• Sonuç bulunamadı

IV. GÜNÜMÜZDE YAPILAN ÇALIŞMALAR

2.5. YEMİN VE ADAKLAR KİTABI

Burada tespit ettiğimiz tek muhalif görüş binek üzerinde tavaf yapmanın hükmü olmuştur. Aslında hac bahsinin konusu gibi gözükse de Tahâvî bu bâbda bu meseleyi müstakil olarak işlememiş, sadece adak ve yemin ile ilgili görüşünü delillendirirken binekle tavaf yapmanın hükmünden örnek vermiş ve bu örnekte imamlara olan muhalefeti ortaya çıkmıştır.

2.5.1. BİNEK ÜZERİNDE TAVAF YAPMANIN HÜKMÜ

Tahâvî “Bir Kimse Allah’ın Evine Yürümeyi (Adayarak) Kendisine Vacip Kılarsa” bâbında bu ihtilafa yer vermiştir.383

Buna göre Ebû Hanife, Ebû Yusuf ve İmam Muhammed mazereti varken kişi binekle tavaf ederse kefâret ödemez derken, Tahâvî mazeretli ya da mazeretsiz olmanın kişi için fark etmeyeceğini belirtmiş ve binekle tavaf yapan kişinin kefâret ödemesi gerektiğini ifade etmiştir.

2.5.1.1. Konunun Eserde İşlenişi

Tahâvî yürüyerek haccetmeyi adayan kişinin bineğe binmesinin ona bir şey gerektirmeyeceğini söyleyenlerin dayandıkları rivayetlerle konuya başlamıştır.

Enes b. Malik’ten gelen rivayete göre Resûlullah (sav), iki oğlu kollarına girmiş ayakları yerde sürüyerek götürülen bir adam görmüş ve bunun durumunu sormuştur. Yürümeyi adadığı söylenince “Şüphesiz Allah’ın bu adamın kendisine bu şekilde eziyet etmesine ihtiyacı yoktur” buyurmuştur.384

Yürüyerek haccetmeyi adayan kişinin bunu yapmadığı takdirde ona bir sorumluluk gerekmediğini düşünenlerin bir diğer delili ise Ukbe b. Âmir’in naklettiği hadistir. Bu hadise göre kız kardeşi başı açık, yalın ayak yürümeyi adamış, Resûlullah (sav) bu durumu öğrenince “Ona söyleyin başını örtsün ve bineğe binsin” buyurmuştur.385

Bu görüş sahiplerine muhalefet eden diğer bir grup ise kişi bineğe biner ama adak adarken yemin anlamı kastetmiş ise yemin kef reti öder çünkü adak yemin anlamında da kullanılabilir demişlerdir. Bunlar da Resûlullah’tan (sav) rivayet edilen “adağın kef reti yemin

kef retidir”386 yönündeki hadisleri esas almışlardır. Ayrıca yukarıda zikredilen Ukbe b. Âmir rivayetinin farklı senedle gelen bir rivayetinde Resûlullah’ın (sav) Ukbe’ye şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Kız kardeşine binmesini ve başını örtmesini emret, üç gün de oruç tutsun.”387

Bu rivayetleri esas alanlar, işte bu üç günlük oruç daha önce yürümeyi adayan kişinin yeminine karşılık kefarettir demişlerdir.388

Başka bir grup ise kişinin bineğe isterse bineceğini buna karşılık da yemin kef reti ödemesini ve bir de kurban kesmesini gerekli bulmuşlardır. Bu görüş sahipleri İbn Abbas ve İkrime’den gelen Ukbe b. Âmir’in kız kardeşiyle ilgili olayın rivayetini delil göstermişlerdir. Buna göre Resûlullah (sav), Ukbe b. Âmir’e şöyle buyurmuştur: “Kız kardeşine binmesini,

başını örtmesini emret; bir de hediyelik kurban kessin.”389

Tahâvî’ye göre bütün bu rivayetlerin doğru olarak anlaşılması, adakta bulunan kişinin hükmünün, yürümeyi adayan kişinin dilerse binebileceği buna karşılık bir kurban kesmesi

384 Buhari, “Eyman”, 31; Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, “Eyman ve’n-nüzûr”, 4803, 3/128. 385 Ebu Davud, “Eyman”, 23; Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, “Eyman ve’n-nüzûr”, 4806, 3/129. 386 Ebu Davud, “Eyman”, 23; Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, “Eyman ve’n-nüzûr”, 4814, 3/130. 387 Ebu Davud, “Eyman”, 23; Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, “Eyman ve’n-nüzûr”, 4816, 3/130. 388 Tahâvî, ŞerhumMeâni’l-âsâr, 3/130.

gerektiği ve yeminini bozduğu için de kefâret ödemesi gerektiği şeklinde olmasını gerektirir. Bu, Ebû Hanife, Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’in de kanaatidir.390

Tahâvî Hanefî imamlarla bu konuda aynı kanaatte olmasına rağmen bu meselenin rivayetlerden anlaşılan hükmünün yanında her zaman yaptığı gibi görüşlerini destekleyecek olan akıl yürütmeyle aynı sonuca varma kısmında, binekle tavaf yapmanın hükmünden hareket etmiş ve bu konuda imamlara muhalefet ettiğini ortaya koymuştur.

Tahâvî, yürümeyi kendisine gerekli kılan kişi hakkında bazılarının bunun o kişi için bağlayıcı olmayacağını ve bunu yapmadığında bir bedel ödemesi gerekmediğini belirttiklerini ifade etmiştir. Böyle düşünenlere göre yürümek ihramın gerektirdiği bir saygınlık değildir.

Tahâvî, bu konuyu incelemiş ve haccın gerekliliklerinden (haccın olmasını gerektiren sebeplerden) olan tavafı ele almıştır. Tavafın bazısı ihramlı bazısı ihramsız yapılır. Ziyaret ve sader tavafları gibi. Bunları yürüyerek yapmak gerekmektedir. Kişi mazeretsiz olarak yürümek yerine binekle tavaf yapsa, görevinde kusur yaptığı için kurban kesmesi gerekmektedir. Tahâvî mazeretli olarak binekle tavaf yapma konusunda ihtilafın söz konusu olduğunu söylemiştir. Ebû Hanife, Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’in de aralarında olduğu bir grup, hastalık gibi bir mazeret nedeniyle binekle tavaf yapan kişiye bir şey gerekmez demişlerdir.

Diğer bir grup ise mazeretli de olsa kişinin binekle tavaf yapması halinde kurban kesmesi gerekir demişlerdir. Tahâvî bunun nazar (aklî düşünme-kıyas) açısından daha doğru olduğunu düşündüğünü belirtmiştir. Çünkü hastalıklar, yasakların yapılmasında günahları kaldırır ama kef retleri kaldırmaz.391

Tahâvî, buna delil olarak ...هَّلَِمَ ُيْدَْلْا َغُلْ بَ ي ى تىَح ْمُكَسُؤُر اوُقِلَْتَ َلََوُ۫ “Kurban, yerine ulaşıncaya kadar

başlarınızı tıraş etmeyiniz”392 ayetini göstermiştir. Buna göre ihramlı kişinin mazeretsiz olarak

başını tıraş etmesi haramdır ve bu durumda hem günahkâr olur hem de kefâret ödemesi gerekir. Ancak başını tıraş etmek zorunda kalırsa günahından kurtulur ama yine de kefâret ödemek zorundadır.

Tahâvî buradan hareketle Kâbe’nin tavaf edilmesi konusunda da hükmün bu olacağını, kıyasın bunu gerektirdiğini ifade etmiştir. Tahâvî’ye göre kişi, yaptığı ziyaret tavafını mazeretsiz olarak binekle yaparsa hem günaha girer hem de kurban kesmesi gerekir. Mazeret

390 Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, 3/131. 391 Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, 3/131. 392 Bakara, 2/196.

nedeniyle tavafta yürümeyi terk ederse yine kurban kesmesi gerekir. Ancak bu durumda günahkâr olmaz.

Tahâvî, aklî düşünme ve kıyasın bu sonucu gerektirdiğini belirtmiştir. Bu aynı zamanda İmam Züfer’in de görüşüdür demiştir.

Tahâvî, Ebû Hanife, Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’in bu konuda mazeret dolayısıyla binekle tavaf yapan kişinin herhangi bir yükümlülüğünün olmayacağını kabul ettiklerini ifade etmiştir.

Tahâvî yaptığı akıl yürütmeyle ulaştığı bu hükmün, yürümeyi adayan kişinin de hükmü olacağını belirtmiştir. Nasıl ki bazı tavaf çeşitlerinin ihramdan çıktıktan sonra yapılması gerekiyorsa (sader tavafı) ve bunu, mazeretli ya da mazeretsiz yürümeyi terk ederek yaptığında da aynı şekilde kefâret ödemesi gerekiyorsa ve ihramlıyken vacip olan yürümeyi terk ettiğinde kurban kesmesi gerekiyorsa ihramdan önce de kendisine vacip kıldığı yürümeyi terk ettiğinde de kefâret ödemesi gerekir. Çünkü ihramdan önce yürümek de (adamak) ihramın sebeplerindendir. Yani kişi bu adakla ihrama girme yükümlülüğü altına girmiştir.

Tahâvî bu akıl yürütmeyle ulaştığı sonuçtan hareketle, Hanefî imamların yürümeyi adayan kişinin, mazeretli ya da mazeretsiz olarak yürümeyi terk ettiğinde kurban kesmesi gerektiği hükmünü vermelerinin, kendisinin ulaştığı, tavafta mazeretli olarak yürümeyi terkeden kişinin de kurban kesmesi gerektiği hükmü ile ilgili olarak lehine bir delil olduğunu belirtmiştir.393

2.5.1.2. Hanefî İmamların Görüşleri

Hanefîlere göre binek üzerinde ya da taşınarak tavaf yapan kimsenin bir mazereti varsa ona hiçbir şey gerekmez. Ancak mazeretsiz olarak binekle ya da başkasından yardım alarak tavaf yaparsa ceza kurbanı gerekir. Aslında farz olan tavaf gerçekleşmiştir ve geçerlidir ancak gücü yettiği halde yürümeyi terk ettiği için vacipte noksanlık meydana gelmiştir. Bu nedenle dem gerekir. Mazereti olan için ise böyle bir vacip söz konusu olmadığı için vacibin terki ve dem söz konusu değildir.394

Resûlullah (sav) zamanından bugüne kadar tavaf hep yürüyerek yapılmıştır. Binekle tavaf yapmak geçerli fakat tavafın tam olma şartına aykırı yani ibadette noksanlığın oluşmasına

393 Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, 3/132. 394 Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’, 2/128.

sebeptir. Bu nedenle de bu şekilde mazeretsiz binek üzerinde tavaf yapan kişiye kurban vacip olur.395

Hanefîlere göre ise Resûlullah’ın (sav) binekle tavaf yapmasının bir nedeni vardır. Cabir b. Abdullah’tan gelen bir rivayette Resûlullah (sav) insanların kendisini rahatça görebilmeleri ve soru sormaları için Beytullah’ı bineği üzerinde tavaf etmiştir.396 Başka bir görüşe göre ise Resûlullah (sav) yaşlılığı nedeniyle de binekle tavaf etmiş olabilir.397 Neticede

Resûlullah (sav) mazeret nedeniyle binekle tavaf yapmıştır ve böyle özür durumlarında da ceza gerekmez.398

2.5.1.3. Değerlendirme

Tahâvî ihramdan önce yürümeyi adayarak Kâbe’ye yürüyerek gitmeyi kendisine vacip kılan kimsenin isterse binebileceğini, bunun bedeli olarak kurban keseceğini ve yeminini bozmasından dolayı da kefâret ödeyeceğini belirtmiştir. Resûlullah’tan (sav) bu konuda gelen farklı rivayetlerin en doğru şekilde anlaşılmasının ancak bu şekilde mümkün olacağını belirtmiştir. Bu konuda Hanefî imamlara karşı herhangi bir muhalefeti söz konusu değildir.

Tahâvî, bu meselenin aklî izahını yaparken yürümenin ihramın gerektirdiği bir hürmet olmadığından dolayı kişiye bunu ihlal ettiğinde herhangi bir sorumluluk yoktur diyenlerin bu düşüncelerini incelemiş ve burada imamlara muhalefet ettiği bir konuya değinmiştir. Haccın şartlarından olan, ihramlı ya da ihramsız olarak birtakım tavafları yaparken kişinin yürümesi vaciptir. Ancak kişi bunu mazeretsiz olarak terk eder de binekle tavaf yaparsa kurban kesmesi gerekir. Tahâvî, yaptığı bu kıyasla, nasıl ki ihramdan sonra vacip olan bir şeyi yapmak, kişi için bağlayıcıysa ihramdan önce vacip olan şeyi yapmak da bağlayıcıdır diyerek kişinin hac için yürümeyi adamasını bağlayıcı görmeyip, yürümenin ihramın gerektirdiği bir saygınlık olmadığını düşünenlere karşı çıkmıştır. Bu konuda da Tahâvî ile imamlar arasında bir ihtilaf söz konusu değildir.

Tahâvî’nin Hanefî imamlardan ayrıldığı nokta ise tavafı mazeretli olarak binekle yapma durumunda kişiye bir yükümlülüğün gerekip gerekmediğidir. Tahâvî burada kurban kesilmeden tıraş olma durumunda kişinin mazeretli ise günaha girmeyeceğini ama görevinde eksiklik meydana getirdiği için kurban kesmesi gerektiğini, mazeretsiz ise hem günahkâr olup hem de

395 Serahsî, el-Mebsût, 4/45. 396 Müslim, “Hac”, 254. 397 Mevsilî, el-İhtiyâr, 1/166. 398 Serahsî, el-Mebsût, 4/45.

kurban keseceğini belirtmiştir. Buna göre kıyas tavafta da mazeretli olarak yürümek terk edilse günahın olmayacağını ama kurbanın kesileceğini gerektirmektedir.

Hanefî imamlar ise mazeretli olarak binekle tavaf yapan kişinin herhangi bir bedel ödemesine gerek olmadığını belirtmişlerdir. Tahâvî, bâbın asıl meselesi olan yürüyerek hacca gitmeyi adamak konusunda mazereti olsun olmasın kişinin bineğe bindiğinde kurban kesmesi gerektiğini kabul eden Hanefî imamların verdikleri bu hükmün, kendisinin tavaf konusunda verdiği hükmün doğru olduğuna dair lehine bir delil olduğunu belirtmiştir.

Tahâvî’nin bu konuda, hastalık gibi mazeretler, haramların yapılmasında ancak günahları kaldırır ama kef retleri düşürmez ilkesini kabul ettiği görülmüştür.