• Sonuç bulunamadı

[Televizyonun talebi üzerine yazılı olarak bildirdiğim görüşler]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Televizyonun talebi üzerine yazılı olarak bildirdiğim görüşler]"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Taha TOROS

Çamlık, İnci Apt. D/13 ETİLER

(Tlf. 165 14 14)

\lÂ

telefonla aradım. Çalışkan asistanlarınızdan Seyahatten dönünce sizi

Didem ile konuştum.

Önümüzdeki aylarda, ölümlerinin yıldönümü olan kültür adamlarımızdan,hatırıma gelen,bazılarının listesini yaptım: ÖLÜM TÂRİHİ ve sanat 12 Nisan 1937 03 Mayıs 1963 25 Mayıs 1957 19 Temmuz 1967 19 Ağustos 1915 05 Kasım 1971 11 Kasım 1971

Abdulhak Hamit Tarhan Abdulhak Şinasi Hisar ibnülemin Mahmut Kemal Fikret Mualla

Tevfik Fikret

Istırap Şairi Yaşar Nezihe Celal Esat Arseven

Tevfik Fikret hariç, diğerlerini yakından tanıdım. Yıllarca sohbetlerinde hazır bulundum. Kendileri ile ilgili değerli dokümanlar arşıvımdedir.

Ievfık Fikret'e gelince, eşi Nâzıma Hanım ile dostluğumuz oldu. Arşivimde Nazıma H a n ı m ı n , Amerika seyahatine dair,hâtıra defteri ile oğlu Haluk'un Amerika'dan gönderdiği mektuplar ve Tevsik Fikret'in el yazıları ile yaptığı tabloların kopyaları bulunuyor. Tevfik Fikret'in oğlu için itina ile yaptırdığı halde Amerika'ya gönderemediği, şairimizin ünlü bir dörtlüğünü kapsayan, Çini masası da bendedir.

Yaşar Nezihe Hanım'a gelince, feleğin darbesini yemiş olan bu çileli adın şairimizin ömrü , acılar ve yokluklar içerisinde geçmiş ızdıraplarını büyük bir ustalıkla m ı s r a l a r m a d ö k m ü ş ,döneminin dertli bir kadını. Evliliklerinde mutlu o İmamı ş„ hayatını iğne ile kazanmış, huzunlu şarkıları bestelenmiş bir felekzede. 1934 yılında yayınlanan bir edebiyat antolojiaânde bu şairimiz ölmüş olarak gösteriliyordu! Ben merak edip (onu sapasağlam buldum. Sedat Simavi’nin yayınladığı 7 Gün dergisinde , kendisi ile yaptığım mülakatı, 1934 Temmuz'un da neşrettik Bu, edebiyat çevresinde büyük bir olay oluşturdu.

Yaşar Nezihe nin yayınlanmış ve yayınlanmamış eserlerinin çoğu, enterasan ve iç karartan mektupları ve el yazısı ile çıkartılan DEMETLER dergileri bendedir. Kendisi 91 yaşında iken öldü. Hayatta hiç gülmemişti, gülmüşse, kazara gülmüştür! Döneminde Ahmet Rasim Bey'in ve diğer tanınmış yazarların övgüsünü kazanan bu kadın,ne yazık kı Almanca bir antolojide yer almış ve Türk antolojisi bunu unutmuştur.

(Günlerle Gelen) programında yer almasını önerebilecek bir kaç konu daha var :

1) İLK KADIN GAZETECİLERİMİZ

Sultan Hamit döneminde Paris'e kaçarak Sourbone'u bitiren ve ağabeyi Jöntürklerin liderlerinden olan Ahmet Rıza Bey'in gazetesinde çalışan Selma Hanım ilk kadın gazetecimizdir.İstibdat ° yönetimi aleyhine Paris te Fransızca yayınlanan (Meşveret) gazetesinin yazar'" larındandı.

(2)

- 2

-Bu gazetenin Türkiye'de kol e k s i y o n u n u bulmak mümkün değildir. Ama Selma Hanım'dan bana intikal eden nüshaları vardır. Gerek bu gazeteler, gerek çocukluğundan itibaren fotoğrafları ekranda görüntü olarak kullanılabilecek değerli belgelerdir. Selma Hanım 1908 inkilabından sonra Türkiye'ye döndü ve sosyal konular üzerinde hayli makaleler yazdı. İngilzce ve Fransızca yayınlanan bâzı kitaplarda, o, Türk kültürünü şahsında temsil eden bir kadın olarak tanımlanmıştır. Ama ne yazık ki, bugün Selma Hanım'ı bilenimiz kalmamıştır.

Saltanat döneminde gazeteciliğe başlamış hemşireler olarak Fatma Aliye ile Emine Semiye de kültürlü k a d m l a r ı m ı z d a n d ı . Her ikisin* ^evinde Fransızca bile bir anadili gibi konuşulurdu. Fatma Aliye'nin İslamiyet hakkında Fransızca bile makaleleri vardır. Ben bu eski zaman kadınlarını, yaşlılıklarında tanıdım. Gerek ölümlerinde, gerekse daha sonra yayınlanan ansiklopedilerde yapılan hataları düzeltmek amacı ile, yayınlar yaptım. Öte yandan Fatma Aliye Hanım, bizim ilk kadın romancımızdır. Yayınlanmış kitapları ve değişik yaşlardaki fotoğrafları ekranda da fon olarak kullanılabilir.

Ulviye Hanım-kocasmın yardımıyla-ilk kadın gazetesini yayınlamış ve kadınlar için bir d e m e k kurmuştur. Kocası eski bir gazeteci olan Mevlanzade Rıfat Bey'di. Daha sonra, 150'likler listesine konularak s m ı r d ı ş ı edildi. Ulviye Hanım kocası ile birlikte gitmedi. Kendisinden çok genç yaşta olan bir doktor ile evlendi. Sanıyorum ikinci kocası olan Ali Civelek, onun anısına Hatay'da bir kütüphane tesis etmiş ve bir de çeşme yaptırmıştır.

Selanik'te kadın haklarını savunan (Ceride-i Nİsvan) adlı kadın gazetesinin kurucularından olan (İsmet Hakkı) 1889-1917, kültürlü bir kadındı. Daha sonra hukuk profesörlerinden Muslihittin Âdil Bey'le evlenerek İstanbul'a yerleşti ve adı (İsmet Âdil)e dönüştürüldü. Arşivimizdeki,fotoğrafları, ile y el yazıları, ekrana fon olarak yansıtılabilecek niteliktedir.

2) İLK KADIN DOKTORLARIMIZ VE HEMŞİRELERİMİZ

Saltanat döneminde, bu meslekte yetişmiş 3 kadınız vardır. Ekrana yansıtılacak bol fotoğrafları mevcuttur. Bunlar, milletlerarası kongrelere katılan ilk kadınlarımızdır.

3) İLK KADIN MİLLETVEKİLLERİMİZ

Yakından tanıdığım ilk kadın milletvekillerinden NAKİYE ELGÜN (ki padişahlık döneminde faal rol „ oynayan bir eğitimcidir), eğitimini Sourbone’da , yapmış olan BENAÜ ARIMAN ve yıllarca Milli Eğitim hizmetinde hocalık ve müdürlüklerde bulunduktan sonra milletvekili olan FATİHE ÖYMEN...

Bunları seçmemin sebebi o dönemdeki Mecliste kültür yapıları, konuşmaları ile ilgilidir. Aynı zamanda bu kadınlar arasında milletlerarası kongrelere katılmış olmaları da seçimimin kaynakları arasında yer almaktadır.

4) KARA GÜNLERDEKİ MİTİNGLERİN ÜNLÜ KADIN HATİPLERİ

MUteareke döneminde, İzmir'in işgalini protesto için İstanbul'da büyük mitingler yapıldı. Bu mitinglerin kahramanları Halide Edip, Nakiye Elgün, Saime Asker, Şükufe Nihal hanımlardı.

