• Sonuç bulunamadı

1.3. Yoksulluk Türleri ve Yoksulluğun Ölçülmesi

1.3.6. Yoksulluk Ölçütleri

Ülkelerdeki yoksulluk oranlarının tespit edilmesi için yoksulluk sınırının oluşturulması mecburi bir durumdur. Elde edilen oranlar ile zaman içerisinde yaşanan bölge veya gruplarda yaşanan değişimler gözlemlenebilmektedir. Bu değişimlerin doğru bir şekilde analiz edilmesi için, takip edilen grup veya bölgenin refah düzeyleri sabit tutulmalıdır. Eğer yoksulluk sınırı farklı zaman dilimleri açısından karşılaştırılacaksa bu durumda enflasyon göz önünde bulundurulmalıdır (Aktan ve Vural, 2002: 27).

Yoksulluğu ölçüm yöntemleri, gelir temelli endeksler ile bileşik yoksulluk endeksleri şeklinde kategorilere ayrılmıştır. Gelir temelli yoksulluğu ölçmek için kullanılan yöntemleri; Kafa Sayısı Endeksi, Yoksulluk Açığı Endeksi, Sen Endeksi, Foster-Greer-Thorbecke Endeksi ve Leyden Endeksi şeklinde sıralamak mümkündür. Bileşik yoksulluk endeksleri ise İnsani Gelişme Endeksi, İnsani Yoksulluk Endeksi ve Toplumsal Cinsiyet Bazında Gelişme Endeksi‟nden oluşmaktadır.

Kafa Sayısı Endeksi: Kafa sayım oranı şeklinde de adlandırılan bu yaklaşım

en yaygın kullanılan yöntemdir. Oran sayesinde yoksulluk sınırı altında kalan kesimin, toplam nüfustaki oranı hakkında bilgi edinilmektedir. Bunun dışında yoksul olarak görülen insanların, gelir seviyelerindeki artış veya azalışlara odaklanmamayı tercih etmektedir. Endeks, yoksulluğun bir ülke içerisinde, hangi bölgelerde yaygın olduğu ve derinliği hakkında da bilgi vermemektedir. Kafa sayısı endeksi ile yalnızca, yoksulluk sınırı altında kalan insan oranındaki değişimler gözlemlenebilir. Elde edilecek olan veriler sayesinde, yoksulluğu azaltmak amacıyla geliştirilen çözümlerin yararlı olup olmadığı tartışılmaktadır (Aktan ve Vural, 2002: 27). Bu endeks, yoksulluk karşıtı politikalarla paralellik göstererek, yalnızca yoksulluk oranının düşmesine odaklanmaktadır (Metin, 2013a: 42).

Yoksulluk Açığı Endeksi: Kafa sayısı endeksine gelen eleştiriler sonucunda

araştırmacılar tarafından yoksulluk açığı endeksi ortaya konulmuştur. Yaklaşımın amacı; yoksulluğun derinliğini ölçebilmeyi ve yoksulluk oranının, yoksulluk çizgisine olan duyarlılığını azaltabilmektir. Endeks, yoksul bireylerin kazandıkları gelir ve yaptıkları tüketimleri takip etmekte; ortaya çıkan değeri yoksulluk sınırına oranlamaktadır. Bu şekilde, belirlenen yoksulluk sınırına yakın ya da uzak oldukları belirlenmektedir (Demirtürk vd. 2011: 41). Yoksulluk açığı endeksi, yoksulluğa dair

önemli bilgiler vermektedir. Yaklaşımın eleştirildiği tek nokta, gelirin yoksullar arasında hangi kriterlere göre dağıldığına odaklanmamasıdır (Aktan ve Vural, 2002: 28).

Sen Endeksi: Sen endeksi, kafa sayısı endeksi ile yoksulluk açığı oranının

birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir yöntemdir. Yoksul bireylerin sayısını, yoksulluğun boyutunu ve yoksullar arasında yaşanan gelir dağılımındaki eşitsizlikleri dikkate almaktadır. Sen endeksinde, yoksulluk ölçümüyle ilgili olarak iki sorunla karşılaşılmaktadır. İlk sorun, yoksul kavramını tanımlayabilmek, ikinci sorun ise yoksullar hakkında elde edilen bilgiler doğrultusunda yoksulluk endeksi oluşturabilmektir (Erdoğan, 2002: 10).

Endeks, sadece yoksulların durumuna odaklanmaktadır. Yoksullar arasından bir kişinin bile, kazandığı gelir miktarında azalma oluşursa yoksulluk ölçütünde artış yaşanmaktadır. Yani finansal olarak yaşanan kötüleşmelerin sonucu, yoksulluk oranının yükselmesidir. Yoksulların durumundaki her değişim, yoksulluk oranının da değişmesine yol açmaktadır.

