• Sonuç bulunamadı

Milliyetçi ebedî Ata:Mustafa Kemal adile de, Atatürk olarak, Türk milliyetçiliğinin sembolüdür

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Milliyetçi ebedî Ata:Mustafa Kemal adile de, Atatürk olarak, Türk milliyetçiliğinin sembolüdür"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M o ><*7

• • Ebedî Şefin aziz vücudunun bulunduğu tabut saraydan çıkarılırken...

Atamızın tabutu

arkasından

bütün İstanbul

mm

w m m 8 * 4 $ . Jia t V4#- r*r?T / ■ a • . fe s' a •- ı\S i İN'; w

Atatürklin cenazesi ve çeîenkler köprüden geçerken.

Hazin ve y ü r e k l e r

paralıyan

Alayın geçişi

üç saatten

fazla sürdü

f İstanbul bugün derin bir ıstırabın, bir yetimliğin,bir yurt saran yoksulluğun ele mile, Atasının tabutu önünde, onun son tesellisi olan millî ve medenî kemaline e- rişmiş bir bütünlükle, bir tek gözyaşı ha­ lindedir.

Çarşambadanberi İstanbul, kucaktaki yavrusundan son yaşlarındaki ihtiyarlara kadar büyük ölünün katafalkı önünde taziz ve tazim ile ağladı.

. « y Uç gün, Atanın cumhuriyeti emanet et* _ tiği gençlik ve her yaşta İstanbullular bu

hazin tarih sahnesinden bir dizim hıçkı-

f

rık gibi geçtiler.Atamız bugün Istanbulu, onun kucağında ve yanı başında son te­ neffüs ettiği hava içinde bulunmak dü- şüncesile yürekleri teselli bulan İstanbullu evlâtlarını bıraktı.

Şafakla beraber • ••

Büyük Atayı ellerinin üstünde değil, kalplerinde ebediyete götürecek Türk ev­ lâdı, kadın, erkek, mektepli, asker, me­ mur, çocuk, genç ve bütün İstanbul daha tanyeri ağarmadan evlerinden boşalmış seller gibi onu ebediyete teşyi vecdi için­ de Dolmabahçeden Sarayburnuna kadar ihtiram saflan kurmuş haldeydiler.

Bu hazin ve müellim merasim alayının takip edeceği yol evvelce ilân edilmiş bu-

¡SBF-Devamı 10 uncuda i g i p ş r ■ > -■" İ l i l l ı l S ,r T. V i *" *' ' » * I •• * I f t s i i a

n

\ i m i

. a

(2)

HABKR — Akşam pnatnaı • 'ZS 19 IKÎNCÎTEŞR1N — 1938 A K Ş A M F» O S T A S 1 S a h i b i v a N f ş r i y a l M ü d ü r ü H a ş a n R a s l m u n

D A R E E V İ t İstanbul Ankara caddes i

Sri» 4»ulo.cı lAls^tbsifM. «drrsfl ibitmliul IUSSS

Y a z ı İ ş l e r i t e l e f o n u ; 2 3 8 7 2 İ d a r e „ „ ; 2 4 3 7 0 İ l â n „ „ : 2 0 3 3 5 A 8 O İSİ t i Ş A H T L H 1 m T O rhty* F e n r h l 5 «r* el'H 1,400 Kr. t . î uO Kr. O a v 11m f İMİ m 1.450 0 ' 3 «v>ıM 4Ü0 . 8UO « » r - i a y ı m • O . 4 »0 *

K ü ç ü k H a b e r l e r

DIŞAk u a :

* Romanya Kralı Karol dün Lonöra- dan Brüksele gelmiştir.

* Dalmaçyalı büyük devlet adamı Anto Troumbch, uzun bir hastalıktan aonra 74 yaşında vefat etmiştir. Mumai­

leyh, Sırb, Hırvat ve Slovaklarnı ilk ha­ riciye nazırı olmuştur.

* Vetervaldda dün madenlere İnen 550 Çekoslovak amelesi, Polonya hükü­ metinin vadine tevfikan Petervald ma­ denlerinin Çekosiovakyaya iadesinden evvel yukarı çıkmıyacaklarını bildirmiş­ tir. Bu amelelerin ailesi efradı da ma - den direktörlükleri önünde toplanarak Çekosiovakyaya iade edilmelerini iste - inişlerdir. Polonya askerleri meseleye müdahale etmiş, tezahürcüleri dağıtmış

ve binaları işgal altına almıştır.

* Lehistanda siyasî mahafil, kont Çi- anonun yakında Varşovayı ziyaret ede - eeğine dair olan haberleri ne teyid ne de tekzib etmektedir.

* Dantzigden bildirildiğine göre bu şehrin hükümeti yahudücr aleyhinde ba­ zı şiddetli tedbirler ittihaz etmiştir. Bu tedbirler Almanyada tatbik edilenlerin aynidir.

* Mısırda kral ve kraliçenin, ilk çocuk­ larının doğumu, bütün memlekette se­ vinç nümayişleriyle selâmlanmıştır.

Genç prensese müteveffa kral Fuadin annesinin ismi Ferial adı verilecektir.

* Romanyada meçhul şahıslar geçen gece Reschitzadaki yahudi havrasını ber­ hava etmişlerdir. Bina baştanbaşa ha - rab olmuşsa da insanca zayiat yoktur.

* Kudüsten Hebrona giden yol üzerin­ de dün İngiliz askerlerile Arablar ara­ sında şiddetli bir muharebe olmuştur. A-

rablar gayet ağır zayiata uğramışlardır. İngiliz, askerlerinden bir ölü ve 6 yara­ lı vardır.

* Avusturyada eski federal orduya nensııp olup Alman ajansına göre 11 temmuz 1934 hâdiseleri esnasında bir köyde nasyonal soskalistleri tevkif etti­ rip kurşuna dizdiren,, üç subay Salzburg- da katil maddesinden mahkemeye veril­ mişlerdir.

* Yugoslav niyabet meclisi, Bulgar maliye nazırı Voşilofa Save nişanının bü­ yük salib rütbesini tevcih etmiştir.

* Karpat Ukraynasında karışıklıklar olduğu ve halkla Çek askerleri arasında müsademeler cereyan ettiğine dair çıkan haberleri Çek hükümeti neşrettiği bir tebliğde tekziplemektedir.

* Resmen bildirildiğine göre, Fransa Reisicumhuru îngiltereyi 21 martta zi­ yaret edecektir.

* Angriff gazetesbin yazdığına göre Alman adliye nezareti yahudilerin ika­ met meselesini hal için bir emirname ha­ zırlamaktadır. Berlinde 160 bin yahudi vardır.

* Alman harieive nazın fon Rıbben - trop saat 17 de cenub Afrikası müdafaa nazın Pirovtı kabul etmiştir.

Gümrük kanuuunda

tad ilâ t hazırlığı

Gümrük ve inhisarlar vekâleti tarafın­ dan gümrük kanunumuzn tadili için uzun zamandanberi yapılan çalışmalar, son devresine girmiştir.

Geçen sene başlıyan bu çalışmalarda ilk iş olarak, muhtelif memleketlerin gümrük kanunları getirtilmiş ve bunlar tercüme e* dilerek tetkik olunmuştur.

Memleketimizin hususiyetleri ve İktisa­ dî münasebatta bulunduğu memleketlerin vaziyetleri gözöniinde tutularak bir proje hazırlanmıştır. Bu proje üzerinde alâka­ darların miitaleaîarı sorulmuştur.

Proje, Büyük Millet Meclisinin bu iç­ tima devresinde bütün formaliteleri ikmal edilerek Meclise sevkolunacaktır.

Yapılacak yeni tadilâtla gümrük mev- zuatımtz, İktisadî bünyemizde bugünün! İhtiyaçlarına srörr husule gelmiş olan ta-i havüllere tamamen uygun bir şekil ala­ caktır.

Cenaze merasimi d.ılayıslyle dün gelen etnehî heyetlerden ikisi., ;ı 'V v Up.uttu I I <

Dolmahahçedeki müessif hâdise

İzdihamdan 11 kişi

ezilerek ö l d ü

A n k ara, 18 (A .A .) — R esm î teb liğd ir:

D olm ab ah çe sarayın d a Afcatürkün K a ta fa lk ı ö-

nündeki ihtiram geçidi ilk gü n d en k en m untazam bir

surette cereyan ederken 17-11-938 saat 2 0 den sonra

yüz binden fa z la vatandaşın tehacüm üyle husule gelen

izdiham n eticesi geçit m üşkülleşm iş ve gösterilen teh a­

lük yüzünden halk sa fla rı arasın d a artan tazyikin

t-r kısm ı kadın olm ak üzere on bir vatandaşım ızın ha­

yatlarının sönm esine sebeb olduğu büyük bir teessü rle

haber alınm ıştır.

Z abita kuvvetleri vatan d aşların hayat em n iyeti i-

çin ’:.Iavuzluk yapm akta ve halin icabettirdiği tedbir­

leri alm ak ta old uğundan bu gibi m ü essif hâdiselerin

tekerrürüne m ani olm ak için zabıta k u v v e tle r im iz e ve-

sayasm a riayet ed ilm esi m uhterem h alkım ızdan ehem ­

m iy etle rica olunur.

