• Sonuç bulunamadı

Halit Ziya 125 yaşında...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Halit Ziya 125 yaşında..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EVET/HAYIR

OKTAY AKBAL

Halit Ziya 125 Yaşında...

Yüz yirmi beş yıl! Bu süreci pek az insan yaşayabilir. Yal­ nız yazarlar, sanatçılardır ölümlerinden, doğumlarından yüz yirmi beş yıl sonra da canlılığını, gücünü koruyanlar. Yaşa­ mını sürdürenler.

Halit Ziya Uşaklıgil, Türk yazınının büyük romancısıdır. ‘Mai ve Siyah’ ve ‘Aşkı Memnu’ gibi ölümsüz romanları bugün de vazgeçilmez değerde birer yapıttır. Uşaklıgil'in Türk romanın­ daki yeri her türlü tartışmanın üstündedir. Bir dönemi yan­ sıtmak, kahramanının iç dünyasını ayrıntılarıyla vermek, ki­ şinin zamanlar, dönemler üstü niteliğini yıllar yıllar sonra ge­ lecek kuşaklara duyurmak, taşımak...

Bu akşam TYS ‘Ustalara Saygı’ gecesinde Halit Ziya Uşak- lıgil'i anacağız. Doğumunun 125’inci yılındayız. Sanırım yüz yirmi beş yıl sonra da Türk toplumu, Türk insanı roman sa­ natının büyük ustasını bugünkü gibi önemle, saygıyla ana­ caktır. Anmak zorundadır, ulus olarak yaşamak, geleceğe, sonsuza dek ulusal kimliğimizi yaşatmak, ancak bu ulusun içinden yetişmiş büyük değerlere bağlanmakla, saygı gös­ termekle orantılıdır.

Ahmet Hamdi Tanpınar onun için:

“ Eseri vazıh, köklü bir cemiyet görüşünün etrafında top­ lanmaz. Onun içindir ki, bu eserde önerilen hayat modaları­ nın yanı başında, o da zaman zaman ve parça parça olmak üzere asıl cemiyet genişliğinin girdiğini görebiliriz. Devrini doğrudan doğruya değil, bazı esas unsurların yokluğuyla ve­ ren yazarlardandır” diyor.

Ülkemizde ne zaman toplum gerçekleri bütün açıklığıyla, derinliğiyle verilebilmiş ki! Bilinen bilinmeyen, yasal ya da yasal olmayan türlü engeller, yasaklar yazarın karşısındadır. Özellikle Abdülhamit zorbalığı döneminde yazılan romanlar ister istemez toplum gerçeklerine bütünüyle değinemeyecek- ti. Nitekim ‘40 Yıl’ adlı anılarında Halit Ziya, bu konuda şöyle yazıyor:

"...Birader diyemezdiniz, bir tarafta Sultan Murat, diğer ta­ raftan Reşat efendi vardı. Tepe diyemezdiniz, Yıldız Sarayı­ nın bir tepede kâin olduğuna bir telmih yapmış olurdunuz, sakal hele boya derhal padişahın boyalı sakalına ima olur­ du. Böyle yüzlerce kelime vardı ki, bir taraftan tutulup çeki­ lince uzayan bir lastik gibi Yıldız’a kadar uzatılabilirdi. Hatta öyleleri vardı ki, bizler yazıcılar, acaba niçin memnudur diye bir kaç kişi bir araya toplanarak uğraşır, sebebini hikmetini araştırırdık. Bunun sebebi ve hikmeti herhangi korkak bir me­ murun lodostan bahsolunmasını burnunun büyüklüğüne bir işaret gibi telakki ederek alınan vehham bir adam gibi bir ma­ rizin zihninde doğmuş bir gülünç vesvese olurdu. Bakınız şimdi burda burundan bahsettim; coğrafya kitaplarında bile burundan bahsolunmazdı. Tarih kitaplarından bütün isyan, ihtilal, suikast fasıllarını kaldıran Maarif, belki dünya harita­ sından da burunları kaldırmış, yahut da kelimenin yerine baş­ ka bir münasibini bulmuştu, mesela çıkıntı demişti...”

Bu koşullarda kimse toplum gerçeklerine değinemezdi el­ bet! Ele alınacak hemen hemen tek konu aşktı. Yine de ‘Aş­ kı Memnu’da yasak bir aşkın söz konusu edilmesi, o dönem için ileri bir davranıştı. ‘Mai ve Siyah’ta çizilen Ahmet Cemil’in toplumdaki eşitsizlikten, özgürsüzlükten bunalan bir aydın olduğu bilinir. Yazar, Ahmet Cem il’i çok daha değişik biçim­ de, çok daha gerçekçi, çok daha anlamlı bir nitelikte yazmak istediğini söylüyor. Şöyle diyor, bu konuda:

“...başka türlü tasarladım. O zamanın hayatından, idare­ sinden, memlekette teneffüs edilen zehirle dolu havadan, acılı hastalıklı bir genç, kısacası devrin bütün hayal kuran yeni nes­ li gibi bir bahtsız tasvir etmek istedim ki ruhunun bütün acı­ larını haykırsın, coşkun bir delilikle çırpınsın ve bütün emel­ leri parmaklarının arasından kaçan gölgeler gibi silinip uçun­ ca, o da gidip kendisini ölmek için saklanan bir kuş gibi, ka­ ranlık bir köşeye atsın. Bu gençte bir aşk yıldızı, bir de sanat hülyası olacaktı ve bunların arasında bir sarhoş gibi yıkıla yıkıla, o duvardan bu duvara çarpa çarpa geçip gidecek, so­ nunda bir kovukta sinip can verecekti. Mavi hülyalar için ya­ şamak için yaratılmışken siyah bir uçuruma yuvarlanacak- tı.”

Oysa Halit Ziya 'Mai ve Siyah’ın kahramanını istediği, öz­ lediği biçimde yaratamaz, “Ahmet Cemil tamamlanmamış bir müsvette halinde bir belirsizlikle çevrili kalmıştır” der.

T Y S ’nin Karaca Tiyatro’da düzenlediği Halit Ziya’ya Saygı toplantısına tüm yazınsever okurları çağırmak isterim.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kısaca cami yaptırma ve yaşatma dernekleri özelinde görülebileceği üzere, Türk tarzı sivil toplum kuruluşları devlet denetimini ve devlet otoritesini belirli sınırlar

In this study, we aimed to determine the effects of low-dose atorvastatin treatment together with crush fluid resuscitation on renal functions and muscle enzyme levels in a rat

Enerji verimliliğinin artırılması amacıyla kamu binaları için; Toplam inşaat alanı en az 20.000 m 2 veya yıllık enerji tüketimi 500 TEP ve üzeri olan ticarî

BU RSA (AA) - Bursa'da açtığı fotoğraf sergisi vc dia gösterisinden dönerken geçirdiği trafik kazası sonucu ölen ünlü fotoğraf sanatçısı Sami Güner adına Bursa'da bir

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha

Bununla birlikte günümüzde üreter alt uç taşlarında kendiliğinden taş atılımını sağlamak için alfa adrenerjik blokerler, kalsiyum kanal bloker-.. leri,

Sonuç olarak batında kistik kitle ve serbest mayisi olan ancak ateş ve bakteriyal peritonit bulgularının eşlik etmediği akut batın olgularında nadir olmakla birlikte

Secondly, this study investigated the influence of the problem-solving capa- bility of software development teams on team learning in order to understand their learning