• Sonuç bulunamadı

2.3. Ġlgili AraĢtırmalar

2.3.1. Yurtiçinde Yapılan AraĢtırmalar

Yapılan araĢtırmalar genellikle kitle iletiĢim araçlarından televizyonun çocuklar ve yetiĢkinler üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesine yöneliktir. AraĢtırmalar arasında, televizyonun özellikle biyoloji eğitimine etkisini inceleyen bir çalıĢmaya rastlanmamıĢtır. Kitle iletiĢim araçlarının eğitim üzerindeki etkilerini araĢtıran çalıĢmalar ise aĢağıda teknolojideki geliĢmeler göz önüne alınarak günümüzden geçmiĢe doğru krolojik olarak sıralanmıĢtır.

Türkkent (2012), “Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Televizyondan Etkilenmeleri Konusunda Anne ve Öğretmen GörüĢleri” isimli araĢtırmasının bulgularına göre ailelerinde bireylerin haftalık 1 saat ile 78 saat arasında televizyon izlediği, ortalama televizyon izleme süresinin fert baĢına 23 saat olduğu, en çok izlenen programın çizgi filmler olduğu, en az izlenen programın ise magazin ve belgesel programları olduğu sonucuna ulaĢmıĢtır.

Annelerin televizyonda en çok izledikleri programların baĢında dizi filmler, ikinci sırada ise sinema filmleri, en az ise spor programlarını izlediği, babalar ise televizyonda sırasıyla en çok dizi filmleri, haber programlarını ve sinema filmlerini, en az magazin programlarını izlediği saptanmıĢtır.

Okul öncesi dönemde çocukların ilk sırada çizgi filmleri, ikinci sırada dizi filmleri, en az magazin programlarını izledikleri, kız çocukların erkek çocuklara göre daha fazla televizyon izlediği, kız ve erkek çocukların en çok çizgi filmleri ve dizi filmleri, en az magazin programlarıyla spor programlarını izlediği belirlenmiĢtir.

GörüĢmeye katılan annelerin büyük çoğunluğu ve öğretmenlerin tamamına yakını çocukların çizgi filmler, dizi filmler, reklamlar ve çocuk programlarından

etkilendiği, dizi tanıtımları, haberler, magazin programları, belgeseller ve spor programlarından ise etkilenmediği yönünde görüĢ belirtmiĢler ve televizyon programlarının okul öncesi dönem çocuklarının beslenme davranıĢlarını etkilemelerine iliĢkin görüĢ belirten annelerin büyük çoğunluğu çocuğunun televizyonda gördüklerini yemek istediğini, hazır yiyeceklere ilgi duyduğunu, televizyon izlerken yemek yemek istemediği sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Öğretmenler ise öğrencilerinin televizyon programlarında gördükleri zararlı yiyecek ve içeceklerden istediğini, sevdikleri bir televizyon karakteri sayesinde sevmedikleri yiyecekleri yiyebildiklerini belirtmiĢlerdir ve anneler ile öğretmenlerin çocukların bazı programlar ve çizgi film karakterleri kanalıyla sevmedikleri yiyecekleri tüketmeye baĢladıkları konusunda ortak görüĢüne ulaĢılmıĢtır.

Öğretmenlerin çoğu televizyon programlarının özellikle de reklamların çocukları aĢırı tüketime yönlendirdiği, televizyonda gördüklerini taklit ettiğini, özellikle Ģiddet içeren çizgi ve dizi filmlerdeki karakterleri taklit ettiğini, onlar gibi konuĢtuğunu, arkadaĢları ile oyunlarında bunu gösterdiğini ve sınıfta arkadaĢlarına uygulamaya çalıĢtıklarını, bunun yanında annelerin bir kısmı televizyon programlarının çocuğunun konuĢma becerilerini geliĢtirdiği, izlediği yararlı, eğitici programlardan güzel kelimeler ve Ģarkılar öğrendiği yönünde olumlu görüĢleri saptanmıĢtır.

Göçen (2011), “Televizyonun KonuĢma Eğitimine Etkileri” isimli araĢtırmasında öğrencilerden elde edilen veriler incelendiğinde, insan yaĢamının bir parçası hâline gelen televizyonun konuĢma konusunda öğrenciler için aile, arkadaĢ ve öğretmenlerden önce geldiği, televizyonun, insanlara ulaĢmadaki kitlesel gücünden dolayı, istenildiği takdirde akılcı bir biçimde kullanılarak insanlara eğitim ortamının yaratılmasında kullanılabilecek en iyi araçlardan biri olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır. Öğrenciler, bu etkilenmeyi olumsuz olarak değerlendirmiyor olsalar da televizyonda kullanılan dilin mükemmel olmadığı, bu nedenle de öğrenciler üzerinde olumsuz etkiler yapabileceği de belirtmiĢtir.

