• Sonuç bulunamadı

Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Dergisi"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Alındığı tarih: 04.07.2017 Kabul tarihi: 04.10.2017

Yazışma adresi: Çiğdem Eda Balkan, Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Kars e-posta: cigdemedabalkan@gmail.com

Çiğdem Eda BALKAN*, Selahattin ÇELEBİ**

*Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Kars **Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Erzurum

Doğu Anadolu Bölgesinde Şarbon Etkeni ve

Seroprevalansının Araştırılması

ÖZ

Amaç: Şarbon; Bacillus anthracis endosporlarının

vücu-da deri, solunum ya vücu-da gastrointestinal yolla girmesiyle oluşan özellikle otçul hayvanların içinde bulunduğu bir grupla yayılan, ölümcül bakteriyel bir zoonozdur. Bacillus anthracis’in temel virulans faktörlerinden biri toksinleri-dir. Bunlar protektif antijen (PA), ödem faktör ve letal faktördür. Protektif antijen özellikle diğer iki toksinin hücre içine girmesinden sorumludur. Biz de çalışmamız-da, yöremizdeki prevalansı saptamak amacıyla bölgemiz hastanelerine başvuran kişilerden şarbon şüpheli görülen hastaların kanlarında protektif antijen saptanmasını amaçladık.

Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda, protektif antijen IgG

antikoru varlığının saptanması amacıyla ELISA (Enzyme Linked Immünosorbent Assay, Biosource, ABD) yöntemi kullanılmıştır.

Bulgular: Atatürk Üniversitesi Yakutiye Araştırma

Hastanesi ve Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gelen şarbon şüpheli 47 hastadan alınan örneklerin 35’inde B. anthracis PA IgG pozitif bulundu. Pozitif sonuçlu 35 hastanın 6’sı kadın (%17.1), 29’u (%82.8) erkek hastalardan oluşmaktadır. Otuz beş hastanın 27’si (%77.1) hayvancılıkla uğraşırken, 8’inin (%22.8) hayvancılıkla uğraşmayan hayvan etiyle temas öyküsü bulunan kişiler olduğu görülmüştür.

Sonuç: Klinik bulguları şarbonu gösteren fakat

kanların-da protektif antijen IgG’leri bulunamayan kişilerin nega-tif çıkan sonuçlarını, hastaların hastanemize başvurma-dan önce çeşitli sağlık kuruluşlarında tedavi almalarına, Doğu Anadolu gibi kırsal bölgelerde antibiyotiklerin her hastalığı tedavi eder düşüncesiyle rastgele alınmasıyla bakterinin toksin oluşturma yeteneğinin kırılmasına ya da örneklerin alındığı sırada henüz kanda dolaşan PA varlı-ğının saptanamayacak düzeyde az olmasına bağlamakta-yız.

Anahtar kelimeler: Bacillus anthracis, seroprevalans,

protektif antijen

ABSTRACT

A Research on the Anthrax Agent and Its Seroprevalance in the Eastern Anatolia Region

Objective: Anthrax, is a lethal bacterial zoonosis transmitted

through skin, inhalation or gastrointestinal tract, and spread by herbivorous animals particularly with cattle and sheep. One of the fundamental virulence factors of Bacillus anthracis is its toxins consisting of protective antigen (PA), edema factor and lethal factor. The protective antigen is especially responsible for intracellular entrance of the other two factors. The aim of the present study is to investigate the protective antigen in blood samples of patients who applied to the hospitals in our region with a suspected anthrax infection, and to determine the prevalence in the region.

Material and Methods: ELISA (Enzyme Linked

Immunosorbent Assay, Biosource, USA) method was used in the study in order to detect the presence of the protective antigen IgG antibody.

Results: We determined 35 Bacillus anthracis protective

antigen IgG positive results out of 47 samples taken from patients suspected of anthrax in Ataturk University Yakutiye Training and Research Hospital and Erzurum Regional Training and Research Hospital. Thirty-five (6 female: 17%, and 29 male:82.8%) patients had positive results. Out of 35 patients 27 (77.1%) were into animal husbandry, 8 patients (22.8%) were not involved in animal husbandry but had a history of contact with animal flesh.

Conclusion: We have attributed the results obtained from

the samples taken from patients, who had clinical findings of anthrax but without protective antigens in their blood to medical treatments they received in various health institutes before they applied to our hospital, to random use of antibiotics relying on the common tendency that antibiotics can cure any disease, impairment of toxin-producing ability of the bacteria, drawal of blood samples when protective antigen levels in the circulation decreased to undetectible levels.

Keywords: Bacillus anthracis, seroprevalence, protective

(2)

GİRİŞ

Bacillus anthracis ‘“Bacillus” cinsinin bir

üye-sidir. Bu cinsin diğer türleri; B. cereus, B. mycoides,

B. thuringiensis, B. megaterium ve B. subtilis’tir.

Şarbonun etkeni olan B. anthracis; Gram pozitif, aerobik veya fakültatif aerobik, hareketsiz basil şeklinde 1 μm ile 8 μm arası büyüklükte olabilen merkezi silindirik sporlu bir bakteridir(1).

