• Sonuç bulunamadı

Kırkağaçlı Remzi’nin Bektaşîliğe Bağlanışına Dair Bir Rüyası ve Bektaşîlikle İlgili Şiirleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kırkağaçlı Remzi’nin Bektaşîliğe Bağlanışına Dair Bir Rüyası ve Bektaşîlikle İlgili Şiirleri"

Copied!
22
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

Doç. Dr., Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü, Ö¤retim Üyesi, Manisa. kerdogan@hotmail.com

And His Poems About Bektashism

K

Keen

naan

n E

ER

RD

DO

O⁄

⁄A

AN

N

11

Ö ÖZZEETT

Mecmuas›na yazd›¤› bir nottan 6 May›sta gördü¤ü bir rüya sonucunda, 16 May›s 1320’de (29 May›s 1904) yaklafl›k 33-34 yafllar›nda Bektaflîli¤e ba¤land›¤› anlafl›lan Âfl›k Mustafa Remzî, bu yolda birçok fliir de söylemifltir. Metinlerini yay›nlad›¤›m›z bu fliirler, onun yaflad›¤› duygular› ve bunlar›n hangi psikoloji alt›nda ya-z›ld›¤›n› göstermesi bak›m›ndan önemli oldu¤u kadar, flaire göre tarikat›n özelliklerini ve onda arad›klar› ile beklentilerinin neler oldu¤unu anlatmas› bak›m›ndan da önemlidir.

A

Annaahhttaarr KKeelliimmeelleerr: K›rka¤açl› Âfl›k Mustafa Remzî, Bektaflîlik, Rüya, fiiir. A

ABBSSTTRRAACCTT

Thanks to a note taking place in his booklet, we can understand that after seeing a dream in May 6th, Afl›k Mustafa Remzi adhered himself to Bektashi Sect in 16th of May in 1320 (29 May 1904 A.C.) while he was 33-34 years old. He, in this way, has written a number of poems reflecting his way of life and the pla-ce of religious sect in his spiritual world. The poems which we have transcribed and published here are very important in terms of his understanding of the Sect and his expectatiang from it rules and characteristics as well as his psychology and his feelings before he wrote these poems.

K

(2)

G Giirriiflfl

Yaklafl›k 19. yüzy›l›n son çeyre¤i (rumî 1287, miladî 1870-71) ile 20. yüzy›l›n ilk çeyre¤i (1344/1926?) aras›nda yaflayan K›rka¤açl› Âfl›k Mustafa Remzî Efendi, Mani-sa’n›n K›rka¤aç kazas›nda do¤up büyümüfl, bir süre ‹stanbul’da askerî rüfldiyede okuduk-tan sonra küçük yafllarda Tokatl› Hac› Ahmed Gedayî’ye ba¤lanarak âfl›kl›k yolunu tut-mufl, ondan icazet ve mahlas alarak Bat› Anadolu’da ‹zmir, Manisa, Bal›kesir, Bursa, Kas-tamonu, Soma, Salihli, Gediz, Edincik, Taflköprü gibi birçok il ve ilçede gezerek çeflitli âfl›klarla karfl›laflmalar yapm›fl, saz ve kanun çalarak mesle¤ini devam ettirmifl bir saz fla-iridir.

K›rka¤aç ve Adana gibi baz› yerlerde kahvecilik de yapan Remzî’nin, Adana’da arka-dafllar›yla âfl›k kahvesi iflletti¤i s›rada bafl›ndan geçen bir aflk ve evlilik maceras› dolay›s›y-la söyledi¤i otobiyografik destan› ve fliirleri, Manisa’n›n kurtuluflu üzerine yazd›¤› fliirle-ri, Ehl-i beyt sevgisi ve Kerbelâ Hadisesi ile ilgili kimi mersiyeleri ve muharremiyeleri da-ha önce baz› çal›flmalar›m›za konu olmufltu.2

Bu yaz›m›zda ise, kendi yazd›¤› mecmuas›ndan3

, Remzî’nin Bektaflîli¤e nas›l ba¤land›-¤›n› anlatan bir rüyas›n› nakledecek, ayr›ca Bektaflîlik’ten ve Bektaflîlik’le ilgili unsurlar-dan bahseden fliirlerinin metnini vererek onlar› k›saca yorumlamaya çal›flaca¤›z.

Âfl›k Remzî, Mecmuas›n›n 45. sayfas›na kendi el yaz›s›yla “Destûr” bafll›¤›n› yazd›ktan sonra “Âlem-i seyahatda 6 May›s 1320 senesi gecesi ‹zmir’de bulundu¤um esnada min tarafi’llah görmüfl oldu¤um rüya-y› acibeyi flu deftere yazma¤a mecbur oldum.” fleklinde bir giriflten sonra gördü¤ü bir rüya üzerine nas›l Bektaflîli¤e ba¤land›¤›n› anlat›r. Rüya-s›nda gördü¤üne göre, süslü bir odada, müstesna güzellikte bir flah›s bir post üzerinde oturmaktad›r. fiair, bu flahs›n bulundu¤u odan›n kap›s›n›n efli¤ine iki elinin dört parma-¤›n› yumup baflparmaklar›yla sol dizini yere dayay›p sa¤ ayaparma-¤›n›n baflparmaparma-¤›n› sol

aya-2

Kenan Erdo¤an, “Âfl›k Remzî’nin Adanal› Efline Yazd›¤› Otobiyografik Destan› ve 19 fiiiri” (Bir Âfl›¤›n Adana Sergüzeflti ve Duygu Dünyas›ndaki Yank›lar› Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 17, s.277-300. Adana 2007 ; ayn› yazar, “K›rka¤açl› Âfl›k Mustafa Remzî’nin Yunan ‹flgali ‹le ‹lgili Yazd›¤› Dört fii-iri”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araflt›rmalar› Enstitüsü Dergisi Say›: 35, s.125-134, Erzurum 2007; a.y. “Âfl›k Mustafa Remzî-i K›rka¤acî’nin Çeflitli Manzumelerinde Ehl-i Beyt Sevgisi, Kerbelâ Hadisesi ve Bununla ‹l-gili Yazd›¤› fiiirler”, 2. Uluslararas› Türk Kültür Evreninde Alevîlik ve Bektaflîlik Bilgi fiöleni Bildirileri, s.227-247, Ankara 2007.

