• Sonuç bulunamadı

Zihninize Fiziksel Bir

Avantaj

Saðlayýn

LARRY DIANGI'nin "BÝR ADIM ÖNDE OLUN"

isimli kitabýndan Çeviri: Nelda Bayraktar

Ne Düþündüðünüz Hakkýnda Düþünün

Hepimiz düþünce hayatlarýmýzla ilgili oldukça benzer safhalardan geçeriz. Örneðin hemen hemen herkesin kendisini güçten düþüren ve enerjisini tüketen olumsuz düþünce yükleri vardýr. Sýradan bir insanýn her gün kendisiyle yaptýðý içsel konuþ-malarýn yaklaþýk olarak yüzde seksen yedisini zih-ninden geçen olumsuz nitelikteki düþünceler oluþ-turmaktadýr.

Ne yazýk ki, böyle bir insan düþüncelerinin farkýnda bile deðildir. Gerçekten de insanlarýn çoðu ne düþündüklerini bilmeden düþünmekte ve üstelik zihinlerinden geçen düþüncelerin büyük olasýlýkla kendi düþünceleri olmadýðýnýn ayýrdýna bile vara-mamaktadýrlar.

Þimdi aranýzdan birisi bana: "Dur bir dakika Larry. Þayet birisi bir þey hakkýnda düþünüyorsa, bu düþünce o kiþiye ait olmalýdýr, aksi taktirde o kiþi, o þeyi düþünüyor olabilir mi?" diye sorabilir.

Evet, bu soruyu sormakta haklýsýnýz. Þimdi isterseniz, bir dakika durup bunu inceleyelim. Ýnsanlarýn düþünce hayatlarý için doðru ve faydalý olup-olmayacaðýný iyice kontrol etmeden çevrelerinden aldýklarý fikirler ya da konseptlerle hayatlarýný sürdürmeleri mümkün olabilir mi mi? Elbet ki bu mümkün olabilir. Ýþte bundan dolayý zihinlerimizi gerçekten doðru olup olmadýklarýndan

bile emin olmadýðýmýz bir çok düþünceyle doldura-biliriz. Hele bunlarýn bizim açýmýzdan saðlýklý ya da faydalý olup-olmadýklarýný sormak aklýmýza bile gelmeyebilir.

Ödünç aldýðý düþüncelerle yaþayan bir kiþi ken-disini bir sahtekâr gibi hissedebilir.Gerçekten güvenebileceðiniz düþünceler, doðru olduklarýný bizzat kanýtlamýþ olduklarýnýzdýr. Henüz dene-mediðiniz düþüncelerin bu nedenle sizin için garan-tisi bulunmaz.

Buzdolabýndan bir kutu süt alýp bardaða boþaltýn-ca ortaya yayýlan kokudan onun bozulmuþ

olduðunu hemen anlar, aðzýmýza bile koymayýz deðil mi? Týpký bunun gibi, zihnimize kabul ettiðimiz düþüncelere de ayný seçicilikle yaklaþ-maya ihtiyacýmýz vardýr. Düþüncelerine her zaman özen gösteren bilinçli kiþiler, zararlý düþüncelerin, en ufak bir boþluktan bile içeriye sýzabileceklerini gayet iyi bilirler. Öyleyse düþüncelerimizi iyice inceledikten sonra reddetmemiz ya da bizim için saðlýklý olmayacaklarýna karar verdiklerimizi hemen elimine etmemiz gerekir. Hiç bir þeyi olduðu gibi kabullenmeyerek ve kabul ettiðimiz düþüncelerin doðruluðunu kanýtlayana kadar biraz zahmet çekmeye razý olarak, kendi ellerimizle yarattýðýmýz engellerin büyüyüp de karþýmýza büyük sorunlar olarak çýkmasýný önleyebiliriz.

Kimin Düþüncelerini Düþünüyorsunuz?

Düþüncelerimizin kalitesini sürekli olarak kon-trol etme iþlemi, kendimize aitmiþ gibi gözüken düþüncelerin aslýnda diðer insanlara ait düþünceler olma ihtimalini inceden inceye hesap etmeyi de gerektirir. Ýnsanlarýn kendilerine yabancý olan düþünceleri hiç düþünmeden kabul etmelerinin bir nedeni, bunlarý kendi sesleriyle düþünüyor olmalarýndan kaynaklanýr.

Karþýmýza çýkan düþünceler üzerinde iyice düþünmeden hareket ettiðimizde üzülen yine biz oluruz.