Şarbon; B. anthracis endosporlarının vücuda deri, solunum ya da gastrointestinal yolla girme-siyle oluşan özellikle otçul hayvanların içinde bulunduğu bir grupla yayılan, ölümcül bakteri-yel bir zoonozdur(2). İnsan bulaşı kontamine

hayvanlar ya da hasta hayvanın ürünleriyle temasla gerçekleşir, henüz insandan insana geçen bir olgu görülmemiştir. Temel olarak şar-bon; akciğer, kutanöz (deri) ve gastro-intestinal olmak üzere üç klinik formda görülür. Olguların çoğunluğu kutanöz şarbon şüphesiyle hastaneye başvururken az sayıda akciğer ve gastro-intestinal şarbon olguları dabildirilmektedir. Kutanöz şarbon genellikle tadavi edilebilir olmakla beraber nadiren ölümcül olabilir. Gastro-intestinal şarbonda ise bakteriyemi ve toksemi olduğu durumlarda yine olguların neredeyse %51-75’i hipotansiyon ve şok sonucu yaşamını kaybetmektedir(3). Akciğer şarbonun da ise

durum daha ciddidir. Bakteriyel endosporların solunmasıyla oluşan olguların neredeyse tama-mı, semptomların başlamasıyla birlikte birkaç gün içinde ölümle sonuçlanmaktadır(2-4).

Batı Afrika dünyanın en çok etkilenen bölgesi olmakla beraber aynı zamanda Afrika’nın kalan kısmı, Amerika, İspanya, Yunanistan, Türkiye, Arnavutluk, Romanya, Asya ve Ortadoğu’da da

B. anthracis önemli bir sorun olarak

görülmek-tedir(5).

CDC (Centers for Disease Control and Prevention)’ye göre B. anthracis, ölümle sonuç-lanan olguların sayısı sebebiyle, yüksek derece

biyotetörizm ajanları listesinde yer almaktadır(4).

Dünya çapında meydana gelen saldırılar, şarbon etkeni olan B. anthracis’in biyolojik silah olarak kullanıldığını göstermiştir(5,6).

Bacillus anthracis prokaryotların bazıları gibi

besinlerin yetersiz olduğu ve çevre koşullarının uygun olmadığı durumlarda sporlanır(7).

Sporlanan B. anthracis’in kalın protein tabaka-sı genetik materyalini ağır kimyasallar ve çevre koşullarına karşı korur(8). Yüksek sıcaklıklar,

UV, pH farklılıkları, toksik kimyasallar sporları öldürmede ineffektiftir ve bu durum sporlu bak-terileri bilinen en dirençli yaşam formu yapar(9). B. anthracis dormant halde yıllarca

yaşayabildi-ği gibi besin maddelerinin bulunduğu ortamda vejetatif hâle geçerek metabolik aktivitesini yeniden kazanır(10).

Bakterilerin çoğalması amino asit, şeker, pürin nükleotidlerinin ortamda bulunmasıyla başla-yan, dipikolinik asidin spordan çıkmasıyla devam eden ve spora su girişiyle tamamlanan bir süreçle olur(11). Spor rehidrate olduğu andan

iti-baren metabolizması aktive olarak makromole-küllerin sentezlenmesiyle birlikte artık bakteri toksin salgılamaya ve enfeksiyon oluşturmaya hazır hâle gelir(5,12).

Şarbon enfeksiyonu, gram pozitif toprak mikro-organizması olan B. anthracis’in endosporları ile oluşur bu endosporlar çoğalamazlar, kimya-sallara ve çevre koşullarına karşı oldukça dirençlidirler(13). Bakterinin vücuda girdiği andan

itibaren sporlar vejetatif forma dönerek virulan hâle geçer ve toksinlerini vücuda salarlar(14).

Deri şarbonu olarak da bilinen kutanöz şarbon, olguların %95’ini oluşturmaktadır(15). Hastalık

ağırlıklı olarak çiftliklerde hayvan besleyen ve ürünleriyle temas eden kişilerde oluşmaktadır(16).

Enfeksiyon B. anthracis sporlarının aşınmış ya da kesik dokudan derialtına girmesiyle oluşur(16).

(3)

enfek-siyon sporun girmesinin ardından vejetatif forma geçmesiyle birlikte ciltte oluşan ağrısız, kaşıntılı ve düzensiz kenarlı bir yaradır(3,16). Şarbon

yara-sının majör teşhis kriteri; morumsu vezikül şek-linde görülen yara ve ödem oluşumudur (Çoban çıbanı) (5).

