• Sonuç bulunamadı

genel patoloji 10 12.hafta yangi ders notlari

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "genel patoloji 10 12.hafta yangi ders notlari"

Copied!
286
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Genel Patoloji-Yangı (Inflammatio) ders

notları

Prof.Dr.Ahmet Gülçubuk

(2)

Organizma

Vasküler

Reaksiyon

Humoral

Reaksiyon

Hücresel

Reaksiyon

Endojen zararlı etkiler Eksojen zararlı etkiler

YANGI İnflamasyon

(3)

AMAÇ

Hücre zedelenmesini ortaya çıkaran nedeni ortadan kaldırmak

Hücresel zedelenme sonucu oluşan nekrotik hücreler ve dokuları ortamdan uzaklaştırmak

Bölgede meydana gelen doku kaybını onarmaktır

(4)

Zedelenmeye neden olan etken ve ona bağlı doku hasarları

Bulunduğu yerde eritilmeye Vücut dışına atılmaya Sınırlandırılarak(demarkasyon) vücuttan ayrı tutulmaya

Zedelenen dokunun yeniden iyileşmesi

(5)

• Yangı

:

Endojen ve eksojen çeşitli zaralı

etkilere karşı organizmanın gösterdiği

vasküler, hümoral ve hücresel

reaksiyonların tümüne verilen isimdir.

• Yangı, kanın şekilli elemanları (hücreler) ve

şekilsiz (plazma) elemanlarının damar

dışına çıkması ve dokularda koruma

amacına yönelik bir infiltrasyon

(6)

• Yangıda, etkenin bulunduğu yerde

eritilmesi, vücut dışına atılması ve

sınırlandırılarak (demerkasyon)vücüt dışına

atılması amaçlanır.

• Yangı vücudun herhangi bir yerinde olabilir,

ancak daima stromada bulunur.

Parankimatöz bir yangı yoktur, yalnızca bir

organın parankiminde yangıya bağlı

(7)
(8)

Yangı lokal bir olaydır. Bir yerden başlayıp

çevre ve uzak dokulara yayılabilir

, ancak

vücudün tümünü içine alan yangı yoktur,

çünkü böyle bir genişlemeye zaman

kalmadan hayvan ölür (örn. Septisemi

halleri).

Yangı vücudun herhangi bir yerinde

(9)

•Yangıda, kanın şekilli elemanları (hücreler) ve şekilsiz

(plazma) elemanları damar dışına çıkar ve dokularda koruma amacına yönelik bir infiltrasyon oluşur.

(10)

Cornelius CELSUS

(M.Ö.30-M.S.38)

(11)

YANGININ 5 TEMEL SEMPTOMU

Rubor Et Tumor Cum Calor Et Dolor

+ Functio Laesa

1. Heat (Calor - Sıcaklık) 2. Redness

(Rubor-Kızarıklık)

3. Swelling (Tumor-Şişlik) 4. Pain (Dolor-Ağrı)

5. Loss of Function (Functio Laesa- Fonksiyon kaybı)

(12)

Cardinal Signs of Inflammation

Redness : Hyperaemia.

Warm : Hyperaemia.

Pain : Nerve, Chemical mediators.

Swelling : Exudation

(13)
(14)

Yangı Sebepleri

Canlı etkenler: Bakteri, virus, riketsiya, mantar, protozoon ve helmintler

Tümörler

Nedeni bilinmeyen yangılar Anoksi ve nekroz

İmmunolojik reaksiyonlara neden olan maddeler: Yabancı proteinler,

hipersensibilite yaratan eksojen ve endojen maddeler, transplantasyon reddi

Kimyasal etkenler: Asitler, alkaliler, organizmada oluşan

metabolizma ürünleri, endojen ve ksojen toksik maddeler ve bazı ilaçlar

Fiziksel ve çevresel etkenler: Mekanik travmalar, sıcak ve soğuk

(15)

Yangının Seyri

(16)

Akut Yangı

Zedeleyici etkene karşı ani ve erken oluşan yanıttır

Kısa sürelidir

(birkaç dakika ile birkaç gün) Plazma sıvı ve protein eksüdasyonu,

Belirgin Nötrofil lökosit birikimi

(17)

Zaman süreci

 Akut yangı: 48 saate kader olan

 Kronik yangı: 48 saatten fazla (günler, haftalar, aylar, yıllar)

Hücre tipleri

 Akut yangıda: Nötrofiller

 Kronik yangıda: Mononuclear hücreler (Macrophages, Lymphocytes, Plasma cells).

(18)

Akut Yangının Patogenezisi

Vaskuler Değişiklikler

Sıvı Eksudasyonu

(Liquordiapedesis) Hücre Eksudasyonu (Leucodiapedesis)

(19)

Vasküler Değişiklikler

Vazokonstriksiyon

Vazodilatasyon

Yeni mikrovaskuler ağ oluşması

Lokal kan akımı artar

Küçük damarlarda permeabilite artışı

Kanın vizkositesi artar ve dolaşım yavaşlar (Durgunluk-Staz)

Kızarıklık ve Sıcaklık

(20)
(21)

Bu konumuyla akut yangının üç önemli bileşeni vardır.

1. Kan akış hızına yol açan vasküler çap değişiklikleri

2. Mikro dolaşımda plazma proteinleri ve

lökositlerin dolaşımdan çıkışına olanak tanıyan yapısal değişiklikler

3. Lökositlerin mikrosirkülasyondan göç etmesi ve yangı bölgesinde toplanması

(22)

Bu komponentler akut iltihabın beş klasik lokal bulgusundan üç tanesine neden olur. Sıcaklık

(calor), kızarıklık (rubor) ve şişlik (tumor). Akut iltihabın diğer iki önemli özelliği ağrı (dolor) ve fonksiyon kaybı (functio laesa), iltihabi yanıtta lökosit emigrasyonu ve mediatör salınımı

(23)

Vasküler değişiklikler

1. Vasküler akım ve çap değişiklikleri

Yangı bölgesindeki arteriyollerde çok kısa süreli

(birkaç saniye) vazokonstriksiyon, sonrasında da vazodilatasyon oluşur. İlk olarak arterioller

etkilenir ve bölgede yeni mikrovasküler ağ şekillenir. Bu da akut iltihabın karekteristik görünümü olan kızarıklık (eritem) ve sıcaklığa neden olur.

