• Sonuç bulunamadı

LİSE ÖĞRENCİLERİNİN ATILGANLIK DÜZEYİNE SPORUN ETKİSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "LİSE ÖĞRENCİLERİNİN ATILGANLIK DÜZEYİNE SPORUN ETKİSİ"

Copied!
120
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

LİSE ÖĞRENCİLERİNİN ATILGANLIK DÜZEYİNE SPORUN ETKİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Aylin MENTEŞ

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Latif AYDOS

(2)

i Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ne

Aylin Menteş’in “LİSE ÖĞRENCİLERİNİN ATILGANLIK DÜZEYİNE SPORUN

ETKİSİ” başlıklı tezi 11/01/2008 tarihinde, jürimiz tarafından “Beden Eğitimi ve Spor”

Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı):Yrd. Doç. Latif AYDOS ...

Üye : Prof. Dr. Mehmet GÜNAY ... ... Üye : Yrd.Doç. Hakan SUNAY... ... Üye :... ... Üye : ... ...

(3)

ii

ÖNSÖZ

Eğitimin amacı kendisinin ve yaşadığı toplumun gelişimine katkıda bulunacak bireyler yetiştirmektir. Günümüzde ülkelerin ekonomik olarak kalkınması, toplumların ileri seviyeye yükselebilmesi ve bireylerin refah içinde yaşayabilmesi için eğitimin gerekliliği bilinmektedir. Toplumların yapı taşı olan bireylerin ergenlik dönemlerinde aldıkları eğitim çok önemlidir. Bu eğitimi etkileyebilecek nedenlerin bilinmesi ve eğitimin geliştirilmesine katkıda bulunacak çalışmaların yapılması eğitim adına önemli bir adımdır.

Bu doğrultuda, lise öğrencilerinin atılganlık düzeyine sporun etkisi üzerine bir çalışma yapılmıştır.

Bu araştırmanın gerçekleştirilmesinde, pek çok kişinin önemli katkıları olmuştur. Öncelikle çalışmamın yürütülmesinde sabırlı ve anlayışlı tutumuyla motivasyonumu arttıran, desteğini hiç eksik etmeyen tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Latif Aydos’a; tezin istatistiksel aşamalarında yardımcı olan Bilge Uzun Özer’e teşekkürlerimi sunuyorum. İş yaşantısıyla birlikte sürdürmeye çalıştığım öğrencilik dönemim boyunca bu yoğun tempomu destekleriyle kolaylaştıran sevgili ailem ve Atilla Özenboy’a teşekkür ediyorum.

Aylin MENTEŞ

(4)

iii

ÖZET

LİSE ÖĞRENCİLERİNİN ATILGANLIK DÜZEYİNE SPORUN ETKİSİ Menteş, Aylin

Yüksek Lisans, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Latif AYDOS

Ekim − 2007

Bu araştırma, lise öğrencilerinin atılganlık seviyesine sporun etkisini belirlemek, demografik özelliklerinin atılganlık düzeyi ile bir ilişkisinin olup olmadığını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır..

Bu araştırmanın örneklemi 2006-2007 yılında Ankara ilinde merkez ilçelerde bulunan Normal Lise, Meslek Lisesi, Anadolu ve Fen Lisesi ve Özel Liselerde eğitimlerine devam etmekte olan toplam 243.233 Hazırlık, Birinci Sınıf, İkinci Sınıf ve Üçüncü Sınıf öğrencileri arasından seçkisiz yöntemle seçilmiş toplam 1089 öğrenciyi oluşturmuştur. Araştırmaya katılan öğrencilerin 758’ini (% 69.4) erkek, 334’ünü ise (% 30.6) kız öğrenciler oluşturmuştur.

Araştırmada veri toplama aracı olarak, öğrencilerin atılganlık düzeylerini belirlemek için Rathus (1973) tarafından hazırlanmış olan “Rathus Atılganlı Envanteri” ve liseli öğrencilerin demografik özelliklerini anlamaya yönelik olarak hazırlanan 17 sorulu anket kullanılmıştır. Planlanan anket formunun birinci bölümünde katılımcıların demografik özelliklerini anlamaya yönelik 17 soru, ikinci bölümünde ise 30 maddeden oluşan Rathus Atılganlık Envanteri bulunmaktadır.

1.089 öğrenciden elde edilen veriler SPSS 11,5 istatistik paket programından yararlanılarak gerekli analizler yapılmıştır. Elde edilen veriler araştırmanın niteliğine uygun olarak bulgular bölümünde sunulmuş, tartışma ve yorum bölümünde ise tartışılıp yorumlanmıştır.

Verilerin analizinde frekans, ortalama ve standart sapma puanlarına betimsel istatistik yöntemleri kullanılarak bakılmıştır. Ayrıca, ikili gruplarda bağımsız t- testi kullanılmış, ikiden fazla gruplarda tek yönlü varyans analizi (One-Way ANOVA) uygulanmıştır. Tek yönlü varyans analizinde gruplar arasında ortaya çıkan farkı değerlendirmek için Bonferroni çoklu karşılaştırma testi uygulanmıştır. Bağımlı ve bağımsız değişkenler arasında ilişki olup olmadığı ise Pearson Momentler Çarpımı kolerasyon analizi kullanılarak değerlendirilmiştir. Yapılan analizlerde p < 0.05 anlamlılık düzeyi esas alınmıştır.

Araştırmanın sonucunda,

1. Lise öğrencilerinin % 61.6’sı (670’i) atılgan davranış biçimine sahipken, , %38.4’ü (417’sı) atılgan davranış biçimine sahip olmadıkları bulunmuştur.

2. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyinde lisanslı olarak spor yapıp yapmadıklarına bağlı olarak anlamlı bir farklılık olmadığı; takım sporun yapanların atılganlık düzeyi puanlarının bireysel spor yapanlara göre yüksek olduğu; spor yapma süreleri ve sportif müsabakalara düzenli olarak katılıp katılmama ile atılganlık düzeyi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığı bulunmuştur.

3. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyinde yaşa, kardeş sayısına, annenin ve babanın mesleğine bağlı olarak istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken; cinsiyet, devam ettikleri sınıf, devam ettikleri okul, gelir düzeyi, annenin eğitim düzeyi, babanın eğitim düzeyi, boy ve kilo değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur.

(5)

iv

ABSTRACT

The purpose of the present study is to identify the effect of sport on high school students’ assertiveness level, and to find out the relationship among some demographic variables and assertiveness level.

The sample of the present study constituted 1089 students non randomly selected from 243.233 Prep school, first grade, second grade and third grade students who were enrolled in Regular High school, Vocational School, Anatolian and Science High School, and private High School in the central district of Ankara in 2006-2007 Academic Year. Of all the students participated in the study, 758 (69.4%) were male and 334 (30.6%) were female students.

Data collection instrument used in the study was Rathus Assertiveness Inventory developed by Rathus (1973). Moreover, demographic information was obtained by using a questionnaire including 17 questions regarding the demographic variables of the participants. Data collection instrument was prepared as 17 questions for the first part, and 30 items Rathus Assertiveness Inventory for the second part.

The data gathered from 1089 students was analyzed by using SPSS PC statistics program. Findings revealed from the analysis were presented in the Findings part of the thesis and interpreted and discussed in the discussion part.

Throughout the analyses of the data, descriptive statistics was used to get the frequencies, means and standard deviations of the data. Moreover, independent sample t-test and one way Analysis of Variance (ANOVA) were used according to the number of categories. Pairwise differences were obtained by using Bonferroni multiple comparison tests. In addition, Pearson Products Moment Correlation was used to reveal the relationship between dependent and independent variables. P < 0.05 significance level was taken into consideration to identify the significance of the analyses.

Results of the study revealed that

1. 61.6 % (670) of the high school students have had assertiveness behavior style, while 38.4 % (417) of them do not have this style.

2. There is no significant difference on the assertiveness levels of the high school students regarding their becoming active athletes. Students doing team sports have had higher assertiveness scores than the students doing individual sports. However, any significant differences were found on the assertiveness levels of the students regarding their duration of doing sports and participating regularly in sportive activities.

3. While any significant differences were found on the assertiveness levels of the students in terms of their ages, number of siblings, mother’s and father’s occupations; significant differences were revealed on the assertiveness levels regarding students gender, grades, school types, socio economic status, education levels of the mother, education levels of the father, height and weight.

(6)

v

İÇİNDEKİLER

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI...i

ÖNSÖZ...ii ÖZET...iii ABSTRACT... v İÇİNDEKİLER...vii TABLOLAR LİSTESİ...xi ŞEKİLLER LİSTESİ... xv BÖLÜM I ... 1 GİRİŞ ... 1 1.1. Araştırmanın Amacı ... 4 1.2. Alt Problemler ... 4 1.3. Hipotezler ... 5 1.4. Sayıtlılar ... 7 1.5. Sınırlılıklar... 7 1.6. Tanımlar ... 7 1.7. Araştırmanın Önemi ... 8 BÖLÜM II ... 10 KURAMSAL ÇERÇEVE... 10

2.1. Çekingen Davranış (Non Assertiveness)... 10

2.2. Saldırgan Davranış (Aggressiveness)... 12

2.3. Atılgan Davranış (Assertiveness)... 13

2.3.1. Atılganlığa İlişkin Davranış Biçimleri ... 15

2.3.2. Atılganlığın Belirleyici Davranışları... 16

2.4. Atılgan Bireyin Hakları ... 16

2.5. Atılganlık Becerisinin Kazanılmasında İzlenmesi Gereken Aşamalar ... 17

(7)

vi

2.7. Atılganlık ve Kültür... 19

2.8. Ergenlik Döneminin Özellikleri ... 20

2.9. Eğitim ve Atılganlık ... 21

2.10. Spor ve Atılganlık ... 23

2.11. İlgili Yayın ve Araştırmalar ... 24

2.11.1. Atılganlıkla İlgili Yurt Dışında Yapılan Çalışmalar... 25

2.11.2. Atılganlıkla İlgili Ülkemizde Yapılan Çalışmalar ... 28

BÖLÜM III... 33

YÖNTEM... 33

3.1. Evren ve Örneklem... 33

3.2. Sınırlılıklar... 37

3.3. Veri Toplama Teknikleri ... 37

3.3.1. Rathus Atılganlık Envanteri ... 39

3.3.2. Rathus Atılganlık Envanteri’nin Puanlanması ... 39

3.3.3. Rathus Atılganlık Envanteri’nin Güvenirliği ... 39

3.3.4. Rathus Atılganlık Envanteri’nin Geçerliliği ... 40

3.3.5. Rathus Atılganlık Envanteri’nin Bu Çalışma İçin Geçerlilik ve Güvenirliği ... 41

3.4. Verilerin Toplanması... 41

3.5. Verilerin Analizi... 42

BÖLÜM IV ... 43

BULGULAR ... 43

4.1. Katılımcıların Demografik Özellikleri ... 43

4.2. Katılımcıların Atılganlık Düzeyleri... 47

4.3. Katılımcıların Atılganlık Düzeylerinin Alt Problemlere Göre İncelenmesi ... 49

4.3.1. Atılganlık Düzeyi: Lisanslı Olarak Spor... 50

4.3.2. Atılganlık Düzeyi: Spor Branşı ... 50

(8)

vii

4.3.4. Atılganlık Düzeyi: Spor Müsabakalarına Düzenli Katılım ... 51

4.3.5. Atılganlık Düzeyi: Cinsiyet Farkı ... 52

4.3.6. Atılganlık Düzeyi: Yaş... 53

4.3.7. Atılganlık Düzeyi: Sınıf ... 54

4.3.8. Atılganlık Düzeyi: Okul ... 57

4.3.9. Atılganlık Düzeyi: Ailenin Gelir Düzeyi ... 60

4.3.10. Atılganlık Düzeyi: Kardeş Sayısı... 60

4.3.11. Atılganlık Düzeyi: Annenin Eğitim Düzeyi... 62

4.3.12. Atılganlık Düzeyi: Babanın Eğitim Düzeyi ... 64

4.3.13. Atılganlık Düzeyi: Annenin Mesleği ... 67

4.3.14. Atılganlık Düzeyi: Babanın Mesleği... 68

4.3.15. Atılganlık Düzeyi: Boy ... 69

4.3.16. Atılganlık Düzeyi: Kilo... 70

BÖLÜM V... 71

TARTIŞMA, SONUÇLAR VE ÖNERİLER... 71

5.1. Tartışma... 71

5.1.1. Örneklem Grubundaki Katılımcıların Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular ... 71

5.1.2. Katılımcıların Atılganlık Düzeylerine İlişkin Bulgular ... 72

5.1.3. Katılımcıların Atılganlık Düzeylerinin Alt Problemlere Göre Tartışılması ... 72

5.1.3.1. Atılganlık Düzeyi: Lisanlı Olarak Spor ... 72

5.1.3.2. Atılganlık Düzeyi: Spor Branşı... 73

5.1.3.3. Atılganlık Düzeyi: Spor Yapma Süreleri... 74

5.1.3.4. Atılganlık Düzeyi: Spor Müsabakalarına Düzenli Katılım... 75

5.1.3.5. Atılganlık Düzeyi: Cinsiyet Farkı... 75

5.1.3.6. Atılganlık Düzeyi: Yaş ... 76

5.1.3.7. Atılganlık Düzeyi: Sınıf... 77

(9)

viii

5.1.3.9. Atılganlık Düzeyi: Ailenin Gelir Düzeyi... 79

5.1.3.10. Atılganlık Düzeyi: Kardeş Sayısı ... 80

5.1.3.11. Atılganlık Düzeyi: Annenin Eğitim Düzeyi ... 80

5.1.3.12. Atılganlık Düzeyi: Babanın Eğitim Düzeyi... 81

5.1.3.13. Atılganlık Düzeyi: Annenin Mesleği... 82

5.1.3.14. Atılganlık Düzeyi: Babanın Mesleği ... 83

5.1.3.15. Atılganlık Düzeyi: Boy... 83

5.1.3.16. Atılganlık Düzeyi: Kilo ... 83

5.2. Sonuç ... 84

5.3. Öneriler... 88

KAYNAKÇA ... 92

(10)

ix

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Ankara Merkez İlçelerindeki Orta Öğretim Okullarının

Listesi (2006-2007) MEB ... 34 Tablo 2. Ankara Merkez İlçeleri Orta Öğretim Okullarındaki Öğrencilerin

Cinsiyet, Yaş, Sınıf ve Okullarına İlişkin Demografik Özellikleri... 44 Tablo 3. Ankara Merkez İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Öğrencilerin Anne ve Babalarının Öğrenim Durumu, Anne ve Babalarının Mesleği, Herhangi bir Spor Dalında Lisanslı Sporcu Olup Olmadığı, Sportif Yarışmalara

Düzenli Olarak Katılıp Katılmadığı ve Katılımcının Derecesinin

Olup Olmadığına İlişkin Demografik Özellikleri ... 45 Tablo 4. Ankara Merkez İlçelerine Bağlı Ortaöğretim Okullarındaki Öğrencilerin

Boy, Kilo, Ailesinin Aylık Geliri ve Spor Yaptıkları Yıl Sayıları... 47 Tablo 5. Ankara Merkez İlçelerine Bağlı Ortaöğretim Okullarındaki

Öğrencilerin Atılganlık Düzeyleri ... 48 Tablo 6. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Lisanslı olarak Spor Yapıp Yapmamalarına Bağlı Olarak

Atılganlık Düzeylerinin Karşılaştırılması için Bağımsız t-testi Tablosu... 50 Tablo 7. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Branşlarına (Bireysel ve Takım Sporu Branşları) Bağlı Olarak

Atılganlık Düzeylerinin Karşılaştırılması için Bağımsız t-testi Tablosu... 50 Tablo 8. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeyleri ile Spor Yapma Süreleri Arasındaki İlişki ... 51 Tablo 9. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Sportif Müsabakalara Düzenli Olarak Katılıp Katılmamalarına Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin Karşılaştırılması için Bağımsız t-testi

(11)

x Tablo 10. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Cinsiyetlerine Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin Karşılaştırılması

için Bağımsız t-testi Tablosu ... 52 Tablo 11. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Yaşa Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin Karşılaştırılması için Tek

Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Tablosu ... 53 Tablo 12. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Yaşa Bağlı Olarak İncelenmesi ... 53 Tablo 13. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin Sınıfa Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin Karşılaştırılması için Tek Yönlü

Varyans Analizi (ANOVA) Tablosu ... 54 Tablo 14. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin Sınıfa Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin Çoklu Karşılaştırılması (Post-Hoc)... 55 Tablo 15. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Sınıfa Bağlı Olarak İncelenmesi ... 56 Tablo 16. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin Okula Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin Karşılaştırılması için Tek

Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Tablosu ... 57 Tablo 17. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Sınıfa Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin Çoklu Karşılaştırılması

(Post-Hoc)... 58 Tablo 18. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Okula Bağlı Olarak İncelenmesi ... 58 Tablo 19. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeyleri ile Ailelerinin Gelir Düzeyi Arasındaki İlişki ... 60 Tablo 20. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Kardeş Sayısına Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin Karşılaştırılması için Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Tablosu... 61

(12)

xi Tablo 21. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Kardeş Sayılarına Bağlı Olarak İncelenmesi ... 61 Tablo 22. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Annelerinin Eğitim Düzeylerine Bağlı Olarak Atılganlık

Düzeylerinin Karşılaştırılması için Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA)

Tablosu ... 62 Tablo 23. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Annelerinin Eğitim Düzeylerine Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin

Çoklu Karşılaştırılması (Post-Hoc) ... 63 Tablo 24. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Annelerinin Eğitim Düzeylerine Bağlı Olarak

İncelenmesi ... 63 Tablo 25. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Babalarının Eğitim Düzeyine Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin

Karşılaştırılması için Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Tablosu ... 65 Tablo 26. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Annelerinin Eğitim Düzeylerine Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin

Çoklu Karşılaştırılması (Post-Hoc) ... 65 Tablo 27. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Babalarının Eğitim Düzeylerine Bağlı

Olarak İncelenmesi ... 66 Tablo 28. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Annelerinin Mesleğine Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin

Karşılaştırılması için Bağımsız t-testi Tablosu... 67 Tablo 29. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Babalarının Mesleğine Bağlı Olarak Atılganlık Düzeylerinin

(13)

xii Tablo 30. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Babalarının Mesleklerine Bağlı Olarak

İncelenmesi ... 68 Tablo 31. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeyleri ile Ailelerinin Gelir Düzeyi Arasındaki İlişki ... 69 Tablo 32. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

(14)

xiii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Ankara Merkez İlçelerine Bağlı Ortaöğretim Okullarındaki Öğrencilerin Atılganlık Düzeyleri... 49 Şekil 2. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin Atılganlık Düzeylerinin Yaşa Bağlı Olarak İncelenmesi ... 54 Şekil 3. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Sınıfa Bağlı Olarak İncelenmesi ... 56 Şekil 4. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Okula Bağlı Olarak İncelenmesi ... 59 Şekil 5. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Kardeş Sayısına Bağlı Olarak İncelenmesi ... 62 Şekil 6. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Annelerinin Eğitim Düzeylerine Bağlı Olarak

İncelenmesi ... 64 Şekil 7. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Babalarının Eğitim Düzeylerine Bağlı Olarak

İncelenmesi ... 66 Şekil 8. Ankara İli İlçeleri Ortaöğretim Okullarındaki Lise öğrencilerinin

Atılganlık Düzeylerinin Babalarının Mesleklerine Bağlı Olarak

(15)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

İletişim, insan yaşamında çok önemli bir kavramdır. İnsan fizyolojik, psikolojik ve sosyal ihtiyaçları olan ve bu ihtiyaçları giderme yönünde davranan bir varlıktır. Yaşamını sürdürebilmesi için iletişim kurma ihtiyacında ve zorundadır.