Gastrointestinal şarbon gelişmiş ülkelerde çok ender görülmekle beraber, enfekte olmuş kişiler-deki ölüm oranı %25 ile %60 arasında seyreder(5).

Enfeksiyon kontamine et ve süt ürünlerinin tüketilmesi ile 2-5 gün içinde başlar(14,15).

Enfeksiyona eşlik eden belirtiler; nöbet, kuvvet kaybı, düşük ateş, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma, peritonal kavitede sıvı birikmesi ve baş ağrısıdır(16). Medikal girişim genelde ölüm

oran-larını azaltmaktadır ama teşhisin geç olması ölüm oranını arttırır(5,17).

İnhalasyon şarbonu olarak bilinen akciğer şarbo-nu B. anthracis sporlarının soluşarbo-numla alınarak alveollere ulaşmasıyla meydana gelir(1). Bir

savunma mekanizması olarak alveolar makrofaj-lar spormakrofaj-ları amakrofaj-larak mediastinal lenf nodmakrofaj-larına taşır, makrofajlarda sporlar vejetatif hâle geçerek çoğal-maya başlar ardından toksin salgılarlar ve bakteri makrofajları lizise uğratarak lenfatik sisteme geçer(15). Septisemi ya da bakteriyemi ile birlikte

hastalık kısa sürede ölümle sonuçlanır(5,6).

Hastalara penisilin G (Benzilpenisilin), strepto-misin, tetrasiklin, doksisiklin, eritromisin lak-tobiyonat, kloramfenikol, siprofloksasin gibi antibiyotikler verilir(1). B. anthracis’in iki majör

virulans faktörü vardır; bunlar şarbon toksinle-ri ve poli-d-glutamik asit yapısındaki kapsülü-dür(18). Konak hücrelerde geniş etkilere sahip

olan protektif antijen (PA), ödem faktör (EF) ve letal faktör (LF) pXO1 geni tarafından kodlanır(19,20). pXO2 ise kapsülü kodlayan gen

bölgesidir ve kapsül yapısı bakteriyi fagositoz-dan korur(21).

Ödem faktör kalmodulin bağımlı adenilat

sik-lazdır; ATP’yi cAMP’ye çevirir(22). cAMP’nin

bu yükselişini dokularda sıvı birikmesi ve ödem oluşumu takip eder(23). Yapılan çalışmalarda,

ödem toksininin hücrelerde şarbon toksin resep-törlerini arttırdığı, hücreleri daha çok protektif antijenin bağlanması yönünden uyardığı ve böy-lece hücrelere giren toksin miktarının artmasına neden olduğu bilinmektedir(24).

Letal faktör toksik etkisini, immun sistemin patojenleri inaktive ettiği mitojenle aktive olmuş protein kinase (MAPK) yolağını bozarak gösterir(25-27). Letal faktör aynı zamanda immun

sistemin birçok hücresinin potansiyel inhibitörü-dür, örneğin, makrofajların ve dendritik hücrele-rin sitokin salgılamasını da inhibe eder(28,29). Bacillus anthracis’in toksinleri pXO1 gen

böl-gesi tarafından kontrol edilir(30). Bu toksinler EF,

LF ve protektif antijendir ve bu üç proteinin tek başlarına herhangi bir toksik etkileri yoktur(31,32).

Toksinler AB toksin yapısında oldukları için kanda ya da konak hücrede bir araya geldiklerin-de etkilerini beraber gösterirler(33). PA konak

hücreye saldırarak EF ve LF’nin gireceği bir delik açar, PA bazı hayvanlardaki koruyucu immunitenin de temelini oluşturur bu özelliğiyle şarbon aşısının önemli bir komponentidir(34).

GEREÇ ve YÖNTEM

Çalışmamızda PA’nın varlığının saptanması amacıyla indirek ELISA yöntemi kullanılmış, hayvanlarla teması olan ve klinik şüpheli belirti gösteren hasta serumlarında protektif antijen IgG antikoru varlığı araştırılmıştır. Bu araştırma, Atatürk Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’nun 24.07.2014 tarih, 8 no toplantı ve 29 no kararı ile onay almıştır. Çalışmamıza, hastanemize ve çevre hastanelere şarbon şüphesiyle başvuran 47 kişiden kan örnekleri alınmıştır. Çalışma prosedürüne göre alınan örnekler 2-8°C’de yedi güne kadar ya

(4)

da dondurularak altı ay saklanabilmektedir. Bir yıllık süre zarfında toplanan örnekler don-durularak bu şekilde testin çalışılacağı zama-na kadar biriktirilmiş hasta serumları iki grup hâlinde çalışılmıştır (Şekil 1). Hasta serumları mikro ELISA cihazı (AluRad Allisei QS, İtalya) cihazı kullanılmış. Şarbon Protective Antijen IgG’si ELISA kiti (Biosource, ABD) ile hasta serumlarında, protektif antijenlere karşı oluşmuş immünglobulin G’ye bakılmış-tır.

