• Sonuç bulunamadı

'Ben devrim elemanıyım':Semiha Berksoy evini, 'Opera Vakfı Semiha Berksoy ve Modern Resimler Evi' yapıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "'Ben devrim elemanıyım':Semiha Berksoy evini, 'Opera Vakfı Semiha Berksoy ve Modern Resimler Evi' yapıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

CUMHURİYET

12

'

l , j: g

l

___________ KÜLTÜR__________________

Semiha Berksoy evini, ‘Opera Vakfı Semiha Berksoy ve Modem Resimler Evi’yapıyor ■

6 B en devrim elem anıyım ’

‘88yaşındayım. Bu evde o kadar çok belge ve resim var ki... Bunları nereye vereyim? Herkese açık

olacak evim. Yaşıyorum, sesim duruyor. İnsanı yaşatan ruhtur. Bende biiyiik adamlar var. Âşıklarım var.

Büyük oldukları için sayıyorum onları. Ben hiç bir zaman mağlup olmadım. Çünkii öyle yaratılmışım?

ESRA A LİÇA VU ŞO Ğ LU __________ Semiha Berksoy’u anlatan bir yazıya nasıl başlamalı... Sesinden mi, oyuncu­ luğundan ıııı yoksa ressamlığından mı söz etmeli önce? Yoksa tüm bunları bırakıp 88 yaşına rağmen 2 0 ’lik genç kızlara taş çıkartan cesaretinden ve renkliliğinden mi konuşmalı? Karşımızda duran kadın Türkiye’nin ilk opera sanatçılarından, Dariilbedayi’nin ilk oyuncularından ve Güzel Sanatlar Akademisi’nde Namık İs­

mail’in öğrencilerinden...

Kutlıığ Ataman ' m ‘kııthığ ataman se­ miha h.unplugged'adlı belgeseliyle ünü­ nü tekrar yurtdışına taşıyan Berksoy, “Bu

filmle bütün dünyada tekrar meşhur ol­ dum ben. Operalara falan boş verdim ama bu filmle herkes beni dinliyor” di­ yor sevinçle.

‘Fidelio’ ile bir kez daha jübile

Belgeselin getirdiği yankılardan çok memnun sanatçı ama son günlerde onu heyecanlandıran başka bir proje daha var. Semiha Berksoy evini. ‘Opera Vak­

fı Semiha Berksoy ve Modern Resimler EvT olarak sanatseverlere açıyor. Vakfın neden ayrı biryerde değil de yaşadığı ev­ de açıldığını şöyle açıklıyor sanatçı: “ Bu

evde o kadar çok belge ve resim var ki... Bunları nereye vereyim? M üzelerden, Louvre’dan bile çalınıyor. Bunu kendi evimde muhafaza edeceğim. Bugün bu­ rası ev iııı, yarın başka bir yere gittiğim de oraya taşıyacağım vakfı. Yarın iki kat­ lı bir yer alacağız, oranın ilk katı vakıf ola­ rak kullanılacak. Herkese açık olacak evim. Vakıf faydalı bir şey. Yetenekli öğ­ renciler keşfedilecek, ders ve burs verile­ cek onlara.”

Vakfın evinde açılması yaşamını en­ gellemeyecek mi? Yanıtı hemen hazır:

"Kocaman ver burası, hepimize yeter. Bütün resimlerim, kütüphanem burada. Kiıııhilir ne zaman bulurdum başka bir ev... Ben açayım da...Eksiksiz malzeme, belgesel var bende...Annem, babam her şey nereden geldim, nereye gittim bana ait her şey sergilenecek. Ben 88 v aşımda­ yım. Bu ses, birinci ses olduğu için bana hu hayatı getirdi. Bu tabiatın verdiği bir şev. Sesim duruyor, kırıntısı kalmış olsa hile...”

Semiha Berksoy bu yıl ayrıca Cumhu- riyet’in 75. Yıl kutlamaları çerçevesin­ de. kendisi de bir Cumhuriyet elemanı olduğu için İstanbul Devlet O perasının yeni sezonunda Beethoven’in ‘Fidelio’ operasıyla bir kez daha jübilesini yaprha- yı tasarlıyor.