İnsan toplumsal yapı içinde sürekli olarak gelişir, değişir ve değişen sosyal yaşama ayak uydurmaya çalışır. Gelişen bu sosyal yapı içinde topluma uyum sağlaması ve toplumda yer almasının, kendine güvenmesi, kendini tanıması ve sağlıklı ilişkiler kurabilmesi ile gerçekleşebildiği bilinmektedir. Bu bağlamda atılganlık büyük önem taşımaktadır.

Bir iletişim biçimi olarak da kabul edilen atılganlık; başkalarını küçük görmeden, onların haklarını yadsımadan, bireyin kendi haklarını koruyabilme, duygu ve düşüncelerini açıkça anlatabilme yolu olarak geliştirilen, bir çeşit ilişkiler biçimi olarak tanımlanabilir. Başkaların bilgi sorma, kendini tanıma gibi ilişkileri başlatıcı davranışları ve başkalarının davranışlarına tepki vermeyi içeren bir yanı vardır. Atılganlık, beceridir, birinin sahip olduğu ya da yoksun olduğu bir özellik değildir (Kamaraj, 2004).

Bu ilişki biçimi olumsuz iki ucu olan çekingenlik ve saldırganlık kavramlarına karşı olarak, atılganlık olumlu bir davranış biçimi olarak kabul edilir. Birçok insan atılganlık ve saldırganlık kavramını birbirine karıştırır. Atılganlık ile saldırganlık arasındaki en önemli farkı şu şekilde ifade edebiliriz. Saldırgan kişi başkalarının haklarını ihlal eder, atılgan kişi ise bunu yapmaz (Voltan,1980).

Atılganlık ayrıca evrensel bir özellik olmayıp, kişiye ve duruma göre değişmektedir. Bireysel ve kültürel farklılıklar büyük rol oynamaktadır. Özgüven ve

(16)

2

özdenetim kazanmak için değerli bir araç olmakla birlikte her şeyin çözümü değildir. Atılgan kişiler, ne istediklerini kesin ve anlaşılır bir biçimde belirtirler. Olumlu ve olumsuz duygularını düzgün ve uygun bir dille ifade ederler. Kendileri ve başkaları hakkında genellikle iyi şeyler düşünürler. “Ben” dilini kullanırlar. Etkili, sağlıklı ve uyumlu etkileşime girebilirler. İletişimde duyarlı ve hoş görülüdürler. Stresle daha etkili başa çıkarlar, başardıkları işi konuşmaktan, gerekli yede kendilerini övmekten kaçınmazlar (Phelps ve Austin, 1997).

Spor, yakın ilişki kurma imkanı ve fırsatı yaratan çok önemli bir iletişim aracıdır. Günümüzde spor, geniş kitlelere yayılmış, her yaştan, herkesin ilgi duyduğu ve yöneldiği etkinlik olmuştur. Spor etkinlikleri bireyin enerjisini, kaslarını, zihinsel yeteneklerini, algılarını, hızlı karar vermesini, toplumsal niteliklerini kullanmasını gerektirir. Bu özellikler sporun bedensel, ruhsal ve toplumsal yönlerinin olduğunu gösterir.

Bu yönlerin kişilik üzerine etkileri, sevmeyi, hakkını aramayı ve hak yememeyi, paylaşmayı, yarışmayı, kurallara uymayı, kazanmayı ve kaybetmeyi kabullenmeyi, ilkel dürtüleri toplumun kabul ettiği biçimde anlatım bulmasını, yeni toplumsal ortamlara katılmayı, yeni arkadaşlar edinmeyi, haz duymayı kapsar (Doğan, 2005).

Düzenli olarak egzersize katılmanı fiziksel ve psikolojik sağlığı olumlu önde etkilediği düşünülmektedir. Kendine güvenin artması, olumlu kendilik düşüncesi, kendini kabul anksiyete, depresyon ve streste azalma sporun kişi üzerindeki olumlu yönleridir.

Fuchs’a göre genç yaşlarda yapılan spor kişiliğin oluşumunu destekler. Sportif verimle kendini ispat etme, fiziksel özelliklerin spor yoluyla gelişmesi sonucu kendine güvenin artması, spor grupları içinde olumlu davranışların gelişmesi ile spesifik davranışların kendine güven duymadaki olumlu yönü söylenebilir (Suveren, 1992).

(17)

3

Birey temel davranış biçimlerini içinde bulunduğu aileden öğrenir. Bilindiği üzere, 0-7 yaş arası çocuk kişilik gelişiminin büyük bir bölümünü tamamlar ve birçok özellik, beceri ve alışkanlık geliştirir. Bireyin yaşamdaki temel taşlarından biri ailedir. Çocuğun yaşantısında oldukça önemli bir yer tutan diğer kurumda okuldur. Çocuğun aile içindekilerin değişmesinde, gelişmesinde ve yeni boyutlar kazanmasında okulun yeri büyüktür. Okullar eğitim yoluyla bireye gerekli bilgi, beceri ve anlayışları kazandıran, kişiliğin gelişmesine olumlu katkıları bulunan kurumlardır (Vatansever, 2002).

Okullar bireyin yaşamında böylesine önemli bir yer teşkil ederken, bireyin yaşamının kalitesini arttırdığı düşünülen sporun, okul içi ve okul dışı spor faaliyetleri olarak öğrencilerin kişilik gelişimine olan katkıları yönünden incelenmesini gerekli kılmıştır.

Okul döneminde sporla ilgili olumlu tecrübelerin edinilmesi ve buradan kaynaklanan motivasyonun etkisiyle yaşamın daha sonraki evrelerinde düzenli spor faaliyetleri yapabilmek için imkân ve fırsat yaratılması, psikolojik ve fiziksel sağlığın korunması ve geliştirilmesine büyük katkı sağlayacaktır(Aman, İkizler, Karagözoğlu, 2000).

Bu araştırma; lise öğrencilerinin sportif faaliyetlere katılımı ile atılganlık düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek , çeşitli değişkenlerin ( yaş, cinsiyet, ailenin gelir düzeyi vb. gibi ) atılganlık düzeyine olan etkisini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Aynı zamanda, gençlerin ergenlik dönemi gibi zor bir dönemi daha sağlıklı atlatıp, mutlu, sağlıklı ve topluma faydalı bireyler olmaları yönünde ailelere ve eğitimcilere yardımcı olma amacı güdülmüştür

(18)

4

1.1. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın temel amacı, “lise Öğrencilerinin Atılganlık Düzeyine Sporun Etkisi”ni belirlemektir. Söz konusu amacın gerçekleştirilebilmesi için aşağıdaki problemlere yanıt aranmıştır.

1.2. Alt Problemler

1. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi herhangi bir branşta lisanslı olarak spor yapıp/yapmama durumlarına göre farklılaşmakta mıdır?

2. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi spor branşına (bireysel yada takım sporları) göre farklılaşmakta mıdır?

3. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi ile spor yapma süreleri arasında olumlu yada olumsuz yönde bir ilişki var mıdır?

4. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi sportif müsabakalara düzenli olarak katılıp/katılmama durumlarına göre farklılaşmakta mıdır?

5. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi cinsiyete göre farklılaşmakta mıdır? 6. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi yaşa göre farklılaşmakta mıdır? 7. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi sınıfa göre farklılaşmakta mıdır?

8. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyleri okullarına göre farklılaşmakta mıdır? 9. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi ile ailenin gelir düzeyi arasında olumlu yada

olumsuz yönde bir ilişki var mıdır?

10. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi kardeş sayılarına göre farklılaşmakta mıdır? 11. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi annenin eğitim düzeyine göre farklılaşmakta

mıdır?

12. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi babanın eğitim düzeyine göre farklılaşmakta mıdır?

(19)

5

14. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi babanın mesleğine göre farklılaşmakta mıdır? 15. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi ile boyları arasında olumlu yada olumsuz

yönde bir ilişki var mıdır?

16. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi ile kiloları arasında olumlu yada olumsuz yönde bir ilişki var mıdır?

1.3. Hipotezler

Yukarıda sunulan alt problemler göz önünde bulundurulduğunda, çalışmanın bulgularına ilişkin bazı beklentiler oluşmuştur. Bu doğrultuda, çalışmanın sonucunda olması beklenen hipotezler aşağıdaki gibidir.

1. Lisanlı olarak spor yapan lise öğrencilerinde atılganlık düzeyinin spor yapmayan lise öğrencilerinden daha yüksek düzeyde olacağı beklenmektedir.

2. Takım sporu yapan lise öğrencilerinin atılganlık düzeyinin bireysel spor yapan lise öğrencilerinden daha yüksek düzeyde olacağı beklenmektedir.

3. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi ile spor yapma süreleri arasında olumlu yönde anlamlı bir ilişki olacağı beklenmektedir.

4. Sportif müsabakalara, düzenli olarak katılan lise öğrencilerinin atılganlık düzeyinin, düzenli olarak katılmayan lise öğrencilerine oranla daha yüksek düzeyde olacağı beklenmektedir.

5. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyinde cinsiyete göre bir farklılık oluşacağı beklenmektedir.

6. Lise öğrencilerinin yaş grubu yükseldikçe, atılganlık düzeyinin de yükseleceği beklenmektedir.

7. Lise son sınıfa devam etmekte olan öğrencilerin atılganlık düzeyinin diğer sınıflara devam etmekte olan öğrencilere oranla daha yüksek düzeyde olacağı beklenmektedir.

(20)

6

8. Anadolu liseleri ve özel liselere devam etmekte olan lise öğrencilerinin atılganlık düzeylerinin devlet lisesi ve meslek liselerine devam etmekte olan lise öğrencilerine oranla daha yüksek düzeyde olacağı beklenmektedir.

9. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi ile ailenin gelir düzeyi arasında olumlu yönde bir ilişki olacağı beklenmektedir.

