• Sonuç bulunamadı

2.6. Ekolojik Vatandaşlık Eğitimi

2.7.1. Yurtiçinde Yapılan Araştırmalar

Ekolojik vatandaşlıkla ilgili olan çalışmalar incelendiğinde özellikle ülkemizde bu konuya yönelik doğrudan bir çalışma olmadığı görülmektedir. Literatürde bu konuya benzer olarak yer alan çalışmaların sayısının ise sınırlı düzeyde kaldığı görülmektedir.

Güler (2009), Ekoloji Temelli Bir Çevre Eğitiminin Öğretmenlerin Çevre Eğitimine Karşı Görüşlerine Etkileri adlı araştırmasında, ekoloji temelli çevre eğitimine katılan öğretmenlerin çevreye karşı görüşlerinde ne gibi değişiklikler olduğu belirlenmeye çalışmıştır. Araştırma nitel bir araştırma yöntemi üzerinden yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini 12 günlük bir süreçte ekoloji temelli çevre eğitimine katılan 7 tanesi sınıf öğretmeni olmak üzere çeşitli branşlardan oluşan 24 öğretmen oluşturmuştur. Çalışmada amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada veriler toplanmadan önce araştırmayla ilgili öz yeterlilik ve tutum ölçekleri incelenmiştir. Öğretmenlerle sadece çalışmanın amacıyla ilgili görüşmeler yapılmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin araştırmaya katılma nedenleri ortaya konulmuştur. Araştırma sonucunda öğretmenlerin ekoloji temelli doğa eğitimiyle birlikte çevreye yönelik bilgi düzeyinde artış olduğu gözlenmiştir. Öğretmenlerin sorumluluk alma konusunda bilinç düzeyinin yükseldiği ve sorumluluk sahibi katılımcı bireyler olma noktasında pozitif yönde artış olduğu tespit edilmiştir.

Erdoğan (2011), Ekoloji Temelli Yaz Doğa Eğitimi Programının İlköğretim Öğrencilerinin Çevreye Yönelik Bilgi, Duyuşsal Eğilimler ve Sorumlu Davranışlarına Etkisi adlı araştırmasında, ekoloji temelli yaz doğa eğitimi programının, bu programa katılan ilköğretim öğrencilerinin çevre bilgisi, çevreye yönelik duyuşsal eğilimleri ve çevreye yönelik sorumlu davranışlar üzerindeki etkisini belirlemeye çalışmıştır. Araştırma deneysel desen yöntemi kullanılarak yürütülmüştür. Bu doğrultuda araştırmanın örneklemini 26’sı kız ve 38’i erkek olmak üzere 64 ilköğretim öğrencisi oluşturmuştur. Araştırmada bilgi, duyuş ve davranış düzeylerini belirlemeye yönelik veri toplama araçları kullanılmıştır. Nitel verileri çözümlemek için içerik analiz kullanılmıştır. Nicel veriler t-testi ve Anova kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma

sonucunda ekoloji temelli yaz doğa eğitimi programının öğrencilerin çevreye yönelik sorumlu davranış göstermesi bakımından anlamlı bir fark oluşturmuştur. Özellikle davranışa dönük olan puanlarda önemli bir artış gözlenmiştir. Çevre bilgisi ve duyuşsal eğilimler üzerinde ön test ve son test puanları karşılaştırıldığında, son test puanları yüksek olmakla birlikte anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yine araştırmadan elde edilen bulgular incelendiğinde şu sonuçlara varıldığı görülmüştür. Okul dışı ve sınıf dışı alanlar çevre ve ekoloji kavramını öğretmek için etkili ortamlardır. Öğrenciler sınıf dışı gezilerle ve okul bahçelerini kullanarak ekolojik olarak gelişme sağlayabilir. Çevreye yönelik sorumlu davranış sergileyebilir.