(24)

• Daha sonra küçük damarlarda permeabilite artışı ve bunun sonucunda ekstravasküler dokulara

proteinden zengin sıvı eksüdasyonu olur. Buna bağlı olarak eritrositler daha konsantre hale gelir, kanın viskozitesi artar ve dolaşım yavaşlar, bu

durumda küçük damarlar kanla dolu görülür, buna

(25)

• Staz gelişirken, lökositler (özellikle

nötrofiller) kan akımının dış kısmına

yerleşmeye başlar ve vasküler endotelyal

yüzey boyunca birikirler. Lökositlerin bu

şekil damar duvarlarına yaklaşıp

(26)

Kan dolaşımında lökositlerin marjinasyonu, adezyonu, emigrasyonu ve kemotaksis a V essel W all Circulation Tissues

(27)
(28)

• Vasküler permeabilitede artış:

Yangının en erken fazında damarlarda meydana gelen değişiklikler sonucu, damar hidrostatik

basıncı artar ve buna bağlı olarak da kapillarlardan dokulara sıvı filtrasyonu olur. Transudat olarak

adlandırılan bu sıvı, esas olarak kan plazmasının ultrafitradır. Proteinden ve hücrelerden zengin sıvıların damar dışına çıkmasına da “eksudat” adı verilir.

(29)

• Proteinden zengin sıvının plazmadan kaybı,

vasküler ozmotik basıncı azaltırken

interstisyel sıvıda osmotik basıncı arttırır.

Bunun sonucunda su ve iyonların dışarıya

çıkıp dokuda birikmesine “

ödem

” denir.

(30)
(31)
(32)
(33)
(34)

Vasküler permeabilite artışını düzenleyen

faktörler

1.

Endotel hücre kontraksiyonu

, intersellüler

aralıkların genişlemesine yol açar.

Endotel hücre kontraksiyonu histamin,

bradikinin, lökotrienler ve diğer birçok

kimyasal mediatörlerce düzenlenen

(35)
(36)

• Hücresel kontraksiyon, mediatörün spesifik reseptöre bağlanması ile hızla gerçekleşir ve

genellikle kısa ömürlüdür (15-30 dk), bu duruma “ani geçici yanıt” adı verilir.

2. Junktional kontraksiyon; Tümör nekrozis

faktör-αve interleukin-1 gibi sitokinler endotel

hücrelerinin birleşme yerlerini düzensizleştirir ve damar dışına sıvı ve hücre akışını sağlar.

(37)

Ani geçici yanıtın tersine “junktional retraksiyon” başlangıç uyaranından 4-6 saat sonra oluşur, 24 saat veya daha fazla devam eder.

3. Direkt endotel hasarı; endotel hücrelerin nekrozu

sonucu hücrelerin birbirlerinden ayrılmasıyla

vasküler geçirgenliğin meydana geldiği durumdur. Bu etki genellikle ağır zedelenmelerden sonra

görülür (yanıklar veya enfeksiyonlar gibi) ve endotel hücre ayrılması sıklıkla trombosit adezyonu ve tromboz ile birlikte görülür.

(38)

4. Gecikmiş-uzamış sızıntı. Endotel hücrelerindeki direkt zedelenme 2-12 saat gecikerek başlayan, saatler ve günler sonra sonlanan, venül ve

kapillarları tutan gecikmiş uzamış sızıntıya neden olabilir. Örnek olarak, hafif veya orta derecede termal hasar, X veya ultraviyole radyasyon hasarı (güneş yanığı), yanıklar ve bazı bakteri toksinleri verilebilir.

(39)

5.

Lökosite bağımlı endotelyal hasarı; lökosit

birikimi sonucunda, lökositlerden salgılanan toksik oksijen ürünleri (serbest oksijen radikalleri) ve

proteolitik enzimler aracılığıyla endotelin zedelenmesi

6. Artmış transsitoz; intrasellüler vezikulovakuolar bir yol aracılığıyla, özellikle bazı mediatörlere

(vasküler endotelyal büyüme faktörü) bağlı olarak endotel aralığının açılmasıdır.

(40)

Sıvı Eksudasyonu (Liquordiapedesis)

Transudat(proteinden fakir)

Eksudat(proteinden zengin)

(41)

Sıvı Eksudasyonu(Liquordiapedesis)

Yangı bölgesinde kan damarından dokulara sıvı çıkmasıdır.

• Yangının en erken döneminde

(Vazodilatasyon+artmış kan akımı=Hidrostatik basıncı yükseltir) Transudat(proteinden fakir)

• Kısa bir süre sonra vasküler permiabilite artışı ve

Eksudat(Proteinden zengin)

• Vaskuler osmotik basınç azalır, interstisyel sıvıda osmotik basınç artar(Suyun ve iyonların

(42)

Hücre Eksudasyonu Leucodiapedesis Marginasyon Adezyon Diapedez Emigrasyon-Transmigrasyon Kemotaksi Fagositoz

(43)

Lökositlerdeki hücresel olaylar

a) Marjinasyon ve yuvarlanma

b) Adezyon ve endotelyal hücreler arasında

transmigrasyon

c) İnterstisyel doku içindeki kemotaktik bir

uyarıyı izleyerek migrasyon

(44)

• Lökosit adezyonu

: Hem lökosit hem de

endotel hücre yüzeylerinde adezyon

molekülleri bulunur. Bunların aktif hale

geçmeleri çeşitli inflammatuar ajanlar ve

kimyasal mediatörler tarafından sağlanır. Bu

ajanların bir kısmı lökositler üzerine, bir

kısmı endotelial hücreler üzerine, bir kısmı

da her ikisi üzerine etkilidir.

(45)
(46)
(47)

• Adezyon moleküllerinin en önemli dördü

• Selektinler

• İmmunoglobiulinler

• İntegrinler

(48)
(49)

• Selektinler:

E selektin, P selektin, ve L selektin

olarak üçe ayrılır.

• Damarlardaki nötrofillerin endotele zayıf

şekilde bağlanarak yuvarlanmalarını sağlar.

• E-Selektin- endotelyal adezyon molekülü-1

(ELAM-1) olarak bilinir

• P-selektin (PSGL-1): Endotel ve trombositlerde

bulunur,

• L-selektin. Lökositlerden sentezlenir, lenfosit ve lökosit kümeleşmesinde rol oynar. Selektinler, lökosit ve endotel hücrelerince eksprese edilen karbonhidrat ligandlarına bağlanırlar.

(50)

• İmmunoglobulinler

• İntersellüler adezyon molekülü-1 (ICAM-1),

vasküler sellüler adezyon molekülü-1 (VCAM-1), platelet (tromboist) endotelyal adezyon molekülü-1 (PECAM-molekülü-1)

• ICAM-1, VCAM-1 ve PECAM-1 lökositlerdeki integrinlerle etkileşime girerler.

(51)

Selektinler ve immunoglobulinler

(ICAM-1, VCAM-1, PECAM-1))

(52)

• Kaderinler (cadherin)

transmebran

proteinleridir. E kaderin, N kaderin ve P

kaderin bulunur.

• İntegrinlerde lökosit aktivasyonu ve

emigrasyonunun başlaması ile devreye

girerler.

(53)
(54)

• Tümör nekroz faktör-

, makrofajlardan

salgılanır, tümör hücre lizisinde önemlidir,

kaşektin olarak da bilinir. Proinflammatuar

sitokindir. Adezyon moleküllerini stimule

eder.

• Lökosit adezyonu yangının en önemli

aşamasını oluşturur. Bu nedenle de adezyon

moleküllerinin genetik defekti önemli

(55)
(56)

• Lökosit fonksiyon Bozuklukları

1. Adezyon bozuklukları; lökosit adezyon yetmezliği I’de (LAD-1), LFA-1 ve Mac-1 gibi lökosit

integrinlerinin CD18 alt grubunda sentez

bozukluğu sonucu, endotel adezyonu düzgün gerçekleşmez. LAD-2’de fucose

metabolizmasındaki bozukluktan oluşur. Bu da E ve P selektinleri bağlayan oligosakarid epitopu sialil-Lewis X yokluğuna yol açar.

(57)
(58)

2.

Kemotaksis veya fagositoz bozuklukları; hücre içi iskelet yapısındaki yani mikrotubul yapısındaki bozukluk. Bunun sonucunda lökosit hareket bozukluğu baş gösterir ve hücre içine alınan fagozom içine lizozom degranulasyonunda

bozukluk vardır. Chediak-Higashi sendromu bu duruma örnektir.

(59)

3.

Mikrobisidal aktivite bozuklukları; superoksid oluşumundan sorumlu NADPH oksidaz

komponentlerinden birinin genetik eksikliği vardır. Kronik granulomatöz hastalığı örnek verilebilir. Bu bozuklukta bakterinin kuşatılması, oksijene bağlı öldürme mekanizmalarının aktivasyonu ile

(60)
(61)

Chediak-Higashi syndrome is a rare autosomal recessive disorder characterized clinically by partial oculocutaneous albinism due to defects in melanin granules and recurrent pyogenic bacterial infections due to abnormalities in granulocytes. The basic defect is in microtubules resulting in fusion of lysosomal granules. All white blood cells contain abnormally giant granules. This image shows a normally segmented neutrophils with giant azurophilic granules.

(62)

Kemotaksi

Damar dışına göç eden

lökositlerin kimyasal bir uyarıyı

izleyerek zedelenme bölgesine

(63)
(64)

Kemotaktik Ajanlar

Çözülebilen bakteriyel ürünler

Kompleman sistemin unsurları(C5a)

Araşidonik asit metabolitleri (lökotrien B4)

(65)

Kemotaksi

• Kemotaktik ajanlar lökosit hücre yüzeyindeki

spesifik

reseptörlere

bağlanır

• Hücre içi fosfolipid metabolitlerin intraselüler

döngüsü başlar

• İntraselüler Ca artışına yol açar

• Artmış Ca hücre iskeletindeki kontraktil

elemanlar tetiklenir

(66)
(67)

Fagositoz ve Degranulasyon

Fagositoz birbiriyle ilişkili üç ayrı aşamadan oluşur. 1. Yutmayı yapacak lökositin partikülü tanıması ve

ona tutunması

2. Fagositik vakuol oluşturmak üzere kuşatması 3. Yutulan materyalin öldürülüp parçalanması

(68)

Fagositozda:

• Çoğu mikroorganizmanın tanınması ve tutunması, opsonin olarak adlandırılan serum proteinleriyle kaplanması sonucu oluşur. (OPSONİZASYON)

En önemli opsoninler immunglobulin G (IgG)

molekülü (ve özellikle molekülün Fc fragmanı), ve komplemanın C3b fragmanı.

(69)

Fagositozun aşamaları:

• Opsonizasyona uğramış partikül ile lökositler üzerindeki spesifik reseptörler bağlanır

• Partikül psödopodlar ile kuşatılır ve fagositik vakuol oluşur

• Vakuolün membranı , lizozomal granül membranı ile kaynaşır

• Granülün içeriği fagolizozom içine boşalır

(Degranülasyon)

• Fagositozdaki son aşama, mikropların öldürülüp parçalanmasıdır.

(70)
(71)

• Fagositozda oksijen tüketiminde ani artış,

glikojenoliz ve glikoz oksidasyonunda artış ve reaktif oksijen metabolitlerinin üretimi ile

karakterize oksidatif bir patlamayı uyarır. Oksijen metabolitlerinin oluşumu lökosit NADPH oksidazın hızlı aktivasyonuna bağlıdır

• 2O2 + NADPH 2O2- +NADP+ + H+ NADP oksidaz

(72)
(73)
(74)

Süperoksid (O2̇ ) çoğu kez spontan dismutasyonla

(O2-̇ + 2H+ H2O2)

Üretilen hidrojen peroksit miktarı genellikle bakteri öldürmeye yeterli değildir. Ancak nötrofillerin

lizozomları (azurofilik granüller), myeloperoksidaz (MPO) enzimi içerirler ve Cl- gibi bir halojen

varlığında bunlar HOCl (hipoklorid radikali)’e

dönüşürler. Bu da sodyum ile birleşerek NaOCl’yi yani sodyum hipokloridi oluşturur.

(75)

• sodyum hipoklorid kuvvetli bir antioksidan

ve antimikrobiyel ajandır ve bakteriyi

halojenasyonla veya protein ve lipid

peroksidasyonu ile öldürür.

• Nötrofil lökositlerde halojen iyonu olarak

kloru kullanılmasına rağmen, eozinofil

(76)

• Bunun sonucunda hipobromik asit (HOBr) açığa çıkar. Hipobromik asit, sodyum hipokloride göre daha kuvvetli okside edici bir bileşiktir ve bu

nedenle de çok hücreli olan helmintleri (kurt-parazit) ve memeli hücrelerini öldürebilir. Bu da bizlere, allerjik, mantar ve paraziter

enfeksiyonlarda eozinofillerin neden daha öncelikli olduğu açıklayabilir.

(77)

• Ayrıca; oksidatif yanma olamadan da lökosit

granüllerinin içerdiği diğer maddelerde

bakteri ve diğer enfeksiyöz ajanları

öldürebilir. Bunlar bakterisidal permeabilite

arttırıcı protein (BPI), lizozim, laktoferrin ve

defensinlerdir. Bu maddeler

mikroorganizmaların membranlarında

delikler oluşturarak onları öldürebilir.

(78)
(79)
(80)
(81)

YANGIYA KATILAN MADDELER (YANGININ KİMYASAL MEDİATÖRLERİ)

Vazoaktif aminler

Histamin, serotonin

Plazma proteazları

Lizozomal enzimler

Sitokinler

İnterlökin, tümör nekroze faktör

Serbest oksijen radikalleri

Trombosit (platelet) aktive edici faktör)(PAF) Arahidonik asit metabolizması

Ürünleri Prostaglandinler, lökotrienler Kinin sistemi (Bradikinin, kallikrein) Kompleman sistemi (C3a,C5a, C5b-C9) Pıhtılaşma faktörleri

(82)

Yangıya Katılan Maddelerin Özellikleri

(Yangının Kimyasal Mediatörleri)

Mediatörler plazmadan veya hücrelerden lokal olarak üretilirler

Hedef hücreler üzerindeki spesifik reseptörlere bağlanarak biyolojik aktivitelerini gösterirler

Hedef hücreleri ikincil

etkili molekülleri salgılamaları için uyarırlar

(83)

Akut yangının mediatörleri

Vazodilatasyon

Histamin Bradikinin

Prostaglandinler

(84)

Oksijen metabolitleri Trombosit Aktivatör Faktör (PAF) Lökotrienler (LTC4, LTD4, LTE4) Kompleman sistemi (C3a,C5a) Bradikinin Histamin Vasküler permeabilite artışı

(85)

Marjinasyon

Leukotrien B4

(LTB4)

(86)

Kemotaksis

Lökotrien B4

(LTB4) C5a

Bakteriyel ürünler

(N-formil-metionin-terminal aminosaitleri içeren peptidler)

Sitokinler (Kemokinler)

(87)

Ateş

İnterlökin(1, 6),

(88)

Ağrı

(89)
(90)

Vazoaktif Aminler

HİSTAMİN: • Dokularda damarlar çevresindeki Mast hücrelerinde • Dolaşımda bazofil ve trombositlerde bulunur • Arteriollerde dilatasyona • Venüllerde vasküler permeabilite artışına neden olur SERTONİN: • Mide-bağırsak mukozasında enterokromafin hücrelerinde • Kanda trombositlerde • SSS ve dalakta • Mast hücrelerinde bulunur

• Trombosit agregasyonu ile salınımını uyarır.

• Lokal vazokonstriksiyon oluşturarak kanamanın durdurulmasına katkıda bulunur.

(91)

Plazma Proteazları

KİNİN SİSTEMİ: Bradikinin

• Arterioler dilatasyon

• Vasküler permeabiliteyi artırır • Ekstravasküler düz kas

kasılması sağlar • Ağrı etkileri vardır

KOMPLEMAN SİSTEMİ(C):

Hem immunite hem de yangıda önemli rolleri olan plazma proteinlerinin döngüsüdür.

• Kompleman komponentleri(C1-9) monosit, makrofaj, çeşitli epitelyal hücreler ve hepatositlerde yapılır • Vasküler etkileri: Mast

hücrelerinden histamin salgılanmasını sağlar

• Lökositleri aktive eder, endotele adezyonunu artırır, kemotaktik etki oluşturur

• Nötrofil ve makrofajların fagositoz yapmalarına yardımcı olur

(92)
(93)

Araşidonik Asit Metabolitleri

(prostoglandin ve lökotrien)

Prostoglandinler:

• Kuvvetli

vazodilatatördür.

• Yavaş etkilidir ve ödem

oluşturur. • Ağrı ve ateş oluşumunda görev yapmakta Lökotrienler: • Vasküler permeabiliteyi artırır • Vazokonstrüksiyon ve bronkospazm yapar • Güçlü kemotaktik bir ajandır

(94)

Lizozomal Enzimler

Azurofilik Granüller

(Nonspesifik) Fagositik aktivite için gerekli

enzimlerdir

• Sadece fagolizozom içinde aktiftirler

• Peroksidaz,

Asit fosfotaz, Aril sülfataz, B-galaktosidaz, B-glukuronidaz, 5-nükleotidaz, Nötrofilik Granüller: (Spesifik) • Ekstraselüler matrikste aktiftir

(95)

SİTOKİNLER

Vücutta hem doğal hem de kazanılmış immunitenin önemli bir kısmını oluşturan ve makrofajlar

tarafından salgılanan proteinlere Sitokin

denir(İnterlökin, Tümör Nekrozis Faktör(TNF) α ve ß, İnterferon, ve Kemokinler).

• Doğal immuniteye yardım eden sitokinler

• Lenfosit aktivasyonu, gelişmesi ve farklılaşmasını düzenleyen sitokinler

• Yangı hücreleri aktive eden sitokinler • Hematopoezi uyaran sitokinler

(96)
(97)

Kronik Yangı

Akut yangıyı izler.

Zedeleyeyici etkenlerin ısrarla devam etmesi veya iyileşme proseslerinde bozukluklar nedeniyle ortaya çıkar

Uzun sürelidir

(günler hatta yıllar) Doku yıkımı

Mononükleer hücre infiltrasyonu

(lenfosit, makrofaj, plazma)

Onarım(yeni damar proliferasyonu ve fibrozis)

(98)

Fibroblast ve Fibrositler Dev Hücreler Makrofajlar Monosit Mast Hücresi Plazma Hücresi Lenfosit Bazofil Lökosit Eozinofil Lökosit Nötrofil Lökosit Yangı Hücrleri

(99)
(100)
(101)
(102)
(103)
(104)
(105)
(106)

• Yangıların Seyri Üzerine etkili faktörler

1. Yaş

2. Organizmanın savunma sistemi 3. Diabet 4. Kan hastalıkları 5. Beslenme 6. Hormonlar 7. Dokuların kanlanması 8. Etkenlerin virülansı,miktarı,cinsi 9. Yangı etkenlerinin yayılma yeteneği

(107)

1.

