İstanbul Surları
Aziz O Ğ A N İstanbul surları arasında önemli
yer (tutan eserlerden birisi de hiç şüp'he y o k tu r ki şehri çevreliyen su rlard ır. İnsan kuvvetile vücuda gelen ve buıgıün h arab halile bile ■büyük bir vökar arzed en bu surlar, cidden tetkilka değer bir m ah iy ette
dirler.
Bu k a d a r m e şak k a t ve m eza- him ile inşa edilen bu su rların va zife ve kıym etleri, ih a ta ettikleri şehir ve k asab aları düşm an hücum ve istilâsına karşı m u h afaza etm ek ten ib arettir.
M ilâttan evvelki çağlarda bile k urulan şehirlerde zam anın icaba- tm a uygun bir tekn ik de yükselti len d u v arlarla m ah du t idi. Şekilsiz ta şlarla harçsız o larak örülenler olduğu gibi kesme ve yontm a m un ta zam b lo k larla ihtim am ikârane bir surette vücuda getirilm iş su rlara da tesad ü f olunm aktadır. Bilhassa
)bu su rla r H elenistik devrine a ittir ler. Muaihhar devirlerdeki su rlar inışaî tek n ik itifoarile bu m ükem m e liyeti haiz değildirler. H er ne olsa m illetlerin m em leketi m uh afaza uğrunda ih tiy ar ettik leri fe d a k â r lıkları ta k d ir etm em ek m üm kün değildir.
B ergam anın Atel ve Ömen su rları ile Söke civarındaki Piriyen İzm ir civarındaki Teols, Kolofon ve Bfezî m uhit olan Lisimahos surla- rınını inşasındaki intiziam ve m ü kem m eliyet cidden kayda değer m ahiyette bir velkar ve sükûn m an zarası arzed erler.
Mevzuuunuz İstanbul su rların a ait olup b u rad a m uhtelif devir ve p eriyodlara ait su rlar h akkında u- zuıı te tk ik ve m ü talaa lar yürüte- ce]k değiliz. A ncak şark ve garbın litaraltörlerile bilumum gidlere geçmiş olan bu m eşhur su rların ar-T ü r k h a lk ı , ar-T ü r k m il l e t i , ar-T ü r k d e v l e t i /bir v e ,ay n i ş e y i n v a s ı f l a r ı , d a h a ’d o ğ r u s u a y r ı a y r ı z a v i y e d e n g ö r ü n ü ş l e r i d i r . O n u n i ç i n d i r ki, s i y a s î 've h u k u k î h a y a t ı m ı z ı n e s a s p r e n s i p l e r i a r a s ı n d a h a lk ç ı lı k , m il l iy e t ç i l ik , / d e v le tç ilik y a n y a n a y e r a lır . Y i n e o n u n i ç i n d i r iki, T ü r k D e v l e t i n i n re is i, ,m il l e t v e m e m l e k e t iç in u ğ u r l u v e fe y iz li v a z i f e v e m e s ’u l i y e t s a h a l a r ı n d a y e t i ş m i ş .ve e n y ü k s e k k e m a l m e r t e b e s i n e u l a ş m ı ş b i r h a l k ç o c u ğ u ve a y n ı z a m a n d a b i r m i l l e t Ş e f i d i r . H e r T ü r k için M i l lî Ş e f s i n u n v a n ı n d a , ş a h s ı n d a ve i r a d e s i n d e T ü r k s iy a s î, İ ç ti m a î , h u k u k î b i r l i ğ i n i n m u c i z e l i b i r t e r k i p ve e n m u a z z a m b i r k u d r e t ¡ k a y n a ğ ı ¡ h a lin d e t o p l a n d ı ğ ı n ı g ö r m e k t e n d a h a b ü y ü k ¡bir h a z ve i n ş i r a h s e b e b i o l a m a z . B u y ü z d e