ÖLENLERİN İSİMLERİ:

R esm î teb liğd e bild irilen bu m üessif h âdised e ö len ­

lerin isim leri şunlardır:

1 — D en izyolları işletm esi m üdürü R aufî M anyasın

kızı Bilun (1 6 y a şın d a ),

2 — İstik lâl ca d d esin d e 2 3 6 num arada A n a Okur

(5 8 y a şın d a ).

3 — İstiklâl cad d esin d e G önül sok ağın d a Y ıld ız a-

partım anm da m adam R aya K oşnir.

4 — İstiklâl ca d d esin d e G önül sok ağın da Y ıld ız a-

parhm am nda m adam R aya K oşnirin kızı B elîa K oşnir

5 — B akırköyünde ahçı H a tice (55 y a şın d a ),

6 — K urtuluşta sütçü D iyam andi (40 y a şın d a ).

7 — T opkapıda A rpaem ini yokuşu sok ağın d a A b-

dülham it (5 0 y a şın d a ),

8 — A k sarayd a L âleli cad d esin d e 8 num arada ba­

yan G evşer M ehm et (35 y a şın d a ),

9 — T arlab aşın da 19 num arada S atenik O hannes

(3 5 y a şın d a ).

10 — M esajeri M aritin kum panyası avukatı K u io-

nun torunu S en B enua ta leb esin d en P au l K uto (1 5

ya-ş:d a ),

11 — B eyoğlu n d a Lüksem burg o telin d e B elçik alı

Leon.

Ankara esnafı

Dtin ankarada â l>îda-

y e ç e le n k huydu

Ankara, 18 (A.A.) — Ankara Es­ naf Cemiyetleri Birliğine dahil Anka, ranın bütün esnaf ve tacirleri bugün öğleden sonra toplanarak kalabalık bir kitle halinde Ulus Meydanındaki Zafer âbidesine gelerek çelenk koy - muşlar ve Ulu Önder Atatürkün aziz hatırasını takdisen iki dakika sükût et­ mişlerdir. Bu esnada derhal toplanan onbirlerce halk da bu ihtifale iştirak etmiş bulunuyordu.

Kafile müteakiben Yenişehire gide­ rek bulvardaki Kutsal âbideye ve Gü. ven âbidesine çelenkler koymuş ve iki. şer .dakika sükût etmiştir.

3,30 a kadar devam eden ihtifal mürldetince Ankaramn bütün mağaza ve dükkânları kapalı kalmıştır.

Şehir meclisi d ili

i o i 'andı

Şehir meclisi dün birinci reis vekili Ne­ cip Serdengeçtinin riyasetinde toplanmış­ tır. Dünkü içtimada ciheti askeriye tara­ fından Çamlıcada istimlâk edilecek arazi­ nin komisyana muhammin ve aza inti­ habı halikındaki teklif ile Beykoz kazasın­ da teşekkül edecek olan takdir ve itiraz komisyonlarına aza seçilmesi hakkındakı teklif riyaset makamına havale edilmiştir.

Mtiddeabih rmktarı otuz kuruş da olsa ikame edilmiş olunan davalardan sarfı nazar edilmesine kanunen imkân olmadığı ahklundaki kavanin encümeni mazbata- sile Cumhuriyet bayramı münasebetile yapılan donanma tesisatı bedelinin sureti tesviyesi haklımdaki bütçe encümeni tek­ lifi de kabul edilerek toplantıya nihayet verilmiştir.

Çorba ila

haşlanan adam

Bu işî karısının

y a p tı ğ ın ı söylüyor

Sultanahmet sulh birinci ceza mahke­ mesi bakkal Ahnıedin yüzünü sıcak su ile haşlıyarak tehlikeli bir surette yaralayan karısı Muazzezin duruşmasına başlanmış­ tır.

Ahmetle Muazzez karı kocadırlar, sekiz de çocukları var, bunlardan dördü Ahme* din eski karısından dördü Muazzezden dir.

iki sene evvel karı koca arasında biı geçimsizlik çıkmış ve bir sene evvel de ayrı yaşamıya başlamışlardır. Muazzez, kocasının evini terketmiş, anasının evine gitmiştir. Bununla beraber hergün sabah­ leyin kocasının evine gelmiş, çocukların yemeklerini pişirmiş, akşamları evine den müştür. Muazzezin on altı yaşında bir kı­ zı olduğu için bir genç ona müracaat ede­ rek bunu istemiştir. Muazzez bir gün ko­ casının evinde kalarak ‘akşam üzeri kendi­ sine işi açmağa ve müsaadesini almaya karar vermiştir.

Muazzez akşam üzeri bir senedir yüzü­ nü görmediği kocasnnn yanına çıkmış ve: — Kızı birisi istiyor, iyi, namuslu deli­ kanlıdır. Verelim, demiştir.

Bakkal Ahmet kızın küçük olduğunu ileri sürerek anasının bu teklifini ıeddedin ce ağız kavgası başlamıştır. Muazzez, man galin üstündeki tencereyi kavradığı gibi kaynar çorbayı kocasının başından aşağı dökmüş, zavallı adamın başı, yüzü, ve gözü haşlanmıştır.

Muazzez bundan sonra evden kaçmıştır Dün işte bu kavganın muhakemesine başlanmıştır. Şah’t olarak Muazzez ve Ah medin sekiz çocuğu dinlenmişlerdir.

Ah-Es.ıi eserLr

; nşturmlcM

Sultanahmette Arasta sokağında Ame­ rikalı profesör Bakster tarafından yapılan eski eserler araştırma sahasında yapılan istimlâke ait bedeller belediyenin tavas- sutiie derhal tediye edilecektir. Bayram- ertesi bu paraların tevziine başlanacaktır.

Profesör Bakster ilkbaharda Sultanah­ mette tekrar hafriyata devam edeceğini ni bildirmiştir .

Bu sene memleketimizin her tarafından gerek Maarif vekâleti veya Türk tarih ku­ rumu, gerekse Maarif vekâletinin müsaa- desile yapılan eski eserler araştırma faali­ yeti kış münasebetile durmuştur. M'lâsta isveçli Persan, gözlükulede Goldman, Yiinüktepede Garatang, Vanda Lake, Truvada Blege, yazılı kayada Haspels, Aslan tepede Dölapart, Boğazköyde Bit- tel Demirci Höyükte Sehültz, Akköyüde profesör Vickert, Bergamada mimar Han san tarafından bu sene yapılan hafriyatlar gelecek ilkbaharda devam edilecektir.

Bu meyanda Ayasofyada senelerdenberi mozayilder üzerinde Çalışan Viîtemoore dahi çalışmasına devam edecektir.

medin eski karısından olan çocuklar ba­ basının,, Muazzezin çocukları da kadının lehine şehadet etmişlerdir. Muazzezin ev­ lendirilmek istenilen kızı şöyle şehadet et­ miştir:

— Babamın yüzünü, gözünü annem yakmadı. O gece annem bahamın yanına bile çıkmış değildir. Annem çorba yapmış ve tel dolaba koymuştu. Dolab kazaen yıkıldı. Çorba da babamın başına dev­ rildi.

Gelmiyen şahitlerin çağrılması için mu­ hakeme başka bir güne kalmıştır.

Evkafın yeni

binaları

Eshişchirde yer»!

bir hamam yapıldı

Vakıflar idaresinin son yaptığı akar o- lan Eskişehir çarşısındaki modem vakıf hamamın inşaatı tamamlanmıştır. Bu ha mamla vakıflar idaresi şark hamamcılı­ ğında bir yeniliğe önayak olmaktadır. Bu hamamda sıcak su, su soğutma tertibatı, kalorifer tesisatı, hususî banyo, kabine, duş, umumî yıkanma mahallenle, yüzme havuzu vesair her türlü teşkilât bulunmalı tadır.

Son yıllarda memleketin im an hareke­ tinde mühim rol alan evkaf şehrimizde ve Anlıarada biroçk büyük binalar vücuda getirdiği gibi Antalya, İzmir, Eskişehir, Afyon, Bursa, Denizli, Sivas ve Erzurum gibi mühim vilâyet merkezlerinde de otel­ ler, apartımanlar, sinemalar, haller, tütün depolan, gazinolar, fırınlar, hamamlar ve daha birçok asri tesisler vücuda getirmiş­ tir. Bu suretle bir taraftan vakfın akar­ ları zenginleştirilirken diğer taraftan da kendilerinden istiğna hasıl olan bir takım cemaatsiz cami, mescitlerin, kapalı tekke­ lerin, metrûlı mezarlıkların vesair hayrat nevinden olan şimdi lüzumsuz yerler satıl mış ve bunlar paraya çevrilmiştir, tşte evkafın yeni binalar vücuda getirmesin­ de bilhassa bu paranın çok faydası dokun­ muş ve bu suretle de vakıflar idaresi daha iyi işler hale gelmiştir.

(3)

19 I K I N C İ T E Ş R İ N — 19 3 8

Mi l l i yetçi

E b e d î A t a

Mustafa Kemal adille de„ Atatürk1

o f l a r a k , T ü r k m i l l i y e t ç i l i ğ i n i n )

s e m b o l ü d ü r

Atatürk’ün milliyetçilik vasıflarım te­ barüz ettirebilmek için (1919) seneleri­ ne ve hattâ ondan evvele kadar tarihi gözden geçirmek gerektir.

