• Sonuç bulunamadı

17. asırda bir İstanbullunun notları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "17. asırda bir İstanbullunun notları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

„_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

__

_

_

_L.

|

t

a

R 1 H 1 B A H 1 S L E

r

|

I

17

. asırda bir İstanbullunun notları

1 Geçen asırlardaki İçtimai hayatımı­ za aid bilgilerimiz noksandır. Evleri­ miz, âdetlerimiz, eğlencelerimiz, gün­ lük yaşayışımız tamamile tesbit edi­ lememiş, bilhassa bütün bunları kül j halinde anlatan bir eser ortaya ko­

nulamamıştır.

Vakanüvis tarihleri, bunlar dışında bazı hususî tarihler daha ziyade res­ mî vakaları nakletmekte ve resmî şahsiyetlerin hayatlarını yazmaktadır. Fakat asırlarca bu şehirde ıürlü hiz­ metlerde bulunarak yaşamış, çarşıla­ rında, pazarlarında bezestaııında ça­ lışmış, elişleri yapmış, mal satmış, ti­ caretle hayat sürmüş asıl halkın hi­ kâyesi anlatılmamıştır.

Eski İstanbullular zevklerini, me­ deniyet seviyelerini yaşadıkları Leş asır boyunca şehrin semtlerinde, ma­ hallelerinde dile getirmişler, güzel bahçeler içinde inşa edilmiş ranat /e ferah evlerde oturmuşlar, birbirlerle büyük bir nezaket içinde komşuluk edip, görüşmüşler, kışları evlerde, konaklarda sohbetler, musiki âlemle­

ri tertib etmişler, yazlan şehrin,

ağaçlıklı, akar sulu mesirelerinde eğ­ lenmişler, kâh ortaoyunları, kâh ka­ ragöz seyrederek,, kâh mahir cambaz- laraç sırtı yere getirilmez güreşçilere alkış tutarak günlerini birbirinden boş etmişlerdir.

Zaman zaman Rumeli ve Anadolu ülkelerinden zafer haberleri gelmiş, şehirliler geceleri donanma şenlikle­ ri, fişek oyunlarile memnun ve mest olmuşlar, zafer dönüşlerinin tantana­ lı alaylarını, yolları, meydanlan dol­ durup temaşa etmişler, askerleri, ku­ mandanları vecd içinde selâmlamış- lardır.

İstanbul halkı kâh büyük saray düğünlerinin şenliklerde oyalanm.ş, kâh korkunç - yangınların ıstırabile hüzünlenmiş.ir. Şehirde zaman za­ man insan başlarının uçtuğu ihtilâl­ ler olmuş, yeniçerilerin, sipahilerin sarayı kuşattığı bu ihtilâllerde halk korkulu günler yaşamıştır.

Istanbulun İçtimaî hayatını atitıin bu çeşidli ve renkli taraflarile anla­ tan eserlerimizin yazılmamış olması hakikaten bir noksanlıktır. Geçen asırlardaki Türk .hayatına bazı sur-

nameler, seyahatnameler, yaoancı

muharrirlerin hatıraları yer yer tık tutmaktadır. Arşiv / vesikalarımız ve kütübhanelerimizdekl bazı yazmalar, İçtimaî tarihimiz için tetkik edilecek kıymetli kaynakları teşkil

etmek*e-( d i r .

Topkapı Sarayı kütübhaneslnde

! Sotıbetname yahud Salname ismini j taşıyan iki cild vardır. Bunlar '661

0

H alûk Y.

YAZAN i

Şeh

den 1664 senesine kadar bir İstanbul­ lunun tuttuğu günlük notları muhte­ vidir (1). Tarikate mensub olan ou İstanbullu ruznamelerinde. o vakııki tekke hayatına temas etmekte, daha ziyade kendisinin dört yıllık hayatını günü gününe anlatmaktadır.

Bu günü gününe nakledilen haya­ tın hikâyesinde İT. asır IstanbulunJa pek işi gücü olmıyan kaygusuz ve rahat bir insanın nasıl yaşadığını öğ­ reniyor, zaman zaman da şehre aid bazı malûmat elde edebiliyoruz. Bu İstanbullu filvaki şehir hayatı, sene n semtleri, mimarî eserleri, alaylar, me­ rasimler hakkında fazla bilgi verme­

mekte, bilhü ı-esmî işlere karşı a

pek meraklı görünmemektedir. 17. asırdaki hemşerimiz dört .-ene içinde iki defa Alibey köyüne, bir kaç defa Küçükçekmeceye gitmiş, za­ man zaman da Hisara, Beşiktaşa ve Ortaköye uğramıştır. Bu seyrek ay­ rılışlar dışında seneleri is+nnbulda galiba Çarşıkapı taraflarındaki evjfi­ de tekkelerde ve dostlarının misafir-Bu derdsiz İstanbullu, Sohbetnarne- sinde 7İvnfotVrp, yemeklere Ren': t ir yer vermiş ve o vakit Istanbulda ye­ nen yemeklerin listelerini de defter­ lerine geçirmiştir.

Eski hemşerimiz 1072 (1661) yılı

cı-maziyelevvelinin 6. gecesi imam efen­ di, pişkadem, zâkirler, amcası, t a ­ vukçu Kadı efendi ve Yasin Çelebi ile beraber, Defterdarzade Kadı ıvleh- med Efendinin ziyafetinde bulun­ muştur. Ziyafette misafirlere ıbal.k dolması, yoğurtsuz mantı, baklava, pilâv, buğday şorvası (çorba), kara üzüm hoşafı, ikram edilmiştir, tuz- namelerde bundan sonra yazılmış di­ ğer yemekler sırasile şunlardır:

Cemaziyelevvelin onuncu gecesi

(tt k, hezarpâre, börek, baklava,

turşu, şorva - çorba, üzüm). Diğer bir gün (yahni, ekşili tavuk, lâh ma dolması, şalgam buratısı, börek, bak­ lava, pilâv, ekşi aş, şorva, paiûde, süt, üzüm.)

