• Sonuç bulunamadı

2.4. İlgili araştırmalar…

2.4.1. Özerk öğrenme ile ilgili araştırmalar

2.4.1.1. Yurt dışında yapılan araştırmalar

Hsieh (2010), çalışmasında Tayvan'daki bir üniversitede bireyselleştirilmiş öğrenme merkezinde İngilizceyi yabancı dil olarak öğrenen 35 öğrencinin motivasyonları ve öğrenme etkinliklerini incelemiştir. Ayrıca, öğrencilerin bireyselleştirilmiş öğrenme merkezlerinden faydalanması ile özerk olarak dil öğrenme davranışları arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Veriler katılımcılarla e-posta görüşmeleri ve bireysel öğrenme merkezlerini kullanım kayıtları ile toplanmıştır. İçerik analizi Littlewood’un (1999) özerklik modeline dayanan rubrik, öğrencilerin e-posta görüşmelerini analiz etmek için kullanılmıştır. Bulgular, başlangıç seviyesindeki kullanıcıların bireyselleştirilmiş öğrenme merkezlerini sınıf çalışmalarına veya gereksinimlerine bağlı olarak kullanmaya motive olduklarını, başlangıç seviyesinde olmayan kullanıcıların ise İngilizce öğrenmek amacıyla bu merkezleri kullanma konusunda daha fazla özerk nedenlere sahip olduğunu göstermiştir.

73

İstatistiksel analiz sonuçlarına göre özerklik derecesi ile bireyselleştirilmiş öğrenme merkezlerinin kullanımı arasında çok yüksek düzeyde pozitif korelasyon bulunmuştur. Daha fazla özerk öğrenme davranışları sergileyen öğrenciler de bireyselleştirilmiş öğrenme merkezlerinin kullanımı konusunda yüksek puanlarına sahip olanlardı. Özerklik çerçevesini kullanarak nitel örneklere ilişkin bulgular, altı özerk öğrenme kategorisini ortaya çıkarmıştır. Bu özerklik türleri sınıf ötesini öğrenmek, kendi kararını verebilmek, bir iletişimci olarak özerk olmak, öğrenci olarak özerk olmak, etkin özerklik ve tepkisel özerklikten oluşmaktadır.

Albert (2007), yürüttüğü bir çalışmasında, öğrenme konusunda öz-yeterlilik ve özerk öğrenmeyi araştırmayı amaçlamıştır. Öz-yeterlilik ve özerk öğrenme değişkenlerinin her ikisi de üç öğretmen tükenmişlik alanından (fiziksel, zihinsel ve duygusal) ikisiyle korelasyon göstermiştir. Bu sonuçlara dayanaraktan Albert (2007), öz-yeterlilik düzeyi daha yüksek olan öğretmenlerin ve özerk öğrenmede çabasal unsurlardan (arzu, inisiyatif, beceriklilik ve sebat) dört faktörü barındıran öğretmenlerin neden daha az düzeyde tükenmişlik belirtileri gösterdikleri konusunda bir açıklama yapılabileceğini savunmuştur. Dolayısıyla da öz-yeterlilik ve özerk öğrenme, öğretmenlerin fiziksel ve duygusal olarak uzaklaşmalarını (duyarsızlaşma) reddederek öğrencilerle çalışmalarının (kişisel başarı) daha üst düzey başarı duygusu doğurduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Confessore (2004) bir çalışmasında, Thomas Nelson’daki üniversite ortamı ile özerk öğrenenlerin gelişimi arasındaki ilişkinin boyutunu belirlemek istemiştir Bu amaçla, akademik programlara kayıtlı öğrencilerin özerklik gelişimlerinin bu üniversitede mesleki programlara kayıtlı öğrencilerin özerklik gelişiminden farklı olup olmadığını tespit etmeye çalışmıştır. Öğrenen özerklik profilini kullanarak üniversitedeki akademik ve mesleki programlara kayıtlı olan öğrencilerin öğrenmelerindeki özerklik dereceleri dönem başında, ortasında ve sonunda değerlendirilmiştir. Mesleki programlardaki öğrenciler, dönem sonuna doğru öğrenmelerinin sorumluluğunu almak için daha fazla istek gösterdiyseler de kararlılık, girişimcilik ya da beceriklilik göstermemişlerdir. Ayrıca, akademik öğrenciler dönemin herhangi bir sürecinde kendi öğrenmelerinin sorumluluğunu üstlenmek adına bir eğilim göstermemiştir. Bu nedenle, öğrencilerin başlangıçta varsayıldığı gibi kendi öğrenmelerinin sorumluluğunu almaya eğilimli veya istekli olmadıkları sonucuna ulaşılmış ve akademik öğrencilerin meslek öğrencilerine göre kendi öğrenmelerinin sorumluluğunu daha az alma eğiliminde olduğu görülmüştür.

