• Sonuç bulunamadı

Psychiatric Evaluation of the Offsprings of the Parents with Psychopathology

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Psychiatric Evaluation of the Offsprings of the Parents with Psychopathology"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Anne-Babalarýnda Ruhsal Bozukluk Olan

Çocuklarýn Ruhsal Durumlarýnýn

Deðerlendirilmesi

Özlem Yýldýz Öç1, Þahika G. Þiþmanlar1, Belma Aðaoðlu2, Ümit Tural4, Emin Önder5, Iþýk Karakaya3

1Uz.Dr., 2Prof.Dr., 3Yrd.Doç.Dr., Kocaeli Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý, 4Doç.Dr., 5Prof.Dr., Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý, Kocaeli

SUMMARY

Psychiatric Evaluation of the Offsprings of the Parents with Psychopathology

Objectives: In this study, we aimed to evaluate the psy-chopathology of 8-14 years-old children of the parents with mental disorder and compare the results with the children of the healthy parents. Method: 61 children of the patients who were voluntered for the study and fol-lowed at Kocaeli University School of Medicine psychia-try outpatient clinic recruited for the study group. The children were between 8-14 year of age. As the control group, 35 children of the parents who did not have any life-long mental disorder diagnosis were matched with the study group by age and sex. The children were eval-uated by a specialist at Child and Adolescent Psychiatry outpatient clinic. After the evaluation, all of the children filled in Children Depression Inventory, State-Trait Anxiety Inventory and Coppersmith Self-Esteem Scale-Child Form. Mental disorders of the children were diag-nosed by DSM-IV depended clinical interviews done with the parents and the children. Results: The findings of this research indicate that children of the parents with mental disorder had higher rates of developing psy-chopathology in comparison to the children of parents without any psychopathology. In our study, the most fre-quent disorder diagnosed in the risk group was distrup-tive behavioral disorder. Conclusion: Although our study does not give detailed information about the genetic and psychosocial risks for the development of childhood psychopathology, it shows that the presence of a mental disorder at the parents is important for the development of childhood psychopathology.

Key Words: Parent, child, mental disorder. ÖZET

Amaç: Bu çalýþmada ruhsal bozukluðu olan anne babalarýn 8-14 yaþlarý arasýndaki çocuklarýnýn ruhsal durumlarýnýn incelenmesi ve saðlýklý anne babalarýn ayný yaþ grubundaki çocuklarý ile karþýlaþtýrýlmasý amaçlan-mýþtýr. Yöntem: Kocaeli Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri polikliniðinde ayaktan izlenen ve çalýþmaya katýlmaya gönüllü olan eriþkin hastalarýn 8-14 yaþ grubundaki çocuklarý arasýndan 61 çocuk çalýþma grubunu, yaþam boyu psikiyatri baþvurusu olmayan anne babalarýn yaþ ve cinsiyet açýsýndan benzer özellik gösteren çocuklarý arasýndan 35 çocuk ise kontrol grubunu oluþturmuþtur. Tüm çocuklar Kocaeli Üniversite-si Týp FakülteÜniversite-si Çocuk ve Ergen PÜniversite-sikiyatriÜniversite-si polikliniðinde uzman hekimler tarafýndan deðerlendirilmiþtir. Klinik görüþme ardýndan çocuklara Çocuklar için Depresyon Ölçeði (ÇDÖ), Çocuklar için Durumluk-Sürekli Kaygý Envanteri (ÇDSKE) ve Coopersmith Benlik Saygýsý Ölçeði-Çocuk Formu (BSÖ) uygulanmýþtýr. Ölçeði-Çocuklardaki ruhsal bozukluk tanýlarý anne baba ve çocuklarla yapýlan DSM-IV'e dayalý klinik görüþmelerle konmuþtur. Bulgular: Ruhsal bozukluðu olan anne babalara sahip çocuklarýn saðlýklý ebeveynlere sahip çocuklardan daha fazla ruhsal bozukluk tanýsý aldýklarý saptanmýþtýr. Çalýþmamýzda risk grubunu oluþturan bu çocuklarýn aldýðý en sýk ruhsal bozukluk tanýsý yýkýcý davranýþ bozukluklarýdýr. Sonuç: Çalýþmamýz çocukta psikopatoloji geliþiminin genetik veya psikososyal risklerine yönelik ayrýntýlý bilgi vermese de, anne ya da babada ruhsal bozukluk varlýðýnýn çocuk-ta psikopatoloji geliþmesindeki önemini vurgulamasý açýsýndan anlamlýdýr.

Anahtar Sözcükler: Ebeveyn, çocuk, ruhsal bozukluk.

(2)

GÝRÝÞ

Anne-baba psikopatolojisinin çocuklarda ruhsal bozukluk geliþimindeki rolü bir çok çalýþmaya konu olmuþ ve aile üyelerinde psikiyatrik bozukluk var-lýðýnýn o ailenin çocuklarýnda da benzer psikiyatrik bozukluk geliþme riskini arttýrdýðý bazý araþtýr-malarla desteklenmiþtir (Bijl ve ark. 2002, Skre ve ark. 1994).

Anne ya da babasýnda psikiyatrik bozukluk bulu-nan çocuklarda, psikiyatrik bozukluk yaygýnlýðý ve bozukluklar arasý kümelenmeye bakýlan toplum kaynaklý bir çalýþmada; anne babadaki ruhsal bozukluðun çocukta ayný bozukluðun geliþme riski-ni arttýrmakla kalmayýp baþka psikiyatrik bozukluk-larýn geliþimi açýsýndan da risk oluþturduðu saptan-mýþtýr (Bijl ve ark. 2002).

Anne ya da babadaki major depresif bozukluk var-lýðýnýn ergenlerdeki depresyon ve davraným bozuk-luðu ile iliþkili olduðu bildirilmiþ ve babadaki depresyonun çocuk ve ergenlerde daha çok yýkýcý davranýþ bozukluklarý ile alkol ve madde kullanýmý-na, annedeki depresyonun ise daha çok depresif bozukluklar ve anksiyete bozukluklarýna yol açtýðý saptanmýþtýr (Ohannessian ve ark. 2005). Annede var olan depresyonun çocukluk depresyonu riskini babadaki depresyondan daha çok arttýrdýðý öne sürülmüþtür (Marmorstein ve Iacono 2004). Biederman ve ark.’nýn (1991) yaptýðý bir çalýþmada agorafobili panik bozukluk tanýlý anne-babalarýn çocuklarýnda hem anksiyete hem de depresif bozukluk riskinin, major depresif bozukluðu olan anne-babalarýn çocuklarýnda ise sadece depresif bozukluk riskinin arttýðý bildirilmiþtir. Benzer þe-kilde bir baþka çalýþmada da major depresif bozuk-luk ve komorbid panik bozukluðu olan anne-babalarýn çocuklarýnda anksiyete bozukluðu riski yüksek bulunmuþtur. Saðlýklý ve sadece major depresif bozukluk tanýlý anne-babalarý olan çocuk-larda bu riskin daha düþük olduðu bildirilmiþtir (Weissman ve ark. 1997). Ülkemizde anne-babalarda saptanan psikopatoloji ve çocukluk çaðý ruhsal bozukluklarý arasýndaki iliþkiyi belirlemeye yönelik araþtýrmalar sýnýrlý sayýda olup daha çok ruhsal bozukluðu olan çocuklarýn ana babalarý araþtýrma konusu olmuþtur. Ülkemizde yapýlan bir araþtýrmada ayrýlýk kaygýsý bozukluðu olan çocuk-larýn anneleri, Eysenck Kiþilik Envanteri

eksen-lerinden nevrotik özellikler ve psikotizm boyut-larýnda yüksek puanlar almýþtýr. Bu annelerin daha kaygýlý, alýngan, çabuk tepki veren, aþýrý duyarlý, güvensiz, bedensel yakýnmalarý fazla olan bireyler olduðu saptanmýþtýr (Türkbay ve Söhmen 2001). Bir baþka çalýþmada da okul korkusu olan olgularýn annelerinde depresif belirti düzeyleri yüksek bulunmuþtur (Yurtbay 1997).

Þizofreni tanýsýyla izlenen anne-babalarýn çocuk-larýnda þizofreni geliþimi riskinin arttýðýný gösteren çalýþmalara rastlanmaktadýr (Asarnow 1988, Tienary ve Wynne 1994). Bir baþka çalýþmada ise bipolar affektif bozukluðu olan anne-babalarýn çocuklarýnda erken baþlangýçlý duygudurum luðu riskinin arttýðý ancak diðer psikiyatrik bozuk-luklar açýsýndan risk artýþý bulunmadýðý saptan-mýþtýr (Todd 1997).

Þizofreni (Asarnow 1988, Tienary ve Wynne 1994), depresyon (Downey ve Coyne 1990), anksiyete (Skre ve ark. 1994), yeme bozukluðu ve alkolizm (Bijl ve ark. 2002) tanýlý anne-babalarýn çocuklarýn-daki psikopatolojinin incelendiði araþtýrmalarda genel kaný bu çocuklardaki risk artýþýnýn genetik, psikolojik ve sosyal etkenlerin birlikteliðinden kay-naklandýðý þeklindedir.

Bu çalýþmada anne-babalarýnda ruhsal bozukluk olan çocuklarýn ruhsal durumlarýnýn deðer-lendirilmesi ve anne ya da babadaki ruhsal bozuk-luk ile çocuktaki psikopatoloji arasýndaki iliþkinin incelenmesi amaçlanmýþtýr.

GEREÇ VE YÖNTEM

Araþtýrma 2002-2004 yýllarý arasýnda Kocaeli Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri ve Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalý polikliniklerinde yürü-tülmüþtür.

Çalýþma grubu Kocaeli Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri polikliniðine 2002-2003 yýllarýnda ilk kez baþvuran veya kontrol muayeneleri nedeniyle ayak-tan izlenen hastalarýn 8-14 yaþ grubundaki çocuk-larýndan seçilmiþtir. Psikiyatri polikliniðinde takip edilen, 8-14 yaþ grubunda çocuðu olan hastalara çalýþma içeriði anlatýlmýþ, aydýnlatýlmýþ onam formu okutulmuþ ve gönüllü olan hastalarýn çocuklarý çalýþmaya alýnmýþtýr. Çalýþmaya katýlan eriþkin hastalarýn ruhsal durumu DSM-IV'e göre yapýlan klinik görüþmelerle deðerlendirilmiþtir.

