• Sonuç bulunamadı

Yoksulluğun KadınsılaĢması

3 MĠKRO KREDĠYLE KADINLARIN HEDEFLENMESĠ

3.1 KADINLARI HEDEFLEMENĠN NEDENLERĠ

3.1.2 Yoksulluğun KadınsılaĢması

Neoliberal politikaların tüm dünyada hızla yayılması süreci yoksulluğun küresel bir sorun haline gelmesine neden olurken, yoksullar içinde kadınların sayısının giderek artması ―yoksulluğun kadınsılaĢması‖ olgusunu gündeme getirmiĢtir. Bu terim, ilk olarak 1970‘li yılların sonunda Amerika‘da kadın reisli aileler (female-headed households) arasında yoksulluk oranının artıĢ göstermesinin fark edilmesinden sonra kullanıldı. 1980‘lerin ortalarına gelindiğinde Amerika‘daki tüm yoksulların neredeyse yarısının kadın reisli ailelerde yaĢadığına inanılıyordu.111

Bu ifade aynı zamanda, 1995 yılında yapılan Dördüncü Dünya Kadın Konferansı Eylem Planı‘nda da kullanılmıĢtır.

109

Martha Nussbaum, “Capabilities and Social Justice”, International Studies Review 4, no. 2, International Relations and the New Inequality (Summer, 2002), s. 124.

110

Martha Nussbaum, Women and Human Development (Cambridge University Press, 2008), s. 33. 111

Valentine M. Moghadam, “The ‘Feminization of Poverty’ and Women’s Human Rights,” Social and Human

52

Buna göre, büyük çoğunluğu GOÜ‘lerde olmak üzere önemli bir kısmını kadınların oluĢturduğu bir milyardan fazla insan kabul edilemez yoksulluk koĢulları içinde yaĢamaktadır. Yoksulluğun kadınla özdeĢleĢmesi, ekonomisi geçiĢ sürecinde olan ülkelerdeki ekonomik sorunların bir sonucu olmasının yanı sıra, toplumsal cinsiyet rollerinin katılığı ve bununla beraber kadınların eğitim, yetki ve karar alma mekanizmalarına katılmalarının önündeki engellerden kaynaklanmaktadır.112

Özellikle GOÜ‘lerde, son yıllarda yoksulluk içinde yaĢayan kadınların sayısının erkeklere oranla önemli ölçüde artıĢ gösterdiği saptanmıĢtır. 1992 yılında yayınlanan BM Raporuna göre, GOÜ‘lerde yoksulluk içinde yaĢayan köylü kadınların sayısı son yirmi yılda, 374 milyonu Asya‘da ve 129 milyonu Sahra Altı Afrika‘da olmak üzere 565 milyona ulaĢarak neredeyse yüzde 50 oranında artıĢ göstermiĢtir. Aynı zaman diliminde yoksulluk, erkekler arasında yüzde 30 oranında artıĢ göstermiĢtir.113

Mikro kredi savunucularının da en çok vurguladığı konu kadınların yaĢadığı ağır yoksulluk ve bunun giderilmesinin en etkin yolunun mikro kredi olduğudur. Yunus, yoksulluğu azaltma konusunda kadınlara neden daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini Ģöyle açıklar:

―En yoksula yardım etmeyi amaçlıyorsak ilgimizi kadınlar üzerinde odaklamak zorundayız. Kadınlar, yoksulluğu ve açlığı erkeklere oranlara çok daha yoğun Ģekilde yaĢıyorlar. Geleneksel olarak, neredeyse hiçbir kaynak olmaksızın evde kalıp ailelerinin iĢleri için koĢturuyorlar. En azından BangladeĢ‘te, eğer ailede açlıktan ölmek zorunda olacak bir birey varsa, yazısız bir kural olarak görünen Ģudur ki, bu anne olmalıdır. Burada, kıtlık ve fakirlik zamanlarında çocuklarını besleyememenin travmatik deneyimini yaĢayan annedir‖.114

Hemen her yerde kadınların daha yoksul olduğuna dair çeĢitli raporlar yayınlanırken, buna neden olan dinamiklerin üzerinde çok durulmamaktadır. Örneğin Yunus, ―kadınlar daha yoksuldur, onlara odaklanalım‖ gibi bir açıklama yapıp çözüm olarak mikro kredi dağıtımında kadınların hedeflenmesi gerektiğini savunurken, kadın

112

UNESCO, Beijing Declaration And Platform For Action Fourth World Conference On Women (15 September 1995), ss. 16-17.