Aktepe ve Girgin (2009) İlköğretimde Eko-Okullar ve Klasik Okullar üzerinde yürüttüğü araştırmasında, eko-okullar ile klasik okulları çevre eğitimi açısından karşılaştırmayı amaçlamıştır. Araştırma bu kapsamda betimsel bir çalışma şeklinde yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini ise 8. Sınıfa giden 178 ilköğretim öğrencisi oluşturmuştur. Bunlardan 86 tanesi eko-okullarda, 92 tanesi ise klasik okulda eğitimine devam eden öğrencilerdir. Yine araştırmaya bakıldığında 3 bölümden oluşan anketlerin öğrencilere uygulandığı görülmektedir. İlk iki bölümde öğrencinin çevre bilincini ölçmeye yönelik sorular sorulmuştur. Anketin üçüncü bölümünde ise 20 sorudan oluşan çoktan seçmeli test soruları oluşturulmuştur. Verilerin analizinde SPSS, paket programı ve excel programları kullanılmıştır. Araştırma sonucunda eko-okulda eğitim gören öğrencilerin ve ailesinin klasik okulda eğitim gören öğrencilere göre gönüllü kuruluşlara daha fazla üye olduğu anlaşılmıştır. Eko-okullarda eğitim gören öğrenciler klasik okullarda eğitim gören öğrencilere göre çevreye yönelik proje yarışmalarında daha fazla yer aldığı anlaşılmıştır. Eko-okullarda eğitim gören öğrenciler daha fazla gazete, pano hazırlama gibi çalışmalarda yer aldığı anlaşılmıştır. Ayrıca eko-okullarda eğitim gören öğrencilerin klasik okullarda eğitim gören öğrencilere göre daha fazla atık madde toplama ve geri dönüşüme verme çalışmalarına katıldığı görülmüştür. Araştırma sonucunda, eko-okullar uygulamalı faaliyetlerden dolayı daha bilinçli çıkarken klasik okulların daha çok teorikte başarılı olduğu belirlenmiştir.

Er (2015) Eko-Okullar ile Klasik Okullardaki 8. Sınıf Öğrencilerinin Çevreye Yönelik Tutumlarının Karşılaştırılması ve Öğrenci Görüşleri adlı yüksek lisans tezinde yapmış olduğu araştırmasında, eko-okullar ile klasik okullarda öğrenim gören 8. Sınıf Öğrencilerinin çevreye yönelik tutumlarını karşılaştırırken öğrencilerin okullarda verilen çevre eğitimi hakkında görüşlerini belirlemeye çalışmıştır. Araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Öğrencilere çevre tutum ölçeği uygulanarak ve öğrencilerle görüşme yapılarak var olan bir durum ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda araştırmanın örneklemini eko okullardan ve klasik okullardan gelen 8. Sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Verileri toplamak için yarı yapılandırılmış görüşme formu 17 öğrenciye ve çevreye tutum ölçeğine toplamda 276 öğrenci uygulanmıştır. Verilerin analizinde çevreye yönelik sorumlu davranışlar çözümlenirken SPSS 20 paket program uygulanmıştır. Okul türüne ve cinsiyete göre farklılıkları ölçmek için t-testi uygulanmıştır. Tutum ölçeği maddeleri incelendiğinde kız öğrencilerin davranışlarında erkek öğrencilerin davranışlarına göre anlamlı bir farklılık ortaya konulmuştur. Kız öğrencilerin çevreye yönelik tutum ölçeğinin maddelerinden aldığı puanların ortalaması erkek öğrencilerden daha fazla olduğu anlaşılmıştır. Özellikle öğrencilerle yapılan görüşmeler sonucunda daha ayrıntılı bilgilere ulaşılmıştır. Bu araştırmaya göre yerlere çöp atılması, ağaçlara gereken önemin verilmemesi, hava kirliliği ve fabrika atıkları başlıca çevre sorunlarını oluşturmaktadır. Öğrencilere göre insanların çevreye yönelik olumsuz davranış sergilemeleri eğitim seviyesi ile yakından ilgilidir. Eko okullar ile klasik okullar karşılaştırıldığında her iki okul türünde de çevreye yönelik sorunlar hakkında bilgi sahibi oldukları görülmektedir. Ancak eko-okul öğrencilerinin geri dönüşüm, ağaç ve yeşil alan azlığı konusunda daha fazla fikir sahibi oldukları anlaşılmaktadır. Ayrıca eko okul öğrencilerinin konferans düzenlemek, okul gazetesi çıkarmak, broşür bastırmak gibi aktif faaliyetlere katıldıkları anlaşılırken klasik okullarda böyle bir durum söz konusu değildir. Eko –okul öğrencilerinin uygulama yapma şansının daha fazla olduğu için kalıcı öğrenme ve doğa sevgisi bu tür öğrencilerde daha yüksek çıkmaktadır.