3

Mecmua ve muhtevas›yla ilgili bilgi için bkz. Kenan Erdo¤an- Nadir Özkuyumcu, “K›rka¤açl› Remzî, Mecmua-s› ve Mahallî Tarih ve Edebiyat Araflt›rmalar› Aç›Mecmua-s›ndan Önemi”, K›rka¤aç Sosyo-Ekonomik Tarih Sempozyumu Bildirileri, Manisa, 2008, s. 136-149.

(3)

¤›n›n baflparma¤› üzerinden ay›rmayarak sa¤ dizini yere dayamaks›z›n efli¤in üzerine ni-yaz etmifl ve sonra içeri girmifltir. ‹çerde kap›n›n sol taraf›nda bir Horasan postu görür. Ayn› minval üzere ona da niyaz ettikten sonra k›yam eder (aya¤a kalkar). Sa¤ aya¤›n› atarak önce o mahbubun sa¤ dizine, sonra sol dizine, sonra beline, sonra dizinden ve yü-zünden bir kar›fl ötede posta ve sa¤ tarafta duran mumlu¤un dibine niyaz eder (selam verir, dua eder). Sonra sayg›yla sa¤ aya¤›yla bafllayarak arka arkaya üç ad›m geriye git-mifl ve tekrar niyaz ederek o sevdi¤i flahs›n (mahbûb) iflaret etti¤i yere oturmufltur. Rem-zî, rüyan›n sonunu, “Mevlâ hay›rlara tebdîl eylesin.” temennisiyle bitirir. Bu rüyan›n an-lat›ld›¤› metin afla¤›dad›r.

D Deessttûûrr Â

Âlleemm--ii sseeyyaahhaattddaa 66 MMaayy››ss 11332200 sseenneessii ggeecceessii ‹‹zzmmiirr’’ddee bbuulluunndduu¤¤uumm eessnnaaddaa mmiinn ttaarraa--ffii’’llllaahh ggöörrmmüüflfl oolldduu¤¤uumm rrüüyyaa--yy›› aacciibbeeyyii flfluu ddeefftteerree yyaazzmmaa¤¤aa mmeeccbbuurr oolldduumm..

Müzeyyen bir odada hasnâ ve müstesnâ bir mahbûb-› zîbâ bir post üzerinde oturur gördüm. Bulundu¤u odan›n kap›s› efli¤ine elimin dört parmaklar›n› yumup baflparmakla-r›mla sol dizimi yere dayay›p sa¤ aya¤›m›n bafl parma¤›n› sol aya¤›m›n baflparma¤› üze-rinden ay›rmayarak sa¤ dizime(i) yere dayamaks›z›n efli¤in üzerine niyaz ettim. Badehu içeriye dühûl ederek kap›n›n sol taraf›nda bir Horasan postu gördüm. Minvâl-i sâb›k ona da niyâz ederek k›yâm ettim. Sa¤ aya¤›ma(›) atarak ibtidâ o mahbûbun sa¤ dizine bade-hu sol dizine ondan beline badebade-hu dizinden ve yüzünden bir kar›fl ötede bulunan posta niyâz edip mahbûbun sa¤›na yak›n mumlu¤un dibine niyâz ettim. Badehu k›yâm ederek k›ç›n k›ç›n sa¤ aya¤›m atarak üç ad›m geriye ç›k›p tekrar bir niyâz daha ederek emr-i mahbûb ile iflâret buyurulan yere oturdum. Mevlâ hay›rlara tebdîl eylesin.

Remzî bu rüyâda aç›kça Bektâflîlikten bahsetmese de mecmuas›nda 319. sayfadaki fli-irinin bafl›nda bulunan “TTaarrîîkk--ii NNââzzeennîînn’’ee ‹‹nnttiissââbb››mm GGeecceessii”” bafll›¤› ve afla¤›ya alaca¤›m›z di¤er fliirleri bu konuyu ayd›nlatmaya yetmektedir.

“TTaarrîîkk--ii NNââzzeennîînn”” diye and›¤› Bektaflîli¤e ba¤land›¤› gece hissetti¤i duygular›n› yazd›-¤› fliirine göre Remzî, gönlünün muhabbet mumuyla yanarak hidayet nuruna eriflip gaf-let uykusundan uyand›¤›n›, ilm-i ledünne âflinâ olup tasavvuf remzine âgâh oldu¤unu söy-lemekte ve gafletle geçen ömrüne ac›makta ve geçmiflinden âdeta piflmanl›k duymakta-d›r.

(4)

T

Taarrîîkk--ii NNââzzeennîînn’’ee ‹‹nnttiissââbb››mm ggeecceessii [mefâ‘îlün mefâ‘îlün mefâ‘îlün mefâ‘îlün] Eyâ dil dün gece flem’-i muhabbet ile yand›n m› Erip nûr-› hidâyet hâb-› gafletden uyand›n m›

Sarây-› Ehl-i Beytin nakfl-› elvân›n görüp âhir Teflekkür eyleyip ol nakfl-› elvâna boyand›n m›

Elest bezminde ikrâr-› belî vermifldik encâm› Olup âdem bu dem ta’lîm-i esmâya dayand›n m›

Aref s›rr›n bilip ilm-i ledünne âflinâ oldun fiarâb-› feyz-i ikrâr› içip aflk ›le kand›n m›

Tasavvuf Remzî’ye âgâh olunca âk›bet RReemmzzîî

Yaz›k ol geçen ömrüme deyip flimdi utand›n m› (s. 319)

Bektaflîli¤e ba¤land›¤› zaman yazd›¤›n› daha ilk dizesinde anlatt›¤› flu fliirinde ise 1. çokluk flah›sla biraz sevinme, biraz gurur ve verdi¤i sözlerle, nas›l bir yola girdi¤inin ipuç-lar›n› buluruz. Remzî’ye göre bu yol insan›n eline, diline, beline sahip ç›kmas›, mâsivâdan el çekmesi gereken, ahlaks›zl›¤a asla pirim vermeyen do¤ru bir yoldur. Çünkü bu yol ona göre baflka bir tarike ihtiyaç duyulmayan Hz. Ali’ye ba¤l› bir yoldur.

Koflma [6+5=11]

‹ntisâb eyledik biz nâzenìne Biz gayr› tarika hizmet etmeyiz Eyvallah diyerek k›rklar demine Dehrin ikbâline hürmet etmeyiz

Bizler Bektâflîyiz ne sand›n›z siz Do¤ru Hakk’a gider tuttu¤umuz iz Harâma zinâya livâtaya biz Uyup nefsimize cür’et etmeyiz

(5)

R

Reemmzzîî mâsivâdan çektik elimiz Ba¤lanm›flt›r lisan›m›z belimiz fiâh-› velâyettir bizim velìmiz

Baflka bir velìye minnet etmeyiz (s. 893-894)

Afla¤›daki fliiri ise onun tarikata hangi duygularla ve hangi flartlar içinde geldi¤ini gös-termesi bak›m›ndan önemlidir. Çünkü annesinin vefat›na tarih yazd›¤› fliirinde onun Nak-flî tarikat›na ba¤l› oldu¤unu belirten Remzî, kendisi de daha önce küçük yafllarda K›rka-¤aç’ta iken ayn› zamanda Rufa-î ve Kadirî dergah› fleyhi olan KKaannbbuuzz--zzââddee fifieeyyhh AAhhmmeedd F

Feeyyzzii EEffeennddii’’nin dergâh›na k›sa bir müddet devam etmifl,4

Kâdirîlik ve Rufâîlik gibi baz› tarikatlar› fliirinde övmüfl, ancak sonralar› ailesinden ayr›, serbest mizâc› ve âfl›kl›¤›n der-beder yaflant›s›n›n da sevkiyle farkl› bir yola girmifltir. Ayr›ca içindeki piflmanl›k ve yaflan-t›s›, onu Bektaflîli¤e getirmifl olmal›d›r.

Koflma [6+5=11]

Bulunmad›m huzurda görmedim erkân Yüzüm kara bâb-› r›zâya geldim Efendim yürüdü ben kald›m yayan Hâl-i âcizânem flekvâya geldim

F›rsat elde iken ben arayamad›m Var›p bir mürflide yalvaramad›m Kendimi mecâzdan kurtar›mad›m Derdime bir çâre recâya geldim

S›dk ile yap›flt›m dest-i Haydar’a Dûr etmez bafl›ndan o bir kemtere Remzî mahlas›yla zîr-i deftere

Kayd olup bu kadar imlaya geldim (s. 765)

(6)

fiairin Bektaflîli¤e hangi tarihte, nerede ve kime ba¤land›¤›n› ise yine mecmuas›n›n 825. sayfas›nda aç›kça kaydetti¤ini görüyoruz: “16 May›s 1320’de (29 May›s 1904) ‹z-mir’de tarikat-› Aliye-i Nazenine intisab ettim. Mürflidim Midilli adas›ndan Haydar Baba rehberim Arnavut Kaz›m Baba”5

Remzî, bunun yan›nda ayr›ca pek çok fliirinde de Hay-dar Baba ve Kaz›m Baba’n›n ad›n› dile getirmifltir. Dolay›s›yla üstteki fliirin son

dörtlü¤ün-5

Remzî’nin buradaki fliirlerinin bulundu¤u mecmuas›ndan ayr›, iki yaprakta bulunan -muhtemelen mecmuadan kopmufl- bir fliirine göre, bu tarihlerden çok önceleri Bektaflîli¤e ba¤lanmak istemifl bir Bektaflî muhibbi oldu-¤u anlafl›lmaktad›r. Buna göre o, daha 16 yafl›ndayken Ulvi Baba’ya yazd›¤› bir manzûm mektupta ona ba¤-land›¤›n› veya ba¤lanmak istedi¤ini belirtmektedir:

[4+4=8]

Ey nâme git Allâh için (Bofl)...Baba’ye et niyâz Ol mürflid-i âgâh için Bülbül gibi ol na¤me-sâz Dârâ niyâz et evvelâ Düfl pâyine eyle bükâ Âdâb ile dur ba‘demâ ‹syândan eyle ihtirâz

Çokdur kusurum âh n’idem Aczimle geldimdi bu dem Afv eylesin k›ls›n kerem ‹nsâf k›l›p flâh›m biraz Girdim on alt› yafl›na Gark olmuflam göz yafl›na Evlatlar›n alt bafl›na Ben kemtere(i) dîvâna yaz

Destinden içtim dolu câm Ay›lmad›m k›rk gün tamâm Nefl’em eder hâlâ devâm Bâkî bize sen etme nâz Oldu yaz›k ömrüm hebâ E¤nimde bir eski abâ Yâ hazret-i Ulvî Baba R

Reemmzzîî’ye sen ol çâre-sâz

Ali Ulvî Baba, (1864-1919) Saadettin Nüzhet Ergun’a göre (Bektaflî K›z›lbafl Alevî fiairleri ve Nefesleri, C.3, ‹s-tanbul ts. s.274-75) 1926 y›l›nda ‹zmir’de “Bektaflî Makalât›” isimli küçük bir eseri yay›nlanm›fl ve bu eserin-den anlafl›ld›¤›na göre Balp›nar Bektaflî Tekkesi babas› idi. Mehmet Ali Hilmi Dedebaba’dan el alm›flt›. Ayr›ca bkz. Ö. Faruk Huyugüzel, ‹zmir Fikir ve Sanat Adamlar›, s.69, Ankara 2000. Ancak Turgut Koca, (Bektaflî Ale-vî fiairleri ve Nefesleri, s.711, ‹stanbul 1990) UlAle-vî Baba’n›n 1954 y›l›nda ‹zmir’de topra¤a verildi¤ini belirtmek-tedir.

Haydar Baba ise ‹zmir fiairleri Antolojisi yazar› Hüseyin Avni Ozan’a göre (‹zmir 1934, s.72) 1859’da Midil-li’de do¤mufl ve ‹zmir’e yerleflmifl Türabî Dede’den nasip alarak babal›k payesine yükselen irticalî olarak nefes ve gazeller söyleyen biriydi. Önce Yusuf Dede Kabristan›’na, buran›n kald›r›lmas› üzerine de Paflaköprü Mezar-l›¤›’na gömülmüfltür. Huyugüzel, ad› geçen eserinde (s.216) Haydar Baba’n›n da, Ulvî Baba gibi, ‹zmir gazete ve dergilerinde hiçbir eserine rastlanmad›¤›n› aç›klamaktad›r. Koca’ya göre ise (a.g.e.s. 789) Haydar Baba flap-ka ink›lab›n›n hemen ard›ndan Arnavutluk’a gitmifl oradan da Romanya ve Bulgaristan’a geçmifl, Denizler’de Deniz Ali Baba tekkesinde oturmufl ve 1977’de 70 yafl›n› aflk›n olarak ölmüfltür. Hâlbuki Huyugüzel, Haydar Baba’n›n ölüm tarihini 1919 olarak göstermektedir. Bu durumda kaynaklara göre iki Ulvî ve Haydar Baba ol-mas› mümkün ve muhtemel görünüyor.

Kâz›m Baba ise, 1881’de Prizren’de do¤mufl topçu subay› olarak Balkanlarda görev yapm›fl, uzun süre ‹stan-bul’da oturmufl ve 1953 y›l›nda Bal›kesir’de ölmüfltür. O¤lu Turgut Koca, Kaz›m Baba Divan›’n› 1960 y›l›nda düzenleyerek yay›nlam›flt›r. Ayn› zamanda bestekârd›r. (Koca, a.g.e. s.750-56). Turgut Koca, ise “Hüseyin Hüsnü Baba hakk›nda bilgi verirken Mehmet Tevfik Oytan’dan naklen “1915’de Denizli’de ölen Kaz›m Baba’n›n postuna oturdu¤unu yazar ki, (s.793) Remzî’nin, bu Kâz›m Baba’ya ba¤lanmas› da mümkün ve muhtemeldir. E¤er Turgut Koca’n›n babas› Kaz›m Baba’ya ba¤lanm›fl olsayd› Turgut Bey Bektaflî Alevî fiairleri ve Nefesleri adl› kitab›nda -baflka bir sebep yoksa- mutlaka Remzî hakk›nda bilgi verirdi.

(7)

6

Remzî’ye göre Haydar Baba’n›n mürflidi ise Türabî Baba’d›r. Bunu mecmuas›nda 555. sayfadaki bir fliirin bafl-l›¤›nda flöylece belirtir: Tarikat-› Aliye-i Nazenîn babalar›m›zdan Mürflidim Haydar Baba’n›n mürflidi Türabî Ba-ba Efendi

de tevriyeli kullan›lan HHaayyddaarr,, Hz. Ali olabilece¤i gibi ayn› zamanda mürflidi Haydar Ba-ba da olabilir. Nitekim 11’li heceyle yazd›¤› afla¤›daki iki fliirden ilkinde mecazi dünyadan vazgeçerek onun güzellerine art›k bakmayaca¤›n› söyledi¤i fliirinde ve ikincisinde pir, mürflit ve rehberinin üçünün ad›n› birlikte anmaktad›r: Piri, Hünkâr Hac› Befltafl Velî; mürflidi, Haydar Baba;6

rehberi ise Kâz›m Baba’d›r. Koflma

[6+5=11]

Âlem-i mecâzdan etdim ferâgat Bakmam gayr› dehrin güzellerine Oldu o yüzlerden serim selâmet Benden ›rag etdi Hak flerlerine

Pìrim HHaacc›› BBeekkddaaflfl mürflidim HHaayyddaarr Rehberim KKââzz››mm’d›r sunuldu sâgar Me’mûl olmaz bir devletdir birâder Erenlerin lûtfu kemterlerine

Çünki ikrâr verip girdim usûle Cümle murâdât›m erdi husûle R

Reemmzzîî mahlas›yla kurb-› kabûle

(8)

Koflma [6+5=11]

Her kang› diyâra basd›msa kadem Ol yerde nâm ald›m rif‘at kazand›m Hüsn-i teveccühle erlerin her dem Tahsìl edip özge hürmet kazand›m

Tarìkatde oldum HHuunnkkâârr’a çâker Evrâd u ezkâr›m eyledim ezber Rehberim KKââzz››mm’d›r mürflidim HHaayyddaarr Öpdüm ellerini himmet kazand›m

Üstâd›m Hudayî yokdu akrân› H›dmet etdim an›n gibi sultân› R

Reemmzzîî feyz buldum gezdim cihân› Âfl›kl›kda flan u flöhret kazand›m (s. 856)

Asl›nda Remzî’ye göre, ad›n› belirtmese de bu “râh” yani yol, aflk ve muhabbet yolu-dur. fiairimiz de bu yola ezelde girmifl ve aflk›n pirine ta o zaman ba¤lanm›flt›r:

Koflma [6+5=11]

Pìr-i ‘aflka ettik ezel intisâb Muhkemdir bu râha i‘tikâd›m›z Kalmad› yâr ile arada hicâb Günden güne artt› flevk u flâd›m›z

Aflk odu bizleri yakt›kça yakt› Meyl etti gönlümüz her sûya akt› Allâh ne hikmettir k›yâmete b›rakt› Vermedi dünyâda bir murâd›m›z

(9)

R

Reemmzzîî mahlas›m›z verdi erenler Bahr-› tahayyürde kald› görenler ‹nkâr etmez kadrimizi bilenler

Rahmetle yâd olur ölsek âd›m›z (s. 916)

Bu durumda zahidin dil uzatmas› boflunad›r. Çünkü o ezelde aflk›n pirine ba¤lanm›fl, do¤rulukla bir ere ikrar vermifltir, ölse de sözünden dönmez, s›rr›n› vermez.

Koflma [6+5=11]

Sak›n dil uzatma zâhid bizlere Zìrâ bì-habersin esrâr›m›zdan S›dk›la ba¤l›y›z bizler bir ere Ser verip dönmeyiz ikrâr›m›zdan

Pìr-i ‘aflka eyleyeli intisâb Füyûzât-› Hak’dan aç›ld› bir bâb S›dk›la gûfl eden olur hisse-yâb Sâz kânûn ile güftâr›m›zdan

Bize harâm oldu çün bizim eller Ak›ts›n çeflmimiz gurbetde seller ‘Âfl›k oldu¤umuz erbâb-› diller

Tasdìk eder RReemmzzîî efl‘âr›m›zdan (s. 857)

Aflk yolunda rehberi ise yine gelen beyitlerde görülece¤i gibi Hz. Ali veya Haydar Ba-ba’d›r:

Dîvân

[fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün]

T›fliken geçdi benim gerdân›ma zincîr-i ‘aflk fierha flerha yâreler açt› dile flemflîr-i ‘aflk

(10)

Her kimin ki tînet-i asliyesinde var ise Her ma‘âsîden eder cismin an›n tathîr-i ‘aflk

Ald›-› bir rütbe beni benden ki fehm etmem özüm fiöyle kim Mecnûn gibi k›ld› beni teflhîr-i ‘aflk …..