n d i r ki h u z u r ve e m n i y e t i ç e r i s i n d e / d ü n y a h â d i s e l e r i n i n i n k i ş a f ı n ı b e k l i y o r u z . H a k l a r ı n d a n v e k u v v e t i n d e n e m i n . ^ T arih inin d e r i n l i k l e r i n d e n a ld ı ğ ı e n g i n h a y a t i y e t k u d r e t i l e m ü c e h h e z b i r m i l l e t i n b ü n y e s i n i , m a d d î m ü ş k ü l l e r k e m i - r e m e z ; b i l â k i s ç e l i k l e ş t i r i r . M illî M ü c a d e l e y i ve T ü r k İ n k ı l â b ı n ı t u t u ş t u r a n m u k a d d e s a le v , s ö n m e z b i r i s t i k l â l ¡aşkı, t ü k e n m e z b i r m i l l e t v e y u r t s e v g is i h a l i n d e r u h l a r ı m ı z d a (y a ş a d ı k ç a A t a t ü r k g ö n l ü m ü z d e , İ n ö n ü ( b a ş ım ız d a g e n i ş | m u v a f f a k ı y e t h â l e l e r d e b e z e n m i ş i s t i k b a l u f u k l a r ı n a d o ğ r u y ü k s e l m e k t e d e v a m e d e c e ğ i z . B izi y o l u m u z d a n a l ı k o y m a ğ a y e l t e n e c e k h e r e n g e l , ( h a tt â t e m p o m u z u a ğ ı r l a ş t ı r m a ğ a ç a l ı ş a c a k h e r t e ş e b b ü s , m illî r u h u n c e v h e r i n d e e r i m e ğ e m a h k û m d u r .
keolojiık ve turistik baklanından o- lan ehem m iyetlerini m üm kün m er tebe te b arü z ettirere k cidden hıazin b ir m anzara arzeıden bugünkü h a rap h allerine bir çare aram ak m aksadile bıu vadide bazı fik ir ve m ü talâa lar serdetmelk niyetinde yiz.
İm p arato r büyülk K onstantin Bizans şehrini p ay itah t ittih az ey ledikten sonra etrafın ı ce-sim du v arlarla ih a ta etti. Bu, sur, Sa- m atya civarından b aşlıyarak Yeni- bahçe vadisini takiben F atih te p e sine çıkar ve oradan U nkapanm a k a d a r iner idî ki bu suretle îstan- bulun ancak yedi tepesinden beşi ni içine alırdı.
İşte bu K onstantin su rların dan zam anım ıza k a d a r hem en bir şey katm am ış gibidir. Elye-vm gördü ğüm üz k a ra surları, şehrin nüfusu a rta ra k sur haricine taşm ış olm ası na m ebni bilâhara im p arato r Teo- dasins zam anında genişletilm iştir. Ve eski su r . y ık ılarak yenisi için m alzem e olarak kullanıldı.
İstanbul su rla rı; Haliç, m arn la ra ve b a ra surları nam ile üç kısma ayrılır. M arm ara surları Yediku- leden başlıy arak Sarayburnuma v a rır v,e o noktadan itibaren sert bir dönüm yapan Haliç su rları Neorion denilen B ahçekapı önlerinden ge çip sahili takiben A yvansarayda nihayet ıbulur. Teodosius zam anın da inşa edilen ve Teodosius su rları diye anılan k a ra su rları bu nokta da yani Haliç surlarının m ünteha noktası olan A yvansaraydan başlı- yaraık T ekfur S arayı solunda bıra kıp biraz inhina ile E ğrikapı, Edir- nekapı, M evlânekapıdan geçerek Y edikulede M arm ara su rlarile bir leşir, bu suretle şehri çevreleyen surun m uhiti 19 kilom etreyi bulur.
