam önüne gidip diz çökmüş ve yüzüğünü vermiş ti. Hacı Habi bu askerin dürüstlüğüne hayran olmuş ve ihsan larda bulunmuştu.
Bu muharebede Hacı Habi Beyin yaralanmayıp bir de reye düştüğü de söylenmektedir. Aşiret beyi olmak için on beş sene gurbette dolaşan, cenkleşen, eylikten kötülük,kar deşinden zulüm, ihanet gören koca tlenemencioğlu bakınız şu türküsüyle sıziBinı na kadar masum bir tarzda anlatmaktadır
Behey ağalar derdimi söyleyim
Birbirini takip edip geliyor şimdi Hele taliimden bir bahsedeyim
Bakın nice hal alıyor şimdi Geçmez oldu kimseye nazım
Tatlı söylerim, acı gelir sözüm Çaresiz okunmuyor artık yazım Düşkünlük bana zor oluyor şimdi Vakıf olsan eğer sen bu hale Ağı düştü tepsideki bala
Koklayım diye bir domurcuk güle El uzatsam hemen soluyor şimdi Hikmet* hüda cümleden birisi
Hayır işlerim derken şer oluyor hepsi Açılır her taraftan zarar kapısı
Bir zanar olmasın sağ olsun serler Düşmandan acı söz, dosttan kahirler Bunca ihsanım görenden kem sözler
Bir "bir yazsam azim defter oluyor şimdi Hani dost diye muhahhet edenler
Hısımım, akrabam, kardeşim diyenler Benim yerime gezip kisve giyenler Münafık münkir oluyor şimdi
Kalmamış kimsede asla muhabbet Uğruna mal verip çok çektim zahmet Hani evim,hani o il, hani aşiret El çekip benden yad oluyor şimdi Ya ne diyeyim ben onlara
Sebep kardeşim hep nnia bunlara
Kör olsun gözleri düşürdü bu hallere Dilde destan olduk söylenir şimdi Nedir bu aşk bende bu ateş
Vallahi ana bir, baba bir kardeş Arada var belki on, onbeş yaş Büyüğüne adavet ediyor şimdi Sığındım şerrinden onun Mevlaya Kalmamış zerrece adap ve haya doymuş nufuz ile malı dünyaya Kaldırmış namusu, arı şimdi
Behey, utanmadan beni aldın dile Neden rüsva oldun etrafa öyle Bir kere yaptığın işe bak hele Yaptığını görür utanırsın şimdi Uzatma gel, sen bunda sözü Kızarmaz her veçhije onun yüzü Kulağıyla duydu ve gördü gözü İl arlı olmuş fehmeder şimdi Nabi Sıtkıle çıkarsın subhane Sakın arzetme halini bir insana Nasihatlarımı atma yabana
Menemencioğlu dinliyor şimdi
Taha Toros Arşivi