Kılıç (2006) Modern Topluma Ekolojik Bir Yaklaşım adlı araştırmasında insanların sürekli büyüyen bir modernleşme anlayışı içerisinde doğaya karşı yarattığı ekolojik sorunları ortaya koymaya çalışmıştır. Buna yönelik veri toplama aracı olarak literetür taraması yapılarak modernleşmeyle birlikte oluşan ekolojik problemlere yaklaşımlar

farklı açılardan ele alınmıştır. Yapılan çalışmanın araştırma sonuçları incelendiğinde; şu sonuçlarına ulaşıldığı görülmektedir: Küresel ısınmayla birlikte iklim değişikliklerinin yaşandığından, doğadaki yaşam döngüsü tehdit altındadır. Bu durum yaşanan toplumsal ve ekonomik gelişmelerle birlikte daha da artmaktadır. Çevre sorunlarının insanları tehdit eden düzeye ulaşmasının nedeni insanların doğanın kurallarına uymamasından kaynaklanmaktadır. Doğa ile barışık bir biçimde gelişmeyen kalkınma programı küresel ısınma, denizlerin kirlenmesi, çölleşme, kaynak paylaşımında yaşanan sorunlar gibi birçok problem gündeme getirmektedir. Durum böyleyken ekolojik bir topluma ulaşmak siyasi-ekonomik güç dengeleri içinde hayal gibi görülebilir. İnsanların bu yüzden doğanın korunması için çaba sarf etmesi gerekmektedir.

Yılmaz, Çelik ve Yağızer (2009) Çevresel Duyarlılık ve Çevresel Davranışın Ekolojik Ürün Satın Alma Davranışına Etkilerinin Yapısal Eşitlik Modeliyle Araştırılması adlı araştırmasında üniversite öğrencilerinin çevresel davranış ve çevresel duyarlılıklarının ekolojik satın alma davranışı üzerine etkilerini yapısal eşitlik modeliyle ortaya koymayı amaçlamıştır. Bu kapsamda bir Yapısal Eşitlik Modellemesi geliştirilmiştir. Taslak ölçek Anadolu Üniversitesinde okuyan 56 öğrenci üzerinde uygulanmıştır. Ölçekteki bazı hatalar giderildikten sonra Eskişehir Osmangazi Üniversitesine bağlı Fen-Edebiyat fakültesinde öğrenim gören 50 öğrenciye tekrar uygulanmıştır. Modellemede yer alan sorular 5’li likert biçiminde araştırmada yer almıştır. Bu kapsamda yöntem olarak geliştirilen yapısal eşitlik modeliyle birlikte nedenselliklerin ve karşılıklı ilişkilerin bir arada bulunduğu tespit edilmiş ve modellerin test edilmesi için kapsamlı istatiksel bir yaklaşım kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini bu doğrultuda 2007-2008 bahar döneminde Eskişehir Osmangazi Üniversitesine bağlı Fen-Edebiyat Fakültesinde öğrenim gören öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmada elde edilen bulgular incelendiğinde öğrencilerin çevreye karşı yüksek duyarlılık göstermelerine rağmen bunu davranışa yansıtamadıkları anlaşılmıştır. Yine elde edilen bulgular ekolojik ürün satın almaya yönelik tutumların yüksekken, ekolojik ürün satın alma davranışına karşı düşük olduğunu göstermiştir. Öğrencilerin çevreyle ilgili kampanyalara ve toplantılara yeterince katılmadıklarını görülmüştür. Ayrıca çevreyi kirletenleri herhangi bir kuruma şikâyet etmedikleri ve sivil toplum kuruluşuna üye olmadıkları tespit edilmiştir. Araştırmadan elde edilen diğer bulgular incelendiğinde, çevresel tutum geliştirip bunu davranışa dönüştüren kişilerin diğerlerine göre ekolojik ürün satın alma davranışına

olumlu bakan kişiler olduğu görülmüştür. Ayrıca yapılan çalışmada çevreye yönelik bilinçlendirme çalışmalarının daha fazla yapılarak, vatandaşların hak arama ve sonuçlandırma faaliyetlerine daha çok yer verilmesi gerektiği tespit edilmiştir.