Zam an zam an kum andanlar,
im p arato rlar ta ra fın d a n ilâveler yapılan veya tad il edilen İstanbul surları, ne Roma ve ne de diğer bir şehir surlarile kıyas edilm iyeeek derecede büyük olup 90 ı m üteca viz kule ve b u n lar ile tah k im edil miş olan kara! su rları bilhassa t a r zı te rtip ve inşası itübarile çok mü- hip bir m an zara arzed erler. Şöyle k i: M uayyen aralık lı kuleleri havi dahilî ve haricî su rlarla bunların önlerinde m azgallı diğer b ir duvar ve bunun önünde su hendeği bulun m akta d ır ki bütün bu sayılan tesi satın umumî m ak taı 70 m etreyi bu lur.
Kapa su rların d ak i hendekler, Y edikuleden altın kapıya k ad ar M anm aradan içeri giren deniz su yu ile, b u rad an y ukarı kısım da
Yedikulede Yaldızlıkapı yağm ur sularile dolu bulunurdu. F a k a t arazinin to po ğ rafik durum u bu cihetten pelk müşkül olduğuna şüphe bırakm az.
M arm ara surları, Sarayburnuıı- dan b aşlıyarak sahilin girintili ve çıkıntısına tabi o larak Y edikulede Teodosius su rların a k a d a r im tidat eder ki bu uzunluk sekiz kilom et reyi bulur.
İm p ara to r K onstantin ta ra fın dan yapılan bu su rlar m uabharen h arap olmuş ve gene im p arato r Teodosius tarafın d an ta m ir
olun-imıştu. M aam afih sonraları da Ti berius A psim aryus ve Teofilyus ve Vasili us gibi im p a ra to rla r ta ra f ın dan hem yükseltilm iş ve hem de ta m ir edilm işlerdir. B unlar su rla rın m uhtelif yerlerinde m evcut Y unanca k itab elerd en istidlal olun m aktadır. İstanbul surlarının en k a ra k te ristik ve h a ttâ Septim us Se- verus zam anından kalm a bazı p a r ç aları da ihtiva eden bu dıl’ı üze rine de K abasak al önlerine tesad ü f eden Bakaleon, elyevm K adırga li m anı diye anılan Sofyamos, biraz ilerisinde K ontoskalyon ve dah a ilerisinde büyük K onstantin ta r a fından tesis edilip aynı im p arato run zam anında teressü b atta dolan ve 13 üncü asırda bir m ahalle h a lini alan ve halen dahi üzerinde h astan lar tesi eden L ânga limanı idi ki, asıl, ismi E lefteros diye anı lan lim anlar m evcut idi. M ahaza, bütün bu lim anlar M arm aranın a z gın lodos d alg aların a karşı
Hıri-s o k e ra ' m ahalli yani Haliç k a d a r m ahfuz değillerdi.
Haliç su rların a gelince bu sur lard an Aya,kapı, P etro k ap ı yani Y enikapı F en er gi'bi sem tlerde bir kısım iz halinde kalm ıştır. Kapı yerlerinden de Odumkapı, Ayaz- m akapı, Cibali A yakapı, P etro k a pı gibi ancak birkaçı m evcut k ala bilmiştir.
O rta zam an lar istihkâm ının en .büyüğü ve en te tk ik a şayan olan İstanlbul surlarının h er köşesinin ayrı ayrı ve b a tta büyük bir m erak la te tk ik a şayan olduğunu Büyüye biliriz. B izântinoloji ile iştigal e- denler, İstanbul su rları üzerindeki tetk ik lerin i havi çoik kıym etli te- lifat vücuda getirm işlerdir. Bilhas sa Yediıkuledeki altın kapı nam ı ve rilen eser, Bizans âlbidatı arasında en mühim bir yer tu tm ak tad ır.
V aktile su rlar buraya gelm e den evvel bir ta k ı zafe r o larak in şa edilmiş olan ve bugün yaldızlı
k a p ı diye anılm akta olan kısım ta- mamile m ünferit bir halde idi. Se ferden m uzaffere« avdet eden Kay serilerin B izansa alayla bu kapı dan geçip girm eleri bir a d e t ve a n ’ane halini almıştı. Bu ta k ız a fe r birinci Teodosius 379-395, Roma im p aratoru M aksimos’ı m ağlûp et tikten sonra bir zafe r nişanesi ola rak m erm erden irişa ettirilm işti. İki yanında plıon denilen yine m er m erden dört köşe b irer cesim kule leri vardır. İşte bu m ünferit bina, Teodosius II. ta ra fın d an 413 te şehrin bugünkü görülen surlarını inşa ettirdiği zam an bu ta k ız a fe r yeni inşaata bir ek ve bir bağ ola rak ilhak edildi. B ilâhara k ap ılar da örülerek yalnız ortadakin de kü çük bir m ethal bırakıldı. Bu örürn- le keyfiyeti kısmen (II)
B idayette dö rt kuleyi m uhtevi olan bu hasarın fethi m üteakip şehre bakan cephesine üç kale da ha ilâvesile yediye çıkarılm ası bu âbidenin Y edikule nam ile alınma- sına vesile teşkil eylemiştir. Zaten bidayette şekline binaen Cyelovios, Strongylon diye anılan bu bina, sonraları beş kale m anasına gelen
Pendapirgion adile anılm ağa baş ladı.
Bu hisar h ak kınd a ayrı bir yazı yazacağım ız cihetle b u rad a uzun tafsilâta girişm ek niyetinde değil isek de âbidenin Türk yapıcılık ve san’a t nokta i n azarın d an olan bü yük ehem miyeti su rlar bahsinde i- ken bizi b ira z kendisinden b ah set meğe m ecbur kılmıştır.
Bugün gördüğüm üz Y edikule h isarındaki kulelerin son asra ka d ar m ah ru tî b irer sakfı olduklarını eski m üelliflerden öğreniyoruz. Y angınların ve zelzelelerin tesirile kuleler bugünkü hali alm ışlardır. B ilhassa girerken sağ kolda bulu nan yuvarlak kule 18 inci asırda bir zelzele neticesinde kam ilen h a rap olduğundan sonradan yeniden yapıldı. F etihdenberi depo, cami hâzinesi gibi işlerde kullanılan bu hisar bir hayli zam an m ahpus ola rak da istim al edilmiş ve b u rad a gözden düşen büyük D evlet adam ları ve h a ttâ birçok ecnebiler ile p ad işah lar hapsolunm uş ve hazin vak’alara da sahne olmuştur.
(I I .) E skiden B iza n tin ler k ıs
m en de T ürkler ta rafın d an y a p ıl mıştır.
17 nci asrın birinci y an sın d a vukuibulan Yeniçeri ihtilâli esnasın da genç Osman b u rad a k atled il mişti.
Sol ta ra fta k i plote d a ir 'bir m ethalden girilir, ve k aran lık (bu gün M üzeler dairesi ta ra fın d a n e- leıktriikle ten v ir edilm iştir.) ve dol ma bahçeli bir yoldan geçilerek yüksekçe bir m ahalle varılır. B u ra da Türkller zam anından kalm a bir takım ahşap in şaat ve kalın göv deli m ertekler, üstüne tesad ü f eden k atları taşım ağa m ahsus bir tesi sa t görülür. Ve yerde ortaya doğ ru susuz derin b ir kuyu v ard ır ki kanlı kuyu diye anılm aktadır. İr- tifaı yirmi -metreyi bulan burcun üstünden kaleyi ve şehri bütün taf- silâtile görm ek kabildir.
H isarın cenubunda küçük altın kapı adiyle bir kapı d ah a vardır. K apının iki yanında yeşil m erm er den b irer güzel direk ve üzerinde başlık lar vardır. Büyük altın kapı ile m uhteşem bir m ecm uadır. Al tın kapı nam ile anılm asına sebep de kapı üzerindeki tezyinatın altın yaldızlı olmasıdır.
H arap bir hale gelen, Bizantin ve Türk periyıodlıarım ihtiva eden Y edikule şatolarının tam iri çok lâ zım ve zaruridir.