Atatürk Samsuna ayak basmadan ön­ ce OsmanlI saltanatının dünya muvace­ hesindeki vaziyetini en şamil bir görüşle bilen bir Türk kumandanıydı.

“OsmanlI devletinin dahil bulunduğa grup, umumî harpte mağlûb olmuş, Os­ manlI ordusu her tarafta zedelenmiş, şe­ raiti ağır, bir mütarekename imzalan­ mış. Büyük harbin uzun seneleri zar­ fında, millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi umumi harbe sev- kedenler, kendi hayatları endişesine dü­ şerek, memleketten firar etmişler. Sal­ tanat ve hilâfet mevkiini işgal eden Vah­ dettin, mütereddi, şahsmı ve yalnız tah­ tını temin edebileceğini tahayyül ettiği denî tedbirler araştırmakta.

Damad Ferld paşanın riyasetindeki kabine, âciz, haysiyetsiz, cebin. Yalnız padişahın iradesine tâbi ve onunla bera­ ber şahıslarım vikaye edebilecek her - hangi bir vaziyete razı.

Ordunun elinden esliha ve cephanesi alınmış ve alınmakta.,,

Diyerek büyük nutkuna başlıyan ebe­ dî Ata bu suretle OsmanlI devletinin her tarafında önüne geçilmez bir tefessühün başladığını tesbit etmiş bulunuyor ve di­ yor ki:

tebarüz ettirdi. (Hâkimiyet milletindir) vecizeleri o tarihin mahsulüdür.

Halk fırkasının ilk prenispleri tahlil edildiği zaman (milliyet) prensipi daha vazıh olarak görülür. “Millî hâkimiyetin halk tarafından ve halk için icrasına rehberlik etmek,, vazifesini üzerine alan halk partisi bu umdesiyle (Milliyetçilik) vasfını en demokratik esaslara istinat ettirmiş bulunuyordu.

İkinci kongrede partinin (Milliyetçi) vasfı sarih bir şekilde kondu.

İkinci kongrede “Cumhuriyetçilik, mil­ liyetçilik, halkçılık, lâiklik” prensipleri konmuş bulunuyordu.

Cumhuriyetin on beşinci yılı müna­ sebetiyle çıkan eserde “Milliyetçilik” vasfı şu suretle izah olunmaktadır:

“OsmanlI devleti, tabiiyeti altmdaki muhtelif unsurlardan bir OsmanlI milleti vücuda getirmeğe uğraşmış, fakat Os­ manlılık siyaseti tam bir iflâsa mahkûm olunca bu sefer “ümmet” denilen (İslâm milleti) fikrine, İslâm ittihadı siyasetine sapmıştı.

Neticede bu siyaset dahi iflâs etti. Os­ manlI devletini terkip eden muhtelif unsurların ayrı ayrı tuttukları milliyet­ çilik cereyanlarma karşı koymak gayre­ tinde bulunan o devrin bazı nazariyatçı- ları memlekette bir Türkçülük cereyanı uyandırmak istediler. Bu cereyan bütün Türk kavmlerini birleştirmeği istihdaf e- den Turancılığa kadar gidiyordu.

“OsmanlI devletinin temelleri çökmüş, ömrü tamam olmuştu. OsmanlI memle­ ketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada b ir avuç Türkün barındığı bir ana yur­ du kalmıştı. Son mesele, bunun da tak­ simini teminle uğraşmaktan ibaretti. Os­ manlI devleti, onun istiklâli, padişah, ha­ life, hükümet, bunlar hepsi medlûlü kal­ mamış birtakım bimana elfazdan ibaret­ ti.,,

Ebedî Ata, Osmanlı tarihi içinden bir Türk varlığını ilk bu tarihte çıkarmış bulunuyor. Ve kendi kararını iki üç cüm­ leyle hulâsa ediyor:

“Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da hâkimiyeti milliye- ye müstenit, bilâkaydü şart müstakil yeni bir Türk devleti tesis etmek!,,

Ve bu hükmü verdiği tarihi de bizzat büyük Türk söylüyor:

“İşte, daha, Istanbuldan çıkmadan ev­ vel düşündüğümüz ve Samsunda Anado­ lu topraklarına ayak basar basmaz tat­ bikatına başladığımız karar bu karar ol­ muştur.,,

Atatürk daha Anadoluya geçmeden önce, millî varlığımıza derin bir güven i- çindeydi. Ebedî Atanın en şamil ve en sonsuz görüşünü bu ilk işarette buluyo­ ruz. Ata, Osmanlı devletinin izmihlâli i- çinde Türkün millî varlığının tam bir hayatiyet halinde bulunduğunu düşüne - rok ona istinaden ve müstakbel zaferi görerek Samsuna çıkmıştır.

Atanın ilk kararında (Millî hâkimiyet esasına müstenit bir devlet kurmak) he­ defini görüyoruz. îşte büyük ve ebedî Atanm millivetoiliğinin ilk tezahürü bu kanrîyle başlar.

Bu azîz hedefi tahakkuk ettiren Ata­ türk (Halk fırkası) nın esaslarını hazır­ ladıkları zaman (milliyetçilik) unsurunu

Cümhuriyet halk partisinin milliyetçi­ liği gerek başka devletin tebaası halin­ de yaşıyan bütün Türkleri bir kardeşlik hissiyle sevmek, onların refahını dile­ mekte beraber, hariçteki bu Türkleri kendi siyasî iştigal hududundan hariç tutar.

Partinin ve yeni devletin telâkkisine göre, Türkiye cumhuriyeti dahilinde Türk dili ile konuşan, Türk kültürü ile yetişen, Türk ülküsünü benimsiyen her vatandaş hangi din ve menşeden olursa olsun Türktür. Bu esas, Teşkilâtı Esa­ siye kanununda da açıkça yazılıdır.

Yeni Türk milliyetçiliğine göre, Türk milleti büyük insanlık ailesinin yüksek ve şerefli bir uzvudur.

Bu itibarla bütün insanlığı sever ve millî menfaatine ilişmedikçe başka mil­ letlere karşı düşmanlık beslemez ve tel­ kih etmez.

Yeni Türk devletinde milliyetçiliğin kuvvetli bir şiar olmasmm bir sebebi de beynelmilelcilik parti programında şöyle ifade edilmiştir:

“Türk ulusçuluğu, bütün muasır mil­ letlerle bir ahenkte yürümekle beraber, Türk İçtimaî heyetinin hususî seciyesini ve başlıbaşına müstakil hüviyetini mah­ fuz tutmağı esas sayar.

Bu itibarla millî olmıyan cereyanların memlekete girmesini ve yayılmasını is­ temez.,,

Atatürk’ün milliyetçilik vasfı ve yani Türk ulusunun milliyetçiliği (Ne mutlu Türküm diyene!) vecizesinde münde- miştir.

fnıuvotçilik Atatürk’ü, Türk tarih ve Türk dil tezlerine sevketmiştir. Bunla­ rı gazetemizin bundan önceki nüshala­ rında tebarüz ettirdik. Mustafa Kemal a- dıyla da Atatürk olarak Türk milliyetçi­ liğinin sembolüdür,

H A B E B - A h ş a m p o s t a «

Büyük Atanın

zıyaı karşısında

Ulu Şefin zıyaı karşısında, bir kısım vatandaşlarımız

duydukları derin acıyı, içli mısralar halinde tesbit etmişler­ dir. Okuyuclanmızın bize gönderdikleri şiirlerden bir kısmı­ nı, bugün sütunlarımıza geçiriyoruz:

(Ebedî Atanın Tabutu

K r a ş ı s ı n d a

Ey Atatürk, sen bize, bir neşe otağıydın Ordunun ve ulusun, çözülmez bir bağıydın Yurdumuzun ebedî, tüten bir ocağıydın Dulların, öksüzlerin, bir ana kucağıydın. Gittin, fakat varlığın, unutturmaz yadım Kırdın ah hepimizin, kolunu kanadını Kalbimizin susturmak, mümkün mü feryadını İçimiz kan ağlıyor, anıyorken adını.

Bütün dünya âşıktı, senin nurlu yüzüne. Var mıdır bağlanmıyan, özüne ve sözüne Varlığınla eriştik, biz bu varlıklı güne Nasıl cihan yas tutmaz, ağlamaz öldüğüne.

İzm irli Zeki DUYGULU

• • *

Atatürkün (Büyük

s

ırkına.a

Ağlıyorsun, göklere uçtu diye Başbuğun. Ağlıyorsun, haklısın, can evinden vuruldun.. Hudutları aşıyor, mateminin feryadı, Bütün dünya; seninle Atatürk’e ağladı« Ağlıyorsun, ağlamak yaraşmazdı hiç »ana, Ağlıyorsun, haklısın, ağla büyük Atana. Ayıramaz asırlar seni millî yasından, îçtinse de bir zehir tahinin tasından. Bir yanardağ gibisin, yaklaşanı yakarsın, Onun nurlu yolundan bir sel olmuş akarsın.

Hakkı Nezih BELLER

* • *

Aco v e t e s e l l i

Kapladı bir karanlık birdenbire dünyayı Göklerin sanki sönmüş yıldızlan ve ayı Herkes matem içinde düşünür hazin hazin Varlığından ayrılan, hayat veren ziyayı.

A t a m ’a

Kara günlerde vatan, Çiğnenirken düşmanla, Ey Türklüğü kurtaran, Ftlrüdüğün bin şanla

Çıktın İlkin Samsuna, Halka gösterdin yolu,

Milliyetçiler sana,

Dedi var ol ey Ulu, îşte hep böylelikle, Köpürmüştü bütün Türk, Erzurum yolu ile, Sıvastaydın Atatürk. Topladın Ankarada, El ele verdin bizi, Güzel anavatanda, Koymadm düşman izi, Mağlûb ettin düşmanı, Milletinin önünde, Erkinliğe vatanı, Kavuşturdun bir günde. Gidiyoruz yolundan, îşte o gündenberi, Gerilerde kalmadan, Hep ileri, ileri..

Çünkü, bütün bu gençlik, Olmuştur bir tek yürek, Hep beraber andiçtik, Bu böylece gidecek.

Hayrf ÂKYÜZ Adres: Baruthane Caddesi Lala Şahin sokak No. 91

¥ * ¥

D i n m e y e c e k

Y a ş l a r ı m ı n

Şendin bizim teneffüs

ettiğimiz havamız. Yolumuza nur yeren bir ışıktm Atamız, öldüğünü bir türlü sığdırmıyor içimiz, almıyor havsalamız. Acmı unutmayız, Kalbimizi fırlatıp Söküp atmadıkça biz. Gözümüzün yaşıyla dinmiyecek kedermiz Ecelin eteğinde, uzanıp yatmaarsça. Şadi ŞENSOY

Bugün hepimiz ağlarız kaybettik Ulumuzu, Fakat ışığı ile biz görürüz yolumuzu, Bu açık nurlu yolda giderek yükseleceğiz, Hiçbir kuvvet bükemez, bu yolda kolumuzu. On yedi milyon Türkün kalbinde bugün o var, O sönmeyen güneşe toprak olamaz mezar, O vardır, var olacak, bu dünya var oldukça Vücududur kaybımız Türk kalbi buna ağlar. Ne çare tabiatın kanunu işte böyle,

Ey Türk! eğil önünde Atatürkün, ve söyle Büyüksün sen Atatürk, büyüklerden yok eşin, Müsterih ol, yarın da nur salacak güneşin.

A. ARIMAN

ı e n

n

Sustuğun gün bir hazin sis kapladı îstanbulu, Göz gözü hiç görmez oldu çünkü her göz yaş dolu Cismin ölse ruhun ölmez emrin ölmez ey Ulu, Milletin her ferdine gösterdin her doğru yolu. Boynuma geçmiş esaret zincirini kırdın o gün, Alnıma taktın çelengi şanı istiklâl o gün,

Sen yürüttün, sen büyüttün, sen yaşattın günbegün, Rüşde isal eyleyince sende hatm ettin bugün. Sen eğer ölmüş olaydın sıkleti tabutunu,

Küre çekmez çünkü Türklük kaybedib mabudunu, Çıldırır dağlar yıkar elbet arar nabudunu,

Asümana erdirirdi Aaaah Atam nakusunu. ölmedin sen hem de ölmezsin ecel bulmaz seni, Bir Ata lâzımmış ki yolladı Tarçrı seni,

Altı ok imanına verdik seninle bu teni, ölmüş olsan ruhu ilhamın sarar mıydı beni.

Kadıköy Maliye tahakkuk şubesinde varidat muavini Said ALTIOK

ÜJlıy A t a m

Bir bahardı gönlümüz, döküldü yapraklan Hazan rüzgârlarının, tatlı ürperişiyle; Bir mateme büründü Atatürk topraklan, Tayfunlar bile çözmez ejder kükreyişiyle. Irmak gibi çağlardı, gönüllerimiz neden?, Birdenbire uyuyan; engin denize döndü. Ufuklarda parlayıp, gönlümüze akseden,

Atamız bir güneşken neden ansızm söndü? Türklük bir âbidedir, sen onun temelisin Açılan yoldan yürü çünkü onun neslisin. Sana altı yol açtı, altı meşale yaktı; Esaret zincirini çözüp bir yana attı.

Vefa Lisesinden Haşan Hikmet Sertkol

Bu akşam kadir

gecesidir

İstanbul Müftülüğünden;

Ikinciteşrinin on dokuzuncu cum ar ' tesi günü Ramazanın yirmi altısı ol­

makla akşamı (Pazar gecesi) Leylei Kadir ve yirmi üçüncü çarşamba günü bayram olduğu ilân olunur.

SADAKA! FİTİR

En iyi İyi Son

Buğday 15 14 12 Arpa 24 20 19 Üzüm 84 67 54 Hurma 00 133 00 BAYRAM NAMAZI S. D, Vasat! saat # 7 35 E zan!saat 2 50

(4)

4 19 ÎKÎNCİTEŞKtN — 1938

başvekil

Celâl

Bayar

Ebedî Şefin tabutu

dntinde ağ ladı

İstanbul, 18 (A.A.) — Başvekil Celâl Bayar sarayda doğruca merasim salonu­ na giderek Büyük Şefin tabutu önünde hürmetle iğilmiş ve kenarda bir müddet durarak hayatlarının en ıstırablı geçidini yapan halkla beraber ağlamışlardır.

HABliIS — Akşam postası B C S ? 1,"JI!'VTMMKl—_B3gSggggSgS~.™S^^

Z^JiKÎ Baiwa

İŞİNİ

Ha t», e t m e k

¡Dİ...J

bot3n eJmAR KAPTANIN (TÎN'AO'

Ng oıuvoe? i l P K l N L A R » , --pAuAMADI1./A A Xj C-W DtLıRf^i OLMASIN . Bunlar* fiRRRR C ö l R 0>£mİ PAHfl Ğel o İ T --- — --- ( i N S DIR 0 u ? y (BoAAÖr N 8a«A„ X ^ O NUAR MIX'?/ J i u v t tM ... FAKAT B i i i $ CABo gİTiRı'P ,Ğ ip8lİM MÜKAFATI . AUAMNİ ŞİUVO l

Ecnebi

h eyetlerin

son kısm ı da

b u g ü n geliyor

Framsaı’daı bir sahip

Harp saatlerinin

dehşetini yaşıyor

Geçen eylülde, bir otomobilin, Chateau - Thierry yolu üzerinde hızla seyrettiği ve birçok yerlerde defalarca durduk­ tan sonra yeniden yoluna devam ettiği görüldü. Raymorsd Bemard yeni çevireceği film için muvafık tabiî bir dekor arı­ yordu.

Nihayet Şery - Sür - M aru kasabası onun arzularım tama­ men tatmin etti. Çevireceği “Rehinler,, filmi için bundan da­ ha nefis bir dekor olamazdı. *

Sinema bazan geçmiş hâdiseleri, en ufak teferrüatına ka­ dar yeniden yaşatır.. İşte, taliin bu garip cilvesile Şerz kasa­ bası halkı 24 sene evvelki hayatı tekmil hâdiselerde yeniden canlı şekilde yaşadılar.

Filmin mevzuuu tarihî bir hâdiseyi canlandırıyordu:' 1914 senesinde Şamplanyn - Sür - M aru kasabası Almanlar tarafından işgal edilmişti. İşgal sırasında kasabada bulunan belediye reisinin asker oğlu, kasabayı terkedememiş, nişanlı- sile beraber saklandığı bir samanlıkta Almanlar tarafından çevrilmişti.. Bir Alman zabiti onu yakalamak istedi, fakat belediye reisinin oğlu zabiti öldürerek kaçmağa muvaffak ol­ du. Bunun üzerine, kasabanın mukavemetine mani olmak i- çin eşraftan altı kişi rehin olarak hapsedildi.. Fransızların mukabil taarruzu görüldüğü anda "rehinler,, kurşuna dizile- cekti.. Hülâsa, neticede kasaba da rehineler de kurtuldu.

Filmin mevzuundan ziyade, 24 sene evvel bu kasabada geçen bir hâdisenin aynen tekrarı eııterasandır.. /*• •

İ l «

~ * *\ «t % i / . ■ 'î « .... ..’.. 15«

Şezl kasabalıları, filmin figüranlığını seve seve yapıyorlar; üstte filmin baş Atina, 18 (A, A.) — Atina ajansı bil­

diriyor:

Bagvekil Metaksas, Atatürkün cenaze merasiminde Yunanistanı temsil edecek olan heyetin riyasetinde olarak, bu sabah saat 6,30 da hususî trenle An- karaya hareket etmiştir.

Yunan Hidra destroyeri bugün îstan- bula varmış olacaktır.

Hükümetin bir emirnamesiyle resmî binalardaki bayraklar, pazar, pazartesi ve salı günü yarıya kadar çekilecektir.

Lehistan heyeti

Ankara, 18 (A. A.) — Atatürkün ce­ naze törenine iştirak edecek olan Polon­ ya heyeti, Ankara büyük elçisi Sokolni- ki, general Zaygmut ve general Podhovs- kiden mürekkeptir.

Alman askerî kıtası

Ankara 18 (A.A.) — Atatürkün cena­ ze törenine iştirak edecek olan Emden kruvazörüne mensup askerî kıta, yann saat 14 de hususî trenle Ankaraya gele­ cektir.

