• Sonuç bulunamadı

1.3. Yoksulluk Türleri ve Yoksulluğun Ölçülmesi

1.3.4. Kırsal ve Kentsel Yoksulluk

Yoksulluk sorunu geçmiş yıllarda yalnızca köy yoksulluğu çerçevesinde ele alınmaktaydı. 1950‟li yıllarda ortaya çıkan makineleşme teknolojisi ile yoksulluk sorununun kırsal alanlarda bitmediği, kentlere de sıçradığı bilinmektedir. Kırsaldaki geleneksel yapı ve 1980 sonrasında uygulanmaya başlanan yeni tarım politikaları, yoksulluğu devam ettiren sebeplerdendir. Bunların yanında işletmelerin küçülmesi, insanların topraksız kalması ve teknolojiye ayak uyduramama gibi problemler de yoksulluğun derinleşmesine katkı sağlamıştır. 1980‟lere kadar kırsaldaki yoksulluğu önlemeye çalışan yaptırımlar uygulansa da, o yıllarda ortaya çıkan neoliberal politikalar yaptırımların önünü kesmiştir. Kırsal alanlara yapılan desteklerin geri çekilmesiyle birlikte yoksulluk daha da şiddetlenmiştir. Tüm bu durumlar sonucunda, kırdan kentlere doğru olan göç hareketleri hızlanmış ve yoksulluk artık kentlerde karşımıza çıkmaya başlamıştır (Aksan, 2009: 15-16). Yapılan araştırmalar kırsal yoksulluğu arttıran temel faktörleri şöyle açıklamaktadır:

 Siyasi istikrarsızlık ve iç çatışmalar: Bir toplumda siyasi istikrarsızlık ve iç çatışmaların yaşanması, iktisadi büyümeyi engellemektedir. Sonucunda kırsal ve kentsel yoksulluk artmaktadır. Bazı toplumlarda ise siyasal istikrarın devam etmesine rağmen yine de yoksulluk yaşandığı görülmektedir. Bunun sebebi o ülkenin etnik ve ırksal ayrımcılık politikalarından dolayı insanların toplumdan soyutlanmasıdır.

 Kırsal alanlardaki ikilik: Bu ifade kırsal alanlardaki eşit olmayan gelir dağılımı sebebiyle yoksulluğun yaşandığını öne sürmektedir. Gelir dağılımında eşitsizliğin ve yoksulluğun ortaya çıkmasının iki nedeni vardır. Birincisi, kırsal alanlarda büyük toprak sahipleri ile ticari üretim yerlerinin aynı anda faaliyet göstermesidir. İkincisi, küçük bir toprağı mevcut olan köylüler ile kendi geçimi için tarım yapan insanların yine aynı anda kırsal kesimlerde yer almasıdır.

 Kötü yönetim: Toplumun kötü yönetilmesi ve bürokrasinin olmayışı yoksulluğu daha da körüklemektedir. Bu durum öncelikle kırsal alanda faaliyet gösteren üreticilerin, tüm üretim maliyetlerini ikiye katlamaktadır. Kötü yönetimle birlikte gelen kamusal hizmetlerdeki yetersizlik, toplumu ve daha çok yoksulları olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Yoksul insanların ihtiyaç duydukları hizmetlerden yoksun olması, yaşam kalitelerinin düşmesine ve yapacakları giderlerin artmasına sebep olmaktadır. Tüm yönetimlerde hukuk devleti ilkesi uygulanmalı, yönetim şeffaf olmalı, kontrol ve düzenlemelerde aşırıya kaçılmamalıdır. Bu şartları karşılamayan yönetimlerde eğer yoksul kesim sesini duyuramazsa, kırsal alanlarda kaçınılmaz olarak yoksulluk artacaktır.

 Kırsal kesimi dışlayan iktisadi ve sosyal politikalar: Altyapı çalışmalarının ve sosyal güvenlik hizmetlerinin yoğun olarak kentlerde uygulanması, ithalatın kentlerde desteklenmesi, emek yerine sermayenin tercih edilmesi gibi tüm nedenler kırsal alanlardaki yoksulluğu arttırıcı niteliktedir (Khan, 2000: 8).

Kırsal ve kentsel yoksulluk kavramları, yoksulluğu mekânsal olarak tarif etmektedir. Kırsal yoksulluğun yaşanmasındaki asıl sebep, orada yaşayan kişilerin üretim yapacak topraklarının olmamasıdır. İnsanlar gelir kaynağı sağlayacak bir işte çalışsalar bile emeğin ucuzlamasından dolayı yoksulluk yaşanmaktadır. Topraksız bireyler ve kalifiye olmayan işçilerin yığılmasıyla birlikte kırsal alanlarda yoksulluk görüntüleri oluşmaya başlamaktadır. Sonucunda yeni geçinme kaynakları ve umut

arayışında olan kırsal kesimdeki kitleler, kentsel alanlara doğru yönelmektedir (Erdugan, 2010: 12).