Y ukarıda bilm ünasebe söyledi ğimiz veçhile İstanbul surlarının çak d ikkate değer k arak teristik yerleri vardır. Bilhassa K iliseler S aray lar giıbi âlî b in alar bunların yanı başında vucuda getirilmişlier- dir. Aihırkapıda sahilde Justiniyen Teodosius 11.408: 450 ta ra fın d a n inşa olunan Bulkaleon, E ğrikapıda sem tin delk i T ekfu r S aray ları bu cüm ledendir. Sahilsıaraylar d o ğru dan doğruya surun üzerine inşa o- lunm uşlardır. Denize bakan cep heleri pek süslü idi ki el’an g üzel lik seçilebilir. K ara su rları y er yer mistik bir hal arzed erler. Deniz kenarındaki ihtişam a m ukabil k a ra su rların d a heybetli f a k a t siklet verici bir m an zara vardır. Eğrika- pı cihetindeki T ek fu r Sarayı diye anılan Saray bu cihetteki Teodosi- us’un iki suru arasına sıkıştırılm ış lardır. M ilâdî II veya 12 nci as rında inşa edilmiş olması dolayısi- le surların inşasından çoık sonradır. Bilhassa bu cihette Agus Nikolaus ve İvaz efendi camiinin şimal ve şimali garibi cihtetine tesad ü f eden ve m ahpes olarak kullanılan Ane- mas kalesile îahak Angelos burcu ve bunların dehşet verici dahilî te z yinatı surların bu kısmına ayrı ve
Kara Surlarından
bir kısım
hususî bir ehem m iyet izafesine ve sile teşkil ederler.
Eğri kapı istikametim den gelen ve İslhalk kaleı&ile birleşen ve A na ma,s hapishanesinden A yvansaraya doğru inen sur yedinci asır b aşlar ında İm p ara to r İraklius ta ra fın d an inşa edilmişti ki bu surun im tida-> > >
dınıca 23 biiyüık kule vardır.
V elhasıl İstanbul surlarının her köşesinde b ir ta rih vardır. Bizan- sım kurduğu bu su rlar F atih ta r a fın d an ve bazı p ad işah lar ta ra fın dan zam an zaıman ta m ir görm üş lerdir. Z elzelelerin ve zam anın tah riibatına uğrayan surların bugünkü halleri bile o asırların icaplarına gıöre şehrin m üdafaası için ne k a d ar azim ve nam ütenahi em ekler
rin ad eta tezyinatından m aduddur- lar. Bu itib arla bunları m u h afaza etmelk Belediyenin aslî vazifesin den olm ak g erektir. İstanlbula to p lu veya m ü nferit gelen seyyahlar, bütün kidlere geçmiş olan bu s u r ları, bilhassa k a ra surların ı görm ek için sur dışına ç ık a rla r k u rak h av a la rd a toz, yağm urlu h av alard a bir çam ur deryasını and ıran b u raları seyyahlar üzerinde çok sevimsiz bir intiba husule getirm ekte
oldu-»
ğuna şüphe yoktur.
Bu hale şahid olan Belediye bundan beş sene evvel Y edikule- den 'başlayıp Edİrnekapıya k a d a r devam eden ve m üteakiben Edirne- kaıpıdan baş] ıy ar ak A yvansaraya k ad ar v aracak bir asfalt yol
yap-Eğrikapı civarında Tekfur sarayı
sarfedil'miş olduğunu gösterm ek i- tilbarile şayanı d ik kattir. Hele k a pı ağ ızların da olha namı verilen m edfenler, sadece F atihin badel- feltiih bu k ap ılara koyduğu m uha fızlard ır, ve her biri b irer Türk kahram anınınldır. Binaenaleyh, surların ta rih ye atik iy at nıolktai na zarından ehem miyeti çök büyük tü r ve turistik bakım dan dahi
şeh-mağı lüzumlu ve h a ttâ z aru rî g ö r müş ve bu hay ırh ah işe de b aşla mış id'i. İstanbul Valisi Bay Lûtfi Kindarın himftnetiyle y arı kalm ış bu inşaatın ikm al edileceğini ümit ederiz.
Y ukarıda m üm kün olduğu k a d ar ta rih î ehem miyetini teb arü z ettirm eğe çalıştığım ız İstanbul sur larının birçok kim selerce bunların
Deniz Surlarından bir kısm ı “Mermer
Kule”
ne lüzumu var, hepsini yıkm alı, şehrin etrafını aşm alı, yeşil sa h a la r m eşcireler vücuda getirm eli fik ir ve m ütalaasını izh ar ederler. H er kes fikir ve düşüncelerinde serbest tir. F a k a t bu düşünüş sathidir, ve yerinde değildir. İstanbul gibi ta ri hî bir şehir olan Roıma dahi bir sur ile çevrilidir, ve hu sur tedricî bir restorasyona tabi tu tulm uştur. L â kin diğer ta ra fta n şu cih et de itira f olunm alıdır ki İstanbul surları, bir çok m ahallerd e gayri kabili İslah bir hale gelmiş, âd eta bir yığıntı şeklini alm ıştır. Şu halde M iserab- le bir vaziyetin tem adisi mi m a t luptur. Şehrin im ar ve islâhile gü- gelleştirilm esine heves gösterildiği bu zam an lard a n a z a ra hoş gelm e yen yerli ve yabancıya k arşı çirkin, m etruk bir vaziyet arzeden bu h a lin Islâhı çok k ab ild ir; ve k a n a a ti mizle bu işe tevessülde çok ve hem çolk geç . kalınm ıştır. Tam ir mi et meli? Buna ne p ara yetişir ve ne de im kân tasavvur olunur. Hedim mi etm eli? Asla bu da olam az, çün kü buna da ne kanunen ve ne de
m evzuat m üsaade etm ediği gibi ta rih ve A rkeoloji ilmi de cevaz v er mez.
İstanbul surlarının m u k ad d era tı h akkın d a h er hangi bir şekilde fikir yürütm ek için oldukça uzun te tk ik ler yapılm ış ve m evcut lite ra tü rlerin m ütalaasile bilgiler elde edilmiş olması şarttır. Alksi ta k d ir de tam iri kabil olm ayacak h a ta la r badis olabilir. Şu halde sayın Be lediyemiz, su rların m uk adderatı m evzuubâhs olacağı an d a bütün bu bilgi ve tetk ik lere sahip olan ve İl mî k a n a a t ve otoritesini istim ale kanunen salâhiyıettar olan A rkeo loji M üzeleriyle elbirliği y ap acağı na şüphe yoktur. Senelerdenberi bu hususta tetk ik ler yapan Müze idaresi bu geç kalm ış m u’dil m e selede Belediyeye İlmî yardım ı as la esi r ğ em i v e çekti r .
İstanbul su rlarile m ü ştem ilâ tı
na ait te lifa tm bir b ib lioğrafisin i
m a h za erb ab ı te tk ik v e te teb b ü i- çin bir h iz m et te lâ k k i olu n arak y a zım ızın sonuna ek liy o ru z.
İstanbul Surları ve Kapılarına Dair Bilyoğrafya
J . D a l l a w a y , A n account of th e w alls of C onstantinople (1802) A rcheologia 14,1803, sah. 2-31-243, levha 42-45
J . S t r y g o w s k i , D a s goldene Tor in K onstantinopel. Jah rb u c h des D eutschen A rchä ologischen I n s titu ts 8, 1893, Sah. 1-39.
J . S t r y g o w s k y , Drei Miscellen. I. W e i-in sc h rift Theodosius d. Gr. am Goldenen To re zu K onstantm opei. E hren g ab e f ü r D. Rossi. 1892. sah. 394-396 Şu m ecm uada dahi in tişa r e tm iştir: Röm ische Q u arta lsch rift. 7, 1893, sah. 1-3.
À . M i l li n g e n , B yzantine C onstantinople. The. W eals of th e city ad joining h isto ri cal sites, London 1899.
T h . P r e g e r , S tudien zu r T opographie K onstantinopels. I. Das P aliandron oder M iriandros. II. Das K aiserto r P o rta Basileus. III. Die K o n stan
tinsm auer. B yzantinische Z eitsch rift 14, 1905, sah. 272‘-280. 19.
1910, sah. 450, 461.
Th. P re g er - B. Pantehenko. S tudienzur T opographie K onstantinoples. IV. Ein ano nym es V erzichnis der T ore und In sch riften an den M auren Kons tan tin o p els im 16. Ja h rh u n d e rt im Cod. Vindob, hist. gr. 94. By zantinische Z eitsch rift 21, 1912, sah. 561-471.
W . B e n e s c h e w i t s c h e , Die türkischen N am en der T ore von K onstantinopel. Byzan- tische Z eitsch rift 23, 1914-1919, sah. 408.
E . W e i g a n d , N eue U ntersuchungen über das Goldene T or in K onstantinopel. A thenische M itteilungen 39, 1914, sah, 1-64, levha 1-6.
K. L e h m a n n - H a r t l e b e n . Zu den M auern von K onstantinopel, B yzantinisch neugrie-sche Ja h rb ü c h e r 3, 1922. sah, 360-361.
C. F . L e h m a n n - H a u p t , Aus und um K onstantinopel. I. Vom Goldenen Tor. Kilo 15, 1918, sah. 434-439.
G. S c h l u m b e r g e r , Les İles' des P rinces. Le palais e t l’église des B lachernes. La gran d e m uraille de Byzance. 2. tabı. P aris. 1926.
C. G. C o r n e l i u s . Die M auerriessen von K onstantinopel. W elt und W issen 18, sah. 149-153.
H . L i e t z m a n n , Die L andm auer von K onstantinopel. V orberipht ü b er die A ufnahm e im H erb st 1928. A bhandlungen der B erliner A kadem ie 1929. 2, sah. 1-33.
S t. C a s s o n , The Golden G ate a t C o nstantinople: In te re s tin g resu lts of recen t excavations by the B ritish Academy. The illu stra te d London News
175, Nr. 4714. 14.9.1929. sah. 446-447, 476.
T h . v. L ü p k e , D i e L andm auer von K onstantinopel., A tlantis 1930, H e ft 11 sah: 695-704.
T h . M a c r i d y - T h e a n d S t. C a s s o n , E xcavations a t the Golden Gate, C onstantinople. T rchaeologia 2. S. 31, 1931, sah. 63-84.
A . M. S c h e i d e r - B. M e v e r , Die L andm auer von K onstantinopel. 2. V orbericht ü ber den Abschluss der A ufnahm e 1 9 2 9 /3 3 . S itzungsberichte der A ka dem ie Berlin 1933, sah. 1157-1172.
H. S c h ö n e b e c k , Die griechische S tad tm au r von Byzans, A rchaeologichseher A n zeiger 1936, sah. 36-52.
B. M e y e r , Das goldene Tor in K onstantinopel. A then, 1936: “ H estia” , sah. 87-99 (D anzig Politeknik M ektebi D oktora tezi.)
R. D e m a n g e l - E . M am boury, U ne inscription datée sur une to u r byzantine de Cons
tantinople. Bulletin de C orréspondance héllenique. 60. 1936, sah,
208-213.
A. M. S c h n e i d e r , The City- W alls of Istanbul. T ransi, by K. G. A u st in- A ntti-quity 11, 1937, sah. 461-468.
A rchaeologisches in s titu t des Dtsch. Reiches. Die L andm auer von K onstantinopel. B e arb eitet im A u fträ g e des D eutschen Forschungsgem einschaft. T. Zeichnerische W iederherstellung m it begl. T ext von .
F . K r i s c h e n . L ichtbilder von Th. v. Lüpke. Berlin 1938 (Den kına eler a n tik e r A r ch itek tu r 6).
B. M e y e r , Das goldene Tor in K onstantinopel. M nemosynon Th. W iegand (M ün chen) 1938, sah. 87-99.
S O S
Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi