Genel Patoloji-Yangı (Inflammatio) ders
notları
Prof.Dr.Ahmet Gülçubuk
Organizma
Vasküler
Reaksiyon
Humoral
Reaksiyon
Hücresel
Reaksiyon
Endojen zararlı etkiler Eksojen zararlı etkiler
YANGI İnflamasyon
AMAÇ
Hücre zedelenmesini ortaya çıkaran nedeni ortadan kaldırmak
Hücresel zedelenme sonucu oluşan nekrotik hücreler ve dokuları ortamdan uzaklaştırmak
Bölgede meydana gelen doku kaybını onarmaktır
Zedelenmeye neden olan etken ve ona bağlı doku hasarları
Bulunduğu yerde eritilmeye Vücut dışına atılmaya Sınırlandırılarak(demarkasyon) vücuttan ayrı tutulmaya
Zedelenen dokunun yeniden iyileşmesi
• Yangı
:
Endojen ve eksojen çeşitli zaralı
etkilere karşı organizmanın gösterdiği
vasküler, hümoral ve hücresel
reaksiyonların tümüne verilen isimdir.
• Yangı, kanın şekilli elemanları (hücreler) ve
şekilsiz (plazma) elemanlarının damar
dışına çıkması ve dokularda koruma
amacına yönelik bir infiltrasyon
• Yangıda, etkenin bulunduğu yerde
eritilmesi, vücut dışına atılması ve
sınırlandırılarak (demerkasyon)vücüt dışına
atılması amaçlanır.
• Yangı vücudun herhangi bir yerinde olabilir,
ancak daima stromada bulunur.
Parankimatöz bir yangı yoktur, yalnızca bir
organın parankiminde yangıya bağlı
•
Yangı lokal bir olaydır. Bir yerden başlayıp
çevre ve uzak dokulara yayılabilir
, ancak
vücudün tümünü içine alan yangı yoktur,
çünkü böyle bir genişlemeye zaman
kalmadan hayvan ölür (örn. Septisemi
halleri).
•
Yangı vücudun herhangi bir yerinde
•Yangıda, kanın şekilli elemanları (hücreler) ve şekilsiz
(plazma) elemanları damar dışına çıkar ve dokularda koruma amacına yönelik bir infiltrasyon oluşur.
Cornelius CELSUS
(M.Ö.30-M.S.38)
YANGININ 5 TEMEL SEMPTOMU
Rubor Et Tumor Cum Calor Et Dolor
+ Functio Laesa
1. Heat (Calor - Sıcaklık) 2. Redness
(Rubor-Kızarıklık)
3. Swelling (Tumor-Şişlik) 4. Pain (Dolor-Ağrı)
5. Loss of Function (Functio Laesa- Fonksiyon kaybı)
Cardinal Signs of Inflammation
Redness : Hyperaemia.
Warm : Hyperaemia.
Pain : Nerve, Chemical mediators.
Swelling : Exudation
Yangı Sebepleri
Canlı etkenler: Bakteri, virus, riketsiya, mantar, protozoon ve helmintler
Tümörler
Nedeni bilinmeyen yangılar Anoksi ve nekroz
İmmunolojik reaksiyonlara neden olan maddeler: Yabancı proteinler,
hipersensibilite yaratan eksojen ve endojen maddeler, transplantasyon reddi
Kimyasal etkenler: Asitler, alkaliler, organizmada oluşan
metabolizma ürünleri, endojen ve ksojen toksik maddeler ve bazı ilaçlar
Fiziksel ve çevresel etkenler: Mekanik travmalar, sıcak ve soğuk
Yangının Seyri
Akut Yangı
Zedeleyici etkene karşı ani ve erken oluşan yanıttır
Kısa sürelidir
(birkaç dakika ile birkaç gün) Plazma sıvı ve protein eksüdasyonu,
Belirgin Nötrofil lökosit birikimi
Zaman süreci
Akut yangı: 48 saate kader olan
Kronik yangı: 48 saatten fazla (günler, haftalar, aylar, yıllar)
Hücre tipleri
Akut yangıda: Nötrofiller
Kronik yangıda: Mononuclear hücreler (Macrophages, Lymphocytes, Plasma cells).
Akut Yangının Patogenezisi
Vaskuler Değişiklikler
Sıvı Eksudasyonu
(Liquordiapedesis) Hücre Eksudasyonu (Leucodiapedesis)
Vasküler Değişiklikler
Vazokonstriksiyon
Vazodilatasyon
Yeni mikrovaskuler ağ oluşması
Lokal kan akımı artar
Küçük damarlarda permeabilite artışı
Kanın vizkositesi artar ve dolaşım yavaşlar (Durgunluk-Staz)
Kızarıklık ve Sıcaklık
Bu konumuyla akut yangının üç önemli bileşeni vardır.
1. Kan akış hızına yol açan vasküler çap değişiklikleri
2. Mikro dolaşımda plazma proteinleri ve
lökositlerin dolaşımdan çıkışına olanak tanıyan yapısal değişiklikler
3. Lökositlerin mikrosirkülasyondan göç etmesi ve yangı bölgesinde toplanması
Bu komponentler akut iltihabın beş klasik lokal bulgusundan üç tanesine neden olur. Sıcaklık
(calor), kızarıklık (rubor) ve şişlik (tumor). Akut iltihabın diğer iki önemli özelliği ağrı (dolor) ve fonksiyon kaybı (functio laesa), iltihabi yanıtta lökosit emigrasyonu ve mediatör salınımı
• Vasküler değişiklikler
1. Vasküler akım ve çap değişiklikleri
Yangı bölgesindeki arteriyollerde çok kısa süreli
(birkaç saniye) vazokonstriksiyon, sonrasında da vazodilatasyon oluşur. İlk olarak arterioller
etkilenir ve bölgede yeni mikrovasküler ağ şekillenir. Bu da akut iltihabın karekteristik görünümü olan kızarıklık (eritem) ve sıcaklığa neden olur.