Yaşlı organizmalarda

enfeksiyöz etkenler

dokularda daha kolay yangı oluşturur,

çünkü yaşlılarda damar sistemlerinin atero

ve/veya arterioskleroza bağlı bozukluklar

sonucu dokular yeterince kanlanamadığı

için yangıdaki savunma elemanlarının

(108)

2. Organizmanın savunma sistemi

: immun

sistemi bozuk hayvan veya insanlarda

yeterli yangısal cevap gelişemez. Bu gibi

canlılarda virulansı düşük

mikroorganizmalar hatta saprofitler bile

yangı oluşturabilir. Örneğin lenfoma, lösemi

gibi hemopoietik kökenli kanserler veya

(109)

3. Diabetes mellitus

. Diabetli insan veya

hayvanlarda enfeksiyon daha çok görülür,

bunun iki nedeni vardır. Birincisi bakteriler

glikozdan (şeker) zengin ortamlarda daha

kolay ürerler, ikincisi ise diabet sonucu

böbreklerde oluşan mikroanjiopati ve buna

bağlı trombozlar sonucunda opsonin ve

diğer antikorların idrarla atılması

sonucunda fagositoz gücü zayıflar.

(110)

Ayrıca dokularda karbonhidratların yıkılması

ile laktik asit artar, ortam asidik olur ve

bunun sonucunda vazodilatasyon,

permeabilite artışı ve eksudasyon meydana

gelir. Böylelikle yangısal olaylar sürekli

devam eder. Bu nedenle de diabetli insan

ve hayvanlarda apse, furunkül, antraks,

sepsis ve lober pneumoniye sık rastlanır.

(111)

4. Kan Hastalıkları:

Agranulositoziste (akut ve

ateşli bir durum) lökositlerin yapım hızında

azalma, yıkım hızında artış olduğu için

mikrofajların azlığından dolayı yangı olayı

daha şiddetli olur. Myelodisplastik

sendromlarda, aplastik anemilerde,

lösemilerde ve malign lenfomalarda yangı

olayları şiddetlenir ve özellikle nekrotik

(112)

5. Beslenme: malnutrisyon durumlarında protein eksikliğine bağlı antikor yapımı azalır ve yangılar daha kolay meydana gelir. Ayrıca vitamin ve

mineral yetmezliklerine bağlı bozukluklar ortaya çıkar. Örneğin C vitamini eksikliğine bağlı

kanamalar (skorbüt hastalığı) meydana gelir. Bağ doku içinde yangı sınırlandırılamaz, etken yayılır ve genel intoksikasyonla öldürücü olabilir.

Fibroblastlar kollageni yapamaz (çünkü Vit C kollajen sentezinden sorumlu pirolinin yapısına girer)

(113)

YANGI EKSUDATİF YANGILAR ALTERATİF (NEKROTİK) YANGILAR PROLİFERATİF YANGILAR

(114)

Eksudatif Yangılar Seröz Yangılar Kataral Yangılar Purulent (irinli=supuratif) Yangılar Hemorajik Yangılar Fibrinli Yangılar Yüzeysel İrinli Yangı Dokular İçinde İrinli Yangı Boşluklarda İrinli Yangı Sınırlı irinli Yangı

(Apse, follikülitis, furunkul)

Yaygın İrinli Yangı (Flegmon, Selülitis) Pseudomembranlı Yangılar Kruppöz Yangılar Difterik Yangılar

(115)

Eksudatif Yangılar (Lokalizasyonuna Göre)

(116)

Yangı bölgesindeki eksudatın karakteri

Yangı bölgesindeki eksudat,

dejenere olmuş ve ölmüş hücrelerden,

yangıyı meydana getiren etkenlerden,

kan plazmasındaki sıvı, protein, fibrin ile

antikorlardan ve

yangı bölgesindeki hücrelerden meydana

gelir.

(117)

Eksudatın Yararları

1. Yangı etkenini sulandırarak etkisini azaltır.

2. Yangı etkenlerini birbirinden ayırarak fagosite edilmelerini sağlar ve bunları yangı bölgesinden uzaklaştırarak etkilerini azaltır. Bu durum

özellikle arı, yılan, akrep sokması ve böcek ısırmalarında önemli bir savunma aracıdır.

(118)

3. Eksudat, fagositleri (makro-mikrofaj hücreleri) taşır ve fagositoz için en uygun olan hidrojen iyon konsantrasyonunu sağlar

4. Eksudat içerisindeki fibrinojenden fibrin oluşur. Fibrin yangı etkenlerini ağları arasına alarak

bunların yangı bölgesine yayılmalarını önler. 5. Fibrin lenf damarlarını tıkayarak yangı

etkenlerinin uzak dokulara gitmesini engeller. 6. Ayrıca fibroblastların yangı bölgesinde

(119)

7. Eksudat içerisindeki:

Aglutinin, antijeni aglutine eder. Önce hareketli organizmaları hareketsizleştirir, sonra toplanıp kümeleşme-çökelti oluşturur.

Presipitin, çökelti halindeki antijen molekülü ile bileşik oluşturarak çöker.

Lizin, komplement bulunuşu halinde antijenik hücreleri (bakteri, hücre) eritir.

Opsonin, mikroorganizmaların ve diğer hücrelerin yüzeylerine yapışarak bunların

makrofajlar tarafından daha kolaylıkla fagosite edilmelerine yardım eder.

(120)

Eksudat ve Transudat Arasındaki Farklar

Eksudat:

• Yangı ile ilgilidir • Bulanıktır

• Krema gibi doku artıkları vardır • Yoğunluğu 1017’den fazla

• Lökosit, eritrosit ve bakteri içerir

• Kokulu

• Fibrin bulunur

• Serozalar kırmızı,şişkin, fibrinli ve pürüzlü

• Bir kapta bekletilince çökelti verir

Transudat:

• Yangı ile ilgisi yoktur • Berraktır

• Sulu, doku parçası yok • Yoğunluğu 1015’den az

• Bakteri yok, tek tük eritrosit ve lökosit

• Kokusuz

• Fibrin yoktur

• Serozalarda değişiklik yok • Çökelti olmaz

(121)
(122)

Seröz yangılar-inflammatio serosa

Bu tür yangılar çoğunlukla hafif ya da orta şiddetteki geçici irritanlarla ilgili olarak gelişir.

