• Sonuç bulunamadı

Hellim: Kültürel Bir Değerin Kimlik Çözümlemesi Prof. Dr. Necdet Osam-Mustafa Kemal Kasapoğlu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hellim: Kültürel Bir Değerin Kimlik Çözümlemesi Prof. Dr. Necdet Osam-Mustafa Kemal Kasapoğlu"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Peynirin Gelişimine Kısa bir Bakış

Bir süt ürünü olan peynirin gerek doğuşu gerekse tarihsel gelişimi ile ilgili olarak kesin bir tarih ve ulus olmaması-na karşın, peynir üretiminin elde edilen sütün korunması bağlamında birkaç bin

yıl önce başladığı sanılmaktadır (Papa-demas ve Robinson, 1998:98).

Peynir ile ilgili olduğu sanılan ve elde bulunan olası ilk kaynaklardan peynir üretiminin İÖ 6000-7000 yılların-da başlamış olabileceği sanılmaktadır. Homer’in 1184 tarihinde yazmış olduğu

ÇÖZÜMLEMESİ

Hallumi: The Origin Analysis of a Cultural Entity

Prof. Dr. Necdet OSAM*

Uzman Mustafa Kemal KASAPOĞLU**

ÖZ

Bu çalışmanın temel amacı, kültürel bir değer olan hellim ürününün başta kökensel kimliğinin dil, kültür ve sosyal değerler bağlamında saptamak, farklı kültürlerin ürüne sahip çıkma gayretleri sırasında gerçeği dikkate alma çerçevesinde farkındalık yaratmak ve kültürel değerlerin evrensellik ve bütünleştiricilik özelliklerini ortaya koymaktır.

Tarihsel araştırmalara bakıldığı zaman, ilk insanların hayvanlardan elde etmiş olduğu süt ürününün uzun zaman kullanılabilmesi için işlenmiş olabileceği Aristo ve Heredot tarafından belirtilmiştir. Hellimin de böyle bir yaklaşımla üretilmiş olabileceği arkeolojik çalışmalardan da anlaşılmaktadır. Gerek tarihsel ge-rekse arkeolojik çalışmalar hellim ürününün Mısır ve Roma uygarlıklarına kadar uzandığı göstermektedir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğunun Mısır’ı iki farklı dönemde idare etmesi ve aynı dönemde Kıbrıs adasında da egemen olması, hellimin Kıbrıs adasına nasıl geldiği konusunu aydınlatmaktadır. Diğer taraftan Kıbrıs’ta kültürel izlerini bırakmış olan Roma ve Latin uygarlıklarının bir uzantısı olan makarna ve fettuçine yemek-lerinin üzerine konan peynir üfelentisinin Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlardaki benzeri alışkanlık da Hellim ürününün farklı uygarlıklardan adaya geldiğinin güzel bir kanıtı olmaktadır.

Çalışmada dil-kültür ve tarih ilişkisi yanında, kültürel etkileşim ve yer değiştirme yaklaşımlarından yararlanılması yanı sıra, Osmanlı Şeriye sicillerinden de yararlanılmıştır.

Anah tar Kelimeler

Hellim, Peynir, Kökensel Kimlik, Rende,

ABST RACT

The primary focus in this study is to investigate the ethnic origin of a cultural heritage of the product Hellim/Hallumi with specific reference to language, culture and social values. By doing this, it is intended to underline the norms of unifying and universality of cultural heritages and therefore, in the process of willing-ness to possess the cultural value the study pinpoints the realities about it and tries to raise an awarewilling-ness.

When historical studies are taken as benchmarks for the study of Hallumi, it can be seen that the first man was actually in search of preserving milk that they had got from the animals for the purpose of longer time use in the form of processed means. This thought of first man had been mentioned in the writings of Aristotle and Herodotus.

The preservation of milk as in the form of Hallumi is almost certain when archeological studies are re-ferred to. Within the framework of historical and archeological studies, the origin of Hallumi goes to Egyptian and Roman civilizations.

In the study, language, culture, history and demographical relations will be taken as the basis as well as the Ottoman Şeriye documents.

Key Words

Hallumi, Cheese, Ethnic Origin, Grinder

* Doğu Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi necdet.osam@emu.edu.tr ** KKTC Vakıflar Genel Müdürlüğü

(2)

Millî Folklor, 2010, Y›l 22, Say› 87

ünlü eseri Odise (Odyseey) Destanı’nda peynirin mağralarda iki tür sütten (cap-rine ve bonvine) yapıldığını belirtmekte-dir (Ridgeway, 1997).

Ünlü filozof Aristo ve tarihin baba-sı olarak kabul edilen Heredot da, özel tür peynirlerin yerel halk tarafından yapıldığını ve tüketildiğini belirtmekte-dir. Bu noktadan da anlaşılacağı üzere, ilkel yaşam süren insanların hayvanla-rından elde ettikleri süt denen beyaz sı-vıyı, uzun bir süre kullanabilmek amacı ile uyguladıkları bir dizi işlemden sonra dönüştüğü yumuşakca madde biçiminde koruma altına almışlar ve bunu zaman içinde tüketme yoluna gitmişlerdir.

Eldeki ilk kaynaklara göre peynir ürününün olası doğuş coğrafyası Doğu Akdeniz ve Orta Doğu olabileceği tahmin edilmektedir (Papademas ve Robinson, 2001). Ridgeway’in (1997) “Nestor’s Cup and The Etruscans” adlı çalışmasında, süt ürünü olarak adlandırılan peynirin, üfelenmesi için bir çeşit bronzdan yapıl-mış aletin 9. yüzyıla ait asker mezarla-rında bulunduğuna işaret etmektedir (1997:325). Bishop (2006:196-197), pey-nirin kültür tarihi bağlamında önemli bir yere sahip olmasına karşın, tarihsel gelişiminin İspanyol kültürü ve Etruya-lılar (Etruscans) ile yakın ilişkisi oldu-ğunu belirtirken, bunu kanıtlayıcı çalış-maların da azlığına dikkat çekmektedir. Ridgeway (1997) çalışmasında as-ker mezarlarında bronzdan yapılmış bir tür aletin peyniri üfelemeye yaradığın-dan söz etmişti. Yine aynı çalışmasında Ridgeway, bugünkü İtalyan’ın Toskanya vadisinde 7. yüzyıla ait yerel Endülüs prenslerinin mezarlarında ve elit Endi-lüs misafirlerinin mezarlarında da pey-nir üfeleyicisine rastlandığına işaret et-mektedir (bkz.Ridgeway, 1997:332; 333; 335, : figür 2, 3, 5). Ridgeway bronzdan yapılmış olan bu aletlerin basit bir yapı-ya sahip olduğunu ve büyük bir

olasılık-la asillerin ve üst düzey askerlerin pey-niri ufalamakta kullanmış olduklarının altını çizmektedir (1997:326-328).

Bu noktada yapması gereken çıkar-sama, söz konusu dönemlerde üretilen peynirin sert bir peynir türü olabileceği ve bunun yanında söz konusu bronz alet-le üfealet-lenerek çeşitli yemekalet-lerin üzerine serpilmiş olabileceğidir.

Hemen bu noktada Kıbrıs’ta özel-likle magarına bulli (tavuk suyunda pişirimiş makarna ve kızartılmış tavuk) diye adlandırılan ve tamamen kültürel bir menü olarak bilinen bu yerel tadın oluşmasında hellimin yeri ve katkısı büyüktür. Burda magarınanın (makar-na) üzerine hellim rende ile rendelen-dikten sonra kat kat makarna üzerine serpilmektedir. Magarına üzerine konan hellim özel olarak bekletilen ve rende hellimi olarak adlandırılan sertleşmiş hellimdir. Sertleşmiş olan hellimin kul-lanım ömrü uzun olduğundan aynen yu-karda Ridgeway’ın (1997) çalışmasında öncellediği bulgular yerel menüdeki uy-gulamalarla da açıkca örtüşmektedir.

Özer, Atasoy ve Akın (2002:94), peynirin tadı, yapısal özelliği ve içerdiği desen bakımından çeşitlilik gösterdiğine dikkat çekerken, bu iki özellik bağlamın-da dünyabağlamın-da yüzlerce farklı peynir çeşi-dinin üretildiğine işaret etmektedirler. Ancak, yüzlerce çeşit peynir arasında bazı yerel özelliklerin gelenekselleşme bağlamında öncellendiğini vurgulamak-tadır. Bu bağlamda, Lübnan, Suriye ve Çek Cumhuriyeti’nde Akawi peyniri, İsrail, Rusya ve Çek Cumhuriyeti’nde Brinza peyniri, Kıbrıs’ta Hellim/Hal-loumi peyniri, Mısır’da Domiati peyniri, Yunanistan’da Kefalotyri peyniri Suriye ve Filistin’de Jibni peynirinin (www. igourmet.com) yerel ve geleneksel türler olarak kabul edilmektedir (Papademas ve Bintsis, 2002: 113).

(3)

172

http://www.millifolklor.com

Kıbrıs ve Hellim: Tarihsel Yak-laşım Çıkarsamalar

Yukarıda da belirtildiği üzere, bir tür süt ürünü olan ve Kıbrıs’ta üretilen peynirin kökensel kimliği konusunda kesin olmamakla beraber, dilbilimsel ve tarihsel bulgular bağlamında Mısır ve Arap uygarlığına ait olduğu düşünül-mektedir. Her ne kadar da kimi yazarlar “Hellim” ürününün kökensel kimliğinin Kıbrıs adası olduğunu vurgulamış olsa-lar da (Robinson ve Papademas: 2001), bunun yaygın üretim ve yaygın kullanım doğrultusunda ve adayla özdeşleşme düzleminde olduğunun bilincindedirler. Diğer bir anlatımla, psiko-sosyal değer-ler örütünde duygusal sahiplenmeden kaynaklanan görüş ve yaklaşımın açık bir yansımasıdır.

