• Sonuç bulunamadı

Edirne'deki Ali Paşa Kapalıçarşısı yangını neden söndürülmedi?:Tarihe saygısız kentleşme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edirne'deki Ali Paşa Kapalıçarşısı yangını neden söndürülmedi?:Tarihe saygısız kentleşme"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ç E P E Ç E V R E

5 _______________ ’

O K T A Y E K İ N C İ

Edirne9deki A li Paşa Kapalıçarşısı yangını neden söndürülemedi?

TARİHE SAYGISIZ KENTLEŞME

H

emen tüm tarihsel kentlerde oldu­ğu gibi Edime yöresinde de insan­ lar önce “doğal güzelliği” seçmiş­ ler yerleşmek için. Sonra, bu gü­ zelliklerle bütünleşen uygarlıklarını ya­ ratmışlar, geliştirmişler.

Tunca, Meriç ve Arda ırmaklarının,

ya da antik adlarıyla “Tonzos”, “Heb-

ro” ve “Arpessos” sulannın kucaklaştı­

ğı sulak, yeşil ve bereketli topraklarda da, bölgeye bugünkü adını veren Trak-

lar'uı soyundan Odrus'lar gelip yer tut­

muşlar. Ve İ.Ö. 5. yüzyıl sonlarında,, şimdiki Edirne’nin ilk çekirdeğini kur­ muşlar.

Bir zaman sonra, bu “ırmaklar belde- si”ne, MakedonyalIlar egemen olmuş. Kentin adına “Orestas” denmiş. İ.S. 2. yüzyılda ise Roma İmparatoru Hadria-

ıınus kenti ele geçirmiş, adını da “Had- riaııapolis” olarak ilan edip, Türklerin

egemenliği dönemine kadar sürecek zengin bir uygarlık çağını başlatmış.

Hadrianunus devrinde kente kazan­ dırılan en görkemli yapı, kuşkusuz, 360 bin n r ’lik bir alana yaydan surlarla çcvı ilmiş ünlü Roma Kalesi’dir. .

Dört köşesinde silindir şeklinde bü­ yük taş kulelerin bulunduğu bu güçlü kale, zamanla Hadrianapolis halkının güvenle yaşadığı kent merkezinin de ilk

“planlı yerleşme alanını” kuşatır. Edir­

ne’nin tarihi Kaleiçi semti böyle oluş­ muş; Romalıların kale surları, dokuz büyük kapısı ve özellikle “çevresindeki

hendekler” sayesinde, uzun yıllar kenti

talancılara karşı koruyabilmiş... Geçen eylül ayı sonundaki “söndürü-

lemeyen” bir yangınla çok büyük oran­

da hasar gören Mimar Sinan’a ait ünlü

Ali Paşa Kapalıçarşısı da, işte bu hen­

deklerin içinde, Edirne'deki yakın dö­ nem sivil mimarlık örneklerinin de yer aldığı tarihi Saraçlar Caddesi boyunca inşa edilmiş, her yönüyle bir “kent uy­ garlığı' ürunti olan, görkemli bir ya- pıydı.

Bu “bilge” uygarlık, öylesine güçlü ve kalıcı etkileriyle kendini kanıtlamıştı ki, yarattığı kapalıçarşı da Edirne’deki kent yaşamının yüzlerce yıl temel dire­ ğini oluşturmuştu. Son yıllarda yükse­ len o milyarlık, “modern” iş merkezle­ rinden hiçbirisi, Ali Paşa Çarşısı’nm bu ayrıcalığım elinden alamamışlardı;

o-Ali Paşa Kapalıçarşısı’nın yangından sonraki görüntüsü. Alevlerin ardından, “söndürme çabaları” da yapıyı harabeye çevirdi (üstte)...

Kale surlarının köşesinde yer alan Roma devri kulelerden biri, Edirne’ye bugün bile “yangın kulesi” olarak hizmet ediyor. Ne var ki şimdilerde oldukça hüzünlü. Yakın dostu Ali Paşa Çarşısı’nı yanmaktan koruyamadığı için (solda)...

denli coşkulu saatler yaşadığını göz­ lemleyebilmek, “kültürel sürekliliği” tüm canlılığıyla doyasıya algılayabil­ mek, doğrusu ülkemizde artık eşi az bulunur bir ayrıcalıktı...

Hele, bu gözlemlerimize, Çarşı’dan Kaleiçi’ne açılan tarihi kapının her iki yanına sığınmış küçük esnaf lokantala­ rındaki doyum olmayan “ciğer tava” molalarını da eklediğimizde, hemen tüm Edirne gezilerimiz birer şölene dö­ nüşür, tadı damağımızda kalırdı... nun yalınlığıyla ve “güvenilir” kişiliğiy­

le başedememişlerdi.

Hemen her Edirne’ye gelişimizde,

bizleri öncelikle kendine çeken tarihsel mekân, Seli­ miye’den sonra, hep burası olmuştu.

Bunun nedeni, salt 300 m.'yi bulan “bohem” orta koridoru ve onu örten yüz­ lerce yıllık büyüleyici to­ nozlun değildi elbette. İri kesme taşlardan örülü du­ varlarının ve zarif tuğla ke­ merlerinin “ağırbaşlı” du- ruşlan da tek başına böyle- si etkileyici olamazlardı.

