• Sonuç bulunamadı

Yunanistan’da Gerçekleştirilen Araştırmalar

Yunanistan’da farklı engel türlerine sahip çocukları olan ailelerin gereksinimlerinin karşılaştırılması konusunda gerçekleştirilen bir araştırmada, ailelerin öncelikli gereksinimlerinin ilgili hizmet alanlarına erişimleri konusunda bilgi gereksinimi olduğu, ikinci sırada ise çocuklarının bakımı ile ilgili bilgi gereksinimleri olduğu belirlenmiştir (Thrasivoulou, 2007).

Chatzigeoriadou (2009) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada, özel gereksinimli çocuğa sahip ailelerin hem gereksinimlerinin belirlenmesi hem de aile destek kaynaklarının bazı sosyoekonomik değişkenler bakımından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma sonucunda, ailelerin en fazla bilgi gereksinimi duydukları alanların sırasıyla; a) gelecekteki ve şimdiki eğitim olanaklarına ilişkin bilgi gereksinimi, b) ikinci sırada şimdiki eğitim olanaklarına ilişkin bilgi gereksinimi yer alırken; c) üçüncü sırada çocuklarının davranış problemleriyle ilgili bilgi gereksinimi yer aldığı belirlenmiştir. En önemli aile destek kaynakları ise; eşler, çeşitli uzmanlar, dedeler ve büyükannelerin olduğu, aile destek kaynaklarına en fazla yaş değişkeninin etki ettiği belirlenmiş. Genç yaşta olan anne babalar ve küçük yaşta çocuğu olanların gereksinimlerinin daha fazla olduğu açıklanmıştır.

Andrikopoulou (2012) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada, hemiplejik serebral palsili çocuğa sahip olan ebeveynler ile quadriplejik serebral palsili çocuğa sahip ebeveynlerin stres düzeylerinin farklılaşıp farklılaşmadığı, her grup tarafından hangi stresle baş etme stratejilerinin kullanıldığı ve sosyal destek algılarının iki grup için aynı olup olmadığı incelenmiştir. Araştırma sonucunda; quadriplejik çocuğa sahip ebeveynlerin stres düzeyleri, hemiplejik çocuğa sahip ebeveynlerden farklı olmadığı

ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra, annelerin babalara göre stres düzeylerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Ayrıca, her iki grup için stresle baş etme stratejilerinin farklılık göstermediği ancak annelerin babalara göre daha fazla sosyal destek arayışında oldukları ortaya çıkmıştır. Araştırmanın bir diğer sonucuna göre, quadriplejik çocuğa sahip ebeveynler ile hemiplejik çocuğa sahip ebeveynlerin sosyal destek algıları arasında farklılık olduğu bulunmuştur. Özellikle, quadriplejik çocuğa sahip annelerin daha fazla profesyoneller destek algısı içinde oldukları sonucuna varılmıştır.

Valiakou (2012) çalışmasını otistik çocukları olan annelerin sosyal desteğe ilişkin algılarının incelemesi ve Yunanistan’da üç farklı şehirde (Volos, Larissa, Kastoria) faaliyetlerini geliştiren otistik çocukların annelerine sağlanan ve gönüllü olarak katıldıkları arkadaşlık (befriending) programının sonuçlarını değerlendirmek üzere yürütmüştür. Araştırma için, Tardy'nin kurduğu teorik modele dayanarak, yarı yapılandırılmış görüşmeler için bir rehber oluşturulmuştur. Ayrıca, Dunst, Jenkins ve Trivette tarafından 1984 yılında geliştirilen Aile Destek Ölçeği (Family Support Scale- FSS) kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları, otistik çocukların anneleri için temel bilgi kaynağının uzman eğitimciler veya profesyonel personelin yanı sıra Otistik Çocukların Ebeveyn Birlikleri tarafından sağlanan bilgiler olduğunu ortaya koymuştur. Katılımcılar, eşlerinin yardımını kendi çevrelerinde var olan duygusal ve pratik sosyal desteğin en önemli kaynağı olduğunu açıklamışlardır. Aile Destek Ölçeği'nin sonuçları da bu bulguları doğrulamıştır.

