• Sonuç bulunamadı

3.2. Amerika Birleşik Devletleri İçin Ortadoğu Kökenli Güvenlik Tehditleri

3.3.2. Barack H. Obama Dönemi Güvenlik Politikaları ve Ortadoğu

3.3.2.1. Yarım Kalan İşler “Afganistan ve Irak”

Obama küresel güvenlik bakımında Afganistan ve Irak meselelerinin ivedilikle çözüme kavuşturulmasını önemli görüyordu. Bunun için Ortadoğu’da yarım kalan Afganistan Savaşı ve Bin Ladin’in öldürülmesi, Irak’tan geri çekilme gibi konuları güvenlik politikalarında odak noktası olarak almıştır.

Obama, 2008 küresel mali kriz nedeniyle ülke ekonomisini düzeltmek için reformlar yapma çabasında idi. Bundan dolayı Afganistan’da asker bulundurmanın çok maliyetli olduğunu gördüğü için, bu ülkeden askerlerini çekmeyi ve otoriteyi yerel güçlere devretmeyi

539 Petras, 2016: 111-112.

540 http://www.bilgesam.org/incele/2032/-amerika-nin-yeni-guvenlik-stratejisi/#.XN8pthQzbIU (erişim tarihi: 12.05.2019)

planlamıştır. Obama bu fikrini resmen 1 Aralık 2009 tarihinde West Point Askeri Akademisi’nde açıklamıştır. Bu konuşmada, Afganistan’daki mevcut düzenin sürdürülemeyeceğini ve ABD’nin ulusal çıkarları için bu ülkeye otuz bin ek asker göndereceğini belirtmiştir. Ayrıca Afganistan’ın el-Kaide için bir sığınak olmaması için yerel otoritenin kurulmasına ve yerel güçlerin kapasitesinin artırılması gerektiğini vurgulamıştır. Konuşmada şu anda asker artırılmasına rağmen, 2011’den sonra ülkedeki Amerikan askeri sayısının azaltacağını belirtmiş, bunun nedeni ise Afgan halkını “ulus inşası” sürecinde korumak ve el-Kaide’ye karşı yapılan operasyonlardan verim almak için olduğunu belirtmiştir.542 Bu konuşmada Afganistan stratejisini açıkça belirten Obama’nın stratejisine karşı eleştiriler yapılmıştır. Afganistan’ın siyasi ve fiziki yapısı gereği asker çekmenin tehlikeli olacağı belirtilmesine rağmen Obama, stratejisi doğrultusunda adımlar atmıştır. Stratejiye göre, Afganistan’daki 70 bini ABD Silahlı Kuvvetleri’ne ait olan toplam 110 bin kişilik kuvvet, 30 bin ABD’nin, 10 bin de müttefik ülkelerin takviyesi ile 150 bine çıkarılacak, muharebeler şiddetlendirilerek Taliban’ın gücü zayıflatılacak, bu arada Afganistan’daki yerel güvenlik kuvvetleri desteklenerek güç hale getirilmesi planmış ve Taliban ile mücadele edebilecek seviyeye getirilmeye çalışılmıştır. Bu konuda ve diğer ülkedeki problemlerin giderilmesi için süratle diğer düzenlemeler de yapılarak 2011 sonu 2012 başında Müttefik Kuvvetler Afganistan’dan çekilmeleri öngörülmüştür.543

11 Eylül sonrası ABD’nin Afganistan konusundaki bölgedeki müttefiki Pakistan olmuştur. İki ülke ortak düşmana karşı zoraki bir evlilik yapmıştır. “Zoraki evlilik” ifadesini kullanmamın sebebi, Pakistan ile Taliban arasındaki bağlantının olduğunu düşünmesi, Pakistan’ın özellikle Bush dönemindeki NATO operasyonları sırasında gevşek davranması, Batı Pakistan’ın el-Kaide militanları tarafından sığınak yapılarak buradan NATO güçlerine saldırıların Pakistan güçleri tarafından engellenememesidir. Keza Pakistan tarafından da iki ülke arasındaki ilişkiler güvensiz işlemekte idi. ABD’nin silahlı insansız hava araçlarının Afganistan-Pakistan sınırındaki terör yuvalarını bombalarken yanlışlıkla Pakistan kuvvetlerini veya vatandaşlarını öldürmesi gibi olaylar gerginlik ve karşılıklı güvenliksiz bir ilişkiye sebep olmuştur.544

ABD’nin Afganistan’dan çekilme sürecinde yaşanan kritik gelişmelerden biri de el-Kaide lideri Usame bin Ladin’in yakalanarak öldürülmesi olmuştur. Amerikan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı özel kuvvetlerden “Seal Tims Six” tarafından 1-2 Mayıs 2011 gecesi yarısı Pakistan’da yapılan operasyon sonucu el-Kaide lideri öldürülüştür.

542 Özdemir, 2018: 75-76.