Erzurum merkezden başlayarak çevre il ve ilçe-lerden gelen hastaların anamnezleri alındı. Hastaların 35’inde protektif antijen IgG’si pozi-tif bulunurken, 12 hastanın sonucu negapozi-tif sap-tandı. Besledikleri hayvanlar ve hayvanların bulunduğu ortamlardan alınan sürüntü örnekleri kanlı agara ekildi ve gram boyalı preparatlar hazırlandı.

Hastalardan alınan bül sıvılarından gram boya-ma ve ekimler yapıldı. Ekim sonrasında 37°C’de 24 saat içinde üreyen koloniler tek koloni ekimi ile saflaştırıldı (Şekil 2).

BULGULAR

Atatürk Üniversitesi Yakutiye Araştırma Hastanesi ve Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gelen şarbon şüpheli 47 hastadan 35’inde B. anthracis protektif antijeni ELISA testi ile yapılan çalışmada pozitif bulundu. Şarbon şüphesiyle başvuran hastalar incelendi-ğinde:

1. Kırk yedi şüpheli hastanın tamamı klinik bulgu şüphesiyle hastanelere merkez, çevre il, ilçe ve köylerden başvurmuştur.

Şekil 1. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kutanöz şarbon şüphesiyle gelen hastalar. A) İlk hasta 29 yaşında kurban kesimi sırasında açık yarasına dokunan 29 yaşında bir kadın. B) Şarbonlu hayvanlarla temas eden 6 yaşında erkek çocuk.

C) Hayvan kesimine yardım ederken gözüne temas eden 54 yaşında kadın hasta.

Şekil 2. Bül sıvılarından alınan örneklerden pasaj ile Bacillus anthracis üretilmiş kanlı agar plağının görüntüsü.

(5)

2. Kırk yedi şüpheli hastanın (n:35) %74.4’ünde protektif antijen IgG’si pozitif bulunurken, (n:12) %25.5’i negatif bulunmuştur (on yedi şüpheli erişkin hayvancılıkla uğraşan erkek hasta negatif sonuç vermiştir).

3. Bu şüpheli 47 hastanın (n:41) %87.2’si erkek hasta iken, (n:6) %12.7’si kadın hastadır. 4. Bu hastaların 35’inde B. anthracis protektif

antijeni pozitif bulunmuştur.

5. PA pozitif sonuçlu 35 hastanın 6’sı kadın (%17.1), 29’u (%82.8) erkek hastalardan oluşmaktadır.

6. PA pozitif sonuçlu 35 hastanın 27’si (%77.1) hayvancılıkla uğraşırken, 8’i (%22.8) hay-vancılıkla uğraşmayan fakat hayvan etiyle temas öyküsü bulunan kişilerdir.

7. Hayvancılıkla uğraşan bazı hastalarımızın ahırlarından ve meralarından aldığımız örneklerde ise Bacillus cinsi bakteriler üreti-lemedi.

8. Kırk yedi hastadan alınan bül örneklerinin yaymalarından 31’inde Gram (+) çomak bak-terilere rastlanırken, kanlı agara yapılan ekimlerde plakların 23’ünde hemolizsiz, kuru formda, mat, beyaz rengi andıran, kenarları düzensiz R tipi koloniler gözlemlendi. Bu koloniler, yakından incelendiğinde, merkez-den perifere doğru oluşan dalgalı ipliksi görünümünden dolayı ondülan saça benzer tipik koloniler görüldü. Bunun yanı sıra bir-çok plakta Gram (-) ve Gram (+) çeşitli bak-terilerin üremelerine rastlandı. Şekil 2’de resimde görülen koloniler şüpheli koloninin saf olarak pasajlanması ile elde edilmiştir.

Üreme olan plaklardan gram boyama yapıla-rak bambu kamışı görünümünde Gram pozitif basillere rastlanmıştır.

9. Mevsimsel olarak sonuçlarımızda; Haziran-Ağustos ayları arasında ELISA testinde PA sonucu; 29 hastanın 27’sinde pozitif bulundu, Eylül-Kasım ayları arasında 11 hastanın 5’i, PA pozitif bulundu ve diğer ayların tümünde toplamda 7 örnekten 3’ü, PA pozitif olarak bulundu (PA olarak belirtilen sonuç Protektif Antijen IgG sonucudur.).

TARTIŞMA

Şarbon Türkiye’de özellikle geleneksel hayvan-cılığın yapıldığı alanlarda bilinen bir hastalıktır. Yapılan çalışmalarda, enfeksiyonun kadınlarda ve erkeklerde eşit oranlarda gözlendiği ve her-hangi bir yaş grubunda da görülme sıklığının diğerinden fazla olmadığı belirtilmiştir(35).

