• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

3.6. Zamanın Göreliliği

Uzay ve zaman Newton fiziğine göre birbirlerinden ayrı ve mutlaktırlar.333 Uzay ve zamanın birbirinden bağımsız ve gerçek olması Newton fiziğinin bir

331 Smıth, a.g.e., ss. 28-29. 332 Ural, a.g.e., 110. 333 Taslaman, 2017b, s. 49.

özelliğidir.334 Einstein izafiyet teorisi ile zamanın mutlak olmadığını, zamanın, hız ve çekim gücü gibi değişkenlerden etkilendiğini ortaya koydu.335 Bu aynı zamanda zaman-uzay birlikteliğini ifade eder. Biri olmadan diğeri de olamaz. Bu durum zamanın uzaya bağlı olarak ortaya çıktığını bize gösterecektir. Şayet Big Bang teorisini kabul edecek olursak zamanın Big Bang’le birlikte ortaya çıktığını da kabul etmemiz gerekecektir. Bu durumu Tuna, maddenin yaratılmaya başlandığı an, zamanın da yaratıldığı andır şeklinde ifade eder.336 Bu durumda Hawking’in de belirttiği gibi evrenin başlangıcından önce ne olmuştu sorusu anlamsız hale gelecektir. Çünkü henüz zaman ve evren yaratılmamış ki öncesini soralım. Hawking, zamanın uzay gibi davranmasının evrenin ezeli olduğunu iddia eden görüşleri çürüttüğünü belirtmekle beraber, bu durumun Tanrı inancına yol açmaması gerektiğini söyler. Ona göre evrenin meydana gelişini yöneten bilimsel yasalardır.337 Hawking, ısrarla evren görüşünde Tanrı’ya yer vermemeye çalışmaktadır. Tanrı’nın yerine bilimsel yasaları koyarak bilimin dışına taşmamaya çalışmaktadır. Oysa Big Bang üzerinde uzlaşılan bir teoridir. Big Bang ile başlayan evrenin oluşum süreci zamanın da uzayla beraber var olduğu fikriyle birleştirilirse bizi pekâlâ Tanrı fikrine götürebilir.

Zaman evrenle beraber ontolojik bir gerçeklik taşımaktadır. İzafiyet teorisi, zamanın apriori olarak yalnızca zihinde var olduğu görüşünü ortadan kaldırmıştır. Zihnin dışında gerçekten de bir zaman var. Zamanı yok ederseniz uzay anlamsızlaşır, uzayı yok ederseniz zaman anlamsızlaşır. Bu durum zihnimizde var olan zaman kavramının dış gerçeklikle de uyumlu olduğu ortaya çıkar. Uzay ve zamanın hem zihnimizde hem de gerçekte var olmasından yola çıkan Taslaman, bu durumun bizi tasarımlayıcı bir Tanrıya ulaştıracağını ifade eder. Taslaman’a göre zihnin ve evrenin bu uyumu, zihin ve evreni birbirlerine uygun bir şekilde tasarlayan bir Tasarımcı’nın varlığına bizi götürecektir.338 Dolayısıyla zaman kavramı bizi tasarım delilinin farklı bir versiyonuna da götürebilir. Tanrının varlığını destekleyecek her türlü argüman da kötülük probleminin çözümünde elimizi güçlendirecektir.

334 Albert Einstein, İzafiyet Teorisi, 14. Baskı, Say Yayınları, Ankara, 2018, s. 123. 335 Taslaman, 2017a, a.g.e., s. 157.

336 Tuna, a.g.e., s. 41.

337 Hawking, Mlodinow, a.g.e., s.114. 338 Taslaman, 2017a, a.g.e., ss. 167-168.

Zaman konusunun özgür iradeyle ilgili olması sebebiyle dolaylı da olsa kötülük problemiyle de ilgilidir. Tanrının hem güçlü hem bilgili hem de iyi olmasının bir arada savunulamayacağı iddiasında her şeyi bilen Tanrı’nın niçin kötülüklere engel olmadığı vurgusu da vardır. Burada Tanrı’nın her şeyi biliyor olmasını nasıl anlamamız gerekir? Tanrı her şeyi önceden biliyorsa özgür iradeyi nereye yerleştireceğiz? Özgür irade yoksa insanları nasıl sorumlu tutacağız? Cennet-cehennem kavramlarını nasıl izah edeceğiz? Bu ve benzeri soruların çözümünde zamanın göreli olması iş görür gözükmektedir. Zamanın sonradan yaratılmış olması, bilimsel verilerle de desteklenen zamanın göreli olması bu tip soruları daha rahat cevap üretebilmemize olanak sağlayacaktır.