• Daha sonra küçük damarlarda permeabilite artışı ve bunun sonucunda ekstravasküler dokulara
proteinden zengin sıvı eksüdasyonu olur. Buna bağlı olarak eritrositler daha konsantre hale gelir, kanın viskozitesi artar ve dolaşım yavaşlar, bu
durumda küçük damarlar kanla dolu görülür, buna
• Staz gelişirken, lökositler (özellikle
nötrofiller) kan akımının dış kısmına
yerleşmeye başlar ve vasküler endotelyal
yüzey boyunca birikirler. Lökositlerin bu
şekil damar duvarlarına yaklaşıp
Kan dolaşımında lökositlerin marjinasyonu, adezyonu, emigrasyonu ve kemotaksis a V essel W all Circulation Tissues
• Vasküler permeabilitede artış:
Yangının en erken fazında damarlarda meydana gelen değişiklikler sonucu, damar hidrostatik
basıncı artar ve buna bağlı olarak da kapillarlardan dokulara sıvı filtrasyonu olur. Transudat olarak
adlandırılan bu sıvı, esas olarak kan plazmasının ultrafitradır. Proteinden ve hücrelerden zengin sıvıların damar dışına çıkmasına da “eksudat” adı verilir.
• Proteinden zengin sıvının plazmadan kaybı,
vasküler ozmotik basıncı azaltırken
interstisyel sıvıda osmotik basıncı arttırır.
Bunun sonucunda su ve iyonların dışarıya
çıkıp dokuda birikmesine “
ödem
” denir.
Vasküler permeabilite artışını düzenleyen
faktörler
1.
Endotel hücre kontraksiyonu
, intersellüler
aralıkların genişlemesine yol açar.
Endotel hücre kontraksiyonu histamin,
bradikinin, lökotrienler ve diğer birçok
kimyasal mediatörlerce düzenlenen
• Hücresel kontraksiyon, mediatörün spesifik reseptöre bağlanması ile hızla gerçekleşir ve
genellikle kısa ömürlüdür (15-30 dk), bu duruma “ani geçici yanıt” adı verilir.
2. Junktional kontraksiyon; Tümör nekrozis
faktör-αve interleukin-1 gibi sitokinler endotel
hücrelerinin birleşme yerlerini düzensizleştirir ve damar dışına sıvı ve hücre akışını sağlar.
Ani geçici yanıtın tersine “junktional retraksiyon” başlangıç uyaranından 4-6 saat sonra oluşur, 24 saat veya daha fazla devam eder.
3. Direkt endotel hasarı; endotel hücrelerin nekrozu
sonucu hücrelerin birbirlerinden ayrılmasıyla
vasküler geçirgenliğin meydana geldiği durumdur. Bu etki genellikle ağır zedelenmelerden sonra
görülür (yanıklar veya enfeksiyonlar gibi) ve endotel hücre ayrılması sıklıkla trombosit adezyonu ve tromboz ile birlikte görülür.
4. Gecikmiş-uzamış sızıntı. Endotel hücrelerindeki direkt zedelenme 2-12 saat gecikerek başlayan, saatler ve günler sonra sonlanan, venül ve
kapillarları tutan gecikmiş uzamış sızıntıya neden olabilir. Örnek olarak, hafif veya orta derecede termal hasar, X veya ultraviyole radyasyon hasarı (güneş yanığı), yanıklar ve bazı bakteri toksinleri verilebilir.
5.
Lökosite bağımlı endotelyal hasarı; lökositbirikimi sonucunda, lökositlerden salgılanan toksik oksijen ürünleri (serbest oksijen radikalleri) ve
proteolitik enzimler aracılığıyla endotelin zedelenmesi
6. Artmış transsitoz; intrasellüler vezikulovakuolar bir yol aracılığıyla, özellikle bazı mediatörlere
(vasküler endotelyal büyüme faktörü) bağlı olarak endotel aralığının açılmasıdır.
Sıvı Eksudasyonu (Liquordiapedesis)
Transudat(proteinden fakir)
Eksudat(proteinden zengin)
Sıvı Eksudasyonu(Liquordiapedesis)
Yangı bölgesinde kan damarından dokulara sıvı çıkmasıdır.
• Yangının en erken döneminde
(Vazodilatasyon+artmış kan akımı=Hidrostatik basıncı yükseltir) Transudat(proteinden fakir)
• Kısa bir süre sonra vasküler permiabilite artışı ve
Eksudat(Proteinden zengin)
• Vaskuler osmotik basınç azalır, interstisyel sıvıda osmotik basınç artar(Suyun ve iyonların
Hücre Eksudasyonu Leucodiapedesis Marginasyon Adezyon Diapedez Emigrasyon-Transmigrasyon Kemotaksi Fagositoz
•
Lökositlerdeki hücresel olaylar
a) Marjinasyon ve yuvarlanma
b) Adezyon ve endotelyal hücreler arasında
transmigrasyon
c) İnterstisyel doku içindeki kemotaktik bir
uyarıyı izleyerek migrasyon
• Lökosit adezyonu
: Hem lökosit hem de
endotel hücre yüzeylerinde adezyon
molekülleri bulunur. Bunların aktif hale
geçmeleri çeşitli inflammatuar ajanlar ve
kimyasal mediatörler tarafından sağlanır. Bu
ajanların bir kısmı lökositler üzerine, bir
kısmı endotelial hücreler üzerine, bir kısmı
da her ikisi üzerine etkilidir.
• Adezyon moleküllerinin en önemli dördü
• Selektinler
• İmmunoglobiulinler
• İntegrinler
• Selektinler:
E selektin, P selektin, ve L selektin
olarak üçe ayrılır.
• Damarlardaki nötrofillerin endotele zayıf
şekilde bağlanarak yuvarlanmalarını sağlar.