Bende-i nâ-çîzim RReemmzzîî Cenâb-› Haydar’›n

Nâm-› pâkin yâd edip eyler dilim tekbîr-i ‘aflk (s. 928-29)

Remzî’ye göre nitekim bu aflk ve muhabbet yolunun üstad› olan Allah, evreni yarat-madan önce aflk› icat etmifl, âlemin övüncü sevgili habibi Peygamberin nuruna sevgiyle nazar etmifl, onun nurundan evren yarat›lm›fl sonra bu aflk yolundan Hz. Ali, Hasan ve Hüseyin, Zeynelabidin, Cafer-i Sad›k, Musa Kâz›m, Takî, Nâkî ve Mehdî, Hac› Bektafl, Haydar Baba ve Kâz›m Baba gelmifller ve halk› irflat edip yol göstermifllerdir.

Dîvân

[fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün]

Hak te‘âlâ k›lmas›n bir dem beni âzâd-› ‘aflk Etsin istìlâ vücudum flehrini üstâd-› ‘aflk

On sekiz bin ‘âlemin sultân› fahr-› ‘âleme Âfl›k oldu ibtidâdan bâ‘is-i ìcâd-› ‘aflk

Murtazâ fiebbìr fiebber hem ‘‘Ali Zeyne’l-‘abâ Ca‘fer-i Sâd›k Mûsâ Kâz›m idi mu‘tâd-› ‘aflk

Ben R›zâ ile Tâkî’nin ‘âfl›k-› hayrân›y›m fiâh Nakì’nin râh›na olsam ne var berbâd-› ‘aflk

Askerì dìnim ìmân›m Mehdì-i sâhib-zamân Anlar›n ‘aflk›yla dâim eylerim feryâd-› ‘aflk

(11)

Hac› Bektâfl-› Velì’nin girmiflim erkân›na Cânib-i ma‘flûka irgürdi beni mirsâd-› ‘aflk

Mürflidim Haydar Baba’d›r Remzì Kâz›m rehberi Hamdü li’llâh Hak erenler k›ld›lar irflâd-› ‘aflk (s. 919 )

Bektaflîli¤e ba¤lanan Mustafa Remzî, art›k konuyla ilgili baz› tavsiyelerde de bulunur bu yolun taliplilerine: Kimler nefsinde irflat noktas› ar›yorsa, Bismillâh’taki ba’n›n s›rr›na ermek, dünyevî ve uhrevî dile¤ine kavuflmak, aflk denizine dalmak, Allah’a kavuflmak, mürflid-i kâmili bulmak, ermek, edep erkân görmek ve ehl-i beyti sevmek istiyorlarsa di-nin ay ve günefli Hz. Muhammed, Hz. Ali ve Hac› Bektafl Velî’di-nin yoluna gitsinler, der.

Koflma [6+5=11]

Nefsinde nokta-i irflâd arayan S›rr-› bâ-y› bismillâh’a sar›ls›n Dünyevì uhrevì murâd arayan Dâmen-i hurflìd u mâha sar›ls›n

Bahr-› aflkda tafl›p dolmak isteyen Vâs›l-› ilallâh olmak isteyen Mürflid-i kâmili bulmak isteyen Hac› Bektafl Pìr âgâha sar›ls›n

R

Reemmzzîî böyle geçdi cümle erenler Tarikatde edeb erkân görenler Hânedân-› ehl-i beyti sevenler Vilâyet serveri fiâh’a sar›ls›n (s. 856)

Afla¤›daki fliirinde ise Remzî, Bektaflîlikten ne anlad›¤›n› ortaya koyar: Ona göre Bek-taflî, özü fleriata ba¤l›, ibadet ve itaate boyun büken, dünyada ve âhirette yüzü ak olan-d›r. Çünkü o, öyle bir peygambere ümmet olmufltur ki yüce Allah ona “Habibim” buyur-mufltur. Bütün enbiya ve evliya onun flefaatine nail olmak ister. Üstelik Hac› Bektafl

(12)

Velî’ye ba¤lanm›fl, mürflidinden destek alm›flt›r. Her kulun bafl›na böyle bir devlet kuflu konmaz. O yüzden Allah’a flükretmelidir.

Koflma [6+5=11]

Bâb-› flerì‘ate ba¤l› özümüz Mutì‘ u münkâd›z itâ‘atine Dünyâda ‘ukbâda akd›r yüzümüz Mazhar olduk ‘aflk›n sa‘âdetine

Öyle bir servere olduk ki ümmet Mahbûbum buyurdu Cenâb-› ‘‹zzet Enbiyâlar evliyâlar tamâmet Nâil olmak ister flefâ‘atine

Hac› Bekdafl Veli Hünkâr’a bì‘at Edip mürflidimden alm›fl›m himmet Her kulun bafl›na konmaz bu devlet R

Reemmzzîî flükr et Hakk’›n ‘inâyetine (s. 855)

fiu koflmas›nda ise Remzî Efendi, tarikatlar›n, özellikle Bektaflîli¤in, temel bir terimi olan “edeb” kavram›na ayr› bir de¤er verir:

Koflma [6+5=11]

Hilkat-i eczâ-y› nev‘-i beflerin ‹bkâs›n›n fleref flân› edebdir Budur nasîhat› cümle bizlerin ‹nsanl›¤›n nâm niflân› edebdir

Hüsn-i ahlak ile cümle ‘âlemi Sevdirip kendine hofl geçir demi

(13)

Halk içinde mümtâz eden âdemi Evvelâ ‘iffetir flân› edebdir

R

Reemmzzîî ‘âfl›k isen ikide bir de Benlik etme ‘akl›n bafl›na der de Bizim eerreennlleerrde evvel emirde

Lâz›m olan bir niflân› edebdir (s. 940)

Takip edilen Kerbelâ Mersiyesi’nde ise Remzî, mürflid-i kâmile ba¤lanarak gönül gö-zünün aç›lmas›yla art›k bu faciay› çok farkl› de¤erlendirmekte ve konuyla ilgili hassasiye-tine yer vermektedir.

