D
oğum unun
m .
yilinda
yakup
k a d r i
karaosm anoğlu
erdalöz
Niyazi Akı
anlatıyor
7 0 yıllık toplum hayatı
-
7
-Yazı hayatının ilk yıllarında çe şitli türleri deneyen Yakup Kad
ri, 1950’den sonra bunları birer
birer atarak romana gider. Bu gi diş, küçük türlerden büyüğe, çok luktan birliğe doğrudur.
Meşrutiyet yılları çeşitli fikir, moda ve edebi türlerin yığıldığı karışık bir dönemdir. Bu dönemin yazarları, toplumun yapısıyla il gili konularda çabuk sonuç alma yı, çok defa eserlerinin kusursuz ve olgun oluşuna üstün tutarlar dı. Bu yüzden o eserlerin ölçüsü biraz küçük, doğuşları da biraz acele görünür. O dönemin çok tuttuğu ve en fazla denediği tiyat ro türü de aynı kaygı yüzünden olacak, bir perdelik küçük piyes lere kadar iner.
Yakup Kadri de Meşrutiyet dö neminin bulanıklığı içinde bir süre yuvarlandıktan sonra, kendi ye teneğine en uygun olan türü arar. İlk romanını verdiği 1920 yılına kadar duygularına ve düşüncele rine etki yapan, kişiliğini yuğuran büyük sosyal ve politik olaylarla karşı karşıyadır. Bu olayların ba şında 1908 Meşrutiyeti ve 31 Mart Vakası gelir. 1911 ’de Trablus, 1912’de Balkan, 1914’te Birinci Dünya Savaşları büyük kayıplarla birbirini kovalar. Ardından Mü tareke yılları başlar. Bu olaylar, yazarın sanat anlayışını kökünden sarsar ve yönünü değiştirir. Sanat çıyı toplumla ilgisi olduğu olma yan hür bir insan sayarken, artık onun da bir görevi olduğu kanı sına varır. Benliğini dünyanın merkezi sayarken, kendinden da ha üstün bir varlığa, yani toplu mun varlığına, inanmaya başlar. O tarihten sonra da Yakup Kad ri için sanat, toplumla ilgili ölçü de sanattır.
Bir hikâyecinin zamanla ro mancı olduğu çok görülmüştür.
Maupassant ve Daudet gibi 19.
yüzyıl Fransız hikâyecileri, hep hi kâyeden romana gitmişlerdir. Ya kup Kadri’nin yolu da aynı ol muştur. Ancak onun bir sosyal yazar kimliğinde gelişmesi, döne min olayları ve yazı hayatına gi rerken önünde açılan çalışma ala nıyla ilgilidir. Genç yaşında gaze teciliğe başlar. Bir gazeteci, top lumda neler olup bittiğine bak mak zorundadır. Bu bakış, çok küçük olayların izlenmesiyle baş lasa bile, okuyan ve kendini ye tiştirmek hevesinde olan bir gaze teci de mutlaka toplumun bütü nüyle ilgili davalara gider. Nite kim Yakup Kadri’de de öyle ol muştur. Bu yüzden, onun sosyal
Yakup Kadri’nin
romanları adeta
toplum hayatımızın
son yetmiş yıllık
macerasını, devir
açan büyük olaylar
ve çeşitli kuşaklar
arasında Özetler.
yazarlığı, yazı hayatında yürüdü- lere göre bu etkileri yine çeşitli ya- köy temasının edebiyatımıza gir- var; Sonra duyarlık açısından da ğü yolun sonucudur denilebilir, zarlara bağlamak mümkündür, mesi bakımından çok sağlam bir geriye bir sarkışı var böyle, geç- Yakup Kadri’nin romanları, Mesela tiyatro türü için Ibsen ve halkayı meydana getirir, özellikle m'$p- Olağanüstü bir romandır adeta toplum hayatımızın son yet- Maeterlick’e bağlanabilir. Hikâ- modern roman tekniğini de ede- yani. Şimdi Yakup Kadri’nin övü- miş yıllık macerasını, devir açan ye yönünden Maupassant ve Da- biyatımıza ilk getiren odur. Bu- lecek tek eseri hHki “ Panorama”- büyük olaylar ve çeşitli kuşaklar udet ile ilgili görülür. 19’uncu nun en güzel örnekleri “ Panora- lardır ve zıttım da “ Hep O Şar- arasmdan özetler. yüzyıl romanına bağlı olarak Fla- m a’Mardır. kı” da buluruz. Zıt olarak biri
ip-Yakup Kadri’nin kötümserliği, ubert’in ve Zola’nın etkisi altın- “ Panoram a’Tarın birincisini lik biri bir ör8ü belki-
sürekli olarak toplumun geri ve dadır. Ama 20’nci yüzyılın roma- okudunuz mu, ikinci “ Panora- Hikâyeyle roman arasında en . kusurlu yönlerine bakmasından nını etkisi altında da mümkündür m a” da da birinci romanın birin- büyük fark, genişlik farkıdır. Ro- doğar. Bu kusurlu dünyaya kar- kendisi. Mesela Jules Romains ve ci sayfasındaki adamı bulursunuz. man bir güç ve soluk işidir, bık- ; şı, nedense adeta “Böyle mi olma- Proust bunlar arasındadır. Hani şu “ contrepoint” vardır madan inceleme işidir. Bir eser lı?” der gibi bir üzüntü ve özlem Kısaca denilebilir ki: Yakup müzikte (çeşitli ezgileri birbirine hang>türde doğmaya elverişliyse dolu bir soru sezilir onda. Ro- Kadri, eserinin bütünüyle Fransız uydurma sanatı, “ do” ya karşı yazarı o türe gitmeye zorlar, ora- j