Turgut ve Yılmaz (2010) Ekolojik Temelli Çocuk Oyun Alanlarının Oluşturulması adlı çalışmasında ekolojik temelli çocuk oyun alanlarının çocuklar üzerindeki etkilerini belirlemeye çalışmıştır. Bu doğrultuda veriler literatür taraması yapılarak elde edilmiştir. Yapılan araştırmadan elde edilen bulgulara göre, doğada bulunan unsurlar çocuklar için bir oyun aracıdır. Bitkiler çocukların saklanma, tırmanma gibi birçok fiziksel aktivitesini desteklemektedir. Doğada meydana gelen olaylar çocuklarda merak uyandırmaktadır. Çevrede yer alan bitkiler, çocukların tomurcuklanma, çimlenme, renk değiştirme, renklenme gibi olaylar arasında sebep-sonuç ile ilişkisi kurmasını sağlar. Ayrıca çocuklar ekolojik parklarda oynadığı zaman sadece bakmayı değil, görmeyi de öğrenir. Ekolojik parklarda oynayan çocuk çeşitli hayvanlarla da tanışır. Hayvanları yakından tanıma fırsatı bulur. Sonuçta ekolojik çocuk oyun alanları çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimine katkı ve çocuğun gözlem yapma, deneme yanılma, problem çözme, keşfetme gibi bir çok beceriyi kazanmasını da sağlamaktadır. Yeni beceriler edinen çocuk daha öz güveni yüksek olarak yetişmektedir. Bu yüzden ekolojik temelli çocuk oyun alanları çocukların gelişimlerini destekleyecek en iyi şekilde tasarlanmalıdır.

Karataş ve Aslan (2012) İlköğretim Öğrencilerine Çevre Bilincinin Kazandırılmasında Çevre Eğitiminin Rolü: Ekoloji Temelli Yaz Kampı Projesi Örneği adlı araştırmasında çevre eğitiminin niteliği ortaya koymaya çalışmıştır. Bu doğrultuda yöntem olarak görsel ve uygulamalı olarak örnekleme metodu kullanılmıştır. Niğde Üniversitesi ve TÜBİTAK işbirliğiyle Kapadokya bölgesinde yürütülen çalışmada seminer, gözlem, oyun, yaratıcı drama, grup çalışmaları, atölye çalışmaları gibi aktif öğrenme yöntemleri ve teknikleri kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini ise 6. 7. 8. Sınıf Yatılı İlköğretim Bölge Okulu öğrencileri ve bu okullarda görev yapan sosyal bilgiler, fen bilgisi ve sınıf öğretmenliği branşındaki öğretmenler oluşturmuştur. Bu doğrultuda ekoloji temelli bir yaz kampı program gerçekleştirilmiştir. Çalışma uzman koordinatörlüğünde gerçekleşmiştir. Ekolojik Şehir 1 etkinliği ile öğrencilere ekolojik bir şehirde bulunması gerekenlerle ilgili teorik bilgiler verilmiştir. Daha sonra onlara kumdan bir havuzda

ekolojik şehir yapmaları istenmiştir. Projenin 2. gününde ise milli parklara geziler düzenlenmiştir. Çalışmanın 3. gününde ise öğrencilere insanların doğada yapmış olduğu yanlış uygulamalar hakkında bilgiler verildikten sonra doğayla bütünleşme çalışması yapılmıştır. Projenin 4. gününde de Emi vadisine bir gezi düzenlenmiştir. Bu doğrultuda vadideki endemik bitki türleri, böcekleri ve ağaçları tanınması amaçlanmıştır. Projenin 5. gününde de bitki ve böcek türlerinden oluşan koleksiyon ile doğa sevgisi arasındaki ilişkiden bahsedilmiştir. Yürütülen bu çalışmayla sonuçta evcil hayvan, böcek ve doğayla ilgili birçok bilgi edinilmiştir. Tarihsel çevrenin korunmasının önemi anlaşılmıştır. Doğaya karşı yürütülen yanlış uygulamaların farkına varılmıştır. Yapılan çalışma doğrultusunda doğada yapılabilecekler hakkında yorumlamalar yapılmış, çevre bilinci kazanılarak duyarlılık oluşturulmaya çalışılmıştır. Sonuçta yürütülen bu çalışmalara daha fazla insanın dahil edildiği ve bu kişilerde çevreye yönelik duyarlılık düzeyinin arttığı tespit edilmiştir.