10. Üç ve üçten daha fazla kardeşe sahip olan lise öğrencilerinin atılganlık düzeyinin diğer gruplara oranla (iki kardeşi olan, tek kardeşi olan, hiç kardeşi olmayan) daha düşük düzeyde olacağı beklenmektedir.

11. Annesi yüksekokul ve daha sonrası eğitim almış olan Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyinin diğer gruplara oranla (annesi ortaokul/lise eğitimi almış, annesi ilkokul yada daha düşük düzeyde eğitim almış) daha yüksek düzeyde olacağı beklenmektedir.

12. Babası yüksekokul ve daha sonrası eğitim almış olan Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyinin diğer gruplara oranla (babası ortaokul/lise eğitimi almış, babası ilkokul yada daha düşük düzeyde eğitim almış) daha yüksek düzeyde olacağı beklenmektedir.

13. Annesi ev hanımı olan lise öğrencilerinin atılganlık düzeyinin annesi çalışan lise öğrencilerine oranla daha düşük düzeyde olacağı beklenmektedir.

14. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyinin babalarını mesleklerine göre bir farklılık oluşturmayacağı beklenmektedir.

15. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi ile boyları arasında anlamlı bir ilişki oluşmayacağı beklenmektedir.

16. Lise öğrencilerinin atılganlık düzeyi ile kiloları arasında olumsuz yönde anlamlı bir ilişki olacağı beklenmemektedir.

(21)

7

1.4. Sayıltılar

Bu araştırma aşağıdaki sayıtlılara dayanmaktadır.

1. Araştırmada kullanılan Rathus Atılganlık Envanteri (RAE) öğrencilerin atılganlık düzeyini belirlemek için yeterlidir.

2. Ölçeğin uygulanmasında öğrencilerin gerçeğe yakın bir biçimde kendilerini yansıtabilecekleri düşünülmektedir.

3. Araştırmanın lise öğrencilerinin atılganlık düzeyine etkisi olabilecek değişkenler arasındaki ilişki ve etkileşimi kesitsel olarak ortaya çıkaracağı varsayılmaktadır.

1.5. Sınırlılıklar

1. Araştırmanın uygulanması 2006–2007 eğitim öğretim yılıyla sınırlandırılmıştır. 2. Araştırmanın kapsamı içine, Ankara ilinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı

resmi ve özel liseler girmektedir.

3. Bu araştırmanın bulguları Ankara ilinde eğitimine devam eden lise öğrencilerini kapsamaktadır. Bundan dolayı çalışmanın bulgularının lise düzeyinden düşük ilköğretim düzeyi ve lise düzeyinden yüksek üniversite düzeyindeki öğrencilere genellenmesi söz konusu değildir.

1.6. Tanımlar

Atılganlık: Başkalarını küçük görmeden, onların haklarını yadsımadan, bireyin

kendi haklarını koruyabilme, duygu ve düşüncelerini açıkça anlatabilme yolu olarak geliştirilen bir çeşit kişiler arası ilişkiler biçimi olarak tanımlanabilir (Kamaraj, 2004).

Spor: Spor; insanların bedenlerini zekâlarını birlikte çalıştıran; beden, zekâ,

(22)

8

gibi yapıların çeşitli yönlerden, gelişmelerini sağlayan yarışmalı ve yarışmasız olarak yapılabilen doğal, eğlenceli, organizeli ve bilimsel hareketlerin tümünü kapsayan hareketler bütünüdür (Suveren, 1991).

Eğitim: Bireyin davranışlarında, kendi yaşantıları yoluyla, ve kasıtlı olarak

istendik davranışlar meydana getirme sürecidir (Ertürk, 1975).

Ergenlik: Ortalama 12 ile 21 yaşları arasındaki ergen grubu kapsayan, fizyolojik

olarak büyüme ve gelişme, cinsellik, ruhsal ve sosyal olarak belirgin değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir (Öztürk, 2002).

Okul: Okullar hem eğitim merkezleridir, hem de aynı yaş gruplarının bir araya

geldiği yerlerdir (Karasüleymanoğlu, 1989).

1.7. Araştırmanın Önemi

Sosyal bir varlık olarak insanın içinde yaşadığı toplumla kurduğu ilişki ve iletişim türü, onun kendisini algılayışını ve çevresiyle uyumlu bir bütünlük oluşturmasını doğrudan etkileyecektir. Çevresiyle iletişim kurarken, kendi duygu ve düşüncelerini diğerlerine atılgan davranış kapsamında iletebilen birey, yaşadığı çatışmaları ve iletişim sorunlarının en aza indirgeyerek daha az uyum sorunu yaşayacak ve buda onun ruhsal sorun yaşama düzeyini etkileyecektir (Tataker, 2003).

Araştırmamızın konusu içinde olan lise öğrencileri bulunduklar ergenlik döneminde ilgilerinde ve isteklerinde genel olarak bir artma olmasına karşın, okula karşı ilgisi azalır. Ters, huysuz, inatçı, eleştirici, atak ve asidir. Bu özellikleri anne babasıyla, otorite temsilcileriyle ve diğer insanlarla ilişkilerini olumsuz yönde etkiler (Doğan, 2005).

(23)

9

Kimlik bütünlüğünün oluşturulduğu ergenlik döneminde, bireye kazandırılacak atılganlık becerisi onun çatışma yaşamadan diğerleriyle ilişki kurabilmesini kolaylaştıracak ve daha sağlıklı bir ruhsal yapıya ulaşmasını sağlayacaktır (Tataker, 2003).

Yaşamlarının en hassas döneminde bulunmaları gerçeğinden hareketle, kaygı ve dolayısıyla toplumla uyum sorunu yaşamaya yatkın olan ergenlerin kabul görmeyen davranışlarının toplumsal ilişkilerde yaşadıkları sosyal beceri eksikliği (Hurt,1986) sonucuna yol açtığı kanısı yaygındır. Atılganlık sosyal beceri olarak tanımlandığı için, ergenin onaylanmayan davranışı bir bakıma atılgan olmama özelliğinden kaynaklandığı sonucu elde edilir. Bu amaçla bireyin sosyalleşmesini sağlayan atılganlık eğitimini kullanan Hurt(1986), toplumsal tepki alan davranışları sergileyen ergenlerin benlik kavramı ile kendi davranışlarının başkaları üzerindeki etkisi arasında sürekli bir etki olduğu belirtilmektedir (Kaya, 2001).

Günlük yaşamın eksikliklerinin dengelenmesi ve saldırganlığın kanalize edilmesinde sporun önemli bir görevi bulunmaktadır (Koç, 1994). Sosyal bir olay olarak spor, insanın kendi kişiliğini anlama, ifade etme ve geliştirmesine yardımcı olmaktadır.

Bu araştırma; lise öğrencilerinin atılganlık seviyelerine sporun etkisini çeşitli değişkenler açısından inceleyerek elde ettiği bulgular ışığında ailelere, lise öğretmenlerine, M.E.B. program geliştirme çalışanlarına ve üniversitede yapılacak yeni çalışmalara fayda sağlayarak literatüre katkıda bulunabilir.

(24)

10

BÖLÜM II

KURAMSAL ÇERÇEVE

İnsan sosyal bir varlıktır ve diğer insanlarla etkileşim halindedir. Bu etkileşim içindeki her birey diğer bireylerle sağlıklı bir yaşam tarzını amaçlar. Bireyin gerek sosyal, gerek ruhsal olarak sağlıklı diye nitelendirilebilecek davranış örüntüleri sergileyebilmesi için, kişiler arası iletişim ve etkileşimde bazı önkoşullara ihtiyacı vardır.

İnsanlar arası etkileşimde kopukluk yaratan iki tür davranış vardır. Bunlar “Saldırganlık ve Çekingenlik” davranışlarıdır. Saldırgan olan bireyler isteklerine ulaşmak için, çoğu zaman başkalarını kırma, küçük görme eğilimi gösterirler. Çekingen olan bireyler ise amaçlarına ulaşmakta ve gereksinimlerini karşılamakta güçlük çekerler. Bu nedenle çekingen olan insanlar ya eksiklik kaygısıyla ya da öfkeyle doludurlar. Kısaca denebilir ki çekingen ve saldırgan davranışlar uyumsuz davranışlar kapsamına girer (Alberti ve Emons, 2002).

Bu davranışların tam tersine atılgan davranış, olumlu, uyumlu ve sağlıklı bir davranıştır.

2.1. Çekingen Davranış ( Non Assertiveness )

Atılgan davranışın karşıtı olan çekingen davranış biçiminin doğası hakkında Zimbardo ve Radi (1976) şunları yazmışlardır;

“İnsanların çoğu çekingenliği ve çekinmeyi hislerle belirler. Webster çekingenliği başkalarının karşısında rahat olmama olarak tanımlamıştır. Oxfort İngilizce sözlüğüne

(25)

11

göre ilişkiye girmede zorluk, korkaklık nedeniyle tedbirli davranma ve güvenmeme” olarak tanımlamaktadır.

Zimbardo ve Radi tarafından 1979’da çekingenlik kavramı litaratüre “atılgan olmama” anlamı ile girmiştir (Tuçker, Weaver, 1983).

Alberti ve Emmons (2002), atılgan olmamayı kişinin başkalarının kendisi adına seçim yapmasına izin verebilen, kendini sık sık kırılmış ve endişeli hisseden, nadiren arzu ettikleri hedefe ulaşan bireylerde çizilen bir davranış profili olarak tanımlamıştır. Atılgan olmama ya da başka bir ifade ile çekingen davranış biçimi, sosyal olarak değerlendirildiğinde uygun olmayan, kaygı ve birikimine yol açan bir davranış türüdür (Tan, 2006).

