• Sonuç bulunamadı

MİFTÂHU’L-VUSÛL’DE HANEFİ MEZHEBİNE ATIFLAR

2 1 TEMİZLİKLE İLGİLİ YAPTIĞI ATIFLAR

2.6. YEMİNLE İLGİLİ YAPTIĞI ATIFLAR

Hanefî mezhebine dair yemin ve kefâret konuları ile ilgili et-Tilimsânî üç atıfa yer vermiştir. Aşağıda müellifin aktardığı bu atıfların, isâbetli olup olmadığı incelenecektir.

312

Kırân, kelime anlamı itibariyle iki şeyi birleştirme anlamına gelmektedir. İstilâhi olarak ise hac mevsiminde hac ve umreye beraber niyet getirip her ikisi için birden ihrama girmektir. Ayrıntılı bilgi için bkz. el-Aynî, el-Binâye, IV, 282-288.

313

et-Tilimsânî, Miftâhu’l-Vusûl, s. 97.

314

İbn Mâce “Kitâbu’l-Menâsik” 14; el-Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, X, 62.

315

el-Cessâs, Şerhu Muhtasari’t-Tahâvî, II, 502; el-Kudûrî, et-Tecrîd, IV, 1704-1706; es-Serahsî, el-

Mebsût, IV, 25-27; el-Mergīnânî, el-Hidâye, I, 150; el-Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 160; el-Bâbertî, el- ʿİnâye, II, 519; el-Haddâd, el-Cevhere, I, 162; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 529-530.

316 el-Kâsânî, Bedâʾiʿ, II, 174. 317

Şeyhîzâde, Mecmaʿu’l-enhur, I, 287.

318

es-Semerkandî, Tuhfetü’l-fukahâʾ, I, 413; ez-Zeylaî, Tebyîn, II, 40-41; Molla Hüsrev, Dürer, I, 239; İbn Nüceym, el-Bahrü’r-Râik, II, 283.

2.6.1. Yemin Kefâreti İçin Tutulması Gereken Orucun Niteliği

Hanefî mezhebine göre İbn Mesud’un (ö. 32/652-53) Kur’ân-ı Kerîm kıraâtine319

binaen yemin kefâreti ile ilgili oruç tutacak kimsenin üç gün peş peşe oruç tutması gerekmektedir. Şayet tutulacak oruç üç gün peş peşe olmazsa kefâret yerine gelmiş olmaz.320

Araştırdığımız Hanefî mezhebi kitaplarında İbn Mesud’un meşhur kırâati321

gibi çeşitli delillerden yola çıkılarak yemin kefâreti için tutulacak orucun peş peşe olması gerektiği,322

herhangi bir nedenle peş peşe olmazsa kefâretin yerine gelmiş olmayacağı323 ifade edilmiştir. Konu ile ilgili öne sürülen delillerden birisi de şöyledir: “keffareti üç gün oruç tutmaktır.” âyetindeki emir kipi mutlak olarak gelmiştir, mutlak olarak gelen emir fevr gerektirmekte, fevr de peş peşe ile mümkün olmaktadır.324

et-Tilimsânî’nin Hanefî mezhebine atfettiği “yemin kefâreti için oruç tutacak kimsenin üç gün peş peşe oruç tutması gerektiği” görüşü isâbetli olup konu ile ilgili muhâlif bir görüşle karşılaşılmamıştır. Bununla beraber konuya dair mezhep kitaplarında farklı gerekçelendirmeler de mevcuttur.

2.6.2. Yemin Kefâretinde Hürriyetine Kavuşturulacak Köle

Hanefî mezhebine göre yemin kefaretinin belirtildiği “yahut da kefâret bir köle azat etmektir.”325 âyetinden mutlak köle kastedilmektedir. Lafızda da asıl olan mutlaklığı üzere bırakmaktır. Bu nedenle kâfir köle azâd etme de yemin kefâreti yerine geçer.326

319

“Yemin keffareti, ailenize yedirdiğinizin yemeğin orta derecesinden on yoksulu yedirmek yahut

onları giydirmek veyahut bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânları) bulamazsa, onun keffareti üç gün oruç tutmaktır.”( Mâide, 5/89.) İbn-i Mesud âyette ifade edilen oruç seçeneğinin sonuna peş

peşe anlamına gelen mütetâbi‘ât kelimesini eklemiştir.

320

et-Tilimsânî, Miftâhu’l-Vusûl, s. 15.

321 Mezhep kitaplarında meşhur rivâyetle nassa ekleme yapmanın câiz olduğu ifade edilmiştir.( el-

Kâsânî, Bedâʾiʿ, V, 111; İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-kadîr, V, 81; et-Tahtâvî, Hâşiye ʿalâ Merâkı’l-

felâh, s. 687.) 322

eş-Şeybânî, el-Asl, II, 281; el-Cessâs, Şerhu Muhtasari’t-Tahâvî, VII, 405-406; es-Serahsî, el-

Mebsût, VIII, 144; el-Kâsânî, Bedâʾiʿ, V, 111; el-Mergīnânî, el-Hidâye, II, 319; el-Mevsılî, el- İhtiyâr, IV, 48; ez-Zeylaî, Tebyîn, III, 113; el-Aynî, el-Binâye, VI, 135.

323

el-Kâsânî, Bedâʾiʿ, V, 111; el-Haddâd, el-Cevhere, II, 196; es-Semerkandî, Tuhfetü’l-fukahâʾ, II, 345; Şeyhîzâde, Mecmaʿu’l-enhur, I, 541-542; İbn Nüceym, el-Bahrü’r-Râik, IV, 315.

324

el-Kudûrî, et-Tecrîd, XII, 6429.

325

Mâide 5/89.

326

Etüt ettiğimiz Hanefî mezhebi kitaplarında zıhâr kefâretinde olduğu gibi yemin kefaretinde de hürriyetine kavuşturulacak kölenin mutlak köle olduğu, müslüman olma şartının olmadığı, gayrimüslim kölenin de yemin kefâreti için azâd edilebileceği, “yahut da kefâret bir köle azat etmektir.” âyetindeki mutlak ifâde delil alınarak ifâde edilmiştir.327 Mezhep içerisinde konuya dair muhâlif bir görüşe rastlanılmamıştır.

Dolayısıyla et-Tilimsânî’nin yaptığı atıf isâbetlidir.

2.6.3. Yemin Bozulmadan Önce Kefâret Verme

Hanefîler Hz. Peygamber’in (a.s) Abdurrahman b. Semüre’ye söylediği “Ey Abdurrahman b. Semüre! Herhangi bir hususta yemin ettiğinde yeminin dışındaki başka bir şeyi daha hayırlı görürsen, yeminine kefâret öde ve hayırlı olanı işle.”328

hadis metnini takdîm te’hîr ederek, yemin bozulduktan sonra kefâretin ödenmesi gerektiğini söylemişlerdir.329

İncelediğimiz Hanefî mezhebi kitaplarında “Yemin ettiğinizde (bozarsanız) yeminlerinizin kefâreti işte budur. Bununla beraber, yeminlerinize sadık kalın.”330 âyeti

gibi çeşitli deliller ile beraber öğle namazının vakti gelmeden kılınamayacağı, sehiv secdesinin sebebinin gerçekleşmeden yapılamayacağı ve hatâen öldürme kefâretinin öldürmeden önce verilemeyeceği gibi örneklerden de yola çıkılarak sebebi gerçekleşmeden farzın yerine getirilmesinin farz yerine geçmeyeceği ve dolayısıyla yemini bozmadan önce kefâret vermenin geçerli olmadığı, eğer yemin bozulmadan kefâret ödendiyse yemin bozulduktan sonra tekrar ödenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Söz konusu hadisin tertib bildirmediği “önce hayırlı olanı yerine getir, sonra kefâreti öde.”331 gibi farklı rivâyetlerinin olduğu ve bu nedenle yemin bozulmadan önce kefâretin ödenebileceğine işaret etmediği belirtilmiştir.332

327

es-Suğdî, en-Nütef, I, 192-193; es-Serahsî, el-Mebsût, VIII, 148; es-Semerkandî, Tuhfetü’l-

fukahâʾ, II, 343; el-Mergīnânî, el-Hidâye, II, 319; el-Haddâd, el-Cevhere, II, 195; el-Aynî, el- Binâye, VI, 134; ez-Zeylaî, Tebyîn, III, 112; İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-kadîr, V, 80; Molla Hüsrev, Dürer, II, 41; Şeyhîzâde, Mecmaʿu’l-enhur, I, 541; el-Meydânî, el-Lübâb, IV, 8.

328

el-Buhârî, “Kitâbü’l-eymân ve’n-nuzûr” 1; Müslim “Kitâbü`l-eymân” 19.

329

et-Tilimsânî, Miftâhu’l-Vusûl, s. 70.

330

Mâide 5/89.

331

ed-Dârimî, “Kitâbu’n-Nuzûr ve'l-eymân” 9; İbn Mâce “Kitâbü’l-Kefârât” 7.

332 eş-Şeybânî, el-Asl, II, 292; el-Cessâs, Şerhu Muhtasari’t-Tahâvî, VII, 408-415; el-Kudûrî, et- Tecrîd, XII, 6424- 6428; es-Suğdî, en-Nütef, I, 383; es-Serahsî, el-Mebsût, VIII, 147-148; el-

Kâsânî, Bedâʾiʿ, III, 19-20; el-Mergīnânî, el-Hidâye, II, 320; el-Mevsılî, el-İhtiyâr, IV, 48-49; ez- Zeylaî, Tebyîn, III, 113-114; el-Bâbertî, el-ʿİnâye, V, 84; el-Aynî, el-Binâye, VI, 13-138; İbnü’l-

et-Tilimsânî’nin Hanefî mezhebine atfettiği “yemin bozulduktan sonra kefâretin ödenmesi gerektiği” görüşü isâbetli bir atıf olup konu ile ilgili mezhep içerisinde farklı bir görüş ile karşılaşılmamıştır. Konuya dair mezhep kitaplarında farklı gerekçelendirmeler de mevcuttur.

Netice olarak, et-Tilimsânî’nin yemin bahsiyle ilgili Hanefî mezhebine dair yaptığı üç atfın tamamının isâbetli olduğu anlaşılmaktadır.