(3)

Kontrol grubunun oluþturulmasý amacýyla çalýþ-manýn yürütüldüðü tarihlerde Çocuk Hastalýklarý Polikliniði’ne baþvuran, herhangi bir ciddi veya kro-nik hastalýðý olmayan 8-14 yaþ grubundaki çocuk-larýn anne-babaçocuk-larýna çalýþma içeriði anlatýlmýþ ve aydýnlatýlmýþ onam formu okutulmuþtur. Çocuk-larýnýn Çocuk Psikiyatrisi polikliniðinde deðer-lendirilmesine gönüllü olan, yaþam boyu psikiyatrik hastalýk nedeniyle herhangi bir tedavi baþvurusu olmadýðýný bildiren 35 çiftin yaþ ve cinsiyet açýsýn-dan çalýþma grubu ile benzer özellik gösteren çocuklarý kontrol grubunu oluþturmak üzere deðer-lendirmeye alýnmýþtýr.

Çocuk Psikiyatrisi polikliniðinde ailelerin bildirdik-leri 8-14 yaþ grubu tüm çocuklar deðerlendirilmiþ, birden çok çocuða sahip ailelerin çocuklarý kontrol ve çalýþma grubunu oluþturmak üzere yaþ ve cin-siyet açýsýndan rastgele eþleþtirilerek her aileden bir çocuk çalýþmaya dahil edilmiþtir.

Çalýþmaya katýlan tüm çocuklar Çocuklar için

Depresyon Ölçeði (ÇDÖ), Çocuklar için Durumluk-Sürekli Kaygý Envanteri (ÇDSKE) ve Coopersmith Benlik Saygýsý Ölçeði-Çocuk Formu (BSÖ) doldurmuþtur. Çocuklardaki ruhsal bozuk-luk tanýlarý her iki ebeveyn ve çocuklarla yapýlan DSM-IV'e dayalý klinik görüþmelerle konmuþtur.

Veri Toplama Araçlarý:

Çocuklar için Depresyon Ölçeði (ÇDÖ): Kovacs (1981) tarafýndan Beck Depresyon Ölçeði esas alý-narak geliþtirilen 6-17 yaþlarý arasýndaki çocuk ve ergenlere uygulanabilen 27 maddelik bir ölçektir. Her madde belirtinin þiddetine göre 0, 1 veya 2 puan alýr. En üst puan 54'tür. Kesim puaný 19 olarak önerilmektedir. ÇDÖ'nin geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý Öy (1991) tarafýndan yapýlmýþtýr.

Çocuklar için Durumluk-Sürekli Kaygý Envanteri (ÇDSKE): Spilberg ve arkadaþlarý (1973) tarafýn-dan geliþtirilen, durumluk ve sürekli kaygýyý ölçen, Tablo 1. Demografik bilgiler

Demografik bilgiler Çalýþma Grubu Kontrol Grubu Ýstatistiksel Test*

n=61 n=35 (x2; p)

sayý (%) sayý(%)

Cinsiyet Kýz 29 (47.54) 20 (57.14) 0.821; 0.402

Erkek 32 (52.46) 15 (42.86)

Aile Yapýsý Çekirdek 46 (75.40) 29 (82.86) 4.506; 0.105

Geniþ 5 (8.20) 5 (14.28)

Parçalanmýþ 10 (16.40) 1 (2.86) Anne eðitim düzeyi

En fazla ilköðretim 39 (63.93) 33 (94.29) 10.926; 0.001 mezunu

Lise veya yüksek okul 22 (36.07) 2 (5.71) mezunu

Anne iþ Çalýþýyor 14 (22.95) 5 (14.29) 1.052; 0.426 Çalýþmýyor 47 (77.05) 30 (85.71)

Baba eðitim düzeyi

En fazla ilköðretim mezunu 19 (31.15) 17 (48.57) 2.881; 0.125 Lise veya yüksek okul mezunu 42 (68.85) 18 (51.43)

Baba iþ Çalýþýyor 55 (90.16) 34 (97.14) 1.602; 0.416

Çalýþmýyor 6 (9.84) 1 (2.86)

(4)

yirmiþer maddelik iki alt ölçekten oluþan bir özbildirim ölçeðidir. Ülkemizde geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý Özusta (1995) tarafýndan yapýlmýþtýr.

Coopersmith Benlik Saygýsý Ölçeði- Çocuk Formu (BSÖ): Coopersmith (1967) tarafýndan geliþtirilen, 57 maddelik bir öz bildirim ölçeðidir. Ülkemizde geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý Güçray (1989) tarafýndan yapýlmýþtýr.

Verilerin Deðerlendirilmesi:

Çalýþmanýn verileri Windows için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 10.0 programý kul-lanýlarak deðerlendirilmiþtir. Tanýmlayýcý istatistik-sel yöntemlerin (ortalama, standart sapma) yaný sýra yorumlayýcý istatistikler olarak niceliksel veril-erden ikili gruplarýn karþýlaþtýrýlmasýnda t testi, niteliksel verilerin karþýlaþtýrýlmasýnda Chi-Kare testi kullanýlmýþtýr. Ýstatistiksel anlamlýlýk düzeyi p<0.05 olarak alýnmýþtýr.