Deluty’nin (1985) davranış listesinde çekingenliğe ilişkin davranış biçimleri; 1. İsteklerini ifade etmeyi becerememek,

2. Makul olmayan istekleri reddedebilmeyi becerememek,

3. Uygun olmayan davranışlar objektif biçimde bakmayı başaramamak, 4. Eleştirilere aşırı duyarlı olup, tepki göstermemek,

5. Yersiz ağlama,

6. Duygu ve heyecanlarını açıklamada güçlük çekme,

7. Kendisi için diğer insanların karar vermesine izin verme (Deluty,1985), 8. Sık sık özür dileme,

9. İçine kapanıklığı ifade ederler, 10. Sorumluluk almak istemezler, 11. Özgüven azdır,

12. Kendileri anlatmadan başkalarının ne istediklerini anlamasını beklerler, 13. Kendilerini feda etmekten keyif alırlar,

14. Hayır dedikleri için suçlu hissederler, 15. Sinirli ve endişeli olurlar (Tataker, 2003).

(26)

12

2.2. Saldırgan Davranış (Aggressiveness)

Saldırgan olmak, kendinizi korumak adına, başkalarının haklarına zarar verecek biçimde davranmaktır. Saldırgan davranış genelde cezalandırıcı, düşmancıl, suçlayıcı ve aşırı talep kardır. Saldırganlık doğrudan ifade edildiğinde, tehdit edici olabilir ve hatta fiziksel bir saldırıyı bile içerebilir. Dolaylı yolla ifade edildiğinde ise, alaycılık, dedikoduculuk şeklinde ortaya çıkabilir (Tataker, 2003).

Bear (1976) saldırganlığı şöyle tanımlamıştır: saldırganlık diğer insanlara karşı, onların değerlerini azaltmaya yönelik bir harekettir. Saldırgan birey, kendi hakkı için başkalarının hakkını çiğneyerek, onlara kasıtlı olarak acı vererek, onları cezalandırarak başarı elde eden, başkalarını harcayarak kendini yükselten bireydir. Saldırgan davranışın amacı, aşağılamak, baskın olmak ya da kendi gerçek duygularını, düşüncelerini bastırarak diğer bir insanı aşağı düşürmek, küçük göstermektir. Bir insanın davranışlarından çok kişilik haklarına saldırılmaktadır (Tuçker, Weaver, 1983).

Saldırganlığın hedefi; baskınlık, kazanma ve diğer kişileri kaybetmeye zorlamadır. Kazanma, diğer kişileri aşağılama, küçük düşürme, alçaltma ve onlara hakim olma ile garantilenmiştir (Lange ve Jakubowski, 1976)

Deluty’nin (1985) davranış listesinde saldırganlığa ilişkin davranış biçimleri; 1. Fiziksel saldırı (vurma, itme, ısırma vs.),

2. Sözel saldırı (alay etme, küçümseme vs.),

3. Başkalarına uygun olmayan jestlerde bulunma (birine dil çıkarmak vs.), 4. Başkalarının adına karar verme,

5. Bir tartışmada birinin üstünlüğünden yararlanarak ezmeye çalışmak (bağırıp çağırma, yüksek sesle konuşma vs.),

6. Diğer insanlara emir verir gibi konuşma, 7. Gereksiz ya da uygunsuz istemlerde bulunma,

(27)

13

8. Uygunsuz zamanlarda, yüksek sesle konuşmak ya da haykırmak, nara ve çığlık atmak (Deluty, 1985)

9. Çoğunlukla “sen” dilini kullanırlar,

10. Kendi davranışlarının sorumluluğunu almazlar, 11. Yakın ilişki kuramazlar (Bal, 2006).

2.3. Atılgan Davranış (Assertiveness )

Atılganlık başkalarını küçük görmeden, onların haklarını da tanıyarak, bireyin kendi haklarını koruyabilme, duygu ve düşüncelerini açıkça anlatabilme yolu olarak geliştirilen, bir çeşit kişiler arası ilişkiler biçimi olarak tanımlanabilir. Başkalarına bilgi sorma, kendini tanıtma gibi ilişkileri başlatıcı davranışları ve başkalarının davranışlarına tepki vermeyi içeren bir yanıt vardır. Atılganlık, beceridir, birinin sahip olduğu ya da yoksun olduğu bir özellik değildir. Atılganlık iki tür saygı içerir. Kendine saygı; kişinin kendi ihtiyaçlarını belirlemesi ve haklarını savunmasıdır. Diğerlerine saygı; kişinin diğerlerinin ihtiyaçlarına ve haklarına saygı göstermesidir (Kamaraj, 2004).

Atılganlık, kavram olarak kompleks bir yapı arz etmektedir. Bu nedenle, birçok araştırmacının bu yapıyı oluşturan bileşenleri farklı şekilde ifade ettiği görülmektedir.

Lazarus(1973) atılganlığı, birbirini tamamlayan dört özelliğin oluşturduğu bir davranış biçimi olarak tanımlamış; bu özellikleri şu şekilde sıralamıştır:

1. “Hayır” diyebilme özelliği,

2. İsteyebilme, ricada bulunabilme yeteneği,

3. Olumlu olumsuz duygularını ifade edebilme yeteneği,

4. Bir davranışı başlatabilme, sürdürebilme ve sona erdirebilme yeteneği (Jakubowski ve Spector, 1973).

(28)

14

Votan (1980a), İngilizce’de “assertiveness” sözcüğünün karşılığı olarak kullanılan atılganlık kavramının Türkçe’de tam karşılığının bulunmadığını belirterek, “girişken, kendini ortaya koyan” sözcükleriyle kısmen ifade edilebilineceğini bildirmiştir.

Bireyler arası ilişkiler incelendiğinde, bazı bireylerin ilişkilerinde daha güven verici oldukları, duygu ve düşüncelerini daha rahat biçimde ortaya koydukları görülmektedir. Bu bireylere söz konusu özelliklerinden dolayı “atılgan bireyler” denilmekte ve diğer kişiler tarafından saygı duyulmaktadır (Aydın, 1991).

Bandura (1963), atılganlığı kişinin kendini ifade edebilme yeteneği olarak tanımlamıştır(Toruncu, 1994).

Wolpe ve Lazarus (1966) atılganlığı, kişisel hakların duygu ve düşüncelerin sosyal açıdan kabul edilebilir tüm biçimi olarak tanımlanmıştır (Wolpe ve Lazarus,1966).

Smith’e (1975) göre atılganlık, bireyin herhangi bir insan ilişkisine sağlıklı katılımı için temel bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım insanlar arasında güven, sıcaklık, yakınlık, sevgi ve içtenlik gibi bağlar oluşmasına ve bireylerin kendilerini ifade edebilmelerine olanak sağlar(Örgün,2000).

Humpreys’e (1998) göre atılgan bireylerin özellikleri incelendiğinde; bağımsız iş yapabildiği, açık ve içlerinden geldiği gibi davrandıkları; iyimser ve esnek oldukları, yaşamaktan ve mücadele etmekten zevk aldıkları, başkalarına ve kendilerine cesaret verebildikleri, hayatın her yönüne katıldıkları, doğrudan ve açık iletişimi tercih ettikleri, sorunlarını, duygularını, hırslarını ve sezgilerini sahiplendikleri, çevreye karşı hoş görülü oldukları, fiziksel olarak sağlık sorunlarının olmadığı, kendilerine güvendikleri ve değer verdikleri görülmektedir (Görüş, 1999).

(29)

15

Averett ve Mc Manis (1977) atılganlık eğitimcilerinin, benlik değerlerini sosyal becerilerin bir öğesi olarak saptadıklarını ve bu eğitimin benlik değerini yükseltmesinin bir aracı olduğunu öne sürmüşlerdir.

Liberman (1978) atılganlıktan kişisel etkililik olarak söz etmektedir. Birey kişiler arası ilişkilerde ne saldırganca davranır, ne çekingendir, ne de içine kapanıktır. İletişimde bulunurken etkilidir. Bireylerin toplumsal yaşamlarında etkili olmaları daha etkili iletişim becerisi kazanmalarını sağlar, daha etkili iletişim becerisi kişiyi başarıya götürür (Voltan, 1980).

Ramanaiah (1984), atılgan bireylerin atılgan olmayanlara kıyasla yüksek benlik ve algı değerine sahip olduğunu düşünür (Bal, 2006).

2.3.1. Atılganlığa İlişkin Davranış Biçimleri

Deluty’nin (1985) davranış listesinde Atılganlığa ilişkin davranış biçimleri; 1. İsteklerde bulunma,

2. Haksızlığa düşman olmaksızın karşı koyma, 3. İltifat etme ve iltifatları kabul etme,

4. Düşünce ve duygularını ifade etme,

5. Sosyal etkileşimi uygun olarak başlatma, sürdürme ve bitirme (Deluty, 1985)

Alberti ve Emmonss, atılgan davranışlar hakkında on önemli özelliği şöyle sıralamıştır;

1. Kendilerini ifadeye dayalıdır,

2. Başkalarının haklarına saygı göstermektir, 3. Dürüstlüktür,

4. Doğru ve kesindir,

(30)

16

6. Duyguların, hakların, gerçeklerin, görüşlerin, ricaların ve sınırların söze dökülme- sidir,

7. İletilmek istenen mesaj için göz teması, ses, vücut duruşu,yüz ifadesi, el ve vücut hareketleri, mesafe, zamanlama, akıcılık, dinlenme gibi dil dışı öğelerden faydalanılmaktadır.

8. Evrensel değil duruma ve kişiye uygundur, 9. Toplumsal sorumluluk üstlenmektir,

10. İnsanın doğasında yoktur. Öğrenilir (Alberti ve Emmons, 1998).

2.3.2. Atılganlığın Belirleyici Davranışları

1. Ses tonu duruma uygun olup ne kısık ne de çok yüksektir. Tek bir ses tonu vardır. 2. Konuşma akıcı ve açıktır, anahtar cümleleri içerir söylenmek istenen doğrudan

söylenir,

3. Birisiyle konuşulurken göz kontağından kaçınılmaz, 4. Kişiler arası mesafe duruma uygundur,

5. Sözel ve sözel olmayan mesajlar arasında bütünlük vardır (Tataker, 2003).

2.4. Atılgan Bireyin Hakları

Atılgan davranmak için kişilerin kendilerine izin verme sınırları, neyin hak, doğru ve adil olduğu hakkındaki fikirler tarafından belirlenmiştir. Hakları hakkında gerçekçi olmayan bir fikre sahip olmak, kişileri diğerleri tarafından yönlendirme pozisyonuna koyabilir (Baugh, 1980).