Çalışmamızda da, bu oran diğer yayınlardaki gibi olmakla beraber hayvancılıkta ve hayvan kesiminde özellikle erkeklerin başrol oynama-sından dolayı, şarbon şüphesiyle gelen 47 hasta-nın 41’i erkek hastalardı.

Epidemiyolojik çalışmalar ELISA ile PA, LF ve EF’nin saptanması üzerinedir. Çalışmamızda da, şarbon şüphesiyle gelen hastalarda protektif antijen IgG varlığına bakılmıştır. Çalışmamızdaki sonuçlara göre 47 hastanın 34 (%74.4)’ün de PA pozitif bulundu. PA negatif hastaların klinik belirtilerinin olmasını, hastaların hastanelerimi-ze başvurmadan önce çeşitli sağlık kuruluşların-da tekuruluşların-davi almasına ya kuruluşların-da Doğu Anadolu gibi kırsal bölgelerde antibiyotiklerin her hastalığı

Tablo 1. Protektif antijen IgG pozitif sonuçlu hastaların dağılımı.

Hayvancılıkla Uğraşan 2 Kadın Hayvancılıkla Uğraşmayan 0 Çocuk Hayvancılıkla Uğraşan 2 Hayvancılıkla Uğraşmayan 2 Erişkin Hayvancılıkla Uğraşan 4 Erkek Hayvancılıkla Uğraşmayan 0 Çocuk Hayvancılıkla Uğraşan 19 Hayvancılıkla Uğraşmayan 6 Erişkin

(6)

tedavi eder düşüncesiyle rastgele ve hemen alın-ması neticesinde bakterinin toksin oluşturma yeteneğinin kırılmasına ya da örneklerin alındığı sırada henüz kanda dolaşan PA varlığının sapta-namayacak düzeyde az olmasına bağlamaktayız. Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı’ndan ulaştığımız Türkiye verilerine bakıldığında ise 2010-2014 yılları arasındaki şarbon olgularının dağılımında, 2010 yılında 94 hasta, 2011 yılında 165 hasta, 2012 yılında 135 hasta, 2013 yılında 197 hasta, 2014 yılında 150 hasta bildirilmiştir. Çalışmamızın yapıldığı Doğu Anadolu bölgesin-deki şarbon olgularının azalmasının Türkiye totalindeki azalma ile uyumlu olduğu görülmek-tedir. Hastanemize son yıllarda şarbon şüphesi ile başvuran hastalarda periyodik bir azalma olduğu hastane kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu azalmayı bölge halkının enfeksiyon ve mik-roplar hakkında bilinçlenmesine ve şehir ve kır-sal alandaki yaşam şartlarının modernleşmesine bağlamaktayız.

Enfeksiyon insanlara enfekte hayvanlardan direk ya da dolaylı yoldan bulaşabilir. Endüstriyel olarak bulaşı, enfekte B. anthracis sporları ile kontamine kıl, yün, deri gibi hayvansal ürünlerin sanayide işlenmesi sırasında oluşur. Hastaların anamnezlerine bakıldığında çalışmamızda bu yol ile bulaş görülmemiştir. Erzurum ve çevre-sinde yapağı (yün) ve hayvan deri işleme atölye-lerinin son yıllarda tamamen yok olmasa bile yok denilecek kadar az sayıya düşmesi ve deri-ciliğin yerini yapay derilerin almasının bölge-mizde de endüstriyel kaynaklı şarbonun bu denli azalmasına neden olduğu düşünülmektedir. İkinci bir bulaş şekli olan tarımsal bulaşta risk grubu; hayvancılıkla uğraşanlar, kasaplar, vete-riner hekimler ve ender olarak hasta hayvana temas eden hayvancılıkla ilgisi olmayan kişilerdir(36). Çalışmamızdaki hastaların tamamı

bu gruplar içerisinde yer almaktadır.

Bir üçüncü bulaş yöntemi laboratuvar kaynaklı bulaştır. 1979’da, Sverdlovs Rusya’da 96 kişiyi enfekte eden ve 64 kişinin ölümüyle sonuçlanan salgın bu yolla bulaşa bir örnektir(37).

Çalışmamız sırasında taradığımız literatürlerde bu tür bulaşın ülkemizde rapor edilmediğini gör-dük ya da varsa da gözümüzden kaçmış olabile-ceği düşüncesindeyiz. Buna karşılık Erzurum ve çevresinde son on yılda hastanelere bu tür bulaş-lı bir hastanın başvurduğunun kayıtlarda görüle-memesinin Türkiye literatürüne uyumlu olduğu düşüncesindeyiz.

Bacillus anthracis’in mevsimsel dağılımına

bakıldığında ülkemizde özellikle sonbahar ve yaz mevsiminde daha yoğunlukta olduğu görül-mektedir(38-40).