Diğer taraftan maddi geliri yüksek kişilerden yoksullara doğru gelir aktarımı sağlanırsa, yoksulluk ölçütünde azalış görülmektedir. Yaklaşım dâhilinde zengin olarak tanımladığımız kişiler söz konusu olduğunda, yoksulluk ölçütlerinde değişim meydana gelmemektedir. Çünkü yukarıda belirtildiği gibi, bu yaklaşım yalnızca yoksulların durumuna odaklanmaktadır (Aktan ve Vural, 2002: 29).

Foster-Greer-Thorbecke Endeksi: 1981 yılında geliştirilen bu yönteme göre

yoksulluk açığı ölçülecekse; bu ölçüm ya yoksulluk sınırına ya da bireyin gelir seviyesine bağlı olmak zorundadır (Metin, 2013a: 45). Yoksulluk sınırının altında kalan toplumun çeşitli grupları, sosyoekonomik durum, farklı etnik köken ve bölgeselliğe göre sınıflara ayrılmaktadır. Bu doğrultuda, yoksulluk oranları her sınıf için tek tek hesaplanmaktadır. Toplam yoksulluk oranı ise, sayılan bu grupların yoksulluk düzeylerinin ortalaması alınarak tespit edilmektedir. Endeksin hesaplanmasında, yoksulluk sınırından olan uzaklığa göre ağırlık kullanıldığı için, yoksulluğun yoğunluğu da dikkate alınmış olur (Demirtürk vd, 2011: 42).

Leyden Endeksi: 1977 yılında geliştirilen bu yöntem ile yoksulluk sınırı,

bireylerin kendilerini yoksul olarak hissedip hissetmedikleri dikkate alınarak belirlenmektedir. Bireylere, hem geçinebilmeleri için gerekli para miktarı, hem de bu

Dört Gösterge

Üç Endeks Üç Boyut

miktarın ihtiyaçları hangi düzeyde (çok kötü/kötü/iyi/çok iyi) karşılayacağı sorulmaktadır. Kendi yaşam standartlarına göre soruları cevaplayan bireyler, aslında kendileri için yoksulluk sınırı belirlemiş olmaktadır (Erdoğan, 2002: 9).

Ġnsani GeliĢme Endeksi: İnsani Gelişme Endeksi üç göstergeyi birleştirerek

tek bir bileşik endeks ile insani gelişmeyi değerlendiren bir yöntemdir. Endeksin temel ölçütleri insani yaşam standardı, uzun ve sağlıklı yaşam ve bilgiye erişim olarak kabul edilmektedir. Bu üç farklı hesaplamanın bileşik endeks sonucu ile insani kalkınmışlık düzeyi belirlenmeye çalışılmaktadır (akt. Fırat ve Aydın, 2015: 73). ġekil 1: Ġnsani GeliĢme Endeksinin Boyutları (UNDP, 2014).

Şekil 1‟de, İGE insan gelişiminin özet ölçüsü ifade edilmektedir ve bu gelişimin temel üç boyutunda ülkenin ulaştığı ortalama değerler gösterilmektedir. Bunlar; “doğumda yaşam beklentisiyle ölçülen uzun ve sağlıklı yaşam, yetişkin okur- yazarlık oranı ve ilk-orta-yüksek öğretim bileşik okullaşma oranı ile ölçülen bilgi düzeyi, satın alma gücü paritesine göre hesaplanan kişi başına düşen GSYİH ile ölçülen iyi yaşam standardıdır.” İGE hesaplanmadan önce bu üç boyut için endeks hesaplanmalıdır (UNDP, 2014).

1990‟larda ortaya çıkan İnsani Gelişme Endeksi (İGE), artık insani gelişimin göstergesi olarak kullanılan yeni bir kavram olmuştur. Endeksin hazırlanmasında Sen‟in kapasite ve kazanımlar teorisinden yararlanılmıştır. Örneğin, İGE‟de kişi

Uzun ve sağlıklı bir yaĢam Bilgi Ġnsani yaĢam standardı

Doğumda yaĢam beklentisi Ortalama Beklenen okullaĢma okullaĢma

KiĢi baĢına GSMH

Sağlık endeksi Eğitim endeksi Gelir endeksi

başına düşen gelir, doğumda beklenen yaşam süresi, okur-yazar ve okullaşma oranları dikkate alınmaktadır. İGE bu şekilde gelirin yanında eğitim ve sağlık verileriyle de insani gelişmeyi ölçmeyi ve ülkeleri karşılaştırmayı amaçlamaktadır (akt. Durgun ve Oğuz Gök, 2017: 25).

UNDP tarafından 2018 yılında hazırlanan İnsani Gelişmişlik Endeksi Raporu‟nda Norveç lider konumdayken onu İsviçre takip etmektedir. Ardından Avustralya, İrlanda ve Almanya gelirken son sırada Afrika ülkesi Nijer yer almaktadır. Türkiye ise bu raporda 64‟üncü sırada kendine yer bulabilmiştir.