Divan

[fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün] Mürflid-i kâmilden açd›k dìde-i idrâkimiz Buldu kuvvet ol sebeb akl u dil-i çâlâkimiz

Hâdisât-› Kerbelâ etdi bizi sermest-i gam Teskìn olmaz haflre dek feryâd-› âtefl-nâkimiz

Biz anar a¤lar iken zâhid güler bu vak‘aya Hofl gelir mel‘ûna zann›m âh-› endûh-nâkimiz

Cân u dilden bendeyiz bizler cenâb-› Haydar’a Ol K›z›lbafl›z ki yokdur kimseden hìç bâkimiz

La‘net olsun kim ki sevmezse Hüseyn’e (i) RReemmzziiyyââ Cedd-i pâkidir o flâh›n çün fleh-i lev-lâkimiz7

(s. 841)

7

Bu mahlas beyti sayfaya yanlamas›na yaz›lm›fl olan fliir, Ehl-i Beyt Sevgisi ve Kerbelâ ilgili bildirimizde de (s. 242-243) yay›nlanm›fl olup içinde bulundu¤u zümreyi ve olaylar› nas›l yorumlad›¤›n› göstermesi bak›m›ndan buraya k›salt›larak tekrar al›nm›flt›r.

(14)

K›rka¤açl› Remzî, afla¤›daki koflmas›nda ise bu yola giren, HHüünnkkâârr HHaacc›› BBeekkttaaflfl VVeellîî’ye ba¤lanan kimsenin, ne kadar cahil ve sail (dilenci), mey ve mahbuba mail olsa da dünya ve ukbada yüzünün ak, özünün Mevla’ya do¤ru oldu¤unu söyler.

Koflma [6+5=11]

Mekteb-i aflk içre tahsil edenler Her ilmle mâhirdir cahil olsa da Râh-› müstakìme do¤ru gidenler Sultân-› bât›nd›r sâil olsa da

Sâbit-kademleriz ikrâr›m›zda Hac› Bektafl Velì Hünkâr›m›zda Zâhid fehm edemez esrâr›m›za ‘Ulûm-› zâhirde kâmil olsa da

Remzî’nin dergâhtan ayr›lmaz gözü Dünyâda ‘ukbâda akd›r›r yüzü Mevlâ’ya do¤rudur dâ’imâ özü

Mey içip mahbûba mâ’il olsa da (s. 896-897)

Remzî her ne kadar Bektaflîli¤e ba¤lanm›fl ve aradan on sekiz y›l geçmiflse de hâlâ bu dergâha kabul edilip de kayd›n›n yap›ld›¤›ndan emin de¤ildir.

Koflma [6+5=11]

On sekiz y›l oldu ikrâr vereli Henüz insan olamad›m ne dersin Nasîb al›p bu erkâna gireli Arad›¤›m bulamad›m ne dersin

(15)

Demem eden bana Mevlâ’dan bulsun Edersem flikâyet dilim tutulsun Hakîkat ba¤›nda bir gonca gülsün Dest uzat›p yolamad›m ne dersin

Remzî çoktan ifl bu râha dühûlün Henüz malum de¤il kayd-› kabûlün Gam› endûhile Âl-i resûlün

Sarar›p da solamad›m ne dersin (s. 765-766)

Bu gelecek fliirin bafl›nda “fleb-i çehârflenbe cemâzi’l-âhir1341”/Çarflamba gecesi Ocak-fiubat 1923’te yazd›¤›n› belirten Remzî, Bektaflîlik ve flian›n önemli baz› inançlar›-na ve bunlara kayinançlar›-nakl›k etti¤i söylenen baz› âyet ve hadislere de yer vermektedir.

Koflma

fleb-i çehârflenbe cemâzi’l-âhir 1341 [6+5=11]

Kul la es’elüküm buyurmufltur Hak Oku zâhid ‘amel eyle Kur’ân› Tut emr-i Hudâ’y› ‘inâd› b›rak Tesâhub eyleme âl-i Mervân’›

Esrâr-› Murtezâ kald› mahremde Ermedi kimsenin ‘akl› ‘âlemde Huccetü’l-vedâ‘da Gadîr-i Hum’da Tuttu Nebî yed-i fiâh-› merdân’›

Buyurdu ashâba fiâh-› enbiyâ Benden sonra ‘Ali size reh-rümâ Men küntü mevlâhu fe-‘Ali Mevlâ Hadîs-i flerîfin etti beyân›

(16)

El-yevme ekmeltü âyeti inzâl Olundu RReemmzzii’yâ ol zaman derhâl fiikeste ‘ahd edip ol f›rka-i dâl Eylediler ehl-i beyte ‘isyân› (s. 979)

Bu gelen fliirde ise konu olarak pîrinin Hac› Bektafl oldu¤unu söylemesinin d›fl›nda Bektaflîlikle pek fazla bir iliflkisi yoktur. fiair, ç›ra¤› ve mahbubu Kenzî’ye beddua eder-ken “bizim duam›z Allâh’›n yan›nda makbuldür çünkü bizim pîrimiz Hac› Bektafl Velî’dir.” der.

316 (Kenzî) Hakk›nda8

[6+5=11]

Sen on üçünde ben k›rk beflinde Muhabbet ba¤lad›k yekdi¤erimiz Üç befl sene birbirimizin peflinde Gece gündüz halvet oldu yerimiz

On yedi yafl›na girince tamam Etti bu muhabbet böylece devam A¤yâra yâr oldun âhirü’l-encâm Görmedik aylarca biri birimiz

R

Reemmzzîî’ye(i) incittin hadden ziyâde Hak belân› versin sürün dünyada Kabûldür duâm›z ‘ind-i Hudâ’da Hac› Bektafl Velî bizim pîrimiz (s. 771)

Bafl›nda “Mu‘âviye ibni Ebû Süfyân la‘netullâh hakk›nda dîvân” notu bulunan haka-retâmîz sözlerin bundu¤u bu manzume ise Bektaflî fliirindeki “teberrâ” türüne girer. Mec-muada fliirin sonunda yaz›l›fl tarihi 10 Muharrem sene 1341/2 Eylül 1922 olarak

göste-8

Remzî kimi zaman hakk›nda fliir söyledi¤i kiflilere rakamlarla iflaret etmifltir. Nitekim burada da Kenzî yerine 316 rakam›n› yazd›¤› görülmektedir.