543 Kuloğlu, 2011: 75.

Öldürüldükten sonra simgesel bir rol oynamasın ve kışkırtmalara sebep olmaması için cesedi Kızıldeniz’e atılmıştır.545 Bin Ladin’in öldürülmesi üzerine eski Başkan Bush yaptığı açıklamada, “teröre karşı savaş devam ediyor, ancak bu gece Amerika çok net bir mesaj verdi; eninde sonunda adalet yerini bulacaktır” ifadesini kullandı.546 Bu ifadeler Amerikan’ın zaferinin dile gelmiş haliydi. Bu olaydan sonra, 11 Eylül’den sonra psikolojik ağır çöküntü yaşayan Amerikan halkında rahatlayıcı bir etki oldu. Uluslararası arenadaki Amerikan imajı olumlu yönde etkilendi. Bu operasyonun önemini ise daha Obama seçim kampanyası sırasında yaptığı şu konuşmada vurgulamaktaydı: “Eğer Usame bin Ladin Pakistan’da ise ve Pakistan hükümeti bir şey yapmıyorsa biz harekete geçeriz.” Ek olarak Obama, bin Ladin meselesinin ABD için birincil dereceden ulusal güvenlik meselesi olduğunun altını çizmiştir.547

ABD’nin ulusal güvenliği açısından asıl önemli gelişmeler, bu olaydan sonra baş göstermiştir. İlk olarak Amerikan çevreleri tarafından el-Kaide’nin bu olaya karşı misilleme yapması beklenmiştir ancak bu konu ile ilgili olarak en azından Amerika’ya yönelik kayda değer bir eylem olmamıştır. Dahası ABD çeşitli ülkelerde el-Kaide’nin üst düzey yöneticilerine karşı operasyonlarını devam ettirmiştir. Diğer meselesi ise nükleer silahlardır. Usame bin Ladin’in yakalanmasından sonra Amerika’ya yönelik bir saldırı gerçekleşmediğini belirttik fakat müttefiki Pakistan’da el-Kaide eylemleri gerçekleştirildi. ABD kuvvetlerinin Afganistan’dan çekilmesinden sonra el-Kaide’nin bu bölgede güçlenerek Pakistan’ın sahip olduğu nükleer silahları ele geçirme tehdidi, ABD için ciddi bir ulusal güvenlik tehdididir.

Obama’nın Ortadoğu politikalarından diğeri Irak’tan Amerikan askerilerini geri çekmek olmuştur. Aslından Amerikan askerlerinin geri çekilmesi ile ilgili girişimler Bush dönemine rastlamaktadır. Aralık 2008’de ABD ile Irak arasında Amerikan askerlerinin geri çekilmesi ve mevcut statüleri ile ilgili “Status of Forces Agreement” (SOFA) imzalanmıştır. Anlaşmaya göre, ABD askerleri 2009 Haziran ayına kadar Irak’ın şehirlerinden, 2011 sonuna kadar ise Irak’tan çekilmiş olacaktır.548 Obama yönetimi ise, önceki yönetimin yaptığı bu güvenlik anlaşmasını desteklediklerini belirtmiştir.

Obama yönetiminin Irak’tan çekilme stratejisi Kuveyt üzerinden gerçekleştirilmiştir. Böylece güçsüz ve savaştan yeni çıkan Irak’ın yerine bölgede kuvvetli bir ülke bırak istemiştir. Çünkü giderken Kuveyt’e mühimmat ve malzemeler bırakılmıştır. Daha sonra Irak’taki seçimlerin bir an önce yapılıp siyasi istikrarsızlığın giderilmesi istenmiştir. Fakat

545 Kuloğlu, 2011: 76.

546 Kepsutlu, 2016: 234.

547 Özdemir, 2018: 79.

ülke içinde yapılan anayasa gereği Şii-Sünni-Kürt ayrışması gerçekleşmiş ve ülke üç bölgeye ayrılmıştır. Bu da ülke içinde güvenlik sorunlarının çıkmasına ve DAEŞ, PKK, Haşdi Şabi, … vd. gibi terör örgütlerini ortaya çıkmasına/önceden var olanların bu bölgede soluk almasına sebep olmuştur. Son olarak Irak’taki Şii kesimin temsilcileri olan Mukteda el-Sadr, El-Hekim gibi gruplar İran’la yakınlaşmaya içinde olmaları, ABD’den sonra İran ve Suudi Arabistan’ın Şii-Sünni çatışması üzerinden Irak’ta güç mücadelesi içine girme tehdidi barındırmaktaydı.549 Tüm bu sorunlar ABD’nin Irak’tan çekilmesinin ardından teker teker güvenlik sorunu ve tehdidi olarak ortaya çıkmıştır.

Sonuç olarak, 11 Eylül’den sonra ABD’nin “küresel teröre karşı” kurduğu strateji Ortadoğu bölgesinin güvenliğini oldukça etkiledi. Bu anlamda gerçekleştirilen Irak İşgali dönüm noktası olmuştur. İşgalden sonra Irak’ın çökmüş bir devlet halini alması, terör örgütlerinin bölgede yapılanması ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Başta el-Kaide olmak üzere DEAŞ ve PKK gibi terör örgütleri ABD işgalinin yarattığı güç boşluğunda etkili olmuştur. Obama dönemi bitmesinden sonra Trump döneminde Irak topraklarının bir kısmı hala DEAŞ ve PKK kontrolü altındadır.