• Sonuç bulunamadı

Yardımcı KiĢi Konumunda Olan Kadınlar

4.2. KĠMLĠK AÇISINDAN KADINLAR

4.2.1. Batılı Hayatı BenimsemiĢ Kadınlar

4.2.1.2. Yardımcı KiĢi Konumunda Olan Kadınlar

Matmazel Noraliya‟nın Koltuğu‟nda romanın baĢkarakteri Ferid‟in kardeĢi Nilüfer, Batılı bir hayatı benimsemiĢ kadınlar arasındadır. Nilüfer, tıpkı hayatlarını kaybeden annesi ve iki ablası gibi veremdir. Teyzesiyle birlikte yaĢar. Onun serbest yaĢantısı teyzesini oldukça rahatsız eder. Nilüfer, serbest bir Ģekilde erkeklerle arkadaĢlık kurar, erkek arkadaĢlarını eve çağırır. Böyle günlerden birinde namazdan yeni kalkan teyzesi Nilüfer‟i Orhan adında bir gençle uygunsuz bir vaziyette –onlar

buna dans diyorlar- yakalar ve o günden sonra araları açılır. Nilüfer bu olayı açık ve rahat bir Ģekilde ağabeyi Ferid‟e anlatır. Ferid‟in verdiği tepki dikkat çekicidir: “Ferid düĢündü. Hastalık teyzenin kendisi değil. Hastalık namazla Swing arasında. Memleketin hastalığı. Birinden biri gitmeli.” (Safa, 2006a: 114) Ferid‟in kadın-erkek iliĢkileriyle ilgili felsefî düĢünceleri vardır. Kız arkadaĢı Selma‟yı bir gün yolda yürürlerken bir apartmana sokup öpmek ister. Selma, Ferid‟e karĢı çıkar ve “Bende… Bir ruh yok mu?” (Safa, 2006a:73) diyerek isyan eder. Ferid‟in bu isyan karĢısındaki tavrı bize o dönemde bazı erkeklerin içinde bulunduğu düĢünce dünyasını verebilir:

Fakat sen ve bütün kadınlar, bize evvelâ ruhunuzu değil, bacağınızı gösteriyorsunuz. (…) Demin Amerikan mecmualarını karıĢtırıyordum. Bacak yağıyor. Operetler, müzikholler, filmler, caddeler, her yer bununla dolu değil mi? Babam söyler: Eskiden vücuttaki uzuvlardan pek çoğunun adını söylemek ayıpmıĢ: meme, karın, kalça, bacak, baldır, ayak gibi sözlerden birini ağza almadan evvel bir “affedersiniz” deyip sesi alçaltmak lazımmıĢ. ġimdi bacağını göstermek ve beğendirmek bile ayıp değil. Senin ipek çorabın içinde bir ruh varsa bunu benim avucum anlar. Onunla baĢka türlü bir temas ve muhabere vasıtası bilmiyorum. Belki dizkapağının da bir ruhu var. Ruh, ruh… Yürürken belin bir kıvrılıĢı… Oradan bir seyyale geçiyor Ģüphesiz… Fakat o bende aynı cinsten bir seyyale arıyor. Sen boyadığın ve süslediğin vücudunla bende hangi duyguya hitap ediyorsan ondan cevap alıyorsun. Ġskarpinin açık penceresi önünde oturan ve seyredilmekten hoĢlanan topuğun benden merhamet mi istiyor? Kâinatın sırlarına ait düĢünceler mi istiyor? Milli heyecan mı istiyor? Ruh, ruh… Ne istiyor bu dekolte ayak benden? Bugün sokaklarda dizkapağına kadar açılan kadın bacakları hangi budalada Aristo‟nun mantığına, Eflatun‟un idelerine, Leibniz‟in monadına dair fikirler uyandırır? Göğsünüzde zıp zıp sıçrattığınız yuvarlaklar Bach‟ın Ave Maria‟sını mı söylüyor, Süleyman Dede‟nin mevlûdunu mu? (Safa, 2006a: 74-75)

Ferid‟in kadınlarla ilgili bu düĢünceleri Selma‟yı sarsar. Ferid bu meseleyi kardeĢi Nilüfer‟le paylaĢtığında Nilüfer de ağabeyine karĢı çıkar ve Ferid‟in Selma‟dan özür dilemesi gerektiğini düĢünür.

Mahşerromanında gayri ahlaki bir hayat yaĢayan Seniha Hanım da tüm gelenekleri bir kenara atar ve “sevk-i tabii”leriyle yaĢar. O, “cinsî temayülleriyle zekâ”sını birleĢtirerek amacına ulaĢır. Kocası Mahir Bey‟in iĢleri için devlet

erkânıyla ve iĢ adamlarıyla iliĢki kurar. Mahir Bey‟in her Ģeyden haberi vardır. Bu iĢten hem Mahir Bey hem de Seniha Hanım memnundur. Seniha Hanım ve Mahir Bey önemli insanların –mebuslar, Alman zabitleri …- katıldığı davetler düzenlerler.

Seniha Hanım,kızı Perizat‟ı da oldukça Ģımarık ve Türk ananelerine uzak yetiĢtirir. Küçük kız Türkçe okumak istemez. Fransızcası Türkçesinden daha iyidir. Seniha Hanım‟ın kızına Türkçeden çok Fransızca öğretmesi, kocasıyla birlikte tüm ahlakî kaideleri yıkarak sadece çıkarları doğrultusunda hareket etmesi, o günün Ģartlarında kadınlı erkekli davetler düzenlemesi ve Batıyı temsil eden bir enstrüman olan piyano çalması bize geleneksel olmayan bir hayat sürdüğünü gösterir.