Tarihsel olarak Kıbrıs adasına ba-kıldığında, birçok medeniyete ev sahipli-ği yapmıştır. Bu ev sahiplisahipli-ğinin temelin-de adanın stratejik konumu yatmakta-dır. Bilindiği üzere, Kıbrıs adasını uzun yıllar yönetenler arasında Mısırlılar, Romalılar ve Osmanlılar bulunmaktadır (Bozkurt, 2001:9). Tarihsel olarak ba-kıldığında, I. Ptoleme döneminde Mısır uygarlığı adaya kültürel ve dönemin tek-nolojisi bağlamında yenilikler getirdiği bilinmektedir. Örneğin, hurma dalları-nın madencilikte kullanılması bunlar-dan biridir. Diğer taraftan, yerel yemek ve tüketim maddelerinin de bu dönemde adaya getirilmiş olması büyük bir olası-lıktır. Diğer bir anlatımla, hellim ürünü-nün bu dönemde adaya getirilmiş olması yüksek olasılık taşımaktadır. Tarihsel kaynaklarda 1192-1489 M S tarihlerin-de Arap tüccarların (özellikle Suriyeli ve Filistinli) adaya yerleştiklerini ve kendi kültürlerini adaya taşıdıkları bilinmek-tedir. Bu bağlamda dilsel buluşma (lan-guage contact) sürecinin de yaşanmış olduğunun dikkate alınması gerekmek-tedir (Appel ve Muysken, 1990; Savoğlu,

2001). Dilsel buluşma, von Humbold’un öne sürdüğü dil ve kültürün bir birinden ayrılmaz öğeler olduğunu kanıtlamakta-dır.

Yine belirtilmelidir ki, adanın coğ-rafyası ve iklimi süt üretimine uygun olduğundan, yerleşen yeni uygarlık ken-di üretimleri olan süt ürününü buranın koşullarına uyarlayarak günümüzde büyük bir beğenilirliği ve tüketimi olan “hellim”in yerelleşmesine neden olduğu-nu çıkarsamak hiç de yanıltıcı olmaz.

Diğer taraftan, peynir kültürü olan Roma İmparatorluğu’nun da adayı yö-nettiğini düşünüldüğünde, makarna *(la pasta) ile spagetti *(gli spaghetti) çeşitlerinde parmizan *(la Parmigana) ve mozzarella *(la Mozzarella) peynirle-rinin kullanıldığı olgusundan da haraket edildiğinde, hellim ürününün yüzyıllar içinde gelişerek ada tüketiminde ve eko-nomisinde büyük bir işlev üstlendiğini yadsımamız bir olgu olarak kabuledile-bilir. Diğer bir anlatımla, hellim ürünü-nün Roma Uygarlığı’ndan da etkilenmiş olduğu özellikle Kıbrıs Türkleri’nin ma-karna yemeğine nane ile karıştırılmış hellim serpmeleri bunun açık bir göster-gesidir. Bilineceği üzere bugün İtalyan mutfağında spagetti ve fettucine* ma-karnalarına mozzarella veya parmigana peyniri serptikleri bilinmektedir (www. slowfoodfoundation.com). Bu noktada hellim ve parmigiana ve mozzarella pey-nirlerinin yapısal desenlerinde büyük bir benzerlik olduğu da bilinmektedir (www.igourmet.com).

Tarihsel akış içinde ada, Osman-lı İmparatorluğu tarafından 1571-1879 yılları yönetilmiştir. Yine bilineceği gibi, Osmanlı İmparatorluğu 1517 Ridaniye Savaşı ile de Mısır’ı eğemenliği altına almış ve uzunca bir süre yönetmiştir. Bu bakımdan adadaki Osmanlı yönetimi ile Mısır’daki Osmanlı yönetimi bir süre örtüşmüştür. Bu noktadan haraketle,

(4)

Millî Folklor, 2010, Y›l 22, Say› 87

Mısır’ın kimi tadlarının adaya getirilmiş olabileceği akılcı bir çıkarsama olarak kabul edilmektedir. Bu görüşü destekle-mek için “Humus”, “Humus Çorbası” ve “Mulihiya/Molohiya” yemeklerinin dik-kate alınması yeterli sayılabilir.

Kimi gurme ve kültür kaynakçala-rına bakıldığı zaman, Arap mutfağının önemli kahvaltılıklarının başında hellim ürününün geldiğini görürüz. Örneğin, Sahtein adlı sabah kahvaltısının ha-zırlanmasında ana maddenin halloumi olduğu görülmektedir (www.arabic.me-etup.com).

Hellim ürününün kökensel kim-liğinin Arab diyarları olduğunu kanıt-lamaya yarayan bir diğer örnek de, ha-vayollarında verilen menülerde hellim ürününün öncellenerek kullanılmasıdır. New Gulf Air’ın menüsünde, “Authentic Arabic Food on Board: Dishes include: Arabic Mezze, Halloumi Salad, Shish Tawok” yer almaktadır (www.bi.me.com-18 Ağustos, 2007).

Bu noktada, hellim sözcüğünün de Arapça “halim, halloum, helime” sözcük-lerinden geldiğini belirtmekte yarar var-dır (www.ciao.co.uk).

Hellim Ürünün Kökenselliği : Kuramsal Yaklaşım

Ünlü Alman Felsefeci ve dilci Wil-helm von Humboldt, dil ile kültürün birbirinden ayrılmaz parçalar olduğunu, birinde meydana gelen değişikliğin diğe-rini çok açık bir biçimde etkileyebilece-ğini vurgulamıştır (içinde, Uygur, 1998). Bu bağlamda da dilin kültür içinde yoğ-rulduğuna işaret etmiştir. Buna göre bir toplumun kültürünü, kültürel değerle-rini oluşturan kimi öğelerin toplum ta-rafından adlandırılması, dilin yapısal özellikleri ve psiko-sosyal değerlerle ve tarihsel gelişimlerle gerçekleşmektedir.

Bir diğer önemli nokta da, diller arası veya kültürler arası etkileşimler

toplumların sözcük dağarcıklarında çe-şitli değişikliklerin olmasına neden ol-maktadır. Bunu biraz daha da açmak gerekirse, Labov’un (1970; 2001) (içinde İmer, 1998) sözünü ettiği gibi sözcükler dilin en kaygan zeminini oluşturduğun-dan, toplumun algı eşiği ve dünya görü-şü bağlamında bir dilden bir diğerine ra-hatlıkla geçiş yapabilmektedirler. Osam (1996; 1997; 2002) bu geçişleri ikiye ayır-makta ve toplumda işlevsel hale gelmiş yabancı sözcüklerin niteliksel artışı ger-çekleştirdiğine işaret etmektedir. Bu gö-rüş dilbilim literatürüne “Nsa” formülü ile geçmiş ve ödünçlemenin açıklanma-sında kullanılmaktadır.

Nsa formülü bağlamında yapılan açıklamada öncelikle işlevsellik yer al-maktadır. Bir yabancı sözcüğün farklı bir dilin sözcük dağarcığında işlevsel olabil-mesi öncelikle bazı şartların sağlanmış olmasını gerektirmektedir. Bunlardan biri, o sözcüğe geçiş yaptığı dilde gereksi-nim duyulmasıdır. Bir diğeri de geçiş ya-pan sözcüğün sesbilimsel ve biçim birim-sel olarak yerlileşme sürecinden geçme-sidir. Diğer bir anlatımla, ilgili kültürün dilindeki sessel özelliklere uyum sağla-yabilmesidir. Yani, sözcüğün yerlileşme-sidir. Bilineceği üzere İngilizce’de dünya dillerinden gelen birçok sözcük vardır ve bunların büyük bir bölümü İngilizce’nin sessel yapısına uyum sağlarken, bir diğer bölümü de geldikleri dilin sessel özellik-lerini korumaktadırlar. Türkçe’ye baktı-ğımız zaman, Türkçe’nin katmansal ya-pısı, anlamsal yaya-pısı, toplum dilbilimsel yapısı ve toplumun kültürel dokusu ve tarihsel evrelerdeki özellikler bağlamın-da yabancı sözcüklerin Türkçe’nin ses-sel yapısına uyum sağladığı, yerlileştiği görülmektedir. Özellikle Cumhuriyet’in ilanı ile Türkçe sözcük üretimi artmıştır (İmer, 1998).

Sapir (1949) sözcük alış verişlerinin ağırlıklı olarak baskın/yaygın

(5)

kültürler-174

http://www.millifolklor.com den yaygın olmayan kültürlere doğru bir

akış izlediğini söylemektedir. Ancak bas-kın olmayan kültürlerden de basbas-kın olan kültürlere sözcük geçişleri olmaktadır (Osam, 1996; Trudgill, 2002). Bu nokta-da, belirtilmesi gereken konulardan biri de kültürel değerler bağlamında birbiri-ne yakınlık gösteren toplulukların ara-sında dilsel değerlerin geçiş yapması ve bu düzlemde geçtiği dilin sessel özellik-lerine bürünmesi daha kolay ve sorun-suz olabilmesidir (Wardhaugh, 2002).

Bu ana kadar ana hatları ile yapı-lan kuramsal giriş bağlamından da anla-şılacağı üzere, kültürlerarası etkileşim, ödünçleme, yakın kültürler arasındaki etkileşim, sözcüğün sessel uyumlaşması “Hellim” sözcüğünün irdelenmesinde te-mel alınacaktır.