Örneklerimiz bir yıl süresince gelen şarbon şüp-heli 47 hastadan alınmıştır. Bu örneklerin 35’inin PA’ni pozitif bulunmuştur. Otuz beş PA pozitif örnekten 27 (%77.1)’si Haziran-Ağustos ayı süresince, 5 (%14.2)’i Eylül-Kasım aylarında pozitif bulunurken, diğer aylarda ise 3 (%8.5) örnek pozitif olarak bulunmuştur. Sonuçlarımız Türkiye’de yapılan diğer çalışmalarla paralel doğrultuda olup, şarbonun sonbahar ve yaz ayla-rında pozitifliğinin daha üst düzeyde olduğunu göstermektedir. Bu durumu mera ve otlaklardan beslenen hayvanların özellikle yaz aylarında dikenli bitkilerle beslenerek ağız yaraları yoluy-la sporyoluy-ları almış oyoluy-labileceğine bağyoluy-lamaktayız. Özden ve ark.’nın(41) Erzurum’da yaptığı

çalış-mada, 44 deri şarbon olgusunun 24’ü erkek (%54.5), 20’si kadın (%45.5) olarak bildirilmiş-tir. Çalışmamızda da şarbon şüphesiyle başvuran 47 hastanın 41’inin erkek (%87.2), 6’sının kadın hasta (12.7) olduğu görüldü. Yöremizde yapılan çalışmalarda, hayvancılığın yoğun yapıldığı böl-gemizde dahi kadın ve erkeklerin şarbon olgusu olgularında bir korelasyon olmadığı ama çiftçi ve ev hanımları arasında daha yoğun olarak

(7)

sap-tandığı gözlemlenmektedir.

Çalışmamızda da önceki çalışmaları destekler nitelikte hastaların büyük çoğunluğunun hay-vancılıkla uğraşan erkeklerden, et kesiminine yardım eden çocuk ve kadınlardan oluştuğu görülmüştür.

Bacillus anthracis’in in vitro birçok

antimikro-biyale duyarlı olduğu bilinmektedir. Penisilinler hâlâ enfeksiyonda ilk yeğlenecek antibiyotiktir. Penisilin allerjisi olan kişilerde, eritromisin, tet-rasiklinler, kloramfenikol ve birinci kuşak sefa-losporinler diğer seçenekler arasındaki antibiyotiklerdir(1,42,43).

Çalışmamızda, belirtilen sonuçlara ve hasta anamnezlerine bakıldığında hasta hayvanlar ile temas hâlinde olan kişilerde cilt şarbonu şüpheli bulgular görüldü. Hastalarda protektif antijen IgG tayini, direkt bakı ve kültürle B. anthracis’in etken olduğu belirlendi. Sonuçlarda, protektif antijeni negatif çıkan fakat şarbon bulguları olan hastalara da klinikle iletişime geçilerek tedavile-ri başlatıldı. Yine bu kişilerden alınan örnekler-den oluşan negatifliğin hastaların henüz kan örnekleri alınmadan önce başlanan tedaviden kaynaklı oluştuğu düşünülmektedir. Hastalığın sıklığı hayvan beslenmesi ile uğraşan kişilerin hayvanlarının aşılarına dikkat etmeleri gerekti-ğini göstermektedir. Şarbon şüpheli hayvanları olan kişileri gerekli birimlere ulaşması konusun-da bilgilendirmek önem göstermektedir.

Çalışmamız hastalıkla ilgili toplumsal bilgilen-dirmelerin özellikle hayvancılığın giderek geliş-tiği bölgemizde şarbonu bölgeden tamamen eradike etmek için zorunlu olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.

Hastalardan örnek alınmadan önce antibiyotik kullanmaları altın standart olan etkenin üretil-mesini engelleyebilmektedir. Bu nedenle hasta-da oluşan herhangi bir spesifik antikorun

belirle-nip, doğrulanması tanı için önem açısından ilk sıraya yerleşmektedir. Klinik olarak şarbon kabul edilen 47 hastanın 35’inde PA saptanırken, yalnız 31’inde Gram pozitif basillere rastlanma-sı, 23’ünde B. anthracis’in üretilmesi, geri kalan 12 hastada üretilememesi oldukça önemlidir. Bu da göstermektedir ki günümüzde pahalı olması-na rağmen, şarbon şüpheli hastalarda EF, LF ve özellikle PA saptanması tanı, tedavi ve hastalığın atlanmaması açısından önemi azımsanmayacak bir yoldur.