Takdim ettiğim, 41 yıl önce yayınlanan (Türk Hatipleri) adlı kitabımın 54,55,69, 72, 73.cü sayfalarında adı geçen SAİME ASKER'in 22 Mayıs 1919 günü Kadıköy mitinginde konuşması,

69, 74, 75ci sayfalarda adı geçen NAKİYE ELGÜN'ün 8 Şubat 1913 günü Türk kadınlarının nümayişinde konuşması,

54, 69, 70, 71.ci sayfalarda adı HALİDE EDİP hanımın 21 Mayıs 1912 günü Öğretmenler toplantısında konuşması,

(3)

- 3

-(41 yıl evveline ait olmakla beraber, üzülerek hatırlıyorum ki, Halide Edib'in Sultanahmet mitingindeki nutku , dizgi sırasında matbaada kaybolduğundan kitapta çıkmamıştı.Bu konuşmanın metni, o dönemin bâzı gazetelerinde yer almış bulunuyor. Bu mitingdeki güzel konuşmayı eski gazetelerden sağlayabiliriz. 0 günkü coşkulu ve gözleri yaşartan bu konuşmanın anısı için , Sultanahmet meydanına , HALİDE EDIB'in büstü konulmuştur).

5) GURBETTE ÖLEN ÜNLÜ TÜRK KADINLARI

Benim tesbit edebildiğime göre bunların adedi dörttür. İkisi ameliyat sırasında veya sonrasında, biri yerleştiği Paris'te, biri yerleştiği Amerika'da ölmüşlerdir.Bunlar edebiyatçı ve sanatkâr kadınlarımızdı. 6) BİR ŞAİR AİLESİ

Munis Faik Ozansoy, babası Edebiyat-ı Cedide'nin ünlü şairlerinden Faik Ali ve dedesi,aynı konu içerisinde yer almaktadır.

7) İLK KADIN RESSAMIMIZ

Mihri Hanım ile, yeğeni ressam Hâle Asaf.

8) MİLLİ EĞİTİM BAKANLARI OLARAK DEDE, OĞUL ve TORUN 9) EDEBİYAT TARİHÇİMİZ İSMAİL HABİP SEVÜK

10) FRANSIZ İMPARATORİÇESİ EUGENİ'nin İSTANBUL ZİYARETİ

11) LAMARTİN'in İKİNCİ VATAN OLARAK TÜRKİYE'yi SEÇMESİ VE KENDİSİNE BİR ÇİFTLİK HEDİYE EDİLMESİNİN ÖYKÜSÜ

12) ALFONtS D O D E 'nin TÜRKİYE'deki AKRABALARI

13) TANZİMATIN İLK YILLARINDA , İTALYA'dan TÜRKİYE'ye SIĞINAN BİR PRENSES. BU PRENSESİN TÜRKİYE'ye AİT ANILARI.

14) SEÇİMLERİNİ İZLEDİĞİM GÜZELLİK KRALİÇELERİ

1930,1931,1932 ve 1933 yıllarında yapılan güzellik kraliçeleri müsabakalarında salonda yer alarak . bu seçimleri yakından i zleyenlerdenim.

Bu güzellerin seçimleri ile ilgili fotoğraflar, gazete kupürleri ve Avrupa'ya gittiklerinde orada basılmış güzel kartpostallar arşivimdedir.

(Güzellik, bir meslek olmadığı için, bir kültür programında yer almayabilir. Ama konuşmalarımız geçmişten hatıralar olduğuna göre, bunun takdiri size aittir. )

6u arada mühim bir konuya değineceğim. Vakit geçirilmeden yapılması ve tesbit edilmesi gereken bir konuşmayı önermek istiyorum. Çünkü yaşlıların çoğu aramızdan ayrılıyor veya hafızalarının güçleri kayboluyor. Değineceğim konu şu :

Cumhuriyet'in ilk yıllarında Sourbone'da okuyarak üstün bir derece ile ilk doktora diploması alan Profesör Remziye Hisar bugün -aşağı yukarı- 90 yaşlarındadır. Geniş bir kültür hâzinesi olan kafası ve herkese karşı olan sevgisi ile milletimizin iftihar edeceği bir ilim adamıdır.Kendisinin yetiştirdiği Profesörler ve Fizik hocaları çoktan emekli oldukları gibi, belki onlarında yetiştirdikleri'^emekli olmuşlardır. Remziye H i s a r ' m bir yönü de gençlik yıllarındaki şairliğidir.

Remziye H i s a r ,1923 yılının Mart'ında ve henüz Cumhuriyet ilan edilmemişken. Adana Kız Öğretmen okulunda Müdüre idi. Atatürk'ün eşi Latife Hanım ile bu okulu ziyaretinde , kendisinin yazdığı muallim mektebi marşı söylendiği gibi öğrencilerin el ve beden hareketleri ile, Gazi Mustafa Kemal adını yazdıran bir buluşun sahibidir. Atatürk ve eşi.gerek bundan gerek Mustafa Kemal'e karşı yaptığı h i t a b e d e n , çok duygulanmışlardır. Kendisine bu duygular bir

(4)

- 4

-Atatürk'ün ölümünden sonra, onunla ilgili olarak ilk yayınlanan kitaplardan biri (Atatürk'ün Adana Seyahatlari) adını taşıyan benim kitabimdir. Ancak mevcudu kalmadığı i ç i n , Çukurova Gazeteciler Cemiyeti, bu kitabı Atatürk'ün 100. doğum yılında ikinci kere yayınlanmıştır. Size takdim ettiğim kitabın 24-28 sayfalarında buna dair bilgiler mevcuttur. Remziye Hanım'ın o zaman­ ki öğrencileri ile fotoğrafı da yer almaktadır. 26.cı sayfada Remziye H a n ı m ' m Atatürk'e ve eşine karşı yaptığı konuşma,27.ci sayfada da Atatürk ile eşinin takdirlerini içeren Milli Eğitim'in bir takdirnamesi bulunmaktadır.

Remziye Hisar , yıllarca hocalık yapıp, yüzlerce ilim ve fen adamı yetiştirdikten sonra ,, İstanbul Teknik üniversitesinden emekli oldu. Anadoluhisarının tepesindeki bir eski zaman evine, babaevine çekildi.

(Anadolu Hisarı,Otağtepe No:17).

Civardaki evlerin çoğu apartmana dönüştürüldüyse de profesör Remziye Hanım eski anılara bütün ruhu ile bağlı bir kadın olduğundan, küçük bir bahçe içerisindeki b u „ ecdat evini değiştirmedi. Oğlu FEZA GÜRSEL, Amerika'da Milletlerarası bir üne sahip Atom Profesörüdür. Dünyanın her tarafından konferanslar için davet edilen bir bilim adaradır. Öte yandan Profesör Remziye H a n ı m ' m gelini de, kızı da, damadı da, (kendisi gibi) Amerika'da aynı konuda Profesördürler. Sanırım d a m a d ı , 2 yıl ö n c e , kanserden öldü. Remziye Hanım, Milli Mücadele yıllarını, Cumhuriyetin ilk yıllarını çok zengin anılarla size nakledebilir. Basılmış eserleri de vardır. Tavazuuson derece_de ileridir. Profesör Remziye Hisar'ı konuşturarak, programınızda yayınlayabileceğiniz gibi,ilerisi için de işinize yarayacak bâzı bilgileri kendisinden dinleyebilirsiniz.

Kaanatime göre , gerek kültür açısından gerek bir İstanbul hanımefendisi olması bakımından

}

eşine nâdir tesadüf edebilecek bir kadındır. Münzevi hayatını-belki de 150 senelik olan bu-ecdat evinde sürdürmektedir. Ben bayramlarda hep kendisini ziyaret e d e n .hayranlarından biriyim.

