• Sonuç bulunamadı

Nüfus defterlerinde bazı hane reislerinin isim bilgileri kaydedildikten sonra bu kiĢilerin yetim oldukları ifade edilmektedir. BeyĢehir Kazası nüfus defterlerinde yaĢları ortalaması 7 civarında olan 10 hane reisi yetim olarak kaydedilmiĢlerdir. Bu kiĢilerin babalarının ölümü ile yetim kalmıĢ, evdeki en büyük erkek çocuk olmaları hasebiyle hane reisi olarak kabul edilmiĢ kiĢiler oldukları anlaĢılmaktadır. Anneleri baĢka bir erkekle evlenmiĢ olsalardı eytam olarak kaydedilmeyip hane üyesi olarak kaydedilmeleri gerekirdi. ġu haliyle yaĢları oldukça küçük olan bu yetimlerin henüz evlenmemiĢ dul anneleriyle birlikte yaĢadıkları düĢünülebilir.

Bunların dıĢında ilk eĢini kaybetmiĢ olan erkek çocuk annelerinin bazılarının baĢka bir erkekle evlenmeleri halinde hane reisinin hala evin büyük oğlunun kabul edildiği örnekler de mevcuttur. Böyle bir durumda hane reisi olarak erkek çocuk kaydedilirken, annesinin kocası, yani üvey babası kendi hanesi altında üvey babası olarak kaydedilmektedir. Bu duruma dair, yani hane reisinin erkek çocuk olduğu ve üvey babanın

96

da hane üyesi olarak kaydedildiği örnek sayısı 18’dir. Bu örneklerde kocasını kaybeden kadının erkek çocuğuyla birlikte evini değiĢtirmeden yeni bir evlilik yaptığı ve kocanın bu eve dâhil olduğu anlaĢılmaktadır. Zira 70’e yakın örnekte ise üvey oğlu kaydının bulunması durumunun, kadının çocuğuyla birlikte yeni kocasının

yanına taĢınması durumunda ortaya çıktığı

görülmektedir. ġu halde nüfus defterlerinde dul kalan kadınların yeni bir evlilik yapmamaları halinde hane reisleri yetim erkek çocukları olmakta, yeni evlilik yaptıklarında kocayı kendi evine kabul etmesi durumunda yetim çocuk hane reisliğini sürdürmekte, kadın yeni kocasının evine taĢındığında ise hane reisi yeni kocası olmakta ve yetim çocuklar ise bu durumda üvey evlat olarak kaydedilmektedir.

BeyĢehir Kazası nüfus defterlerinde hane üyesi olarak üvey oğlu, üvey kardeĢi, üvey babası, gibi akrabalık iliĢkileri kaydedilen yaklaĢık 100 kiĢi bulunmaktadır. Yetim hane reisi olan çocukların sayısı ise sadece 10 civarındadır. Bu durum dul kalan kadınların genellikle yeni bir evlilik kurduklarını göstermektedir.

97 SONUÇ

Osmanlı dönemi XIX. yüzyılında nüfus defterlerinde yer alan veriler, herhangi bir bölgede yaĢayan erkeklerin isim, meslek, eĢkâl ve yaĢ bilgilerinden ibarettir. Defterler incelendiğinde hane esasına göre erkeklerin sıra numarası verilmek suretiyle peĢpeĢe sıralandığı görülür. Bu açıdan bakıldığında ilk anda defterdeki veriler sıradan, alelade ve değersiz birer istatistik gibi görünebilirler. Bundan 150-200 yıl önce herhangi bir bölgede yaĢayan insanların isim ve yaĢlarının bilinmesinin, mesleklerinin arka arkaya sıralanmasının ne anlamı vardır? Söz konusu veriler kendisinden önceki dönemlere ait verilerden ne ölçüde ayrılmaktadır? Bütün bu veriler bir araya getirildiğinde bir bütün olarak ne ifade etmektedir? Defterlerdeki verilerden ne tür sonuçlar elde edilebilir? Bu çalıĢmanın ilk ve en önemli sorunu/sonucu nüfus defterleri kullanılarak XIX. yüzyılın ortalarında bir Osmanlı kazası olan BeyĢehir hakkında nasıl bir tablo resmedildiğidir.

