• Sonuç bulunamadı

11.3. Zorbalığın Ortaya Çıkış Biçimleri

1.1.8. Zorbalık İle İlişkili Olan Faktörler

Yapılan araştırmalar sonucunda zorbalıkla ilişkili olabilecek faktörler şu şekilde belirtilmiştir:

-Zorbalık ve Cinsiyet İlişkisi

Pişkin ve Ayas (2011:554), zorbalık konusunda yapılan çoğu çalışmada cinsiyet

faktörünün araştırma kapsamına alındığını belirtmiştir. Konu ile ilgili yapılan çalışmalar genel olarak incelendiğinde kız ve erkek öğrencilerin kullandıkları ya da maruz

kaldıkları zorbalık türleri farklılık göstermektedir. Bunun yanında zorbalığın erkekler arasında daha yaygın bir problem olduğu görülmektedir (Gökler, 2007:132). Tura (2008: 55) bu durumu sosyal rol kuramı ile ilişkilendirerek, zorbaca davranışların erkekler tarafından sergilenmesinin toplum tarafından daha kabul edilebilir olduğunu belirtmiş ve kadınların daha sevecen ve merhametli olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca kız ve erkek çocukların eğitiminde toplumun kabul ettiği kadın ve erkek rollerinin etkili olduğunu işaret etmiştir.

Dölek (2002)’in yaptığı çalışmada kızlar ve erkeklerin çoğunlukla erkeklerin zorbalık davranışına maruz kaldıkları ve her iki cinsin de hemcinslerine daha fazla zorbalık uyguladıkları bulgusuna ulaşılmıştır. Smith ve Brain (2000), genellikle erkeklerin erkekler tarafından kızların ise hem erkek hem de kızlar tarafından zorbalık davranışına uğratıldıklarını; Haynie ve arkadaşları (2001) ise zorbalık yapma ve zorbalık mağduru olma durumlarının erkek öğrenciler arasında daha fazla görüldüğünü ve bu durumun sınıf düzeyi ile artış gösterdiğini belirtmişlerdir (Akt. Atalay, 2010: 17). Güven (2015) ise çalışmasında akran zorbalığı mağduru olma ile cinsiyet arasında bir ilişkiye rastlamamış ancak zorbalık yapma durumunun erkek öğrenciler lehine farklılaştığını tespit etmiştir.

Kız ve erkeklerin hangi tür zorbalığa maruz kaldığıyla ilgili olarak Ertan (2012: 30), akran zorbalığı mağduru olan erkek öğrencilerin ad takma, çalma, fiziksel zorbalık

gibi zorbalık türleriyle karşılaştığını, kızların ise daha çok dışlama , söylenti yayma gibi dolaylı zorbalık (Başar ve Çetin, 2013) türlerine maruz kaldıklarını ifade etmiştir.

Totan (2008)’ın lise öğrencileri ile yaptığı çalışmada, zorbalık yapma oranının kız ve erkek öğrencilerde benzerlik gösterdiği, kız öğrencilerin zorbalığa maruz kalma oranları daha yüksek bulunurken; erkek öğrencilerde zorba./kurban olma oranının yüksek olduğu görülmüştür. Hilooğlu (2009)’nun yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre öğrencilerin zorbalık statülerinde olma durumları ile cinsiyet değişkeni arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür ve kız öğrencilerin zorbalık olaylarının içinde daha az yer aldığı bulgusuna ulaşılmıştır.

-Zorbalık ve Yaş İlişkisi

Zorbalığın yaşla ilişkisi olup olmadığını inceleyen araştırmalarda farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Bazı çalışmaların sonucunda zorbalık ve yaş arasında anlamlı bir ilişki olmadığı (Kapçı, 2004, Mynard ve Joseph, 2000) görülürken bazı araştırmalarda ise yaş arttıkça zorbalık davranışına katılma oranının azaldığı (Boulton ve Underwood, 1992; Dölek, 2002; Olweus, 1993; Smith, ShuveMadsen, 2001; Şirvanlı-Özen, 2006) belirtilmektedir (Akt. Burnukara ve Uçanok, 2012: 70).