AraĢtırmada ayrıca, televizyonun konuĢma tarzlarını bozmadığını düĢünen öğrencilerin televizyondaki konuĢmaları taklit ettiklerini, televizyon karakterlerinin güzel konuĢtuğunu ve kendilerinin de televizyondan güzel konuĢmayı öğrendiklerini,

öğrendiklerinin sözcük hazinelerini zenginleĢtirdiğini ve kendilerini ifade etmelerini kolaylaĢtırdığını düĢündükleri sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Güner (2011), “Ġlköğretim 2. Kademe Öğrencilerinin Televizyon Dizilerindeki Mesajları Algılamalarında Medya Okuryazarlığının Etkisi” adlı çalıĢmasında, deney grubu öğrencilerinin yarıya yakınının; kontrol grubu öğrencilerinin de yarıdan fazlasının televizyon izlemeye günde ortalama iki saatten fazla zaman ayırdıkları, öğrencilerin büyük çoğunluğunun en çok izlediği program türü diziler olduğu, hem deney grubu hem de kontrol grubu öğrencilerinin yarıdan fazlasının günde en az bir dizi izlediği sonucuna ulaĢılmıĢtır. ÇalıĢmada, öğrencilerin Ģikayetlerini bildirmek adına “Alo RTÜK 178” hattını kullanmadıkları ve RTÜK‟e Ģikayet ya da öneride bulunmadıkları görülmektedir. AraĢtırmada ayrıca, deney grubu öğrencilerinin televizyon dizilerindeki mesajları algılama düzeylerinde medya okuryazarlığı eğitimi sonrasında anlamlı düzeyde bir artıĢ olduğu saptanmıĢtır.

Ülkü (2011), “Kitle ĠletiĢim Araçlarının Öğrencilerden Sınıf Ġçi DavranıĢlarına Etkisi Üzerine Öğretmen GörüĢleri” adlı çalıĢmasında öğretmenlerinin kitle iletiĢim araçlarından kaynaklanan aĢırı bir olumlu ya da olumsuz etkiyi sınıflarında görmediklerini düĢündükleri, kadın öğretmenlerin kitle iletiĢim araçlarının sınıf içi öğrenci davranıĢlarını etkilemesine erkek öğretmenlerden daha olumlu baktığı, yani anlamlı düzeyde olmasa da kadın öğretmenler kitle iletiĢim araçlarının öğrenci davranıĢlarını daha az olumsuz düzeyde etkilediğini düĢündükleri sonucuna ulaĢılmıĢtır. ÇalıĢmada, sınıf öğretmenlerinin kitle iletiĢim araçlarının sınıf içi öğrenci davranıĢlarına etkisine iliĢkin görüĢleri incelendiğinde öğretmenlerin görev yaptığı yer durumuna göre anlamlı bir farklılık gösterdiği, öğrencileri il merkezinde ikamet eden öğretmenlerin sınıflarındaki öğrenci davranıĢlarında olumsuz düzeyde kitle iletiĢim aracı etkisi görüldüğü saptanmıĢtır. Bu sonuçlara göre; öğrencileri yüksek ekonomik düzeye sahip olan öğretmenlerin sınıflarındaki öğrenci davranıĢlarında olumsuz düzeyde kitle iletiĢim aracı etkisi görüldüğü belirlenmiĢtir.

Arslan (2010)‟ın, “Televizyon Reklamlarının Okulöncesi Dönem Çocuklarının Tüketici DavranıĢlarına Etkileri” isimli araĢtırmasının sonuçlarına göre; kız çocuklarının erkek çocuklarına göre daha fazla marka tercihi yaptıkları; çocuğun

istediği ürün çeĢitlerinin ve tercih ettiği animasyon karakterlerinin cinsiyet faktöründen etkilendiği, çocuğun reklamları izleme sıklığının ise çocuğun tüketici davranıĢlarını arttırmadığı ifade edilmektedir.