KAYNAKLAR

1. Koehler TM. Bacillus anthracis physiology and genetics. Mol Aspects Med. 2009;30(6):386-96. https://doi.org/10.1016/j.mam.2009.07.004

2. Hanna P. Anthrax pathogenesis and host response. Curr Top Microbiol Immunol. 1998;225:13-35.

https://doi.org/10.1007/978-3-642-80451-9_2

3. Dixon TC, Meselson M, Guillemin J, Hanna PC. Anthrax. N Engl J Med. 1999;341(11):815-26. https://doi.org/10.1056/NEJM199909093411107 4. Meselson M, Guillemin J, Hugh-Jones M, et al. The

Sverdlovsk anthrax outbreak of 1979. Science. 1994;266(5188):1202-8.

https://doi.org/10.1126/science.7973702

5. Oncu S, Oncu S, Sakarya S, Anthrax an overview. Med Sci Monit. 2003;9(11):RA276-83.

6. Bush LM, Abrams BH, Beall A, Johnson C. Index case of fatal inhalational anthrax due to bioterrorism in the United States. N Engl J Med. 2001;345(22):1607-10. https://doi.org/10.1056/NEJMoa012948

7. Giorno R, Bozue J, Cote C, et al. Morphogenesis of the Bacillus anthracis spore. J Bacteriol. 2007;189(3):691-705.

https://doi.org/10.1128/JB.00921-06

8. Atrih A, Foster SJ. Bacterial endospores the ultimate survivors. Int Dairy J. 2002;12(2-3):217-23.

https://doi.org/10.1016/S0958-6946(01)00157-1 9. Nagarajan R, Muller WS, Ashley R, Mello CM. In

Decontamination Of Bacterial Spores by a Peptide-Mimic, 25th Army Science Conference, Orlando, Aralık 2006.

10. Driks A. The Bacillus anthracis spore. Mol Aspects Med. 2009;30(6):368-73.

https://doi.org/10.1016/j.mam.2009.08.001

11. Setlow P. Spore germination. Curr Opin Microbiol. 2003;6(6):550-6.

https://doi.org/10.1016/j.mib.2003.10.001

12. Indest KJ, Buchholz WG, Faeder JR, Setlow P. Workshop report: modeling the molecular mechanism of bacterial spore germination and elucidating reasons for germination heterogeneity. J Food Sci. 2009;74(6):R73-8.

https://doi.org/10.1111/j.1750-3841.2009.01245.x 13. Kohout E, Sehat A, Ashraf M. Anthrax: a continous

(8)

1964;247:565-75.

https://doi.org/10.1097/00000441-196405000-00006 14. Paola A. Investigation of the biological and

physicochemical properties of Bacillus anthracis spores during germination, virulence, and killing. Biyomoleküler Mühendisliği. Doktora Tezi Worchester: Worchester Politeknik Enstitüsü, 2012.

15. Pile JC, Malone JD, Eitzen EM, Friedlander AM. Anthrax as a potential biological warfare agent. Arch Intern Med. 1998;158(5):429-34.

https://doi.org/10.1001/archinte.158.5.429

16. Inglesby TV, Henderson DA, Bartlett JG, et al. Anthrax as a biological weapon: medical and public health management. Working Group on Civilian Biodefense. JAMA. 1999;281(18):1735-45.

https://doi.org/10.1001/jama.281.18.1735

17. Kanafani ZA, Ghossain A, Sharara AI, Hatem JM, Kanj SS. Endemic gastrointestinal anthrax in 1960s Lebanon: clinical manifestations and surgical findings. Emerg Infect Dis. 2003;9(5):520-5.

https://doi.org/10.3201/eid0905.020537

18. Ketelaar T, Voss C, Dimmock SA, Thumm M, Hussey PJ. Arabidopsis homologues of the autophagy protein Atg8 are a novel family of microtubule binding proteins. FEBS Lett. 2004;567(2-3):302-6.

https://doi.org/10.1016/j.febslet.2004.04.088

19. Mikesell P, Ivins BE, Ristroph JD, Dreier TM. Evidence for plasmid-mediated toxin production in Bacillus anthracis. Infect Immun 1983;39(1):371-6.

20. Xu L, Frucht DM. Bacillus anthracis: a multi-faceted role for anthrax letal toxin in thwarting host immune defenses. Int J Biochem Cell Biol. 2007;39(1):20-4. https://doi.org/10.1016/j.biocel.2006.08.010

21. Newburger PE, Speier C, Stock JL, Perrine SP, Greenberger JS. Chediak-Higashi syndrome: studies in long-term bone marrow culture. Exp Hematol. 1985;13(2):117-22.

22. Leppla SH. Anthrax toxin edema factor: a bacterial adenylate cyclase that increases cyclic AMP concentrations of eukaryotic cells. Proc Natl Acad Sci U S A. 1982;79(10):3162-6.

https://doi.org/10.1073/pnas.79.10.3162

23. Firoved AM, Miller GF, Moayeri M, et al. Bacillus anthracis edema toxin causes extensive tissue lesions and rapid lethality in mice. Am J Pathol. 2005;167(5):1309-20.

https://doi.org/10.1016/S0002-9440(10)61218-7 24. Maldonado-Arocho FJ, Fulcher JA, Lee B, Bradley

KA. Anthrax oedema toxin induces anthrax toxin receptor expression in monocyte-derived cells. Mol Microbiol. 2006;61(2):324-37.

