• Sonuç bulunamadı

Karagöz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karagöz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

UNUTTUKLARIMIZ

TV- ■TA'T'gJ?

K A R A G Ö Z

Yazan : Hafi Kadri ALPMAN

Karagözcü Mazhar Baba ve Hafi Kadri ALPMAN

«Nakş.i sun'un remz eder hüsnünde ru’yet perdesi Hâce-i hükmi ezeldendir hakikat perdesi

Sıreti surette mümkündür temaşa eylemek Hâil olmaz ayni irfâne basiret perdesi Her neye im’ân ile baksan olur iş âşikâr Kılmış istiylâ cihânı hâb-ı gaflet perdesi Bu hayâl-i âlemi gözden geçirmektir hüner Niyce kaara gözleri mahvetti sûret perdesi Şem-i aşka yandırıp tasvîr-i cismindir geçen Âdemi âmed-şüd etmekte azimet perdesi Hangi zılla iltica etsen fena bulmaz aceb Oynatan Üstadı gör kurmuş muhabbet perdesi Dergeh-i âli abâde müstakim ol kemteri Gösterir vahdet elin kalktıkça kudret perdesi.

Asırlar boyu Türk Temaşasına hizmet eıtmiş, büyüğünden küçüğü­ ne herkesi eğlendirmiş bir Kara- göz'ümüz vardı. Şimdi yerinde yel­ ler esiyor.

Karagöz yaşamış mı yaşamamış mı, Çinden mi gelmiş, Araçlardan mı gelmiş, yoksa Evliya Çelebi ’- nin Seyahatnamesinde söylediği gibi Yıldırım Beyazıt tarafından i- dam mı edilmiştir? Bunun yıllar bo­ yu tartışıldığını hepimiz biliriz. O- nun yaşayıp yaşamadığı değil, Türk Temaşasında olan önemli yeridir.

Sinema faaliyete geçinceye ka­ dar çocuklarımızın tek eğlencesini Karagöz teşkil ederdi. Hele Rama­ zanlarda her mahallenin büyük kahvelerinden birinde bir Karagöz perdesi kurulur, çocuklar iftardan sonra buralara koşarlar teravih na­ mazının bitmesini sabırsızlıkla bek­ lerlerdi. O devirde teravihten ev­ vel hiç bir oyun oynanmazdı. Dört tarafı çiçeklerle süslü, iyice geril­ miş beyaz perdenin önüne dizil­ miş iskemle veya kalasların üzeri­ ne oturan çocuklar beklemekten usanırlar «Başlar mısın, başlayalım mı? Karagözün evini taşhyalım mı?» âvâzeleriyle etrafı çınlatırlar- dı.

Namazın bitiminden sonra perde arakasında meşale yanmağa baş­ lar, Karagözcü «Tasvir» leri meşa­ lede uçlarını ısıttığı değneklere ta­ karken çıkan gıcırtı sevinci bir kat daha artırır, perde gerisindeki ipe sıralarken onları görmek için itiş kakış başlar ve nihayet «gösterme­ lik» denilen şekil (meselâ bir sak­ sı veya hayvan) Nâreke denilen ka­ mıştan yapılmış ve zırıltılı bir ses çıkaran düdükle perdede gezdirile­ rek kaldırılır. Hacivat bir «semaî» söyliyerek «Şeyh Küşterî» mey­ danına gelir, semaî bittikten sonra «perde gazeli» ni okumağa başlar­ dı. Bu gazellerden bir örnek ve­ relim:

Ramazanlarda «Kadir» gecesi müstesna 28 gece oyun devam e­

der, her gece değişik program per- delenirdi. Karagözle Hacivat’ın mu­ haveresinden sonar oyuna geçilir ve sonunda perde aralarında oldu­ ğu gibi sazla çengi oynar. Karagöz­ le Hacivat tekrar karşılaşırlar, er­ tesi akşamki oyunun adı da söyle­ nerek oyun sona ererdi.

Karagöz oyununun kişileri şöyle idi: Karagöz, Hacivat-Tatsız Tutsuz Deli Bekir, Beberuhi, Acem,

Yahû-di, Ermeni, Lâz, Kastamonulu, Rum, Frenk, Arnavut, Arap, Tiryaki, Ke­ keme, Çelebi, Zenne ve çocuklar. Karagöz oyununu şöyle kısaca anlattıktan sonra asıl konuya gir­ mek isterim: Geçenlerde hayatta bulunan en kıdemli Karagözcüleri­ mizden «Mazhar Baba» bana geldi. Karagöz için yakındı durdu.

(Devamı gelecek sayıda)

18

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bizde inşaat ekseriya beton arme temel ve İskeletli olduğundan soğuğun ve donun müphem bir surette nazarı itibara alınması çok soğuk g ü r - lerde yalnız beton

Sırf memleketlerinin kültürü ve san'at yolundaki çalışmasını göstermek için açılan bu resmî sergilerin yanında kendi hesabına tetkik seyahati yapan bir Türk

 Ahmet Cemal’in “Okumayı Göze Almak” adlı denemesinden alınan aşağıdaki paragrafı, önce, ancak küçük bir topluluğun anlamasına olanak verecek biçimde,

Zemin katındaki ana holden merdiven ile önce binanın birinci katına vekariı bir surette tebarüz eden orta kısma, müdüre mahsus 011 ta- raftaki odalara ve içtima salonile

Dünyevî küçük bir işi sebebiyle, küçük bir amirin huzuruna çıkıncaya kadar çok zorluklar ve engellerle karşılaşan insan için, bütün âlemlerin Rabbi olan

O halde Kur’ân’ı doğru anlamanın bir diğer şartı, Kur’ân hüküm ve öğretilerinin belli bir zaman veya mekâna ait olmayıp, kıyamete kadar insanlıkla devam edeceği ve

Peygamber’in (s.a.s.) , Cibril’den öğrenmeye muhtaç olduğu âyet- ler vardı Zira O, Resûlullah’ın müşahede etmediği ahvali müşahede edi- yordu. Bize göre

En’âm sûresinin 25. Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne örtüler çektik, kulaklarına da ağırlık verdik.” şeklinde mecazen kalbin üzerine