manlarmın, bu sorunun ardından edebiyatının etkisi altında kalmış- konsomans ve dizonans sesleri ya 8 °türür- Diyebiliriz ki: Yakup ı
yürüdüğü de ileri sürülebilir. tır. Şunu da ekleyebiliriz: Batılı koymak. Müzikteki armoni nasıl- Kadri de kendini romancılığa iten Yakup Kadri’nin eserleri bütü- yazarlar, olaylar karşısında bir öl- sa, buradaki Ahmet’in kaygısına bir zor hissetmiştir. Yazarı roman , nüyle incelendiği zaman onun iki ıçüde objektif kaldıkları halde, Ya- 45. sayfada Mehmet’in kaygısı bir türüne götüren bu güç, hiç şüp- < kişilikle ortaya çıktığı görülür, kup Kadri muhakkak ki büyük münasebetle birleşir. Andre Gide, hesiz toplumumuzun geçirdiği bü- . Kendisini sanki ikiye böler: Ben olaylarla toplumun geçirdiği ma- bunu “ Kalpazanlar” adlı roma- yük sarsıntıdır. Çeşitli toplum , ve ötesi. Önceleri “ ben” de kalır, cera içinde subjectif bir yazar ola- nında şöyle dile getirir: Hayatı bir olayIan önünde uyanan yazar, hi- j ama sonra “ ötesi”y!e karışarak rak görülür. dilim gibi kesmeye ne gerek var, iy e lerin d e gördüğümüz kısa tas-bir toplum yazarı olur. Yakup Kadri, dil yönünden, bütünüyle ele alıvermeli ve bütü- lakları yapar. Ancak, toplumun
Yakup Kadri, hemen hemen kendisinden sonra gelen kuşakla- nüyle alınmıştır orada, “ Panora- küçük olaylannı He alan bu hikâ- okuduğu bütün yazarların eserle- ra belki bir etki yapmamıştır, ama m a’Marda. Üstelik Jules Roma- yeler> büyük °laylarla karşılaşan rinden etkiler almıştır. Çeşitli tür- (‘tema’) bakımından, özellikle ins’den daha da başarılı 'yerleri yazan doyurmamış, onu daha bü yük bir türe, romana zorlamıştır. Efendim, Yakup Kadri, her şeyden önce İstiklal Savaşı ruhu nu yüreğinde bütün sıcaklığıyla saklayabilmiş, ona sadık kalmış bir yazardır. Ö dönemin gerçek leri o kadar büyüktür ki, Yakup Kadri’yi soyut düşünceden u z a k laştırmış, toplumun acılarıyla ku cak kucağa getirmiş, onu toplu mun üstünde, toplumun yararına olmayan herhangi bir düşüncenin peşinden koşturmamıştır. Yakup Kadri, yanan evleri, annesini kay bettikten sonra aklını kaybeden kızları, küçük çocukları görmüş, onların acılarını eserlerinde, özel likle hikâyelerinde dile getirmiş tir. Bu bakımdan Yakup Kadri,
Atatürk’ün çevresinde doğan İs
tiklal Savaşı ruhuna ve sevgisine tamamen sadık kalmış, onun dı şına çıkmamıştır. Üstelik, bu sev giye karşı koyan her hareketin on da bir direnç uyandırdığını, o ha reketle mücadele duygusu uyan-Son doğum gününde — Yakup Kadri Karaosmarıolu 85. doğum gününde eşi Leman Karaosmanoğlu ve yakın akra- dırdığını her zaman görürüz.
balarıyla birlikte. Yakup Kadri, 1974 yılının mart ayında kutladığı 85. doğum gününün ardından, aynı yılın aralık ayın- ... — ...
da aramızdan ayrılmıştı. (Fotoğraf: Barış Bil)
B İ T T İ
PORTRE
NİYAZİ AKI
Yeni Türk Edebiyatı profesörü
1913’te doğan Niyazi Akı, lise ve yüksekokullarda öğretmenlik ve okutm anlık yaptıktan sonra İstanbul’da doktorasını verdi, Erzurum A tatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde sırasıyla öğretim görevlisi, doçent ve
Yeni Türk Edebiyatı profesörü olarak 1975’e kadar görev yaptı. “Ü lkü”, “ İstanbul”, “ Bilgi”, “ Ölçü”, “Akis”, “ Yeditepe”, “Yeni Edebiyat” ve “ Çerçeve” dergilerinde yazıları ve çevirileri yayımlanan Niyazi
A kı’nın kitap halinde basılmış m onografileri ve incelemeleri bulunuyor: “ Yakup Kadri
Karaosm anoğlu: İnsan, Eser, Fikir, Ü slup” (1960), “ 19. Yüzyıl Türk Tiyatrosu Tarihi” (1963), “ Çağdaş Türk Tiyatrosuna Toplu Bakış” (1968).
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi