• Sonuç bulunamadı

1.1. YARGI BAĞIMSIZLIĞI 3

1.1.4. Yargı Bağımsızlığının Unsurları 12 

1.1.4.3. Yasama Organına Karşı Bağımsızlık 19 

Yargı bağımsızlığının yasamaya karşı korunması ilkesi; parlamentonun, yasama faaliyetleri veya siyasi denetim yoluyla yargıya emir verememesini, fonksiyonlarını gerçekleştirmede bağlayıcı ve hürriyetlerini kısıtlayıp sonuçlara varamamasını, hâkimlerin kararlarına hiçbir şekilde müdahale edememesini, bu kararları değiştirememesini, bozamamasını ve bunların infazına engel olamamasını ifade eder.64 Yargı, yasama kuvvetinin müdahalesine maruz kaldığı zaman

etkinliğini gösteremez; toplumun temelini teşkil eden adalet ideali sarsılır ve parçalanır. Bu durumda ise haklara güven ve emniyet kalmaz, hürriyet ve eşitlik gibi anayasal haklar yok olur.65

BM Yargı Bağımsızlığının Temel İlkelerine göre, “Yargının önündeki işler hakkında, tarafsız, olayın özelliklerine ve hukuka uygun olarak, hiçbir kısıtlamaya, etkiye, baskıya, tehdide ve her ne sebeple olursa olsun hiçbir taraftan müdahaleye maruz kalmadan karar vermesi” gerektiği belirtilmektedir.66

Nitekim 1982 Anayasasının 138. maddesinin 2. fıkrasına göre, “...hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemeler ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve teklinde bulunamaz...” Bu hükme göre yasama organı, kanunla dahi hâkimlere yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin emir ve talimat veremeyecektir. Nitekim, muhakeme yasaları, hâkimler bakımından zorunlu veya isteğe bağlı olabilmelerine karşılık,

64 Kırmaz, a.g.e., s.27-28.

65 Necmeddin Berkin, “Hakim ve Savcılar Hukukuna Getirilen Yenilikler”, İÜHFM, C:XXXVIII,

S.1-4, 1973, s. 340.

66Yargı Etiği Ve Yargı Bağımsızlığı Konusunda Uluslararası Belgeler, BM “Yargı Bağımsızlığının

20 hâkimlere emir veremezler. Bu nedenle, hâkim bakımından, emirden ya da olumsuz emir niteliği taşıyan yasaktan söz edilemez.67

1982 Anayasası’nın 138. maddesinin 3. fıkrası, “Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz” hükmüne yer vermiştir. Anayasanın bu hükmünün “soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz” yasağının “Görülmekte olan bir dava hakkında ..” ve “…yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili …” olması şartıyla geçerli olduğunu belirtmek gerekir.68 “Görülmekte olan dava” deyiminden dava konusu olayın yargı organına intikal etmiş olmasını anlamak gerekir. Böylece ceza davalarında hazırlık soruşturması da dahil olmak üzere ilk soruşturma ve son soruşturma aşamaları ile Yargıtay incelemesi safhalarında ve nihayet hüküm kesinleşinceye kadar somut bir dava hakkında soru sormak, görüşme yapmak, veya herhangi bir beyanda bulunmak anılan madde uyarınca mümkün olamaz. Aynı yasak hukuk davalarında ise davanın açılmasından Yargıtay aşaması da dahil olmak üzere hükmün kesinleşmesine kadar devam edecektir.69 Bu hükmün amacı, hâkimleri kararlarında etki altında bırakacak maddi beyanların yapılmasını ve verilecek karara tesir edici nitelikte soru sorulmasını önlemektir.70 Bu hüküm, Meclisin görülmekte olan bir davadan bağımsız olarak, yargıyla ve adaletin sağlanması ile ilgili konuları hiç görüşemeyeceği anlamına gelmez.71 Bunun dışında, hâkimin görevini kötüye kullanmış olması, sanığın gereksiz tutukluluk süresinin uzaması, davanın sürüncemede kalmasına sebep olunması ve ilk soruşturma esnasında belirli bir olay hakkında dava açılıp açılmadığı gibi konularda yasama meclislerinde soru sorulabilecektir.72

67 Nurullah Kunter, Muhakeme Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, B.9, İstanbul, Beta

Yayınları, 1986, s. 350. 68 Yavuz, a.g.e., s.51. 69 Ünal, a.g.e., s.15.