SONUÇLAR

Demografik Bilgiler:

Çalýþma grubundaki 61 çocuðun 29'u kýz, 32'si erkek, yaþ ortalamalarý 11.67±1.85'tir. Kontrol grubundaki 35 çocuðun ise 20'si kýz, 15'i erkek, yaþ ortalamalarý 11.68±1.76 olarak bulunmuþ olup gruplar arasýnda istatistiksel olarak anlamlý fark saptanmamýþtýr (t=-0.035, p=0.932). Ýki grup arasýnda cinsiyet daðýlýmý açýsýndan da belirgin bir fark bulunmamaktadýr (Tablo 1).

Aile yapýsýna ait demografik bilgiler Tablo 1'de gös-terilmiþtir. Anne-babasýnda ruhsal bozukluðu olan çocuklarýn kontrol grubundaki çocuklara göre daha fazla parçalanmýþ aileye sahip olduðu görülse de aradaki fark istatistiksel olarak anlamlý bulun-mamýþtýr. Çalýþma grubundaki çocuklarýn 41'inin annesi 20'sinin babasý herhangi bir psikiyatrik taný nedeniyle takip altýndadýr. Her iki ebeveyni de psikiyatrik taný nedeniyle takip ve tadavi altýnda olan çocuk bulunmamaktadýr.

Çalýþma grubundaki çocuklarýn annelerinin kontrol grubundaki çocuklarýn annelerinden daha fazla eðitim aldýklarý ve bu açýdan gruplar arasýnda ista-tistiksel olarak anlamlý fark olduðu saptanmýþtýr. Annelerin mesleki durumlarý ele alýndýðýnda

çalýþ-ma ve kontrol grubu arasýnda istatistiksel bir fark bulunmamýþtýr (Tablo 1).

Çalýþma ve kontrol grubundaki çocuklarýn babalarýnýn eðitim düzeyleri ve mesleki durumlarý arasýnda istatistiksel bir fark saptanmamýþtýr (Tablo 1).

Ebeveyn tanýlarýna göre çocuklardaki ruhsal bozuk-luk daðýlýmý:

Anne babalarýnda ruhsal bozukluk olan çalýþma grubundaki çocuklara, anne babasýnda yaþam boyu psikiyatrik baþvurusu olmayan kontrol grubundaki çocuklara göre istatistiksel olarak anlamlý oranda daha fazla ruhsal bozukluk tanýsý konduðu saptan-mýþtýr. Çalýþma grubundaki çocuklarýn %62.3'üne (n=38) bir ruhsal bozukluk tanýsý konurken, kon-trol grubundaki çocuklarda bu oran %34.3 (n=12) olarak bulunmuþ olup aradaki fark istatistiksel olarak anlamlýdýr (x2=5.547; p=0.019).

Çalýþma grubunu oluþturan çocuklardan 18'inin ebeveynine major depresif bozukluk tanýsý konmuþ-tur. Bu ebeveynlerin 17'si anne, 1'i babadýr. Onbeþ çocuðun ebeveynine ise anksiyete bozukluðu tanýsý konmuþ olup, ebeveynlerden 14'ü anne, biri babadýr. Yirmisekiz çocuðun ebeveyni de psikoz tanýsý ile takip edilmektedir. Psikoz tanýsý alan ebeveynlerin 18'i baba, 10'u annedir.

Major depresif bozukluk tanýsý konan ebeveynlerin çocuklarýnýn ruhsal durumlarý deðerlendirilmiþtir. Annesinde major depresif bozukluk olan 17 çocuðun 5'inde herhangi bir ruhsal bozukluk sap-tanmazken, 5'inde Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu (DEHB), 2'sinde anksiyete bozukluðu, 2'sinde dýþa atým bozukluðu, 1'inde major depresif bozukluk, 2'sinde de diðer ruhsal bozukluklar (kekemelik, tik bozukluðu) saptanmýþtýr. Major depresif bozukluk tanýsý konan 1 babanýn çocuðun-da ise major depresif bozukluk saptanmýþtýr. Anksiyete bozukluðu tanýsý ile takip edilen ebeveynlerin çocuklarýnýn ruhsal durumlarý deðer-lendirilmiþtir. Annesinde anksiyete bozukluðu olan 14 çocuðun 3'ü herhangi bir ruhsal bozukluk tanýsý bulunmazken, 5'inde DEHB, 3'ünde anksiyete bozukluðu, 2'sinde major depresif bozukluk, birinde diðer bozukluklar (kekemelik, tik bozuk-luklarý) saptanmýþtýr. Anksiyete bozukluðu tanýsý konan 1 babanýn çocuðu DEHB tanýsý almýþtýr.

