• Sonuç bulunamadı

Yazma; duyguların, düşüncelerin, isteklerin tasarıların yazılı olarak ifade edilmesidir. Türkçe öğretiminin önemli bir alanını oluşturan yazma, bilgiden çok beceri gerektirmektedir. Bu beceri ise uygulama ile kazanılır. Okuma gibi yazmanın da insan yaşamında önemli bir yeri vardır. Duygu, düşünce ve hayallerini açık ve anlaşılır olarak yazma, çeşitli zihinsel becerileri gerektirir. Öğrenciler bu beceriler yoluyla düşüncelerini sıralamayı, sınırlamayı, düzenlemeyi, yazı amacını belirler ve kuralları uygulamayı öğrenirler. Yazma becerisi özellikle okuma becerisiyle doğrudan ilişkilidir. Öğrencilerin yazma becerilerini geliştirmeleri sürekli okumalarına, yazmalarına, yazdıklarını incelemelerine, tartışmalarına ve beğendikleri anlatımları bularak kullanmalarına bağlıdır (MEB, 2005: 21).

İşeri (2008: 131)’ye göre yazma, metin oluşturma demektir. Yazı dizgesinin kullanıldığı bir dizgedir. Başka deyişle yazının var oluş nedenlerinden biri dilin alıcılığını sağlamaktır. Bu nedenle her yazı yazma edinimi olarak değerlendirilmemelidir.

Yazma, beyinde yapılandırılmış bilgilerin yazıya dökülmesi işlemidir. Bunun için öğrencilerin dinledikleriyle okuduklarını iyi anlamaları ve beyinde yapılandırmaları gerekmektedir. Yazma sürecine, beyinde yapılandırılmış bilgilerin gözden geçirilmesiyle başlanmaktadır. Yazının amacı, yöntemi, konusu ve sınırları belirlenerek yazılacak bilgiler seçilmektedir. Seçilen bilgiler çeşitli zihinsel işlemlerden geçilerek yazılmaktadır. Bilgilerin doğru olarak yazılması, düşünme ve zihinsel becerilerin gelişimiyle de ilişkilidir (MEB, 2005: 21).

1.3.1. Yazmanın Önemi

Çok eski çağlarda insanlar yasalarını, inançlarını, efsanelerini, anılarını, kitaplarda değil, belleklerinde saklamak zorundaydı. Anlaşmak için her toplum, birbirinden farklı sistemler geliştirmek durumunda kalıyordu. Kültürel değerler ağızdan ağza, kulaktan kulağa geçerken eklemeler yapılıyor, unutulanlar oluyordu. İşte yazının bulunuşu her şeyden önce insanoğlunun unutma zayıflığına karşı en kesin çare oldu. Yazının en büyük görevi; düşünceyi kalıcı kılması, taşıması ve yaymasıdır. Uygarlığın simgesi olan yazının bulunuşu ile: Bilgi, duygu, düşünce ve isteklerin tam olarak saklanması ve aktarılması mümkün olmuştur. İnsanın düşüncesi gelişmiş, yeni boyutlar kazanmıştır. İletişim kolaylaşmış, duygu ve düşünce alışverişi hızlanmıştır. Düşünce ve sanat ürünlerinin hazırlanması ve yayılması hızlanmıştır. Kitabın doğuşuna temel hazırlanmıştır. Kalem, kâğıt, mürekkep gibi yazı malzemeleri, matbaanın bulunması gibi gelişmeler yazıyla koşut bir gelişme izlemiştir (Kaptan, 2007: 59- 60).

Konuşma nasıl bireylerin duygu, düşünce ve izlenimlerini sözel dille karşısındakine bir şey söyleme işi ise, yazma da aynı konularda karşısındakine bir

şey yazma işidir. Bu ortak özelliğinden dolayı yazma öğretimi konuşma öğretimiyle birlikte tasarlanıp geliştirilmesi gereken bir süreçtir. Ancak konuşma, yüz yüze yapılan bir etkinliktir. Yazma ise o anda birlikte olmayan insanlar arasında olur. O nedenle, konuşmacı söylediklerinin etkisini anında değerlendirir. Konuşmanın etkisine göre konuşma biçimlenip şekillenir. Buna karşın yazan kişi okuyucunun etkisini anında görme şansına sahip değildir. O nedenle yazma işinin yanlış anlamaya neden olmamak bakımından daha dikkatli yapılması gerekir (Çelenk, 2004:130).