Dölek (2002 :48) ilkokul , ortaokul ve lisenin ilk yılında zorbalık mağduru olma riskinin en yüksek düzeyde olduğunu ve zorbalığa maruz kalanların zorbalık yapanlardan daha güçsüz ve yaş olarak daha küçük olabileceklerini ifade etmiştir. Bunu yanında tüm okul türlerinde zorbalık yapanların son sınıfa geldiklerinde daha aktif olduklarını belirtmiş ve bunun sebebini de bu kişilerin beden ve yaş açısından okulda en büyük olmalarına bağlamıştır. Güner (2009: 22)’in aktardığına göre Olweus (1999)’un ilk ve ortaokul düzeyinde 713 okulda yaptığı çalışma sonucunda yaş arttıkça zorbalık mağduru olma durumunda azalma olduğu görülmüş ancak zorbaca davranışlar sergileme konusunda böyle bir değişime rastlanmamıştır

Gültekin-Akduman (2010)’ın Ankara’da bir ilköğretim okulunda öğrenim gören 1.- 8. Sınıf öğrencileriyle yaptığı çalışma sonuçlarına göre; 7-8 yaşlarındaki öğrencilerin korkutma sindirme, açık saldırı, kişisel eşyalara saldırı ve genel akran istismarı puanlarının diğer yaş düzeylerine göre daha yüksek oranda çıktığı görülmüştür.

Okuldaki zorbalığın ön ergenlik döneminde olan bireyler tarafından nasıl algılandığını ve bu algılarının onların zorbalık statülerinde olmalarını etkileyip etkilemediğini konu alan bir çalışmada zorbaca davranışların sergilenmesinin temelinde sosyal güç ve grup statüsü güdülerinin olduğuna işaret edilmiştir. Ön ergenlik döneminde bireyler akranlar arasında popüler olmak , söz sahibi olmak amacıyla sosyal statü edinmeye çalışırlar. Dolayısıyla kendinden güçsüz olanlara zorbaca davranışlar sergileyerek sosyal güç kazanmayı hedeflerler. Bu şekilde de saldırgan tutumlar sergileyen zorba grup tarafından onaylanırlar (Gini, 2006; Akt. Özen, 2012: 10).

Koç (2006: 60), ilkokul döneminde yaşanan zorbalığın liseye göre iki kat daha fazla olduğunu gösteren araştırma bulgularının mevcut olduğunu, öğrencilerin her kademenin ilk yılında zorbalığa maruz kalma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu aktarmıştır. Ayrıca cinsiyet değişkeni açısından yaşanan zorbalık olaylarının yoğunluğuna bakıldığında kız öğrencilerde sınıf düzeyi ve yaşın artmasıyla birlikte, zorbaca davranışların görülme sıklığında azalma görülürken; erkek öğrencilerde sınıf düzeyi ve yaşın artmasıyla zorbaca davranışlarının görülme sıklığının da arttığını belirtmiştir. Gökler (2007:132) de literatürdeki çalışmalar incelendiğinde zorbalık yapanlarla mağdur olanların aynı yaş düzeyinde ya da zorbalık yapanların daha büyük olduğu; zorbalık olaylarının görülme sıklığı ile yaş arasında ise negatif yönde bir ilişki bulunduğunu aktarmıştır.

-Zorbalık ve Sosyoekonomik Düzey İlişkisi

Konu ile ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde zorba ve kurban olma durumları ile sosyoekonomik düzey ilişkisi konusunda net bir tablo bulunmadığı görülmüştür (Atalay, 2010: 26 ).

Özkan ve Gökçearslan-Çiftçi (2010)’nin 295 (4. Ve 5. Sınıf) öğrenci üzerinde yaptığı alt sosyoekonomik düzeye sahip iki okuldan toplanan verilere göre öğrencilerin öğrenciler arasında zorbalığın çok sık yaşandığı ve en fazla maruz kalınan zorbalık türünün sözel zorbalık olduğu bunu sırasıyla fiziksel, duygusal ve cinsel zorbalığın takip ettiği görülmüştür. Şimşek ve Palancı (2015: 190) ise ailenin sosyoekonomik düzeyinin düşük olmasının çocuğu etkilediğini, maddi problemlerden etkilenme oranı arttıkça çocuklarda görülen zorbaca davranışların sıklaştığını belirtmiş ve sosyoekonomik düzeyi düşük olan öğrencilerin daha fazla zorbalık davranışı sergileyebileceğini işaret etmiştir.

Pişkin (2010:175)’in Ankara’da ilköğretim öğrencileri arasında yaptığı çalışmanın sonuçlarına göre ise sosyoekonomik düzeyi yüksek seviyede olan öğrencilerin sosyoekonomik düzeyi daha alt seviyede olan öğrencilere göre daha fazla zorbalık davranışı sergiledikleri görülmüştür. Güven (2015: 63) zorbaların bazı araştırmalarda düşük sosyoekonomik düzeye sahip olduğu (Kılıç, 2010; Sarıtaş, 2006), bazı araştırmalarda ise yüksek sosyoekonomik düzeye sahip olduğu (Ekşisu, 2009) bulgularına ulaşıldığını aktarmıştır. Konu ile ilgili yapılan çalışmalarda farklı sonuçlara ulaşılması çeşitli nedenlerden kaynaklı olabilir. Bunlar; çocuk yetiştirme yöntemlerinin farklı olması, yani sosyoekonomik düzeyi benzer olan ailelerinin bulundukları kültürel çevreye göre çocuk yetiştirmeleri, sosyoekonomik düzeyi yüksek olup zorbalık mağduru olan çocuklarının ailelerinin ise çocuklarıyla yeterince ilgilenmemeleri ve onları genellikle sevgi ve ilgiden ziyade maddi ödüllendirmeler yapmaları olabilir ( Güven, 2015: 63).

-Zorbalık ve Ders Başarısı Arasındaki İlişki

Okul yaşantısının bireylerin yaşamlarında önemli bir rolü bulunmaktadır. Okul ortamındaki olumsuz yaşantılar çocuğun okula karşı tutumunu etkileyebilmektedir (Pekel- Uludağlı ve Uçanok, 2005: 80). Akademik başarı zorbalık yapma ya da zorbalık mağdur olma konusunda çok önemli bir faktördür. Akademik başarısı yüksek öğrencilerin diğerlerine göre zorbalık davranışlarına daha az katıldıkları gözlenmiştir (Genç, 2007:149).

Tura (2008)’nın yaptığı araştırmada da akran zorbalığına maruz kalma ile okul başarısı arasında negatif yönde bir ilişkiye rastlanmıştır. Pekel -Uludağlı ve Uçanok (2005: 80), O’MooreveHillery (1989)’nin yaptıkları çalışmada akran zorbalığına maruz kalan çocukların okula gelmekten korktuklarını ve bunlardan bir kısmının ise çok ciddi endişeler yaşadığını aktarmışlardır. Dolayısıyla okula ilişkin olumsuz tutumlar da okul başarısını düşürebilmektedir.

Güner (2009: 47) ise yaptığı çalışmada kurban ve zorba kurban statülerinde bulunan kız ve erkek öğrencilerin akademik başarıları arasında anlamlı bir farklılaşma olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Buna göre kurban ve zorba kurban olan kızların erkeklerden daha başarılı olduğu görülmektedir. Pekel-Uludağlı ve Uçanok (2005) da yaptıkları çalışmada zorbalık davranışı sergileyen ve zorbalık mağduru olan öğrencilerin akademik başarı düzeylerinin katılmayanlara göre düşük seviyede olmadığı sonucuna ulaşmışlardır.

Pekel-Uludağlı ve Uçanok (2005: 89)’a göre akademik başarı ile ilgili bu durum yalnızca zorba ya da yalnızca kurban olunduğunda oluşmamaktadır. Bu iki yaşantının bir arada olması bu olumsuz etkiyi oluşturmaktadır.

-Zorbalık ve Okul Ortamı Arasındaki İlişki

Okul yaşantısı bireylerin akademik becerilerine katkı sağlarken aynı zamanda duygusal , sosyal gelişimlerine de katkıda bulunmaktadır. Okulda öğrenciler farklı düşünce davranış tarzlarıyla karşılaşmaktadırlar. Bu bağlamda okul ortamı bireylere olumlu katkılar sağlamanın yanında onlara olumsuz anlamda yaşantılar da sunabilmektedir. Pişkin (2002:550) son çeyrek yüzyılda yapılan çalışmalar incelendiğinde zorbalık davranışının öğrencileri ruhsal, akademik ve sosyal açıdan olumsuz etkilediğini ve bundan dolayı çoğu öğrencinin okula karşı olumsuz tutumlar geliştirdiğini, okula gelmek istemediklerini, ders başarılarının düştüğünü ve düşük benlik algısına sahip olduklarını aktarmıştır.

Bayar ve Uçanok (2012:2340)’a göre zorbalık mağdurlarının yaşadıkları olayların okulla bağlantısının olması , onların okulla bağlarının zayıflamasına sebep olmakta ve okul ortamı bu öğrenciler için mağduriyet sebebiyle korku ve endişe duygularını yoğun yaşadıkları bir ortam haline gelebilmektedir. Yine Bayar ve Uçanok (2012: 2340)’un aktardığına göre bazı araştırmalarda kurban olma durumu ile okulu sevmeme ve kendini güvende hissedememe (Hazler, Hoover ve Oliver, 1991; Kochenderfer ve Ladd, 1996; Varjas, Henrich ve Meyers, 2009), okula gidip gelirken yaşanan yüksek kaygı (Brown, Birch ve Kancherla, 2005), okuldaki yetersiz denetim ve okuldaki çatışmaların yoğun olması (Craig, Pepler ve Atlas, 2000; Kasen, Barenson, Cohen ve Johson, 2004; Williams)ve okulun sosyal ve psikolojik durumu ve zorbaca davranışlar (Guerra, 2007) zorbaca davranışların artmasına sebep olan okul ortamı (Olweus, 1993) arasında pozitif yönlü bir ilişki bulunurken; okulu güvenli algılama ve okulu sevme (Williams ve Guerra, 2007), okulla bağların güçlü olması (Bayraktar, 2009; Sprott, Jenkins ve Dobb, 2005), ile zorbalık davranışına katılma arasında negatif yönlü ilişkiler olduğu ortaya çıkmıştır.

Macar (2013: 30), öğrencilerin okullarda zorbalık davranışına en yakından şahit olan kişiler olduğunu, zorbalık davranışına hiçbir şekilde katılmasalar dahi okulda oldukları için hangi zorbaca davranışların sergilendiğini, bu davranışların nerelerde gerçekleştiğini, bu davranışa katılanların kimler olduklarını ve bu davranışa nasıl tepki

verildiğini bildiklerini belirtmektedir. Türkiye’deki çoğu okulda öğrenciler arası ilişkiler , gruplar, birbirine arka çıkma tutumları, kız ve erkekler arasındaki ilişkinin şekli, okula yeni gelen öğrencilerin neyle karşılaşacağı bellidir. Dolayısıyla okulun sosyal ortamına ait bu özelliklerin zorbalık yapma ya da zorbalığa maruz kalma olaylarının oranı üzerinde etkili olabileceği söylenebilir (Dölek, 2002: 91).

Dölek (2002: 92) bazı araştırmalarda (Pearce, 1992: 76; Raynolds ve Sullivan 1982: 45-56) diğer etmenler sabit tutulduğunda dahi, öğretmenin pozitif olmadığı, sık sık öğretmen değişikliklerinin yaşandığı, tutarsız ve yanlış disiplin yöntemlerinin kullanıldığı, öğrencilere saygı duyulmadığı ve yetersiz denetimin olduğu okullarda zorbalık davranışlarının yaygın olduğu görülmüştür. Ayrıca Gökler (2007)’in yaptığı çalışmadan elde edilen bulgulara göre zorbalık davranışı genellikle okul içinde gözetimin daha az olduğu ortamlarda fazlalaştığı görülmektedir.

Bayar ve Uçanok (2012) ise yaptıkları çalışmadan şu bulgulara ulaşmışlardır; kız ve erkek öğrencilerin dahil oldukları arkadaş gruplarını olumlu algılamaları, okulu olumlu değerlendirmelerini sağlamakta, bu durum da zorbalığa maruz kalma riskini azaltmaktadır. Öğrencilerin dahil oldukları arkadaş gruplarını olumlu algılamaları kısmi olarak zorbaca davranışlar sergileme ihtimalini azaltmaktadır. Hilooğlu (2009)’nun Adana’nın merkez ilçelerinde bulunan altı okulun 6.7. ve 8. sınıflarına devam eden öğrencilerle yaptığı çalışmada ergenlerin zorba ya da kurban olma durumlarında etkili olan faktörler arasında ergenin içinde bulunduğu çevre, okul ortamı ve ergenin olumsuz sosyal ilişkileri olduğu görülmüştür. Ayrıca akran ilişkilerinin zorbalığa maruz kalma üzerinde büyük etkisi olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Özdinçer-Arslan’ın 2008 yılında yaptığı çalışmada da zorbalık olayına karışanlarda mazeretsiz okula devamsızlık yapanların ve okulu sevmeyenlerin daha fazla olduğu görülmüştür.

-Zorbalık ve Teknoloji İlişkisi

Akran zorbalığı sorununun altında yatan önemli faktörlerden biri olan medyada topluma sunulan olumsuz rol modeller, şiddet ve zorbalık içeren olaylar ve bunların popülerliğinin artırılması akran zorbalığı açısından büyük risk oluşturmaktadır (Macar, 2013: 29). Medya, çocuk ve ergenlerin zorbalık davranışlarını öğrenmelerine sebep olmaktadır (Gökler, 2007:269). Dölek (2002: 94), araştırmacıların genellikle medyadaki

şiddetin bireylerin zorbalık davranışına katkısı olduğu noktasında aynı kanaatte olduklarını ancak bu durumun kısa süreli ya da uzun süreli etkileri olup olmadığı konusunda görüş ayrılıkları olduğuna dikkat çekmiştir.

Teknolojinin çok hızlı gelişmesi herkesin hayatında teknolojinin yer almasını sağlamıştır. Ancak bu durum faydalarının yanında bir takım olumsuz durumları da beraberinde getirmektedir. Bunlardan birisi de sanal zorbalıktır (Horzum ve Ayas, 2011:139). Sanal zorbalık teknolojinin gelişmesiyle gittikçe yaygınlaşan bir sorun haline gelmiştir. Bu zorbalık türü her ortamda ve zaman diliminde gerçekleşebilir. Bu nedenle bu olayların önlenmesinde ailelerin rolü büyüktür (Ayas ve Horzum, 2012: 378).

-Zorbalık ve Aile İlişkisi

Goleman (1996)’a göre duygu düşünce ve davranışlarımızın temeli ailede atılır. Çocuklar aile içerisinde anne babanın birbirlerine ve kendilerine olan yaklaşımlarını görür ve onları model alarak kendi duygu düşünce ve davranışlarını şekillendirir (Özmen, 2004:30). Eldeleklioğlu (1996:7), ailenin bireyin psikososyal gelişiminde önemli rol oynadığını ifade etmiştir ve bireyin aile yapısının, anne baba tutumlarının ve aile içi ilişkilerin bireyin kişiliğini etkilediğini belirtmiştir. Bireyin zorbalık davranışına katılma durumu da aile içi dinamiklere göre değişmektedir. Zorbalık ve aile ilişkilerini konu alan çalışmalarda zorbalık yapanlar ve zorbalık mağduru olanlar anne babalarının olumsuz ve yıkıcı yöntemler kullandıklarını düşünmektedirler (Bayraktar, 2009: 15). Ergenin ebeveyni ile ilişki kalitesi arttıkça zorba ve zorba/mağdur olma ihtimali azalmaktadır. (Totan ve Yöndem, 2007: 63). Aile içi ilişkilerinde doğru yetişkin modelleriyle karşılaşan, sağlıklı iletişim kurabilen ve ailesi tarafından ilgi sevgi görüp desteklenen ergenlerin daha olumlu bir insan profili çizebilecekleri ve daha mutlu bireyler olabilecekleri söylenebilir (Cenkseven Önder ve Yılmaz, 2012).

Bu konu araştırmanın bir parçası olan anne baba tutumları başlığı altında ayrıntılı incelenecektir.

Benzer Belgeler