1963’te jübilesini yapan sanatçı 1972’de Devlet Operası’ndan ‘Yüksek Drama­

tik Soprano’ olarak emekliye ayrıldı. Fi­ delio Operası’mn kendisi için çok önem­ li olduğunu belirten sanatçı. Cumhur­ başkanı Süleyman Deınirel’e bir dilekçe

göndererek, Fidelio Operası’nı oynamak istediğini söylemiş. “ Bugün saat 1430’da

telefon geldi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel beni himayesine aldı. Sonunda Fidelio’yu oynayacağım, jübilemi yapa­ cağım. Yaşıyorum, sesim duruyor... Bu be­ nim vazifem. Ben devrim elemanıyım, madem ki hayattayım, yaşıyorum bunu yapmam gerek. Buradan gelen hasılat da vakfın olacak.”

Güzel değilini ama sahne tipiyim

Yedi ay önce by-pass ameliyatı geçi­ ren sanatçı yaşamın kendisine verdiği ayrıcalıkların tadını çıkarıyor. “ Ope-

ra’nm ses kadrosu, seslere göre yapılır. Ben

birinci sesim, baş artistim. Sesle baş ar­ tist olunur. Operanın temeli insan sesidir. Bunu bilmeyecek ne var. Bunu 5 yaşın­ daki çocuk anlar... Benim sesim birinci ses.

Atatürk reform yapacak, diyor ki; ‘ope­ rada reform yapayım, böylbce bütün sa­ natlarda da reform yapmış olurum’. Ope­

ra bütün sanatların temeli. Opera kültür işidir.”

Sanatın her alanında büyük başarıla­ ra imza attı Semiha Berksoy ama sesi­ nin gücü onu yaşamın her alanında ba­ şarıya götürdü. “Her oyunda opera olsun,

tiyatro olsun, dram olsun, hep birinci gel­ dim. Emsalimi geçiyorum. Neden? Çün­ kü ses var bende. Allah vergisi bu ses. Bu yaşa gelmişim Fidelio’yu sahneye koyu­ yorum. Büyük ses kaybolmaz kolay ko­ lay. Güzellik kraliçeleriyle çıkıyorum ama hep birinci benim. Güzel bir şey değilim ama sahne tipiyim.”

Makyaj yapmayı, giyinmeyi çok sevi­ yor. Takılarını takmadan, makyajını bi­ tirmeden fotoğraf çektirmek istemiyor. Nasılım diye soruyor, onaylatıyor...“ Ben

kaç yaşımdayım biliyor musun?” diye sorup, hemen yanıtını veriyor “88.” “ İn­

sanı yaşatan ruhtur. Bende büyük adam­ lar var. Âşıklarım var. Büyük oldukları için sayıyorum onları. Ben hiç birzam aıı mağlup olmadım. Çünkü öyle yaratılmı­ şım. Bu Didon’un şapkası... Böyle bir şe­ yi kimse giyemez ancak ben giyerim.”

Hayatına giren bütün erkekleri büyük bir saygıyla anıyor. Nâzım Hikmet’i, Fik­

ret M ualla’yı... Ama biri var ki hep di­ linde, anıları hep o günkü kadar taze: Atatürk. “ Bir gün ben evde otururken

Atatürk’ün emri geliyor. Atatürk opera oynatacak... Hart devrimi yaptı, kıyafet devrimi yaptı, şapka devrimi yaptı, şim­ di de sanat devrimi yapıyor. Bak görüyor

musun ne adam! O tarihte opera oynat­ mak nasıl aklına geliyor. Geliyor çünkü kültürlü...”

88 yaşına rağmen hayatta olmaktan çok mutlu. Diğer bir mutluluğu ise Ata­ türk’ün anısına, ona sadık bir eleman olarak kalması.

Berlin’deki geceye davetli______

1928’de konservatuvara giriyor Semi­ ha Berksoy, böylece sanat hayatı başlı­ yor. 1929’da konser veriyor, opera söy­ lüyor. 1929’da Güzel Sanatlar Akademi- si’ne giriyor. Doğduğundan bu yana re­ sim yapıyor.

1930’da Muhsin Ertuğrul’un açtığı ti­ yatro okuluna gidiyor. “Sanatkâr doğuş­

tan olur, ne öğrenilir, ne de öğretilir. Şe­ hir Tiyatrosuna gidiyorum. Sesim güzel olduğu için ilk sesli filmi çeviriyorum . 1932'de İstanbul Sokakları. ..Sesim o ka­ dar meşhur oluyor ki sağır sultan bile duyuyor. Film çeviriyorum, şarkı söylü­ yorum. Bak, bak!.. Bu ses sebep oluyor her şeye. Ekrem ve Cemal Reşit Beyler

benim sesimi görüp beğeniyor ve benim için ‘Lüküs Hayat’ı yazıyorlar. ‘Lüküs Hayat’ sizin gördüğünüz gibi değil. Dram

kısmını oynamıyorlar.”

Son olarak doktorunun ve Kutluğ Ata-

m an’ın resmini yapmış. Resim yapm a­ dan duramıyor Resim yapmak onun için yemek yemek kadar büyük bir ihtiyaç. Bu resimler ona göre; “modern resim.

Avan-gard dedikleri türden” .

88 yaşma rağmen her olayı tıpkı bu­ gün olmuş gibi hatırlıyor Berksoy. Bu anı­ lardan biri de İsmet İnönü’nün kendisi­ ni dinlediği gün. “ İsmet İnönü, ‘ mağrur olmayınız, sesiniz çok güzel, siz bu işin daima başında olacaksınız’ dedi. Cari Ebert Tosça’yi oynamak istediğimi söy­

ledi, bugün de Cumhurbaşkanından alı­ yorum ya... Bak dikkat et nasıl yürütü­ yorum işleri. Nâzım da eski hayranla­ rımdan. Çankırı’da hapishanede yatıyor.

Ali Fuat Paşa da dayısı-. Gittim İsmet Pa-

şa’nın Tosca’nın oynanmasını istediğini söyledim. Am a tercümesi Nâzım'a vere­ lim dedim. Ve çeviri Nâzım'a verildi.”

Berksoy, bu yüzyılın sonunda Ber­ lin’de düzenlenecek olan ‘Yüzyıla Dam­

gasını Vuran Sanatçılar’ gecesine de çağ­ rılı. “ 1 999 yılında oraya gideceğim inşal­

lah. Sağ kalırsam elbette” diyor. Sonra göz­ lerinde pırıl pırıl bir ifadeyle; “Listede

ben de varım düşünebiliyor musun? Ne dersin bu işe?”

Referanslar

Benzer Belgeler

17 eylül 1881 de basın hayatına doğ­ muş Türk kızı ailesinin şan dolu ta­ rihine yeni şanlar ilâve ederek çalışmış didinmiş ve nihayet tam jübilesi

Ekim ay› boyunca Jüpiter ufkun üzerinde giderek alçal- d›¤› için, ay›n sonlar›na do¤ru Merkür’le yak›n görünür konu- ma gelecekler.. Jüpiter, Merkür’e göre çok

Sur kalınlığı 8 metre, yüksekliği ise 25-30 metre arasında değişen ve mahkûmların korkulu rüyası olan Sinop Cezaevi nde 45 yıl önce vakit geçirmek, can

man Paşayı gören Grandük Ni­ kola (Böyle bir gayretli kuman­ danla muharebe etmek, düşman­ ları için dahi şereftir) demiş ve diğer Rus generalleri de Gazi

425 kuruş SATIŞ VE DAĞITIM YERİ: İstanbul’da Devlet Kitapları Müdürlüğü ve illerde. Millî Eğitim Bakanlığı

özal ve Demirel, hâlâ birlikte masaya oturup ortak imza yolunu açık tutuyorlarsa, Karadeniz Ekonomik İş­ birliği Bölgesi anlaşmasına ek bir madde koyarak,

[r]

Yine seçilen OECD ülkelerinde ve Türkiye’de vergilemede adaleti sağlamaya yönelik vergi sisteminde o yer alan; en az geçim indirimi, artan oranlılık, ayırma ilkesi ve