• E-Selektin- endotelyal adezyon molekülü-1
(ELAM-1) olarak bilinir
• P-selektin (PSGL-1): Endotel ve trombositlerde
bulunur,
• L-selektin. Lökositlerden sentezlenir, lenfosit ve lökosit kümeleşmesinde rol oynar. Selektinler, lökosit ve endotel hücrelerince eksprese edilen karbonhidrat ligandlarına bağlanırlar.
• İmmunoglobulinler
• İntersellüler adezyon molekülü-1 (ICAM-1),
vasküler sellüler adezyon molekülü-1 (VCAM-1), platelet (tromboist) endotelyal adezyon molekülü-1 (PECAM-molekülü-1)
• ICAM-1, VCAM-1 ve PECAM-1 lökositlerdeki integrinlerle etkileşime girerler.
Selektinler ve immunoglobulinler
(ICAM-1, VCAM-1, PECAM-1))
• Kaderinler (cadherin)
transmebran
proteinleridir. E kaderin, N kaderin ve P
kaderin bulunur.
• İntegrinlerde lökosit aktivasyonu ve
emigrasyonunun başlaması ile devreye
girerler.
• Tümör nekroz faktör-
, makrofajlardan
salgılanır, tümör hücre lizisinde önemlidir,
kaşektin olarak da bilinir. Proinflammatuar
sitokindir. Adezyon moleküllerini stimule
eder.
• Lökosit adezyonu yangının en önemli
aşamasını oluşturur. Bu nedenle de adezyon
moleküllerinin genetik defekti önemli
• Lökosit fonksiyon Bozuklukları
1. Adezyon bozuklukları; lökosit adezyon yetmezliği I’de (LAD-1), LFA-1 ve Mac-1 gibi lökosit
integrinlerinin CD18 alt grubunda sentez
bozukluğu sonucu, endotel adezyonu düzgün gerçekleşmez. LAD-2’de fucose
metabolizmasındaki bozukluktan oluşur. Bu da E ve P selektinleri bağlayan oligosakarid epitopu sialil-Lewis X yokluğuna yol açar.
2.
Kemotaksis veya fagositoz bozuklukları; hücre içi iskelet yapısındaki yani mikrotubul yapısındaki bozukluk. Bunun sonucunda lökosit hareket bozukluğu baş gösterir ve hücre içine alınan fagozom içine lizozom degranulasyonundabozukluk vardır. Chediak-Higashi sendromu bu duruma örnektir.
3.
Mikrobisidal aktivite bozuklukları; superoksid oluşumundan sorumlu NADPH oksidazkomponentlerinden birinin genetik eksikliği vardır. Kronik granulomatöz hastalığı örnek verilebilir. Bu bozuklukta bakterinin kuşatılması, oksijene bağlı öldürme mekanizmalarının aktivasyonu ile
Chediak-Higashi syndrome is a rare autosomal recessive disorder characterized clinically by partial oculocutaneous albinism due to defects in melanin granules and recurrent pyogenic bacterial infections due to abnormalities in granulocytes. The basic defect is in microtubules resulting in fusion of lysosomal granules. All white blood cells contain abnormally giant granules. This image shows a normally segmented neutrophils with giant azurophilic granules.
Kemotaksi
Damar dışına göç eden
lökositlerin kimyasal bir uyarıyı
izleyerek zedelenme bölgesine
Kemotaktik Ajanlar
Çözülebilen bakteriyel ürünler
Kompleman sistemin unsurları(C5a)
Araşidonik asit metabolitleri (lökotrien B4)
Kemotaksi
• Kemotaktik ajanlar lökosit hücre yüzeyindeki
spesifik
reseptörlere
bağlanır
• Hücre içi fosfolipid metabolitlerin intraselüler
döngüsü başlar
• İntraselüler Ca artışına yol açar
• Artmış Ca hücre iskeletindeki kontraktil
elemanlar tetiklenir
Fagositoz ve Degranulasyon
Fagositoz birbiriyle ilişkili üç ayrı aşamadan oluşur. 1. Yutmayı yapacak lökositin partikülü tanıması ve
ona tutunması
2. Fagositik vakuol oluşturmak üzere kuşatması 3. Yutulan materyalin öldürülüp parçalanması
Fagositozda:
• Çoğu mikroorganizmanın tanınması ve tutunması, opsonin olarak adlandırılan serum proteinleriyle kaplanması sonucu oluşur. (OPSONİZASYON)
En önemli opsoninler immunglobulin G (IgG)
molekülü (ve özellikle molekülün Fc fragmanı), ve komplemanın C3b fragmanı.
Fagositozun aşamaları:
• Opsonizasyona uğramış partikül ile lökositler üzerindeki spesifik reseptörler bağlanır
• Partikül psödopodlar ile kuşatılır ve fagositik vakuol oluşur
• Vakuolün membranı , lizozomal granül membranı ile kaynaşır
• Granülün içeriği fagolizozom içine boşalır
(Degranülasyon)
• Fagositozdaki son aşama, mikropların öldürülüp parçalanmasıdır.
• Fagositozda oksijen tüketiminde ani artış,
glikojenoliz ve glikoz oksidasyonunda artış ve reaktif oksijen metabolitlerinin üretimi ile
karakterize oksidatif bir patlamayı uyarır. Oksijen metabolitlerinin oluşumu lökosit NADPH oksidazın hızlı aktivasyonuna bağlıdır
• 2O2 + NADPH 2O2- +NADP+ + H+ NADP oksidaz
Süperoksid (O2̇ ) çoğu kez spontan dismutasyonla
(O2-̇ + 2H+ H2O2)
Üretilen hidrojen peroksit miktarı genellikle bakteri öldürmeye yeterli değildir. Ancak nötrofillerin
lizozomları (azurofilik granüller), myeloperoksidaz (MPO) enzimi içerirler ve Cl- gibi bir halojen
varlığında bunlar HOCl (hipoklorid radikali)’e
dönüşürler. Bu da sodyum ile birleşerek NaOCl’yi yani sodyum hipokloridi oluşturur.
• sodyum hipoklorid kuvvetli bir antioksidan
ve antimikrobiyel ajandır ve bakteriyi
halojenasyonla veya protein ve lipid
peroksidasyonu ile öldürür.
• Nötrofil lökositlerde halojen iyonu olarak
kloru kullanılmasına rağmen, eozinofil
• Bunun sonucunda hipobromik asit (HOBr) açığa çıkar. Hipobromik asit, sodyum hipokloride göre daha kuvvetli okside edici bir bileşiktir ve bu
nedenle de çok hücreli olan helmintleri (kurt-parazit) ve memeli hücrelerini öldürebilir. Bu da bizlere, allerjik, mantar ve paraziter
enfeksiyonlarda eozinofillerin neden daha öncelikli olduğu açıklayabilir.
• Ayrıca; oksidatif yanma olamadan da lökosit
granüllerinin içerdiği diğer maddelerde
bakteri ve diğer enfeksiyöz ajanları
öldürebilir. Bunlar bakterisidal permeabilite
arttırıcı protein (BPI), lizozim, laktoferrin ve
defensinlerdir. Bu maddeler
mikroorganizmaların membranlarında
delikler oluşturarak onları öldürebilir.
YANGIYA KATILAN MADDELER (YANGININ KİMYASAL MEDİATÖRLERİ)
Vazoaktif aminler
Histamin, serotonin
Plazma proteazları
Lizozomal enzimler
Sitokinler
İnterlökin, tümör nekroze faktör
Serbest oksijen radikalleri
Trombosit (platelet) aktive edici faktör)(PAF) Arahidonik asit metabolizması
Ürünleri Prostaglandinler, lökotrienler Kinin sistemi (Bradikinin, kallikrein) Kompleman sistemi (C3a,C5a, C5b-C9) Pıhtılaşma faktörleri
Yangıya Katılan Maddelerin Özellikleri
(Yangının Kimyasal Mediatörleri)
Mediatörler plazmadan veya hücrelerden lokal olarak üretilirler
Hedef hücreler üzerindeki spesifik reseptörlere bağlanarak biyolojik aktivitelerini gösterirler
Hedef hücreleri ikincil
etkili molekülleri salgılamaları için uyarırlar
Akut yangının mediatörleri
Vazodilatasyon
Histamin Bradikinin
Prostaglandinler
Oksijen metabolitleri Trombosit Aktivatör Faktör (PAF) Lökotrienler (LTC4, LTD4, LTE4) Kompleman sistemi (C3a,C5a) Bradikinin Histamin Vasküler permeabilite artışı
Marjinasyon
Leukotrien B4
(LTB4)
Kemotaksis
Lökotrien B4
(LTB4) C5a
Bakteriyel ürünler
(N-formil-metionin-terminal aminosaitleri içeren peptidler)
Sitokinler (Kemokinler)
Ateş
İnterlökin(1, 6),
Ağrı
Vazoaktif Aminler
HİSTAMİN: • Dokularda damarlar çevresindeki Mast hücrelerinde • Dolaşımda bazofil ve trombositlerde bulunur • Arteriollerde dilatasyona • Venüllerde vasküler permeabilite artışına neden olur SERTONİN: • Mide-bağırsak mukozasında enterokromafin hücrelerinde • Kanda trombositlerde • SSS ve dalakta • Mast hücrelerinde bulunur• Trombosit agregasyonu ile salınımını uyarır.
• Lokal vazokonstriksiyon oluşturarak kanamanın durdurulmasına katkıda bulunur.
Plazma Proteazları
KİNİN SİSTEMİ: Bradikinin
• Arterioler dilatasyon
• Vasküler permeabiliteyi artırır • Ekstravasküler düz kas
kasılması sağlar • Ağrı etkileri vardır
KOMPLEMAN SİSTEMİ(C):
Hem immunite hem de yangıda önemli rolleri olan plazma proteinlerinin döngüsüdür.
• Kompleman komponentleri(C1-9) monosit, makrofaj, çeşitli epitelyal hücreler ve hepatositlerde yapılır • Vasküler etkileri: Mast
hücrelerinden histamin salgılanmasını sağlar
• Lökositleri aktive eder, endotele adezyonunu artırır, kemotaktik etki oluşturur
• Nötrofil ve makrofajların fagositoz yapmalarına yardımcı olur
Araşidonik Asit Metabolitleri
(prostoglandin ve lökotrien)
Prostoglandinler:
• Kuvvetli
vazodilatatördür.
• Yavaş etkilidir ve ödem
oluşturur. • Ağrı ve ateş oluşumunda görev yapmakta Lökotrienler: • Vasküler permeabiliteyi artırır • Vazokonstrüksiyon ve bronkospazm yapar • Güçlü kemotaktik bir ajandır
Lizozomal Enzimler
Azurofilik Granüller
(Nonspesifik) Fagositik aktivite için gerekli
enzimlerdir
• Sadece fagolizozom içinde aktiftirler
• Peroksidaz,
Asit fosfotaz, Aril sülfataz, B-galaktosidaz, B-glukuronidaz, 5-nükleotidaz, Nötrofilik Granüller: (Spesifik) • Ekstraselüler matrikste aktiftir
SİTOKİNLER
Vücutta hem doğal hem de kazanılmış immunitenin önemli bir kısmını oluşturan ve makrofajlar
tarafından salgılanan proteinlere Sitokin
denir(İnterlökin, Tümör Nekrozis Faktör(TNF) α ve ß, İnterferon, ve Kemokinler).
• Doğal immuniteye yardım eden sitokinler
• Lenfosit aktivasyonu, gelişmesi ve farklılaşmasını düzenleyen sitokinler
• Yangı hücreleri aktive eden sitokinler • Hematopoezi uyaran sitokinler
Kronik Yangı
Akut yangıyı izler.
Zedeleyeyici etkenlerin ısrarla devam etmesi veya iyileşme proseslerinde bozukluklar nedeniyle ortaya çıkar
Uzun sürelidir
(günler hatta yıllar) Doku yıkımı
Mononükleer hücre infiltrasyonu
(lenfosit, makrofaj, plazma)
Onarım(yeni damar proliferasyonu ve fibrozis)
Fibroblast ve Fibrositler Dev Hücreler Makrofajlar Monosit Mast Hücresi Plazma Hücresi Lenfosit Bazofil Lökosit Eozinofil Lökosit Nötrofil Lökosit Yangı Hücrleri
• Yangıların Seyri Üzerine etkili faktörler
1. Yaş
2. Organizmanın savunma sistemi 3. Diabet 4. Kan hastalıkları 5. Beslenme 6. Hormonlar 7. Dokuların kanlanması 8. Etkenlerin virülansı,miktarı,cinsi 9. Yangı etkenlerinin yayılma yeteneği
1.
Yaşlı organizmalarda
enfeksiyöz etkenler
dokularda daha kolay yangı oluşturur,
çünkü yaşlılarda damar sistemlerinin atero
ve/veya arterioskleroza bağlı bozukluklar
sonucu dokular yeterince kanlanamadığı
için yangıdaki savunma elemanlarının
2. Organizmanın savunma sistemi
: immun
sistemi bozuk hayvan veya insanlarda
yeterli yangısal cevap gelişemez. Bu gibi
canlılarda virulansı düşük
mikroorganizmalar hatta saprofitler bile
yangı oluşturabilir. Örneğin lenfoma, lösemi
gibi hemopoietik kökenli kanserler veya
3. Diabetes mellitus
. Diabetli insan veya
hayvanlarda enfeksiyon daha çok görülür,
bunun iki nedeni vardır. Birincisi bakteriler
glikozdan (şeker) zengin ortamlarda daha
kolay ürerler, ikincisi ise diabet sonucu
böbreklerde oluşan mikroanjiopati ve buna
bağlı trombozlar sonucunda opsonin ve
diğer antikorların idrarla atılması
sonucunda fagositoz gücü zayıflar.
Ayrıca dokularda karbonhidratların yıkılması
ile laktik asit artar, ortam asidik olur ve
bunun sonucunda vazodilatasyon,
permeabilite artışı ve eksudasyon meydana
gelir. Böylelikle yangısal olaylar sürekli
devam eder. Bu nedenle de diabetli insan
ve hayvanlarda apse, furunkül, antraks,
sepsis ve lober pneumoniye sık rastlanır.
4. Kan Hastalıkları:
Agranulositoziste (akut ve
ateşli bir durum) lökositlerin yapım hızında
azalma, yıkım hızında artış olduğu için
mikrofajların azlığından dolayı yangı olayı
daha şiddetli olur. Myelodisplastik
sendromlarda, aplastik anemilerde,
lösemilerde ve malign lenfomalarda yangı
olayları şiddetlenir ve özellikle nekrotik
5. Beslenme: malnutrisyon durumlarında protein eksikliğine bağlı antikor yapımı azalır ve yangılar daha kolay meydana gelir. Ayrıca vitamin ve
mineral yetmezliklerine bağlı bozukluklar ortaya çıkar. Örneğin C vitamini eksikliğine bağlı
kanamalar (skorbüt hastalığı) meydana gelir. Bağ doku içinde yangı sınırlandırılamaz, etken yayılır ve genel intoksikasyonla öldürücü olabilir.
Fibroblastlar kollageni yapamaz (çünkü Vit C kollajen sentezinden sorumlu pirolinin yapısına girer)
YANGI EKSUDATİF YANGILAR ALTERATİF (NEKROTİK) YANGILAR PROLİFERATİF YANGILAR
Eksudatif Yangılar Seröz Yangılar Kataral Yangılar Purulent (irinli=supuratif) Yangılar Hemorajik Yangılar Fibrinli Yangılar Yüzeysel İrinli Yangı Dokular İçinde İrinli Yangı Boşluklarda İrinli Yangı Sınırlı irinli Yangı
(Apse, follikülitis, furunkul)
Yaygın İrinli Yangı (Flegmon, Selülitis) Pseudomembranlı Yangılar Kruppöz Yangılar Difterik Yangılar
Eksudatif Yangılar (Lokalizasyonuna Göre)
Yangı bölgesindeki eksudatın karakteri
Yangı bölgesindeki eksudat,
•
dejenere olmuş ve ölmüş hücrelerden,
•
yangıyı meydana getiren etkenlerden,
•
kan plazmasındaki sıvı, protein, fibrin ile
antikorlardan ve
•
yangı bölgesindeki hücrelerden meydana
gelir.
Eksudatın Yararları
1. Yangı etkenini sulandırarak etkisini azaltır.
2. Yangı etkenlerini birbirinden ayırarak fagosite edilmelerini sağlar ve bunları yangı bölgesinden uzaklaştırarak etkilerini azaltır. Bu durum
özellikle arı, yılan, akrep sokması ve böcek ısırmalarında önemli bir savunma aracıdır.
3. Eksudat, fagositleri (makro-mikrofaj hücreleri) taşır ve fagositoz için en uygun olan hidrojen iyon konsantrasyonunu sağlar
4. Eksudat içerisindeki fibrinojenden fibrin oluşur. Fibrin yangı etkenlerini ağları arasına alarak
bunların yangı bölgesine yayılmalarını önler. 5. Fibrin lenf damarlarını tıkayarak yangı
etkenlerinin uzak dokulara gitmesini engeller. 6. Ayrıca fibroblastların yangı bölgesinde
7. Eksudat içerisindeki:
Aglutinin, antijeni aglutine eder. Önce hareketli organizmaları hareketsizleştirir, sonra toplanıp kümeleşme-çökelti oluşturur.
Presipitin, çökelti halindeki antijen molekülü ile bileşik oluşturarak çöker.
Lizin, komplement bulunuşu halinde antijenik hücreleri (bakteri, hücre) eritir.
Opsonin, mikroorganizmaların ve diğer hücrelerin yüzeylerine yapışarak bunların
makrofajlar tarafından daha kolaylıkla fagosite edilmelerine yardım eder.
Eksudat ve Transudat Arasındaki Farklar
Eksudat:
• Yangı ile ilgilidir • Bulanıktır
• Krema gibi doku artıkları vardır • Yoğunluğu 1017’den fazla
• Lökosit, eritrosit ve bakteri içerir
• Kokulu
• Fibrin bulunur
• Serozalar kırmızı,şişkin, fibrinli ve pürüzlü
• Bir kapta bekletilince çökelti verir
Transudat:
• Yangı ile ilgisi yoktur • Berraktır
• Sulu, doku parçası yok • Yoğunluğu 1015’den az
• Bakteri yok, tek tük eritrosit ve lökosit
• Kokusuz
• Fibrin yoktur
• Serozalarda değişiklik yok • Çökelti olmaz
Seröz yangılar-inflammatio serosa
Bu tür yangılar çoğunlukla hafif ya da orta şiddetteki geçici irritanlarla ilgili olarak gelişir.
• Çeşitli bakteri ve viruslar, • Kimyasal maddeler,
• Arı, böcek, yılan, akrep zehirleri,
• Travmatik etkiler (burkulma, yırtılma, vurma ve çarpma gibi sebepler sonucu eklemlerdeki bursa ve vagina
sinovialislerde seröz yangıya yol açar) • İkinci derecedeki yanıklar
Seröz yangıların özellikleri:
• Yangının en hafif şeklidir
• Damarlardan kan serumunun
sızmasıyla oluşur.
• En çok serozlarda görülür. Çünkü
serozalar yaygın damar ağına
sahiptirler.
• Bu nedenle de yüzeylerde, boşluklarda
ve organ yada dokularda görülebilir
Seröz Yangı Lokalizasyonu
Yüzeylerde Boşluklarda Organ ya da
Dokularda
Deri
(Vezikül, Bül) Mukoza Seroza
pleura, perikart, periton, eklem boşlukları, beyin boşlukları, kanalis neuralis kemik sinuslarında birikir.
Seröz yangının özellikleri: Mukozalarda
Seröz Yangı
Makroskobik incelemede: • hiperemik, • şişkin, • üzeri kaygan • yumuşak Mikroskopik incelemede • epitel hücreleri şişkin, birbirinden ayrılmış ve yerlerinden dökülmüş (deskuamasyon),• kan damarlarının hiperemik
• propria mukozada ödem
V
Hidropik dejenerasyon ve vezikül oluşumu (V), dermatitis,
Organ ve Dokularda Seröz Yangı:
Makroskobik inceleme:
• organ ya da
doku(karaciğer,
böbrek, kalp v.b) şişer, • keskin kenarları kütleşir • ağırlığı artar, • kesit yüzünden basınçla seröz sıvı sızar. Mikroskobik inceleme: • dokuların interstisyel bölgeleri yangısal ödem nedeniyle genişlemiş • parankim hücreleri
Akciğer:
• Seröz sıvı alveol boşluklarında birikir
• alveoller, önce az miktarda nötrofilleri içeren ince granüllü bir eozinofilik sıvı ile doludur,
• Akciğerlerde pneumoniler seröz bir eksudayonla başlar (yangısel ödem) kısa sürede nötrofil
eksudasyonu ile irinli yangıya dönüşür
• Sonra alveollerde fibrin oluşmasıyla da fibrinli yangıya dönüşür.
Seröz yangıda akciğer ödemi, zemindeki pembe renk proteinöz ödem sıvısını göstermekte. Alveolar
makrofajlar (oklar), pembe sitoplazma içerisinde iki ya da üç lopçuklu nötrofil lökositler gözlenmekte
Seröz yangıda dönüşüm:
• Seröz yangıda eksudat içinde mukus bulunursa
“
Seromüköz(kataral) yangı”
• Eksudat içerisinde irin bulunursa
“
seropurulent yangı”
• Eksudat içerisinde fibrin bulunursa
Seröz Yangının Sonlanması
İyi:
• Rezolusyon-emilme: Seröz eksudat rezorbe
edilir. Yangı iyileşir ve iz bırakmaz.
• Eksudat dışarıya akar ya da lenf damarlarına
çekilerek alan temizlenir.
• Organizasyon: Uzun süre kalıcı olabilir.
Fibroblastlar artar, kollagen iplikler
Kötü:
Glottis ödemi-Asfeksi
-Beyin ödemi- Ölüm
-Fazla sıvı kaybı(şiddetli ishal,
geniş yanıklar)-Sekonder şok ve
Ölüm
Seröz Sıvı ve Ödemin Farkı
1. Seröz eksudat içinde veya bu eksudatın
bulunduğu yerdeki serozalar üzerinde çok az miktarda da olsa fibrin kitlesi bulunur.
2. Seröz eksudat kan ile hafif kırmızıya boyanmış
olabilir.
3. Yangı bölgesinde subserozadaki kan damarları
hiperemiktir.
4. Deri ve ağız mukozasında bulunan ve içleri seröz
eksudat ile dolu kabarcıkları çevreleyen dokular
Kataral(Sümüksel) Yangılar-İnflammatio Catarrhalis
•
Mukus yangı bölgesindeki epitel hücreleri
tarafından yapılır.
•
Ayrıca mukus bezlerinde de yapılır ve
kanallar yoluyla mukozaya verilir.
•
Yine mukozalarda bulunan ve goblet
hücreleri olarak adlandırılan hücreler en
çok mukus üreten hücrelerdir. Bu nedenle
de sümüksel yangılar kural olarak sadece
mukozaların bulunduğu yerlerde görülür.
Kataral Yangılarda Amaç:
İrritan maddeyi mukoza üzerinden atmaktır.