Taslaman’a göre Tanrı’nın evrene aşkınlığının yanında zamana da aşkın olması tutarlı bir yaklaşımdır.339 Bilimsel verilerin gösterdiği şekilde madem evrenin yaratılmasıyla zaman başlıyor o halde Tanrı’nın zaman kavramını yalnızca insanlar için yaratmış olmasını kabul etmek gerekmektedir. Öncelik-sonralık kavramı insanların doğaya uyumunu sağlayan bir görev üstlenmektedir. Dolayısıyla bir şeyin öncesinin olması, sonrasının olması gibi olgular Tanrı için ontolojik bir gerçekliğe sahip değildir. Tanrı zamanı insanlar için yaratmış ve kendisi zamana aşkın bir varlık konumundadır. Eğer zaman karşısında Tanrı’yı aşkın olarak algılarsak Tanrı’nın her şeyi biliyor olması da zaman üstü bir durum olacaktır. Zamana aşkın olan Tanrı’nın her şeyi biliyor olması böylelikle insanın özgür olmasına engel olmayacaktır. Özgür olan insan da kendi seçimleriyle iyi ya da kötüden birini seçebilecektir.

Zamanın mahiyetini dahi tam olarak anlayamayan insanların elbette Tanrı’nın zamana aşkınlığını da tam olarak anlayamayacaklarını tespit etmemiz gerekmektedir. Zamana bağlı varlıklar olarak biz asla zamanın yaratıcısının mevcut konumunu tam olarak bilemeyeceğiz.340 Öte yandan bize çok uzun görülen insan yaşamının bile ne kadar kısa olduğunu ancak ömrümüzün sonu gelince anlayabiliyoruz. Hayatımızda karşılaştığımız ve Tanrı’dan geldiğini düşündüğümüz birçok kötü gibi gözüken olayların zamanla bizim tarafımızdan nasıl da yanlış görüldüğünü deneyimlemekteyiz.

339 Taslaman, 2016, a.g.e., s. 212. 340 A.g.e., s. 213.

Kötü gibi gördüğümüz birçok olay aslında iyi sonuçlanabilmekte iyi gibi gördüğümüz birçok olay da kötü sonuçlanabilmektedir. Bir orman yangınında saatlerce acı çekerek ölen bir ceylanın yaşadığı durumun kötü olduğunu düşünürken de aynı yanılgıları yaşıyor olabiliriz. Zamanın bize göre olması karşımıza çıkan olayları tam olarak anlamamıza mâni olmaktadır.

İslâm kelamcılarının Allah tasavvurları, O’nun zaman ve mekân üstü olmasına göre şekillenir.341 Tanrı’nın zaman ve mekân üstü olması demek aynı zamanda her şeyi tam olarak bilmesi, her şeye tam olarak nüfuz etmesi demektir. Baykan’ın aktarımına göre ise Mevlâna’nın bu konudaki görüşleri kısaca şöyledir: “Tanrı, görülen

görülmeyen, duyulan duyulmayan her şeyi olmadan ve olduktan sonra bilgisiyle kavrar”.342 İnsani bilgi sonradan öğrenmeyle ortaya çıkar, yani zaman içinde öğrenme

gerçekleşir. Tanrısal bilgi ise bir şey olduktan sonra, onu belledikten sonra ortaya çıkmaz, O’nun bilgisi önceye ve sonraya aittir. Tanrı, evrende meydana gelen ve gelecek olan her şeyi bilir. Yalnız bu bilme Tanrı’nın zamanı yaratmış olmasından ve kendisinin zaman dışı varlık olmasından dolayı insan özgürlüğünün önünde engel teşkil etmemektedir.