(5)

Psikoz tanýsý ile takip edilen ebeveynlerin çocuk-larýnýn ruhsal durumlarý deðerlendirilmiþtir. Anneleri psikoz tanýsý ile takip edilen 10 çocuðun 6'sýnda herhangi bir ruhsal bozukluk saptan-mazken, 2 çocukta DEHB, birinde major depresif bozukluk, birinde anksiyete bozukluðu tanýsý kon-muþtur. Babalarýna psikoz tanýsý konan 18 çocuðun 9'unda herhangi bir ruhsal bozukluk saptan-mazken, 6'sýnda DEHB, 2'sinde major depresif bozukluk, birinde diðer bozukluklar saptanmýþtýr. Sonuç olarak anne ya da babalarýnda ruhsal luk olan çocuklarda en sýk saptanan ruhsal bozuk-luk tanýsý DEHB olarak bulunmuþtur (Tablo 2). Çalýþma grubundaki çocuklarýn anne babalarýna konan tanýlar nevrotik ve psikotik bozukluklar olarak gruplandýrýldýðýnda nevrotik bozukluk tanýlý anne babaya sahip çocuklara daha fazla ruhsal bozukluk tanýsý konduðu saptanmýþtýr. Nevrotik bozukluk tanýlý anne babaya sahip çocuklarýn %75.8'ine herhangi bir ruhsal bozukluk tanýsý konurken psikotik bozukluk tanýlý anne babaya

sahip çocuklarýn %46.4'üne taný konmuþ olup aradaki fark istatistiksel olarak anlamlý bulunmuþ-tur (x2=5.547; p=0.19).

Kontrol grubundaki çocuklarýn ruhsal bozukluklar açýsýndan taný daðýlýmlarýna bakýldýðýnda 35 çocuðun 23'ünde herhangi bir ruhsal bozukluða rastlanmamýþtýr. Bir ruhsal bozukluk tanýsý konan 12 çocuðun 5'inde anksiyete bozukluðu, birinde major depresif bozukluk, birinde DEHB, birinde dýþa atým bozukluðu, 2'sinde mental reterdasyon, 2'sinde diðer bozukluklar saptanmýþtýr.

Ölçek puan ortalamalarý:

Ölçek puan ortalamalarý Tablo 3'te gösterilmiþtir. ÇDÖ, ÇDSKE puan ortalamalarý anne babalarýnda ruhsal bozukluk olan çocuklarda istatistiksel olarak anlamlý oranda yüksek bulunmuþtur. BSÖ puanlarý açýsýndan ise istatistiksel fark saptanmamýþtýr.

TARTIÞMA

Çalýþmamýzda anne ya da babalarýnda ruhsal Tablo 2. Ebeveyn tanýlarýna göre çocuklardaki ruhsal bozukluk daðýlýmý

Ebeveyn Tanýlarý Çocuklardaki Ruhsal Bozukluklar [n (%)]

DEHB MDB AB DAB Diðer Bzk. Saðlýklý

MDB n=18 5 (27.8) 2 (11.1) 2 (11.1) 2 (11.1) 2 (11.1) 5 (27.8) AB n=15 6 (40.0) 2 (13.3) 3 (20.0) 0 (0.0) 1 (6.7) 3 (20.0) Psikoz n=28 8 (28.6) 3 (10.7) 1 (3.6) 0 (0.0) 1 (3.6) 15 (53.6) Toplam n=61 19 (31.1) 7 (11.5) 6 (9.8) 2 (3.3) 4 (6.6) 23 (37.7)

DEHB: Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu, MDB: Major Depresif Bozukluk, AB: Anksiyete Bozukluklarý, DAB: Dýþa Atým Bozukluklarý, Diðer bzk: kekemelik, tik bozukluklarý

Tablo 3. Ölçek puan ortalamalarý

Ölçek Puanlarý Çalýþma grubu Kontrol grubu Ýstatistiksel Test* (t; p)

ÇDÖ 11.4 ± 6.8 7.9 ± 3.9 2.713; 0.008

ÇDKE 33.3 ± 6.7 30.2 ± 5.1 2.387; 0.02

ÇSKE 37.4 ± 7.3 33.7 ± 7.0 2.436; 0.01

BSÖ 37.5 ± 10.1 41.0 ± 6.1 -1.837; 0.07

(6)

bozukluk olan çocuklarýn yaþam boyu psikiyatrik baþvurusu olmayan anne-babaya sahip çocuklara göre daha fazla ruhsal bozukluk tanýsý aldýðý görülmüþtür. Birçok çalýþmada anne ya da babada psikopatoloji varlýðýnýn çocuklarda sadece genetik yatkýnlýða yol açarak deðil ayný zamanda daha fazla anne-baba çatýþmasý, daha bozuk anne-baba-çocuk iliþkisi ve kiþiler arasý iliþkilerde daha fazla strese yol açarak ruhsal bozukluk geliþme riskini arttýrdýðý bildirilmiþtir (Goodman ve Gotlib 99, Hammen ve ark. 2003). Örneklem sayýsý daha ileri çýkarýmlara izin vermemekle birlikte hem çalýþma hem de kon-trol grubunda oldukça yüksek düzeyde ruhsal bozukluk saptanmýþtýr. Çalýþmanýn gönüllü aileler-le yürütüldüðü gözönüne alýndýðýnda, bu aiaileler-leaileler-lerin çocuklarýnda ruhsal bozukluk olduðunu ve bir Çocuk Psikiyatrisi uzmaný tarafýndan deðer-lendirileceklerini düþünerek çalýþmayý kabul ettik-leri söylenebilir. Bu durum sonuçlarýn genel-lenebilirliðini kýsýtlamaktadýr.

