• Sonuç bulunamadı

2.4 Neo-Liberal Dönemde Spor

2.4.1. Sporun Endüstrileşmesi

2.4.1.3. Yeni Tesis Projeleri

2000’lere gelindiğinde, piyasayı yönlendiren, en önemli kitle sporu olan futbolun 2016 Lig bonservis bedelleri üzerinden toplam değeri 913 milyon Euro’dur (Aşkar 2016). Bir önceki bölümde bahsedildiği gibi 2017-18 Super Lig naklen yayın bedeli ise 500 milyon USD’dır. Böyle bir ekonominin bir anlamda üretildiği yer olan stadyumlar için 2000’lerden itibaren yeni projeler gündeme gelmiştir. Esasen, 2000’lerin başından beri ülkedeki sporla ilgili tesis ve salonların gelişiminde ilerleme kaydedilmiştir. Devlet Planlama Teşkilatı’nın sağladığı “Spora İlişkin Bazı Göstergeler” arasında 2001 ve 2010 yılları arasındaki spor tesisi sayılarına bakıldığında stadyum, yüzme havuzu, spor tesisi ve açık saha sayılarında yükselme gözlenmektedir (Kalkınma Bakanlığı).

Tablo 6. 2001-2010 Spor Tesisi Sayıları ( Kalkınma Bakanlığı)

Özellikle 1990’ların sonundan itibaren hız kazanan belediye projelerinin dışında, İstanbul’da devlet tarafından yapılarak 2002’de açılan 75.415 izleyici kapasiteli Atatürk Olimpiyat Stadyumu, 2011’de açılan 52.652 izleyici kapasiteli Galatasaray Spor Kulübü’nün de evi kabul edilen Ali Sami Yen Spor Kompleksi ve Türk Telekom Stadyumu, 2016’da Beşiktaş Jimnastik Kulübü tarafından tamamalanan 41.903

izleyici kapasiteli Süleyman Seba Spor Kompleksi ve Vodafone Park dönemin ruhunu yansıtacak mimari dile sahip olarak inşa edilmişlerdir. Modern mühendislik teknolojileri ve çağın gereği bilişim tekolojilerini barındıran bu stadyumlar, sadece spor alanı değil, içinde alışveriş alanları, restoranlar, toplantı alanları ve kapalı otopark da barındıran kompleksler halinde inşa edilmişlerdir. Bu yapılar, Cumhuriyet’in şimdiye kadar sahip olduğu en büyük spor projeleridir. Türkiye’nin kendine koyduğu Olimpiyatlara ev sahipliği yapma hedefinin önemli ön koşullarından biri olan Olimpiyat köyü ve Olimpiyat stadyumu ihtiyacını karşılamak üzere yapılan Atatürk Olimpiyat Stadyumu, lokasyon olarak şehrin dışında yer almasıyla, büyük kalabalıkları bünyesinde toplayabilmesiyle, atletizm yarışlarına ev sahipliği kapasitesiyle çağımızın Olimpik stadyumlarına bir örnektir. Türk Telekom Stadyumu ve Vodafone Park, çağın en ileri teknolojisi ile inşa edilmiş yüksek kapasiteli bu stadlar, çağın gereği olan izleyici kapasiteleriyle, sporu eğlence ile birleştiren günümüz yaklaşımını mimari ve fonksiyonel olarak da temsil eden alan içerikleriyle, kulüplerince sponsorluk anlaşması ile satılan isim haklarıyla endüstriyel sporun tam birer temsilcisidirler. Türk Telekom Stadyumu ve Vodafone Park , isim sponsorluklarının sağladığı kaynak dışında, kulüplerine maç günü elde ettikleri bilet hasılatıyla, restoran/dükkanlardan elde edilen kira geliri ile de kulüplere ihtiyaç duydukları maddi kaynağı yaratıp, onlara “dünya kulübü” yolunu açmaktadırlar. Önemli danışmanlık ve denetim şirketlerinden Deloitte’un spor sektörüne danışmanlık veren bölümü “Sports Business Group’un” global olarak her yıl hazırladığı “Football Money League – Futbol Para Ligi” raporuna göre 2014 ve 2015 yılında dünyanın en çok gelir elde eden ilk 20 futbol kulübünden biri de Galatasaray olmuştur (Football Money League Report 2015).

Spor piyasasının önemli şehri olan İstanbul’un ardından, Anadolu’da da stadyum girişimleri gerçekleştirilmiştir. Dönemin Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, 2014’te Türkiye’nin 23* farklı şehrinde 25 adet büyük stadyum projesi (Aksan 2014)

için harekete geçildiğini bildirmiştir. Bu Anadolu şehirlerinin bir çoğunda 1950-1980 dönemi arasında inşa edilmiş, dönemin imkanlarını ve mimari anlayışını yansıtan,                                                                                                                

* Adana, Afyon, Ankara, Antalya, Batman, Bursa, Çorum, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Eskişehir, Gaziantep,

Hatay, İzmir –Göztepe, İzmir –Karşıyaka, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa-Akhisar, Manisa-Turgutlu, Mersin, Sakarya, Samsun, Sivas, Trabzon,

stadyum kapasiteleri inşa edildikleri dönemde şehirlerin izleyici kapasiteleriyle orantılı yapılmış stadyumlar bulunmaktadır. Bu stadyumların bazıları o şehirlerde yapılmış ilk stadyumlar olmakla birlikte, Ulu Önder Atatürk’ü anmak amacıyla “Atatürk” ismi verilmiş stadyumlardır (Tablo 5). Ancak maalesef bu projeler doğrultusunda bir çoğu yıkılmış veya yıkılması planlanmaktadır. Yeni yapılan stadyumların büyük kısmı ise içinde yapıldıkları şehirlerin isimleriyle anılacaklardır. Bakan Kılıç stadyumların “1950’li yıllardan kalma beton yığınları yerine, kent dokusuyla uyumlu, standartları yüksek, akustiği, ambiyansı ile sadece spor alanı olmakla kalmayan, sosyal ve kültürel alanlar da içeren dev yapılar” olacağından bahsetmiştir. Yıkılan veya yıkılması planlanan stadyumlar arasında Bakan Kılıç:

“Binlerce seyirciye kapılarını açacak bu stadyumlar hem çok daha fazla seyircinin takımlarını desteklemelerini sağlayacak, hem de kentin spor kültürüne önemli katkılar sağlayacak. Spor severlerin aileleriyle, eş ve dostlarıyla huzur içerisinde gidebileceği bu stadyumlar, kulüplerin daha fazla gelir elde etmesine de önemli katkılar sağlayacak ve ülkemizde futbolun daha ileriye taşınması konusunda önemli rol üstlenecektir. Eminim ki her biri kendisine has mimari özellikler taşıyan bu stadyumların katkıları her anlamda en üst seviyede olacaktır. Bu tesisler aynı zamanda Türkiye'nin inşaat sektöründe geldiği noktanın görülmesi açısından da oldukça önemli. Dünya standartlarında tesisleri, diğer ülkelerden daha az maliyetle, çok daha hızlı bir şekilde inşa ettiğimizi bilmek her açıdan gurur verici" demiştir (Aksan 2014).

Bakan Kılıç’ın da ifadesinden anlayacağımız gibi devlet, büyük bir ekonomi yaratan futbola 3 milyar TL’lik stadyum bütçesi (Aksan 2014) ayırarak destek olmakta, izleyici sporlarına maddi kaynak sağlamakta, toplumun da izleyici olmasını motive etmektedir. Bu projeler futbolun yanında, inşaat sektörüne de destek sağlamaktadır. Ancak, Anayasa’da devletin sağlayacağı belirtilen toplum refahı ve sağlığı adına kitle sporlarını yapmak için bu stadyumlar kullanılamayacaktır. 1950’ler sonrası inşa edilen stadların bazı kentlerde yıkılması ise o kentlerin spor hafızasının sekteye uğraması anlamına gelmektedir.

2.4.2. Spor Yönetimi Alanında Yapılanma Çalışmaları