Psari (2014) tarafından gerçekleştirilendiği araştırmada otizm spektrum bozukluğu olan çocuğun ailesinin yaşantısı üzerine olumlu katkılarını incelemiştir. Araştırmada, kaygı ve sosyal destek faktörlerinin olumlu katkıları arasındaki korelasyonun araştırılmasına odaklanılmıştır. Araştırmaya, ilkokula devam eden otizm spektrum bozukluğuna sahip çocuğu olan 72 ebeveyn (anne-babalar) katılmıştır. Araştırmanın verilerinin toplanmasında; Demografik Bilgi Formu, Aile Algıları Ölçeği (Kansas Inventory of Parental Perceptions-KIPP), Aile Stresini Değerlendirme Ölçeği (Parental Stress Index/Short Form-PSI) ve Aile Destek Ölçeği (Family Support Scale- FSS) kullanılmıştır. Araştırma sonuçları; kaygı ile sosyal destek arasında ve kaygı ile olumlu katkı arasında bir korelasyon olmadığını göstermiştir. Kaygı ve olumlu katkı yalnızca, otizmli kişilerle olan deneyimler yoluyla bilgi paylaşımı ve birey tarafından geliştirilen gurur ve işbirliği düzeyleri ile ilgilidir. Ayrıca, olumlu katkı ile sosyal destek

arasında bir korelasyon bulunmamaktadır. Bunlar sadece iki alt ölçeğe ilişkindir: kişisel güç düzeyinin alt ölçeği ve kişisel gelişim ve olgunluk alt ölçeği. Anne-babalar arasında cinsiyet, yaş ve eğitim düzeyi, çocuğun hayatına getirdiği olumlu katkı, yaşadıkları kaygı ve aldıkları sosyal destek düzeyleri bakımından bir fark bulunmamaktadır.

Phraggogianni (2016), özel eğitime gereksinimi olan bir çocuğun ebeveynlerinin ilişkileri üzerindeki etkisini araştırmıştır. Araştırmanın amaçları doğrultusunda, özel eğitime gereksinimi olan ve olmayan çocuğa sahip ebeveynlerin iletişim kalitesini, evlilik memnuniyetini, cinsel etkileşimini, ebeveynlik algılarını, sosyal etkileşimlerini ve aile gereksinimlerini araştırarak ailelerin yaşamlarından memnuniyet düzeyini incelemiştir. Araştırma sonucunda; eşler arasında iletişim kalitesi ve evlilik ilişkisinden duyulan memnuniyet değerlendirildiğinde, özel eğitime gereksinimi olan çocuğa sahip ebeveynler, kontrol grubunun ebeveynlerine kıyasla eşleriyle daha düşük bir iletişim kalitesine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Ayrıca, özel eğitime gereksinimi olan bir çocuğun varlığı, ebeveynlerin evlilik ilişkilerinden memnuniyet derecesini etkilemediği bulunmuştur. Yapılan analizler, özel eğitime gereksinimi olan bir çocuğun ebeveynlerinin kontrol grubu ebeveynlerine göre daha fazla olumsuz etkileşim düzeyine sahip olduklarını ortaya koymuştur. Ayrıca, özel eğitime gereksinimi olan bir çocuğa sahip ebeveynlerin kontrol grubunun ebeveynlerine göre cinsel etkileşimden memnuniyetsizlik düzeyleri yüksek olduğu bulunmuştur. Bunun yanı sıra, özel eğitime gereksinimi olan bir çocuğa sahip ebeveynlerin, kontrol grubunun ebeveynlerine kıyasla daha düşük ebeveynlik algısına sahip olduğu bulunmuştur. Özel eğitime gereksinimi olan bir çocuğa sahip ebeveynlerin, kontrol grubundaki ebeveynlerden daha sınırlı düzeyde sosyal etkileşime sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Genel olarak, özel eğitime gereksinimi olan bir çocuğa sahip ebeveynlerin aile gereksinimlerinin yüksek düzeyde olduğu, bunun yanı sıra ebeveynlerin özelliklerine ve çocuğun özelliklerine göre aile gereksinimlerinin farklılık göstermediği sonucuna varılmıştır. Özel eğitim gereksinimi olan bir çocuğa sahip ebeveynler, kontrol grubunun ebeveynlerine kıyasla hayatlarından daha az memnun oldukları ortaya çıkmıştır.

Yunanistan’da engelli çocuğa sahip aileler üzerine gerçekleştirilen araştırmalar; engelli çocuğa sahip ailelerin çocuklarını yetiştirirken en çok bilgiye gereksinimleri olduğunu (Chatzigeorgiadou, 2009; Thrasivoulou, 2007), en önemli destek kaynaklarının eşlerinin (Chatzigeorgiadou, 2009; Phraggogiani, 2016) olmasının yanı

sıra engelli bir çocuğa sahip anne-babaların, engelli çocuğa sahip olmayan anne- babalara göre daha sınırlı düzeyde sosyal etkileşime sahip oldukları ve aile gereksinimlerinin yüksek düzeyde olduğu (Phraggogiani, 2016) ve annelerin babalara göre daha fazla destek arayışı içinde olduklarını göstermektedir (Andrikopoulou, 2012; Psari, 2014).