Ceylan (2010)‟ın, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi‟nde Çiftçi Eğitim Aracı Olarak Televizyonun Etkin Kullanımı ve Bereketin Adı GAP Örneği” adlı araĢtırması, projenin baĢlangıcından bu güne dek süregelen süreçte yapılan film ve spotların bölge çiftçisine ulaĢtığını ve filmlerden faydalanıldığını ortaya koymaktadır. Modern tarım ve tekniklerinin eğitim filmlerinde görülüp çiftçiler tarafından uygulamaya geçildiği, yıllar boyu Güneydoğu Anadolu Bölgesi‟ne yapılan yatırımların gerçekleĢmesinde, bölgenin sahip olduğu kaynakların değerlendirilmesinde, yörede yaĢayan insanların gelir düzeylerinin ve yaĢam kalitesinin yükseltilmesinde ve bölgeler arası farklılıkların giderilmesinde uygulanan projenin çok yararlı olduğu, diğer yandan da projeyle ulusal düzeyde ekonomik geliĢme ve istikrar hedeflerine yaklaĢıldığı sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Dinç (2010), “Ergenlik Döneminde Beden Ġmgesinin GeliĢimi Üzerine Aile, Akran ve Televizyonun Etkilerini Ġncelenmesi” adlı çalıĢmasında yapılan gözlemler sonucu cinsiyet ile beden imgesi doyumu arasında anlamlı bir iliĢkinin olduğu tespit edilmiĢtir. Televizyonda yaygın olarak sunulan ideal beden tiplerinin beden imgesine etkileri konusunda ergenlerin yarıdan fazlasının sahip olmak isteyip de olamadığı özellikler varsa bu özelliklere özendikleri, değerlerinin ise bedenleriyle barıĢık oldukları için fazla etkilenmedikleri tespit edilmiĢtir.

Aydın (2009), “TRT‟nin Yaygın Eğitim Amaçlı Televizyon Yayınlarının (2004- 2008) Kamu Hizmeti Yayıncılığı Açısından Değerlendirilmesi” adlı çalıĢmasında, genel yayın planlarında yaygın eğitim programları için sadece hedef kitleye, tema ve kültür programları için ise sadece tema unsurlarına dair maddeler bulunduğu programların format, sunuĢ yayınlanma sıklığı, yayınlanma saati gibi önemli unsurlarına değinilmediği, genel yayın planlarında eğitsel temaların belirtildiği, ancak temaların kendi içinde önem ve öncelik derecelerinin, tercih edilen yayınlanma sürelerinin belirtilmediği, yaygın eğitim amaçlı yayınlara dair hedeflenen oranlar bölümlerinde TRT 1 için özellikle genel izleyici, yaĢlı ve emekliler, sosyal bakımdan korunması gerekenler, kalkınmada öncelikli yerlerde yaĢayanlar, iĢ ve meslek grupları hedef

kitlelerinin, TRT 2 için ise kadınlar, çiftçi ve köylüler, yaĢlı ve emekliler hedef kitlelerinin çok düĢük oranlarda hedeflendiği ya da hiç hedeflenmediği saptanmıĢtır.

Balantekin (2009)‟in, “10-14 YaĢ Arası Çocuklarda Televizyon Bağımlılığı Üzerine Bir AraĢtırma” isimli çalıĢmada televizyonun sadece zararlı bir araç olmadığı, uygun biçimde kullanıldığında insanlığa önemli katkılarının olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır. Televizyonun insanlık adına faydalı bir araç olabilmesi için izleyicilere ve televizyon yapımcılarına görev düĢtüğü belirtilmiĢtir.

Güler (2009), “Televizyon Yayınlarında Çocuk ve Çocuk Sorunlarının ĠĢleniĢi: TRT‟de Çocuk Temalı Yayınların Analizi” adlı çalıĢmasında örneklem olarak seçilen TRT‟nin 1. kanalının yayın içeriklerine bakıldığında kurumun, haklara saygı duymak ya da halkın yanında konumlanmak yerine, ekonomik, siyasal gücü elinde bulunduran kesimlerin yanında konumlanmayı tercih ettiği, bunun yansımalarından birisi de çocukların tıpkı kadınlar, yaĢlılar ya da yoksullar gibi, toplumun onlara sunduğu olanaklar veya zorluklar bağlamında medya gündemine giremedikleri, çocuk içerikli programlar da dahil, çocuk hakları ve sorunlarının görmezden gelindiği, çocuğa bir birey olarak yaklaĢılmadığı sonucuna ulaĢmıĢtır.