• Çeşitli bakteri ve viruslar, • Kimyasal maddeler,

• Arı, böcek, yılan, akrep zehirleri,

• Travmatik etkiler (burkulma, yırtılma, vurma ve çarpma gibi sebepler sonucu eklemlerdeki bursa ve vagina

sinovialislerde seröz yangıya yol açar) • İkinci derecedeki yanıklar

(123)

Seröz yangıların özellikleri:

• Yangının en hafif şeklidir

• Damarlardan kan serumunun

sızmasıyla oluşur.

• En çok serozlarda görülür. Çünkü

serozalar yaygın damar ağına

sahiptirler.

• Bu nedenle de yüzeylerde, boşluklarda

ve organ yada dokularda görülebilir

(124)
(125)

Seröz Yangı Lokalizasyonu

Yüzeylerde Boşluklarda Organ ya da

Dokularda

Deri

(Vezikül, Bül) Mukoza Seroza

pleura, perikart, periton, eklem boşlukları, beyin boşlukları, kanalis neuralis kemik sinuslarında birikir.

(126)

Seröz yangının özellikleri: Mukozalarda

Seröz Yangı

Makroskobik incelemede: • hiperemik, • şişkin, • üzeri kaygan • yumuşak Mikroskopik incelemede • epitel hücreleri şişkin, birbirinden ayrılmış ve yerlerinden dökülmüş (deskuamasyon),

• kan damarlarının hiperemik

• propria mukozada ödem

V

Hidropik dejenerasyon ve vezikül oluşumu (V), dermatitis,

(127)

Organ ve Dokularda Seröz Yangı:

Makroskobik inceleme:

• organ ya da

doku(karaciğer,

böbrek, kalp v.b) şişer, • keskin kenarları kütleşir • ağırlığı artar, • kesit yüzünden basınçla seröz sıvı sızar. Mikroskobik inceleme: • dokuların interstisyel bölgeleri yangısal ödem nedeniyle genişlemiş • parankim hücreleri

(128)

Akciğer:

• Seröz sıvı alveol boşluklarında birikir

• alveoller, önce az miktarda nötrofilleri içeren ince granüllü bir eozinofilik sıvı ile doludur,

• Akciğerlerde pneumoniler seröz bir eksudayonla başlar (yangısel ödem) kısa sürede nötrofil

eksudasyonu ile irinli yangıya dönüşür

• Sonra alveollerde fibrin oluşmasıyla da fibrinli yangıya dönüşür.

(129)
(130)

Seröz yangıda akciğer ödemi, zemindeki pembe renk proteinöz ödem sıvısını göstermekte. Alveolar

makrofajlar (oklar), pembe sitoplazma içerisinde iki ya da üç lopçuklu nötrofil lökositler gözlenmekte

(131)

Seröz yangıda dönüşüm:

• Seröz yangıda eksudat içinde mukus bulunursa

Seromüköz(kataral) yangı”

• Eksudat içerisinde irin bulunursa

seropurulent yangı”

• Eksudat içerisinde fibrin bulunursa

(132)

Seröz Yangının Sonlanması

İyi:

• Rezolusyon-emilme: Seröz eksudat rezorbe

edilir. Yangı iyileşir ve iz bırakmaz.

• Eksudat dışarıya akar ya da lenf damarlarına

çekilerek alan temizlenir.

• Organizasyon: Uzun süre kalıcı olabilir.

Fibroblastlar artar, kollagen iplikler

(133)

Kötü:

Glottis ödemi-Asfeksi

-Beyin ödemi- Ölüm

-Fazla sıvı kaybı(şiddetli ishal,

geniş yanıklar)-Sekonder şok ve

Ölüm

(134)

Seröz Sıvı ve Ödemin Farkı

1. Seröz eksudat içinde veya bu eksudatın

bulunduğu yerdeki serozalar üzerinde çok az miktarda da olsa fibrin kitlesi bulunur.

2. Seröz eksudat kan ile hafif kırmızıya boyanmış

olabilir.

3. Yangı bölgesinde subserozadaki kan damarları

hiperemiktir.

4. Deri ve ağız mukozasında bulunan ve içleri seröz

eksudat ile dolu kabarcıkları çevreleyen dokular

(135)

Kataral(Sümüksel) Yangılar-İnflammatio Catarrhalis

(136)

Mukus yangı bölgesindeki epitel hücreleri

tarafından yapılır.

Ayrıca mukus bezlerinde de yapılır ve

kanallar yoluyla mukozaya verilir.

Yine mukozalarda bulunan ve goblet

hücreleri olarak adlandırılan hücreler en

çok mukus üreten hücrelerdir. Bu nedenle

de sümüksel yangılar kural olarak sadece

mukozaların bulunduğu yerlerde görülür.

(137)
(138)

Kataral Yangılarda Amaç:

İrritan maddeyi mukoza üzerinden atmaktır.

• Etken ortadan kalkarsa müköz eksudat

sızması durur

• Sağlam kalan epitel üreyerek mukozayı

onarır

• İyileşme olmadığı zamanda irinli yangı

başgösterir

(139)

Sebepleri:

1. Virulansı düşük bakteriyel ve viral hastalıklar. (İnsan ve hayvan nezleleri)

2. Orta derecede etkin veya geçici bir biçimde etkiyen kimyasal maddeler-özellikle solunan hava ile alınan formol, klor, brom ve klor pikrin 3. Sindirim sistemini irrite eden yiyecekler

(köpeklere fazla at eti yedirilmesi)

4. Adi tozların aşırı derecede solunması, polen tozları gibi yabancı proteinler.

(140)

Kataral yangının makroskobik görünümü:

• Mukozalar benekler veya şeritler halinde kırmızı

renkte,

• Şişkin görünümde ve ödemlidir.

• Mukozaların üzeri boz renkte, yapışkan ve oldukça kıvamlı sümüksel bir eksudat ile kaplıdır.

• Rinitislerdeki sümüksel yangıda burun deliklerinden iplik benzeri sarkan sümük,

• Konik kataral enteritlerde ise gaita üzerinde sümük benzeri mukus bulunur.