Çözümleme

Öncelikle Kıbrıs Ağzı ile yapılan çalışmalara bakıldığı zaman, yabancı sözcüklerin uğradığı ses değişimleri-ne verilen ördeğişimleri-nekler arasında en çok yer alan “Hellim” sözcüğüdür. Bu sözcükde meydana gelen ses değişiminin açıklan-ması sırasında sözcüğün kökensel olarak Arapça’dan geldiğine işaret edilmekte-dir (Vancı,1990; Papapavlou, 1996). Bu bilimsel görüşü destekleyen en önem-li kaynaklardan biri Mucemü’l-Vasit

* Dou Akdeniz Üniversitesi, Eitim Fakültesi Öretim Üyesi *talyanca yazlm necdet.osam@emu.edu.tr

** KKTC Vakflar Genel Müdürlüü 7 salad, yerlile tii görülmektedir.

Özellikle Cumhuriyet’in ilan ile Türkçe sözcük üretimi artm tr (mer, 1998). Sapir (1949) sözcük al veri lerinin arlkl olarak baskn/yaygn kültürlerden yaygn olmayan kültürlere doru bir ak izlediini söylemektedir. Ancak baskn olmayan kültürlerden de baskn olan kültürlere sözcük geçi leri olmaktadr (Osam, 1996; Trudgill, 2002). Bu noktada, belirtilmesi gereken konulardan biri de kültürel deerler balamnda birbirine yaknlk gösteren topluluklarn arasnda dilsel deerlerin geçi yapmas ve bu düzlemde geçtii dilin sessel özelliklerine bürünmesi daha kolay ve sorunsuz olabilmesidir (Wardhaugh, 2002).

Bu ana kadar ana hatlar ile yaplan kuramsal giri balamndan da anla laca üzere, kültürleraras etkile im, ödünçleme, yakn kültürler arasndaki etkile im, sözcüün sessel uyumla mas “Hellim” sözcüünün irdelenmesinde temel alnacaktr.

Çözümleme

Öncelikle Kbrs Az ile yaplan çal malara bakld zaman, yabanc sözcüklerin urad ses dei imlerine verilen örnekler arasnda en çok yer alan “Hellim” sözcüüdür. Bu sözcükde meydana gelen ses dei iminin açklanmas srasnda sözcüün kökensel olarak Arapça’dan geldiine i aret edilmektedir (Vanc,1990; Papapavlou, 1996). Bu bilimsel görü ü destekleyen en önemli kaynaklardan biri Mucemü’l-Vasit (   ) adl sözlüktür. Bu sözlüün H “” maddesinin 195. sayfasnda “Haleme-” kökünden türediini ve “Hâlûm-” ekline dönü tüünü belirtirken, anlamn ise “Yourtun sertle tirilerek yumu ak peynir olma durumu” olarak açklamaktadr (Unis ve dierleri, 1972). Dier taraftan Kbrs Az’nda “Hellim” olarak kullandmz sözcüün Arapça’da “Khallum” (Hadjijouannau, 1996); eski Msr dilinde ise, “Haluma” olarak kullanld vurgulanmaktadr. Hadjijouannau’nun söz konusu vurgusuna dair güçlü destek Hans Wehr’in “A Dictionary Of Modern Written Arabic” adl eserinde bulmak

adlı sözlüktür. Bu sözlüğün H “

ح

” maddesinin 195. sayfasında “Hale-me

* Dou Akdeniz Üniversitesi, Eitim Fakültesi Öretim Üyesi *talyanca yazlm necdet.osam@emu.edu.tr

** KKTC Vakflar Genel Müdürlüü 7 salad, yerlile tii görülmektedir.

Özellikle Cumhuriyet’in ilan ile Türkçe sözcük üretimi artm tr (mer, 1998). Sapir (1949) sözcük al veri lerinin arlkl olarak baskn/yaygn kültürlerden yaygn olmayan kültürlere doru bir ak izlediini söylemektedir. Ancak baskn olmayan kültürlerden de baskn olan kültürlere sözcük geçi leri olmaktadr (Osam, 1996; Trudgill, 2002). Bu noktada, belirtilmesi gereken konulardan biri de kültürel deerler balamnda birbirine yaknlk gösteren topluluklarn arasnda dilsel deerlerin geçi yapmas ve bu düzlemde geçtii dilin sessel özelliklerine bürünmesi daha kolay ve sorunsuz olabilmesidir (Wardhaugh, 2002).

Bu ana kadar ana hatlar ile yaplan kuramsal giri balamndan da anla laca üzere, kültürleraras etkile im, ödünçleme, yakn kültürler arasndaki etkile im, sözcüün sessel uyumla mas “Hellim” sözcüünün irdelenmesinde temel alnacaktr.

Çözümleme

Öncelikle Kbrs Az ile yaplan çal malara bakld zaman, yabanc sözcüklerin urad ses dei imlerine verilen örnekler arasnda en çok yer alan “Hellim” sözcüüdür. Bu sözcükde meydana gelen ses dei iminin açklanmas srasnda sözcüün kökensel olarak Arapça’dan geldiine i aret edilmektedir (Vanc,1990; Papapavlou, 1996). Bu bilimsel görü ü destekleyen en önemli kaynaklardan biri Mucemü’l-Vasit (   ) adl sözlüktür. Bu sözlüün H “” maddesinin 195. sayfasnda “Haleme-” kökünden türediini ve “Hâlûm-” ekline dönü tüünü belirtirken, anlamn ise “Yourtun sertle tirilerek yumu ak peynir olma durumu” olarak açklamaktadr (Unis ve dierleri, 1972). Dier taraftan Kbrs Az’nda “Hellim” olarak kullandmz sözcüün Arapça’da “Khallum” (Hadjijouannau, 1996); eski Msr dilinde ise, “Haluma” olarak kullanld vurgulanmaktadr. Hadjijouannau’nun söz konusu vurgusuna dair güçlü destek Hans Wehr’in “A Dictionary Of Modern Written Arabic” adl eserinde bulmak

kökünden türediğini ve “Hâlûm

* Dou Akdeniz Üniversitesi, Eitim Fakültesi Öretim Üyesi *talyanca yazlm necdet.osam@emu.edu.tr

** KKTC Vakflar Genel Müdürlüü

7 salad, yerlile tii görülmektedir.

Özellikle Cumhuriyet’in ilan ile Türkçe sözcük üretimi artm tr (mer, 1998). Sapir (1949) sözcük al veri lerinin arlkl olarak baskn/yaygn kültürlerden yaygn olmayan kültürlere doru bir ak izlediini söylemektedir. Ancak baskn olmayan kültürlerden de baskn olan kültürlere sözcük geçi leri olmaktadr (Osam, 1996; Trudgill, 2002). Bu noktada, belirtilmesi gereken konulardan biri de kültürel deerler balamnda birbirine yaknlk gösteren topluluklarn arasnda dilsel deerlerin geçi yapmas ve bu düzlemde geçtii dilin sessel özelliklerine bürünmesi daha kolay ve sorunsuz olabilmesidir (Wardhaugh, 2002).

Bu ana kadar ana hatlar ile yaplan kuramsal giri balamndan da anla laca üzere, kültürleraras etkile im, ödünçleme, yakn kültürler arasndaki etkile im, sözcüün sessel uyumla mas “Hellim” sözcüünün irdelenmesinde temel alnacaktr.

Çözümleme

Öncelikle Kbrs Az ile yaplan çal malara bakld zaman, yabanc sözcüklerin urad ses dei imlerine verilen örnekler arasnda en çok yer alan “Hellim” sözcüüdür. Bu sözcükde meydana gelen ses dei iminin açklanmas srasnda sözcüün kökensel olarak Arapça’dan geldiine i aret edilmektedir (Vanc,1990; Papapavlou, 1996). Bu bilimsel görü ü destekleyen en önemli kaynaklardan biri Mucemü’l-Vasit (   ) adl sözlüktür. Bu sözlüün H “” maddesinin 195. sayfasnda “Haleme-” kökünden türediini ve “Hâlûm-” ekline dönü tüünü belirtirken, anlamn ise “Yourtun sertle tirilerek yumu ak peynir olma durumu” olarak açklamaktadr (Unis ve dierleri, 1972). Dier taraftan Kbrs Az’nda “Hellim” olarak kullandmz sözcüün Arapça’da “Khallum” (Hadjijouannau, 1996); eski Msr dilinde ise, “Haluma” olarak kullanld vurgulanmaktadr. Hadjijouannau’nun söz konusu vurgusuna dair güçlü destek Hans Wehr’in “A Dictionary Of Modern Written Arabic” adl eserinde bulmak

şekline dönüştüğünü belirtirken, anlamını ise “Yoğurtun sertleştirilerek yumuşak peynir olma durumu” ola-rak açıklamaktadır (Unis ve diğerleri, 1972).

Diğer taraftan Kıbrıs Ağzı’nda “Hellim” olarak kullandığımız sözcüğün Arapça’da “Khallum” (Hadjijouannau, 1996); eski Mısır dilinde ise, “Haluma” olarak kullanıldığı vurgulanmaktadır. Hadjijouannau’nun söz konusu

vurgu-suna dair güçlü destek Hans Wehr’in “A Dictionary Of Modern Written Ara-bic” adlı eserinde bulmak olasıdır. Ya-zar, söz konusu kelimenin “Haleme

* Dou Akdeniz Üniversitesi, Eitim Fakültesi Öretim Üyesi * talyanca yazlm necdet.osam@emu.edu.tr

** KKTC Vakflar Genel Müdürlüü

8 olasdr. Yazar, söz konusu kelimenin

“Haleme-” kökünden geldiine i aret etmekte ve “Hellim” kelimesinin “Halûm-” ve/veya “Hâlûm- ” biçiminde yazldn, anlamn da “bir çe it Msr peyniri” olarak ifade etmektedir. Ara trmac Ni anyan’n (2007) “Sözlerin Soyaac: Çada Türkçe’nin Etimolojik Sözlüü” adl eserinde de benzer ifadeler bulunmaktadr. Ayrca Weher’in tanmlamalarna benzer tanmlamalarn Davidson (1999) ve Wright (1999) gibi birçok yemek ara trmacsnn çal masnda da bulunmaktadr.

Yukardaki göndermelerden de anla laca üzere “Hellim” olarak kullandmz sözcüün esas olarak kökeninin Arapça olduu üphe götürmez bir gerçek olarak ortada bulunmaktadr. Bunun anlam ise, gerek Kbrs Türk Az gerekse Kbrs Rum Az’nda söz konusu sözcüün gösterdii sessel bürünüm, iki farkl azn bal bulunduklar dillerin -Türkçe ve Yunanca- sessel ve yapsal özelliklerinin etkisi altnda dei ime urad; yani, Osam’n (1996; 1997) de ortaya koyduu (Nsa) “Niteliksel Art

Kuram” balamnda gerçekle tii yadsnmaz bir gerçektir.

Bu çal mada, çe itli kaynaklarn yannda Osmanl mparatorluu döneminde Kbrs’ta tutulan eriye sicilleri de dikkate alnm tr. Bilinecei üzere eriye sicilleri bugünkü mahkeme kaytlar anlamna gelen, hukuki belgelerdir. Dier bir anlatmla, eriye sicillerindeki kaytlarn geçerlik ve güvenirlikleri en üst düzeyde olduundan, burada verilen bilgilerin doruluu kesindir.

eriye sicilleri ile ilgili olan dier bir önemli nokta da, bu belgelerde bulunan (tutanaklarn) bilgilerin, Kad tarafndan alnp onanmasdr (Ylmazçelik, 1998). Bu da, bilginin geçerliini ve güvenirlilini az öncede belirtildii gibi en üst düzeye çekmektedir. Bu sav açkça destekleyen bilimsel görü , Jennigs (1992) ve Faroqhi (1999, 2006) tarafndan ortaya konmaktadr.

Kbrs üzerinde çe itli ara trmalar bulunan Jennings (1992:7), “Christians

and Muslims in Ottoman Cyprus and the Mediterranean World 157-1640” adl

çal masnda, eriye sicilleri ile ilgili

kökünden geldiğine işaret etmekte ve “Hellim” kelimesinin “Halûm

* Dou Akdeniz Üniversitesi, Eitim Fakültesi Öretim Üyesi * talyanca yazlm necdet.osam@emu.edu.tr

** KKTC Vakflar Genel Müdürlüü

8 olasdr. Yazar, söz konusu kelimenin

“Haleme-” kökünden geldiine i aret etmekte ve “Hellim” kelimesinin “Halûm-” ve/veya “Hâlûm- ” biçiminde yazldn, anlamn da “bir çe it Msr peyniri” olarak ifade etmektedir. Ara trmac Ni anyan’n (2007) “Sözlerin Soyaac: Çada Türkçe’nin Etimolojik Sözlüü” adl eserinde de benzer ifadeler bulunmaktadr. Ayrca Weher’in tanmlamalarna benzer tanmlamalarn Davidson (1999) ve Wright (1999) gibi birçok yemek ara trmacsnn çal masnda da bulunmaktadr. Yukardaki göndermelerden de anla laca üzere “Hellim” olarak kullandmz sözcüün esas olarak kökeninin Arapça olduu üphe götürmez bir gerçek olarak ortada bulunmaktadr. Bunun anlam ise, gerek Kbrs Türk Az gerekse Kbrs Rum Az’nda söz konusu sözcüün gösterdii sessel bürünüm, iki farkl azn bal bulunduklar dillerin -Türkçe ve Yunanca- sessel ve yapsal özelliklerinin etkisi altnda dei ime urad; yani, Osam’n (1996; 1997) de ortaya koyduu (Nsa) “Niteliksel Art

Kuram” balamnda gerçekle tii yadsnmaz bir gerçektir.

Bu çal mada, çe itli kaynaklarn yannda Osmanl mparatorluu döneminde Kbrs’ta tutulan eriye sicilleri de dikkate alnm tr. Bilinecei üzere eriye sicilleri bugünkü mahkeme kaytlar anlamna gelen, hukuki belgelerdir. Dier bir anlatmla, eriye sicillerindeki kaytlarn geçerlik ve güvenirlikleri en üst düzeyde olduundan, burada verilen bilgilerin doruluu kesindir.

eriye sicilleri ile ilgili olan dier bir önemli nokta da, bu belgelerde bulunan (tutanaklarn) bilgilerin, Kad tarafndan alnp onanmasdr (Ylmazçelik, 1998). Bu da, bilginin geçerliini ve güvenirlilini az öncede belirtildii gibi en üst düzeye çekmektedir. Bu sav açkça destekleyen bilimsel görü , Jennigs (1992) ve Faroqhi (1999, 2006) tarafndan ortaya konmaktadr.

Kbrs üzerinde çe itli ara trmalar bulunan Jennings (1992:7), “Christians

and Muslims in Ottoman Cyprus and the Mediterranean World 157-1640” adl

çal masnda, eriye sicilleri ile ilgili

ve/ veya “Hâlûm

* Dou Akdeniz Üniversitesi, Eitim Fakültesi Öretim Üyesi * talyanca yazlm necdet.osam@emu.edu.tr

** KKTC Vakflar Genel Müdürlüü

8 olasdr. Yazar, söz konusu kelimenin

“Haleme-” kökünden geldiine i aret etmekte ve “Hellim” kelimesinin “Halûm-” ve/veya “Hâlûm- ” biçiminde yazldn, anlamn da “bir çe it Msr peyniri” olarak ifade etmektedir. Ara trmac Ni anyan’n (2007) “Sözlerin Soyaac: Çada Türkçe’nin Etimolojik Sözlüü” adl eserinde de benzer ifadeler bulunmaktadr. Ayrca Weher’in tanmlamalarna benzer tanmlamalarn Davidson (1999) ve Wright (1999) gibi birçok yemek ara trmacsnn çal masnda da bulunmaktadr.

Yukardaki göndermelerden de anla laca üzere “Hellim” olarak kullandmz sözcüün esas olarak kökeninin Arapça olduu üphe götürmez bir gerçek olarak ortada bulunmaktadr. Bunun anlam ise, gerek Kbrs Türk Az gerekse Kbrs Rum Az’nda söz konusu sözcüün gösterdii sessel bürünüm, iki farkl azn bal bulunduklar dillerin -Türkçe ve Yunanca- sessel ve yapsal özelliklerinin etkisi altnda dei ime urad; yani, Osam’n (1996; 1997) de ortaya koyduu (Nsa) “Niteliksel Art

Kuram” balamnda gerçekle tii yadsnmaz bir gerçektir.

Bu çal mada, çe itli kaynaklarn yannda Osmanl mparatorluu döneminde Kbrs’ta tutulan eriye sicilleri de dikkate alnm tr. Bilinecei üzere eriye sicilleri bugünkü mahkeme kaytlar anlamna gelen, hukuki belgelerdir. Dier bir anlatmla, eriye sicillerindeki kaytlarn geçerlik ve güvenirlikleri en üst düzeyde olduundan, burada verilen bilgilerin doruluu kesindir.

eriye sicilleri ile ilgili olan dier bir önemli nokta da, bu belgelerde bulunan (tutanaklarn) bilgilerin, Kad tarafndan alnp onanmasdr (Ylmazçelik, 1998). Bu da, bilginin geçerliini ve güvenirlilini az öncede belirtildii gibi en üst düzeye çekmektedir. Bu sav açkça destekleyen bilimsel görü , Jennigs (1992) ve Faroqhi (1999, 2006) tarafndan ortaya konmaktadr.

Kbrs üzerinde çe itli ara trmalar bulunan Jennings (1992:7), “Christians

and Muslims in Ottoman Cyprus and the Mediterranean World 157-1640” adl

çal masnda, eriye sicilleri ile ilgili

biçiminde yazıldığı-nı, anlamını da “bir çeşit Mısır peyniri” olarak ifade etmektedir. Araştırmacı Nişanyan’ın (2007) “Sözlerin Soyağacı: Çağdaş Türkçe’nin Etimolojik Sözlüğü” adlı eserinde de benzer ifadeler bulun-maktadır. Ayrıca Weher’in tanımlama-larına benzer tanımlamaların Davidson (1999) ve Wright (1999) gibi birçok ye-mek araştırmacısının çalışmasında da bulunmaktadır.

Yukardaki göndermelerden de an-laşılacağı üzere “Hellim” olarak kullan-dığımız sözcüğün esas olarak kökeninin Arapça olduğu şüphe götürmez bir ger-çek olarak ortada bulunmaktadır. Bu-nun anlamı ise, gerek Kıbrıs Türk Ağzı gerekse Kıbrıs Rum Ağzı’nda söz konusu sözcüğün gösterdiği sessel bürünüm, iki farklı ağzın bağlı bulundukları dillerin -Türkçe ve Yunanca- sessel ve yapısal özelliklerinin etkisi altında değişime uğradığı; yani, Osam’ın (1996; 1997) de ortaya koyduğu (Nsa) “Niteliksel Artış Kuramı” bağlamında gerçekleştiği yad-sınmaz bir gerçektir.

Bu çalışmada, çeşitli kaynakların yanında Osmanlı İmparatorluğu döne-minde Kıbrıs’ta tutulan şeriye sicilleri de dikkate alınmıştır. Bilineceği üzere şeriye sicilleri bugünkü mahkeme kayıt-ları anlamına gelen, hukuki belgelerdir. Diğer bir anlatımla, şeriye sicillerindeki kayıtların geçerlik ve güvenirlikleri en üst düzeyde olduğundan, burada verilen bilgilerin doğruluğu kesindir.

Şeriye sicilleri ile ilgili olan diğer bir önemli nokta da, bu belgelerde bu-lunan (tutanakların) bilgilerin, Kadı ta-rafından alınıp onanmasıdır

(6)

(Yılmazçe-Millî Folklor, 2010, Y›l 22, Say› 87

lik, 1998). Bu da, bilginin geçerliğini ve güvenirlilğini az öncede belirtildiği gibi en üst düzeye çekmektedir. Bu savı açık-ça destekleyen bilimsel görüş, Jennigs (1992) ve Faroqhi (1999, 2006) tarafın-dan ortaya konmaktadır.

Kıbrıs üzerinde çeşitli araştırmaları bulunan Jennings (1992:7), “Christians and Muslims in Ottoman Cyprus and the Mediterranean World 157-1640” adlı çalışmasında, şeriye sicilleri ile ilgili ola-rak “Judicial records are one of the best sources for information about religious, linguistic and ethnic groups” demekte-dir. Ayni çalışmasında yazar, şeriye si-cillerinin insanların yaşamakta olduğu hayatla ilgili çeşitli önemli bilgiler verdi-ğinin altını çizmektedir.

