• Sonuç bulunamadı

H. Ali Yücel'in iddianamesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "H. Ali Yücel'in iddianamesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H. ÂLİ YÜCEL'İN

İDDİANAMESİ

i

r

=

= = = ^

“ B. Sabahattin Alı, İstanbul’da kurulan İnsan

H aklan Cemiyeti üyelerinden B. Cami

Bay-kuı t’la beraber b;r gazete çıkarmak teşebbü­

sünde bulunmuştu”

Şimdi ikinci noktayı açıklıyalım: Komünistliği ileri sürülen Sabahat­ tin Alı, Cami Baykurt’la beraber bir

gazete çıkarmak teşebbüsünde bu­

lunmuşlar. Sanık bundan da mı

haberdar değildir? Şimdi bunu öğ­ rendikten sonra Cami Baykurt’u, Sa­ bahattin Ali'nin komünist olup olma­ dığı hakkında şahadete davet edecek midir? Bunu herkesle beraber ben de intizar etmekteyim. İnsan Haklan Derneğinde Cami Baykurt, sanığın arkadaşı ve fikir yoldaşı olmak lâzım gelir. 'Çünkü insan Hakları Cemiye­ tini beraber kurmuşlar ve gazeteler­

de beraber çıkardıkları resimlerle

bunu efkârı umumiyeye arzetmişlcr- dir. Cami Baykurt ile Sabahattin A- li, gazete gibi siyasi bfr neşir vasıta­ sını beraber kurma teşebbüsüne gi­ rerler de bunlardan biri şiddetli bir komünist, diğeri masum bir milliyet­

çi nasıl telâkki edilebilir, akıl al­

mıyor. Bunları, ne Cami Baykurt’u itham, ne de Sabahattin A li’yi tebrie ile söylemiyorum. Kendimi buna sa­ lahiyetli görmemekteyim. Sanığın ve

tanıkların halletmeleri lâzım gelen

bir tenakuza işaret etmek için ma­ ruzatta bulunuyorum,

Sabahattin Ali'nin bugün Millî E — ğitiııı Bakanlığının bir memuru ola­ rak resmî durumuna gelince, evvelâ ilk tâyinine, ait Zat işleri Müdürü­

nün inhasını ve Müsteşar merhum

Salih Zeki’nin imzasını havi tâyin vc- sıKasını arzeöeyım:

Zatişleri Müdürlüğü Sayı: 1623

30.cj.rgj4 Vekâlet Makamına

Konya Orta Mektep Almanca

Muallimi iken Konya Asliye Ceza Mahkemesince bir sene hapse mah­ kûm olan Sabahattin A li Bey ajjo numaralı A f Kanununun g ncu mad­ desinden istifade ederek tahliye e- dilmiştir. Mumaileyhin M illi Talim ve Teıbiye kadı osunda münhal bu­ lunan 30 lira maaşlı mümeyyizliğe tâyini Vekâlet Makamınca tasvip kı­ lınmış olduğu ve tâyininde kanunen bir mahzur bulunmadığı cihetle ev­

velki maaşı bulunan 23 lira maaşla mezkûr mümeyyizliğe tâyinine mü-

j

saade buyurulmuş! tasvibi âlilerine

i arzolunur efendim.

|

Muvafıktır. Zatişleri Müdür N.

'

J°.g.rgj4 Hasaıı

i

N. S. Zeki

Bu mucip tezkeresindeki “ Vekâlet

j

makamınca tasvip kılınmış olduğu,,

kaydı, mühimdir. Demek kl Zat İşle­ ri Müdürü veya vekili bu tayin mese­ lesini önce Bakan ile konuşmuş, ojı- dşn izin almış ve bilâhare bu tezke­ reyi yazmıştır. Müsteşar da bizzat Bakanla görüşmüş veyahut Zat iş ­ leri Müdürünün görüşmesini ve izin almasını öğrendikten sonra imzasını atmıştır. Bu tezkere, Sabahattin A- li'nin mahkûmiyetinden sonraki ilk tâyinini gösterir.,.

B. Yücel burada Sabahattin Ali’­ nin Musiki öğretmen Okulu Türkçe

1 öğretmenliğine tayinini gösteren ka-

ırarnameyi kaydettikten sonra iddia­ sına şöyle devam etmektedir:

"Görülüyor ki Sabahattin Alı, al­ tında Müsteşar Rıdvan Nafiz Edgüer ! Teftiş Heyeti Reisi Cevat Dursunoğ- | lu, Zat işleri Müdürü Raslhı Arsan,

İlköğretim Genel Müdürü Tonguç, Meslekî ve Teknik öğretim Genel Müdürü Rüştü Uzel’ln imzaları bulu­ nan kararname ile ve o zaman Mil­ lî Eğitim Bakanı bulunan Saffet A- rıkan’nın kabıil ve tasdikiyle Müzik

1 Öğretmen Okuluna yâni Konsrrva-

tuvara öğrenmen tâyin edilmiştir. Sayın yargıç;

Şimdi mühim bir noktaya müsaa­ denizle temas edeceğim. Sabahattin , A li’ye ait hususları bir arada arzet- mek için burada Orhan Şaik Gök»

===========

yay'ın şahadet esuasmdaki sözlerini ve iddialarını ele alacağım. Diyor ki:

"Millî Eğitim Bakanlığında eski-

denbeıi tanıdığım, fikren temasa,

geldiğim iki şahıs bilirim ki bunlar komünisttir. Biri o zaman Konserva- tuvar’da hoca, olan Sabahattin Alı, diğeri Pertev Boratav'dır.,,

Orhan Şaik’in (o zaman) dediği zaman, 11e zamandır?