(141)

Kataral yangıda

eksudatın özelliği

Seröz, berrak,

Müköz, gri-beyaz

İrinli(N.lökosit),

sarımsı renkte, krema benzeri

(Mukopurulent yangı)

(142)
(143)
(144)
(145)
(146)

Mikroskobik özellikler:

• Kataral yangının karakteristiği olan mukus, solgun mavimtrak veya (gri) boz, musin iplikleriyle tanınır • Musin iplkileri kök aldıkları mukoza yüzeyine

yapışmış olarak gözlenir

• Goblet (kadeh) hücrelerinde sayıca artış • Mukozayı örten epitelde dökülme

(deskuamasyon)

• Propria ve submukozada damarlar hiperemik • Çok sayıda nötrofil lökosit infiltrasyonu

(147)
(148)

İnflammatio purulenta(İrinli=Supuratif)

Yangısel eksudat içerisinde irin bulunmasıyla karakterizedir

İrin:

• Fagositoz için ortama gelen lökositler etkeni fagosite eder

• Lizozomal granüllerini fagozomun üzerine boşaltır • Lökositlerin salgıladığı litik enzimler dolayısıyla

hem fagozom, hem lökosittin ölümü

• Ayrıca çevre dokularda da erimeler meydana gelir ve akışkan bir kitle(İrin) şekillenir

(149)

Ölü doku Serum, Antikorlar Bakteriler Lenfosit, Monosit Ölü ya da canlı N.lökositler İRİN:

(150)

İrin kitlesinin özellikleri(rengi, kıvamı)

Hayvan türüne Etken

Sığır, at ve domuzlarda: Sarıdan gri renge kadar,

krema kıvamında

Köpeklerde İnce kıvamlı, akıcı ve

çukulota renginde

Tavşanlarda Kalın, sert ve

yumuşak peynir görünümünde

Pseudomonas aeruginosa enfeksiyonu: İrin mavimtrak ve

yeşilimtrak renkte

Atların irinli tırnak hastalıklarında: İrin siyahımtrak renkte

Koyunların pseudotuberkuloz enf: İrin yeşilimtrak renkte

(151)

İrinli Yangıya Neden Olanlar

Piyojen Bakteriler

Bir çok Bakteri

Terpentin ve kimyasal maddeler (aseptik irinli yangı)

streptokok, stafilokok, pneumokok, meningokok,

gonokok

E.coli, C.pyogenes, C.renale, C.equi, Pseudomonas spp, ve

Granulomatöz enfeksiyonlar aktinomikoz, aktinobasilloz,

(152)

İrinli Yangılar Lokalizasyonuna Göre

(153)

Yüzeysel irinli yangı:

Mukozalar ve deride

görülür

Mukozalarda: • Epitelin nekrozu ve desquamasyonu ile birlikte olur ve

• İrinli nezle ya da irinli- kataral yangı (enteritis

kataralis purulenta) ismini alır.

• İrin akıcı bir halderdir. Atlarda gurm’da irinli burun

akıntısı,

Sığırlarda kataral irinli

galaktoforitislerde irinli akıntı

Deri:

• Epidermis içerisinde irinli kesecikler

• Püstül

Kutan mukozalarda:

(154)
(155)
(156)

Dokular İçinde İrinli Yangı

• Sınırlı İrinli Yangı:

• Doku organlardaki fokal ve kapsülsüz irin

birikimlerine apostematöz yangı (örn. Hepatitis

apostematoza).

• Dokulardaki sınırlı ve

kapsüllü irinli yangıya ise

apse denir.

• Yaygın İrinli Yangı: • Dokuların

interstisyumundaki yaygın(sınırsız)irinli

yangıya Flegmon denir. • Apsede olduğu gibi erime

yoktur. • Kapsül bulunmaz • Hiyaluronidaz ve fibrinolizin yapan bakteriler yapar(ß-hemolitik streptokok)

(157)
(158)

Metastatik(Piyemik) Apse: İrin yapan etkenlerin

kana karışarak(piyemi) uzak dokularda da çok sayıda apse oluşturmasıdır. Genellikle hepsi aynı büyüklükte sarımtrak odaklardır.

(159)
(160)
(161)
(162)
(163)

• Follikülitis:

Deride kıl foliküllerinin irinli

yangısı

• Furünkül:

deride yağ bezlerinin irinli yangısı

• Karbunkel

: Birkaç furünkülün bir araya

gelmesine denir.

• Akne:

Kıl follikülleri ve yağ bezleriyle deri

altı bağ dokusunun irinli yangısı irinli

• Cellulitis:

Deri altı bağ dokusunun yaygın

(164)

Flegmon: Dokuların interstisyumundaki yaygın(sınırsız) irinli yangıya denir.

• Makroskobik Bakı:

flegmonlu kısım ağrılı, şişkin ve kırmızı görünümdedir. • Ekstremitelerde deri

altında, kas dokusunun interstisyumunda,

submukoza veya

subserozada (mide-bağırsak kanalı) görülür.

• Mikroskobik Bakı:

• Kas ve bağ dokusu lifleri arasında yaygın şekilde

nötrofil lökosit infiltrasyonu • Belirgin eozinofil lökosit

(165)

Komplikasyonu:

• Flegmon

virulansı yüksek bakterilerle

oluşur

ve hızla yayılır.

• Hızlı yayılması ve lenf yollarına girmesi ile

lenfangitis ve lenadenitise

neden olur.

• Submukoza ve subserozada olduğunda

karın boşluğuna açılabilir ve

peritonitis

meydana gelir.

(166)

Boşluklarda irinli yangı:

Seröz boşluklar, bağırsak ve uterus gibi boşluklu

organlarda irin toplanmasına

empiyem

adı

verilir.

• Empiyemin prognozu daha kötüdür, çünkü

kolay rezorpsiyon şekillenmez.

• Apse oluşturan etkenler empiyemi de

oluşturur.

(167)
(168)
(169)
(170)
(171)
(172)
(173)
(174)

Kalp

Akciğer

Akciğer

Akciğer Akciğer

(175)
(176)

Fibrinli Yangılar:

Yangı bölgesine sızan eksudatta bol miktarda

fibrin bulunmasıyla karakterizdir

(177)

Fibrinli Yangının Lokalizasyonu

Mukozalar Serozalarda Akciğer

(alveol) Sindirim Kanalı Mukozası (Ağız ve bağırsak) Solunum Kanalı Mukozası (Larinks ve trakea)

(178)

Fibrinli yangı sebepleri

• İnsanların difteri basili,

• Spherophorus necrophorus, • Salmonella cholera suis,

• Virüsler,

• Yanma olayı,

• Akciğerde Pasteurella haemolytica tip A-1, Pasterurella multocidia, Haemophilus pleuropneumonia,

• Tavuklarda infeksiyöz laringotracheitis,

• Kedilerde panleucopeni, feline infectious peritonitis, • Sığırlarda koriza gangrenoza bovum

• Sığır vebası.