Müftüoğlu ve Koç (2009)’a göre yazma, duygu, düşünce, bilgi ile görülen ve yaşananların yazıyla aktarılması, anlatılması etkinliğidir. Dilin dört temel beceri ve işlevinden biri olan yazma da konuşma gibi bir anlatım yoludur. Dilin dinleme-okuma-konuşma ve yazma diye adlandırılan bu dört temel becerisi aslında birbirine bağlıdır. Yazma öğretimi bu nedenle çok yönlü bir etkinliktir. Öğrencinin yazma becerisi, eğitim ve öğretimle geliştirilebilen düşünme ve konuşma yetilerine bağlıdır.

Hem okul yıllarında hem de okuldan sonraki yaşamda yazılı anlatım sözlü anlatımda olduğu gibi büyük önem taşır. Okul döneminde sadece Türkçe dersleri değil diğer derslerde de başarılı olabilmek diğer becerilerde olduğu gibi yazılı anlatım becerisinin gelişme düzeyine bağlıdır. Bu anlamda yeni program diğer dersleri Türkçe dersinin etrafında gelişmesine izin vererek çağdaş yaklaşımın gereğini yerine getirmiştir. Yazılı anlatım becerisi okuldan sonraki yaşamın da vazgeçilmez bir parçasıdır. Günümüzde çağdaş toplumların yapısı, ticaret ve endüstri temelinden bilgi ve hizmet temeline doğru kaymaktadır. Bu yeni süreçte iletişim becerilerinin önemli bir yeri olacaktır. İletişimin bir boyutunu oluşturan yazılı anlatım gelişen dünyaya uyum sağlamada önemli bir etken olacaktır (İşeri, 2008: 133-134).

İşeri (2008: 136) yazmanın, öğrenciler tarafından keyifli bir beceri etkinliği olarak ele alınmadığının altını çizmiştir. Bunun nedenleri olarak yazı yazarken çoğu kez sıkı kurallara bağlı kalmak zorunluluğunun olduğunu,

öğretmenlerin öğrencileri her zaman istenilen konuda ve türde yazı yazabilecek bir konumda görmelerinin de etkili olduğunu belirtmiştir. Ayrıca düzeye uygun farklı bilişsel becerilere hitap eden etkinliklerin yazma becerisinin gelişmini olumlu etkileyeceğini vurgulamıştır.

İşeri (2008: 135) yazma eğitiminde bazı ilkelerin göz önünde bulundurulması gerektiğini şu maddelerle belirtmiştir:

 Yazma becerisinin geliştirilmesi birbiriyle sıkı ilişkilere sahip birçok eylemin art arda kullanılmasıyla gerçekleşen bir süreci gerektirir.

 Yazma eğitiminin amacı, metin oluşturma değil metin oluşturma için gerekli becerilere sahip olunmasını sağlamaktır.

 Yazma eğitiminde öğrencinin yazmaya psikolojik ve düşünsel açıdan hazır olmasına yardımcı olunmalıdır.

 Öğrencilerin yazmaya karşı olumsuz bir tutumu veya korkusu varsa ilk olarak olumsuz tutum ve korkunun giderilmesine dönük çalışmalar yapılmalıdır.

 Yazma eğitiminde öğrenciler arasındaki bireysel farklılılar göz ardı edilmemelidir.

 Yazma eğitiminde öncelikli olarak içeriğin düzenlenmesine ağırlık verilmelidir.

 Yazma konusuyla ilgili özel bir amaç olmadıkça öğrenciler tek bir konu üzerinde yazmaya zorlanmamalı, öğrencilere farklı konulardan istediklerini seçme imkânı sunulmalıdır.

 Yazma çalışmaları olabildiğince farklı metin türleri üzerinde yaptırılmalıdır.  Öğrencilerin yazılı anlatımları değerlendirilirken içeriğin orjinal, farklı

olması ve öğrencilerin kendi düşüncelerini yansıtması teşvik edilmelidir.  Öğrencilerin bilişsel becerilerini geliştirmek yazma eğitiminin önemli bir

parçasıdır.

 Öğretmenler öğrencilerin yazılı anlatımlarını sadece not vermek için değil yazma becerilerindeki sorunların tespit etmek ve yanlışlarını düzeltmelerine yardımcı olmak için değerlendirmelidir.

 Yazma eğitimi sadece okuldaki çalışmalarla sınırlı kalmamalı, öğrencinin okul dışında da yazma zevk ve alışkanlığı kazanması sağlanmalıdır.

Öğrencilerin tüm derslerdeki başarıları yazma edinimine bağımlıdır. Duygu, düşünce ve izlenimlerini ifade edemeyen öğrenciler, bilgi donanımına sahip olsalar bile başarıları düşük olacaktır. Bu yüzden öğrencilerin iyi bir okuryazar durumuna gelmesi için okuma ve yazma eylemlerine isteklik kazandırılmalı, belirli kalıpların dışında konu özgürlüğü yaratılarak öğrencilerin özgün yazılar yazmaları desteklenmelidir.

1.3.2. Yazma Öğretiminin Amaçları

Çelenk (2004: 132)’e göre yazı öğretiminde yapılacak ilk iş, öğrencide güçlü bir yazma arzusu ve heyecanı uyandırmak olmalıdır. Bilinmelidir ki gerçekleştireceğimiz öğretme- öğrenme etkinlikleri ne kadar güçlü olursa olsun, öğrenen birey öğrenme istek ve arzusuyla dolu olmadıkça, öğrenme etkinliklerine yüksek düzeyde katılım gösteremez. Çok iyi bir yazma arzu ve isteği uyandırıldıktan sonra düzenlenecek öğretme-öğrenme etkinliklerinde yüksek düzeyli öğrenci katılımı nedeniyle öğretmenin işi de oldukça kolaylaşacaktır.

Birçok bilim insanı yazma öğretiminin amaçları hakkında düşüncelerini belirtmişlerdir. İşeri (2008: 135)’e göre yazma eğitiminin amacı, metin oluşturma değil metin oluşturma için gerekli becerilere sahip olunmasını sağlamaktır. Çelenk (2004: 130) yazma öğretimin genel hedeflerini; açık, okunaklı ve işlek bir yazı yazma becerisi ile duygu, düşünce ve izlenimlerini yazılı olarak anlatabilme, olarak belirtmiştir. Nas (2004: 240) yazmanın genel amaçlarını şu şekilde belirtmektedir:

 Kuralına uygun biçimde oturarak, temiz ve düzgün yazı yazma alışkanlığı kazanabilme.

 Yazı araç ve gereçlerini tanıyabilme.

 Yazı araç ve gereçlerini temiz ve ekonomik kullanabilme.

 Kuralına uygun olarak okunaklı, işlek, güzel ve hızlı bitişik eğik yazı yazabilme.

 İmla ve noktalama işaretlerini kuralına uygun olarak yazabilme.  Dekoratif yazı yazabilme.

 Yazı sanatına ve eserlerine karşı duyarlı olabilme.  Eleştiriye açık olabilme.

Koç ve Müftüoğlu (2002) ise yazma öğretiminin amaçlarını şöyle sıralamışlardır: Öğrencilere, düşündüklerini, duyduklarını, öğrendiklerini, bildiklerini açık, anlaşılır, doğru ve etkili biçimde yazılı olarak anlatma beceri ve alışkanlığı kazandırmak. Öğrencilere, düzgün, doğru, güzel, açık ve anlaşılır

yazmanın özellik ve niteliklerini tanıtmak ve bunları kazandırmak. Yazı ve söze dönüştürülemeyen düşünce, bilgi ve birikimin, yararı olmayacağını öğretmek. Dilin iletimsel işlevinin yazı ya da sözle anlatmak ve aktarmak olduğunu öğretmek. Öğrencilerin, düşünce, duygu, bilgi ve birikimlerini belirli amaç ve kendi değer ölçüleriyle bağdaştırarak yazılı olarak anlatmalarını sağlamak. Öğrencilerin, ilgilerini çekecek konularda, yazmalarını isteyerek düşünce üretme ve yazma güçlerini geliştirmek. Öğrencilerin kendi yazılarını, kâğıt düzeni, konu, içerik, düzenleme, dil, anlatım, yazım ve noktalama açılarından incelemelerini, gerekli düzeltmeleri yapmalarını isteyerek onlara hem özeleştiri yapma, hem de bir konuya değişik açılardan bakma alışkanlığını kazandırmak.

Benzer Belgeler