Bireysel atılganlık hakları, şefkat, güven, sıcaklık, yakınlık ve sevgi gibi insanlar arasındaki olumlu ilişkilerin kurulduğu bir yapıdır. Birbirimize bireysel benliklerimizi

(31)

17

ifade etmemize izin veren bu atılgan yapı olmaksızın güven şüpheye dönüşür, şevket hor görme içinde kaybolur.

Smith (1975) atılgan kişilerin sahip olduğu 10 temel haktan söz etmiştir. Bu haklar şunlardır;

1. Atılgan bir bireyin kendi “son kararını” verme hakkı,

2. Karar verilen davranış için sebep veya bahane göstermek zorunda olmama hakkı, 3. Diğerlerinin sorunları için sorumlu olup olmamaya karar verme hakkı,

4. Fikirlerini değiştirme hakkı,

5. Hata yapma ve onlardan sorumlu olma hakkı, 6. “Bilmiyorum” deme hakkı,

7. Mantıksız kararlar verme hakkı,

8. Diğerleriyle baş etmeden önce onların iyi niyetlerinden bağımsız olma hakkı, 9. Anlamadım deme hakkı,

10. “Umurumda değil” deme hakkı (Uğur,1996).

2.5. Atılganlık Becerisinin Kazanılmasında İzlenmesi Gereken Aşamalar

Tindal (1994), atılganlık becerisinin kazanılmasında izlenmesi gereken aşamaları şu şekilde sıralamıştır:

1. Basamak; Atılgan olmayan ve saldırgan davranışların ve aralarındaki farkların öğrenilmesi,

2. Basamak; Kişinin atılganlığı ile ilgili profilini ortaya koyması, 3. Basamak; Kişinin atılgan olmayı istediği durumları ortaya koyması, 4. Basamak; Problem durumunu tanımlaması,

5. Basamak; Temel atılganlık haklarının farkında olması,

(32)

18

2.6. Atılganlık Eğitimi

Günümüzde iletişim sorunları gerek aile ve okulda, gerekse iş yaşamında gittikçe artma eğilimi göstermektedir. Duygu ve düşüncelerini açıkça söylememek, yaş ve mevkice daha büyüklerle rahat konuşamamak, bir arkadaş grubuna girememek, karşı cinsle arkadaş olamamak bu sorunların başlıcalarıdır. Bu ve buna benzer sorunları çözmek amacıyla atılganlık eğitim programları geliştirilmiştir. Yapılan çalışmalarda atılganlık davranışın öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir davranış olduğunu ortaya koymuştur.

Literatürde “atılganlık eğitimi” kavramı, davranışı değiştirme tekniklerinin özel bir türü olarak tanımlanmaktadır. Kişiye diğerleriyle rahat ilişki kurabilme ve sürdürebilme becerisini sağlayan bir terapi tekniği olarak da ifade edilmektedir (Jakubowoski ve Lange, 1978). Bu teknikle ilgili deneysel çalışmaların öncülüğünü Lazarus (1966) yapmıştır. Uygulamalı çalışmalarda atılganlık düzeyi düşük deneklere atılganlık düzeyini yükseltmeleri için davranışın önceden denenmesi, telkin ve güdümsüz terapi yöntemleri üç ayrı grup halinde uygulanmış, davranışın önceden prova edildiği gruptaki değişme oranı diğer gruplara oranla fazla olduğu tespit edilmiştir.

Atılganlık eğitimi bireysel olarak veya grup halinde yapılabilmektedir. Eğitimler sırsında bireyler önceden kendi iletişim ve etkleşim tutumlarının ve bunları etkileyen değerlerin farkına varırlar. Saldırgan, çekingen ve atılgan davranış arasındaki farkı öğrenirler. İletişimleri sırasında atılgan olmalarını engelleyen inançlarını değerlendirirler. Engelleyici olan inançlarını değiştirebilmek, duygusal ve bireysel engelleri azaltmak için alternatif duygular öğrenir ve uygulamaya çalışırlar. Olumlu ve olumsuz duygularını ifade edebilme, beden dilini uygun kullanma, çevreden gelen olumlu ve olumsuz eleştirileri kabul edebilme, kendi olumlu yönlerini daha net bir şekilde ortaya koyabilmek için deneme yapabilme fırsatı bulurlar (Akıncı,1999).

(33)

19

Litaratüre bakıldığında atılgan olmamanın nedenlerine yönelik birçok araştırma yapıldığı; buna yönelik olarakta başlıca iki hipotez ortaya konulduğu görülmektedir. Birinci hipotez Wolpe ve Lazarus’un (1966) ortaya koyduğu “uygun olmayan anksiyet atılganlığı engeller” hipotezidir. İkinci hipotez ise; Lazarus’un (1971) “atılgan olmayanlar atılganlık için gereken beceriden yoksundurlar” hipotezidir. Bu teoriler ile dönemlerdeki araştırmalar genişletilip daha tamamlayıcı bir şekilde ele alınıp; “atılganca davranmanın genel bir özellik olmadığı, her durumda davranıştan doğacak sonuçların taranıp sonuçtaki beklentiye göre davranışın sergilendiği sonucu elde edilmiştir (Aksakal, 1997).

2.7. Atılganlık ve Kültür

Atılganlık üzerine yapılan çalışmalarda göz önünde bulundurulan özelliklerden biri kültür farklılıklarıdır. Yapılan incelemelere göre; atılganlık kültürel yapıya göre kabul gören ve uygulanan bir davranış biçimidir. Özellikle batı ülkelerinde yayınlanan yayınların çoğunda atılganlığın, gerektiğinde uygun bir eğitimle değerlendirilebilecek, öğrenilmiş, kültür bağımlı bir tutum ve sosyal beceriler ürünü olan olumlu bir davranış örüntüsü olduğu görüşü benimsenmiştir. Bu durum özellikle Asya toplumlarında; kültürel farklılık neticesinde, içinde bulundukları ülkenin normlarına uygun bir biçimde cesaretlendirilmediği gibi hoşgörüyle de karşılanmaya bilmektedir(Tan, 2006).

Atılganlık kavramı, sosyal psikoloji açısından değerlendirildiğinde farklı çevresel anlamlar kazanmaktadır. Şehrin içinde ve kırsal kesimde yaşayan bireylerin gereksinimleri, beklentileri birbirinden farklılık gösterir. Farklı yaşam tarzlarına sahip bireylerin yaşamdaki rolleri göz önüne alındığında içinde bulunulan koşullar, davranışların birbirinden farklılık göstere bileceği gibi, şehirde atılgan davranış olarak algılana davranış biçimi kırsal kesimde atılgan davranış olarak algılanmayabilir. Pentz (1985), atılganlığın şehir içinde ve kırsal kesimde farklı davranış olarak beklendiğini belirtmiştir (Kaya, 2001).

(34)

20

Atılganlık kavramının kültür bağımlı bir kavram olduğunu destekleyen bir olgu da Kimble, Mersh ve Kıska (1984) adlı yazarlar tarafından yapılan çalışma sonucundan elde edilmiştir. Bu çalışmada, Meksika asıllı Amerikalı kadınların Meksika asıllı Amerikalı erkeklerden daha az atılgan oldukları bulunmuştur. Bu farklılığın kültürel farklılıktan kaynaklandığını öne süren Diaz ve Guerrero (1967), Meksika kültürünün erkeğinin ailenin lideri olduğu, erkeklerin erkeksi, kadınların kadınsı yetiştirildiği bir yapıya sahip olduğunu vurgulamışlardır. Toplumsal yapılanma açısından Türk toplumu Meksika kültürüne yakın bir toplum olup bulgular da birbirine paraleldir.

Fukuyama ve Greenfield (1983)’in Asyalı ve Afrikalılarla Lafromboise (1983)’nin de Amerikan Kızıldelileri ile yapmış olduğu çalışmalarda atılganlığa ilişkin kültürel değişimlere rastlamıştır (Tataker, 2003).

Alberti ve Emmons (2002)’nun Asya toplumlarında grup üyeliği (aile, klan çalışma grubu) ve saygınlık çok değerlidir. Bir birey için kendini nasıl gördüğü değil, başkalarının onu nasıl gördüğü önemlidir. Kibarlık temel meziyetlerden biridir ve iletişim sanki yüz yüze gelmekten ve karşındakini kırmaktan korkarcasına dolaylıdır. Batı kültürlerinde baskın olarak görülen atılganlık yani; kendini dolaysız ifade etme şekli geleneklere değer veren kültürlerde uygun bir davranış tarzı değildir (Alberti ve Emmons, 2002).

2.8. Ergenlik Dönemi ve Özellikleri

On bir-on iki yaşlarından ortalama yirmi bir yaşına dek süren dönemdir. Freud (1989)’a göre ergenlik; dürtüsel yaşamın öneminin açıkça ön plana çıktığı tüm yaşam dönemleri içinde en fazla dikkat çeken çatışmalı bir dönemi ifade etmektedir. Bu dönemde ortaya çıkan kişilik değişimleri, psişik dengede ortaya çıkan bozukluklar, hepsinden önemlisi bireyin ruhsal yaşamında ortaya çıkan anlaşılmaz, uzlaşmaz karşıtlıklar etkili biçimde ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde ergen hem bencilliğin

(35)

21

doruğundadır, hem de yaşamın bundan sonraki aşamalarında bir daha hiç olmayacak kadar özverili ve kendini adamaya hazırdır (Yörükoğlu, 2002).