Çalýþmamýzda anne ya da babalardaki ruhsal bozukluk tanýlarýna göre çocuklarda varolan ruhsal bozukluklar deðerlendirilmiþtir. Anne ya da babalara konan tanýlar major depresif bozukluk, anksiyete bozukluklarý ve psikotik bozukluklar olarak gruplara ayrýldýðýnda çocuklarda saptanan en sýk ruhsal bozukluk tanýsýnýn her üç grupta da DEHB olduðu görülmüþtür. Diðer çalýþmalarda da anne ya da babalarda depresyon baþta olmak üzere ruhsal bozukluk varlýðýnýn çocuklarda özellikle yýkýcý davranýþ bozukluðu geliþtirme riskini art-týrdýðý bildirilmiþtir (Beck 1999, Weissman ve ark. 1997, Radke-Yarrow ve ark. 1992, Ensminger ve ark. 2003). Ayrýca depresif anne ya da babaya sahip çocuklarda depresyon ve anksiyete bozukluklarý ile DEHB geliþme riskinin arttýðýný bildiren çalýþ-malara da rastlanmaktadýr (Downey ve Coyne 1990, Fergusson ve Lynskey 1993). Annede depre-sif belirtilerin olmasýnýn kýz çocuklarýnda depres-yon, davranýþ ve akademik sorunlarý artýrdýðý bir baþka çalýþmada bulunmuþtur (Crawford ve ark. 2001) Þizofreni hastalarýnýn çocuklarýnda düþük risk grubundaki çocuklara kýyasla dikkat problem-lerinin çocukluk ve yetiþkinlik dönemleri boyunca süregeldiðini bildiren çalýþmalar bulunmaktadýr (Erlenmeyer-Kimling ve Cornblatt 1992, Freedman ve ark. 1998).

Çalýþmamýzda nevrotik bozukluk tanýlarý ile takip edilen anne babalarýn çocuklarýnda daha fazla

ruh-sal bozukluk ortaya çýkmasý farklý alanlarda tartýþýlabilir. Nevrotik bozukluk tanýlý ebeveynler çoðunlukla annelerden oluþmaktayken psikoz tanýsý ile takip edilen ebeveynlerde baba sayýsýnýn daha fazla olduðu görülmüþtür. Genel populasyon-da primer bakýmverenin populasyon-daha çok anne olduðu göz önüne alýndýðýnda, babalarýn psikoz tanýsý aldýðý durumlarda anne-çocuk iliþkisinin belirgin þekilde bozulmadýðý düþünülebilir. Bu durum çocukta ruh-sal hastalýk geliþme oranýný etkilemiþ olabilir. Whaley ve arkadaþlarý (1999) yaptýklarý bir çalýþma-da, kaygý bozukluðu olan annelerin çocuklarýyla kurduklarý iliþkide saðlýklý annelere göre daha katý ve eleþtirel olduklarýný, çocuklarýna daha az özerk-lik tanýdýklarýný saptamýþtýr. Bu tür ebeveyn tutum-larý nevrotik bozukluk tanýlý ebeveyn grubunda yýkýcý davranýþ bozukluklarý geliþme riskini arttýr-mýþ olabilir. Bu sonuçlar, anne ya da babada varolan psikopatoloji ile çocuðun ruhsal durumu arasýnda bir baðlantýnýn varlýðýna iliþkin ipuçlarý taþýmakla birlikte daha geniþ örneklemlerde kont-rollü boylamsal çalýþmalara gerek vardýr.

Çalýþma grubundaki çocuklarýn kontrol grubuna göre daha fazla parçalanmýþ aileden geldikleri görülse de aile yapýsý açýsýndan gruplar arasýnda istatistiksel olarak anlamlý fark saptanmamýþtýr. Birçok çalýþmada özellikle yýkýcý davranýþ bozuk-luklarýnýn etyolojisinde tek ebeveyn, parçalanmýþ aile, düþük sosyoekonomik düzey gibi psikososyal etkenlerin önemli rol oynadýðý bildirilmektedir (Loeber 1990, Leung ve ark. 1996, Tiet ve ark. 2001). Örneklem sayýmýzýn az olmasýnýn aile yapýsýndaki çeþitliliði kýsýtlamýþ olabileceði düþünülmüþtür.

Anne-babalarýn eðitim düzeyleri ile çocukta ruhsal bozukluk oraný arasýndaki iliþki deðerlendi-rildiðinde çalýþma grubundaki çocuklarýn babalarýnýn kontrol grubundaki çocuklarýn anne-babalarýna göre daha fazla yüksek öðrenim düzeyine sahip olduðu görülmüþtür. Bu farkýn çalýþ-ma ve kontrol gruplarýnýn seçiminde eðitim ve sos-yoekonomik düzeylerin eþleþtirilememesinden kay-naklandýðý düþünülmüþtür. Ayrýca çalýþma grubu psikiyatrik baþvurusu olan anne-babalarýn çocuk-larýndan oluþturulduðu için bizim toplumumuzda eðitim düzeyi arttýkça psikiyatrik yardým talebinin de artmýþ olabileceði düþünülebilir. Bu durum çalýþ-mamýzýn sýnýrlýlýðý olarak deðerlendirilebilir. Biedel

(7)

ve Turner'ýn (1997) yaptýðý çalýþmada ailenin sosyo-ekonomik düzeyinin çocukta psikopatoloji geliþme-si üzerine etkigeliþme-sine bakýlmýþtýr. Özellikle düþük sosyoekonomik düzeyde ebeveyn psikopatolo-jisinin çocukta psikopatoloji geliþme riskini daha fazla arttýrdýðý görülmüþtür. Bu nedenle araþtýrma-cýlar ailesel ve çevresel etmenlerin bir arada oluþu-nun çocuk psikopatolojisinde önemli rol oynadýðýný düþünmüþtür. Ancak bizim çalýþmamýzda demog-rafik bilgiler deðerlendirilirken ailelerin sosyo-ekonomik durumlarý ele alýnmamýþtýr. Bu durum da çalýþmamýzýn önemli bir sýnýrlýlýðýdýr.