“Batılı Hayatı Benimseyen Kadınlar”baĢlığı altında incelediğimiz beĢ kadını ortak özellikleri açısından değerlendirecek olursak baĢkarakter konumunda olan Behice, Mebrure ve Matmazel Noraliya‟nın iyi eğitim aldıklarını, zengin ailelerin çocukları olduklarını söyleyebiliriz. Üçü de ailelerinden herhangi bir baskı görmemiĢtir. Behice hiç korkmadan sevgisinin arkasında durarak yirmili yaĢlarında Avrupa‟ya gider, Mebrure yıllarca Ġzmir‟de okur, Matmazel Noraliya annesinin yanına gelinceye dek babaannesiyle gezmelere çıkar ve serbest bir hayat yaĢar. Bu üç karakterin son derece sağlam kiĢilikleri vardır. Kocası yıllardır cephede olan Behice zaman zaman yorulsa da küçük kızıyla hayat mücadelesi verir. Mebrure, babası esir edilince tüm zorlukları göze alarak babasını bulmak için yollara düĢer. Noraliya benliğini adadığı Allah için 32 yıl bir koltukta tefekküre dalar. Bu üç roman kiĢisi de hayatlarında birçok zorlukla karĢılaĢırlar, ikisi için romanın sonunda her Ģey yoluna girer. Mebrure, babasını bulur ve sevdiği adamla babasının yanına doğru yola çıkar. Matmazel Noraliya çok sevdiği Allah‟ına kavuĢur. Ölmeden önce ölümünün kendisine malum olması onun erenler katına yükseldiğini gösterir. Bu da onun 32 yıllık mücadelesinin sonucudur. Yalnızca Behice, romanın sonunda mutsuzdur. Önce kızını sonra kocasını kaybeder. Sevgilisi ġevket gazi olmuĢ, cepheden dönmüĢtür; ancak Behice eski Behice değildir. Bir süre kızının ve kocasının yasını tutar ve “Sonra, çokeziyetçekeninsanlarınalayiĢsiz merasimlerinden biriyle evlenir.”(Safa, 1922: 43)

YardımcıKiĢilerarasında yer alanNilüfer ve Seniha Hanım hakkında yazar çok fazla bilgi vermez. Ancak yazarın bu iki kadının yaĢam stilini beğenmediğini anlıyoruz. Nilüfer ve Seniha Hanım‟ın aileleri göz önüne alınırsa Nilüfer‟in babası oldukça serbest bir hayat yaĢamıĢ, hiçbir zaman hayatı ciddiye almamıĢtır. Annesiyse eğlence düĢkünü bir kadındır. Ne Nilüfer ne de Ferid iyi bir aile terbiyesi alırlar. Romanın bazı noktalarında yazar, veremden ölen Nilüfer‟in anne ve ablalarının bu sona kendi hatalarıyla sürüklendiklerini hissettirir. Nilüfer‟in de aynı hastalığa yakalanması onun da hataları olduğunu gösterir. Romanın sonunda Nilüfer iyileĢir. Burada “verem” semboliktir. Nilüfer, irsî nedenlerle verem olmamıĢtır. YaĢadığı hayattan dolayı yazar, onu âdeta cezalandırır. Hayatlarına Matmazel Noraliya gibi birinin girmesiyle Nilüfer refaha ulaĢır ve iyileĢir. Biz bu sonuca yeniden doğuĢ diyebiliriz.

Seniha Hanım‟ın ailesiyle ilgili bir malumat verilmemiĢ. Yalnızca onun buluğ çağından beri çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini muharrir Kerim Bey‟den öğreniriz. (Safa, 2000a: 102) Muhtemelen ya kötü bir terbiye almıĢ ya da fazla serbest büyümüĢtür. Tabii bunların aksine Seniha‟nın kapalı, ahlaklı bir aileden geldiğini, buluğa erince kendi yolunu çizdiğini de düĢünebiliriz. Sonuç olarak Seniha Hanım kötü bir hayat süren, ahlak kurallarını hiçe sayan bir kadın olarak romanda yer alır.

Tüm bu sonuçlardan yola çıkarak Peyami Safa‟nın bu beĢ romanında natüralist (GENÇ, s. 127) bir tutum içinde olduğunu söyleyebiliriz. Natüralistlerin sebep-sonuç iliĢkisiyle açıkladıkları durumlar, bu beĢ kiĢinin hayatını açıklamada bize mantıklı cevaplar verir. Mebrure ve Matmazel Noraliya iyilikleri sonucunda mutlu olurlar. Behice, kocasının öldüğünü sanarak biriyle iliĢki kurmanın cezasını romanın sonunda çektiği acıyla öder. Nilüfer sorumsuz anne-babasının cezasını çeker. Saniye Hanımsa tercihlerinin ve çevresinin –özellikle kocasının- kurbanıdır. Okuyucu ne Behice‟ye ne Nilüfer‟e ne de Seniha Hanım‟a davranıĢları ya da sürdükleri hayat yüzündenkızar. Yazar, bu açıdan sebep-sonuç ve çevre olgularını ustaca kullanır. Natüralistlerin önemsediği bir baĢka unsur da genetik özelliklerdir ki

bu romanlarda genetik özelliklerin de iĢaretlerini bulabiliriz. Sözde Kızlar‟ın baĢkiĢisi Mebrure annesi ve babası gibi uysal karakterlidir. Matmazel Noraliya‟nın Koltuğu‟nda Nilüfer, babası ve annesi gibi eğlenceye düĢkündür. Ağabeyi Ferid‟le aynı özellikleri gösterir.Süngülerin Gölgesinde ve Mahşer‟de romanındaki kadın kiĢilerin aileleri hakkında bilgi verilmemiĢtir.