• Sonuç bulunamadı

2.2. Büyüme Modelleri ve Dış Ticaret

2.3.1. Faktör Arzındaki Artışlar

2.3.1.4. Yoksullaştıran Büyüme

Bir ülkedeki ekonomik büyümenin söz konusu ülkeyi yoksullaştırabileceği paradoksu33, ilk defa Johnson (1955) ve Bhagwati (1958) gibi teorisyenler tarafından savaş sonrası dönemde yaşanan dolar kıtlığı tartışmaları kapsamında ele alınmıştır. “Yoksullaştıran Büyüme” kavramı ilk kez 1958 yılında yayınlanan “Yoksullaştıran Büyüme: Geometrik Bir Not” adlı makalesinde Bhagwati tarafından kullanılmıştır.

Yoksullaştıran büyüme, ekonomik büyümedeki artış ile bir ülkenin sosyal refahından elde ettiği kazancın, dış ticaretindeki azalma nedeniyle ortaya çıkan refah kaybından daha baskın olduğunda ortaya çıkan uzun dönem bir olgudur34

. Bhagwati, yoksullaştıran büyümenin fiyatın ya da talebin gelir esnekliğinin düşük olduğu birincil malları ihraç eden ülkelerde nasıl ortaya çıktığını açıklamıştır. Bu bağlamda daha yüksek ihracat hacmi, ihracat malının uluslararası fiyatında düşüşe yol açacaktır (Pryor, 2007: 208-209).

Ekonomik büyümenin genellikle bir ülkenin refahı açısından ele alınması gibi, dış ticarette de genellikle bir ülkenin refah düzeyindeki artış (örneğin dış ticaretten kazanç elde edilmesinin beklenmesi gibi) olarak incelenmektedir. Fakat bu durum her zaman geçerli değildir. Ekonomik büyümenin ve dış ticaretin net etkisinin, bir ülkenin refah düzeyini düşürmesi de muhtemeldir. Bu bağlamda, yoksullaştıran büyümenin nedeninin, bir ülkenin dış ticaretinde ülkenin büyümesinden kaynaklanan gerileme olduğu söylenebilir. Ülkedeki büyümenin sonucu olarak, dünya piyasasında ihracat arzı ve ithalat talebi artmaktadır (Negishi, 2014: 115).

kullanan endüstrileri teşvik ederken; diğer endüstrileri azaltacağını ifade etmektedir (Zhang, 2008: 40; Feenstra, 2004: 20).

33

Bu paradoksun kökeni Edgeworth (1894)’ün çalışmasına dayanmaktadır. Yoksullaştıran büyüme kavramı, Edgeworth tarafından “Tanzim Eden Büyüme (Indemnifying Growth)” olarak adlandırılmaktadır.

34Burada ekonomik büyümedeki artışın nedeni faktör arzındaki artış olarak kabul edilmiştir. Bu

74 Şekil 2.6. Yoksullaştıran Büyüme

Kaynak: Seyidoğlu, 2009: 131

Şekil 2.6.’da yoksullaştıran büyüme durumunda bir ekonomide meydana gelen değişim gösterilmektedir. Dikey eksende makine, yatay eksende ise ihraç malı olan tekstil miktarı yer almaktadır. Başlangıçta (büyüme öncesi durumda) ülkenin dış ticaret hadleri TT, üretim olanakları eğrisi D0D0, tüketim dengesi C0, üretim dengesi

ise A0’dır. Şekilde i1 noktası ülkenin bu koşullarda erişebildiği refah düzeyini temsil

etmektedir. Eğer ülkede dış ticareti arttırıcı yönde bir büyüme ortaya çıkarsa üretim olanakları eğrisi tekstil üretiminde yüksek bir artış sağlayacak biçimde dışa doğru kayarak D1D1 konumuna gelmektedir. Büyüme sonrasındaki bu yeni durumda,

ülkenin dış ticaret hadleri T’T’, üretim, tüketim dengesi C1, üretim dengesi ise A1

olmaktadır. Ülke aleyhine dönen bu durumda refah düzeyi i1 noktasının altına

düşerek i2 noktasına gelmektedir (Seyidoğlu, 2009: 131).

Yoksullaştıran büyümenin ortaya çıkabilmesi için gerekli olan bazı koşullar bulunmaktadır. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür (Dwivedi, 2013: 148- 149):

 Tekstilin talep esnekliği uluslararası piyasalarda oldukça düşüktür. Düşük talep esnekliği durumu, ihracatı artırmanın büyük ölçüde D1 D0 D0 0 D1 C0 T’ A0 T T T’ i 2 C1 Makine Tekstil A1 i 1

75 tekstil fiyatını düşürmeye bağlı olduğu anlamına gelmektedir. Dengenin sağlanması için tekstil malının fiyatının düşürülmesi gerektiğini ifade etmektedir.

 Tekstile olan ulusal talep ya da piyasa küçük olmalıdır. Dolayısıyla ülkenin üretim fazlasını eritmesi büyük ölçüde yabancı piyasalara bağlıdır. Bu durum ülkeyi tekstil malının fiyatını düşürmeye zorlamaktadır.

 Söz konusu ülke ve diğer ülkeler arasında serbest ticaret koşulları geçerlidir. Bu çerçevede herhangi bir tarife uygulaması ya da fiyat koruması yoktur.

 Teknolojik gelişme küçük ve sınırlı olmalıdır. Çünkü bu sayede teknolojik gelişme üretim olanakları eğrisini i1 kayıtsızlık eğrisinden

daha yüksek bir düzeydeki kayıtsızlık eğrisine teğet olacak şekilde yukarıya doğru kaydıramamaktadır. Aksi takdirde teknolojik gelişmenin ticaret hadleri üzerindeki etkisine bakılmaksızın ülkenin refah düzeyi artacaktır.

2.3.2. Teknolojik Gelişmeler

Teknolojik gelişmeyi, belirli miktarda mal ve hizmetten daha fazla elde etmeye yönelik üretim tekniklerindeki değişim olarak ifade etmek mümkündür. Teknolojik gelişme, üretim imkânlarında değişiklik olmasını gerektirmektedir ve faktör kullanım oranlarına etki ederek ülkenin karşılaştırmalı üstünlük durumunu etkilemektedir (Karluk, 2013: 212). Teknolojik gelişmenin refah ve ikame (ticaret) etkisi olmak üzere muhtemel iki etkisi bulunmaktadır. Refah etkisi, teknolojik gelişmeyle birlikte eş ürün eğrisinin içe doğru kaymasıdır. Bu durum, üretim olanakları eğrisinin dışa doğru kayması anlamına gelmektedir. Bu nedenle refah etkisi her zaman pozitiftir. İkame (ticaret) etkisi ise, teknolojik gelişmenin ihracat yapılan bir endüstride mi yoksa ithalatla rekabet eden bir endüstride mi gerçekleştiğine bağlıdır. Eğer diğer her şey sabit iken teknolojik gelişme, ihracat yapılan bir endüstride gerçekleşirse, ticaret hadleri ve ülkenin ortalama bir vatandaşının ekonomik durumunu kötüleştirmektedir. Eğer teknolojik gelişme, ithalatla rekabet eden bir endüstride ortaya çıkarsa, ticaret

76 hadleri lehine bir durum ortaya çıkmakta ve ortalama bir vatandaş ekonomik olarak daha iyi bir düzeye ulaşmaktadır (Dwivedi, 2013: 147).

Teknolojik gelişme, yeni bir üretim yöntemi (daha etkin) ya da yeni bir malın icat edilmesi şeklinde de tanımlanabilmektedir. Yeni üretim yöntemleri bulunmasına dayanan teknolojik gelişme, aynı miktar kaynakla daha fazla mal üretilebilmesi ya da aynı miktar malın daha az kaynakla üretilmesi anlamına gelmektedir. Teknolojik gelişme, üretim fonksiyonlarının sabit verimlere tabi olması varsayımı altında üçe ayrılmaktadır. Hicks tarafından yapılan bu sınıflandırmaya göre teknolojik gelişme; (Seyidoğlu, 2009: 126):

 Sapmasız (Yansız) Teknolojik Gelişmeler

 Emek Tasarrufu Sağlayan Teknolojik Gelişmeler (Sermaye Yoğun)

 Sermaye Tasarrufu Sağlayan Teknolojik Gelişmeler (Emek Yoğun)

olarak sıralanmaktadır. Türüne bakılmaksızın tüm teknolojik gelişmeler, herhangi bir çıktı düzeyi üretmek için gerekli olan hem emek hem de sermaye miktarını azaltmaktadır (Salvatore, 2014: 183).