74

Palmer (2003) yürüttüğü bir araştırmasında, çalışanların öğrenme özelliklerinin bilgi yönetimi veritabanı kullanmalarıyla (veya kullanmamalarını) nasıl etkilendiğini araştırmıştır. Veriler, Confessore’nin öğrenen özerklik profilini kullanarak 96 tane teknik imalat çalışanından toplanmıştır. Katılımcılara bu anket internet yoluyla ulaştırılmıştır. Katılımcılar, veritabanını bir problem çözme mekanizması olarak algılamalarının bilgi aktarımını engellediği gerekçesiyle veritabanını bir kaynak olarak kullanmadıklarını belirtmiştir.

Ryan ve Deci, özerklik kavramının bireyin öz-düzenleme becerilerine sahip olmasına işaret ederken; heteronominin ise bu kavramın tam tersine çağırışım yaparak kontrollü düzenlemeye veya bireyin dahiliyeti olmaksızın (dış faktörlerin etkisiyle) gerçekleşen bir düzenlemeye işaret ettiğini belirtmiştir. Ryan ve Deci özerk olmanın faydalarına karşı; hedef performansı, ısrar, duygusal deneyim, ilişkilerin kalitesi ile ülke ve kültürler arasındaki esenliğin devamında gerekli görülen kontrollü düzenlemelerin faydaları üzerine ilgili araştırmayı gözden geçirerek ÖBK’ nın doğru bir şekilde yorumlandığında, özerk düzenlemenin evrensel bir değer olduğu sonucuna ulaşmıştır (Ryan ve Deci, 2000).

Ponton (1999), özerk öğrenmede kişisel inisiyatifin beş faktör yapısını geliştirmiştir. Bu faktörler; hedef yönelimi, problem çözmeye karşı aktif yaklaşım, eylem yöneltimi, engellerin aşılmasındaki çaba ve öz-başlatmalılığı içerir. Hedef yönelimi, kişisel öğrenme hedeflerinin başarılması adına üretken olma ve çalışma anlamına gelir. Problem çözmede aktif bir yaklaşım, kişinin öğrenmesini engelleyen engellere çözüm üretme sorumluluğunu üstlenmesi anlamına gelmektedir. Bir niyet oluşturulduğunda niyetten davranışa hızlı bir geçiş, eylem yönelimidir böylelikle bir öğrenci hedefleri ve planları öğrenirken hızlı bir şekilde harekete geçirilir. Engellerin aşılmasındaki çaba; engellere rağmen, öğrenmenin peşinde azimli olma durumunu ifade eder. Son olarak, öz-başlatmalılık başkalarına ihtiyaç duymadan başlayan öğrenmeyi tanımlar.

Confessore (1991) yürüttüğü bir çalışmasında, yaz dönemi sanat okulu için üstün yetenekli lise öğrencileri içinden tercihte bulunurken öğrencilerin özerklik düzeylerini incelemiştir. Bu tercihler için ise ’isteklilik, beceriklilik, girişkenlik ve kararlılık’ olmak üzere dört ölçüt ortaya koymuştur. İsteklilik; öğrencinin öğrenme işine dahil olmadaki motivasyonunu tanımlarken; beceriklilik; öğrencinin öğrenme olayının gerçekleşmesinde kendinde bulunan yeteneği; girişkenlik, öğrencinin öğrenme sürecini başlatma isteğini; kararlılık ise öğrencinin öğrenme aktivitelerine devam etme durumunu ifade eder. Confessore (2000),

75

bu dört ölçüt arasındaki ilişkiyi güçlendirme amaçlı destekleyici çalışmalar yaparak ‘Öğrenen Özerklik Profili’ni ortaya çıkarmıştır