• Sonuç bulunamadı

IV. GÜNÜMÜZDE YAPILAN ÇALIŞMALAR

2.4. NİKAH KİTABI

2.4.1. HÜRRİYETE KAVUŞTURMAYI MEHİR BEDELİ SAYARAK CARİYENİN ÂZÂD

Bu bâbda370 işlenen “kişinin cariyesini hürriyete kavuşturmayı mehir bedeli sayarak

âzâd etmesi” konusu Hanefî imamlar arasında ihtilafa neden olmuştur. Ebû Hanife ve İmam Muhammed’e göre hürriyetine kavuşturma dışında mehirsiz olarak kimsenin nikâhı geçerli değildir, ayrıca mehir ödenmesi gerekir. Bu konuda Ebû Yusuf, hürriyetine kavuşturma dışında ayrıca bir mehire gerek olmadan nikâh geçerlidir demiştir.

Tahâvî bu konuda Ebû Hanife ve İmam Muhammed’in görüşünü benimsemiştir. İhtilafı ise cariyenin evliliği kabul etmemesi halinde hürriyet bedelini çalışıp eski sahibine ödemesi gerekip gerekmediği noktasındadır. Burada üç imam, cariyenin hürriyet bedelini ödemesi

369 Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’, 2/169. 370 Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, 3/20.

gerekir derken Tahâvî, buna gerek yoktur demiş ve Züfer ile aynı kanaatte olduğunu belirtmiştir.

2.4.1.1. Konunun Eserde İşlenişi

Tahâvî, öncelikle aralarında Ebû Yusuf’un da olduğu 'hürriyetine kavuşması dışında

cariye için mehir yoktur' diyenlerin delilini zikretmiştir. Buna göre Enes b. Malik’ten gelen bir

rivayette Resûlullah (sav), Safiye’yi (r. anha) hürriyetine kavuşturmuş ve bunu onun mehri saymıştır.371

Bunlara muhalefet edenler ise bu hadisteki uygulamanın Resûlullah’a (sav) özel bir uygulama olduğunu belirtmişlerdir. Resûlullah (sav) dışında da kimsenin böyle bir hakkı yoktur demişlerdir. Tahâvî, bu görüşü benimseyenler arasında Ebû Hanife, İmam Muhammed ve Züfer’in de olduğunu ifade etmiştir. Bu görüş sahiplerinin delili ise İbn Ömer’in Resûlullah’ın (sav) Hz. Safiye'ye yaptığı uygulamanın aynısını Cüveyriye’ye (r. anha) yaptığı şeklindeki şu rivayettir: Nâfî’nin bildirdiğine göre “Resûlullah (sav) Cüveyriye’yi Müstalikoğulları gazvesinde aldı ve onu hürriyetine kavuşturup onunla evlendi. Onu hürriyetine kavuşturmayı da mehri yaptı. Bunu bana İbn Ömer haber verdi. O da bu gazvedeki ordudaydı.”372 Bu haberi

aktaran İbn Ömer, daha sonra Resûlullah’tan (sav) sonra böyle bir durumda ayrıca mehir verilmesi gerektiğini de söylemiştir. Dolayısıyla İbn Ömer bunu ya Resûlullah’tan (sav) işitmiş olmalıdır ya da daha önce belirtildiği gibi bu şekilde bir mehrin Resûlullah’a (sav) özel olduğunu ve diğerlerinin hükmünün bundan farklı olduğu kanaatinde olduğunu ortaya koymuştur.373

Tahâvî daha sonra Hz. Cüveyriye'nin nasıl azad olduğunu araştırmıştır. Hz. Aişe’nin rivayetine göre Cüveyriye esir düştüğü kişiyle mükatebe akdi yapmış ve bedelini ödemek için Resûlullah’tan (sav) yardım istemiştir. Resûlullah (sav) da bedelini ödemiş ve onunla evlenmiştir.374 İşte Resûlullah (sav), Cüveyriye’nin yazışmasında belirlenen meblağı ödemiş,

bunun neticesinde ortaya çıkan hürriyete kavuşma, İbn Ömer’in hadisindeki mehir olmuştur. Bu ise Resûlullah’tan (sav) başkası için söz konusu olamaz.375

Tahâvî, Ebû Yusuf’un bu konuda farklı düşündüğünü ve ona göre bunun herkes için geçerli olduğunu yani hürriyete kavuşturmanın mehir olabileceğini söylediğini belirtmiştir. Ebû

371 Buhârî, “Nikah”, 14; Müslim, “Nikah”, 85; Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, “Nikâh”, 4299, 3/20. 372 Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, “Nikâh”, 4300, 3/20.

373 Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, 3/21. 374 Ebu Davud, “Itk”, 2.

Yusuf’a göre kıyas bunu gerektirmektedir. Çünkü cariye kendisini hürriyetine kavuşturan kişiyle evlenme şartıyla ile azad olur, bundan sonra da evlenmekten vazgeçerse cariyenin kendi değerini eski sahibine ödemesi gerekir. Bu şartla evliliği kabul ederse mehir olarak hürriyetine kavuşturma gerekir, evliliği reddederse de değerini çalışarak ödemesi gerekir. Kocası onunla gerdeğe girmeden de onu boşarsa cariyenin değerinin yarısını çalışarak ödemesi gerekir. Tahâvî, Ebû Yusuf’un böyle düşünmesine rağmen ayrıca bir mehrin gerekliliği konusunda Ebû Hanife ve İmam Muhammed’den farklı düşünmesini tutarsız bulmuştur.376

İmam Züfer’e göre hürriyetine kavuşturmanın mehir olması şartıyla hürriyetine kavuşturulan cariye, evlenmeyi kabul etmeyecek olursa çalışıp bedelini ödemesi gerekmemektedir. Evlenme şartı hürriyete kavuşturma akdi esnasında söylenmiş ise bu efendinin aleyhine, cariyenin de lehine -azaddan sonra sonuçlarını doğuracak olan- bir şarttır. Cariye bu teklifi kabul edip onunla evlenecek olursa onun lehine olacak olan mehirdir. Buna göre hürriyete kavuşturmanın karşılığında bir bedel söz konusu değildir. Nikâh şartı hürriyete kavuşturmanın dışında koşulmuş bir şarttır. 377

İmam Züfer bu durumu şöyle bir örnekle açıklamıştır: Kendisine bin dirhem karşılığında bir yıl hizmet etmesi şartıyla azad edilen bir köle sonradan bunu kabul etmezse köleye bir şey düşmez. Çünkü o hizmetinin karşılığında eski sahibinden alacaklı olacaktı.

Bunun gibi hürriyetine kavuşturulup evliliği kabul etmemesi halinde ona ayrıca bir bedel ödemek gerekmez. Zira bedel, nikâh şartı gerçekleştiğinde söz konusu olacaktır. Tıpkı hizmetin geçekleşmemesi halinde hizmet bedelinden söz edilemeyeceği gibi azad esnasında da nikâh olmadığı için mehirden bahsedilemez. Bu durumda da cariye herhangi bir karşılık olmadan azad edilmiştir ve evlenmekten vazgeçerse bir bedel ödemesi gerekmez.378

Tahâvî, kıyasın İmam Züfer’in dediği gibi olduğunu ifade etmiş ve bu görüşün Ebû Hanife, Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’in görüşlerine aykırı olduğunu belirtmiştir.379

2.4.1.2. Hanefî İmamların Görüşleri

Efendinin cariyesini kendisiyle evlenmesi şartıyla azad etse Ebû Yusuf’a göre bu azad mehir yerine geçer ve başka bir mehir belirlenmesine gerek yoktur. Ebû Hanife ve İmam Muhammed ise bu durumda azad mehir yerine geçmez ve mehir olarak mehr-i misil gerekir

376 Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, 3/22. 377 Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, 3/22. 378 Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, 3/23. 379 Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, 3/23.

demişlerdir. Ancak cariye hürriyetine kavuştuktan sonra evlenmeyi kabul etmezse üç imamın ittifakıyla bedelini efendisine ödemesi gerekir.380

Ebû Yusuf’un başka bir mehir belirlenmesine gerek olmadığı görüşünün delili, Resûlullah’ın (sav) Safiye’yi azad ettikten sonra onunla evlenmesi ve azad etmeyi de mehir saymasıdır. Tarafeyn’e göre ise mehir mal cinsinden olmalıdır ve azad mal değildir. Bu nedenle de azad edilmenin mehir sayılması söz konusu değildir ve böyle bir nikâhta mehr-i misil icap eder.381

İmam Züfer, cariyenin bedelini ödeme konusunda Hanefî imamlardan farklı düşünmektedir. Ona göre cariye hür olduktan sonra evlenmeyi kabul etmezse bedelini ödemek zorunda değildir. Hanefî imamlar, efendinin cariyesini karşılıksız azad etmediğini bilakis bir menfaat karşılığında azad ettiğini düşünmüşlerdir. Cariyenin evlenmeyi reddetmesiyle bu menfaat elden gitmiştir. Bu zararın karşılanması da cariyenin bedelini ödemesi ile mümkündür. Zira cariye artık hürdür ve evliliğe zorlanamaz.382

2.4.1.3. Değerlendirme

Tahâvî, hürriyete kavuşturmayı mehir sayarak cariyeyi azad etme hususunda Ebû Hanife, Züfer ve İmam Muhammed’le aynı kanaatte olmuş ve cariye evlenmeyi kabul ederse ona azad dışında ayrıca bir mehir gerekir demiştir. Ebû Yusuf ise hürriyete kavuşturmanın mehir yerine geçebileceğini söylemiş ve ayrıca bir mehire gerek yok demiştir. Bu noktadaki ihtilafın sebebi Resûlullah’ın (sav) Safiye’yi azad ettikten sonra bunu mehir sayarak onunla evlenmesi şeklindeki uygulamasıdır. Ebû Yusuf’un bu uygulamayı umum için geçerli saydığı, Ebû Hanife ve İmam Muhammed’in ise bu uygulamanın Resûlullah’a (sav) özgü olduğunu kabul ettikleri anlaşılmaktadır.

Cariyenin evlenmeyi kabul etmemesi halinde ise çalışıp bedelini eski sahibine ödemesi gerektiği konusunda Ebû Hanife, Ebû Yusuf ve İmam Muhammed ittifak etmişlerdir. Ancak evlenmeyi kabul etmediği durumda Züfer, cariyenin eski sahibine çalışıp bedelini ödemesi gerekmez diyerek Hanefî imamlardan ayrılmıştır. Hanefîler burada efendinin zararını dikkate alarak zararın karşılanması fikrini tercih ederken Tahâvî, zarar esaslı düşünmemiş, azadın

380 İbrahim b. Muhammed b. İbrahim Halebi, Mültekâ’l-ebhur. thk. Vehbi Süleyman Gâveci el-Elbânî (Beyrut:

Müesssesetu’r-Risale,1409/1989), 1/249.

381 Damad, Mecmau’l-enhur, 1/512.

karşılıksız olduğunu çünkü cariyenin azad olmadan önce böyle bir teklifle muhatap olamayacağını belirtmiştir.

Tahâvî bu bölümde Hanefî imamların cariyenin hürriyetine kavuştuktan sonra evliliği kabul etmemesi durumunda değerini ödemesi gerektiğini düşündüklerini ifade etmiş ancak onların bu konudaki izahlarına fazla yer vermemiş; daha ziyade İmam Züfer’in görüşlerini aktarmıştır.

İmam Züfer, cariyenin karşılıksız olarak hürriyetine kavuşacağını, nikâh ve mehrin hürriyetten sonra söz konusu olacağını bu durumda da cariye evlenmek istemezse hürriyetinin bedeli olarak bir şey ödemesi gerekmeyeceğini ifade etmiştir.

Tahâvî, burada bedelin (mehir) nikâhla birlikte söz konusu olacağını, azad esnasında nikâh olmayacağı için de mehirden söz edilemeyeceğini ve bu şartla hürriyetine kavuşan cariyenin karşılıksız olarak hürriyetine kavuştuğunu düşünmüştür. Tahâvî bu kıyasla cariyenin mehri olması şartıyla hürriyetine kavuşturulması halinde cariye daha sonra evlenmek istemezse bedelini çalışıp eski sahibine ödemesi gerekmez diyerek Hanefî imamlara muhalefet etmiş ve Züfer ile aynı kanaatte olmuştur.