• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM BULGULAR VE YORUM

5.1. Sonuçlar

5.1.2. Yeniden Kabullerin Değişkenlerinin İlişkilerine Yönelik Sonuçlar

Çalışmada yeniden kabul değişkenlerinin cinsiyet ile olan ilişkilerine ait sonuçlar aşağıda sıralanmıştır;

 Yeniden kabul hastalarının cinsiyet dağılımlarına göre yeniden kabul sıklıkları değişmemektedir.

 İkinci yatışların yeniden kabul sebepleri yani ilk yeniden kabul sebepleri cinsiyete göre farklılık göstermektedir. İkinci yatışlarda erkeklerin kadınlara göre yeniden kabul sebepleri farklılaşmaktadır.

 Erkek yeniden kabul hastalarının komorbidite skorları kadınlara göre yüksektir.

 Erkek yeniden kabul hastalarının bayanlara göre hem hizmet hem de fatura bedelleri daha yüksektir. Erkeklerin komorbidite skorlarının da bayanlara göre yüksek olduğu düşünüldüğünde bu durum yenden kabul erkek hastalarının tedavi ve bakım süreçlerinin daha maliyetli olduğunu ortaya koymaktadır.

 Erkeklerin kadınlara göre daha uzun süre hastanede kaldıkları söylenebilir. Erkekler ortalama 9 gün yatarken, kadınlar ortalama 8 gün hastanede yatmışlardır.

Sonuç olarak, Erkeklerin kadınlara göre komorbidite skorlarının yüksek olması, yine erkeklerin kadınlara göre daha uzun hastanede kalması ve erkeklerin maliyetlerinin kadınlara göre yüksek olması, yeniden kabul hastaları arasında erkeklerin en riskli grup olduğunu göstermektedir.

Çalışmada yeniden kabul değişkenlerinin sosyal güvenlik durumu ile olan ilişkilerine ilişkin sonuçlar aşağıda sıralanmıştır;

 Bu çalışma ile Yeniden kabul sıklıkları ile sosyal güvenlik durumu arasına bir ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

 SSK’lıların sayısı fazla olmasına rağmen komorbidite skoruna sahip olanların oranı %23,68, Emekli Sandıklı’ların %19,35, Bağ- Kur’luların %33,3, Yeşil Kartlıların % 19,04 ve diğer grubundakilerin (4447 Sayılı Kanun (İşsizlik Ödeneği Alanlar), Vatansız ve Sığınmacılar, 2022 Sayılı Kanun (65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesizler), Yabancıların İsteğe Tabi Sigortası Olanlar, SSK Yurtdışı Sigortalılar, 1005 Sayılı Kanun (İstiklal Madalyası, Harp Malülü, Gaziler), Ücretli Hastalar, SGK Genel Müd. Sağlık İşleri İl Müdürlüğü) %34,28 şeklinde dağılım göstermektedir. Bu durumda diğer grubunda yer alan yeniden kabul hastalarının daha fazla komorbidite skoruna sahip olduğu söylenebilir. Bunun sebebi grubun yaşça daha fazla yüksek hastaları barındırması olabilir.

 Yeniden kabul hastalarının yattıkları toplam gün sosyal güvenlik durumlarına göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık ifade etmemektedir.

 Toplam fatura ve hizmet bedeli sosyal güvence durumuna göre istatistiksel açıdan farklılık göstermemektedir.

 Hastaların sosyal güvenlik durumlarına göre yeniden kabul sıklıkları arasında fark olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Sonuç olarak, sosyal güvenlik durumunun komorbidite skoru dışında hiçbir değişkenle arasında bir ilişki bulunamamıştır. Bu durum, A.B.D. uygulamaları ile Türkiye arasındaki farklardan birisidir. A.B.D.’de yeniden kabul oranlarının sigorta

durumlarına değiştiği ortaya konmuştur (Philbin & DiSalvo, 1999), (Glasgow, ve diğerleri, 1991). Bu çalışmada ise aksi bir durum ortaya konmuştur. Bunun sebebinin, Türkiye’de, S.G.K tarafından sağlanan sağlık sigortası hizmeti kapsamında karşılanan tedavi giderlerinin alt gruplara (örneğin: SSK, emekli sandığı, bağ-kur) göre farklılaşmaması olduğu düşünülmektedir.

Çalışmada yeniden kabul değişkenlerinin yaş durumu ile olan ilişkilerine ait sonuçlar aşağıda sıralanmıştır;

 Yeniden kabul hastalarının yeniden başvuru sıklıkları ile yaşları arasında istatistiksel açıdan bir ilişki olmadığını göstermektedir.

 Yeniden kabul sebepleri yaş gruplarının dağılımına göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık göstermemektedir.

 Komorbidite skoruna sahip hastalar arasında, en çok birinci düzey komorbidite skoruna sahip olunduğu görülmektedir. En çok 65 yaş ve üstü daha sonra 50-64 yaş aralığındaki hastaların daha çok komorbidite skoruna sahip olduğu söylenebilir. Yaş skalası arttıkça komorbidite skoruna sahip hasta sayısı oranı %4,22’ye, önce %9,09’a sonra, %25,83’e en son 65 yaş ve üstü grupta ise %50’ye yükselmektedir. Bu durumda yaş arttıkça komorbidite skoru artmaktadır şeklinde yorumlanabilir.

 Yaş ilerledikçe yeniden kabul hastalarının hastane kalış sürelerinin arttığı sonucuna ulaşılmıştır.

 Yaş arttıkça yeniden kabul maliyetlerinin arttığı bulgusu elde edilmekte ve bu bulgu büyük önem taşımaktadır

Sonuç olarak, yaş arttıkça komorbidite skorunun arttığı, toplam yatılan gün sayısının arttığı, komorbidite skorunun olanlara olmayanlara göre daha fazla hastanede yattığı, hastanede daha fazla yatan hastaların maliyetlerinin de arttığı bulguları sentezlenince şu sonuca varılmaktadır: Yeniden kabullerde ilerleyen yaş önemli bir risk faktörüdür.

Çalışmada yeniden kabul değişkenlerinin komorbidite skoru ile olan ilişkilerine ait sonuçlar aşağıda sıralanmıştır;

 Komorbidite skoru olanlar olmayanlara göre daha fazla yeniden kabul

sıklığı göstermektedir. Yani komorbidite skoru arttıkça

komplikasyonlu diyabet, orta ve şiddetli kronik böbrek yetmezliği, felç, lösemi, malign lenfoma gibi hastalık grupları yeniden kabul sıklığını arttırmaktadır.

 Komorbidite skoru olanların daha çok mevcut medikal veya cerrahi durumun tekrarlanması nedeniyle hastaneye yeniden başvurduğu söylenebilir.

 “Bir” puan komorbidite skoruna sahip yeniden kabul hastalarının, komorbidite skoruna sahip olmayanlara göre hastanede daha fazla yattığı bulgusu elde edilmiştir. Ancak iki puan komorbidite skoruna sahip yeniden kabul hastalarının diğerlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı farklılığı görülememiştir. Bu durumun, “iki” puan komorbidite skoruna sahip yeniden kabul hastalarının sayısının oldukça az olması sebebine bağlanmıştır. Yine altı puana kadar komorbidite skoru dağılımı gösteren hastanelerde bu genellemenin yapılabileceği düşünülmektedir. Ancak bu durumda, komorbidite skoru olan yeniden kabul hastalarının olmayanlara göre hastanede daha fazla süre kaldığı sonucuna ulaşılabilir.

 Komorbidite skoruna sahip yeniden kabul hastalarının komorbidite skoru ile yeniden kabul maliyetleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunamamıştır.

Sonuç olarak, komorbidite skoru hem yeniden kabul sıklığını arttırmakta hem de toplam yatılan gün sayısını arttırmakta olduğu ve maliyetler üzerinde etkisinin kaybolduğu görülmektedir. Bu durumda komorbidite skorlarının yeniden kabul maliyetleri üzerinde dolaylı ve gizli bir etkisinin olduğu sonucuna varmak mümkündür. Komorbidite skorları yeniden kabul maliyetlerini arttıran faktörleri etkilerken, doğrudan yeniden kabul maliyetleri üzerinde etkisi görülmemektedir.

Birinci ve ikinci yatışlarında haliyle ve kısmen iyileşerek taburcu olan hastaların salah (tamamen iyileşmek) ile taburcu olanlara göre yeniden kabul sıklığı daha fazladır. Yani yeniden hastaneye başvuru sıklığını artıran ya da etki eden en çok

haliyle taburcu olanlardır. Arkasından beklenildiği üzere yeniden kabul sıklığına en çok etki eden kısmen iyileşerek taburcu olanlardır. Bu durum, hem hastanenin yatış ve taburculuk değerlendirme kriterleri hem de evde bakım kalitesi açısından soru işaretlerine neden olmaktadır. Yeniden kabul sıklığı kalite kriteri olarak değerlendirildiğinde ise, hastanın tam olarak iyileştirilmeden taburcu edilmesinden dolayı doğan yeniden kabullerin kaliteyi olumsuz etkilediği sonucuna varılabilir.

Yine yeniden kabullerin sebepleri incelendiğinde en çok ilk yatıştaki medikal ve cerrahi durumun devam etmesinden kaynaklı olması yine yeniden kabullerin kalite açısından önemini vurgulamaktadır. Beklenen değer olan “iyileşme”yi, hastaların bulamadığı sonucuna varılabilir. Bu durum kalite algısını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

Yeniden kabul hastalarının yeniden kabul sıklığı arttıkça, yattığı toplam gün sayısı da artmaktadır. Yeniden kabul sıklıklarının maliyet unsuru olmasındaki en temel parametre; yeniden kabul sıklıklarının, hastaların yatış süresini arttırmasıdır. Bu çalışmanın en önemli sonuçlarından biri; yeniden kabul hastalarının toplam yattığı günün yeniden kabul sıklıkları ile toplam hizmet bedeli arasındaki ilişkide tam ara değişken, yeniden kabul hastalarının toplam yattığı günün yeniden kabul sıklıkları ile toplam fatura bedeli arasındaki ilişkide kısmi ara değişken özelliği göstermesidir. Buna göre; yeniden kabul sıkları toplam yatılan gün ile birleştiği zaman toplam maliyetler üzerinde artırıcı yönünde daha fazla bir etki yapmaktadır. Yani yeniden kabul sıklığı arttıkça toplam yatılan gün sayısını artmakta ve toplam yatılan gün sayısı da maliyetleri daha çok arttırmaktadır.