Bu çalıĢmadan önceki ve bu çalıĢmadan sonra yapılacak olan çalıĢmalar bir araya getirildiğinde elde

98

edilecek olan sonuçlar daha sağlam, teyit edilebilir veya yanlıĢlanabilir bir hale dönüĢecektir. Ancak nüfus defterleri üzerinde yapılan çalıĢmalar daha baĢlangıç aĢamasında olduğu için Ģimdilik ileride güncellenmeye açık olmak üzere bazı sonuçlar paylaĢılacaktır.

Bu çalıĢmanın önemli tespitlerinden birisi bir kaza merkezi ve 34 köyden oluĢan BeyĢehir Kazası’nda 1844 yılında 13000 civarında bir nüfus bulunduğudur. Böylece daha önce baĢka kaynaklarla yapılan nüfus tespitlerine bir ilave ve tashih olarak nüfusun nüfus defterleri kullanılarak güncellenmesi sağlanmıĢtır. Ancak Ģüphesiz ki, kullandığımız kayıtlar Osmanlı Devleti’nin bizatihi kendisinin düzenlediği resmi devlet kayıtlarıdır. Diğer arĢiv vesikaları açısından olduğu gibi nüfus defterleri açısından da geçerli olan bir husus, bu defterlerin resmi devlet bakıĢ açısını yansıttığıdır.

Osmanlı Devleti vergi ve asker toplamak gayesiyle oluĢturduğu bu kayıtlarda bizim Ģu anda elde

ettiğimiz sonuçları tespit etmek gayesiyle

hazırlamamıĢtır. Devletin bu kayıtlardan beklentisi, vergi alabileceği ve askere gönderebileceği nüfusu tespit

99

edebilmektir. Nüfus memurları bizzat sayım yapacakları bölgelere gitmek suretiyle, köy köy dolaĢarak yerleĢimde yaĢayan erkekleri bizzat görmek suretiyle, bütün erkek nüfusu kayıt altına alınması talimatıyla hareket etmiĢlerse de, defterler tutulduktan sonra da bu talimata uygun olarak hareket ettiklerini belirtip mühürlemiĢ olsalar da, bu defterler incelenirken defterlerdeki hata payları göz ardı edilmemelidir.

Nüfus defterlerinde bazı sayfalarda yapılan hesaplamalarda yanlıĢlar yapıldığı hane numaralarının bazen hatalı verildiği, tekrar edildiği, atlandığı gibi örnekler tarafımızdan da tespit edilmiĢtir. Bununla birlikte nüfus memurları bizzat görmek suretiyle kayıt yaptıklarını ifade etseler de, kayıtlarda askerde olduğu belirtilenler, nüfus kaydının tutulduğu yerleĢimin dıĢında olduğu ifade edilenler baĢta olmak üzere önemli bir

yekûnun beyan esaslı defterlere kaydedildiği

görülmektedir. Bu oran en azından BeyĢehir Kazası için %7,2’si askerde, %11,3’ü BeyĢehir dıĢında Ġzmir ve Ġstanbul gibi büyük Ģehirlerde olduğu belirtilen kiĢiler olmak üzere nüfusun yaklaĢık %20’si bu kiĢileri

100

tanıyanlar tarafından beyan edilerek nüfus defterine kaydedilmiĢlerdir. Dolayısıyla erkek nüfusun en azından

%20’si nüfus memuru tarafından görülmeden

kaydedilmiĢtir.

Askere gidenler arasında askerden firar edenlerin %23,5 olduğu düĢünüldüğünde vergi vermek istemeyen veya askere gitmekten kaçan insanların nüfus sayım memurlarından kaçarak kayıt altına girmek istemedikleri de düĢünülmelidir. Bu yönüyle 1844 tarihli nüfus defterlerindeki veriler, daha önceki kayıtlara göre daha detaylı ve sağlam kayıtlar olmalarına rağmen bu özellikleri nedeniyle de ihtiyatla yaklaĢılması gereken kayıtlardır. Üstelik baĢka yerlerde oldukları belirtilen kiĢilerin gittikleri bölgelerde kayıt altına alınıp alınmadıkları da meçhuldür. ġu halde bazı bölgelerde mükerrer kayıtlardan da Ģüphelenmek gerekmektedir.

Bütün bu özelliklerine rağmen nüfus defterleri nüfusun tespitinde, geniĢ aile- çekirdek aile yayılıĢının ortaya çıkartılmasında, ortalama çocuk sayısı ve yaĢ aralıklarının tespitinde çok önemli veriler sunmaktadır. Bu yönüyle aynı dönemde tutulmuĢ temettuat

101

defterlerinin bu noktadaki eksikliğini ortadan

kaldırmaktadır. Diğer taraftan temettuat defterlerinde yer alan mesleklerin teyidine imkân tanımakta, sadece hane reislerinin değil o sırada hayatta olan bütün erkeklerin var ise mesleklerine yer vermektedir.

BeyĢehir nüfus defterlerini nitelikli kılan özelliklerden birisi de kayıt altına alınan hane reisi veya üyesi hakkında kaydın hemen üzerinde küçük notlarla bilgiler verilmiĢ olmasıdır. Bu bilgilerden hareketle nüfus hareketleri hakkında da değerlendirmeler yapmak mümkün olmaktadır.

Nüfus defterlerindeki veriler ele alınırken soru/sorun bu defterlerin tarihçiler açısından ne ifade ettiğidir. Bu soru özellikle kiĢilerin eĢkal bilgileri verilirken öne çıkmaktadır. 1844 yılında BeyĢehir’de yaĢayan bir kiĢinin adının Ahmet ya da Mehmet olmasının, yaĢının 20 ya da 30 olmasının, mesleğinin tüccar ya da rençber olmasının bizi çeĢitli sonuçlara götüreceği muhakkaktır. Ancak eĢkâlleri tanımlanan bu insanların orta ya da uzun boylu, kara ya da kumral sakallı olarak tanımlanmaları dönemin Osmanlı

102

toplumunun ayırt edici bir özelliği olsa da günümüz tarihçileri için ne anlam ifade etmektedir? ġüphesiz bu çalıĢma bizi bu yönde bir sorgulama yapmaya da sürüklemiĢtir.

Bütün bu sorgulamaların sonunda bu çalıĢmanın belirgin sonucu olarak BeyĢehir ve çevresinde yaĢayan insanların arasında çekirdek aile yapısının hakim olduğu, kadının doğum yapma sayısı ortalama çocuk sayısından Ģüphesiz yüksek olmakla birlikte ortalama çocuk sayısının 3 civarında olduğu tespit edilmiĢtir. Bu durum daha önce yapılan çalıĢmalarda Klasik dönem Osmanlı toplumu da dâhil olmak üzere sürekli tekrarlanagelen Osmanlı ailesinin 3 çocuk ve 1 anne-babadan oluĢan çekirdek aileye sahip olduğu tespitinden ve onu tekrarlamaktan öteye geçememiĢtir. Bu yönüyle elde edilen veriler bir tekrar ve teyitten ibarettir. Ancak en azından BeyĢehir ölçeği için nüfusun yaĢ dağılımına göre oldukça genç bir nüfus olduğu yeni bir tespit olarak söylenebilir. BeyĢehir Kazası’nda yaĢayan erkeklerin ortalama yaĢı 21,3’tür. Yani aslında Osmanlı Devleti’nin bu sayımdan beklediklerine büyük oranda BeyĢehir

103

Kazası pozitif bir cevap vermektedir. Kazadaki erkeklerin %7,2’si sayım sırasında hala askerdedir ve askerde olmayan gençlerin önemli bir yekûn tuttuğu da bu defter vasıtasıyla kayıt altına alınmıĢ olmalıdır.

Günümüz Türkiye toplumuyla önemli ölçüde benzerlik gösteren kimi tespitler ise, bazı Ģahıs isimlerinin kullanım sıklığı ve yaygınlığıyla alakalı olanıdır. BeyĢehir’de yaĢayan her altı kiĢiden birinin ismi Mehmet’tir. Her 5 erkekten birinin ismi Mustafa ya da Ali’dir. Her 5 erkekten birinin ismi Hasan ya da Hüseyin’dir. Ġnsanlar kendi babalarının isimlerini, kendi çocuklarına verme eğilimde oldukları net olarak anlaĢılmakla birlikte BeyĢehir ve çevresinde ortaya çıkan bu oran Ehl-i Beyt sevgisinin oldukça yaygın ve güçlü olduğunu kanaatini de uyandırmaktadır.

KiĢilerin boy tanımlamalarının sayım memurları tarafından hangi ölçeğe göre yapılmıĢ odluğu Ģimdilik

tarafımızca malum değildir. Eğer günümüz

toplumundaki değerler o dönemde de geçerli ise göz kararı ya da genel fiziki görünümün altında ya da üstünde oluĢa göre kiĢiler orta, uzun veya kısa boylu olarak

104

tanımlanmıĢlardır. BeyĢehir Kazası genelinde her on kiĢiden dokuzu orta boyludur. Kısa boyluların oranı %4 civarında olmasına rağmen, bu grubu genellikle yaĢlıların oluĢturduğu dikkat çekicidir. ġaĢırtıcı olmamakla birlikte uzun boyluların oranı %7,6 civarındadır. Bu haliyle BeyĢehir’de yaĢayanlar arasında Türk toplumunun karakteristik niteliğine uygun bir profilin hakim olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Osmanlı Ģehirleri, günümüz Ģehirleri kadar tarımdan kopuk değildir. Temettuat defterleri bu konuda oldukça nitelikli bilgiler sunmasına rağmen, nüfus defterleri de Osmanlı toplumunun, Ģehirlerinin tarımsal faaliyetlerden uzak olmadığını teyit etmektedir. BeyĢehir Kazası nüfus defterlerinde BeyĢehir Kazası’nda yaĢayanların 3/2’sinin tarımla meĢgul olduğunu ele vermektedir. BeyĢehir kaza merkezinde, yani BeyĢehir kentinde tarımla meĢgul olanların oranı %30 civarındadır. Bu oranda bir iliĢki bile Ģehirlerin hala büyük bir köy görünümünde olduğunu göstermektedir.

BeyĢehir kaza merkezinde tüccar, manav, kasap, oduncu, kömürcü, saraç, terzi, leblebici, ekmekçi,

105

gözlemeci, kahveci, tahmisçi (kuru kahveci), duhancı (tütüncü), attar, bezzaz (kumaĢ alıp satan kimse), bakkal, eskici, hamal, nakkaĢ, yapıcı, kayıkçı, kalaycı, dellal, aĢçı, katırcı, hizmetkar, çömlekçi, debbağ (derici), değirmenci, semerci, palancı, dülger, çeĢmeci, kilerci, çenberci, demirci ve nalbant adıyla anılan sınaî ve ticaretle ilgili 40’a yakın mesleğin BeyĢehir’de icra edilmesi elbette ki buranın Ģehrî özelliğiyle alakalıdır. Bazı meslekler tarımsal faaliyetlerin yürütülmesi için kırsalda da icra edilirken, kırsalın ürettiği artı ürünü kullanabilen Ģehirliler bu oranda sanayi ve ticaretle ilgilenmiĢlerdir. Ancak Ģurası açıktır ki, sanki BeyĢehir nüfus defterleri bize BeyĢehir ve çevresindeki arazinin sınaî ve ticarî faaliyetlerin orada yaĢayan insanların geçimine yeterli büyüklükte olmadığını ifade etmektedir. ġüphesiz yeterli olsaydı, insanlar BeyĢehir ve çevresinden büyük Ģehirlere göç etmeye kalkıĢmazlardı. Tahsilde ve askerde olan gençler istisna tutulursa, Ġzmir ve Ġstanbul gibi büyük Ģehirlere çalıĢmaya giden %11,3’lük nüfusun bariz bir gerekçesi olmaldır. Nüfus defterleri ise, bu gerekçeyi küçük notlarla açık bir Ģekilde bize ifade etmektedir. Bu gerekçenin adı ise “kısmet

106

tariki”dir. Yani BeyĢehirliler BeyĢehir ve çevresinde maiĢetlerini temin edecek ve hayatlarını sürdürecek bir iĢten yoksun kalmıĢlardır. Bu nedenle kısmet tarikiyle veya kısmet aramak arzusuyla memleketlerinden ayrılarak büyük Ģehirlerde “ne iĢ olursa yaparım” yahut “elimden her iĢ gelir” anlayıĢına ortak olmuĢlardır.

Defterlerde büyük Ģehirlere giden BeyĢehirlilerin yekûnu hamallık yapmaktadır. Bu durum göstermektedir ki, bu insanların çoğu niteliksiz iĢçidir ve hizmet sektörüne hamallık yaparak boyun eğmiĢlerdir. Aralarında 5,10 hatta 15 yıldır büyük Ģehirlerde olan insanların hala aynı mesleği sürdürüyor olmaları sadece bu meslekte kazanılan paranın tatminkâr olmasıyla izah edilemez. ġüphesiz kiĢinin sahip olduğu tarımsal tecrübe onun büyük Ģehirde hamallıktan baĢka mesleği icra edebilecek yeterlilikte değildir.

Bazı insanlar nüfus defterlerinde göre, sağır, âmâ (kör), çolak, topal, meczup (deli), alil (sakat), mariz (hastalıklı), yekçeĢm (tekgöz), ucceme (dil tutukluğu), ahraz (sağır ve dilsiz) olarak tanımlanmıĢlardır. Bunların oranı BeyĢehir Kazası’nda %1,3’tür. Günümüz Türkiye

107

toplumuna özürlü oranının %9-10 civarında olduğu düĢünülürse bu orandaki bir seviye oldukça düĢük görünmektedir. Ancak günümüz toplumundaki özürlü anlayıĢının XIX. yüzyılın ortalarında geçerli olmadığı düĢünülürse, insanların hayatta kalma oranının daha düĢük olduğu da göz önüne alınırsa bu oran daha az ĢaĢırtıcı olacaktır. Osmanlı toplumunda kölelik XIX. yüzyıla kadar tedricen azalmakta ise de bu tarihlerde BeyĢehir ve çevresinde sosyal ve ekonomik durumu iyi olanlar arasında az da olsa devam etmektedir. Gulam olduğu belirtilen erkek sayısı %0,5’tir.

Sonuç olarak denilebilir ki, BeyĢehir Kazası XIX. yüzyılın ortalarında tahminî 13 000 kiĢilik nüfusuyla orta seviyede bir yerleĢim halinde kırsal nüfusunu büyük Ģehirlere göç veren ve bu nedenle demografik geliĢim hızı düĢük seyreden bir kazadır. Bunun en önemli sebeplerinden birisi olarak BeyĢehir’de yaĢayan her 10 kiĢiden 1’inin Ġzmir’e göç ettiği düĢünülürse bugün Ġzmir’de yaĢayan insanların bir bölümünün BeyĢehir kökenli olduğu net olarak söylenebilir.

108 KAYNAKÇA I-ArĢiv Belgeleri

TC. BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi, (BOA), NFS.d nr. 3315. (1844 Tarihli BeyĢehir Kazası Nüfus Defteri)

II- YayımlanmıĢ Kaynaklar

ACUN, Fatma, “Osmanlı Tarih AraĢtırmalarının

GeniĢleyen Sınırları: Defteroloji”, Türk Kültür

İncelemeleri Dergisi, S.1, Ġstanbul 2000, s.319-332.

AKANDERE, Osman, “Konya Vilayeti

Salnamelerine Göre BeyĢehir Kazası”, I. Uluslararası Beyşehir ve Yöresi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Konya 2006,s.594-603.

AKÖZ, Alaattin, ġeyda Karaca, “1831 Nüfus Sayımına Göre Doğanhisar’ın Demografik Yapısı”, I. Ulusal Doğanhisar ve Çevresi Tarih, Kültür ve Turizm Sempozyumu, 5-7 Ekim 2012, Konya, s.17-30.

ALPEREN, Bilal, Beyşehir ve Tarihi, Büyük Sistem Dersanesi Matbaası, Konya 2001.

AYDIN, Mahir, “Sultan II. Mahmud Döneminde Yapılan Nüfus Tahrirleri”, Sultan II. Mahmud ve Reformları Semineri (28-30 Haziran 1989), Ġstanbul 1990.

109

BEHAR, Cem, “Osmanlı Nüfus Ġstatistikleri ve 1831 Sonrası ModernleĢmesi”, Osmanlı Devleti’nde Bilgi ve İstatistik, T.C. BaĢbakanlık Devlet Ġstatistik Enstitüsü, Ankara 2000, s.63-72.

BEHAR, Cem “Osmanlı Ġmparatorluğu’nun ve Türkiye’nin Nüfusu 1500-1927”, Tarihi İstatistikler Dizisi, C.2,Ankara 2011, s.23-24.

ÇADIRCI, Musa, “Anadolu’da Redif Askerî TeĢkilatının KuruluĢu”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi, C.VIII, S.14, Ankara 1963.

ÇADIRCI, Musa, Tanzimat Sürecinde Türkiye: Askerlik, Ġmge Kitabevi, Ankara 2008.

ÇELĠKTEN, Orhan "1833-34 Nüfus Sayımına Göre Doğanhisar Kazası Nüfus Özellikleri", I. Ulusal Doğanhisar ve Çevresi Tarih, Kültür ve Turizm Sempozyumu Bildirileri, Konya 2013, s.129-134.

ÇĠMEN, Adnan, “Sayım, Kayıt Düzeni ve TeĢkilatlanma Açısından Osmanlıda Nüfus Hizmetleri”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 14/3 (2012), S.183,216.

110

DEVELĠOĞLU Ferit, Osmanlıca-Türkçe

Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara 2003.

ELĠBOL, Numan, “Osmanlı Ġmparatorluğu’nda Nüfus Meslesi ve Demografi AraĢtırmaları”, Süleyman Demirel Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2007, C.XII, S.2, s.135-160.

ERDOĞRU, Mehmet Akif, “BeyĢehir”, İslam Ansiklopedisi, c.VI, Türkiye Diyanet Vakfı, Ġstanbul 1992, s.84-85.

ERDOĞRU, Mehmet Akif, “Karaman Vilayetinin Ġdarî Taksimatı”, Osmanlı Araştırmaları, S.XII, Ġstanbul 1992, s.425-430.

ERDOĞRU, Mehmet Akif, Osmanlı Yönetiminde Beyşehir Sancağı, IQ Kültür Yayıncılık, Ġstanbul 2006.

GÖDE, Kemal, “BeyĢehir ve Göller Bölgesindeki Oğuz Boylarının Dünü ve Bugünü”, I. Uluslararası Beyşehir ve Yöresi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Konya 2006, s.322-324.

GÖNEN, Sinan, “Efsanelere Göre Ġnsan Adlarından Kaynaklanan YerleĢim Yeri Adları ve

111

BeyĢehir Adı”, I. Uluslararası Beyşehir ve Yöresi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Konya 2006, s. 705-709.

GÜL, Abdülkadir, “XIX. Yüzyılın Ġlk Yarısında Erzincan ve Köylerinin Demografik ve Ġskân Yapısı (1835 Tarihli Nüfus Defterine Göre)”, Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt-Sayı: 11-2 Yıl: 2009, Erzincan 2009, s. 163-182.

GÜNGÖR, Sertaç- Figen Dilek, “Coğrafi Bilgi Sistemleri Yardımıyla Katı Atık Depolama Sahaları Ġçin Yer Seçim Kriterleri ve BeyĢehir Ġlçesi Ġçin Uygun Depolama Alanlarının Seçimi”, I. Uluslararası Beyşehir ve Yöresi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Konya 2006, s. 686-696.

KARAL, E. Ziya, Osmanlı İmparatorluğunun İlk Nüfus Sayımı 1831, DĠE Matbaası, Ankara 1997.

KARPAT, Kemal H., Osmanlı Modernleşmesi Toplum, Kuramsal Değişim ve Nüfus, Ġmge Kitapevi, Ankara 2008.

KARPAT, Kemal H., Osmanlı Nüfusu 1830-1914, TimaĢ Yayınları, Ġstanbul 2010.

112

KONYALI, Ġbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleriyle Beyşehir Tarihi, Atatürk Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Yayını, Erzurum 1991.

MUġMAL, Hüseyin, “BeyĢehir Tarihçesi”, Tarihten bugüne ve Geleceğe Uzanan Konya Beyşehir (Derebucak-Hüyük) 2000 Rehberi, C.I, Konya 2000, s.93-95.

MUġMAL, Hüseyin, XIX. yüzyılın Ġlk Yarısında BeyĢehir ve Çevresinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı (179- 1864), S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Konya 200.

MUġMAL, Hüseyin, “XIX. Yüzyıl Ortalarında BeyĢehir Bölgesinden Ġzmir ve Ġstanbul’a Yapılan Göçler”, I. Uluslararası Beyşehir ve Yöresi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Konya 2006, s.269-284.

ÖZGER, Yunus, “Tanzimat Öncesi Erzurum ġehrinin Demografik Yapısı (1251/1835 Tarihli Nüfus Defterine Göre), A.Ü. Türkiyat AraĢtırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 29, Prof. Dr. Zeki BaĢar Özel Sayısı Erzurum 2006, s. 239-266.

113

ÖZGER, Yunus, “XIX. Yüzyılın Ġlk Yarısında Tercan ve Köylerinin Demografik Yapısı (1835 Tarihli Nüfus Defterine Göre), Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-2 Yıl: 2008, Erzincan 2008, s. 59- 75.

PARLATIR, Ġsmail, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Yargı Yayınevi.

SARI, Cemali, “ġehirleĢme Sürecinde BeyĢehir Ġlçesinin Nüfus Özellikleri”, I. Uluslararası Beyşehir ve Yöresi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Konya 2006, s.129- 136.

ġAHĠN, Hacı Haldun, Osmanlı Dönemi Nüfus Defterlerinde Çorum Bölgesi AĢiretleri, Çorum Belediyesi Kültür Yayınları, Çorum 2013.

TABAKOĞLU, Ahmet, "Klasik Dönemde Osmanlı Ekonomisi", Türkler Ansiklopedisi, C.X, Editör: Hasan Celal Güzel, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. s. 653-694.

TELCĠ, Cahit, “Osmanlı Ġktisat Literatüründe Bulunan ve Günümüzde Hala YaĢayan Bir Kavram: Rençber”, Türkler, C.X, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002.

114

UÇAR, Fuat, "1841 Sayımlarına Göre Doğanhisar Kazasında Nüfus ve Nüfus Yapısı", I. Ulusal Doğanhisar ve Çevresi Tarih, Kültür ve Turizm Sempozyumu Bildirileri, Konya 2013, s. 315-324.

YAVUZ, Muallim Memduh, Eşrefoğulları Tarihi Beyşehir Klavuzu, Babalık Matbaası, Konya 1934.

YEDĠYILDIZ, Bahaeddin, "Klasik Dönemde Osmanlı Toplumuna Genel Bir BakıĢ", Türkler, C.X, Editör: Hasan Celal Güzel, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 183-215.

YILMAZ, Mehmet “Tanzimat’tan Cumhuriyete Hatunsaray Nahiyesinde Nüfus ve Nüfus Hareketleri”, I. Uluslararası Hatunsaray ve Çevresi, Tarih, Kültür ve Turizm Sempozyumu Bildirileri, Konya 2012, s.307-333.

YILMAZ, Mehmet ”Tanzimat Döneminde Yapılan Nüfus Sayımlarına Göre Kulu Köyü”, Kulu Sempozyumu Bildirileri, Kulu 2012, s.81-132.

115 EKLER

Tablo 1: BeyĢehir Kazası’nda YerleĢimlere Göre Hane Sayısı ve Tahmini Nüfus. 1844.

Y.B: YerleĢim Birimi, H.S: Hane Sayısı, E. S: Erkek Sayısı, T N: Tahmini Nüfus, %: Yüzde Y. B. H.S E.S T. N % Y. B. H.S E.S T. N % Hacı Armağan 123 265 530 4,09 Göçü 69 176 352 2,72 Orta 61 135 270 2,08 Gönen 50 135 270 2,08 Cami 167 423 846 6,53 Gurgurum 81 225 450 3,47 Dalyan 43 88 176 1,36 Huğlu 40 130 260 2,01

Kaza Merkezi 395 911 1822 14,06 Ġsa 43 112 224 1,73

Akburun 24 73 146 1,13 Karaali 26 102 204 1,57 Avdancık 53 140 280 2,16 Karadiken 64 139 278 2,15 AvĢar 12 22 44 0,34 Kırıklı 19 40 80 0,62 Bademli 42 101 202 1,56 Kıstıfan 22 51 102 0,79 BaĢlamıĢ 21 65 130 1 Kurdular 21 71 142 1,1 Bayat 17 43 86 0,66 Manastır 214 673 1346 10,39 Bayındır 69 156 312 2,41 Mesudlar 21 56 112 0,86 Bektemir 32 87 174 1,34 Sarı 28 80 160 1,23 Candar 26 75 150 1,16 Sevindik 22 60 120 0,93

Çiftlik-i Kebîr 8 14 28 0,22 ġamlar 30 101 202 1,56

Çivril 12 18 36 0,28 Üskerles 229 621 1242 9,58

Çonya 35 105 210 1,62 D. - AĢağı Mahalle 93 255 510 3,94 Çukurağıl 29 106 212 1,64 D. - SokakbaĢı 98 236 472 3,64 Doğancık 11 32 64 0,49 D. - Cami-i Kebir 134 315 630 4,86

Eğirler 119 287 574 4,43 D. - Yenice 132 387 774 5,97

Emen 63 166 332 2,56 D. Genel 457 1193 2386 18,41

116

Tablo 2: BeyĢehir Kazası’nda YerleĢim Birimlerine Göre Hane BaĢına DüĢen Nüfus. 1844. Y. B. H. S. T. N. H.B.D. N. Y. B. H. S. T. N. H.B.D. N. Hacı Armağan 123 530 4,31 Göçü 69 352 5,1 Orta 61 270 4,43 Gönen 50 270 5,4 Cami 167 846 5,07 Gurgurum 81 450 5,56 Dalyan 43 176 4,09 Huğlu 40 260 6,5 Kaza Merkezi 395 182 2 4,61 Ġsa 43 224 5,21 Akburun 24 146 6,08 Karaali 26 204 7,85 Avdancık 53 280 5,28 Karadiken 64 278 4,34 AvĢar 12 44 3,67 Kırıklı 19 80 4,21 Bademli 42 202 4,81 Kıstıfan 22 102 4,64 BaĢlamıĢ 21 130 6,19 Kurdular 21 142 6,76 Bayat 17 86 5,06 Manastır 214 1346 6,29 Bayındır 69 312 4,52 Mesudlar 21 112 5,33 Bektemir 32 174 5,44 Sarı 28 160 5,71 Candar 26 150 5,77 Sevindik 22 120 5,45 Çiftlik-i Kebîr 8 28 3,5 ġamlar 30 202 6,73 Çivril 12 36 3 Üskerles 229 1242 5,42 Çonya 35 210 6 D. - AĢağı Mahalle 93 510 5,48 Çukurağıl 29 212 7,31 D. - SokakbaĢı 98 472 4,82 Doğancık 11 64 5,82 D. - Cami-i Kebir 134 630 4,7 Eğirler 119 574 4,82 D. – Yenice 132 774 5,86 Emen 63 332 5,27 D. Genel 457 2386 5,22

Eylikler 54 228 4,22 Genel Toplam 245 7

1296 0

5,27

Y.B: YerleĢim Birimi, H.S: Hane Sayısı, T N: Tahmini Nüfus, H.B.D. N: Hane BaĢına DüĢen N.

117

Tblo 3: BeyĢehir Kazası’ndan Büyük ġehirlere Göç Eden Erkek Nüfusun

Benzer Belgeler