T A R İ H
E R D E M Y Ü C E L
SM*WW
pşaang
Ç ıra ğ a n S a ra y ı’nın onarım ı ve o te le d ö n ü ştü rü lm e si İstanbul’un s ta d yu m la rın d a n Ş e re f S ta d ı’nı o rtad an k a ld ırıv e rd i ve fu tb o l tarih im izin en gü ze l anılarını da b e ra b e rin d e götürdü.
BİR ZAMANLARIN ŞEREF STARI
5
G
eçen aralık ayında Birleşik Arap Emirliği’nin daveti üzerine Çıra- ğan Sarayı’ndaki milli günlerine katılmıştım. Çırağan Sarayı’nın yıllar yılı Boğaziçi'nde, yangından arta kalan dış cephesini izlemiş, onarıldıktan sonra da gidip yerinde görmek bir türlü kısmet olmamıştı. Rastlantıya bakın.Çelik Gülersoy dostumuz da “Çırağan Sarayları” adlı kitabını bu arada elime
tutuşturuverdi.
Sultan Abdülmecit’in ölümünden sonra 1863’te, Sultan Abdiilaziz zama nında yapımına başlanan, eklektik üs luptaki saray 1871 'de tamamlanmıştı. XIX. Yiizyıl'da Osmanlı mimarisine e- gemen olan Balyan ailesinden Sarkis ve Agop Balyan'ın eseri olan saray, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra 14 Kasım I909’da açılmış, 20 Ocak 1910’da da ka lorifer bacasından çıkan alevlerin çatıyı sarması sonucu yanmıştı. Ardında yal nızca beden duvarlarını bırakan sarayın kalıntılarından yararlanılarak uluslara rası bir otel ya da kumarhane yapılma arzusu basınımızda zaman zaman yer al mıştı. Çırağan Sarayı'nın mülkiyeti
I946’da İstanbul Belediyesi’ne devredil miş, Hazine ve Emekli Sandığı arasında
el değiştirmişti.
Günümüzde onarılarak otel ve top lantı salonlarıyla hizmet veren Çırağan Sarayı’nın özgün yapısı’nı korumasına karşılık içerisinde uygulanan çok renkli lik çağdaş mı, değil mi bilinmez. Bu ko nuda Sayın Çelik Gülersoy’un sözleri de ilginç:
“ Restorasyon ve konstrüksiyon, milli sarayların deneyimli ve görgülü mimarı
Lemi Merey’in titiz yönetimi altında yü
rütüldü. Bina içine, günümüz tekniği ile betonarme inşaat yapımına geçildi. Lüks süitler, restoranlar, davet ve kon ferans salonları, çarşı ve butikler bu bi nada yer alıyor. Sarayın açılışı 1992 ba harında yapıldı. Sarayın iç dekorları, duvar süslemeleri ve uygulanan renkler konusunda yazık ki, dış yüzü hakkında yazdığım olumlu izlenimleri yazamaya cağım. Bunlar, aşırı derecede zevksiz ve Çırağan Sarayı şöyle dursun basit bir ge ce kulübü için bile aşın frapan.”
Çırağan Sarayı’nın onanım ve otele dönüştürülmesi İstanbul’un belli başlı stadyumlanndan Şeref Stadı’nı ortadan kaldınverdi. Oysa Şeref Stadyumu, Taksim Stadı'nın İnönü gezisi oluşun dan sonra Türk futbolunun odak nokta
sı olmuştu. Çırağan Sarayı’nın bahçesi 1930’larda Beşiktaş Kulübü'ne verilmiş, buradaki ağaçlar kesilerek top oynama ya uygun bir alan yapılmıştı.
Şeref Stadyumu ile anılarım çok çok eskiye iner. Çocukluk yıllanmı geçirdi ğim Kuzguncuk’un aşağı yukarı karşısı na gelen Şeref Stadı’nda kar kış deme den kalabalık bir seyirci toplanırdı. Bu gün bile gözlerimin önündeki bu kala balığın gol sesleri karşı kıyılardan duyu lurdu. Bazen topun denize düştüğü de olurdu. O zamanların tramvayları Şeref Stadı'na gelince vatman “hastahane” diye bağırır, sahanlıkları bile salkım sa çak dolu tramvay bir anda boşalırdı.
Şeref Stadı’nın zemini toprak ve sertti, ama buradan kimler gelip geçmemişti; Beşiktaş’ta stada adı verilen Şeref, Baba Hakkı, Hüsnü, Kemal Gülçelik, Etem, Yavuz, Çaçi, Çengel Hüseyin, Şükrü Gülesin, Necdet, Süleyman Seba, Dr. Vedii Tosuncuk; Fenerbahçe’de Cihat, Taka Naci, B. Fikret, K. Fikret, Melih, Samim Var, Murat, Ahmet; Galatasa ray’da Baba Gündüz, Kova Osman, Er doğan, Arif, İsfendiyar, Naci, Bülent ve Reha kardeşler... Ayrıca Şeref Stadı'nda üç büyükler dışında dönemin güçlü ta
kımları; Vefa, Beykoz, Taksim, Süley- maniye, Beyoğluspor, Anadolu, Kasım paşa, Istanbulspor, Hilal de top koştur- muştıı.
II. Dünya Savaşı yıllarının ünlü Çek
takımlarından Bratislava’nın maçları, golcü santrforu Deak’ın Cihat’ı bir türlü mağlup edemeyişi büyük olaydı.
Şeref Stadı’nın ahşap kapalı tribünle ri, betondan oturma kademeleri gör kemli bir saray kapısından içeriye girişi ve en ilginci, duvarlarındaki kovuklar dan alınan biletler bugün artık tatlı bir anı...
O günden bugüne bir yığın anı dışında ne kaldı bilir misiniz? Yalnızca Y. De nizcilik Okulu yönündeki çıkıntılı bir duvar. Bu duvarın üzerinde Atatürk ile İsmet İnönü’nün kocaman birer maskı vardı. 1950 seçimlerinden sonra İsmet İ- nönü’nün maskı kaldırılmış, yalnızca A- tatürk’ünki kalmıştı. Bugün ise yalnızca üzeri boyanmış duvarın kendisi dikkati çekiyor. Koskoca Şeref Stadı’ııdan gü nümüze gelen tek kalıntı...
Çırağan Sarayı onarıldı, işlevlendiril- di, ama futbol tarihimizin en güzel anıla rını da beraberinde götürdü. ◄
C U M H U R İ Y E T D E R B İ 4 N İ S A N 1 9 9 3 S A Y I 3 6 7 15