• Etken ortadan kalkarsa müköz eksudat
sızması durur
• Sağlam kalan epitel üreyerek mukozayı
onarır
• İyileşme olmadığı zamanda irinli yangı
başgösterir
Sebepleri:
1. Virulansı düşük bakteriyel ve viral hastalıklar. (İnsan ve hayvan nezleleri)
2. Orta derecede etkin veya geçici bir biçimde etkiyen kimyasal maddeler-özellikle solunan hava ile alınan formol, klor, brom ve klor pikrin 3. Sindirim sistemini irrite eden yiyecekler
(köpeklere fazla at eti yedirilmesi)
4. Adi tozların aşırı derecede solunması, polen tozları gibi yabancı proteinler.
Kataral yangının makroskobik görünümü:
• Mukozalar benekler veya şeritler halinde kırmızırenkte,
• Şişkin görünümde ve ödemlidir.
• Mukozaların üzeri boz renkte, yapışkan ve oldukça kıvamlı sümüksel bir eksudat ile kaplıdır.
• Rinitislerdeki sümüksel yangıda burun deliklerinden iplik benzeri sarkan sümük,
• Konik kataral enteritlerde ise gaita üzerinde sümük benzeri mukus bulunur.
Kataral yangıda
eksudatın özelliği
Seröz, berrak,
Müköz, gri-beyaz
İrinli(N.lökosit),
sarımsı renkte, krema benzeri
(Mukopurulent yangı)
Mikroskobik özellikler:
• Kataral yangının karakteristiği olan mukus, solgun mavimtrak veya (gri) boz, musin iplikleriyle tanınır • Musin iplkileri kök aldıkları mukoza yüzeyine
yapışmış olarak gözlenir
• Goblet (kadeh) hücrelerinde sayıca artış • Mukozayı örten epitelde dökülme
(deskuamasyon)
• Propria ve submukozada damarlar hiperemik • Çok sayıda nötrofil lökosit infiltrasyonu
İnflammatio purulenta(İrinli=Supuratif)
Yangısel eksudat içerisinde irin bulunmasıyla karakterizedir
İrin:
• Fagositoz için ortama gelen lökositler etkeni fagosite eder
• Lizozomal granüllerini fagozomun üzerine boşaltır • Lökositlerin salgıladığı litik enzimler dolayısıyla
hem fagozom, hem lökosittin ölümü
• Ayrıca çevre dokularda da erimeler meydana gelir ve akışkan bir kitle(İrin) şekillenir
Ölü doku Serum, Antikorlar Bakteriler Lenfosit, Monosit Ölü ya da canlı N.lökositler İRİN:
İrin kitlesinin özellikleri(rengi, kıvamı)
Hayvan türüne Etken
Sığır, at ve domuzlarda: Sarıdan gri renge kadar,
krema kıvamında
Köpeklerde İnce kıvamlı, akıcı ve
çukulota renginde
Tavşanlarda Kalın, sert ve
yumuşak peynir görünümünde
Pseudomonas aeruginosa enfeksiyonu: İrin mavimtrak ve
yeşilimtrak renkte
Atların irinli tırnak hastalıklarında: İrin siyahımtrak renkte
Koyunların pseudotuberkuloz enf: İrin yeşilimtrak renkte
İrinli Yangıya Neden Olanlar
Piyojen Bakteriler
Bir çok Bakteri
Terpentin ve kimyasal maddeler (aseptik irinli yangı)
streptokok, stafilokok, pneumokok, meningokok,
gonokok
E.coli, C.pyogenes, C.renale, C.equi, Pseudomonas spp, ve
Granulomatöz enfeksiyonlar aktinomikoz, aktinobasilloz,
İrinli Yangılar Lokalizasyonuna Göre
Yüzeysel irinli yangı:
Mukozalar ve deride
görülür
Mukozalarda: • Epitelin nekrozu ve desquamasyonu ile birlikte olur ve• İrinli nezle ya da irinli- kataral yangı (enteritis
kataralis purulenta) ismini alır.
• İrin akıcı bir halderdir. Atlarda gurm’da irinli burun
akıntısı,
Sığırlarda kataral irinli
galaktoforitislerde irinli akıntı
Deri:
• Epidermis içerisinde irinli kesecikler
• Püstül
Kutan mukozalarda:
Dokular İçinde İrinli Yangı
• Sınırlı İrinli Yangı:
• Doku organlardaki fokal ve kapsülsüz irin
birikimlerine apostematöz yangı (örn. Hepatitis
apostematoza).
• Dokulardaki sınırlı ve
kapsüllü irinli yangıya ise
apse denir.
• Yaygın İrinli Yangı: • Dokuların
interstisyumundaki yaygın(sınırsız)irinli
yangıya Flegmon denir. • Apsede olduğu gibi erime
yoktur. • Kapsül bulunmaz • Hiyaluronidaz ve fibrinolizin yapan bakteriler yapar(ß-hemolitik streptokok)
Metastatik(Piyemik) Apse: İrin yapan etkenlerin
kana karışarak(piyemi) uzak dokularda da çok sayıda apse oluşturmasıdır. Genellikle hepsi aynı büyüklükte sarımtrak odaklardır.
• Follikülitis:
Deride kıl foliküllerinin irinli
yangısı
• Furünkül:
deride yağ bezlerinin irinli yangısı
• Karbunkel
: Birkaç furünkülün bir araya
gelmesine denir.
• Akne:
Kıl follikülleri ve yağ bezleriyle deri
altı bağ dokusunun irinli yangısı irinli
• Cellulitis:
Deri altı bağ dokusunun yaygın
Flegmon: Dokuların interstisyumundaki yaygın(sınırsız) irinli yangıya denir.
• Makroskobik Bakı:
flegmonlu kısım ağrılı, şişkin ve kırmızı görünümdedir. • Ekstremitelerde deri
altında, kas dokusunun interstisyumunda,
submukoza veya
subserozada (mide-bağırsak kanalı) görülür.
• Mikroskobik Bakı:
• Kas ve bağ dokusu lifleri arasında yaygın şekilde
nötrofil lökosit infiltrasyonu • Belirgin eozinofil lökosit
Komplikasyonu:
• Flegmon
virulansı yüksek bakterilerle
oluşur
ve hızla yayılır.