Diğer listelerde rastlanan yeni ye­ mek isimleri de (kabaklı börek, vu- murta lokması, şalgam böreği, tefa-

hiye, sütlü katmer, balık şorvası.

rişte, gezfes, sütlü tahac, Emrudiye. şe'riye, vuslata, soğan dolması, kıyma lokması, tatlı yahni, me’muniye gö­ ğüs süzmesi, ekşili piliç, börek tah-

ta'fc, katı şorvası, hurmaiye, sütlü

aşure, tencere böreği, fincan böreği, beşparmak, hürmüse...)

Bazı ziyafetlerde fazla yemek çe- şidterine rastlanmaktadır, Ruzname sahibi İstanbullu 1072 (1661) yılı er­ baininin birinci günü bulunduğu bir

ziyafetteki yemeklerin listesini şöyle kaydetmektedir: (Kebab, yahni, mum bar. lahana dolması, turunciye, ıspa­ nak, süzme, tekir, börek, baklava,

kayuni, zerde, ekşi aş, şikenbe. ş o ı va,

paiûde, üzüm, pestil, bağrı bastı ho­ şafı.)

Galiba bu kadar çok yemekten son­ ra (bağrıbastı hoşafı) İçmekte ra­ hatlık ve şifa umuluyordu. Sohbetna- me yahud Salnamedeki kayıdlara göre 17. asırda söylenen ve yazdan bazı sebze, meyva ve yemek isimleri bugünküne benzememektedir. Mese­ lâ patlıcan o vakit bazmcan, armud, emrud, çorba, şorva diye yazılmak­ tadır.

Yemeklerini bazan da tekkenin ta- amhanesinde yiyen bu zevk sahibi tstanbullu işret ettiği akşamlan da

itina ile kaydetmiş, Salnamelerine

arkadaşlarile buluşup içtikleri yerle­ rin isimlerini yazmıştır.

Ziyafetler ekseriya evlerin selâmlık odalarında verilmektedir. Bu ziyafet­ ler bazan mesirelerde, bazan denize nâzır ferah odalarda çekilmektedir. 1072 senesi cemaziyelâhırınm 16. gü­ nü Sohbetname sahibi bazı arkadaş- larile beraber (Sülevman Sahrasında merhum Hüseyin efendi bahçesinde seyir ve teferrüc ve zevku safa etmiş ve öğleyin orada cızbız kebabı yemiş, akşamı da cızbız, etli pilâv, paiûde üzüm ve kahveden müteşekkil bir zivafette bulunmuştur.

tkl gün sonra Samatya iskelesinde astercl tsa Çelebinin evinin üst katın da denize nâzır bir odada deniz sey­ redilerek (dana başı ve paçası, yah­ ni. pilâv, balık şorvası. buğday şor- vası. kara üzüm) den müteşekkil bir yemek yemiştir. Bu yemekte kendi­ leri üç kişi, tsa Çelebi, damadı cerrah Yusuf Çelebi. Emir Osman Çelebi ve şorvaeı kıyafetinde bir kimse bulun­ muştur.

Sohbetnamenin 17. asır tstanbulu hakkında verdiği diğer malûmattan

gelecek yazımızda bahsedeceğiz. (1) Topkapı Sarayı kütübhanesi hazine kısmı. 1418 de kayıdlı 1078. 1074. 1075 tarihli birinci yazma 259 yaprak 14 1/2X20 1/2 ölçüsünde 1426 savıda kayıdlı, ikinci vazma 158 yap­ rak, 10X14 ölçüsündedir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a To ra s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Uluslararası İstanbul Bienali, Urart Sanat Galerisi, "Apokalips" sergisi.. Tem Sanat Galerisi, kişisel

Ancak Türk Tiyatro tarihine yazdığı eser lerle kendi çapında büyük hizmetleri dokunan A, Ma- dat bundan 23 yıl önce yaz dığı bir yazıda Afife

Cenaze törenini başından sonuna kadar izleyen siyasi şube ekip­ leri, gönderilen çelenklerdeki isimleri tek tek kay­. detti ve töreni

Böylece orada, İstanbul’un ilk Osmanh mahal­ lesi olarak Eyüp kurulmaya başlanır­ ken, yine Fatih önce bir türbe, sonra da cami yaptırarak, Eyüp’ün dinsel bir

Melih Cevdet Anday’m yaşamı ve yapıtları; Sanatı ve yapıtları üzerine yazılanlardan seçmeler (sırasıyla şiirleri, oyunları, romanları, denemeleri üzerine 30

Dedemiz Bozan Usta’nın 1948’de Şanlıurfa’da açtığı fırında yetişerek ustalaşan babamız Mehmet Emin Bozanoğlu 1956’da İstanbul’a geldi,. İstanbulluları

O zamanın hayatından, idare­ sinden, memlekette teneffüs edilen zehirle dolu havadan, acılı hastalıklı bir genç, kısacası devrin bütün hayal kuran yeni nes­ li gibi

Aynı edebî okulun ve Türk edebiyatının en büyük roman­ cısı Halit Ziya Uşaklıgil üstadımız, istibdat zamanında yarım kalan ve sonra tamamlanıp bundan on