Gülersoy, Çelik ve Sönmez (2014) Tarsus Şehrinin Alansal Gelişimine (1985-2011) Ekolojik Bakış adlı araştırmasında Tarsus şehrinin şehirleşme ile doğal ortam unsurları arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya çalışmıştır. Yöntem olarak uzaktan algılama yöntemi ile birlikte Tarsus şehrinin gelişimi, yakın çevresindeki tarım alanları arasındaki ilişki araştırılmıştır. İlk başta şehrin alansal gelişimini tespit etmek için su indeksi verilerinden faydanılmıştır. Şehrin alanının tespit etmek üzere uydu görüntülerine başvurulmuştur. Uygulanan su indeksi formülü ile uydu görüntüleri üzerinde şehir alanı, su ve diğer sahalar olmak üzere üç tür sınıflama yapılmıştır. 1985 ve 2011 yılına ait görüntüler üzerinden şehir alanı çizilerek vektör veri elde edilmiştir. Araştırma sonucuna göre, insan yaşamının ve ekonominin sürdürülebilirliği ekolojik planlamayla mümkün olabilir. Bu yüzden Tarsus kentinin otoyolu üzerindeki değişiklikle birlikte berdan havzası korunmalıdır. Çünkü Tarsus şehrindeki doğal ortam unsurları ile şehir mekân organizasyonları arasındaki uyumsuzluk bazı çevresel problemlerin çıkmasına neden olmaktadır. Ayrıca Tarsus şehri incelendiğinde şehir ve yakın çevrelerine ait evsel, tıbbı ve endüstriyel katı atıkların kullanılmayan arazilere gelişi güzel boşaltıldığı görülmektedir. Bu yüzden Tarsus’ta evsel ve endüstriyel atıkların geri dönüşümünün sağlanması hatta bunun enerji dönüşümünün sağlanması gerekmektedir. Bölgede organize sanayi bölgesinden gelen atık sular nehir, deniz ve toprak kirliliğine neden olmaktadır. Akaryakıt ve atık yağlarda kirliliğe neden olmaktadır. Sanayi tesislerinde

baca filtresi takılmaması ve kalitesiz kömür kullanımı da çevre kirliliğine neden olmaktadır. Şehir merkezine yakın bölgelerde yine anız yakılması ekolojik sorunlar arasında yer almaktadır. Bu yüzden bu yaşanan ekolojik sorunların çözümü için doğal mekan şartlarına uygun yerleşim düzeni sağlanmalıdır. Ayrıca doğal- beşeri unsurların ıslah çalışmasının yapılması ve İnterdisipliner ve işbirliği gerektiren bu çalışmaların arazi kabiliyet sınıfına uygun olarak yapılması, şehir ve kır mekan organizasyonlarının ekolojik bakış açısına göre şekillenmesi gerekmektedir.

Keleş, Uzun ve Özsoy (2008) öğretmen adaylarının ekolojik ayak izlerinin hesaplanması ve değerlendirilmesi adlı araştırmasında öğretmenlerin ekolojik ayak izlerinin hesaplamaya ve ekolojik olarak hangi alanlarda etki yarattığını ortaya koymaya çalışmaktadır. Bu doğrultuda araştırmanın örneklemini Aksaray Üniversitesi Eğitim Fakültesine bağlı Sınıf öğretmenliği, Sosyal bilgiler ve Fen bilgisi anabilim dallarında öğrenim gören, üniversite birinci sınıf öğrencilerinden oluşan 81 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak ise web-tabanlı Ekolojik ayak izi hesaplama anketi kullanılmıştır. Araştırmada betimsel analizlerin yanı sıra bağımsız gruplar içinde t-testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmen adaylarının ekolojik ayak izi değerlerinin dünya ortalamasının üzerinde olduğu, ekolojik ayak izi alanında en büyük etkiyi gıdanın yaptığı ve ekolojik ayak izi değerlerinin cinsiyete göre farklılık göstermediği görülmüştür. Araştırma sonunda ekolojik ayak izi değerlerinin farklı değişkenlere ve daha büyük alanlara uygulanmasının bu alandaki çalışmalara katkı sağlayacağı tespit edilmiştir.

Tozar ve Ayaşlıgil (2008) Doğal Kaynakların Sürdürülebilirlirliği İçin Geliştirilen Ekolojik Planlama Yöntemleri adlı araştırmasında doğal kaynakları kullanma tekniklerini yorumlamıştır. Yöntem olarak ekolojik planlamaya yönelik teorik araştırma, uygulama ve planlama örnekleri ortaya koymaya çalışmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, ekolojik planlamada karar verme sürecine bağlı olarak oluşan hedeflerin belirlenmesi, uygulanması, yönetimi ve halk katılımı önemli bir yer tutmaktadır. Ekolojik verilerin sayısının çok oluşu ve karmaşık yapıda oluşu bilgisayar teknolojisinin kullanılmasını da gerekli kılmaktadır. Bu doğrultuda planlamada kullanılacak bilgilerin yeterli miktarda ve kolay anlaşılabilir olması planlama sürecinin etkisini daha da arttıracağı düşünülmektedir.