(17)

rilmifltir. fiiir, -250 fliirden bu tarzda yazd›¤› iki fliirden biridir- kendisine yaz›lan bir mek-tupta hâf›z oldu¤u söylenen ve annesi Nakflî olan Remzî’nin Bektaflîlikte geldi¤i noktay› iflaret etmesi bak›m›ndan da dikkat çekmektedir.

[fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün] Böyle bir ..rhâneci .lçak ..yus-› ekbere La‘net et dâim sürsün hazret-i peygambere

fiâh’a karfl› açt› ‘Osmân’›n kan› da‘vâs›na9

(›) K›rd› milyonlarca ‹slam› yaz›k nâ-hak yere

Vali k›ld› ol habîsi fiâm’a Hattâb o¤lu âh Sînesinde ümmetin açt› onulmaz bir bere

Ehl-i beytin gasb edip cebren hilâfet hakk›n› fietm için âl-i türâb› etti fermân her yere

Sa¤l›¤›nda o¤lu mel‘ûna(u) velî‘ahd eyledi Bî‘at ald› halk-› ‘âlemden döküp sîm ü zere(i)

Ol kadar bir mel‘anetler etti kim o¤lu Yezîd

Koydu hayrette ‘Azâzil gibi mel‘ûn bend tere (bedter?)

La‘net olsun RReemmzziiyyââ Süfyâniyân›n cân›na

Ettiler bî-had zulüm evlâd-› pâk-i Haydar’a (s. 972-973)

Remzî’nin di¤er bir fliiri ise do¤rudan Bektaflîlikle iliflkili de¤ilse de tarz ve üslup yö-nüyle bir yandan argoya varan tekellüfsüzlü¤ü ile, Mervan’a lanet etmesi ile ve edeb ko-nusunu öne ç›karmas›yla Bektaflî fliirinin özelliklerini göstermektedir.

9

Remzî’nin fliirlerinde zaman zaman rastlanan Manisa -K›rka¤aç- A¤z› özellikleri bu fliirde de üç yerde görül-mektedir. Buna göre buradaki davas›na: davas›n›; 5. beyitteki mel‘ûna: mel‘ûnu; zere: zeri anlam›ndad›r.

(18)

Koflma [6+5=11]

Kâmil ile konufl yaflay›m dersen Kiflver-i ‘âlemde sultancas›na Câhile kâr etmez bin ö¤üd versen Nezâket yolunda insâncas›na

Cehâlet insânda bir bed kokudur O da ancak edebsizlik bokudur Ma‘âz’allâh ço¤u la‘net okudur Geçmifl ecdâd›na Mervâncas›na

Terbiye görmeyen peder mâderden Remzî Rüstem olsa say›lmaz erden Haberdâr olmadan hay›r ve flerden Gelir geçer ‘ömrü hayvancas›na (s. 864)

Afla¤›da yer alan halk flairlerinin fliirleri içinde kay›tl› Remzî mahlâsl› fliirinde de “zâhid” ve “hâce” diyerek kimi sorularla tarikat›na inanmayanlar› (münkirleri) s›k›flt›rmakta, bat›-nî-hurûfî yorumlarla, kendi inanç ve düflüncelerini anlatmaya ve yaymaya çal›flmaktad›r.

[6+5=11]

Hâce tefsîr eyle gel flu âyeti Secde âdeme mi türâba m›d›r Göster kimden ald›n sen icazeti ‹man›n Hakka m› kitâba m›d›r

Söyle bilir misin ebced hesâb› Miftâh›n var m›d›r aças›n bâb› Ne yüzden okudun ümmü’l-kitâb› ‹krâr›n nebî yâ ashâba m›d›r

(19)

Tasvir mi görürsün sen bu sûreti Men aref s›rr›n›n nedir hikmeti Ham-› ebrûya m› Hakk›n tâati Yoksa seccâde-i mihrâba m›d›r

Remzî ç›kmaz oldu küfrün imana Hürmet et ba’de’zin pîr-i mugâna Zâhid flu esrâr› kosun meydâna

Ta’n› meye midir flarâba m›d›r (s. 458)

Remzî, bu fliirinde de 1. çokluk flah›s ekiyle Bektaflîli¤in ne oldu¤unu anlatmaya çal›fl-maktad›r. Remzî’ye göre Bektaflîler tecrit dersi okuyan bir meyhanenin flakirdidirler. Bu-nun ne demek oldu¤u hemen alttaki m›sralarda aç›klan›r: Yani pîr-i mugâna (pîr, fleyh) hizmetten (bir an) vazgeçmeyen bir dergâh›n derviflleridirler. Ne dünya, ne de âhiret eh-lidirler. Ne gösterifle, ne de hevâya meylederler. Yaln›zca kendi nefsinin pehlivan›d›rlar; onu yenmeye çal›fl›rlar. Zaten onlar›n özü, hâl ehline malumdur. Gözleri gözsüz (kör) de-¤ildir, gerçe¤i görür. Sözleri H›z›r ve Mesih’e bile geçer (onlar›n yan›nda makbuldür). Onlar, ebedî bir hayat›n âfl›klar›d›r.