Macar heyeti

Budapeşte, (A.A.)] — Macar ajansı b’Idiriyor:

Millî Macar ordusu da Atatürkün ce­ naze töreninde hususî bir heyetle temsil edilecektir. General öjen Ruszkai riyase­ tinde bulunan ve albay Magyarosy ve al­ bay Nemetlıden terekküp eden bu heyet, Ankaraya doğru hareket eylemiştir.

Fransız, Alman ve İtalyan

heyetleri

Sofya, 18 (A.A.) — Ankarada Atatür­ kün cenaze merasimine itşirak edecek o- lan Fransız, Alman ve İtalyan heyetleri bugün saat 17 de Sofya istasyonundan geçmiş ve kral namına mabeyn sekreteri Stamenof ile başvekil adına hariciye siya­ sî şube direktörü Naltinof, harbiye nazı­ rı namına erkânıharbiye reis muavini ge­ neral Hacı Petko ve Türkiye, Fransa,

Sivas - Erzurum

tahvilleri

Beşinci te r ti p t a h v i l ­

ler satışa çıkarıldı

Bedeli tamamen Sivas - Erzurum de­ miryolu inaşatma tahsis edilmek üzere 1934 senesinde çıkarılan bir kanunla yapı­ lan dahilî istikrazın beşinci tertip tahvil­ leri de bu sabahtan itibaren satışa çıka­ rılacaktır.

Diğer tertipler gibi 4,5 milyon liralık olan bu tahvillerle 22,5 liralık kısmı ta­ mamlanmış olacaktır.

Beşinci tertip istikraz tahvilinin kayıt muamelesi on beş gün devam ederek ilk- kânunun beşinde nihayete erecektir. Bu müddetin devamınca büyük cenaze töreni veya bayram münasebetile tatiller girmek le beraber gene tahvillerin hepsinin satı­ lacağı muhakkak görülmektedir.

Beşinci tertip tahviller, bundan evvel­ kiler gibi 20 ve 500 liralıktır. Fakat ihraç fiyatı yüzde 95 olarak kabul edildiğinden 20 liralık birlik tahviller 19 ve 500 liralık tahviller de 475 liradan satılacaktır.

---

o---D e v l e t o---Dem iryolları­

na m ü f e t ti ş muavini

alınacak

Devlet demiryollarına alınacak müfet­ tiş muavinlerinin imtihanı aym 28 inci pazartesi günü bütün işletme müdürlük­ lerinde yapılacaktır, im tihan^ girmek üzere bir çok yüksek mektep mezunu müracaat etmiştir.

Almanya ve İtalya orta elçileri tarafın­ dan selâmlanmışlardır.

Romanyanm matem kararı

Bükreş, 18 (A.A.) — Millî müdafaa nazırı neşrettiği bir emirnamede Büyük Türk şefi Atatürkün cenaze merasimine tesadüf eden pazartesi günü Romanya dahilinde bilûmum askerî kıtaların, askeri müesseselerin ve askerî binaların bayrak­ larının matem alâmeti olarak yarıya in­ dirmelerini emretmiştir.

Bütün Romanya dahilindeki askerî kı­ talarda zabitler neferlerine Atatürkün ha­ yatı hakkında konefranslar verecek ve ay­ nı zamanda Romanyanın büyük bir dostu olan bu büyük devlet adamının tarihte­ ki mühim rolünü efrada anlatacaktır.

A t a t ü r k ü n

ebedî medfeni

Etrafında birçok t e k ­

lifler y a pı lıy or

Ankara, 18 (Hususî) — Atatürkün defnedüeceği yer hakkında memleketin muhtelif yerlerinden buradaki alâkadar makamlara mektup ve telgrafla teklif­ ler vaki olmaktadır. Bu teklifler bilhassa mekteb muallimleri, belediye ve millî te­ şekküller tarafından yapılmaktadır. Te - menni kabilinden olan bu müracaatlar tasnif edilmekte ve en çok arzu edilen yerin Çankaya olduğu söylenmektedir.

---

o---Bir ha ft ada y a k a l a ­

nan k a ç a k ç ı l a r

Ankara, 18 (A. A.) — Geçen bir haf­ ta İçinde gümrük muhafaza teşkilâtı,, seksen dokuz kaçakçı, iki bin üç yüz otuz üç kilo gümrük kaçağı, yirmi iki bin beş yüz yirmi defter cıgara kâğıdı, iki yüz on altı türk lirası, yirmi kaçakçı hayvanı ile otuz yedi kesim hayvanı ele geçirmiştir.

Resimli Hafta’nın

1 © o n e o s a y ı s s

Dolgun münderecatla ve tam

bir ev mecmuası halinde

çıktı

3 6 Sayfa 5 Kuruş

MûvegSnB iden

i s t e y i n i z R E S İ M L İ H A F T A

Atatürk Albümü

adiyle m uhteşem bir ilâ v e hazırlam aktadır

68 su y f a h k

bu albüm de A tatürk’ün hayatın a ait fazla resim bulunm aktadır.

Figüranları eski üniformalarla gören bir ihtiyar, heyecanını zaptedememiş ve rejisöre:

— Gör iyor musunuz? Figüranlarınız 5 inci piyade alayı üniformasını taşıyor lar.. 1914 de de burada 5 inci piyade a- layı bulunuyordu! demişdir.

Vakalar aynen geçmişteki gibi cereyan ediyordu. Düşman rolü oynayan figüran­ ların, üniformaları içinde hiç de rahat olmadıklarından şikâyetleri duyuluyordu. Hergün belediye dairesinin dıvarına resmî tebliğ asılıyordu. Nihayet eylül ayında Şerz kasabası, hakikî bir bayramın senei devriyesini tesit etti: 1914 de Fransızlar kasabayı Almanlardan istirdat ettikleri gibi, 1938 senesinin ayni günü de, Fran­ sız askeri rolündeki figüranlar, Alman as­ keri rolündeki figüranları püskürterek Şamplanyn kasabasından dışarı atmışlar­ dı.

Vakalar, kasabada evvelce geçmiş ha­ kikî hâdiseleri köylülerin hatıralarında yeniden canlandırdı ve filmin sahneleri hakiki bir canlılıkla çevrildi. Yirmi dör sene evvel düşmana türlü müşkülât çıka­ ran kasaba halkı, teknisyenlerin işlerini teshil için hiçbir fedakârlıktan çekinmi­ yordu.

Kasabanın eski berberi yeniden dükkâ­ nına geçti. Şarapçı, vitrinini yeniledi.. Belediye reisi arabaların kasaba içinde fazla dolaşmalarını menetti.

Raymond Bernârd, figüran bulmaktan

birini eziyordu.. Bilhassa rehinlerin ka­ sabaya muzaffer dönüşleri muazzam bir geçit resmi halini almıştı. “Rehinler,, kuv­ vetli omuzlar üzerinde her taraftan yük­ selen “yaşa,, nidaları arasında kasabayı baştan başa katettiler. Bütün halk kalb- den gelen tezahüratta bulunuyordu. Genç­ ler gülüyor, ihtiyarlar ağlıyor, çocuklar çığlıklar arasında el çırpıyorlardı. Kapışı­ rım eşiğine çıkmış bir ihtiyar kadın yaşlı gözlerde:

— Ne güzel! ne güzel! diyordu.

Aktör, üç renkli kuşağile, hakikî • bir belediye reisi halini arzediyordu. Etrafını çevirerek temennilerde bulunan halka:

— Ben belediye reisi değilim, kendisi belediye dairesindedir, oraya gidin., diye derd anlatmağa çalışıyor, muvaffak ola­ madığını görünce:

— Peki merak etmeyin meslektaşıma arzularınızı bildiririm., diye atlatmağa uğ aşıyordu.

On beş gün müddetle Şerz hakikî bir

artistleri görülüyor.. \ ''1'1 ‘ • ' ' (j ' ""f

bayram yaşadı. Maamafih birçok tuhaf vakalar da cereyan ediyordu. Halk, iki belediye reisinin, iki korucunun iki note­ rin kolkola geçişlerini seyrediyor ve böy- lece çift idareli bir kasabada yaşamanın ve eski günlerin tatlı hatıralarının verdi" ği bir sevinçle gülüyordu.

Genç kızlar filmde başrolü oynayan Avi Vemeyin muhteşem köylü elbiselerine gıpta ile bakıyorlar, genç erkekler bu taze vücudu zevk ile seyrediyorlardı. Gece geç vakitlere kadar eğlence yerleri dolup boşa­ lıyordu. Uzun müddet günlük hâdiseler­ den, geçmişin hatıralarından bahsolunu- yordu.

Böylece Şerz on beş gün 24 sene evvelki hatıralarını bütün canlılığiyle yaşamak imkânım buldu .

Bugünleri Şerzliler asla unutamıyacak- lar.. Henüz hiç Parise gitmemiş olanlar bile kasabalarının beyaz perdedeki mu­ vaffakiyetini görebilmek için seyahate çık mağa şimdiden hazırlatmaktadırlar.

endişe ediyordu. Fakat bütün kasaba hal­ kı sâhnelere iştirak edebilmek için

biri-Türk Hava Kurumu

B Ü Y Ü K P İ Y A N G O S U

İkinci keşide; 11 / Birincikânun / 938 dedir.

