• Sonuç bulunamadı

1.2. OKUMA EĞİTİMİ

1.2.4. Okuma Türleri

Okuma sesli ve sessiz olmak üzere iki tür etkinliğe dayanır. İlk okuma yazma öğretimi yoluyla çocukların bu iki okuma becerisinin geliştirilmesi esastır. Bu yaşta hatalı ya da yetersiz kazandırılmış bir okuma becerisinin gelecek yıllarda giderilmesi çok zor, hatta bazen olanaksızdır. O nedenle ilk okuma-yazma öğretiminin çocuklara sağlıklı okuma alışkanlıkları temeli üzerine yapılandırılıp planlanması bir zorunluluktur (Çelenk, 2004: 113).

1.2.4.1. Sesli Okuma

Korkmaz (2008: 102)’a göre sesli okuma, bir yazının dinleyenlerin duyabileceği ve zevkle dinleyebileceği yükseklikte bir sesle okunmasıdır. Sesli okuma gözle algılanıp zihinle kavranan kelimelerin, işaretlerin ve kelime gruplarının konuşma organlarının yardımı ile söylenmesidir. Sesli okuma, kavrama, kelime hazinesi, hız ve doğruluk öğeleri üzerine kuruludur.

Sesli okuma, özellikle ilköğretimin ilk üç sınıfında büyük bir önem taşır. Çocuğa okuma becerisi kazandırmakta sesli okumanın yeri büyüktür. Yazılı işaretleri seslendirebildiğini ve anlamını bildiğini anlayan bir öğrencinin kendine güveni artar. Çocuk daha ileri çalışmalar için kendine güvenir. Bundan başka, sesli okuma öğrencinin okuma durumunu anlamaya yardım eden bir tanıma aracıdır. İyi okuma parçaları çocuğu ve dinleyicileri fikri etkinliklere yönelttiği gibi, dinleyiciler üzerinde de hoş etkiler bırakır (Korkmaz, 2008: 103).

Sesli okumada okunacak metin de büyük önem taşımaktadır. Çok uzun metinler öğrencilerin yorulmasına, sıkılmasına, anlamdan uzaklaşmasına neden olabileceği gibi okuma eylemini de sevilmeyen bir eylem olarak algılamasına neden olabilir. Ayrıca Çelenk (2004: 114)’e göre okunan metnin anlamına uygun bir sesli okuma, dinleyenleri etkiler ve onlara zevk verir. Bu zevkin alınabilmesi okunan metindeki dilin coşku ve akıcılığı kadar, metnin taşıdığı anlama uygun bir vurgu ve tonlamanın da önemi büyüktür. İyi bir okuma, gerçekte okunan metindeki karmaşık düşünce ve duyguların anlaşılmasını da kolaylaştırır. O nedenle, İlk okuma yazma öğretiminde öğrencilerle üzerinde çalışılan cümle ve metinler okunurken cümle ya da metnin anlamına uygun duygu, coşku, sevgi, vb. vurgu ve tonlamalarda öğretmenlerin titizlik göstermesi ilerde telafisi güç okuma alışkanlıklarına neden olmamak bakımından gereklidir.

Ayrıca Cemaloğlu (2000: 52)’na göre metnin işlenişi sırasında önemle üzerinde durulması gereken hususlar şunlardır: Okuma parçasında geçen bilinmeyen sözcüklerin anlamları öğrencilere açıklanmalıdır. Okuma parçasında geçen olay sınıfta canlandırılmalı ya da resimlerle ifade edilmelidir. Öğretmen metinle ilgili resimleri göstererek yüksek sesle okumalıdır. Öğretmen okuma parçasını yüksek sesle okurken tekrar etmelidir. Okuma parçası yeter sayıda öğrenciye okutulmalıdır. Murat (2007: 107)’a göre de sesli okumada öğretmen önce metni örnek olarak okumalı daha sonra bir öğrenciyi ya da grubu ya da bütün sınıfı sesli okuma uygulamasıyla dinleyerek telaffuzdaki yanlışları düzeltmelidir. Sesli okumada metnin anlamı ortaya çıkacak şekilde vurgu, tonlama, noktalama

işaretleri yapılmalı ve okuma bittikten sonra metne ait sorular ve işleyiş yapılmalıdır.

Sesli okumanın kazandıracağı bir takım beceriler vardır. Korkmaz (2008: 103) sesli okumanın kazandırdığı becerileri şu şekilde belirtmektedir:

 Göz hareketlerine düzenlilik kazandırır; öğrenci bir duruşta kazandığı kelimeleri söylerken, göz öbür durağa özenle atılır. Bu hareket gözde alışkanlık durumuna gelir.

 Öğrenciler, düz yazıları gereğince okumayı öğrenirler.  Metni, sesle de yorumladıkları için daha iyi anlarlar.

 Bir yazıyı başkalarına da okuma alışkanlığı kazanarak topluma uyma ve katılma yetenekleri gelişir.

 Öğrenci kendi okumasındaki ilerlemeyi gösterir.

 Derste sesli okuma, diğer öğrencilere dinleme alışkanlığı kazanma fırsatı verir.

Sesli okumanın bireylere bir takım beceriler kazandırdığı aşikârdır. Sesli okuma becerisini geliştirme yollarını ise Demirel (1995:69) şu şekilde belirtmektedir:

 Okuma metnini önce öğretmen okumalıdır.

 Öğrenciler sesli okumanın değerli bir beceri olduğunu inandırılmalıdır.  Öğrencilerden sesli okunacak metni iki defa sessiz okumaları

istenmelidir.

 Sesli okunacak okuma parçalarının, yeni sözcüklerinin az, duygu ve düşünce yönünden yalın olmasına özen gösterilmelidir.

 Öğrenciler okuma parçasını belli bir gruba sesli okumalıdır.  Yapılan okuma hataları okuma bittikten sonra söylenmelidir.  Öğrencilerin kelime dağarcıkları zenginleştirilmelidir.

1.2.4.2. Sessiz Okuma

Korkmaz (2008: 116)’a göre sessiz okuma, ses organlarından herhangi birini hareket ettirmeden, gövde ve baş hareketleri yapmadan yalnız gözle yapılan bir okumadır. Sessiz okuma, sesli okumaya göre bireyin hayatında daha fazla yer alır. Sessiz okuma zaman kazandırıcı ve anlamayı kolaylaştırıcı bir okuma türüdür. Okuma alışkanlığı geliştirmek, bilgi kazanmak, estetik duygu kazanmak vb. amaçlara ulaşmada başvurulan bir okuma biçimidir.

Murat (2007: 108)’e göre sessiz okuma, bilgi toplamak, okuma alışkanlığı geliştirmek, boş zamanı değerlendirmek, sanatsal ve kültürel zevkleri geliştirmek için yapılan okumadır. Sessiz okuma yapılırken öğretmenin; öğrencinin okuma akışı içinde beden ile ritmik hareket etmesini, parmak ya da kalemle yazıyı takip etmesini ve dudak hareketlerini engellemesi gerekir. Sessiz okumada sadece göz organı kullanılır. Sessiz okuma becerisi sesli okumadan sonra kazanılır.

Gerek öğrencilerin gerekse de yetişkinlerin hayatında sessiz okuma, sesli okumaya göre daha fazla yer tutar. Çünkü sessiz okuma, anlamı öğrenciye daha çabuk kavratır (Cemaloğlu, 2000: 52).

Çelenk (2004: 114)’göre sessiz okuma, anlamı çok çabuk algılama ve kavrama olanağı sağlar. Sessiz okuma becerisi, sesli okumanın gerçekleşmesinden sonra kazanılması gereken bir beceridir. O nedenle sessiz okuma öğretimine ikinci sınıftan itibaren başlanır. Ancak gerekli temel alışkanlık ve becerileri kazanmak bakımından, zamanı ve yeri geldikçe ve çocuklar serbest metin okumaya başladıklarında sessiz okumanın ilk denemeleri yapılmalıdır. İleri sınıflarda ise, sessiz okumaya ayrılan zaman giderek artırılmalı, beşinci sınıftan sonra ise sessiz okumaya daha fazla zaman ayrılmalıdır.

Güneş (2007: 136)’e göre sessiz okumaya ilköğretim birinci sınıfta yer verilmemelidir. İkinci ve üçüncü sınıfta aşamalı olarak öğretilmelidir. Dördüncü ve beşinci sınıfta uygulamaya geçilmelidir. Sessiz okuma, öğrencinin kendi

kendine okuyup öğrenmesine, bağımsız çalışmasına, zamanını ve gücünü daha iyi kullanmasına katkı sağlamaktadır. Bunun için okulda ve okul dışında öğrencilerin sessiz okuma yapmaları özendirilmelidir. İlköğretim düzeyinde sessiz okuma çalışmalarının anlaşılma durumu yoklanmalıdır. Ancak günümüz araştırmaları başta okuma becerilerinin gelişimi olmak üzere, konuşma, anlama, vb. becerilerin gelişimine sesli okumanın daha çok katkı sağladığını belirtmektedir. Bu durum da göz önünde bulundurulmalıdır.

Ülkemizde de 2005 yılından itibaren okuma yazma öğretiminde ses temelli cümle yönteminin uygulamaya konulması ilköğretimin ilk basamağında sesli okumanın önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Çünkü öğrenci okuma ve yazmayı çıkardığı seslere göre yapılandırmakta ve harfleri seslendirerek okuma yazma öğrenmektedir. İlköğretim birinci sınıflarda okumayı öğrenen bir öğrencinin okumasını geliştirmesi ancak sesli okuma ile mümkündür. Güneş (2007: 136)’in de belirttiği gibi sessiz okuma ikinci ve üçüncü sınıfta aşamalı olarak öğretilmelidir. Dördüncü ve beşinci sınıfta uygulamaya geçilmelidir.

Benzer Belgeler