Akyol (2016) Kent Yönetiminde Ekolojik Sürdürülebilirlik adlı araştırmasında kent yönetiminde ekolojik sürdürülebilirlik kapsamında yapılması gerekenleri irdeleyerek, Türkiye’nin tüm ilçe ve belediyeleri için sürdürülebilir kent yönetimi önerileri sunmayı amaçlanmıştır. Bu kapsamda araştırmanın yöntemini bir alan araştırması oluşturmuştur. Çalışmaya bakıldığında çalışmanın örneklem olarak İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa illerinde yürütüldüğü görülmüştür. Bu kapsamda araştırmada, dört büyük şehrin stratejik planları, ekolojik açıdan sürdürülebilirliğe katkı sağlayan faaliyetleri saptanarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Araştırmanın beşinci bölümü incelendiğinde ise araştırmada yer alan tabloların ayrıntılı bir şekilde değerlendirildiği ve araştırmada yer alan tüm ilçelerin mevcut durumlarının ortaya koyulduğu görülmüştür. Bu değerlendirmeler kapsamında araştırma sonuçlarına göre, büyükşehir belediyeleri ve bir çok belediyenin ekolojik sürdürülebilirlik kapsamında faaliyetleri yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Özellikle çeper ilçe olarak nitelendirilebilecek olan bölgelerde içme suyu hatlarının yeni yapılıyor olması ve pis su kanallarının ilçeye yeni getiriliyor olması göze çarpan sorunlar arasında yer almıştır. Planlama ve yönetim konusunda yönetimle ilgili hedeflerin belirlendiği ama bundan öte gidilemediği tespit edilmiştir.

Özdemir Özden (2011) İlköğretim Okullarında Çevresel Vatandaşlık Eğitimi adlı araştırmasını karma araştırma ve eş zamanlı çeşitleme deseni üzerinden yürütmüştür. Araştırmanın örneklemi olarak maksimum çeşitlilik örneklemesi kullanılmıştır. Bu açıdan çalışmanın nitel boyutu açısından örneklemini 12 ilköğretim okulunda çalışan 22 öğretmen ve 22 öğrenci oluşturmaktadır. Nicel boyutu açısından bakıldığında ise araştırmanın örneklemini 12 ilköğretim okulunda öğrenim gören 2007 öğrenci oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak kişisel bilgi formlarına, çevresel bilgi testine, çevresel tutum ölçeğine, çevresel sorumlu davranış ölçeğine yer verilmiştir. Verilerin analizinde ilişkisiz örneklemler için t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Elde edilen araştırma sonuçlarına göre çevresel bilgi ve tutum düzeyleri ile çevresel bilgi ve çevresel sorumlu vatandaş düzeyleri arasında anlamlı ve orta düzeyde bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Çevresel bilgi açısından sınıf, akademik başarı, anne –baba eğitim düzeyi, ailenin gelir düzeyi, bir çevresel etkinliğe katılma, bir çevre kuruluşuna üye olma ve eko öğrenci olma açısından anlamlı farklılık olduğu görülmüştür. Yine çevresel tutum düzeyleri açısından bakıldığında ise sınıf, cinsiyet,

akademik başarı, bir çevresel etkinliğe katılma, bir çevresel kuruluşa üye olma, eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu ortaya konulmuştur. Çevresel sorumlu vatandaş davranış düzeyleri açısından ise sınıf, akademik başarı, bir çevresel etkinliğe katılma, eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı bir farklılık oluştuğu belirlenmiştir. İlköğretim öğrencilerinin olumlu çevresel tutum düzeylerinin yüksek olduğu, sorumlu vatandaş düzeylerinin ise orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonuçları doğrultusunda kitle iletişim araçlarının etkili kullanılması, velilerin bilinçlendirilmesi, okullarda bahçe ve yeşil alanların genişletilmesi, yapılan etkinliklerin uygulamaya dönük olması, ayrı bir çevre eğitimi dersinin konulması, yöneticilerin halkın bilinçlendirilmesine ve çevreyi korumaya yönelik çalışmalar yapılması, sivil toplum kuruluşlarının üzerine düşen görevi yerine getirmesi ağaç dikimi ve bakımı çalışmaları, gezilerin arttırılması gibi önerilerde bulunulmuştur.

Erdilmen (2012) Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Çevresel Vatandaşlık Düzeylerinin İncelenmesi ve Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Lisans Programı

Benzer Belgeler