Diğer taraftan Faroqhi (1999, 2006), Osmanlı Şeriye Sicilleri’nin top-lumun yaşamı, sosyo-ekonomik durumu, kültürel gelişimi, ölüm ve doğumları, mi-rasları, mahkemeye düşen konuların rumunu, alınan kararları büyük bir du-yarlıkla içeridiğine dikkat çekmekte, bu kayıtların son derece güvenilir ve geçerli kanıtlar olduğunu vurgulamaktadır.

Yukarıda verilen bilgiler doğrul-tusunda şeriye sicillerinde “Hellim” sözcüğünün kullanımına yönelik iz-leri sürülmüştür. Bu bağlamda, Os-manlı İmparatorlu’ğu Kıbrıs Şeriye Sicilleri’nde “Hellim” sözcüğüne ilk ola-rak 1 Cemaziye’l-Evvel 1016 (24 Ağus-tos 1607) tarihinde “Hellüm

*

Dou Akdeniz Üniversitesi, Eitim Fakültesi Öretim Üyesi * talyanca yazlm necdet.osam@emu.edu.tr

**

KKTC Vakflar Genel Müdürlüü

9

olarak “Judicial records are one of the

best sources for information about

religious, linguistic and ethnic groups”

demektedir. Ayni çal masnda yazar,

eriye sicillerinin insanlarn ya amakta

olduu hayatla ilgili çe itli önemli

bilgiler verdiinin altn çizmektedir.

Dier taraftan Faroqhi (1999, 2006),

Osmanl eriye Sicilleri’nin toplumun

ya am,

sosyo-ekonomik

durumu,

kültürel geli imi, ölüm ve doumlar,

miraslar, mahkemeye dü en konularn

durumunu, alnan kararlar büyük bir

duyarlkla içeridiine dikkat çekmekte,

bu kaytlarn son derece güvenilir ve

geçerli

kantlar

olduunu

vurgulamaktadr.

Yukarda verilen bilgiler dorultusunda

eriye sicillerinde “Hellim” sözcüünün

kullanmna yönelik izleri sürülmü tür.

Bu balamda, Osmanl mparatorlu’u

Kbrs eriye Sicilleri’nde “Hellim”

sözcüüne ilk olarak 1

Cemaziye’l-Evvel 1016 (24 Austos 1607) tarihinde

“Hellüm- ” olarak rastlanm tr. Bu

noktada, “Hellüm” sözcüünün Arapça

yazlmnda, kimi farkllklarn katibe

bal

olarak

kaynakland

bilinmektedir.

Söz konusu tarihte (1607), “Hellüm”

sözcüüne

“Merdivenli

Çe me

Mahallesi’nden

Nalçac

Osman’n

tereke”

kaytlarnda

rastlanm tr.

“Hellim”

sözcüünün

bugün

kullandmz sessel ve birim biçimsel

özellie dönü meden önce, Osmanl

eriye Sicilleri’nde rastlanan ilk birim

biçimsel ve sessel yansmas “Hellüm”

olarak geçmektedir. (1

Cemaziye’l-Evvel 1016- 24 Austos 1607).

Wilhelm von Humboldt’un öne sürdüü

dil-kültür ili kisinin yansmas, Osmanl

eriye

Sicilleri

derinlemesine

incelendii zaman “Hellüm” sözcüünün

olu turduu

yeni

kullanmlar

balamnda

görülebilmektedir.

Bunlardan bazlar Hellüm Rendesi

(1742), Hellüm Destisi (1717), Hellüm

Küpü (1834), Hellüm Skaca (1855)

olarak görülmektedir. Ba ka bir dei le,

“Hellüm”

sözcüü

i levsellik

kazanmakta ve sözcük daarcnda

bulunan kimi sözcüklerle e le erek yeni

anlam yüklerinin içinde bulunduu dile

kazandrlmasna yardmc olmaktadr.

“Hellim” sözcüü, Labov’un (1970)

belirttii kayganlk olgusu balamnda

olarak

rastlanmıştır. Bu noktada, “Hellüm” söz-cüğünün Arapça yazılımında, kimi fark-lılıkların katibe bağlı olarak kaynaklan-dığı bilinmektedir.

Söz konusu tarihte (1607), “Hel-lüm” sözcüğüne “Merdivenli Çeşme Mahallesi’nden Nalçacı Osman’ın tere-ke” kayıtlarında rastlanmıştır. “Hellim” sözcüğünün bugün kullandığımız sessel ve birim biçimsel özelliğe dönüşmeden önce, Osmanlı Şeriye Sicilleri’nde

rast-lanan ilk birim biçimsel ve sessel yan-sıması “Hellüm” olarak geçmektedir. (1 Cemaziye’l-Evvel 1016- 24 Ağustos 1607).

Wilhelm von Humboldt’un öne sür-düğü dil-kültür ilişkisinin yansıması, Osmanlı Şeriye Sicilleri derinlemesine incelendiği zaman “Hellüm” sözcüğünün oluşturduğu yeni kullanımlar bağlamın-da görülebilmektedir. Bunlarbağlamın-dan bazıla-rı Hellüm Rendesi (1742), Hellüm Destisi (1717), Hellüm Küpü (1834), Hellüm Sı-kacağı (1855) olarak görülmektedir. Baş-ka bir değişle, “Hellüm” sözcüğü işlevsel-lik kazanmakta ve sözcük dağarcığında bulunan kimi sözcüklerle eşleşerek yeni anlam yüklerinin içinde bulunduğu dile kazandırılmasına yardımcı olmaktadır.

“Hellim” sözcüğü, Labov’un (1970) belirttiği kayganlık olgusu bağla-mında Arapça’dan Osmanlıca’ya ve Osmanlıca’dan da günümüz Türkçesi’ne ve bu bağlamda da Kıbrıs Türk Ağzı’na geçmiştir. Yani, sözcüklerin devingen-liği ve toplumdilbilimsel bir olgu olan değişim bağlamında “Khallum/Halim/ Helime” bir dizi değişikliğe uğrayarak “Hellim” biçimini almıştır. Bu noktada Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kur-masından sonra Dil Devrimi’ni gerçekleş-tirinceye dek kullanılan Osmanlıca’nın içeriğinde bulunan Farsça ve Arapça’nın etkisini hem sözcüksel bağlamda hem de sözdizimsel bağlamda ne derece etkili ve yoğun olduğunu hatırlamakta yarar vardır (İmer, 1998). Diğer bir anlatımla, Arapça ve Farsça Osmanlıca üzerinde baskın dil işlevini gerçekleştirmiştir. Bu da, “Hellim” sözcüğünün belirli bir za-man dilimi içinde kullanım ve uyumlaş-ma düzleminde günümüz için “Hellim” olarak sözcük dağarcığında yer aldığına dilbilimsel göstergedir.

Son olarak Sapir’in (1949) sözünü ettiği baskın/yaygın kültürden baskın olmayan kültürler sözcük geçimi

(7)

bağla-176

http://www.millifolklor.com mında “Hellim” sözcüğünü ele

aldığımız-da, bilindiği gibi Arap medeniyeti tari-hin belirli bir döneminde yayılmacılık de dahil olmak üzere belirli coğrafyalarda etkisini göstermiştir. Buna göre, dini etmenleri de dikkate alarak Müslüman-lığın yayılması bağlamında, söz konusu medeniyetin 9-11.yüzyıl arasında Kıbrıs adasından da geçmiş olması; diğer taraf-tan Osmanlı İmparatorluğu’nun sahip olduğu coğrafya bağlamında “Khallum/ Helime/Halum” sözcüğü kültürümüze girmiş ve önemli bir yer etmiştir. Von Humboldt’un dil-kültür ilişkisi bağla-mında “Hellim” Kıbrıs coğrafyasında kül-türel bir değer olmuş, adada bulunan ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nda da belirtilen iki farklı kökensel kimli-ğin iki farklı resmi dili bağlamında iki farklı sessel biçime dönmüştür. Bu Mc Mahon’un da belirttiği üzere, söz konu-su sözcüğün değişim ve uyumlaşmadır (1996).

Sonuç

Kıbrıs adası, temelde iki farklı kö-kenden gelen kök toplulukların çoğun-lukta olduğu toplumlardan oluşmuştur. 1960 Anayasası’nın 1. maddesinde kö-kensel kimlik tanımları ve bunların kul-landiği diller anayasanın 2. maddesinde açıkca belirtilmiştir (Osam ve Ağazade, 2004) . Bu maddeler bize herhangi bir farklı kültürden gelen sözcüğün geçiş yaptığı kökensel kimlik ve buna bağlı olan dilde farklı bir değişime uğrayacağı yadsınmaz bir gerçektir.

Diğer bir anlatımla

“KHAL-LUM

* Dou Akdeniz Üniversitesi, Eitim Fakültesi Öretim Üyesi *talyanca yazlm necdet.osam@emu.edu.tr

** KKTC Vakflar Genel Müdürlüü

11 Bu maddeler bize herhangi bir farkl

kültürden gelen sözcüün geçi yapt kökensel kimlik ve buna bal olan dilde farkl bir dei ime urayaca yadsnmaz bir gerçektir.