Gencin tüm ilgilerinde ve isteklerinde genel olarak bir artma olmasına karşın, okula karşı ilgi azalır. Ters, huysuz, inatçı, eleştirici, atak ve asidir. Bu özellikleri anne babasıyla, otorite temsilcileriyle ve diğer insanlarla ilişkilerini olumsuz yönde etkiler. Kendinden büyükleri geri kafalılıkla ve tutuculukla suçlar. Kendisi herkesi eleştirdiği halde, kendisinin eleştirilmesine katlanamaz. Gencin anne-babasıyla ilişkileri bozulduğundan, arkadaş ilişkilerinin yaşamındaki önemi artar (Doğan, 2005).

Ergen içinde bulunduğu bu dönemde, kendini ve çevresini tanımaya yönelik farklı yaşam becerileri kazanıp yeni kararlar aldığı; kendini ortaya koyup sosyal yaşamda yeni beceriler kazandığı bir profil çizmektedir. Literatürde, sosyal gelişimin temelini oluşturan ve en önemli davranış biçimlerinden biri olarak kabul edilen atılganlık, özellikle ergenlerin iletişim becerilerinde ve kendini ifade etme boyutunda ön plana çıkmaktadır (Tan, 2006).

2.9. Eğitim ve Atılganlık

Bireyin eğitimindeki en önemli olaylardan biri onun sosyalleşmesidir. Eğitim gibi bir disiplinin, sosyal hayatta oynadığı rol çok büyüktür. Bir eğitim şekli olan sporu da fiziksel ve ruhi bir eğitim şekli olarak düşünürsek, spor ile eğitimin özdeş olduğunu belirtebiliriz.

Eğitim; ortak hayatın benzerliklerinden haberdar ederek, fertlere bir yeksanlık kazandırmaktır. Spor eğitimi de, bireyleri ortak hayatın benzerliklerine yöneltmesi bakımından önem taşımaktadır. Ve eğitimin gayesi; bireyleri uyumlu hale getirmektir. Aslında spor bir zeka ve ihtimal oyunudur. İşte spor eğitiminin de gayesi; bireylerin hem

(36)

22

fiziki, hem psikolojik gelişmelerini sağlama ve sosyal hayata hazır kılmak amacına dönüktür (Göktaş, 1994).

Spor; okul tarafından öğrencilerin görevlendirildiği, toplumsallaştırıldığı ve olgunlaştırıldığı bir süreçtir. Spor okulca öğrencilere sunulabilir. Okuldaki spor faaliyetleri hem pedagojik olarak hem de beden eğitimi dersinin yapısından kaynaklanan nedenlerden dolay performans ve serbest zaman sporuyla yakından ilişkilidir.

Beden eğitimi dersinin psikolojik konuları öncelikle, eğitimle ilgili alanları kapsamaktadır. Spordan beklenen pedagojik etkiler çok farklı değerlendirilmekle birlikte, bugüne kadar, spor faaliyetlerinin eğitimsel değerinden asla şüphe edilmemiştir. Okul içi spor etkinliklileri içinde, dışında ve öğrenim saatlerinden sonra ister performans, isterse de serbest zamanı değerlendirme amaçlı olsun- yoğun olarak sporla uğraşan öğrencilerde spor, kişiliğin gelişimine, şekillenmesine ve bireyselliğin oluşmasına bir ölçüde katkıda bulunmaktadır (Amman, İkizler, Karagözoğlu, 2000).

Doğan (2005) çocukların ve gençlerin eğitiminde sporun önemini şu şekilde vurgulamıştır;

1. Spor çocukların ve gençlerin, bedensel gelişimlerini, güçlü ,dayanıklı olmalarını; acıya ve ağrıya katlanmalarını, ani bir değişiklik durumunda uygun bir tepki ortaya koymalarını, sert davranışlar yerine uyumlu ve esnek davranışlar göstermelerini sağlar,

2. Spor çocukların ve gençlerin, kendine güvenmelerini sağlar ve artırı, disiplinli bir kişi olmalarını sağlar, saldırganlık dürtülerinin toplumun benimsediği biçimde boşaltmasını sağlar, eğlence yönüyle rahatlatır,

3. Spor çocukların ve gençlerin, toplumsal ilişkilerini geliştirir, paylaşmayı ve dayanışmayı öğretir, uygun bir biçimde rekabeti öğretir, karşı cinsle ilişkileri geliştirir, grup içinde sorumluluk almayı öğretip geliştirir, kazanmanın ve

(37)

23

kaybetmenin doğal olduğunu, hakkını korumayı ve başkalarının haklarına saygılı olmayı, centilmenliği öğretir (Doğan, 2005).

2.10. Spor ve Atılganlık

Sportif faaliyetlere katılım kişiye başkaları tarafından ihtiyaç duyulma, istenme ve kabul edilme fırsatı sağlar. Ayrıca spor ortamı kişinin kendini iyi hissetmesini ve kişisel özelliklerini geliştirebilecek birçok becerinin öğrenilmesini, arkadaşları ve antrenörü ile iyi ilişkiler kurarak sosyalleşmesini sağlar. Spora katılım kişilerin benlik kavramının gelişimi üzerinde önemli bir etkisi vardır. Bu pek çok araştırmacının bulgularında ortaya konmuştur. Koocher (1971), Hawkins ve Gruber (1982), Vincent (1976), Schemaker ve ark (1986), Salokun (1990), Simit ve Ark (1979), Bowisby ve Iso-Ahola (1980), Scherril ve ark. (1990), Aşçı, Gökmen, Tiryaki ve Öner(1993), Öztürk ve İnce(1993).

Spor, gençlere kısa zamanda büyüme ile birlikte karşılıklı denemeler, rekabet içinde yetişkinler topluluğuna transfer olmada karşılaşabileceği problemlerle baş etme gücü verir. Sportif başarı gençleri aralarında değerlendirmek ve benlik saygıları için önemli olabilir (Suveren, 1995).

Çeşitli araştırmalarda (Demirbolat, 1991; Suveren,1991; Kapıkıran, 1993) bireylerin spor etkinliklerine katılımının beden, ruh ve kişilik yapısını geliştirdiğini, iradeyi güçlü kılma, grup çalışmasını kolaylaştırma, karşılıklı dayanışma sağlama, özgüven geliştirme, kendini kontrol etme, başkalarına saygıyı öğrenmede önemli katkılar sağlandığını ve atılgan birey olmalarında rol oynadığını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, sportif etkinliklerin, bireylerin atılganlık düzeyine etkili olduğu düşünülebilir (Büyükyazı ve ark. 2003).

Spor yapanlar ve yapmayanlar arasında yapılan çalışmalarda spor yapanların spor yapmayanlara göre daha canlı, dışa dönük, daha çalışkan, daha sabırlı, toplumsal ilişki

(38)

24

kurmaya daha hazır, yeni bir duruma uyum sağlamalarının daha kolay, duygusal yönden daha dengeli oldukları bulunmuştur (Tiryaki ve ark. 1991).

Takım sporu yapanlarla bireysel spor yapanlar arasında kişilik özellikleri yönünden farklılıklar olduğu gözlenmiştir. Bireysel spor yapanlar takım sporu yapanlara göre daha az kaygılı, daha bağımsız, daha güvenli, kendine daha yeterli, daha dışa dönük, daha öfkeli, becerilerini yalnız geliştirmek isteyen kişiler olduğu tespit edilmiştir.

Spor yapanlar arasında ya da takım sporu yapanlar arasında da farklı kişilik özelikler olduğu bilinmektedir. Tenisçiler ve yüzücüler genel olarak daha dışa dönük kişilik özellikleri gösterirken, içlerinden en başarılı olanları daha içe dönük olanlardır. Güreşçilerin daha sert mizaçlı, güvenli olduklar bulunmuşken; atletlerin daha sinirli, fakat olumlu toplumsal özelliklere sahip oldukları bulunmuştur. Korunç ve Bayar (1992) ülkemizde bayan atletlerin ve bayan voleybolculardan daha içe dönük, daha hoşgörülü, daha maceracı olduklarını; erkek atletlerin erkek hentbolcülerden daha asi, bencil ve idealist olduklarını bulmuştur (Doğan, 2005).

Ogilvie (1979) ve Williams (1978), çok büyük başarıları olan kadın sporcuların erkek sporcularınkine yaklaşan kişilik özellikleri gösterdiğini belirtmişlerdir (İkizler, Kargözoğlu, 1997).

2.11. İlgili Yayın ve Araştırmalar

Değişen dünya şartlarında değişen ve kabul gören davranış şekleri ve bunlara ilişkin kavramlar giderek önem kazanmıştır. Atılganlık ve spor kavramların da önemi artan ve bir çok boyutta inceleme alanına giren kavramlardan biridir. Bu kavramlar üzerinde yapılan yurt içi ve yurtdışı çalışmalar aşağıda sunulmuştur.

(39)

25

2.11.1. Atılganlıkla İlgili Yurt Dışında Yapılan Çalışmalar

Atılganlık konusunda yapılan çalışmaların çoğu, atılganlık eğitiminin bireyin davranışları üzerindeki etkilerinin incelenmesine yönelik deneysel çalışmalardır.

Atılganlık konusunda yapılan ilk çalışma Chitenden (1942)’in çocuklarda atılgan davranışın geliştirilmesi ve bu davranışların ölçülmesi ile ilgili yaptığı çalışmadır. Bu çalışmada çocukların üstün olma, işbirliği yapma ve çekingen davranışları işlenmiş ve çocuklarda üstün olma güdülerinden kaynaklanan saldırgan olma davranışları oyun tekniği kullanılarak azaltılmaya çalışılmıştır (Voltan, 1980).

Atılganlık eğitimiyle ilgili ilk deneysel çalışmaların öncülüğünü Lazaruz yapmıştır. Uygulamalı çalışmalarda atılganlık düzeyi deneklere, atılganlık düzeyini yükseltmek için davranışın önceden denenmesi, telkin ve güdümsüz terapi yöntemleri üç ayrı grup halinde uygulanmış, davranışın önceden prova edildiği gruptaki değişme oranının diğer gruplara göre daha çok olduğu görülmüştür (Voltan, 1980).