Büyük ikramiye 45.000 liradır.

Bundan başka: 15.000, 12 000, 10.000 liralık ikramiyelerle (20,000 ve 10.000) liralık iki adet mükâfat vardır.

Yeni tertipten bir bilet alarak iştirak etmeyi ihmal etmeyiniz. Siz de piyangonun mes’ud ve bahtiyarları arasına girmiş olursunuz.

(5)

'r

- '

'T'

'.''ÿiyü-y ; ..."ÿvV I M S , »U-■>" ° . . .■ ' '■ : ■ ■W---o-nv- .-Tn-r • ; •. ••■■. i •,.. .İ 1 1 ® fifo ERfiPWwwliRr^“ " ’ * * 4 * \ ■ ■ SSpfiïï •• <

(6)

10 HABER — Akşam postası

Bugünkü

hazin tören

:

ı

ggşr- fiuştaraft 1 incide lunduğu için halk, büyük ölünün sükûna kavuşan ruhu karşısında görülmemiş bir intizam ve sükûn ile çoktanberi hazırdı­ lar.

Müesseseler, dükkânlar kapanmış k a y n a ş a n halk kütlesi, lstarıbu- la tarihlerin kaydetmediği, tekerrür ede­ mez bir matemi mahşer manzarası ver­ miştir.

Saat 7,30, Doîmabahçede

Ebediyete intikali anındanberi ordu­ muzun şerefli mümessilleri tarafından ihtiram nöbeti ile beklenen aziz Atatür- kün tabutu başında orgeneral Fahrettin Altay, general Cemil Cahit, General H a­ lis Bıyıktay, General Salih, General Ce­ mal Doğan nöbet bekliyorlar.

7,45 de Büyük Millet Meclisi heyeti sa­ lona geldi. Tabutun sağ tarafında şefin manevî huzurunda hürmetle duruyorlar. Sol tarafta iki manga zabit son selâm res­ mini ifa etmektedirler.

Bu esnada nöbet değiştirildi. Son nö­ beti şu zevat aldılar:

Muhafız alayı komutanı albay İsmail Hakkı, başyaver Celâl, yaver Şükrü, ya­ ver Cevdet, muhafız bölük komutanı Veysi...

Bu sırada saylav Kılıç Ali, Recep Züh- tü, Haşan Cavit, Haşan Rıza, eski yaveı Muazffer ayakta ihtiram vaziyetinde dur­ maktadırlar.

Saat 7,50 de on iki general geldiler. Bu generaller şunlardır: Ziya, Nuri, Zeki, Ek rem, Sabri, Ishak Avni, Osman Tufan, I. Hakkı, Enis, Kemal...

Yüzlerinde, bu derm matemin, ve bu sonsuz elemin hüznü belirmiş generaller Şerefli Türk ordusunun en büyük askeri­ ni son defa kucaklamak şeref ve matemi- ile sonsuz bir heyecan içindeydiler. Bu sn 'da tören istikametince umumî görü­ nüş şöy leydi:

Tören işlerini tanzime memur protokoi memurları bu sabah saat yedi buçuktan itibaren gelmeğe başlayan zevata Dolma- bahçenin dış kapısından Beşiktaşa doğru olan sahadaki yerlerini gösterdiler. u' Askerî erkân büyük ünitormalarile.

mülkî erkân frakla hazırdılar. İstiklâl madalyeleri olanlar madalyeleriııi takmış­ lardı:

Konsoloşlar ve maiyetlerinin bulundu­ ğu yerde büyük üniformaları ile ve frak larla yer alan ecnebiler de hemen hemen saat 8,30 da hazırdılar.

Çelenkler için sarayın dış kapısının Tophane tarafındaki trotuar tahsis edil­ miş bulunduğu için bu taraf bir çiçek der­ yası gibi görünüyor. Hafif sisin sindiğ: Dolmabahçe ve etrafı daha derin bir hü­ zün manzarası almış bulunuyordu.

Dolmabahçenin arka krpısıröan itiba­ ren yaya kaldırımlarda muntazam ve sa­ kin birer hürmet safı kuran halk Istan buldan ebediyete yolculuğa hazırlanan büyük ölünün törenini derin bir huşu i-

Çİnde bekliyorlar.

Kollarındaki bazubentlerde “protokol,, yazılı memurlar harıl harıl gelenlerin yer lerihi göstermek ve halkın yayadan aşağı taşmamalarını temin etmekle meşgul olu yorlar.

Şehrin umumi hali

Türkiyenin hiçbir yerinde, hiçbir ta­ rihinde tekerrür etmemiş mahşerî bir haU kesafeti henüz sekiz bile olmadan

Dolmafcahçeden bütün tören yolu tsti- karnetlnce görülmektedir. Resmî mües- Beselerin bayrakları yarıya kadar çekil­ miş bir haldedir. Dükkânlar kapanmış, civardaki evlerin pencereleri, balkonları, damları, biraz yüksek bütün tümsekler kadın, erkek, çoluk çocuk binlerce îs - tanbulluyla ve civardan, vilâyetlerden, her yerden, hattâ Balkanlardan gelen yüz binlerce insanla doludur.

Tören istikametince iki taraflı yaya- kaldıranlarn önü mektepler, asker ve jandarmanın kurduğu hürmet saflarıyla kapanmış bulunuyor.

Üniversiteye tahsis olunan mahal he­ nüz 8 olmadan tamamiyle dolmuş bulu­ nuyordu.

C a n a z h n a m a z ı

Ceneraller evvelâ tâbutun üzerindeki bayrağı sonra örtüyü kaldırdılar. San­ duka meydana çıktı.

Bunu müteakip aziz ölünün tabutu şa­ tonun ortasına getirüdi. 7,5ü de cenaze namaz:, Islâm tetkikleri enstitümü müdü­ rü ordinaryüs profesör Şorafeddin Yalka- yanm imamlığı ve " * , . ‘ûlcj hususî olarak eda edildi. Tekbirler türkçe

almıyordu.

Namazı müteakip tabut salonun kapısı­ na getirildi. Son merdivende 12 general, ebedî şefin tabıttunu ellerine alarak top arabasına koydular.

Top arabası 10,5 luk sahra topuydu. Üzerine yerleştirilmiş bir sehpanın üstü­

ne tabut konuldu. Bilâhare müzeye kaldı­ rılacak olan sehpanın üstündeki sarı bir levhada şu kelimeler okunuyordu:

Atatürkiin top üstünde naklinde kullanılan sehpa

19-11-1938

Bu esnada herkes fevkalâde müteessirdi. Bu arada Başvekilin ağladığı görülüyor­ du.

Hareket

Top arabası 9,10 da muayede salonu­ nun kapısı önünden hareket etti.

Arabayı üç çift hayvan çekiyordu, ö n ­ de beygir üstünde teğmen Kemal gitmek­ teydi. Arabayı çeken hayvanların üstün­ de de teğmen Arif, teğmen Abdürrahman ve teğmen Salih vardı.

Arabanın önünde kara, deniz ve hava subayları, iki tarafında generaller yürü yorlardı. En önde ise at üstünde general Fahrettin Altay ve general Cemil Cahit gitmekteydiler.

Top arabasının beş metre gerisinde en kıdemli tümgeneral Ilyas, siyah bir kadi­ fe üstünde Atatürkün istiklâl madalyesini götürüyordu. Bu vaziyette sarayın büyük kapısına gelinerek orada birkaç dakika durulduktan sonra hareket edildi .

Merasim alayı, atlı polis kıt’asiyle baş­ lıyor. Merasim alayma yolu açık bulun­ durmak vazifesiyle mükellef bulunan po­ lis kıt’aları hareket ettiler.

Bu işaret birdenbire halka yayıldı. Kitleler kaynaştılar. O halk ki onu her îstanbula gelişinde ve gidişinde görebil­ mek için gene böyle kütleler halinde kaynaşmıştı. Fakat bugün O artık îstan- bulu, Türkiyeyi, Türk dünyasını ve ciha­ nı boynu bükük bırakarak ebediyete in­ tikal ediyor. Bir daha halk böyle coşan, akan, kaynaşan kütleler halinde onu ge­ lecek. gidecek diye beklemiyecekler, bekliyemiyecekler ve bunun derin ve sonsuz hüsranı gönülleri kanatıyor.

Dolan gözler boşaldı. Dün onu elleri

yanmeaya kadar hayat denen fanî varlı­ ğında alkışlıyan halk, bugün kızarmış ve ağlamaktan yumrulaşmış gözleriyle onu

son defa selâmlıyor.

Merasim komutanını mızraklı bir süva­ ri alayı taburu takip ediyor. Ban­ dosu önde gelen Yedek subay okulu taburu halkın coşkun elemini izhara ve­ sile oldu. Bando ağır bir matem havasını çalarak arkasında taşıdığı dünyamn en büyük insanı, Türkün Atasmrn tabutu­ nun yaklaştığını bildiren bir elem haber­ cisi oldu. Arkasını topçu taburu tuttu. Sonra gene bandosuyla geçen deniz ta­ burunun arkasından çelenkler başladı.