Dier bir anlatmla “KHALLUM-  ” sözcüü gerek Kbrs Türk Az’nda, gerekse Kbrs Rum Az’nda doal bir farkllk gösterecektir. Bu farkllk dilin sessel ve biçimbirimsel özellikleinden kaynaklanacaktr (Osam,2006). Ortaya çkan farkllk bir azn dier az üzerine olan üstünlüünü göstermez. Ya da malum sözcüün iki azdan birinin temel sözcüü anlamna gelmez. Bu, dilsel kurallarn temel ölçütlerinden biridir. Dier bir anlatmla “Hellim” sözcüü, ürün balamnda corafyaya gönderme yapmaktadr. “Hellim”’in adada bulunan iki farkl kökensel kimlikten birinin özgün ürünü olarak alglanmas söz konusu deildir. Tam tersine, ürün kültürel bir deer olduundan ada kimlii öncellenebilir ancak kökensellii ve birine olan aidiyetinden söz etmek sadece bilimsel normlara ters dü ekten öteye geçmez. Buna göre, her kökensel kimliin temsilcisi kendi ana dilinde ya da

aznda kullanaca sözce ile tanmlanacandan, adadaki her iki kimliin farkl kullanm çok doaldr ve psiko-sosyal ve kültürel deerlerle de örtü mesi yadsnmaz bir gerçektir. Dier bir anlatmla, ortak kabul edilen ve corafya odakl toplumsal deerlerin her iki farkl kökensel kimliin biribirleri hakkndaki deerlendirmelerde alg e iklerinin olumlu yönde gerçekle mesini salayacak bir ürün olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

sözcüğü gerek Kıbrıs Türk Ağzı’nda, gerekse Kıbrıs Rum Ağzı’nda doğal bir farklılık gösterecektir. Bu fark-lılık dilin sessel ve biçimbirimsel özellik-leinden kaynaklanacaktır (Osam,2006). Ortaya çıkan farklılık bir ağızın diğer ağız üzerine olan üstünlüğünü göster-mez. Ya da malum sözcüğün iki ağızdan

birinin temel sözcüğü anlamına gelmez. Bu, dilsel kuralların temel ölçütlerinden biridir. Diğer bir anlatımla “Hellim” söz-cüğü, ürün bağlamında coğrafyaya gön-derme yapmaktadır. “Hellim”’in adada bulunan iki farklı kökensel kimlikten birinin özgün ürünü olarak algılanması söz konusu değildir. Tam tersine, ürün kültürel bir değer olduğundan ada kim-liği öncellenebilir ancak kökenselkim-liği ve birine olan aidiyetinden söz etmek sade-ce bilimsel normlara ters düşekten öteye geçmez.

Buna göre, her kökensel kimliğin temsilcisi kendi ana dilinde ya da ağı-zında kullanacağı sözce ile tanımlana-cağından, adadaki her iki kimliğin farklı kullanımı çok doğaldır ve psiko-sosyal ve kültürel değerlerle de örtüşmesi yadsın-maz bir gerçektir. Diğer bir anlatımla, ortak kabul edilen ve coğrafya odaklı top-lumsal değerlerin her iki farklı kökensel kimliğin biribirleri hakkındaki değerlen-dirmelerde algı eşiklerinin olumlu yönde gerçekleşmesini sağlayacak bir ürün ola-rak kabul edilmesi gerekmektedir.

KAYNAKLAR

Akarsu (Bedia). , 1998. Dil Kültür Bağlantısı. İstan-bul: İnkilap Yayınevi.

Appel (Rene) ve Muysken (Peter). 1990. Language Contact and Bilingualism. London: Edward Ar-nold.

Bintsis, (Theophiliou).; Papademas, (Photis) 2002. Microbiological quality of white-brined cheese: a review. International Journal of Diary

Tech-nology. Vol. 55, No. 3.

Bozkurt (İsmail) 2001. Kıbrıs’ın Tarihine Kısa Bir Bakış. İçinde. Avrupa Birliği Kıskacında Kıbrıs

Meselesi. (Editörler) İrfan Kaya Ülger, Ertan

Efegil. Gazimağusa: Kıbrıs Araştırmaları Mer-kezi

Faroqhi, (Suraiya) 2003. Osmanlı Tarihi Nasıl

İn-celenir, Çeviren Zeynep Altok, İstanbul: Tarih

Vakfı Yurt Yayınları.

Faroqhi, (Suraiya) 2006. Osmanlı Şehirleri ve Kırsal

Hayatı, Çeviren: Emine Sonnur Özcan, Ankara:

Doğu Batı Yayınları.

Faroqhi, (Suraiya) Kıbrıs Vakıflar İdaresi, Kıbrıs

Şeriye Sicilleri, Lefkoşa.

İmer, (Kamile) 1998. Türkiyede Dil Planlaması:Türk

Dil Devrimi. Ankara: Kültür Bakanlığı.

(8)

Mus-Millî Folklor, 2010, Y›l 22, Say› 87

lims in Ottoman Cyprus and the Mediterranean World 157-1640, New York: New York

Univer-sity Press.

Labov, (William). 2001. Principles of Linguistic

Change: Social Factors. Oxford: Blackwell.

Mc Mahon, (April). 1996. Understanding

Langua-ge ChanLangua-ge. CambridLangua-ge: CambridLangua-ge University

Press.

Nişanyan, (Sevan) 2003. Sözlerin Soyağacı Çağdaş

Türkçe’nin Etimolojik Sözlüğü,(2. Basım)

İstan-bul: Adam Yayınları. .

Osam, (Necdet) 1997. Türkçenin Sözcük Dağar-cığı Kirlendi mi? İçinde. Proceedings of the

VIIIth International Conference on Turkish Linguistics.(Eds.) Kamile İmer – N.Engin Uzun.

Ankara: Ankara University Press.

Osam, (Necdet) 1996. Dil Kirlenmesine Sayısal Bir Yaklaşım. İçinde Dil Devriminden Bu Yana

Türkçenin Görünümü. Ankara: Dil Derneği

Ya-yınları.

Osam, (Necdet) 2002. Kıbrıs Ağızında Dilsel Tutum Saptaması: Olgu Çalışması. İçinde Current

Re-search in Turkish Linguistics. (Eds.) Kamile

İmer-G.Doğan., Gazimağusa: EMU Press. Osam, (Necdet); Ağazade (Ali), 2004. The Status of

Turkish in he Republic of Cyprus and the Atti-tudes of Greek Cypriots towards Turkish Lan-guage Learning. Turkic LanLan-guages. Vol. 8. (2). Osam, (Necdet) (Editör). 2006. Kıbrıs Türk Ağızına

Özgü Sözcükler . Okder Yayınları 1.:Lefkoşa.

Özer, B., Atasoy, F., Akın, S. 2002. Some Properties of Urfa Cheese (traditional white-brined Tur-kish cheese) produced from Bonvine and Ovine Milks. International Journal of Dairy

Techno-logy. Vol. 55. No. 2.

Papapavlou, (Andreas) 1996. Language Contact

and Lexical Borrowing in the Greek Cypriot Dialect: Sociolinguistic Implications. Athens:

N.C.Grivas Publications.

Papademas, (Photis).; Robinson, (Richard K.) 2001. The Sensory Characteristics of Different Types of Halloumi Cheese as Perceived by Tasters of Different Ages. International Journal of Dairy

Technology. Vol. 54. No. 3.

Papademas, (Photis); Robinson, (Richard K.) 1998. Halloumi Cheese: The Product and its Chatrac-teristics. International Journal of Dairy

Techno-logy. Vol. 51. No. 3

Phillipson, (Robert) 1992. Linguistic Imperialism. Oxford: Oxford University Press.

Ridgeway, (David). 1997. Nestor’s Cup and the Et-ruscans. Oxford Journal of Archeology. 16. (3) Sapir, (Edward) 1949. Language.New York: Harvest

Books.

Savoğlu, (Özlem) 2001. Cypriot Turkish: A Variati-onist Perspective. An Unpublished MA Thesis. Toronto: York University.

Trudgill, (Peter) 2002. Aglossary of Sociolinguistics. Oxford: Blackwell.

Unis, (İ)., Muntasır, (A)., El-Hay, A. A.S.; M H. Ah-med, 1972. Al-Mucemu’l-Vasit, El-Cüz’ El-Ev-vel, El-Mülkiyye El-İslamiyye, El-Kahire. Vancı, (Ülker) 1990. Kıbrıs Ağızının Ses, Yapı ve

İfa-de Özellikleri. İçinİfa-de IV. Dilbilim Sempozyumu

Bildirileri. (Editörler) A. Sumru Özsoy-Hikmet

Sebüktekin.İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Ya-yınları.

Vancı-Osam, (Ülker) 2001. Cypriot Turkish: Some Emprical Observations. In Current Issues in Turkish Linguistics.(Ed.) Bengisu Rona. Anka-ra:Hitit Yayınevi.

Wardhaough, (Ronald) 2002. An Introduction to

Sociolinguistics.(4th.edition). Oxford:Blackwell.

Wehr, (Hans)., 1961. A Dictionary Of Modrn Written

Arabic, (Ed ) J. Milton Cowan,, Wiesbaden: Otto

Harrassowitz. www.bi.me.com www.ciao.uk www.igourmet.com www.slowfoodfoundation.com Ekler

1. Defter No: 2, Sayfa No: 8, Hüküm No: 15, Ta-rih: 1 Cemaziye’l-Evvel 1016 (24 Ağustos 1607), Konu Özeti: Merdivenli Çeşme Mahallesi’nden Nalçacı Osman’ın tereke defteri.

Hellüm 41 dirhem Fî 4 Kıymet 164 m

2. Defter No: 9, Sayfa No: 23, Hüküm No: 65, Ta-rih: 15 Rebiü’l-Âhir 1129 (27 Şubat 1717), Konu Özeti: Lefkoşa’nın Piroi köyünden vefat eden Mü’mine bint-i Ali’nin varisleri arasında taksim edilen tereke defteri.

Hellüm 1 desti Meblağ 250

3. Defter No: 12, Sayfa No: 99, Hüküm No: 354, Tarih: 1 Muharrem-29 Zi’l-Hicce 1137 (19 Eylül 1724), Konu Özeti: Çeşitli yiyeceklere muhtelif tarihlerde verilen narhın [tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle temel ihtiyaç maddeleri için resmi makamlarca belirlenen ve her yerde ge-çerli olan fiyat] defteri.

Hellüm 1 kıyye Meblağ 20

4. Defter No: 15, Sayfa No: 102, Hüküm No: 378, Tarih: 8 Şaban 1153 (29 Ekim 1740), Konu Öze-ti: Lefkoşa’nın Kızılkule Mahallesi’nden vefat eden Berber Hacı Osman bin Mehmed’in varis-leri arasında paylaştırılan tereke defteri. Hellüm

30 para

5. Defter No: 15, Sayfa No: 103, Hüküm No: 381, Tarih: 1 Şaban 1153 (22 Ekim 1740), Konu Öze-ti: Ekmekçi ve diğer esnafın ittifakıyla ekmek ve çeşitli ürünlere verilen narhın [tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle temel ihtiyaç mad-deleri için resmi makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat] defteridir.

Hellüm 1 kıyye Meblağ 20

(9)

178

http://www.millifolklor.com Tarih: 11 Receb 1155 (11 Eylül 1742), Konu

Özeti: Lefkoşa’nın Tahtakale Mahallesi’nden Şaban bin Durmuş’un, aynı mahalledeki evini ve bazı eşyalarını çeyiz olarak kızı Emetullah’a hibe ettiği.

Medîne-i Lefkoşa mahallâtından Tahte’l-kal‘a mahallesinden Şa‘ban bin Durmuş nâm kimes-ne meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkîrde şöyle takrîr-i kelâm eder ki hibe-i âti’z-zikrin sudû-runa değin mülküm olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan Çilingir Beşe ve bir tarafdan Murad Beşe ve bir tarafdan selhhâne ve bir ta-rafdan tarîk-i âmm ile mahdûd iki bâb tahtânî oda ve bir bâb dükkân ve bir mikdâr havluyu müştemil menzilimi ve bir aded tahta sanduk ve sekiz aded sahan ve iki aded tencere ve bir kefgir ve bir leğen ma‘ ibrik ve bir hellüm rendesi ve bir sini ve otuz aded kaşık ve bir

kazgan ve üç aded tepsi ve üç aded tabak ve üç aded kapaklı kâse ve üç aded sâde kâse ve on beş aded İznik fincanı ve iki aded fağfûr fincan ve iki aded kahve ibriği ve altı aded yasdık ve bir minder ve iki aded döşek ve iki yorgan ve bir yüz yasdığı ve bir seccâde ve bir müsta‘mel Mısır hasırı bi-ecma‘ihim hibe-i sahîha ile işbu bâ‘iset-i hâzihi’l-vesîka sulbiyye-i sağîre kızım Emetullâh’a cihâz nânıma ba‘de’l-hibe yine mec-lis-i hibede bi’l-velâye kendim ittihâb ve kabz u kabûl eyledim. Ba‘de’l-yevm mârru’z-zikr eşyâ kızım Emetullâh’ın mülk-i mevhûbesidir dedik-de bi’t-taleb ketb olundu.

Hurrire fî 11 Recebi’l-Ferd sene 1155.

Şuhûdü’l-hâl: Veli Beşe, Mehmed Beşe Cığala, Fahrü’l-akrân Süleyman Ağa, Davud Ağa ibn-i El-mezbûr Süleyman Ağa, Bağçecibn-i Abdibn-i Beşe, Bakkâl Receb Beşe, El-Hâc Ahmed.

7. Defter No: 18, Sayfa No: 99, Hüküm No: 235, Tarih: 1 Zi’l-Ka‘de 1198 (16 Eylül 1784), Konu Özeti: Lefkoşa’da vefat eden Dellal Mustafa’nın varisi olmadığından müzayede ile satılıp Kıbrıs Mal Sandığı’na teslim edilen terekesi defteri. Hellüm destisi ve dibek

20 para Hellüm 2 desti 130 para 20 desti hellüm 6.840 para

8. Defter No: 21, Sayfa No: 43, Hüküm No: 140, Tarih: 25 Rebiü’l-Âhir 1200 (24 Şubat 1786), Konu Özeti: Aslen Anamurlu olup Lefkoşa’da ölen Fatma’nın bilinen varisi olmaması nede-niyle terekesinin masraflar çıktıktan sonra Beytülmal’a kalacağı.

Hellüm 10 para

9. Defter No: 21, Sayfa No: 96, Hüküm No: 260, Tarih: 16 Cemaziye’l-Ahir 1202 (13 Mart 1789), Konu Özeti: 1202 senesi Kıbrıs pazarlarında uygulanacak meyve, sebze ve et narhları [tüke-ticiyi korumak amacıyla, özellikle temel ihtiyaç maddeleri için resmi makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat]

İşbû bin iki yüz iki senesinin Rebiü’l-Âhir’in ahirinde verilen narh [tüketiciyi korumak ama-cıyla, özellikle temel ihtiyaç maddeleri için res-mi makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat] beyan.

1 kıyye hellüm Para 10

10. Defter No: 24, Sahife No: [7], Hüküm No: ...,

Ta-rih: 27 Şevval 1217 (20 Şubat 1803), konu Özeti:

Lefkoşa’nın Cami-i Cedid Mahallesi’nden vefat eden Ali bin Mehmed’in terekesi.

Hellim beş küb 2.801 para

11. Defter No: 24, Sayfa No: 132, Hüküm No: ..., Tarih: 29 Şevval 1220 (19 Ocak 1806), Konu Özeti: Lefkoşa’nın Arab Ahmed Paşa Mahalle-si sakinlerinden iken varisMahalle-siz ölen Ayşe bint-i Abdullah’ın Suk-ı [Çarşı] Sultani’de satılan mu-hallefatı [ölen bir kimsenin bıraktığı şeyler] Tas 1 adet, hellüm rendesi 1 adet

60 para

12. Defter No: 30, Sayfa No: 20, Hüküm No: 72, Ta-rih: 21 Muharrem 1234 (20 Kasım 1818), Konu Özeti: Kıbrıs’ta [tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle temel ihtiyaç maddeleri için resmi ma-kamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat] defteri.

Hellüm 1 kıyye 30-36 para

13. Defter No: 30, Sayfa No: 116, Hüküm No: 345, Tarih: 29 Muharrem 1235 (18 Kasım 1819), Konu Özeti: Kıbrıs Muhassılı Ahmed Raşid Efendi’nin isteği ve ahalinin talebiyle çeşitli gıda ve giyecek maddelerine verilen narh [tüke-ticiyi korumak amacıyla, özellikle temel ihtiyaç maddeleri için resmi makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat] defteri.

Hellüm 1 kıyye 30-36 para

14. Defter No: 30, Sayfa No: 139, Hüküm No: 396, Tarih: 23 Şaban 1235 (5 Haziran 1820), Konu Özeti: Çeşitli yiyecek ve giyeceklere verilen narhın [tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle temel ihtiyaç maddeleri için resmi makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat] defte-ri. Hellüm 1 kıyye 32-36 para Zam 2 para 38 para

15. Defter No: 30, Sayfa No: 165, Hüküm No: 453, Tarih: 27 Şaban 1237 (19 Mayıs 1822), Konu Özeti: 1237 senesi için bazı yiyeceklere verilen narhın [tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle temel ihtiyaç maddeleri için resmi makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat] defte-ri.

Hellüm 1 kıyye 40 para

(10)

Millî Folklor, 2010, Y›l 22, Say› 87

16. Defter No: 41, Sayfa No: 101, Hüküm No: 137, Tarih: 16 Şaban 1263 (29 Temmuz 1847), Konu Özeti: Karpas’ın Galatya köyünden vefat eden Sarı Mehmed bin Hasan’ın terekesinin varisleri arasında taksimini gösterir defter.

Hellüm 4 desti 60 guruş

17. Defter No: 41, Sayfa No: 172, Hüküm No: 245, Tarih: 21 Şaban 1264 (22 Temmuz 1848), Konu Özeti: Lefkoşa’nın Pazar yerlerinde alınıp satı-lan erzak ve malların fiyatları.

1 kıyye hellüm Fiyat 3,5

18. Defter No: 41, Sayfa No: 173, Hüküm No: 247, Tarih: 15 Şevval 1264 (13 Eylül 1848), Konu Özeti: Kalavaç köyünde vefât eden Kara Mus-tafa bin Durmuş’un muhallefatı (ölen bir kimse-nin bıraktığı şeyler) ve varislerikimse-nin hisselerini gösterir defter.

9 küp hellüm 450 kıyye Guruş

1.350

19. Defter No: 41, Sayfa No: 181, Hüküm No: 256, Tarih: 20 Şevval 1264 (18 Eylül 1848), Konu Özeti: Lefkoşa’nın İbrahim Paşa Mahallesi’nde vefat eden Sabri Hüseyin bin Murad’ın muhal-lefatının (ölen bir kimsenin bıraktığı şeyler) va-risleri arasında taksimini gösterir defter. 21 kıyye hellüm Guruş 146,5 3 desti hellüm Guruş 300

20. Defter No: 42, Sayfa No: 21, Hüküm No: 47, Tarih: 8 Şaban 1265 (1849), Konu Özeti: Pazar yerlerinde alınıp satılan yiyecek, içeceklerle ek-meğe verilen fiyat defteri.

Hellüm 1 kıyye 120 para

21. Defter No: 42, Sayfa No: 81, Hüküm No: 130, Tarih: 19 Zi’l-Ka‘de 1266 (26 Eylül 1850), Konu Özeti: Dağ Kazası’nın Analyonda köyünden vefat eden Emine bint-i Halil’in varislerinden kocası Mehmed’in varislerine taksim edilen te-rekesi defteri.

Hellüm 15 kıyye 45 guruş

22. Defter No: 42, Sayfa No: 190, Hüküm No: 266, Tarih: 20 Rebiü’l-Evvel 1268 (12 Ocak 1852), Konu Özeti: Lefkoşa’nın Karaman-zade Mahallesi’nden vefat eden Osman Ağa bin Hasan’ın müzayede ile satılıp borçları öden-dikten sonra kalan kısmının varisleri arasında paylaştırılan terekesi defteri.