Koca (2009), “Kitle ĠletiĢim Araçlarının Eğitim Üzerine Etkileri” adlı çalıĢmasında önceleri bireylerin sosyalleĢmesinde en önemli kurum aile ve sonra okul iken Ģimdi kitle iletiĢim araçlarının bu kurum ve kuruluĢların yerini almaya baĢladığı üzerinde durmuĢtur. ÇalıĢmada toplum için çok önemli olan ve geleceği anlamına gelen öğrencilerin, zamanların büyük bir kısmını kitle iletiĢim araçları ile meĢgul olarak geçirdiği ve sanal dünyanın sayfaları arasında kendine gerçeklik oluĢturmaya çalıĢtığı belirtilmiĢtir. AraĢtırmada, özellikle kitle iletiĢim araçlarının olumlu ve olumsuz pek çok iĢlevi bulunduğu, her ne kadar kitle iletiĢim araçları hayatımızı kolaylaĢtırıp insanlığa pek çok fayda sağlasa da bilinçsiz kullanıldığında zararlı nesnelere dönüĢebildiği, bu araçların doğru zamanda ve yerinde kullanabilmek gerektiği, bu anlamda kitle iletiĢim araçlarını tümüyle olumsuz, faydasız ve zararlı araçlar olarak değerlendirmenin yanlıĢ olacağı ifade edilmiĢtir.

Güney (2008), “Ġlköğretim Birinci Kademe 3. Sınıf Öğrencilerinin Televizyon Ġzleme Sürelerinin Hayat Bilgisi Dersindeki BaĢarılarına Etkisi” adlı araĢtırmasında öğrencilerin Hayat Bilgisi dersindeki baĢarıları ile televizyon izleme süreleri arasında

negatif yönde anlamlı bir iliĢki tespit etmiĢtir. Bu da televizyon izleme süresi arttıkça baĢarı azalmakta; televizyon izleme süresi azaldıkça baĢarı artmaktadır. Katılımcılarla yapılan görüĢmelerden elde edilen bir diğer sonuç ise televizyonun öğrencilerin ders çalıĢmasına engel olduğu, dizilerin ilgi çekici kurgularının, kafalarını sürekli meĢgul ettiği ve derslerine yoğunlaĢmalarını engellediği anlamına gelmektedir

Kemaloğlu (2008), “TRT„de Yayınlanan Çocuk Programlarını Müzik Eğitimi Açısından Ġncelenmesi” isimli çalıĢmasında müziğin çocuk programlarında bir eğitim aracı olarak kullanılabileceği sonucuna ulaĢılmıĢtır. AraĢtırmada, programlar hazırlanırken program saatlerinin genel olarak çocukların okul ve uyku düzenlerine göre hazırlanmasına, çocuk psikolojisi göz önüne alınarak çocukların çabuk sıkılmamaları için programlarda sürenin uzun olmamasına ve her yaĢ gurubunun müziğe karĢı ilgisinin farklı olduğuna dikkat edildiği sonucuna ulaĢılmıĢtır.

AraĢtırmada, çocukların ilgisinin dağılmaması için; programın içeriğine uygun, hareketli, neĢeli, çocukları ekrana bağlayıcı, renkli görüntü ve animasyonlarla süslenmiĢ Ģarkılar hazırlandığı ve programlarda çocuklara öz bakım becerilerini kazandırmak amacıyla konuya uygun müzikler ve Ģarkılar seçildiği belirlenmiĢtir.

ġen (2008), “Ortaöğretim Öğrencilerinin Suça Yönelmesinde Kitle ĠletiĢim Araçlarının Rolü (Ġstanbul Ġli Bağcılar Ġlçesi Örneği)” adlı araĢtırmasında gençlerin suça itilmesi konusunda kitle iletiĢim araçlarının etkin sebep olduğu, medyada görülen Ģiddet unsurunun gençler arasında görülen Ģiddet davranıĢını ve suç iĢleme potansiyelini tetiklediği sonucuna varmıĢtır.

Teker (2008), “Ġlköğretim II. Kademede Okuyan Öğrencilerin Televizyon Reklamlarına ĠliĢkin GörüĢ ve DavranıĢları (Ġstanbul Ġli Güngören Ġlçesi)” adlı çalıĢmasında araĢtırmaya katılan öğrencilerin büyük çoğunluğunun evinde en az 1 adet televizyon bulunduğu ve öğrencilerin genellikle istedikleri zamanlarda televizyon izleyebildiğini tespit etmiĢtir.