• Hızlı yayılması ve lenf yollarına girmesi ile
lenfangitis ve lenadenitise
neden olur.
• Submukoza ve subserozada olduğunda
karın boşluğuna açılabilir ve
peritonitis
meydana gelir.
Boşluklarda irinli yangı:
Seröz boşluklar, bağırsak ve uterus gibi boşluklu
organlarda irin toplanmasına
empiyem
adı
verilir.
• Empiyemin prognozu daha kötüdür, çünkü
kolay rezorpsiyon şekillenmez.
• Apse oluşturan etkenler empiyemi de
oluşturur.
Kalp
Akciğer
Akciğer
Akciğer Akciğer
Fibrinli Yangılar:
Yangı bölgesine sızan eksudatta bol miktarda
fibrin bulunmasıyla karakterizdir
Fibrinli Yangının Lokalizasyonu
Mukozalar Serozalarda Akciğer
(alveol) Sindirim Kanalı Mukozası (Ağız ve bağırsak) Solunum Kanalı Mukozası (Larinks ve trakea)
Fibrinli yangı sebepleri
• İnsanların difteri basili,
• Spherophorus necrophorus, • Salmonella cholera suis,
• Virüsler,
• Yanma olayı,
• Akciğerde Pasteurella haemolytica tip A-1, Pasterurella multocidia, Haemophilus pleuropneumonia,
• Tavuklarda infeksiyöz laringotracheitis,
• Kedilerde panleucopeni, feline infectious peritonitis, • Sığırlarda koriza gangrenoza bovum
• Sığır vebası.
Fibrin:
• Yüzeylerdeki fibrinli yangılar özellikle mukoza ve serozalarda görülür.
• Serozal ve mukozal yüzeylerde şekillenen fibrin bir örtü halindedir, tutulup çekildiğinde bulunduğu yerden
kolaylıkla çıkarılırlar.
• Gri-beyaz ya da sarımtrak renkte, bir membran gibi
görülür. Bu tabakaya “Pseudomembran” adı verilir, bu tür yangılara da pseudomembranlı yangılar adı verilir.
Kan damarlarından proteinden zengin sıvı eksudasyonu olur. Plazma ile yangı alanına gelen fibrinojen fibrine dönüşür ve pıhtılaşıp görünür hale gelir. Fibrinden zengin bu eksudat içerisinde az ya da çok sayıda
Krupöz Yangı:
• Finrinli yangı Larinskte olduğu zaman yine kolaylıkla yerinden ayrılabilir, ancak lümenin
daralmasına neden olduğundan hayvanın boğuk ses çıkarmasına neden olur. Bu nedenle de boğuk
ses (krup) anlamına gelen Krupöz yangı olarak
adlandırılır(tavukların infeksiyöz laringotraheitisi) • Yangıda oluşan fibrin kitlesinin bulunduğu
mukozaya sımsıkı yapışması ve çekildiğinde
yerinden sökülmemesi veya dokudan parça alarak koparılmasına “difterik yangı” denir
Fibrin kitlesi bulunduğu yerden kolayca ayrılıyorsa
krupöz, bulunduğu yere sıkıca yapışmışsa difterik yangı olarak adlandırılır.
Fibrinli enteritislerde fibrin kitlesi bağırsak lümeni şeklini alabilir (örneğin panleukopeni) ve bağırsak şeklinde fibrin
Mikroskobik Bulgular:
• Fibrin kitlesi H.E. İle boyanan kesitlerde
pembe renkte ağ şeklinde
görülür.
• Fibrin iplikleri olayın yer aldığı yüzeye
yapışıktır. Fibrin iplikleriyle beraber yangı
ortamında
çökelmiş serum (protein),
lökositler ve eritrositler
görülür.
• Fibrin kitlesinin altındaki canlı doku
hiperemiktir.
Akciğerler: Pıhtılaşmış fibrinli eksudat alveolleri tıkaç gibi doldurur. Ayrıca alveol epitelleri dejenere ve nekroze olarak lümene dökülür
Fibrinli yangıların sonu:
• Fibrin, serozalarda olduğu zaman, üzerini örttüğü yüzeyden olabilecek kan kaybını önler.
• Fibrin, örttüğü yüzeyi irritasyonlardan korur. • Serozalardaki fibrin kitleleri mukozalardaki gibi
atılamaz ve organize oluncaya kadar kalır.
• Eğer yangı etkenleri kısa sürede ortadan kalkarsa fibrin kitlesi de fibrinolitik mekanizmalar
aracılığıyla erir ve emilerek gözden kaybolur.
• Fibrin kitlesi altında kalan dokular rejenere olur. • Üst yüzü serbest olan bronş ve bağırsak mukozası
gibi yerlerden fibrin tabakası kalıp halinde atılır. • Ancak serozlar üzerindeki ve akciğer
alveollerindeki fibrin kitlesi organize olana kadar burada kalır.
Akciğerde Fibrinli Yangının Sonu
:
•Akciğer alveollerindeki fibrin kitlesinin fibröz bağ doku ile yer değiştirmesi sonucu alveoller tamamen kapanır, •Bu bölgeler sertleşir ve et gibi bir kıvam alır, bu olaya da “Carnification” yani “etleşme” adı verilir.
•Fibrin kitlesi içinde giderek genç bir bağ doku üremesi başlar.
•Fibrin de, fibröz bağ doku ile organize olarak gözden silinir.
Serozal Yüzeylerde Fibrinli Yangının Sonu
Fibrin kitlesinin organizasyonu ile oluşan bu
tür
fibröz dokular hayat boyu kalıcıdır
. Seröz
yüzeylerdeki fibröz onarımlar sonucu
yüzeylerin birbirlerine bağlanması sonucu
doku veya organlar arasında yapışmalar
(
adhesion
) meydana gelir.
Bu gibi yapışmalar organların fonksiyonlarına
engel olmak suretiyle ciddi yaşamsal
Karaciğer
Örneğin bağırsak serozalarının birbirlerine veya peritona yapışmaları,