Siz onu evinde ziyaret edebilir ve kendisi ile, uzun uzun , sonbetdede bulunabilirsiniz. Hatta bir eski zaman evi o l a n ,tokmaklı kapısını ve küçük bahçesini uygun görüntülerle ekrana yansıtabilirsiniz. Kendisinden telefon ile randevu almak isterseniz benim adımı kullanabilirsiniz. Çünkü beni çok sever. İftiharla söyleyebilirim ki» benden bahsederseniz-çok kişiye açmadığı kapısı- ardına açılır. Ama isterseniz sizin ekibiniz için ben randevu alıp,sizleri onun evine götüreyim. Ancak,ona ekranda sualleri siz sormalısınız veya benzeriniz olan Leyla Hanım...

ya

¿a . bir başka arkadaşınız sorsun. Ben , sizin ekibe , yalnızca mihmandarlık edebilirim. Konuşmayı sizlerden biri yapsan.Ne yazık ki bu yaşlılığında, böyle kıymetli bir ilim adamı.yalnız başınadır. Kendisinden 15 yaş kadar küçük olan -yine Paris'te eğitimini yaparak değerli bir Fizik öğretmeni olan-hemsiresi mekli olduktan sonra ansızın vefat etti. Bu surette Remziye H a n ı m ' m adeta

dünyası karardı. Ne var ki,bütün ruhu ile sabırlı bir aydın olarak,yaşlılık hayatını bütün zorluklara rağmen sürdürebilmektedir. Remziye Hanım gibi Atatürk'ü yakından tanıyan , hatta görenler pek azaldığından ,yapacağınız

sohbet kanaatimce çok değerli olacaktır.

, gönderdiğim (Atatürk'ün Adana Seyahatleri) kitabının 42.ci sayfasına b a k a r m ı s m ı z ? Bu fotoğrafın çekildiği tarih 17 Mart 1923 tür. Atatürk ve Latife Hanım'ı görüyorsunuz. Karşılarında çelimsiz 11 yaşında bir çocuk var! İşte o benim! ilkokulun 4.cü sınıfındaydım. GAZİ geliyor diye bana (KAHRAMAN GAZİ,adlı. 1 şiir ezberlettiler. Ve Atatürk'ün karşısına beni çıkartıp okuttular... 0 zaman fotoğraflar, havanın açık olmasına bağlı olmakla beraber 3 ayaklı sehpalar kurularak çekilirdi.Benim ezberlediğim şiirin okunması bitince bu fotoğraf, her nasılsa aradan çekilivermış. Bu fotoğrafı rahmetli Latife Hanım, çok sonra İstanbul'daki aylık sohbetlerimiz sırasında , bana armağan etmişti. Bunun televiyon programı ile yani (Günlerle Gelen)>'İlgisi yok. Yalnız bir anı olarak size aktardım. Belki ileride Atatürk'ü tanıyanlar veya yakından görenler gibi, onun ölüm yıldönümlerinde yapılacak bir programda işe yarayabilir. 0 günkü cılız 'şeklimle duyduğum heyecanı ve korkuyu, bugün yaşı hayli ilerlemiş kilolu halimje bile hâla hatırlamaktayım.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

葉錦瑩教授獲聘為北醫大名譽教授

Afet yönetiminin tüm aşamalarında afet risklerinin azaltılması, önlenmesi, afete hazırlık ve süratli hasar tespit, müdahale ve iyileştirmeye yönelik çalışmalarda

Kapkaç sebebiyle verilen cezaların caydırıcı olduğunu düşünüyorum Kapkaça karşı koymayı doğru bulmuyorum Kapkaç sırasında eşyamı canim pahasına savunmayı

The proximal junction of whitish squamous epithelium with pink columnar epithelium may be regular but is more commonly seen as presenting with flame-shaped extensions of

Her akşam dünya sorunla­ rını tartışma ve sık sık ağız ça- tışmalan; bir daha aynı masa­ da oturmamaya karar verme­ ler.. Öfkelenince gider ayrı bir

Haydarpaşa Lisesi’nin bulun­ duğu tarihi binanın bir bölümü­ ne yerleşecek Marmara Üniver­ sitesi Tıp Fakültesi’ne bu yıl alı­ nacak 100 öğrenci ilk kez yaban- cı

Gerçekten de Ali Paşa Çarşısı, gerek yeri ve konumu gerekse biçimi ve oran­ larıyla Edirne’deki Roma kültürüne öylesine saygılı ve Hadrianapolis’in

(Bu partinin) “2 Haziran 1912’de başlayan kongresinde türdeş olmayan Hürriyet ve İtilaf (Partisi)nin içindeki temel uzlaşmazlık su yüzüne