113

Moghadam, s. 2 114

53

yoksulluğun nedenini basitçe mali bir kaynağa eriĢememek olarak göstermiĢ oluyor. Ancak yoksulluğa yönelik feminist yaklaĢımlar, cinsiyet eĢitsizliklerinin ve aile içindeki önyargıların, iĢ gücü piyasalarının, yasal kodların ve dünyanın her yerindeki siyasal sistemlerin, yoksulluk karĢısında kadınları erkeklerden daha savunmasız kıldığına dikkat çekiyor.115 Özellikle ev içi iĢ bölümü, cinsiyet eĢitsizliği ve ikincil konuma itilmenin en ön önemli alanı olduğundan, yoksulluk ve cinsiyet konularını incelemek için en fazla odaklanılması gereken alan da budur. Kadınların özellikle aile içinde yetkilerinin zayıf olması, onları çok yaygın olarak yoksulluğa karĢı daha savunmasız duruma getiriyor ve böyle bir durumda bundan kaçıĢ için fazla seçenekleri olmuyor. Aile içindeki eĢitsizliklerle beraber piyasadaki cinsiyet ayrımcılığı, kaynakların eĢitsiz dağılımına yol açıyor ve bu durum kadınların yoksulluğu erkeklerden daha ciddi boyutlarda yaĢamasına neden oluyor.116

Söz konusu toplumsal cinsiyet rollerinin daha katı bir biçimde uygulandığı GOÜ‘ler olduğunda Ģunu önemle vurgulamak gerekir: Kadınlar, sadece kadın olmalarından dolayı, tamamen insani olan gereksinimlerden yoksun bırakılabilmektedir. Bu nedenle cinsiyet eĢitsizliği, yoksullukla güçlü bir biçimde ilintilidir ve yoksulluk, cinsiyet eĢitsizliğiyle birleĢtiği zaman temel insan yeterlilikleri ciddi bir biçimde kesintiye uğrar. Kadınlar, anayasal demokrasinin uygulandığı ülkelerde yaĢasalar bile teoride eĢit, ama gerçeklikte ikinci sınıf vatandaĢ olarak görülürler. Bunun nedeni, daha önce de değinildiği gibi, eĢit olmayan sosyal ve siyasal koĢulların kadınlara erkeklerle eĢit olmayan insan yeterlilikleri vermesidir.117

Bu nedenle kadınların neden daha yoksul olduğu tartıĢılırken, sadece ekonomik yoksunluk gibi bir kriterin hesaba katılması, asıl sorunların göz ardı edilmesine neden olur. Örneğin GÜ‘lerde kadınların, özellikle tek ebeveynli ailelerin yaĢadıkları yoksulluğun temel nedeninin iĢ yaĢamındaki cinsiyete dayalı ayrımcılık olduğu söylenebilir. Çünkü kadınlar piyasaya niteliksiz iĢ gücü olarak girip düĢük ücretlerle çalıĢıyor. GOÜ‘ler de aynı sorun varlık gösterir, ancak bu

115

Moghadam, s. 6.

116 BRIDGE, Briefing Paper on the Feminization of Poverty, p. 6, http://www.bridge.ids.ac.uk/reports/femofpov.pdf. 117

54

ülkelerdeki yoksulluğun niteliği daha çok yapısaldır ve cinsiyetçi ideoloji de bunu daha fazla pekiĢtirir.118

Dünyadaki gelirlerin sadece yüzde 10‘nun kadınlar tarafından kazanıldığı ve günde bir dolar ve altındaki gelire sahip yoksulların yüzde 70‘ini kadınların oluĢturduğu119

gerçeği mikro kredi kullanıcıları olarak kadınların hedeflenmesine dayanak oluĢturabilir. Ancak bu yaklaĢım, böyle ciddi bir sorunu azaltma iddiasını, bu soruna neden olan sistemin yapısı içerisinde, onu sorgulamadan gerçekleĢtirmeye çalıĢır.