Büyük Ölü geçerken

Çelenkler uzun sürdü. Çelenkleri üni­ versiteliler taşıyorlar. Çelenklerden son­ ra Harp akademisinin bütün sınıfları, bü­ yük üniformalarile ve başlarında komu­ tanları korgeneral Ali Fuat bulunduğu halde safta geçtiler. Arkasından top ara­ bası üzerinde Büyük ölünün Türk sanca- ğmş sarılı tabutu geçti. Tabut geçerken kendinden geçen, bayılan ve haykıran ağ­ layan halkın coşkun ıstırab ve hüznünü insan dilinin âciz kelimeleri vasfedemez- ler. Arabanın sağında altı ve solunda altı olmak üzere 12 general yanlarda ve top arabasının tekerlek seslerine ayaklarını kaptırmış yürüdüler.

Bunu Atatürkün v. istiklâl madal- yelerini taşıyan general takip etti. Büyük asker Atatürk, Türkün istiklâl savaşında­ ki hizmetlerine karşılık Türk yurdunun hemen her zerresine damlayan alnının te­ ri le istiklâl madalyesini almış bir başku­ mandandı, bir Ataer, bir Ata askerdi. O hayatına tek mağlûbiyeti kaydettirmemiş cihanın en muzaffer askeriydi. Harp ma­ dalyeleri onun kahramanlık hayatında Türk ordusunun, şerefli Türk askerinin bir sembolik varlığı halinde ebedileştiğini gösteren bu tezahür askeri çok ağlattı.

Başvekil ve Meclis heyeti

Tabutun ve nişan taşıyan generalin ar­ kasından Cumhurreisi ismet înönünün üç yaveri yürüyordu.

Bunu Başvekil Ce’Sl Bavar tâki petti. Başvekili Büyük Millet meclisini temsil eden 9 kişilik heyet takip ediyor.

Heyette, Büyük Millet Meclisi riyaset divanı namına reis vekillerinden Bursa saylavı Refet Canıtez, idare âmirlerin­

den Beyazıt saylavı Halit Bayrak, Kâtip Çoruh saylavı Ali Zırh, İsparta saylavı Mükerrem, İzmir saylavı Rahmi, Zon­ guldak saylavı Raif, Ankara saylavı Yah ya Galip, İstanbul saylavı Ali Barlas, ve Kütahya saylavı Naşit Hakkı Uluğ görü­ lüyor.

Bunlardan sonra, eski Efgan kralı A- manullah mihmandarlarile beraber ve büyük bir teessür içerisinde yürüyordu.

Cumhuriyet Halk Partisi ile halkevle­ rini temsilen gelen Sinop saylavı Cevdet Kerim Incedayıdan sonra İstanbul vali vc belediye reisi Muhiddin Üstündağ ve mev­ ki ve deniz komutanları, Istanbulda bulu­ nan ecnebi konsoloslar, İstanbul vilâyeti­ nin teşrifata dahil askerî ve mülkî erkânı, şehrimizde bulunan mebuslar, Halk paı ti­ si erkânı, rektör, dekanlar ve profesörler geçtiler.

Tramvay yolunu takip eden alay Top­ haneye ve oradan Karaköye geçti.

Köprüden geçerken

Alay köprU üzerinde keibaşısı ile görün­ düğü zaman, Eminönü meydanından yükselen bir feryat, binlerce kişinin bir ağızdan haykırışları etrafı kapladı. ,

önde ilerüyen atlı polis kıt’asmın parlak miğferleri sessiz sessiz ağlıyan kitleyi coşturdu, hıçkırıklar, inceli kalın­ lı ağlamalar arasında polis kıt’aları iler­ ledi, bunu eğik başı ve mahzun oturuşu ile at üstünde merasim komutanı takib etti.

Beyaz kırmızı mızraklariyle takım ko­ lunda yürüyen süvarilerin arkasından

/

60 parçalık bandonun, Bethofen’in ölüm melodisini çalarak ilerleyişi, hali işbaa gelen halkın gözyaşlarını çoğalttı.

Bandonun ardından başta subayları bulunan yedek subay okulu taburu tü­ fekleri ters asılı safta yürüdüler. /

Topçu taburunun atları bile matem tu­ tan sakin bir yürüyüşle ağlar gibi arka­ larındaki toplan çekiyorlar, kaldırımlar­ da hazin bir inleyiş gibi akseden hafif gürültü halkın ıstırab cümlelerine karı- şryor, eğik başlar hüngürtülü bir gözya­

şı tufaniyle sarsılıyor, hıçkırıklar, inle­

meler, büyük, ölünün manevî huzuru İle ürperen kalplerde baygınlık meydana getiriyordu. Binlerce vatandaş, sarsıla sarsıla hıçkırıyor, katılırcasına ağlıyor­ du.

Topçu taburunun arkasından bahriye bandosu Şopenin cenaze marşını çalarak geçti. Bu senfoninin iç ürperten ahengi, ağlıyan, ıstırab çeken yüz binlerce kişi­ lik halk kitlesinin haykırışlarını bir mis­ li daha arttırıyordu.

Bandoyu takiben ilerliyen tüfekleri ters asılı deniz taburu, bu gözyaşlariyle sulanan kumlu yollarda başlan eğik ve derin bir keder ifade eden bir tavırla yürüyüşe devam etti.

Üniversiteliler tarafından taşman çe­ lenkler, başta Cumlıurreisi İnönü’nün, Millet Meclisinin, Başvekilin ve Partinin kiler bulunmak üzere 186 parça muaz - zam, 4-5 genç tarafından zorlukla götü- rülebilen görülmemiş çelenklerdi.

Ebedî şefin bayrağa sanlı naaşım ta­ şıyan top arabasının yaklaştığını gösteren çelenk alcım kargışımda ağlayış., son had­ dini bulmuştu.

Başlan açık, hudutsuz bir ihtiram tavn ile âdeta perişan gibi duran kütlede sar­ sıntılar göze çarpıyor, yere çömeierek hıç­ kıranlar, eşinin kollarına yığılan, baygın­ lık geçiren kadınlar göze çarpıyordu. Yav rulann yanık, iç burkultan haykırışları zaten her tarafa hâkim olan matem hava­ sını teneffüs edilemiyecek derecede ağıı- laştırıyor, gözlerinden yaş sızmayan tek kişi bulunmuyordu.

18S mükellef çelengin geçişi 15 dakika da nihayetlendi, çelenklerin ardından bü­ yük üniformalarım kuşanmış harp aka­ demisi subaylan, her sınıfın yaptırdığı çelengi önlerinde taşıyan saflarla sırlarını takip ettiler.

Bu sırmalı matem saflarının arkasından 6 yağız atın çektiği topla büyük Atanın tabutu göründü.

Atlas bayrağa sanlı abanoz tabutun i- çinde 18 milyon kişinin kanlı gözyaşları dökerek mateme büründüğü büyük ölü bu 18 milyonun 20 de birinin dayanılmaz feryatları arasında ve, arabanın iki ba­ şında tek adım mesafe ile ilerliyen. 6 ş a r dan 12 generalin tazim: ortasında Eminö­ nü meydanım takip etti.

Mevkibin görünüşü, feryat eden muzta* rip halkın heyecan ve matemini son had­ dine çıkardı.

Biribirinin üzerine yığılı duran

kalaba-53 19 IKÎNCtTEŞRÎN — 1938

Pazartesi güı.ü

Vali ve Belediye Reisliğinden:

1 — Ebedî Şefimiz Atatürkün aziz na- aşlarının 21-11-938 pazartesi günü Aııka* rada mevkii mahsuunsa vaz’ım müteakip yurdun her noktasında Büyük ölünün hatırasına son bir ihtiram olarak herkes olduğu yerde ve ayakta hürmet vaziyet a- larak üç dakika tevakkuf edecektir. Bütün nakil vasıtaları da oldukları yerlerde üç dakika duracaklardır.

merasim

2 — Bunun için Galata ve Beyazıt ku­ leler ile Kadıköyüııde mevcut sirenler ta­ mam saat on altıda bütün kuvvetlenir çalmağa bağlıyacaklar ve Denizbank vr Şirket vapurları dahi ayni saatte nerelerdi bulunuyorlarsa canavar düdükleri çalmai suretıle bu saatin nulûl ettiğini halka bil' dirmeğe yardım edeceklerdir .

3 — Bütün saatler 2T11- 938 zevalindi Galata kulesindeki vakit küresile ayar

e

dilecektir.

lık sarsıldı, yere yıkılanların, bayılanla­ rın, kendini yerlere çarparak döğüne dü­ ğüne ağlayanların sayısı birkaç yüze çık­ tı.

Gülhane parkı içinde

Alay saat tam 12 de Gülhane parkı ka­ pısından girdi, parkın denize doğru uza­ nan geniş yoiun iki tarfı askerî mektep­ ler talebeleriyle dolmuştu. Yolıın sonu­ na doğru deniz kuvvetleri bandosu ve müteakiben de kara kuvvetleri bandosu evvelâ istiklâl marşını ve sonra da ma­ tem havasını çalarak Büyük Atamıza karşı son vedalarını yaptılar ve geri kal­ dılar.

Cenazenin önünden giden askerî kıt’a- lar yolun sağ tarafına dizilerek Büyük ölünün tabutuna yol verdiler. Atamızı taşıyan top arabası parkın deniz kısmı­ na doğru ilerledi, ve sahilde durdu.

Zafer torpito muhribi, Sarayburnuna konulan dubaya yanaşmış, Büyük ölüyü bekliyordu. Muhribin arkasında bir Ka­ tafalk yapılmış, üzeri mor kadifelerle ör­ tülmüştü. Katafalkın önünde başta Ami­ ral Şükür Okan olduğu halde bütün yük­ sek rütbeli deniz subaylarımız büyük üniformalariyle, Büyük ö lü ’yü karşıla­ mağa hazırlanmışlardı. Torpitonun etra­ fını Atasiyle vedalaşmağa gelen binler­ ce, on binlerce İstanbulluyu hâmil mo- törler, römorkörler ve diğer vesaitle çevrilmişti.

Bu sırada tabut top arabasından on iki general tarafından alındı ve ağır bir yü­ rüyüşle Zafer torpidosuna geçirilerek ha­ zırlanan katafalkın üzerine kondu. Arka­ sından cenazet-e refakat edecek Başve­ kil Celâl Bayar ve diğer zevat ta torpido­ ya geçtiler.,

“Zafer,, tam saat 13 de bütün İstanbul halkının göz yaşlan içinde yavaş yaya? Sarayburnu rıhtımından ayrıldı. Bütün Beyoğlu, Üsküdar ve İstanbul sırtlarında evlerin, apartımanlann pencereleri, bal konları ve damları üzerinde toplanan bü­ tün İstanbullular Zafer torpidosunun ar­ kasında Türk bayrağına sarılı en büyük insanın tabutuna yaşlı gözlerile yalnız hıçkırarak veda ettiler.

Selâm topları

Merasimin başladığı saat 9 dan itibaren Galata kulesindeki varda! ,r.ndra taralın­ dan verilen işaret üzerine Yavuz harp ge­ mimiz her beş dakikada bir top top ata­ rak aziz ve büyük ölüyü kucaklamayı bek­ liyordu.

Top sesleri her patlayışında bir defa daha halkın hıçkırıkları içinde dağılarak bu hazin ve elim güne daha derinleşen bir acı yayıyordu.

Bu sırada hava filoları yakın mesafe­ den alayı takip edeerk umumî heyecana ve teessüre semadan akan birer matem enini gibi bir havayı dağıtıyordu. San­ ki semalar ağlıyorl .

Tabutun harp gemisine nakli sırasın­ da ağlayanları hıçkırıklarından, hava filosunun muztarip oğultularından baş­ ka bir şey duyulmuyor. Yavuzun, bü* jrük ölüyü, Atamızı son defa taşıyacağı şerefli göğsü üzerinde biı müfreze ihti­ ram vaziyetinde duruyor .

Tabutu taşıyan gemi yavaş yavaş Ya­ vuza yaklaşırken halk arkasında beyaz köpükler bırakarak üzerinde büyük ölü­ yü, Atamızı ebediyetine biraz daha yak­ laştırmağa giden geminin arkasından kan ağlıyor.

O sırada Atatürkün tabutuna refakat edecek zevatın nakillerine tahsis edilen Sus vapuru rıhtımda ve istim üzerin­ de bekliyordu .

Program mucibince alaya refakat e- den memurlarla, halkın Atatürke yapı­ lacak deniz merasimine iştiraklerini mümkün kılmak için Şirketi Hayriye ve Akayın hazırladıkları ikişer vapur da Sarayburnu açıklarında beklemek

-teldiler.

Daniz le

Bu sırada Marmara üzerindeki

umu-tnî vaziyet şöyle idi:

Atanın hazin tabutunu hamil “Zafer,, ağır ağır Yavuza doğru yaklaşıyor.

Ecnebi harp gemileri, donanmamıza mensup denizaltı vc torpidolar munta­ zam biı- saf halinde Marmaraya görüJU nıemiş bir hüzün veriyor. 11,30 da Ka- diköyünden bir, Sirkeci araba vapuru iskelesinden iki ve köprüden üç vapur olmak üzere 11 vapur içleri tıklım tık­ lım halkla dolu hareket etti.

Vapurlar, Fenerbahçe önünde ecne­ bi harp gemileri ile Kınalıada arasında kendilerine tahsis olunan mahalde saf kurmağa doğru ağır ağır yol almış bu* lunuyorlar.

Tep atışı, her beş dakikada bir du­ yuluyor vc gemi Yavuza yaklaştıkça halkın ağlayışı bir tufan halinde beliri­ yordu.

Tabutu hâmil bulunan gemi Yavuza yanaştı..

Yavuzda

Yavuza, program mucibince "B„ işaretinin aryası çekildi. Büyük vc a- ziz ölünün tabutu Yavuza çıkarılıyor.

Yavuz kısa fasılalarla (101) pare top ateşine başlıyor. Bu sırada ecnebî harp gemileri de yirmi bir pare top atı­ şı ile büyük ölüye son tazim vazifelerini yapıyorlar ,

Bütün vapurlar kendilerine mahsus yerlerde hazırdır. Tabut, sonsuz bir iti­ nayla Yavuzumuza alınarak bir müfre­ zenin hürmet safı arasından geçirilmek ve top atışı suretiyle rasimei hürmet ve tazim eda olunarak arka taret toplan önüne vazedildi. Bir müfreze ihtiram vaziyetinde bekliyor.

Top seslerinden başka hiç bir nefes alış bile duyulmuyor.

Marmara bir tek göz yaşı damlası ha* Ünde üzerinde taşıdığı Büyük Atanın sonsuz mateminden hırçınlaşmış, her Atatürk evlâdı gibi, çırpmıyor.

Marmara, Atayı kaç kere omuzların­ da taşıyarak onun hayata hız veren fanî varlığının zevkine varan Marmara bu­ gün îstanbulun matemine matem kattı, içine hüzün olup aktı.

Yavuz beynelmilel (C ) işaretinin ar­ yasını çekiyor. Yavuz, sırtında kürenin çekemiyeceği en büyük Türkün, Tür­ kün Atasının tabutunu muzaffer topla- riyle kucaklayarak hareket emrini veri­ yor.

Tayyare filolarının oğultulan ve on beş dakikada bir top sesi işidiliyor.

İzdihamın sebep olduğu

kazalar

Cenaze alayının güzergâhında alay* görmek ve Büyük Atamıza ihtiram için sıralanan halkın biriktiği yerlerde baz* kazalar olmuştur. Bu arada Eminönü meydanının açılması için eski Balıkpa- zarı tarafında kısmen yıkılmış binala­ rın duvarlarına tırmanan halk, yıkıntı* ların çökmesiyle molozlarla birlikte yol üzerine yuvarlanmışlar, düşenlerden 14 kişi vücudlarınm muhtelif yerlerin­ den yaralanmışlar, bunlardan yaralar* mühimce olanlar sıhhî imdat otomobi­ li ile arka yollardan sür’atle hastahaneye kaldırılmışlardır.

Zahire Borsası civarında, şekerci dükkânının yanındaki ahşap binanın damına birikenlerin ağırlığı ile dam çökmüş, yalnız yere düşenlere bir şey olmamış, aralarında Süleyman isminde 35 yaşlarında bir adamın sol ayağı kı­ rılmış, kendisi sıhhî imdat otomobili ile Cerrahpaşa hastalıanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır,

İş Bankası ile Çiçekpazarı arasındaki caddeye biriken bir kaç bin kişilik küt­ le, alayın buraya yaklaşması ile önle­ rindeki polis ve asker müfrezesini ite* rek caddeye taşmağa başlamış, bunun men’î için itfaiyenin müdahalesine za­ ruret hasıl olmuştur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Engeliler merkezi Çevresinde Çim bicimi sulanması ve cevre düzenlemesi faliyetlerinde bulunuldu. Seramızdaki Biberiye bitkilerinden aldığımız çelikleri toprakla buluĢturduk

a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak. b) Kanunların belediyeye verdiği

Gazi Mustafa Kemal Pafla ve Efli Latife Han›m Afyon'da... arwinizm, yani evrim teorisi, yarat›l›fl gerçe¤i- ni reddetmek amac›yla ortaya at›lm›fl, ancak baflar›l›

giren öğretmenin adı da Mustafa’ydı. - Bir gün matematik öğretmeni Mustafa’yı yanına çağırdı. —Oğlum Mustafa! Senin adın Mustafa, benim adım da Mustafa. Bundan

Dünyanın pek çok modernleşme projesinde olduğu gibi ulus-devlet- leşme ile birlikte kadınların daha çok gösteren olarak öne çıkarılması.. 12

A) EVET, EVET, HAYIR, EVET, EVET B) EVET, EVET, HAYIR, HAYIR, EVET C) EVET, EVET, HAYIR, HAYIR, HAYIR D) HAYIR, EVET, HAYIR, EVET, EVET.. Meltem rüzgârları birbirlerine komşu kara

Stratejik planın temel yapısı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından önerilen format temelinde, okulumuz Stratejik Planlama Üst Kurulu, eğitimin üç temel bölümü

Üniversitemiz, 11 Temmuz 1992 tarihinde Niğde Üniversitesi adı ile Selçuk Üniversitesine bağlı Eğitim Yüksekokulunu Eğitim Fakültesine dönüştürerek ve İktisadi ve