Kalitesini iyice kontrol etmeden sahiplendiðimiz düþüncelerin yaný sýra, "baþýboþ düþünceler"imiz de vardýr. Bunlar "sahiplenmek" ya da "reddetmek" konusunda her hangi bir çaba göstermeye gerek duymadýðýmýz ve dolayýsýyla bizi bir çeþit belirsiz-lik ve kararsýzlýk halinde tutan düþüncelerdir.

Bu tarz askýdaki düþünceler insanýn iþlerini sürüncemede býrakma eðilimini beslerler. "Baþýboþ

düþünceler"in kafamýzýn içinde dolaþmalarýna izin verdikçe her hangi bir karar verebilmek için tüm gerçeklerin önümüze gelmesini beklemek zorun-daymýþýz gibi hissederiz kendimizi. Bu tarz düþünceler tesadüf eseri bazen saðlýklý olabilirler ama bunlarýn zararlý yan etkilerinin neler olabile-ceklerini bilmeden zihnimizde yüzmelerine izin vermek riskli olabilir.

Hiç bir ilaç, bilinen yan etkileri derinliðine araþtýrýlmadan ve deðerlendirilmeden halkýn genel kullanýmýna sunulmaz.

Bilimsel çalýþmalar, düþüncelerin, bebekler henüz annelerinin karnýndayken þekillenmeye baþladýðýný göstermektedir. Hepimiz birer mucize eseri bu dünyada bulunmaktayýz. Bir bebek, annesinin sýcak rahmine düþtükten bir kaç hafta sonra dýþarýdan gelen sesleri iþitmeye baþlar. Konuþulan lisaný henüz tam anlamasa bile, bunlarýn olumlu ya da olumsuz olduklarýný tahmin edebilir. Dýþarýdan yüksek sesler veya heyecanlý konuþmalar duyduðunda minicik kalbi hýzla çarpmaya baþlar. Annesinin filtre görevi yapan karnýndan içeriye sýzan yatýþtýrýcý bir müziðin titreþimini duyduðunda ise, kalbinin çarpmasý yavaþlar ve bebek kýsa sürede yatýþýr. Böylesine korunmuþ bir atmosfer içersinde bebek dokuz ay yaþar. Sonrasýný ise he-pimiz çok iyi biliyoruz.

Þimdi hepimiz bir bebeðin tertemiz bir düþünce hayatýyla dünyaya geldiðini varsayabiliriz ama ayný bebek kendisine dýþarýdan empoze edilen izlenim-leri ve duygularý pekala sahiplenmiþ olabilir.

Bizim ilke bazlý doðru içsel konuþmalarýmýzla, yanlýþ ve olumsuz içsel konuþmalarýmýzý þekil-lendirmeye baþlayacak olan sonu gelmez mesajlarý absorbe etme sürecimiz iþte böyle baþlar. Sonra da yeni düþünceleri bir sünger gibi emmeye

baþladýðýmýz ilk yýllarýmýz gelir.

Henüz küçük bir çocuk iken, birer otorite gibi kabul ettiðimiz anne ve babalarýmýzýn her konuda her þeyi çok iyi bildiklerine, sadece bizim iyil-iðimizi düþündüklerine ve hiç yanlýþ yapmadýklarý-na iyapmadýklarý-nanýrýz.

Büyüdüðümüzde ve çocukluk yýllarýmýzý artýk geride býraktýðýmýzda ise, anne ve babalarýmýzýn bize anlattýklarý ve gösterdikleri bazý þeylerin gerçekten öyle olmadýklarýný görmeye baþlarýz. Çünkü karþýmýza otorite yerine koyduðumuz öyle-sine güvenilir kiþiler çýkar ki, ince eleyip sýk doku-madan onlara hemen inanma gereði duyarýz.

Ayný þey yetiþkinlik yýllarýmýzda da sürüp gider. Bir TV programýnda izlediðimiz bir haber ya da Internet üzerinden ulaþtýðýmýz herhangi bir bilgi veya istatistikî bir sonuç, bize adeta doðruymuþ gibi empoze edilmeye çalýþýlýr.

Sonra, her þeyin bu kadar da basit olmamasý gerektiðini anlarýz. Ýþittiðimiz ya da gördüðümüz her sözcüðün mutlaka doðru olmasý

gerekmediðinin, bunun yanlýþ düþünceler sýnýfýna sokulabileceðinin ve doðruluðunu kanýtlamýþ olduðumuz güvenilir bir kaynaktan geldiðinde ise hâlâ mantýklý olabileceðinin farkýna varýrýz. Doðru temeller üzerine oturmamýþ olan düþüncelerin bizi etkileme güçleri hiç olmasa elbet ki daha iyi olurdu ama aslýnda bizi etkileme gücü olan þey

düþüncelerimiz deðil, bizim onlara köklenmeleri, büyümeleri ve üremeleri için izin vermemizdir.

Oldukça soðuk ve rüzgârlý bir kýþ gününde üç küçük çocuk evlerinin oturma odasýnda oturuyor-lardý. Hava öylesine soðuktu ki pencerelerin per-vazlarý bile donmuþtu. Evin içinde yapabilecekleri fazla bir þey yoktu. Anne ve babalarý þömineyi yak-mýþlardý. Dev alevlerle ve büyük çýtýrtýlarla yanan odunlarýn yaydýðý ýsý, evin içinde hoþ bir atmosfer yaratýyordu.

Sonunda çocuklar kendilerine güzel bir oyun bul-dular. Gözleri baðlý olduðu halde eline konulan nes-neyi en geç on saniye içersinde tarif etme ve adýný bilme oyunuydu bu.

Birinci çocuðun eline verilen ilk obje bir kaðýt üzerine konulan aðýrlýk idi. Çocuk bunun ne olduðunu hemen bildi. Ýkinci çocuðun eline ise bir karton parçasý verildi. Ýkinci çocuk da baþarýlý oldu. Derken sýra üçüncü çocuða geldi. Buzluktan bir parça buz alan diðer çocuk, gözleri baðlanan kardeþine þaka olsun diye: "Þömineden yanan bir odun parçasý aldým ve þimdi avucunun içine koyu-yorum" diyerek buzu çocuðun avucunun içine koydu.

Sonra ne oldu biliyor musunuz? Bir kaç dakika sonra çocuðun anne ve babasý avucundaki ikinci derece yanýktan dolayý onu bir hastaneye yetiþtirmek zorunda kaldýlar.

Kardeþinin sözüne güvenen çocuðun zihni ve bedeni, avucuna konulan nesnenin gerçekten yanan bir odun parçasý olduðuna inanmýþ ve buna göre tepki vermiþti.

Ayný çeþit fenomen olumlu bir sonuç da verebilir. Bir ailenin adlarý Michael ve Melissa olan iki tane

47

çocuklarý vardý. Michael'ýn yaþýndan daha ileri olan bir zekâsý vardý. Çocuða yapýlan IQ testleri öylesine yüksek çýkmýþtý ki ailesi onun ikinci bir Albert Einstein olmasýný bekliyordu.

Kýzlarý Melissa'nýn bu durum karþýsýnda aþaðýlýk kompleksine kapýlmasýný istemeyen aile, yaptýklarý sohbetlerde, Tanrýnýn kendilerine harika bir çocuk verdiðinden söz ederken Michael'ýn adýný asla dile getirmezlerdi. Bunun yerine: "Bizim olaðanüstü yüksek bir IQ seviyesine sahip olan yetenekli bir çocuðumuz var" derlerdi. Anne ve babasýnýn bu sözlerini iþiten Melissa her nedense o þanslý çocuðun kendisi olduðuna inanýr ama erkek kardeþinin kendisini kötü hissetmemesi için hiç bir þey söylemezdi.

Derken aradan yýllar geçti. Melissa baþarýlý bir avukat oldu. Birbirleriyle mahkemelik olan iki þir-ketin davasýyla ilgilenen Melissa, o gün öðle yemeðini yemek üzere Adliye binasýndan çýkarken daha önceden bölge savcýsý olarak çalýþtýðý ofisin yanýndan geçti. Yazmayý henüz bitirmiþ olduðu son kitabý için yayýncý ona avans olarak 200.000 dolar ödemiþti. Üç yeni buluþunun patentini almak için uðraþýyordu. Öðle yemeðini yemek üzere annesinin evine doðru arabasýný sürerken kendi kendine: "Hayat çok güzel" dedi. Bu yaþýna kadar baþardýðý bir çok iþten dolayý kendini daima mutlu ve tatmin olmuþ hissettiðini düþünüyordu.

Annesinin güzel elleriyle yapmýþ olduðu lezzetli yemekleri yerken telefon çaldý. Annesi masadan kalkarak telefonun baþýna gitti ve her zamanki neþeli sesiyle: "Alo" dedi. Ahizenin diðer ucunda kardeþi Michael vardý. Ýþ için baþvurduðu bir süper-market tarafýndan geri çevrildiði için üzüntülüydü. Bu süper markette önce en aþaðý iþlerden çalýþmaya baþlayacak sonra da satýþ memurluðuna kadar yük-selecekti.

Michael 46 yaþýna gelmiþti. Melissa ise ondan bir yaþ büyüktü. Michael'ýn annesi onu neþelendire-bilmek için: "Üzülme tatlým. Zaten o iþ senin seviyene göre deðildi. Senin ileri zekâlý bir çocuk olduðunu öðrendiðimiz günden beri sýkýcý iþlerde çalýþamayacaðýný gayet iyi biliyordum. Sen zekâna ve yeteneklerine uygun ve zevkle mücadele ede-bileceðin bir iþte çalýþmalýsýn" dedi.

Annesi ahizeyi yerine koyduktan sonra Melissa, inanmaz gözlerle annesine doðru bakarak: "Michael ile konuþtuklarýnýz doðru mu? Kardeþim gerçekten ileri zekâlý bir çocuk mu?" diye sordu.

"Evet" diye cevap veren annesi þöyle devam etti: "Michael'ýn IQ'sunu o henüz küçük iken test ettirdiðimizde inanýlmaz yüksek çýkmýþtý."

Duyduklarýndan þaþkýna dönen Melissa'nýn aðzý bir karýþ açýk kalmýþtý. Dakikalar süren sessizlikten sonra zorlukla konuþabildiðinde þunlarý söyledi: "Ama anne, "üstün zekâlý harika bir çocuðumuz" var dediðiniz her seferde, benim hakkýmda konuþ-tuðunuzu zannederdim"

Bunun üzerine annesi kýkýrdayarak: "Hayýr tatlým. Sen her yönden normal bir çocuktun. Hele bazý zamanlarda, yaþýtlarýnýn bilgi seviyesine yetiþebilmen için onlardan daha fazla çaba göster-men gerekmiþti" dedi.

Halbuki Melissa yýllardýr kendisinin her yönden üstün bir yetenek olduðuna inanmýþ ve salt böyle olduðu için de kendisini tam anlamýyla gerçek-leþtirebilmiþti.

Ýþin aslý, hepimiz sahip olduðumuz özel yetenek-lerle bu dünyaya geliriz ama aramýzdan çok azý gerçek büyüklüklerini kavramalarýna yardým ede-cek olan doðru düþünceleri bir araya getirebilir. Ýnsanlar gerçekten ne kadar özel varlýklar olduk-larýný bilselerdi buna eþ deðerde eserler ortaya ko-yabilirlerdi.

Ancak aramýzda öyle insanlar da yaþamaktadýr ki, bunlar, hayatlarýnda darbe üstüne darbe yedik-leri halde her seferinde daha da büyük ve þaþýrtýcý baþarýlara imza atabilmektedirler.

Son tahlilde, en önemli olan þey, size hayatta ne olduðu deðil; içsel konuþmalarýnýzýn neticesinde, baþýnýza gelen olaylara karþý ne çeþit bir tepki vere-ceðinizdir. Kalbinizi ve beyninizi üstün nitelikli düþüncelerle doldurduðunuz sürece pastanýn kre-masý gibi daima en üstte durursunuz.

Deðerli

Okuyucularýmýz

Sevgi Dünyasý Dergimiz

Haziran 2007 tarihinden

baþlamak üzere yalnýzca

abonelerimize ulaþmaktadýr.

Bizlerle olmaya devam etmek istiyorsanýz,

Oba Sok. Sýlla Ap. No: 7/1 Cihangir/Ýstanbul adresine mektupla

veya Haberleþme Sorumlusu ve Okur/Abone Ýliþkileri:

Kazým Erdemoðlu’na (0212) 252 85 85 no’lu telefonla, (0212)

249 18 28 no’lu faxla abone adresinizi bildirmenizi rica ederiz.

En içten sevgilerimizle

Sevgi Dünyasý

Adý, Soyadý: ...

Adres: ...

Posta Kodu: ...

Ýlçe: ...

Ýl: ...

Tel: ...

Abone ücreti: Yurt içi (40 TL) ...

Yurt dýþý (50 TL) ...

Posta Çeki No: 385999 (Sevgi Yayýnlarý)

Lütfen Yeni Yýlda

Aboneliðinizi

Yenilemeyi

Unutmayýnýz!..

Benzer Belgeler