AraĢtırmada öğrencilerin gün içerisinde genellikle akĢam saatlerinde, 1-2 saat televizyon izlediği, devlet okuluna giden öğrencilerin hafta sonları 3-4 saat televizyon izlerken özel okula giden öğrencilerin 1-2 saat televizyon seyrettiği, öğrencilerin çoğunun evinde izlenecek televizyon kanalına ailece karar verdikleri; devlet okuluna

giden öğrencilerin özel okula giden öğrencilerden daha fazlasının, evinde kanal tercihini anneleri verdiği, devlet okuluna giden öğrencilerin televizyondan öğrendikleri genelde sokakta, özel okula giden öğrencilerin ise okulda iĢlerine yaradığı, televizyonun öğrencileri zevk ve eğlence, haber alma ve merak duygularına cevap verdiği sonucuna ulaĢılmıĢtır.

ÇalıĢmada ayrıca; öğrencilerin televizyonda en çok müzik-klip, yerli dizi ve komedi programlarını seyrettikleri, açık oturum programlarını devlet okuluna giden öğrencilerin çok az bir kısmının izlediği, devlet ve özel okula giden erkek öğrencilerin spor programlarını daha çok tercih ettiği ve öğrencilerin genellikle Kanal D, Star TV, Show TV ve ATV gibi televizyon kanallarını izledikleri saptanmıĢtır..

Yıldırım (2008), “Çocuk ve Televizyonda ġiddet Adlı ÇalıĢmasında 5 YaĢındaki Çocukların Anne-Babalarının Televizyondaki ġiddet Ġçerikli Yayınların DavranıĢlar Üzerindeki Etkileri” adlı çalıĢmasında çocukların televizyonda en çok çizgi film izlediği, anne ve babaların çocuklar için hazırlanan programların içeriklerinin çocuklara uygun olmadığı görüĢünde oldukları saptanmıĢtır.

AraĢtırmada ayrıca çocuklarının izledikleri programları annelerin, daha önce izleyip seçim yaptığı, çünkü televizyondaki Ģiddet sahnelerinden çocukların etkilendiği ve bunu hareketlerine yansıttığı tespit edilmiĢtir. Sonuç olarak, anne ve babalardan alınan görüĢler doğrultusunda televizyondaki Ģiddet sahneleri daha iyi programların yayına konması ve programların uzmanlar tarafından denetlenmesi ile önlenebileceği sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Yüceer (2007)‟in “TRT‟de Yayınlanan Sanat Programlarının Sanat ve Eğitimine Katkısı” isimli çalıĢmasında, TRT‟deki sanat içerikli yayınlarının sanatın, sanatçının ve sanat eğitiminin ne kadar önemli ve gerekli olduğu, TRT‟de yayınlanan sanat programları aynı anda birçok mesaj ilettiği, TRT‟de yayınlanan sanatsal programların sanata, sanatçıya ve özellikle sanat eğitimine büyük bir katkısı olduğu, baĢta genç beyinlerimiz olmak üzere tüm toplum olarak bu tür yayınları takip etmemizin evrenselleĢmemiz açısından son derece önemli olduğu saptanmıĢtır.

Serhatlıoğlu (2006), “Televizyon Programlarının Okulöncesi Eğitim Kurumuna Devam Eden 5-6 YaĢ Grubu Çocuklarının Zihin ve Dil GeliĢimini Etkileme Biçimlerine

Yönelik Öğretmen ve Veli GörüĢlerinin Belirlenmesi (Elazığ Ġli Örneği)” adlı çalıĢmasında, çocukların zihin ve dil geliĢimi becerileri kazanma düzeyleri ile televizyon programlarının bu becerileri kazandırma düzeyleri arasında anlamlı farklılıklar olduğu sonucuna ulaĢmıĢtır. Televizyon programlarının çocukların dil geliĢimine ve iletiĢim kabiliyetlerine etkisinin olduğu ve öğretmenlerin, çocukların, arkadaĢları ve çevresiyle kurduğu diyalogları sürdürebilmesinde televizyon programlarının etkilerini olduğu görüĢünde olduklarına tespit etmiĢtir.

Can (1995), “Okulöncesi Çocuklara Yönelik Televizyon Programları Ġçinde Çizgi Filmlerin Çocukların GeliĢimine ve ĠletiĢimine Etkileri” adlı araĢtırmasında okul öncesi çocukların çizgi filmlerden dolaylı ve dolaysız olarak fazlasıyla etkilendiği, çocuklar üzerinde en çok çizgi film kahramanlarının davranıĢlarının ve söylediği sözlerin etkili olduğu ve çocukların bu davranıĢları arkadaĢlarıyla olan iliĢkilerinden, çizdikleri resme kadar yansıttıklarını saptamıĢtır.