Salter (1949), atılgan olmayan bireylerin çoğunun kişisel zamirlerde, “ben” ifadelerini kullanmaktan kaçınma eğiliminde olduklarını işaret etmektedir. Aşırı alçak gönüllü ve ya muhtemelen kendi inandıkları ile kendini tanımlama korkusu yüzünden bu bireyler ben kelimesi ile kendini tanımlamakta zorlanır.

Rathus (1972), atılganlık düzeyi düşük olan bireylere verilen atılganlık eğitiminden sonra, bireyin kazandığı atılgan davranışın öğelerini incelemiş, ses tonu, duruş biçimi, konuşmanın akıcılığı, gözle iletişim ve yüz çevresindeki değişiklikler olduğunu gözlemiştir (Voltan, 1980).

(40)

26

Rim ve arkadaşları (1974), saldırganlık üzerine yaptıkları çalışmada atılganlık eğitiminin, istenmeyen antisosyal bir davranış olan saldırganlığın giderilmesinde yararlı olduğunu açıklamışlardır (Topukçu, 1982).

Bandura (1963-1969-1973) yaptığı araştırmalar da sosyal öğrenme kuramı çerçevesinde, modelden öğrenme atılganlık öğretim modelini geliştirmiştir. Çocukları saldırgan film izlemelerinin onları saldırgan hale getirdiğini ve bu oranın erkeklerde daha yüksek olduğunu belirlemiştir. Ödüllendirmenin davranışı yapılma sıklığını arttırdığını, cezalandırmanın da davranışı önleyici bir etki yarattığını açıklamıştır (Gökalan, 2000).

Fredman, Wolpe, Lazarus, Liberman, Baker, Fiedler ve Beach gibi araştırmacılar daha sonra yapılacak olan davranışın önceden denenmesi ya da prova edilmesi yöntemini kullanarak atılganlık eğitim yöntemini geliştirmişlerdir. Bu yöntem davranışın o davranışın kaygılanmadan yapılabilmesinin, uygulama sırasında kendine güvenin artacağını, danışanın durumunun kötüye gitmeyeceğini öğrenmesini sağlar. Bu tür atılganlık eğitimiyle, çok çekingen ve saldırgan davranışları yüzünden kişiler arası iletişim sorunu bulunan bireylere yardımcı olacağı söylenmiştir (Ayaz, 2002).

Stubbins (1977), üniversite öğrencileri üzerinde yaptığı çalışmada; kızların erkeklere oranla daha atılgan olduklarını ortaya çıkarmıştır (Örgün, 2000).

Crassini, Law ve Wilson’un 1979 yılında yaptıkları çalışmada ise erkeklerin atılganlık puanı kadınlara oranla daha fazla çıkmıştır (Örgün, 2000).

Chander, Cook, Dugovics’in 1978 yılında yaptıkları çalışmada da erkeklerin kadınlara oranla daha atılgan olduklarını ortaya koymuştur (Örgün, 2000).

(41)

27

Morgan ve Leung, kendilerini yetersiz olarak kabul eden fiziksel özürlü üniversite öğrencilerinin üzerinde atılganlık eğitiminin etkilerini incelemişlerdir. 18–40 yaşları arasında 9 bayan 4 erkek olmak üzere 15 denek üzerinde çalışmışlardır. Bu deneysel araştırmada ön test, son test araştırma modelinden yararlanılmıştır. Atılgan eğitimi gören denekler karşılaştırıldığında sosyal etkileşim becerileri, benlik saygısı düzeyi ile kendilerini yetersiz olarak kabul eden atılganlık eğitimi verilen bireylerin sayıca arttığı anlaşılmıştır. Çalışma fiziksel özürlü üniversite öğrencilerinin yeteneksizliğinin kabullünün gelişiminde atılganlık eğitiminin etkili olabileceğini ortaya koymuştur (Ayaz, 2002).

Holandworth, 1976 yılında yaptığı bir araştırmayla kadınların erkeklerden daha farklı ve özgün atılganlık problemlerinin olduğunu belirtmiştir.

Slater, aktif eğitim yöntemlerini kullanarak çeşitli alanlarda çalışan hemşireler için atılganlık workshop programı düzenlemiştir. Bu programda atılganlığın tanımı, atılganlığı engelleyen değer ve inançlar tartışılmış, hayır diyebilme, istekte bulunabilme, öfkeyi uygun şekillerde ifade edebilme gibi konular uygulamalı şekilde ele alınmıştır. Eğitim programında üç hafta içinde hemşireler uygulama alanlarında kendilerine ilişkin farkındalıklarının arttığı, haklarını savunabildiklerini, öfkelerini dile getirebildiklerini ifade etmişlerdir (Bal, 2003).

Furham (1979), yaptığı çalışmada üç alt kültüre ait atılganlık farklılıklarını ve her kültür içinde atılganlık kavramının kapsadığı çok yönlülüğü araştırmıştır. Bu araştırmaya göre, Avrupalıların atılganlık düzeyi son derce yüksek, Hintlilerin son derece düşük, Afrikalıların ise ikisinin arasında bir atılganlık değerine sahip olduğu görülmüştür (Aydın, 1991).

Kimble, Marsh ve Kıska (1984), üniversite öğrencileri üzerine yaptıkları çalışmada, etnik gruplara göre Anglo-Amerikalıların daha yüksek atılganlık seviyesine

(42)

28

sahip olduklarını belirlemişlerdir. Ayrıca yaşları büyük olan üniversite öğrencilerinin ve ailelerinin ilk çocuğu olanların atılganlık düzeyi daha yüksek çıkmıştır (Aydın, 1991).

Cakic ve ark. adolesanların atılganlık ve hayattan zevk alma düzeyinin araştırıldığı çalışmada, hayattan zevk alma, sportif aktiviteler ve atılgan davranma arasındaki pozitif etkinin çok büyük, hayattan zevk almak, kaçınma ve duygusal durgunluk arasında negatif etkileşim büyük, kızlar ve erkeklerin atılganlık düzeyi arasındaki fark belirgin olduğu fakat hayattan zevk alma düzeyleri arasında fark olmadığı bulunmuştur.

2.11.2. Atılganlıkla İlgili Ülkemizde Yapılan Çalışmalar

Ülkemizde, atılganlıkla konusunda ilk deneysel çalışmayı Voltan (1980b)

yapmıştır. Voltan çalışmasında, sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerden ve kırsal kesimden gelen üniversite öğrencileri üzerinde atılganlık düzeyi tespiti ve grupla atılganlık eğitimini konu almıştır. Atılganlık eğitiminin bireyin atılganlık düzeyine etkisinin de incelendiği çalışma sonuçlarına göre; sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerden ve kırsal kesimden gelen üniversite öğrencilerinin üst sosyo-ekonomik düzeye sahip şehirde ikameteden öğrencilere göre kendini anlatma, isteklerini elde etme, duygularını açığa vurma konularında daha yetersiz oldukları; çekingen kişilik özelliği gösterdikleri ancak atılganlık eğitimi sonucunda atılganlık düzeyinin yükseldiği tespit edilmiştir.

Ülkemizde özellikle sosyal psikoloji alanında ve farklı örneklem grupları üzerinde yapılan araştırmalarda; bireylerin grup içinde alınan kararlara uyma ya da uymaması durumları atılganlıkla ilişkilendirilmiştir (Bozkurt, 1989). Grup kararına uymayan bağımsız deneklerin entelektüel etkinlik, girişkenlik, önderlik yeteneği ve sosyal ilişkilerde olgunluk özelliklerine gruba uyan bağımlı deneklerden daha fazla oldukları, buna karşılık çekingenliklerinin katı ve aşırı benlik kontrolünün daha fazla olduğu gözlenmiştir (Kağıtçıbaşı, 1999).

Şekil

Tablo 2. Ankara Merkez İlçeleri  Ortaöğretim Okullarındaki Öğrencilerin Cinsiyet, Yaş, Sınıf ve  Okullarına İlişkin Demografik Özellikleri
Tablo 3. Ankara Merkez İlçeleri  Ortaöğretim Okullarındaki Öğrencilerin Anne ve Babalarının  Öğrenim Durumu, Anne ve Babalarının Mesleği, Herhangi bir Spor Dalında Lisanslı  Sporcu Olup Olmadığı, Sportif Yarışmalara Düzenli Olarak Katılıp Katılmadığı ve  K
Tablo 4.  Ankara Merkez İlçelerine Bağlı Ortaöğretim Okullarındaki Öğrencilerin Boy, Kilo,  Ailesinin Aylık Geliri ve Spor Yaptıkları Yıl Sayıları
Tablo 5.  Ankara Merkez İlçelerine Bağlı Ortaöğretim Okullarındaki Öğrencilerin Atılganlık  Düzeyleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

İç ve dış yolların birleşip ortak yolu oluşturmasından sonra meydana gelen trombin geriye dönerek trombositlerin bir araya gelmesine katkıda bulunurken aynı

Yine de kalbin gedik, sırf yaralarına tuz Okutarak geçmişsin yerle gök arasından.

(Ed.),USA: Association for Supervision and Curriculum Development. Üstün Zekâlı ve Yetenekli Çocukların Eğitimi. İstanbul: Özgür Yayınları. Yaratıcı Çocuklar ve

üzerine II. Bayezit, bugün Galatasaray Lisesi denen okulun kurulmasını emreder. Hükümdarın buyruğu yerine getirilir. Bayezit, Gül Baba ile bir kış.. günü

In this study the concept of right to the city will be assessed in the framework of questions like why the right to the city is necessary after a review of the literatüre to

The electronic spectra of Nickel, Cobalt, Zinc, Copper, and Iron phthalocyanine compounds (NiPc, CoPc, ZnPc, CuPc, FePc,) in DMF are given in figure above.. The electronic

Bu çalışmada; hastanemizde on üç yıllık süre içerisinde, farklı hasta örneklerinden etken olarak izole edilen Salmonella türlerinin serotip dağılımının ve