Hellüm 28 baş 45 guruş

23. Defter No: 44, Sayfa No: 24, Hüküm No: 23, Ta-rih: 5 Rebiü’l-Âhir 1271 (15 Aralık 1855), Konu

Özeti: Lefkoşa’nın Abdi Çavuş Mahallesi’nden vefat eden Vasilya Çiftliği sahibi Hacı Ömer Ağa bin Mehmed Ağa’nın varisleri arasında taksim edilen terekesi defteri

Hellüm 70,5 kıyye 183 guruş Def‘a hellüm 72 aded 45 guruş

24. Defter No: 44, Sayfa No: 37, Hüküm No: 36, Ta-rih: 26 Şaban 1271 (13 Mayıs 1855), Konu Öze-ti: Kıbrıs Meclisi’nce alınan kararla pazarlarda satılacak çeşitli erzak için tespit olunan birim fiyatı.

Hellüm 1 kıyye 4 guruş, 20 para

25. Defter No: 44, Sayfa No: 56, Hüküm No: 70, Ta-rih: 21 Rebiü’l-Evvel 1272 (1 Aralık 1855), Konu Özeti: Dağ Kazası’nın köyünden vefat eden Az-deroğlu Hacı Hüseyin bin Halil bin Abdullah’ın müzayede ile satılarak varisleri hanımı Havva bint-i Ömer ile validesi Hatice bint-i İsmail ve çocukları Halil ve Ali, Fati, Fatma ve Hatice arasında taksim edilen terekesi defteri. Hellüm 12 kıyye 150 guruş Hellüm destisi 2 aded 4 guruş

Desti derununda (içinde) ba-tahmin hellüm 8 kıyye

32 guruş

26. Defter No: 44, Sayfa No: 69, Hüküm No: 94, Ta-rih: 1 Rebiü’l-Âhir 1272 (11 Aralık 1855), Konu Özeti: Lefkoşa’nın Abdi Çavuş Mahallesi’nden vefat eden Hacı Mehmed Nidai Efendi bin Ali Efendi bin Hacı Hasan’ın müzayede ile satılıp, varisleri olan hanımı Ayşe bint-i Hasan, annesi Atike bint-i Hacı Mehmed ile çocukları Ali, Ha-san, Mehmed veı Hatice arasında taksim edilen terekesi defteri. Hellüm 2 desti 13,5 guruş Hellüm sıkacağı 1 aded 6,5 guruş

27. Defter No: 44, Sayfa No: 72, Hüküm No: 99, Ta-rih: 3 Rebiü’l-Evvel 1272 (13 Kasım 1855), Konu Özeti: Lefkoşa’nın Ayasofya Mahallesi’nden olup hac için gidip Hicaz’da Rabi adlı yerde ve-fat eden Hacı Ahmed Efendi bin Müftü Hasan Hilmi Efendi bin İsmail Ağa’nın müzayede ile satılıp, varisleri olan hanımı Sadi Hanım bint-i Hacı Tahir Ağa ile çocukları Hacı Mustafa Efen-di, Hasan Efendi ve Ayşe Hanım arasında tak-sim edilen terekesi defteri.

Hellüm destisi 2 aded 10 guruş

(11)

180

http://www.millifolklor.com 28. Defter No: 44, Sayfa No: 97, Hüküm No: 154,

Tarih: 11 Rebiü’l-Âhir 1273 (9 Aralık 1856), Konu Özeti: Omorfa’nın Avlona köyünden vefat eden Fellah Ali bin İbrahim bin Abdullah’ın mü-zayede ile satılıp, varisleri olan hanımı Mü’mine bint-i Hacı Hüseyin, boşandığı hanımından olan oğulları Mustafa, Hasan ve Mehmed ile kızı Ha-tice ve ölen hanımından olan oğulları Ahmed ve İbrahim ile kızı Ayşe arasında taksim edilen te-rekesi defteri. Hellüm 53 kıyye 530 guruş Hellüm destisi 2 aded 12,5 guruş

29. Defter No: 44, Sayfa No: 137, Hüküm No: 210, Tarih: 23 Zi’l-Ka‘de 1273 (15 Temmuz 1857), Konu Özeti: Lefkoşa’nın Aya Sofya Mahallesi’nden vefat eden Müftü Ahmed Hulusi Efendi bin Müftü Hüseyin Efendi’nin müzayede ile satılarak varisleri olan çocukları Mehmed Raif Efendi, Ayşe ve Naile Hanımlar arasında taksim edilen terekesi defteri.

Hellüm 135 kıyye 675 guruş Hellüm 70 5 kıyye 183 guruş

30. Defter No: 47, Sayfa No: 73, Hüküm No: 122, Tarih: 29 Muharrem 1282 (23 Haziran 1865), Konu Özeti: Lefkoşa’nın Arab Ahmed Paşa Mahallesi’nden vefat eden Labtalı Hacı İbrahim Ağa bin Mehmed Ağa bin Abdullah’ın, müzaye-de ile satılıp varislerine taksim edilen terekesi defteri.

Hellüm destisi 11 aded 20 guruş

31. Defter No: 47, Sayfa No: 92, Hüküm No: 146, Tarih: 22 Cemaziye’l-Evvel 1282 (12 Ekim 1865), Konu Özeti: Mesarya’nın Mora köyünde vefat eden Hacı Hüseyin Ağa bin Ahmed bin Mustafa’nın, müzayede ile satılıp varislerine taksim edilen terekesi defteri.

Hellüm 20 kıyye fi 5 100 guruş

32. Defter No: 47, Sayfa No: 132, Hüküm No: 215, Tarih: 1 Zi’l-Ka‘de 1282 (18 Mart 1866), Konu Özeti: Lefkoşa’nın Aya Sofya Mahallesi’nden vefat eden Tüccar Dede-zade Hacı Mehmed Kelami Ağa bin Mustafa Ağa bin Hüseyin’in, müzayede ile satılıp varislerine taksim edilen terekesi defteri.

Hellüm destisi

5 aded ve bir mikdar hellüm 45 guruş

33. Defter No: 47, Sayfa No: 153, Hüküm No: 244, Tarih: 1 Cemaziye’l-Evvel 1283 (10 Ey-lül 1866), Konu Özeti: Dağ Kazası’nın Marki

köyünden vefat eden Ayşe bint-i Hüseyin Ağa bin Mustafa’nın varisleri olan kocası Molla Mehmed bin Mustafa, amcası Ömer Çavuş’un oğulları olup Üsküdar’da oturan İsmail ve İbrahim’e paylaştırılan terekesi defteri olup, İsmail ve İbrahim’in hisseleri tutarının Kıbrıs Mal Sandığı’na teslim edildiği.

Hellüm 102 kıyye 612 guruş [sh. 154] Def‘a hellüm 1 desti 42,5 guruş

34. Defter No: 47, Sayfa No: 168, Hüküm No: 269, Tarih: 1 Rebiü’l-Evvel 1283 (14 Temmuz 1866), Konu Özeti: Dağ Kazası’nın Matyat köyünden vefat eden Mustafa bin Halil bin Abdullah’ın varisleri olan hanımı Ayşe, oğulları Halil ve Ha-san, kızları Fatma, Şerife ve Emine ile hamile olan hanımının karnındaki çocuğuna paylaştırı-lan terekesi defteri.

Hellüm 30 kıyye fî 5 150 guruş

35. Defter No: 47, Sayfa No: 187, Hüküm No: 296, Tarih: 1 Rebiü’l-Evvel 1283 (14 Temmuz 1866), Konu Özeti: Lefkoşa’nın Arab Ahmed Paşa Mahallesi’nden vefat eden Askıcı Penbe bint-i Mehmed Ali’nin, müzayede ile satılıp borçları ödendikten sonra varisleri olan kocası Musta-fa Dayı bin Yetimoğlu Abdullah, annesi Zeliha bint-i Derviş Mehmed arasında paylaştırılan ve üçte biri de vasiyyet gereği Tüccar Natüvan-zade Hüseyin Efendi bin Mehmed Efendi’ye ve-rilen terekesi defteri.

Hellüm 1 desti 91 guruş Hellüm destisi 2 aded

36. Defter No: 51, Sayfa No: 171, Hüküm No: 334, Tarih: 15 Zi’l-Hicce 1289 (13 Şubat 1873), Konu Özeti: Lefkoşa’nın Yahya Paşa Mahallesi’nden vefat eden Natüvan-zade Mehmed İzzet Efendi bin Mehmed Efendi bin Emir Hasan’ın müza-yede ile satılıp varisleri arasında paşlatıralan tereke defteri.

Hellüm destisi 5 aded 6,5 guruş

Referanslar

Benzer Belgeler

Yakup Kadri’nin romanları adeta toplum hayatımızın son yetmiş yıllık macerasını, devir açan büyük olaylar ve çeşitli kuşaklar arasında

Alman ve Türk toplumlarının onları algılama biçimi gençlerin kendilerini her iki topluma da yabancı olarak hissetmelerine, nereye ait olduğunu bilememenin tedirginliğini

Tamamiyle farklı bir disipline dayanan bir müzede, müzenin ne sağladığına ilişkin halkın tepkisini birincil olarak gözlemek üzere müze profesyonelleri için bir

Atatürk Üniversitesi Yakutiye Araştırma Hastanesi ve Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gelen şarbon şüpheli 47 hastadan 35’inde B. anthracis protektif

Subperiosetal osteoma benign bir tümör olmasına rağmen olgumuzda olduğu gibi lokalizasyonuna bağlı olarak hastalarda estetik kaygılarla birlikte kanser. fobisi

Rauschenberg yapıt üretiminde benimsediği tavrı şöyle özetler: “Daha önce hiç görmediğiniz bir resimle ilk kez karşılaştığınızda zihninizde bir

Anahtar yeterliliklerin eğitim sistemine getirdiği temel yenilik program içeriğinin statik biçimde kavramsallaştırılması durumundan, gerçek hayata dair

Reaksiyon 1’de görüldüğü üzere katyonik viniliden komplekslerinin viniliden ligandının β karbonuna bağlı hidrojen, baz ile koparılarak σ-asetilen komplekslerini