Ülkemizde İnsani Gelişme Endeksi-İlçeler olarak adlandırılan bir rapor, insani gelişmeyi ölçen 65 değişken ve gizli vatandaş çalışmasından oluşmaktadır. 186 ilçeyi kapsayan 2017 raporunda “Çok Yüksek İnsani Gelişme Bölgesi” kapsamındaki ilk 5 ilçe; İstanbul Beşiktaş, İstanbul Kadıköy, Ankara Çankaya, İstanbul Şişli ve Bursa Nilüfer şeklinde sıralanmıştır (ingev.org).

Ġnsani Yoksulluk Endeksi: İnsani yoksulluk ölçütü Birleşmiş Milletler

Kalkınma Programı (UNDP) tarafından geliştirilmiştir. Bazı bireylerin toplumdaki diğer insanlar gibi yaşam imkânlarına sahip olmaması anlamına gelmektedir. UNDP, gelişmekte olan ülkelerde yoksulluk oranlarını üç kriterden yola çıkarak hesaplamaktadır:

 Yaşam Süresi: İnsani yoksulluğun ilk göstergesi, bireylerin uzun bir yaşamdan yoksun olmaları olarak görülmektedir. UNDP sınır olarak 40 yaşı esas almakta ve hesaplamalarını buna göre yapmaktadır. 40 yaşın altında kalan yaşam süresini insani yoksulluk olarak değerlendirmektedir.

 Eğitim: Eğitim olanaklarından mahrum olma, insani yoksulluğun ikinci göstergesi kabul edilmektedir. Hesaplamalarda yetişkin bireyler arasındaki okuma yazma bilmeme oranı, insani yoksulluğun bir diğer ölçütünü oluşturmaktadır.

 Ekonomik ve Sosyal İmkânlar: Bireylerin ekonomik ve sosyal imkânlardan yoksun olması, insani yoksulluğun bir diğer göstergesidir. UNDP belirtilen şu üç veriden yararlanarak ekonomik ve sosyal imkânlara sahip olma düzeyini belirlemektedir; “sağlıklı içme suyuna sahip olmayan nüfus yüzdesi, temel sağlık imkânlarından yoksun olan nüfus yüzdesi, 5 yaşın altında olan ve yeterli beslenemeyen nüfus

yüzdesi.” Bu üç kriterin ortalaması alınarak insani yoksulluk indeks değeri tespit edilmektedir.

Gelişmiş ülkeler için de bir insani yoksulluk endeksi geliştirmiş olan UNDP, gelişmiş ülkelerde insani yoksulluğu şu kriterleri esas alarak hesaplamaktadır:

 60 yaşından daha fazla yaşam imkanına sahip olmayan nüfus oranı,

 Yeterli ölçüde okuma yazma imkanına sahip olmayan nüfus oranı,

 Gelir yoksulluğu sınır altında bulunan nüfus oranı,

 Uzun dönem işsizlik oranı (Aktan, 2002: 1-2).

Toplumsal Cinsiyet EĢitsizliği Endeksi: Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Endeksi, erkek ve kadın bireyler arasındaki eşitsizlikleri üç boyutta yansıtmaktadır. Bunlar üreme sağlığı, yetki göstergeleri ve ekonomik faaliyetlerdir (UNDP, 2010). Kadın ve erkek arasındaki eşitsizlik, insani gelişmedeki kayıp olarak görülmektedir. Yani bir ülkede cinsiyet eşitsizliği arttığı takdirde, bu endeksin değerleri küçülmektedir. Aslında bu endeks, İGE‟nin cinsiyet eşitsizliğine göre düzenlenmiş halidir (akt. Yıldırım ve Eker, 2018: 511).

ġekil 2: Toplumsal Cinsiyet EĢitsizliği Endeksinin Göstergeleri.

Şekil 2‟de de ifade edildiği gibi, endekste sağlık göstergeleri için anne ölüm oranı ve ergenlik doğurganlık oranı; yetki göstergeleri için en az ortaöğretimden mezun kadın ve erkek nüfusu ve parlamentodaki kadın ve erkek koltuk payları; iktisadi aktivite göstergesi için ise kadın ve erkek iş gücüne katılım oranları kullanılmaktadır (UNDP, 2010). Bu endeks farklı ortalama türlerinin genel ortalamasına dayanmaktadır. Önce tüm boyutlar için her cinsiyet grubuna ait Toplumsal

Cinsiyet EĢitsizliği

Endeksi

Sağlık (üreme sağlığı)

Yetki göstergeleri

Ekonomik faaliyetler

Anne ölüm oranı Ergen doğurganlık oranı

En az ortaöğretimden mezun kadın nüfus En az ortaöğretimden mezun erkek nüfus Parlamentodaki kadın koltuk payı Parlamentodaki erkek koltuk payı

geometrik ortalamalar hesaplanır. Kadın ve erkekler için hesaplanan bu geometrik ortalamaların da harmonik ortalaması alınarak genel endeks oluşturulur (UNDP, 2010).

1.4.Yoksulluğun Nedenleri

Benzer Belgeler