70 A.e.

71 Mustafa Erdoğan, Anayasa Hukuku, 5. bs., y.y., Orion Kitabevi, 2005, s. 171.

72 Kazım Öztürk, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, C:III, Ankara, Türkiye İş Bankası Kültür

21 Anayasa’nın 138. maddesinin 4. fıkrası hükmü uyarınca yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Anayasa’nın bu hükmü ile yargının fonksiyonel olması sağlanmıştır, ayrıca bu hüküm yargı bağımsızlığının bir güvencesini teşkil etmektedir. Öte yandan bu hükmün istisnası Anayasanın 87. maddesinde düzenlenmiştir. TBMM’nin genel ve özel af ilanı, yargı kararları değiştirilemez ve geciktirilemez kuralının istisnasını oluşturmaktadır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Tavsiye Kararına ve BM Yargı Bağımsızlığı Hakkında Temel İlkelere göre, hâkimlerin kararları hukuk tarafından öngörülmüş kanun yolları dışında bir gözden geçirmeye konu olmamalıdır, genel ve özel af gibi kararlar dışında, hükümet veya idare, yargı kararlarını geçmişe etkili biçimde geçersiz kılacak şekilde karar alamamalıdır. İnsan Hakları Avrupa Komisyonu, genel ve özel af çıkarma yetkisinin dahi yargı işlevini zayıflatacak şekilde kullanılmaması gerektiğini vurgulamaktadır.73

Yargı kararlarının değiştirilemeyeceği ve geciktirilemeyeceği kuralına doğrudan müdahale oluşturmamakla birlikte yasama organına yargı organlarını ve yargı organlarının kararlarını etkileme imkânı veren en önemli aracın bütçe kanunu olduğunu belirtmek gerekir. Gerçekten de yargı organlarının etkin bir şekilde işlemesi ve kararlarının yerine getirilebilmesi bakımından bir bütçeye ihtiyaç duydukları açıktır. Politika yapıcılar yargının payına ayrılan bütçe ödeneklerini düşük ya da yüksek tutarak yargı organlarının işlemesine doğrudan etki edebilecekleri gibi yargı kararlarının yerine getirilmesini geciktirebilir veya etkisiz kılabilirler.74 Bu nedenle yürütmenin keyfi bir biçimde müdahale edemeyeceği bir şekilde hukuk tarafından sabit olarak belirlenmiş ve ülkedeki hayat pahalılığına göre yükseltilen maaş ve emekli aylığı hakkı güvence altına alınmalıdır.75

73İnceoğlu, a.g.e. (2008), s.25,26 . 74Yavuz, a.g.e., s.54.

22 BM Yargı Bağımsızlığının Temel İlkeleri’nde, yargı bağımsızlığının ülkenin anayasa veya kanununda yer verilmek suretiyle teminat altına alınması76 gerektiği vurgulanmaktadır. Ülkemiz de yargıya ait düzenlemelerin tamamı anayasada yer almamıştır. Anayasadaki düzenlemenin dışında, diğer konuların kanun tarafından düzenleneceği öngörülmüştür. Yalnız yasama organının, kanun koyarken dikkate almak zorunda olduğu nokta şudur. Anayasanın 140. maddesinin 3. fıkrasına göre yargıya ait düzenlemeler bağımsızlık ve teminat esaslarına aykırı olamayacaktır. Buna göre, yasama organı tarafından hangi kanun yapılırsa yapılsın genel ilke olan yargının bağımsızlığı ve teminatı ilkesine zarar verilemeyecektir. Anayasada genel bir ilke olarak düzenlenen yargının bağımsızlığı ve teminatı ilkesine aykırı yasama işlemleri anayasaya yargısına tabi olduğundan, bu yolla yargı bağımsızlığı ve teminatı da korunmuş olacaktır.77