Bunu tespit için her ikisinin va­ zifelerine tayin ve iofikâk tarihlerini inceliyelim:

Orhan Şaik’in Konservatuvar Mü­

dürlüğüne tayini 21 haziran 1939,

infikâk’ı 11 mayıs 1944. Sabahattin

A li’nin Konservatuvar Türkçe öğ­

retmenliğine tâyini 3 aralık 1938, in-

fikâki 11 aralık 1945. Bu tarihler

karşılaştırıldığı zaman, ayan beyan görülür ki Sabahattin AJı, aynı okul­ da müdür ve kendisine âmir, hare­ ketlerinden mesul olan Orhan Saik’« in maiyetinde beş yıl gibi uzun bit

müddet vazife görmüştür. Orhan

Şaik’in (tanıması eski) olduğuna gö­ re bu beş yıl içinde o komünist Sa­ bahattin Ah hakkında neden bana ve Güzel Sanatlar Umum Müdürlerine şikâyet ve ihbar yolunda bir tek ke­ lime söylememiş ve Bakanlığa bir satır bile yazı yazmamıştır? Haki­ kate ve hâdiselere bu kadar yokol- m.uş nazariyle bakmak için, insanın hafızasını felce uğratacak bir mües­

sir olmalıdır, Bu müessir, Orhan

Şaik’in Nihal Atsız'a olan hudutsuz sevgisi ve bağıdır. B u sevgi, arala­ rında kalsa beni alâkalandırmazdı.

Fakat netice*böyle olmamış; oıı|

muhabbet, bana husumet haline gel­ miştir. Öyle olmasa Orhan Şaik bu derece açık tezatlara düşer miydi?

Orhan Şaik gene diyor ki: "Nihal Atsız’m Orhun mecmuasında neşret­ tiği açık mektup üzerine bu hâdise

Fırka Grupunda müzakere edilmiş

ve Sabahattin A h Vekâlet emrine alınmış diye duydum. Bu haberi al­ dığım gün Sabahattin A li’nin evine gittim. Orada bir topluluk vardı, iç ­ lerinde Niyazi Berkes’in de olduğıî« nu hatırlıyorum. A li’den bu hâdise nin doğru olup olmadığını sordum. Kendisi Vekilin telefon ettiğini ve Vekâlet emrine almak zorunda ol­ duğunu, tercümelerle bunu telâfi e- deceğini bildirdiğini söyledi.”

Bu şahadetin zaman bakımından tahliline ihtiyaç vardır. Ancak on­ dan sonra doğru veya yanlış olduğu­ na hükmedilebilir. Eğer Orhan Şa- ik’in söylediği açık mektup. A tsız’ih Başbakan Saraçoğlu'na yazdığı açı* mektupsa bunun neşri 1944 yılına te­ sadüf eder ve bu hâdise de Fırka Grupunda müzakere edilmiş değil­ dir. Sabahattin A li’nin Vekâlet emri tarihi ise 8. 12. 1945 tir. O tarihler­ de Orhan Şaik’in Ankara’da bulun­

madığı tespit olunabilir. Şu halde

Orhan Şaik’in bu anlattığı hâdisenin doğru olabilmesi için kendisinin 8. 12, 1945 te Ankara’da bulunmasını

isbat zarureti vardır. Sabahaitğ:

Ali’nin Vekâlet emrine alınmasında»

sonra bana müracaat edip ‘ ‘şimdi

çcS

luğum çocuğumla ben ne yapacağım, ne yiyip içeceğim?” diye sorduğunu, buna cevap olarak da “ kanunlar mü­ saittir; yazı yazar, tercüme yapar, bu suretle geçinirsiniz” dediğimi ha- tırlıyorym. Fakat 1944 senesinde ba­ na telefon ettiğini ve benim kendi­ sine cevap verdiğimi hâfızamda bu­ lamıyorum.

'(Sonu var)

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat o tarihlerde de kayık bütün bu vasıtalar İçinde halk tara­ fından kâh ucuzluğu, kâh her an j emre hazır oluşu bakımından ve yük­ s e k sınıf

lej’de ve Almanya’nuı Magdeburg şehrinde yüksek tahsilini ise An­ kara Hukuk Fakültesinde yap­ mıştır. 17 Nisan 1927 de Dışişleri Bakanlığına intisap

Çiçekleri neredeyse tamamen kapalı sikonyum’lar içerisinde hap- sedilen dişi incir ağaçlarının tozlaşmasına ilek arıcığı (Blastophaga psenes) denilen ve

(Lac Léman) m etrafını geceleri nura gark eden yine bu beyaz kömür dür. Honoré diyor ki « bir kaç manetle mü­ zeyyen bir mermer levhanın arkasına 10,000 ve

Araflt›rmac›lar, daha önce bir morötesi (dalgaboylar›nda parlayan) halka ve optik (görünür) ›fl›kta parlayan s›cak noktalarla ayn› yerde bir X-›fl›n›

Neyzen çok içki içerdi, ben ağzıma koymam; Neyzen sigarayı yutardı, ben tadını bilmiyorum, ama ikimizin bir müştereği var: İkimiz de dilimizi tutamıyoruz. O

[r]

Asıl, bizzat Celâl Bayar’ın oğlu, Refıi Bayar, Millî Reasürans Genel Müdürü olarak samk sırasındadır. Olay 1939 yazında soruşturma safhasmdayken Refii Bayar doktor