Kırsal kesimlerde tarım alanında çalışan kişilerin, kentsel merkezlerdeki hizmet ve sanayi sektöründe çalışanlara göre yoksulluk riskleri daha fazladır. Aynı zamanda kırsal alandaki insanların yoksulluktan daha fazla etkilendiği de bilinmektedir. Tüm bu etkenler, yoksulluğun kırsal alanlarda yaygınlaşmasına neden olmaktadır (Kırsal Kalkınma Planı, 2010: 18). Kırsalda yaşanan yoksulluk türünün ise genellikle gıda yoksulluğu olduğu TÜİK verileri ile ortaya koyulmuştur. Yalnızca kırsal kesimde karşımıza çıkan gıda yoksulluğunun, kentlerde neden görülmediğini düşünürler şöyle açıklamıştır: “kırsal alanlarda insanlar geçimlerini daha çok tarımdan sağlamaktadır. Fakat tarımdan sağlanan gelirler düzenlilik göstermediği için güvenilir değildir. Kentlerdeki ticarete ve sanayiye dayalı gelirler devamlılık gösterdiğinden kırsala göre gıda yoksulluğu daha düşüktür” (Kasalak, 2013: 22).

Kırsal alanlarda yaşanan yoksulluğun kentlere göre daha yaygın olduğu bilinmektedir. Yoksulluk içindeki insanların yeni arayışlarla hareket etmesi, hem göçü beslemekte hem de kentsel merkezlerdeki yoksulluk oranlarının artmasına neden olmaktadır. Kentlerde yoksulluk oranları arttıkça, gelir ve sosyal eşitsizliklerinin de arttığı görülmektedir. Bunun yanında kentsel alanlarda kaynaklar yok olmaya, dengesizlik ve düzensizlik yaşanmaya, sosyal etkinlikler azalmaya başlamış ve kurumsal açıdan da yetersizlikler ortaya çıkmıştır (Erdugan, 2010: 12).

Ülkemizde genel bir kanı olarak yoksulluğun yalnızca kırsal alanlarda yaşandığı düşünülmektedir. Yoksul kırsal kesimin kentlere göç etmesiyle başlayan süreçte, yoksulluk görüntüleri kentlerde de oluşmaya başlamıştır. Yani kentsel merkezlerin yoksullaşması aslında kırsaldaki yoksulların bu alanlara gelmesiyle gerçekleşmiştir (Fırat, 2008: 207).

Kentsel yoksulluk kavramı eğitim, sağlık, güvenlik, konut ve alt yapı gibi birçok hizmetten mahrum olma durumunu tüm boyutları ile incelemektedir. Kentsel alanlarda yaşayan insanlar arasında ekonomik, kültürel ve sosyal farklılıklar olabilmektedir. Kentsel yoksulluk incelemelerinde, bu insanların sahip olduğu yaşam standartları karşılaştırılmakta ve sonucunda eşitsizlikler ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda, yoksulların kentte dışlandığı ve bu durumdan psikolojik olarak etkilendikleri görülmektedir (Kasalak, 2013: 23).

Kentsel alanlardaki yaşam koşulları kırsal alanlara göre farklılık göstermektedir. Örnek olarak; tüketim alışkanlıkları, ulaşım olanakları ya da mal ve hizmet ücretleri gibi durumların kentsel yerlerde farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Sorunsuz ve sağlıklı görülen şehirlerde bile kentsel yoksulluğun yaşanması doğal bir durumdur. Ülkemizin İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentsel merkezlerinde nüfusun yarısı yoksulluk çekmektedir. Yoksulluğun beraberinde birtakım problem ve tehlikeler getirmesi, çözüme kavuşmayan bir konudur. Bahsedilen problemler; “gençlerin çete şeklinde gruplaşmaları, suç unsuru yaratacak faaliyetlerin artması, genel sağlık, güvenli su ve yiyecek bulma yönündeki eksiklikler ile ortaya çıkabilecek hastalıklardır” (Hazman, 2010: 141). Kentsel alanlarda günümüzde dahi temel altyapı sorunları çözüme kavuşmamışken, yoksulluğun getirdiği bu problemlerin ve yıkımın giderilmesi için sosyal planlamaya ihtiyaç vardır.

Benzer Belgeler