Çocuklara uygulanan ölçeklerden sadece ÇDÖ'nün kesme puaný belirlenmiþtir. Diðer ölçeklerin kesme puaný olmadýðý için alýnan puanlar açýsýndan net bir açýklama yapýlamamaktadýr. ÇDÖ ortalama puan-larý da her iki grupta kesme puanýnýn altýnda bulun-muþtur. Ancak bu tür ölçekler taný koyduran ölçek-ler olmadýðý için sadece klinik deðerlendirmemizi desteklemesi açýsýndan kullanýlmýþtýr.

SONUÇ VE ÖNERÝLER

Çalýþmamýz çocukta psikopatoloji geliþiminde anne ya da babada ruhsal bozukluk varlýðýnýn önemli bir risk etkeni olduðunu desteklemesi açýsýndan anlamlýdýr. Bu bilgi çocuk psikopatolojisinin deðer-lendirilmesi ve tedavisinde aile özelliklerinin

irde-lenmesinin önemine iþaret etmektedir. Diðer yan-dan anne ya da babadaki ruhsal bozukluklarýn erken dönemde tanýnmasý ve etkin bir þekilde tedavi edilmesinin çocuk ruh saðlýðý açýsýndan koruyucu niteliðe sahip olabileceði düþünülebilir. Denek sayýsýnýn az oluþu ve çocuk psikopatolo-jisinde yordayýcý olabilecek demografik bilgilerin ayrýntýlý ele alýnmamýþ olmasý çalýþmamýzýn önemli sýnýrlýlýklarýndandýr. Çalýþma ve kontrol gruplarýnýn denek sayýsý arttýrýlarak daha homojen hale geti-rilmesi, gerek çocuk gerekse ebeveynlerin psikiyat-rik tanýlarýnýn yarý yapýlandýrýlmýþ görüþme ölçek-leri yanýsýra kaygý ve duygu durumu belirlemeye yönelik ölçekler kullanýlarak deðerlendirilmesi, ebeveynlerin eðitim düzeyleri açýsýndan eþleþtiri-lerek seçilmesi ve belirli bir psikiyatrik bozukluðu olan anne babalardan oluþan gruplarýn çocuk-larýnýn ruhsal durumçocuk-larýnýn daha ayrýntýlý irdelen-mesi çocuktaki ruhsal bozukluk geliþiminin ebeveyn psikopatolojisi ile iliþkisini anlamada daha yararlý olacaktýr.

Yazýþma adresi: Dr. Özlem Yýldýz Öç, Kocaeli Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý, Ýzmit, ozlemyildizoc@hotmail.com

Asarnow JR (1988) Children at risk for schizophrenia: converg-ing lines of evidence. Schizophr Bull, 14(4):613-631.

Beck CT (1999) Maternal depression and child behaviour prob-lems: a meta-analysis. Advanced Nurs, 29:623-629.

Biedel DC, Turner SM (1997) At risk for anxiety: I. Psychopathology in the offsprings of anxious parents. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 36(7):918-924.

Biederman J, Rosenbaum JF, Bolduc EA, ve ark. (1991) A high risk study of young children of parents with panic disorder and agoraphobia with and without comorbid major depression. Psychiatry Res, 37: 333-348.

Bijl RV, Cuijpers P, Smit F (2002) Psychiatric disorders in adult children of parents with a history of psychopathology. Soc Psychiatric Epidemiol, 37:7-12.

Coopersmith S (1967) The Antecedents of Self-esteem. Freeman WH (Ed) San Francisco, WH Freeman Yayýnevi. Crawford TN, Cohen P, Mildlarsky E ve ark. (2001) Internalizing symptoms in adolescents: gender differences in vulnerability to parental distress and discord. J Res Adolesc, 11(1):95-118.

Downey G, Coyne JC (1990) Children of depressed parents: an integrative review. Psychol Bull, 108(1):50-76.

Ensminger ME, Hanson SG, Riley AW ve ark. (2003) Maternal psychological distress: adult sons' and daughters' mental health and educational attainment. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 42(9):1108-1115.

Erlenmeyer-Kimling L, Cornblatt BA (1992) A summary of attentional findings in the New York high risk project. J Psychiatr Res, 26(4):405-426.

Fergusson DM, Lynskey MT (1993) The effects of maternal depression on child: Conduct disorder and attention deficit behaviours. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol, 28:116-123. Freedeman LR, Rock D, Roberts SA ve ark. (1998) The New York high risk project: attention, anhedonia and social outcome. Schizophr Res, 30(1):1-9.

Goodman SH, Gotlib IH (1999) Risk for psychopathology in the children of depressed mothers: a developmental model for understending mechanisms of transmission. Psychol Rev, 106(3):458-490.