https://doi.org/10.1111/j.1365-2958.2006.05232.x 25. Bodart JF, Chopra A, Liang X, Duesbery N. Anthrax,

MEK and cancer. Cell Cycle. 2002;1(1):10-5. https://doi.org/10.4161/cc.1.1.95

26. Chang L, Karin M. Mammalian MAP kinase signalling cascades. Nature. 2001;410(6824):37-40.

https://doi.org/10.1038/35065000

27. Schaeffer HJ, Weber MJ. Mitogen-activated protein kinases: specific messages from ubiquitous messengers.

Mol Cell Biol. 1999;19(4):2435-44. https://doi.org/10.1128/MCB.19.4.2435

28. Ribot WJ, Panchal RG, Brittingham KC, et al. Anthrax lethal toxin impairs innate immune functions of alveolar macrophages and facilitates Bacillus anthracis survival. Infect Immun. 2006;74(9):5029-34.

https://doi.org/10.1128/IAI.00275-06

29. Tournier JN, Quesnel-Hellmann A, Mathieu J, et al. Anthrax edema toxin cooperates with lethal toxin to impair cytokine secretion during infection of dendritic cells. J Immunol. 2005;174(8):4934-41.

https://doi.org/10.4049/jimmunol.174.8.4934

30. Green BD, Battisti L, Koehler TM, Thorne CB, Ivins BE. Demonstration of a capsule plasmid in Bacillus anthracis. Infect Immun. 1985;49(2):291-7.

31. Beall FA, Taylor MJ, Thorne CB. Rapid lethal effect in rats of a third component found upon fractionating the toxin of Bacillus anthracis. J Bacteriol. 1962;83:1274-80.

32. Stanley JL, Smith H. The three factors of anthrax toxin: their immunogenicity and lack of demonstrable enzymic activity. J Gen Microbiol. 1963;31:329-37.

https://doi.org/10.1099/00221287-31-2-329

33. Barth H, Aktories K, Popoff MR, Stiles BG. Binary bacterial toxins: biochemistry, biology, and applications of common Clostridium and Bacillus proteins. Microbiol Mol Biol Rev. 2004;68(3):373-402. https://doi.org/10.1128/MMBR.68.3.373-402.2004 34. Strange RE, Thorne CB. Further purification studies on

the protective antigen of Bacillus anthracis produced in vitro. J Bacteriol. 1958;76(2):192-202.

35. Kaya A, Tasyaran MA, Erol S, Ozkurt Z, Ozkan B. Anthrax in adults and children: a review of 132 cases in Turkey. Eur J Clin Microbiol Infect Dis. 2002:21(4):258-61.

https://doi.org/10.1007/s10096-002-0704-6

36. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü İstatistik Yıllıkları (http://www. saglik.gov. tr) Bakteri Enfeksiyonları Kitabı, 2.cilt, 2105. 37. Anthrax in Human and animals WHO Guidance. http://

www.who.int/csr/ resources/publications/Anthrax _ web.pdf. (Erişim tarihi:14.02.2016)

38. Doğanay M. Şarbon. Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Yayını No:7, 1986.

39. Doğanay M. Human anthrax in Turkey. Salisbury Med Bull. 1995;87:8.

40. Kaya A, Taşyaran MA, Özkurt Z, Yılmaz Ş. Şarbon: 68 olgunun değerlendirilmesi. Flora. 1997;2:51-4. 41. Özden K, Özkurt Z, Erol S, Uyanık MH, Parlak M.

Cutaneous anthrax patients in Eastern Anatolia, Turkey: a review of 44 adults cases. Turk J Med Sci. 2012;42(1):39-45.

42. Doğanay M, Aydın N. Antimicrobial susceptibility of Bacillus anthracis. Scand J Infect Dis. 1991;23(3):333-5.

https://doi.org/10.3109/00365549109024319

43. Lightfoot NF, Scot RCD, Turnbull PCB. Antimicrobial susceptibility of Bacillus anthracis. Salisbury Med Bull. 1990;68:95.

Referanslar

Benzer Belgeler

Faküfte bloklarının bir kısmı ile Asistan Hemşire lojmanları ve" Hemşire Koleji in- şaatı bitmiş, fakat işletmeye açılmamış- Hastane Yatak bloku tamamlandık tan

Inhibition assay of tyrosinase, a critical component of melanin production, using hydrogen powder in this study showed the effects similar to that of arbutin,

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Kliniği, Prof.. Dr., İzmir

Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Kardiyolojisi Kliniği, Prof.

Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Doç.

Elde edilen veri seti %80 eğitim ve %20 test olarak ayrılarak altı farklı makine öğrenme algoritmasının (Sade Bayes, K-En Yakın Komşu, Rastgele Orman, Yapay Sinir

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Kliniği, Prof.. Dr., İzmir

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Kliniği, Prof.. Dr., İzmir