Koflma [6+5=11]

Gece gündüz ders-i tecrîd okuruz Biz bir mey-kedenin flakirdân›y›z Geçmeyiz hidmet-i pîr-i mugandan Zâten o dergâh›n derviflân›y›z

Ne ehl-i dünyây›z ne ehl-i ‘ukbâ Biz gürûh-› rindiz ne rind-i Hudâ Ne tâbi-i riyâ ne meyl-i hevâ Kendi nefsimizin pehlivan›y›z

(20)

R

Reemmzzîî hâl ehline malûm özümüz Bî-basar de¤ildir görür gözümüz Ta H›zr u Mesîh’a geçer sözümüz Biz hayât-› aflk›n câvidân›y›z (s. 473)

Afla¤›da, yaln›zca bafltaki rüyaya iflaret etti¤ini sand›¤›m›z ikinci bendi verilen fliir ise, Remzî’nin, aruzun mef‘ûlü mefâ‘îlü mefâ‘îlü fe‘ûlün kal›b›yla, halk fliiri naz›m flekillerin-den, mütekerrir müseddes (alt›l›) biçiminde yaz›lm›fl ve özel bir ezgiyle okunan bir “ka-lenderî”dir.10

fiiirde, Hazret-i Ali övülürken di¤er on iki imamdan sekizinin (dördü bu bentte) ismi de bu arada sayg› ile an›lmaktad›r.11

Ben ZZeeyynnee’’ll--‘‘aabbââ(ya) kul u kurbân›m her dem B

Bââkk››rr urur her zahma hâs›l› merhem B

Biirr lleeyyll iiddii ggöösstteerrddii bbaannaa mmeezzhheebb--ii mmaahhrreemm M

Mûûssââ ve RR››zzââ ‘aflk›na nûfl eylemiflem sem Ben Râf›zî’yim sevgili sultân›m Ali’dir

Vallâhi imâm›m fleh-i merdân›m Ali’dir (s. 908-909)

Sonuç olarak yaklafl›k 33-34 yafllar›nda, gördü¤ü bir rüya üzerine Bektaflîli¤e ba¤la-nan ve bu yolda birçok fliir yazan Âfl›k Mustafa Remzî’nin bu fliirleri, yaflad›¤› duygular› ve bunlar›n hangi psikoloji alt›nda yaz›ld›¤›n› göstermesi bak›m›ndan önemli oldu¤u ka-dar, flaire göre tarikat›n özelliklerini ve onda arad›klar› ile beklentilerinin neler oldukla-r›n› anlatmas› bak›m›ndan da önemlidir.

10

Kalenderî naz›m flekli için bkz. (Dilçin 1983: 359-360).

11

(21)

Mecmua’da “Destûr” bafll›kl› rüyan›n anlat›ld›¤› sayfa (s. 45).

“Tarîk-i Nâzenîn’e ‹ntisâb›m gecesi” bafl-l›kl› fliir (s. 319).

(22)

K

KAAYYNNAAKKLLAARR

D‹LÇ‹N, Cem (1983): Türk fiiir Bilgisi, Türk Dil Kurumu Yay›nlar›, Ankara.

ERDO⁄AN, Kenan – Özkuyumcu, Nadir (2008): K›rka¤açl› Remzî, Mecmuas› ve Mahallî Tarih ve Edebiyat Araflt›rmalar› Aç›s›ndan Önemi”, K›rka¤aç Sosyo-Ekonomik Tarih Sem-pozyumu Bildirileri, Manisa.

ERDO⁄AN, Kenan (2007): Âfl›k Mustafa Remzî-i K›rka¤acî’nin Çeflitli Manzumelerinde Ehl-i Beyt Sevgisi, Kerbelâ Hadisesi ve Bununla ‹lgili Yazd›¤› fiiirler”, 2. Uluslararas› Türk Kültür Evreninde Alevîlik ve Bektaflîlik Bilgi fiöleni Bildirileri, Ankara.

ERDO⁄AN, Kenan (2007): K›rka¤açl› Âfl›k Mustafa Remzî’nin Yunan ‹flgali ‹le ‹lgili Yaz-d›¤› Dört fiiiri”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araflt›rmalar› Enstitüsü Dergisi, Say›: 35, Erzurum.

ERDO⁄AN. Kenan (2007): “Âfl›k Remzî’nin Adanal› Efline Yazd›¤› Otobiyografik Destan› ve 19 fiiiri” (Bir Âfl›¤›n Adana Sergüzeflti ve Duygu Dünyas›ndaki Yank›lar›, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 17, Adana.

ERGUN, Saadettin Nüzhet: Bektaflî K›z›lbafl Alevî fiairleri ve Nefesleri, C. 3, ‹stanbul. HUYUGÜZEL, Ömer Faruk (2000): ‹zmir Fikir ve Sanat Adamlar›, Ankara.

KOCA, Turgut (1990): Bektaflî Alevî fiairleri ve Nefesleri, ‹stanbul. OZAN, Hüseyin Avni (1934): ‹zmir fiairleri Antolojisi, ‹zmir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Halen tüm dünyada tart›fl›lmakta olan hukuki ve kültürel normlar›n ülkemizde de tart›fl›lmaya aç›lmas› amac›yla resüssitasyon iflleminde hastan›n otonomi

Tek bant ve çift bant ba¤ rekonstrüksiyonu yap›lan hastalar›n 60°/sn, 120°/sn ve 180°/sn aç›sal h›zlarda öl- çülen hamstring ve kuadriseps izokinetik kas

Nitekim bu karanlık anlayışın içerisinde 1902 yılında İstanbul Kadıköy’de dünyaya gelen Afife Jale, Müslüman Türk kimliğini gizlemeden sahneye çıkan ilk kadın

Kilitli pubik simfizis yaralanmas› bir taraftaki pubik kemi¤in karfl› taraftaki obturator foramende veya pu- bik kemik arkas›nda s›k›flmas› ile pelvis üzerinde

İlimiz Kozan İlçesi Tufanpaşa Mahallesi 976 ada 1 parsel, 975 ada 3 parsel, 973 ada 1 parsel ve yakın çevresine yönelik hazırlanan (PİN) NİP-35623,1 Plan İşlem Numaralı

Buna karşın 1927 Sanayi Sayımına göre dokuma sektöründe Adana, Grafik 2’de görüldüğü gibi istihdamdan aldığı yüzde 6,5’lik pay ile Türkiye genelinde 4.. Sırada

Bu devirde Türkiye’de flelf alanlar› ve onunla ilgili kayaçlar geniflleyerek daha önce kara halinde olan Kuzey Anadolu ve Güneydo¤u Anadolu bölgelerini ve Bitlis

Cole (1952), Vauğhan (1924, 1926) tarafından L, undosa Cushman m mikrosferik nesli olarak açıkla- nan bu türün, L* favosa Cushman ile birlikte bulun- ması nedeniyle birinin