(179)

Fibrin:

• Yüzeylerdeki fibrinli yangılar özellikle mukoza ve serozalarda görülür.

• Serozal ve mukozal yüzeylerde şekillenen fibrin bir örtü halindedir, tutulup çekildiğinde bulunduğu yerden

kolaylıkla çıkarılırlar.

• Gri-beyaz ya da sarımtrak renkte, bir membran gibi

görülür. Bu tabakaya “Pseudomembran” adı verilir, bu tür yangılara da pseudomembranlı yangılar adı verilir.

(180)

Kan damarlarından proteinden zengin sıvı eksudasyonu olur. Plazma ile yangı alanına gelen fibrinojen fibrine dönüşür ve pıhtılaşıp görünür hale gelir. Fibrinden zengin bu eksudat içerisinde az ya da çok sayıda

(181)

Krupöz Yangı:

• Finrinli yangı Larinskte olduğu zaman yine kolaylıkla yerinden ayrılabilir, ancak lümenin

daralmasına neden olduğundan hayvanın boğuk ses çıkarmasına neden olur. Bu nedenle de boğuk

ses (krup) anlamına gelen Krupöz yangı olarak

adlandırılır(tavukların infeksiyöz laringotraheitisi) • Yangıda oluşan fibrin kitlesinin bulunduğu

mukozaya sımsıkı yapışması ve çekildiğinde

yerinden sökülmemesi veya dokudan parça alarak koparılmasına “difterik yangı” denir

Fibrin kitlesi bulunduğu yerden kolayca ayrılıyorsa

krupöz, bulunduğu yere sıkıca yapışmışsa difterik yangı olarak adlandırılır.

(182)
(183)
(184)
(185)

Fibrinli enteritislerde fibrin kitlesi bağırsak lümeni şeklini alabilir (örneğin panleukopeni) ve bağırsak şeklinde fibrin

(186)
(187)

Mikroskobik Bulgular:

• Fibrin kitlesi H.E. İle boyanan kesitlerde

pembe renkte ağ şeklinde

görülür.

• Fibrin iplikleri olayın yer aldığı yüzeye

yapışıktır. Fibrin iplikleriyle beraber yangı

ortamında

çökelmiş serum (protein),

lökositler ve eritrositler

görülür.

• Fibrin kitlesinin altındaki canlı doku

hiperemiktir.

(188)
(189)
(190)
(191)

Akciğerler: Pıhtılaşmış fibrinli eksudat alveolleri tıkaç gibi doldurur. Ayrıca alveol epitelleri dejenere ve nekroze olarak lümene dökülür

(192)
(193)

Fibrinli yangıların sonu:

• Fibrin, serozalarda olduğu zaman, üzerini örttüğü yüzeyden olabilecek kan kaybını önler.

• Fibrin, örttüğü yüzeyi irritasyonlardan korur. • Serozalardaki fibrin kitleleri mukozalardaki gibi

atılamaz ve organize oluncaya kadar kalır.

• Eğer yangı etkenleri kısa sürede ortadan kalkarsa fibrin kitlesi de fibrinolitik mekanizmalar

aracılığıyla erir ve emilerek gözden kaybolur.

• Fibrin kitlesi altında kalan dokular rejenere olur. • Üst yüzü serbest olan bronş ve bağırsak mukozası

gibi yerlerden fibrin tabakası kalıp halinde atılır. • Ancak serozlar üzerindeki ve akciğer

alveollerindeki fibrin kitlesi organize olana kadar burada kalır.

(194)

Akciğerde Fibrinli Yangının Sonu

:

•Akciğer alveollerindeki fibrin kitlesinin fibröz bağ doku ile yer değiştirmesi sonucu alveoller tamamen kapanır, •Bu bölgeler sertleşir ve et gibi bir kıvam alır, bu olaya da “Carnification” yani “etleşme” adı verilir.

•Fibrin kitlesi içinde giderek genç bir bağ doku üremesi başlar.

•Fibrin de, fibröz bağ doku ile organize olarak gözden silinir.

(195)
(196)
(197)

Serozal Yüzeylerde Fibrinli Yangının Sonu

Fibrin kitlesinin organizasyonu ile oluşan bu

tür

fibröz dokular hayat boyu kalıcıdır

. Seröz

yüzeylerdeki fibröz onarımlar sonucu

yüzeylerin birbirlerine bağlanması sonucu

doku veya organlar arasında yapışmalar

(

adhesion

) meydana gelir.

Bu gibi yapışmalar organların fonksiyonlarına

engel olmak suretiyle ciddi yaşamsal

(198)
(199)

Karaciğer

Örneğin bağırsak serozalarının birbirlerine veya peritona yapışmaları,

(200)

Referanslar

Benzer Belgeler

Ölçümle elde edilen bir değişken yönünden ikiden çok bağımsız grup arasında fark olup olmadığını test etmek için kullanılır... Karşılaştırılan

• Bir değişken artarken diğer değişken azalıyorsa ya da biri azalıyorken diğeri artıyorsa, iki değişken arasında negatif ilişki vardır.. İki

ÖRNEK: A ilacının belli bir hastalığa etkinliği için yapılan bir araştırmada; bu hastalığa yakalananlar arasından rastgele seçilen 80 hastaya ilaç tatbik

(2*2) düzeninde, beklenen frekanslar 5’den küçük olursa Fisher’in Kesin Ki-kare Testi uygulanır. Çok gözlü düzenlerde sütun ya da satırlar birleştirilerek

Test işlemleri gruplardaki denek sayılarının eşit olup olmama durumuna göre de

formülü kullanılarak standart normal dağılıma

Konu: Bağ doku lifleri (Örnek: Retiküler lifler) Preparat: Lenf Düğümü.. Bulunduğu Yer: Lenf düğümünün etrafında ve iç kısımlarında Boya:

Yani iki faktör arasında interaksiyon istatistik olarak önemlidir veya B faktörünün seviyeleri arasında araştırılan özelliğe etki bakımından farklılık , A