Ali Paşa Çarşısı’nın asıl zenginliği, onca yaşma ve onca eskiliğine karşın, gün doğumundan gün batımı- na dek süren “genç ve cıvıl cıvıl” yaşan- tısıydı. Bir kentin, kendisine kimliğini veren tarihsel yapılanyla birlikte ne

(2)

Ali Paşa Kapalıçarşısı 5 saatlik yangın sonucu kül oldu.

Tarihin, tarihe saygısı

Ali Paşa Çarşısı, tarihinin en görkem­ li günlerini 16. ve 17. yüzyıllarda yaşa­ mış. Kanuni Sultan Süleyman'ın varlıklı Sadrazamı Hersekli Ali Paşa Babaes­ ki’deki camisine gelir getirmesi için, Si­ nan’a bu çarşıyı yaptırmış. Koca Sinan da l?u.eseriyle “Kentin eski uygarlıkla­

rıyla yanyana nasıl yaşanabileceğini”,

olağanüstü bir beceriyle gözler önüne sermiş.

Gerçekten de Ali Paşa Çarşısı, gerek yeri ve konumu gerekse biçimi ve oran­ larıyla Edirne’deki Roma kültürüne öylesine saygılı ve Hadrianapolis’in çe­ kirdeği olan Kaleiçi mahallesini öylesi­ ne şefkatle kucaklamıştır ki, 1560’ların

“tarihe duyarlı” mimarlık kültürünü

tüm özellikleriyle sergiler.

423 yıl önce, kendinden önceki uy­ garlıklara böylesine derin bir saygıyla inşa edilen tarihi çarşı, ne yazık ki gü­ nümüzün “geçmişe duyarsız” ve “tarihe

saygısız” kentleşme ve planlama anla­

yışının kıskacı altında kalarak, basit bir yangınla “baş başa kaldığı” için çök­ tü; kurşun kubbeleri eridi, yüzlerce yıl­

lık demir dayanaklarını bile yitirdi. Özellikle, son yirmi yıl içinde çevresi­ ni kuşatan “yeni” yapılaşmanın arasın­ da sıkışıp kalan; bir zamanlar Edir­

ne’nin ortasında çevresine saygıyla yükselirken, şimdi nefes alacak bir yeri bile bırakılmadan inşaatlarla çevrele­ nen bu talihsiz eser, geçmiş kültürlere

ait değerleri korumak yerine, onları yı­ kıma ve yangına terk eden sözde “i~ mar” planı düzenlemeleriyle, göz göre göre yandı ve kül oldu...

Alipaşa Çarşısı yangınının ardından akla gelen ilk soru şu oluyor: Bugün, kentlerimizdeki yoğun ve sıkışık "yeni’’ yapılanmalar arasında kaybolup giden nice tarihi eserin de “farkına varılabil­

mesi” için ille de böylesi felaketler mi

gerekecek? Eski eserlere yaklaşma me­ safelerine neden uyulmaz? Yüzlerce yıl­ lık kültür miraslarımıza “bitişik nizam” yapılaşma getirmek, spekülasyondan başka ne işe yarayacak?

Şimdi artık yapılması gereken, kuş­ kusuz tarihi çarşıyı yeniden ama “eskisi

gibi” restore etmek. Ancak, bunu ya­

parken, artık bir şeye dikkat etmek ge­ rekiyor. Lütfen, eski uygarlıklarımıza saygılı davranalım. Tıpkı, Mimar Si­ nan’ın bu eserini de yaratırken, Roma dönemi kent dokusuna ve kültürüne saygılı davrandığı gibi, bizi de onun ya­ pıtını yeniden inşa ederken, “bugünden

bir şeyler katmak” adına, kültürsüzlü­

ğü ve duyarsızlığı, arabesk çizgileriyle restorasyona yamamayalım... ◄

Referanslar

Benzer Belgeler

醫療衛教 認識先天性巨結腸症 返回醫療衛教 發表醫師 方旭彬醫師 發佈日期

臺北醫學大學活動成效報告表 活動 名稱 臺北醫學大學 品德教育系列活動 活動 時間 98 年 03 月 01 日 至 98 年 04 月 30 日 活動

Further, the Kaoping Canyon sediments contain relatively high percent coprostanol; this can be attributed to [1] a more direct input of the river sediments because the canyon is

Ancak sualtı arkeoloji- si, arkeolojik bilginin yanı sıra denizcilik, sualtı tek- nikleri, derin dalış teknolojisi, sualtı mühendisliği, elektronik, yazılım gibi çok

“Aydın” sıfatıyla özdeşleştiği kişiler, komünist geçmişten başka kendisiyle çok az ortak yanı olan büyük, kocaman isimler, Aragon, Pavese, Malraux,

Bronşektazi, kronik nötrofilik havayolu enflamasyonu ile ilişkili kalıcı bronş dilatasyonu ile karakterize bir hastalıktır[1]. Genellikle öksürük, balgam çıkarma,

Öyleyken, Tazminat şairleri milletin uykusunu ölüm diye yazdılar, ve, milleti uyandır­ mak için, ona, «öldün» diye haykırdılar.. Vâkıa uyuyan milletleri ses