• Sonuç bulunamadı

E. Doğrudan Yabancı Yatırımları Etkileyen Faktörler

2. Yatırım Ortamı İle İlgili Faktörler

Bir ülkeye doğrudan yabancı yatırımların gelmesinde etkili olan bir diğer önemli faktör ise, yatırımı bekleyen ülkenin yabancı yatırımcılara sağlamış olduğu kolaylıklar ve yapılan hukuki ve teknik düzenlemelerdir. DYY bekleyen ülke hükümetleri yatırım indirimi, gümrük vergilerinden muafiyet, ucuz kredi gibi teşvik tedbirleri ile yabancı sermayeyi yatırım yapmaya özendirebilir.158

Küreselleşmenin bir boyutu olan finansal piyasalardaki küreselleşme ile birlikte, tasarrufların ve yatırımların dünya genelinde etkin dağılımın sağlanması büyük bir oranda gerçekleşmiştir. Küreselleşmenin önemli alanlarından birisi de üretimin küreselleşmesidir. Üretimin küreselleşmesi aracılığıyla üretim alanı olarak dünya bir bütün olarak değerlendirilmeğe başlanmış ve maliyet avantajı sağlayabilmek amacıyla iktisadi açıdan optimum bölgelerde üretim dağıtılmıştır.

Son dönemlerde özellikle DYY’ı gerçekleştiren çokuluslu şirketler bu gibi teşvik tedbirlerinden ziyade, siyasi ve ekonomik istikrara, söz konusu ülkenin dünya ticaret sistemine ve bu sistem bünyesinde oluşturulan anlaşmalara ne ölçüde katıldığına da aynı şekilde önem vermektedir.

Bir ulusal ekonomide yürütülen idari prosedürler ve işlemler DYY’ın çekilmesinde oldukça önemlidir. Çünkü idari prosedür ve işlemlerin fazla vakit

157 YILMAZ - BARBAROS., a.g.e.,

http://www.iaw.unibremen.de/~jtholen/tagungen/papers/Yilmaz.pdf, (25.06.2008).

alması, bürokratik işlemlerin çokluğu ve karmaşıklığı yabancı yatırımcılar için önemli bir giriş engeli olarak değerlendirilebilir.

Yapısal etkenler iki ana altbölüme ayrılmaktadır: idari istikrar ve bürokrasinin işlerliği. İdari istikrar ile esas olarak ifade edilmek istenen devlet ve hükümet politikalarıdır. Yabancı yatırımın gerçekleşmesi için gereken işlemlerin az sayıda, açık, basit, anlaşılabilir olması bürokrasinin işlerliğinin düzeyini belirleyen etmenlerdir. Kurumsal faktörler arasında şeffaflık ve kurumsal altyapı gösterilmiştir. Şeffaflık ifadesi ile anlatılan, kamu yönetiminde rüşvet ve yolsuzluğun olmaması, hukukun üstünlüğü, muhasebe standartlarının tutarlı olması vb. hususlardır. İşletme yönetimlerinin kalitesi ve işletmelerde muhasebe/raporlama altyapısının düzeyi önemli kurumsal altyapı unsurlarındandır. Öte yandan düşük vergileme, yabancı yatırımcılarla ikili vergi anlaşmaları gibi uygulamalar da yabancı yatırımlar üzerinde önemli bir rol oynamaktadır.

Küreselleşme süreciyle birlikte, geçiş ekonomileri olarak adlandırılan eski Doğu Bloku ülkeleri başta olmak üzere, bir çok ülkede özelleştirme uygulamaları gündeme gelmiştir. Özelleştirme uygulamalarının ana hedeflerinden birisi, mülkiyetin el değiştirmesi yoluyla ekonomide rekabetin sağlanmasıdır. Bu amaçla yürütülen özelleştirme uygulamaları DYY çekmekte oldukça etkili olmaktadır.

DYY’ın bir ülke ekonomisine yönelmesinde bir başka belirleyici ise, rekabet politikalarıdır. Kartel anlaşmaları, piyasa gücünün kötüye kullanımı gibi antirekabetçi firma davranışlarını önlemeye yönelik kurallar ve uygulamalar bütünü olan rekabet politikası, piyasalarda yerli firmalar tarafından yapay giriş engelleri oluşturulmasını önlemekte ve bu bağlamda yabancı yatırımların ülkeye akışı açısından kritik bir rol oynamaktadır.

Günümüzde ülkelerin ulusal yatırım mevzuatına damgasını vuran en önemli ilke, yabancılar tarafından gerçekleştirilen yatırımlarla yerli yatırımlar arasındaki eşitlik ilkesidir. Ancak bazı ülkelerin bu konuda daha ileriye gittiği görülmektedir. Yabancı yatırımcılar, yatırım kararını vermeden önce ev sahibi ülkeden ek güvenceler ve avantajlar talep edebilmektedir. Örneğin, böyle bir ülke yerli yatırımcılar için öngörmediği vergi indirimi imkânını yabancı yatırımcıya sunabilir

veya sosyal mevzuat bakımından yabancı yatırımcılara daha esnek davranabilir; yurt dışına yapılacak ödemeler bakımından da yerli yatırımcısına sağlamadığı kolaylığı yabancı yatırımcıya sağlayabilir. Bu tür uygulamalar, genellikle eski doğu bloku ülkelerinde gözlenmektedir. Dolayısıyla, günümüzde çağdaş dünyada kabul edilen sistem yerli olsun, yabancı olsun yatırımlar için nasıl bir düzenleme getirmişse, bu ülkeler, en azından o sistemin gereğini yabancı yatırımlar için yerine getirmek zorunluluğunu duymaktadırlar. Bununla birlikte, yerli yatırımcı ile yabancı yatırımcı arasında eşitlik ilkesi ev sahibi ülkelerin her bölgesinde veya her sektöründe yabancı ve yerli yatırımcıya eşit davrandığı anlamına gelmemektedir. Bazı ülkeler ulusal yatırım mevzuatını tüm ülkeyi kapsayacak şekilde uygulamazlar. Bu ülkelerde yabancı yatırımlar sadece belirli sektörler için veya belirli coğrafi bölgeler bakımından avantajlı kabul edilmektedir. Dolayısıyla ulusal yatırım mevzuatı sadece bu sektör veya bölgelerle sınırlı olarak uygulanmaktadır.159

Yatırım sözleşmesi ise yabancı yatırımcı ülkeye geldikten, ya da gelmeye karar verdikten sonra söz konusu yatırımla ilgili olarak ülkenin resmi makamlarıyla yaptığı bir sözleşmedir. Bu nedenle yatırım sözleşmesinin taraflarından biri devlettir; diğeri ise yabancı yatırımcıdır. Devletle sözleşme yapan yabancı yatırımcı, gerçek veya tüzel kişi olabilir; ancak bu sözleşmenin diğer tarafı asla yabancı bir devlet değildir. Sözleşmenin bir tarafı ev sahibi devlet, diğer tarafı da yabancı yatırımcıdır. Yatırım sözleşmeleri devlet ile yabancı yatırımcı arasındaki ilişkinin hukuki çerçevesini oluşturmaktadır. Bu noktada tarafların konumu gereği bazı olumsuzluklar ortaya çıkabilmektedir. Sözleşmenin bir tarafı devlet olduğundan, devlet de egemen olduğundan o yatırım sözleşmesindeki taahhütlerini unutarak ulusal yatırım mevzuatında değişiklik yapabilmektedir. Yatırım yapıldıktan sonra, ev sahibi devlet egemenlik haklarına dayanarak yatırımın yapıldığı andaki yatırım mevzuatını değiştirebilmektedir. Bu durum genellikle ev sahibi ülkedeki rejim değişiklikleri ya da iktidarın bir darbe ile el değiştirmesi halinde ortaya çıkmakta ve devlet yatırımın geri dönüşünü tehlikeye sokabilecek bu tür değişiklikleri yapabilmektedir. Teorik olarak ve günümüz dünyasının koşullarına rağmen kısmen de pratikte, tabii ki devlet

159 GÖRGÜN Tuğrul, Doğrudan Yabancı Yatırımların Tarihsel Gelişimi Çerçevesinde Yatırımların

Geliştirilmesinin Etkin Kurumsal Yapılanmaları, Uzmanlık Tezi , T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Ankara-2004, s. 67

kendi ülkesinde istediği kanunu çıkarabilir; istediği değişiklikleri yapabilir; bunu yaparken de herhangi bir uluslararası makama danışmak mecburiyetinde değildir. Öte yandan yabancı yatırımcının bu değişiklikler sonucunda haklarının ihlal edildiği de bir gerçektir. İşte bu noktada, yatırım sözleşmesi dediğimiz, devletle yatırımcı arasında yapılan sözleşme önem taşımaktadır. Çünkü bu sözleşmelerde çok önemli iki kayıt (clause) vardır. Bunlardan biri istikrar kaydı; diğeri ise tahkim kaydıdır. Hemen hemen tüm yatırım sözleşmelerinde, sözleşmenin tarafı olan ev sahibi devletin sonradan yapacağı değişikliklere karşı istikrar kaydı yer almaktadır.

Yatırım sözleşmelerinin diğer bir önemli özelliği de uyuşmazlık çıkması halinde, bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tahkim kaydının sözleşmede yer almasıdır. O halde yatırım sözleşmelerinde bu iki kayda mutlaka yer verilmektedir ve devletler bu kayıtları sözleşmeye koymak suretiyle kendilerini bir taahhüt altına sokmaktadırlar.160

Yatırımlara sağlanan hukuki korumanın üçüncü ayağı uluslar arası sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler iki taraflı olabileceği gibi, çok taraflı sözleşmeler şeklinde de olabilir. Yabancı yatırımların korunması ihtiyacının ana nedeni olan özellikle çok uzun yıllardan beri yatırımcıların kaynak devletlerinin şikayetçi olduğu kamulaştırma ve eş etkili önlemler, uluslararası düzeyde ve uluslararası hukuk bakımından bazı çabaların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ne var ki, yabancı yatırımı himaye edebilecek dünya çapında genel kabul görmüş ve yatırımı bütün boyutlarıyla düzenleyen bir uluslararası belge ya da çok taraflı bir anlaşma bugüne kadar gerçekleşememiştir. Bugüne kadarki en ciddi çaba, OECD’nin girişimleri sonucunda çok sayıda ülkenin katılımıyla da hazırlanan çok taraflı bir yatırım anlaşması taslağı olan “Çok Taraflı Yatırım Anlaşması – MAI”dir (Multilateral Agreement on Investment).