• Sonuç bulunamadı

2. HZ PEYGAMBER'İN EVLİLİKLERİ

1.1. CAHİLİYE DÖNEMİ EVLATLIK ANLAYIŞININ VAHİYLE İPTALİ

1.1.1. Zeyd b Hârise

Zeyd’in tam adı Zeyd b. Hârise b. Şürahbîl el-Kelbî’dir. Annesi Suʿdâ, Benî Maʿn kabilesinin Tay kolundandır.3 Suʿdâ, oğlu Zeyd’i yanına alarak bir kervanla birlikte akrabalarını ziyarete giderken yolda kervan, câhiliye döneminde kervan vuran ve köle ticareti yapan Benî Kayn tarafından baskına uğramış, bu baskında henüz

1 Bkz. yuk.: 17. 2 Bkz. aş.: s.52.

3 İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-gâbe, C. II, s.350; Makrîzî, İmtâʿu’l-esmâʾ, C.VI, s.302; İbn Hacer, el-İsâbe,

33

ergenlik yaşına girmiş olan Zeyd kaçırılıp köle olarak satılmak üzere Ukaz yahut Hübâşe panayırına götürülmüştü.4 Bu panayırda Zeyd’i satın alan Mekke eşrafından Hakîm b. Hizâm, onu halası Hatice’ye hediye etmişti. Hz. Hatice’nin de onu, evlendikten sonra Hz. Peygamber’e hediye ettiği zikredilir. Hz. Peygamber’e hediye edildiğinde on beş yaş civarında olan Zeyd, Hz. Peygamber’den yaklaşık on yaş küçüktü.

Diğer taraftan kaçırılan Zeyd’in babası Hârise, onun için şiirler söyleyip ağıtlar yakarak onu aramakta ve aramaktan da asla usanmayacağını söylemekteydi.5 Hac mevsiminde hacca gelen akrabalarından Zeyd’i tanıyanlar oldu. Döndüklerinde bunu ailesine haber verince babası ve amcası fidyesini ödeyip Zeyd’i almak için ciddi bir hazırlık yaparak Mekke’ye geldiler. Önce Hz. Peygamber’i aradılar. Onu Kâbe’nin yanında buldular ve kendisine, Harem ehlinin mert ve cömert insanlar olduğunu hatırlatıp, çocuklarının kendilerine ödeyecekleri fidye karşılığında iâde edilmesini talep ettiklerini söylediler. Ancak Hz. Peygamber onlara, Zeyd sizinle gelmek isterse fidyeye gerek yok dedi. Bunun üzerine Zeyd’i çağırdı ve kendisine, onları tanıyıp tanımadığını sordu. Zeyd onlardan birinin babası diğerinin amcası olduğunu söyledi. Peygamber ona, isterse kendisini tercih edip yanında kalmaya devam edebileceğini, isterse babası ve amcasını tercih edip memleketine dönebileceğini söyleyince Zeyd tereddütsüz tavrını koydu ve “sen benim hem babam hem amcam yerindesin, asla sana kimseyi tercih etmem” dedi. Şaşkınlığa uğrayan babası ve amcası, ona “köleliği özgürlüğe ve bu adamı bizlere tercih mi ediyorsun?” diye sorunca “evet” cevabını verdi ve kimseyi efendisine tercih etmeyeceğini, çünkü onda gördüklerini şimdiye kadar hiç kimsede görmediğini söyledi.6 Hz. Peygamber bunun üzerine Zeyd’i Hicr denilen yere götürdü ve orada bulunanlara seslenip şahit olmalarını isteyerek, Zeyd’i âzad ettiğini, onu kendisine evlat edindiğini, artık Zeyd’in kendisine varis, kendisinin de Zeyd’e varis olduğunu bildirdi. O günden sonra câhiliye geleneğine göre Zeyd,

4 Belâzürî, Ensâb, C. II, s.108; İbn Abdülber, el-İstîâb, s. 242; Makrîzî, İmtâʿu’l-esmâʾ, C.VI, s. 302.

Başka bir rivayete göre Hz. Peygamber onu, Meysere ile Şam’a ticarete gittiği zaman Hatice adına satın almış, Hatice de Hz. Peygamber’le evlendikten sonra Zeyd’i ona hediye etmiştir. İbn Abdülber,

el-İstîâb, s. 242; Ebû Nuaym el-İsfahânî, Ma’rifetü’s-sahâbe, C.III, s.1136.

5 Belâzürî, Ensâb, C. II, s.108; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-gâbe, C. II, s.351.

6 Belâzürî, a.g.e., C. II, s. 109; İbn Abdülber, el-İstîâb, s. 243; İbn Hacer, el-İsâbe, C. III, s. 29; İbnü’l-

34

Zeyd b. Muhammed olarak çağrıldı. Bu durum Ahzâb sûresinin dört ve beşinci âyetleri nâzil oluncaya kadar böyle devam etti.7

Zeyd’in babası ve amcası şahit olduğu bu durum karşısında oğullarının efendisinin ne kadar üstün ahlaklı biri olduğunu ve çocuklarının efendisi Muhammed’in (s.a.v.) yanında mutlu ve huzurlu olduğunu anladılar. Zeyd’i yanlarına alamadıkları için bir burukluk yaşasalar da onun, yanında güvende olduğu ve çok sevdiği bir efendisi bulunduğunu, oğullarının âzat edildiğini görmeleri içlerini rahatlattı ve gönül huzuruyla memleketlerine döndüler.8

Anlaşıldığı gibi Zeyd, henüz genç yaşta olmasına rağmen Hz. Peygamber’in üstün şahsiyetini ve sıra dışı bir karakteri olduğunu anlamış ve onun yanından ayrılmama kararı vermişti. Hz. Peygamber de onu ilk gördüğü andan itibaren üstün kabiliyetini keşfetmiş ve onu yanından hiç ayırmamıştı. Hz. Muhammed’e peygamberlik görevi verildiğinde evlatlığı Zeyd b. Hârise yaklaşık otuz yaşlarındaydı ve efendisinde gördüğü üstün hasletler dolayısıyla ona derhal iman etti. Hatta onun iman edenlerin dördüncüsü olduğu rivayet edilir.9 Zeyd son anına kadar Hz. Peygamber’in en yakınları arasında yer aldı.10 Resûlüllah ona her zaman önemli görevler verirdi, hatta Hz. Âişe’nin, Resûlüllah’ın onu kimsenin emrine vermediğini, bir orduyla gönderdiğinde onu komutan tayin ettiğini, eğer Zeyd bugün sağ olsaydı Hz. Peygamber’in vefatı sırasında onu istihlâf edeceği görüşünde olduğunu söylemesi bunu te’yid etmektedir.11 Resûl-i Ekrem’in Zeyd’e sevgisi de çok büyüktü. Öyle ki onun için “hibbu’r-rasûl” (Resûl’ün çok sevdiği) denirdi.12

Hz. Peygamber Zeyd’in evlilikleriyle de bizzat ilgilenip ilk olarak onu kendi dadısı olan siyâhî Ümmü Eymen’le evlendirmişti. Bu evlilikten oğlu Üsâme dünyaya geldi.13 Daha sonra halası Ümeyme’nin kızı Hz. Zeyneb bint Cahş ile evlendirdi. Çok uzun sürmeyen bu evlilikten sonra14 onu Ümmü Külsûm bint Ukbe ardından Dürre

7 Belâzürî, a.g.e., C.II, s. 108; Mevdûdî, Tefhimu’l-Kur’ân, C. IV, s. 423.

8 Belâzürî, Ensâb, C. II, s. 109; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ğâbe, C. II, s. 352; İbn Hacer, el-İsâbe, C. III, s.26.

Ayrıca bkz.: Bünyamin Erul, “Zeyd b. Hârise”, DİA, C. XLIV, 2013, s. 319.

9 İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ğâbe, C. II, s. 352;

10 Ebû Nuaym el-İsfahânî , Ma’rifetü’-Sahâbe, C. III, s. 1136.

11 Zehebî, Siyeru aʿlâmi’n-nübelâʾ, C. I, s. 228; İbn Hacer, el-İsâbe, C. III, s. 26;

12 İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ğâbe, C. II, s. 353; İbni Hacer, El-İsâbe, C. III, s. 26; Ebû Nuaym el-İsfahânî ,

Ma’rifetü’-Sahâbe, C. III, s. 1136; Bünyamin Erul, “Zeyd b. Hârise”, s. 320.

13 İbn Abdülber, el-İstîâb, s. 244; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ğâbe, C. II, s. 352; İbni Hacer, El-İsâbe, C. III,

s. 25; Ekrem Ziya, es-Sîretü’n-nebeviyye, s. 654.

35

bint Ebi Leheb’le evlendirdi. Zeyd Dürre’yi de boşadı. Ardından Zübeyr b. Avvâm’ın kız kardeşi Hind bint Avvâm’la evlendi. Bizans’la yapılan ilk savaş olan Mûte’de üç bin kişilik ordunun başına tayin edilen üç komutanının ilkiydi. Büyük önem arzeden bu savaşta Hz. Peygamber’in Zeyd’i komutan tayin etmesi, onun bu işe ne kadar ehil olduğunun belgesiydi.15 Zeyd’in mensûbu bulunduğu aile ve âzatlı köle olması ona verilen bu görevlerin önünde bir engel teşkil etmedi. Hz. Zeyd komuta ettiği Mûte savaşında çatışmaların başında elli beş yaşında (8/629) şehid oldu.16