Güçray S (1989) Çocuk yuvasýnda ve ailesi yanýnda kalan 9-11 yaþ çocuklarýnýn öz saygý geliþimini etkileyen bazý faktörler. Basýlmamýþ Doktora Tezi, HÜSBE PDR Anabilim Dalý, Ankara.

Hammen C, Shih J, Altman T ve ark. (2003) Interpersonel

(8)

impairment and the prediction of depressive symptoms in ado-lescent children of depressed and nondepressed mothers. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 42(5):571-577.

Kovascs M (1981) Rating scales to assess depression in school-aged children. Acta Paedopsychiat, 46:305-313.

Leung PWL, Ho TP, Luk SL ve ark. (1996) Seperation and comorbidity of hyperactivity and conduct disturbance in Chinese schoolboys. J Child Psychol Psychiatry, 37:841-853.

Loeber R (1990) Development and risk factors of juvenil anti-social behavior and delinquency. Clin Psychol Rev, 10:1-41. Marmorstein NR, Iacono WG (2004) Major depression and conduct disorder in youth: associations with parental psy-chopathology and parent-child conflict. J Child Psychol Psychiatry, 45(2):377-386.

Ohannessian CM, Hesselbrock VM, Kramer J ve ark. (2005) The relationship between parental psychopathology and adoles-cent psychopathology: an examination of gender patterns. J Emotion Behav Disorders 13(2):67-76

Öy B (1991) Çocuklar için Depresyon Ölçeði: Geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý. Türk Psikiyatri Dergisi, 1(34):132-136. Özusta Þ (1995) Çocuklar için Durumluk-Sürekli Kaygý Envanterinin uyarlamasý, geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý. Türk Psikiyatri Dergisi, 10(34):32-43.

Radke-Yarrow M, Nottelman E, Martinez P ve ark. (1992) Young children of affectively ill parents: a longitudinal study of psychosocial development. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 31:68-77.

Skre I, Onstad S, Edvardsen J ve ark. (1994) A family study of anxiety disorders: familial transmission and relationship to mood disorder and psychoactive substance use disorder. Acta Psychiatr Scand, 90(5): 366-374.

Spilberger CD (1973) Preliminary manuel for the State-Trait Anxiety Inventory for children. Palo Alto: Consulting Psychologists Press.

Tienary PJ, Wynne LC (1994) Adoption studies of schizophre-nia. Ann Med, 26(4):233-240.

Tiet QQ, Bird HR, Hoven CW ve ark. (2001) Relationship between specific adverse life events and psychiatric disorders. J Abnorm Child Psychol, 29:153-161.

Todd RD (1997) The link between parental alcoholism and childhood mood disorders: A familial/genetic perspective. Medscape Mental Healt, 2(4):1-4.

Türkbay T, Söhmen T (2001) Ayrýlýk kaygýsý bozukluðunda bireysel ve ailesel etmenler. Çocuk ve Gençlik Ruh Saðlýðý Dergisi, 8:77-78.

Yurtbay T (1997) Okul fobisi vakalarýnda depresif belirti ince-lenmesi. Düþünen Adam, 10:40-46.

Weissman M, Warner V, Wickamaratne P ve ark. (1997) Offspring of depressed parents: 10 years later. Arch Gen Psychiatry, 54:932-940.

Whaley SE, Pinto A, Sigman M ve ark. (1999) Characterizing interactions between anxious mothers and their children. J Consult Clin Psychol, 67:826-836.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yöntem: Bu çalışmada, DSM-IV tanı ölçütlerine göre yeni DEHB tanısı konan 6-11 yaşları arasındaki 65 çocuk hasta grubunu, psikiyatrik veya fizik- sel hastalığı

Sonradan Melek Ahmet Paşaya verilmesi sarayda bazı dedikodu lara, bazı entrikalara sebep ol­ muş, meselâ bir takım üfürükçü­ ler Sultana «Sakın Ahmet

Şekil bakımından, Divan edebiyatındanberi devam edegelen nazım şekilleri yanında bugünkü serbest nazıma ilk adım sayılan serbest müstezatı kullan­ mış ve

Doç. Dr., SSK Ankara Eðitim Hastanesi Psikiyatri Kliniði, Ankara.. düþünme ya da düþüncelerini belli bir konu üzerinde yoðunlaþtýrma yetisinde azalma ya da kararsýzlýk

Panik ataklarý, Sosyal Fobi (örn. korkulan toplumsal durumlarla karþýlaþma üzerine ortaya çýkan), Özgül Fobi (örn. özgül fobik bir durumla karþýlaþma), Obsesif

Fenelzin, alprazolam, klonazepam ve fluoksetin gibi panik bozukluðunda etkili olan birçok ilacýn sosyal fobi tedavisinde de etki- li olmasý yaný sýra panik bozuklukta hala

Örneðin birinci eksende BTADB ikinci eksende sýnýrda kiþilik bozukluðu alan vakalar, histerik psikoz ve akut stres bozukluðu ile BTADB iliþkisi, kültürel özellikli

Diğer kazanlar ise ilginç bir şekilde nakliye esnasında 102 Mecidiye kruvazörüne Prut ismi verilmesinin sebebi, Osmanlı Devleti’nin I.Dünya Savaşı’na